Fit Hub Blog Sayfa 10

Cilt Bakım Rutininize Ekleyebileceğiniz 5 Yağ

0

Cilt bakımı, herkesin zaman ayırdığı keyifli bir süreç olarak biliniyor. Cilt bakımında kullanılan ürünler geniş bir yelpazeye yayılabiliyor ve her bireyin tercihleri elbette ki değişiklik gösterebiliyor. Esansiyel yağlar da cilt bakımında sıklıkla kullanılan ürünlerin arasında yer alıyor. Bu süreçte doğallığı ön planda tutanlardansanız siz de esansiyel yağlar ile ilişkinizi kuvvetlendirebilirsiniz.

Kozmetik amaçlı kullanılan birçok esansiyel yağ bulunuyor ve çoğu cilt bakımında kullanılıyor. Ek olarak bu doğal yağlar, gün geçtikçe daha çok öneriliyor ve tercih ediliyor.

Cilt bakım rutininize ekleyebileceğiniz esansiyel yağlardan bazıları ise şöyle:

limon yağı

Limon Yağı

Buhurdanlık ile ilk tercih edilen yağların arasında yer alan limon yağı, baharı hatırlatan narenciye kokusuyla gönülleri fethediyor. Genellikle taze limonların kabuğundan buhar ekstraksiyonu yoluyla elde edilen limon yağı; hem cilt için uygun hem de solunabilir bir yağ olarak kullanılabiliyor.

Uçucu yağ olarak da kullanabileceğiniz limon yağı için tıklayın.

Limon yağının öne çıkan özellikleri ise şu şekilde:

Akneye iyi gelebilir: Limon yağı, akneli ciltlerde sıkça tercih edilmesiyle biliniyor. Sahip olduğu özellikler sayesinde limon yağı, iltihaplanmayı ve akneye neden olan bakteriler azaltabiliyor. Ek olarak cildin sıkılaşmasına da yardımcı olabiliyor.

Cildi aydınlatmaya yardımcı olabilir: Limon yağı, birçok antioksidana ev sahipliği yapıyor. Bu antioksidanlardan bazıları cilt tonunuzu aydınlatabilecek ve koruyabilecek etkilere sahip olabilir, bu sayede cildin parlak ve aydınlanmış bir görünüm elde etmesine yardımcı olabilir.

Ağrı kesici görevi görebilir: Limon yağının aromaterapide doğal bir analjezik olarak kullanıldığı biliniyor. Uygulandığı bölgedeki acıyı veya ağrıyı azalttığına dair inanışlar bulunsa da bu konu hakkındaki araştırmalar hala devam ediyor.

Avokado Yağı

Avokado, diğer meyvelerin ve sebzelerin arasında gerek dokusuyla gerek besin değerleriyle ön plana çıkan mucize besinlerin arasında yer alıyor. Sahip olduğu birçok vitamin ve mineral, avokadonun diğer meyvelerden farkını ortaya koyan özelliklerinin arasında.

Avokado yağı da hem cildiniz hem de yüzünüz için çeşitli faydalar sağlayabilir. Günlük rutininize avokado yağını ekleyerek bu meyvenin şifasını keşfedebilir, sahip olduğu antioksidanlar ve sağlıklı yağlar sayesinde cildinizi ödüllendirebilirsiniz.

Avokado yağının bazı faydaları ise şöyle:

Oleik asit açısından zengindir: Avokado yağının neredeyse %70’i, tekli doymamış bir omega-9 yağ asidi olan oleik asitten oluşur. Oleik asidin ise özellikle kalp için ideal bir yağ asidi olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla bu yağ cildinizin yanı sıra kalbiniz için de yararlı olabilir.

Cilt hasarlarını önler: Avokadoların cildinizi güneş hasarı ve enflamasyona karşı korumaya yardımcı olabilecek bileşikler içerdiğini biliyor muydunuz? Ultraviyole ışınlarının cildinize verebileceği potansiyel hasarı engellemeye yardımcı olmak için cilt rutininize avokado yağını ekleyebilirsiniz.

Vitamin açısından zengin: Avokado, vitamin ve mineral açısından zengin bir meyve olarak ön plana çıkıyor. Avokadoda bulunan C vitamini ve E vitamini, cildinizi güneş ve diğer çevresel faktörlerin neden olduğu oksidatif hasardan korumaya yardımcı olabiliyor.

Talya Avokado Yağı size yardımcı olabilir!

Üzüm Çekirdeği Yağı

Üzüm çekirdeği yağı, uzun zamandır cilt bakım rutinlerinin başrollerinden biri olmaya ve cinsiyet fark etmeksizin kullanılmaya devam ediyor.

Cilt bakım rutininize ekleyebileceğiniz bu yağın bazı özelliklerine değinecek olursak:

Cilt tonunu eşitleyebilir: Üzüm çekirdeği yağı, birçok antioksidana sahip olmasıyla ön plana çıkıyor. Bunların arasında yer alan proantosiyanidin adlı antioksidan, cilt tonunun eşitlenmesine yardımcı olabilir ve düzenli kullanıldığında en iyi etkiyi gösterebilir.

Cildin elastikiyetini artırabilir: Üzüm çekirdeği yağı, içerdiği vitamin ve mineraller sayesinde cildinizin yumuşak ve elastik kalmasına yardımcı olabilir. Ek olarak, vücudumuzda bulunan E ve C vitaminlerinin daha verimli kullanılmasına yardım edebilir.

Akneyi azaltabilir: Üzüm çekirdeği yağının mikroplarla savaşan özellikleri, ciltte meydana gelen akne sorununun giderilmesine yardımcı olabilir. Ciltteki gözeneklerin derinlerine sızabilen ve sivilceye neden olabilen bazı bakterileri ortadan kaldırmak için üzüm çekirdeği yağını tercih edebilirsiniz.

Üzüm çekirdeği yağlarına ve ekstrelerine göz atın.

Badem Yağı

Bademler atıştırmak için tercih edeceğiniz lezzetli ara öğünler olabilir. Badem yağı ise, her gün etkilerini yeniden keşfedeceğiniz bir cilt bakım yağına dönüşebilir! Badem yağı, rafine edilmeden üretilen yağların arasında yer alıyor ve bu sayede besin değerlerini ve lezzetini koruyor.

Kokusuyla kalbinizi kazanacak badem yağının bazı özelliklerine göz atacak olursak:

Vitamin ve mineral deposudur: Badem yağı, A ve E vitaminleri başta olmak üzere birçok önemli bileşeni bünyesinde barındırıyor. A vitamininde bulunan retinol, cildinizdeki hücrelerin yenilenmesine yardımcı olabilir ve E vitamini hücre hasarını önleyebilir. Ek olarak içerisinde bulunan çinko minerali, sivilce ve yüz yaralarının iyileşmesi için gerek duyulan minerallerin arasında yer alıyor.

Erken yaşlanmayı önleyebilir: Badem yağının içerisinde omega-3 yağ asitleri bulunuyor. Genellikle balıklarda ve balık yağlarında bulunan omega-3, badem yağında da olması sayesinde kolayca ulaşılabilir olmakta. Bu özelliği ise cildin erken yaşlanmasını önlemeye ve güneşin vereceği hasarların önlenmesine yardımcı olabilir.

Yoğun nemlendirme özelliği vardır: Badem yağı hızla emilmesi sayesinde diğer yağların arasında farkını hissettirir. Ayrıca, güçlü bir nemlendiricidir ve cildinizin ihtiyaç duyduğu nemi size sağlayabilir. Badem yağı, cildinizi nemlendirmenin ötesinde harika bir masaj yağı veya cilt bakımı rutini haline de gelebilir.

Badem yağlarını incelemeyi unutmayın.

Biberiye Yağı

Biberiye bitkisini iğneye benzer yaprakları, baş döndüren aromatik kokusu ve odunsu aroması ile tanıyabiliriz. Genellikle yemeklere eklenen biberiye, yağıyla da cilt bakımında ününü koruyor. En aromatik yemek çeşnilerinden biri olarak bilinmesine rağmen, dünya çapında en popüler aromatik bitkilerden biri olan biberiye; cilt bakım rutininize gözü kapalı ekleyebileceğiniz yağlardan biri. Geleneksel anlamda sevilen ve tercih edilen biberiye yağı, birçok özelliği ile dikkat çekiyor.

Biberiye yağının bazı özellikleri ise şöyle:

Ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir: Eski zamanlardan bu yana biberiye yağı, cilt bakımında kullanılmaya devam ediyor ve sahip olduğu bileşenler sayesinde bu yağ, ağrıyı ve acıyı hafifletmeye yardımcı olabiliyor. Özellikle akne veya yara gibi yüzünüzden oluşabilecek sorunlarda biberiye yağını kullanarak özelliklerinden faydalanabilirsiniz.

Hücre yenilenmesini sağlayabilir: Biberiye yağı, antioksidan kaynağı olmasıyla ön plana çıkar. Bu sayede ise hücre yenilenmesini hızlandırabilen özelliklere sahiptir. Hücre yenilenme süreçlerinde büyük rol oynayabilir.

Cilt tonunu eşitleyebilir: Ciltteki renk değişikliklerine iyi geldiği bilinen biberiye yağı, genellikle morlukların giderilmesi için kullanılıyor. Buna ek olarak biberiye yağı antioksidanlar sayesinde ciltteki renk değişimlerinin giderilmesine yardımcı olabilir.

Cildinize herhangi bir yağ uygulamadan önce belirli bir bölgede çok az miktarda denemeniz ve reaksiyon alıp almadığınızı görmek adına beklemeniz önemlidir. Neticede esansiyel yağlar da dikkatli kullanılması gereken ürünlerdir. Kronik rahatsızlık, ilaç kullanımı veya alerji gibi faktörlerden dolayı cildinize herhangi bir yağ kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışın.

Biberiye yağının uçucu formunu da inceleyebilirsiniz.

Reklam

En İyi Gece Atıştırmalıkları

0

İyi bir gece uykusu çekmek için elinizden geleni yapmanıza rağmen kendinizi buzdolabının karşısında mı buluyorsunuz? Yalnız değilsiniz, hangimiz buzdolabının ışığıyla aydınlattığımız mutfağımızda hızlıca bir şeyler atıştırmadık ki.

Gece geç saatlerde yemek yemenin kilo kontrolünü zorlaştırdığı malum. Ancak gerçekten açsanız, geceleri 200 kalorinin altında ve besin değeri açısından zengin olan atıştırmalıkları deneyebilirsiniz.

Gece Acıkınca Yiyebileceğiniz Atıştırmalık Önerileri

Aşağıdaki sağlıklı atıştırmalık önerileri, size bu konuda yardımcı olabilir. Hatta bazıları gece daha rahat uyumanıza yardım edebilir.

Gece Acıkınca Yiyebileceğiniz Atıştırmalıklar

Badem Ezmesi & Muz

Bir çorba kaşığı badem ezmesine batırılmış bir muz, vücudunuzun melatonin seviyelerini artırmaya yardımcı olabilir. Üstelik bu ikili yaklaşık 190 kaloriye karşılık gelir.

Muz, vücudunuzun bir kısmını melatonine dönüştürdüğü serotonin açısından nispeten zengin olan birkaç meyveden biridir (1). Badem ve badem ezmesi de bir miktar melatonin sağlar. Aynı zamanda iyi bir sağlıklı yağ, E vitamini ve magnezyum kaynağıdır (2). Magnezyum ise vücudunuzun melatonin üretimini destekleyebileceğinden iyi uyku ile ilişkilendirilir (3, 4).

Kivi

Bu tatlı-ekşi meyve oldukça besleyicidir ve kalorisi düşüktür. İki kivi yalnızca 84 kaloridir. İçerisinde 4 g lif yer alır ve önerilen günlük C vitamini miktarının %142’sini içerir (5).

Kivi de rahatlatıcı bir etkiye sahiptir ve daha hızlı uykuya dalmanıza yardımcı olabilecek miktarda serotonin içerir. Serotonin ayrıca karbonhidrat isteklerini frenlemeye de yardımcı olur (6).

Ananaslı Smoothie

Ananaslı Smoothie

Yatmadan önce protein açısından zengin bir atıştırmalık yemek, kas onarımını destekleyebilir ve özellikle düzenli olarak egzersiz yapıyorsanız; yaşa bağlı kas kaybını yavaşlatmaya yardımcı olabilir (7).

Süt bazlı bir smoothie, yatmadan önce süt içmenin kolay ve lezzetli bir yoludur. Örneğin yaklaşık 160 kalori içeren tropikal bir smoothie hazırlamak için 240 ml az yağlı süt ile 110 g donmuş ananası blender’dan geçirebilirsiniz.

Süt triptofan açısından da zengindir. Vücudunuz bu amino asidi, uykuya yardımcı olan serotonin ve melatonin hormonlarını üretmek için kullanır (8). Ananas da melatonin seviyesini yükseltmeye katkı sağlar (9).

Yabanmersini & Yoğurt

Yabanmersini & Yoğurt

Yoğurt mükemmel bir kalsiyum kaynağıdır. Uzun zamandır kemiklerinizi güçlü tutmasıyla tanınan bu mineral, son zamanlarda daha iyi uyku ile de ilişkilendirilmiştir (10, 11).

Yoğurt, özellikle kazein açısından da zengindir. Bazı çalışmalar, geceleri kazein proteini tüketmenin ertesi gün yaşanan sabah açlığını azaltmaya yardımcı olabileceğini düşündürür (12,13).

170 g sade yoğurt yaklaşık 104 kaloriye sahiptir. Yoğurdun içerisine 150 g yaban mersini eklerseniz 86 kalori daha eklemiş olursunuz.

Kabak Çekirdeği

Bir porsiyon (28 g) kabak çekirdeği 158 kaloridir ve daha iyi uykuyla ilişkilendirilen günlük magnezyum değerinin %40’ını sağlar (14, 15, 16). Ayrıca triptofan açısından da zengindir (17).

Kabak çekirdeği ile yarım elma veya biraz kuru üzüm gibi karbonhidratlar yemek, kabak çekirdeğindeki triptofanı melatonine çevirmek için vücudunuzu teşvik edebilir.

Tam Tahıllı Kraker & Peynir

Tam Tahıllı Kraker & Peynir

Tam tahıllı kraker ve peynir gibi karbonhidrat ve protein dengesi sunan atıştırmalıklar, kan şekeri seviyesinin daha dengeli olmasını destekler (18). Üstelik 4 kraker ve 28 g light süzme peynir yaklaşık olarak 145 kaloridir.

Uyku perspektifinden bakıldığında, kraker gibi karbonhidrat açısından zengin bir yiyeceği peynir gibi iyi bir triptofan kaynağıyla birleştirmek de etkili olabilir. (19, 20).

Gün içinde tüketebileceğiniz hatta ofise giderken yanınızda götürebileceğiniz tatlı atıştırmalık tarifleri için tıklayın.

Reklam

Yeni Başlayanlar için CLA Rehberi

0

Spor salonu müdavimleri, kas inşa etmelerine ve güçlerini artırmalarına yardımcı olabilecek takviyelere aşinadır. Ancak söz konusu metabolizmayı hızlandırmak ve yağ kaybetmek olduğunda neyin işe yarayıp neyin yaramadığına dair çok fazla kafa karışıklığı mevcut.

Metabolik hızı ve yağ metabolizmasını artırdığına inanılan ve kilo yönetimi konusunda karşımıza çıkan CLA takviyelerini, her yönüyle inceliyoruz.

CLA Nedir?

Konjuge linoleik asit ya da diğer adıyla CLA; bir omega-6 yağ asididir. İnsanlar genelde kilo verme ve vücut geliştirme süreçlerinde CLA takviyeleri kullanır. Peki, CLA gerçekten işe yarıyor mu ve riskleri neler? Merak etmeyin, hepsine değineceğiz…

Kilo verme diyetleri geleneksel olarak çok fazla yağ içeren yiyeceklerden kaçınmayı önerse de iyi ve kötü yağ türleri mevcut. Neredeyse tüm modern diyet rehberleri hem kilo kaybı hem de genel sağlık için makul miktarlarda sağlıklı yağ almayı teşvik eder. Araştırmacılar genellikle CLA’yı sağlıklı bir yağ olarak kabul eder.

CLA, sığır eti ve süt ürünleri gibi gıdalarda doğal olarak bulunur. Takviyelerde bulunan tip ise genellikle aspir yağından elde edilir. En yaygın CLA formları softgel veya kapsül olarak karşımıza çıkar.

CLA’nın Faydaları Nelerdir?

Birçok kişi, kilo verme ve kalp sağlığı için faydaları olduğuna inanarak CLA takviyeleri kullanır. Bununla birlikte, kanıtlar karışıktır ve çalışmaların çoğu insanlar yerine hayvanlar üzerinde yapılmıştır.

Araştırmalara göre CLA’nın potansiyel faydalarına değinecek olursak…

Kilo vermeye ve yağ yakmaya yardımcı olabilir: Obez ve fazla kilolu insanlar üzerinde yapılan bir çalışma; 12 haftalık bir dönemde günde en az 3-4 gram CLA tüketmenin, vücut yağında önemli ölçüde azalma sağlayabileceğini aktarır (1).

Metabolizmayı hızlandırabilir: CLA fitness dünyasındaki çoğu kişi tarafından “yağ yakıcı” olarak da bilinir. Böyle bilinmesinin elbette sebepleri var. CLA’nın bazal metabolizma hızını artırmaya yönelik bir dizi biyokimyasal reaksiyonla, vücuttaki yağ oranını azaltmaya yardımcı olabildiği bazı çalışmalarla gösterilmiştir (2, 3). Bazal metabolizma hızı, vücudun çalışması için gereken minimum enerji miktarı olarak tanımlanır. Bazal metabolizma hızındaki artış ise vücudun çalışması için daha fazla kalori yakıldığı anlamına gelir.

Yağsız kas kütlesini korumaya yardımcı olabilir: CLA, enerji için depolanmış yağı kullanarak iştahınızı bastırmaya ve enerji harcamasını artırmaya yardımcı olabildiği için yağ kaybına da yardımcı olabilir (4,5). Böylece kas kütlesinden ödün vermeden vücut yağını kaybetmeye çalışanlar için de faydalı olabilir.

Kalp sağlığını destekleyebilir: Ateroskleroz veya arterlerin sertleşmesi; kalp hastalığı için bir risk faktörüdür. Obez fareler üzerinde yapılan bir çalışma, CLA takviyeleri almanın ateroskleroza karşı koruma sağlayabileceğini öne sürer (6). Ancak insanlarda görülen ateroskleroz üzerindeki etkilerini anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

CLA Kullanmak Güvenli midir?

CLA genellikle güvenli kabul edilen bir takviyedir. Ancak CLA takviyesinin kalitesinden emin olmak için ürün etiketlerini okumak ve satın alınacak markayı araştırmak gerekir. Makul dozdan fazla kullanıldığında sindirim sorunları, mide bulantısı, kabızlık, mide ağrısı ve hazımsızlığa neden olabilir. Mevcut fiziksel durumunuz üzerinden değerlendirme yapılması için herhangi bir takviye kullanmadan evvel öncelikle doktorunuza danışmanız önerilir.

CLA Ne Zaman Kullanılır?

CLA’yı almak için en iyi zamanı belirlerken yine ürün etiketindeki yönlendirmeleri okumanız önemlidir. Genelde CLA’yı yemekten yaklaşık 30 dakika önce almak ideal kabul edilir.

Günde Ne Kadar CLA Alınabilir?

Çalışmalarda kullanılan dozlar günde 1,4 gram ile 6,8 gram arasında değişir. Çalışmalar arasında doz oranında önemli farklılıklar olsa da en sık önerilen doz günde 3,4 gramdır (7,8). Ancak yine de bir uzmana danışarak mevcut durumunuz üzerinden değerlendirme yapmanız ve satın aldığınız CLA takviyesinin üzerinde yer alan kullanım önerilerini takip etmeniz önerilir.

Yağ Yakımı Konusunda Güvenle Kullanabileceğiniz En İyi 5 CLA için tıklayın.

Reklam

Yeni Başlayanlar için L-Karnitin Rehberi

0

Levokarnitin ya da L-carnitin olarak da bilinen L-karnitin, vücudumuz tarafından üretilen bir amino asit yapısıdır. L-karnitin, yağı enerjiye dönüştürdüğü için enerji üretiminde de kritik bir rol oynar. Bu nedenle kendisi yağ yakıcı olarak da anılır.

L-karnitin, enerji üretimini desteklemenin yanı sıra, genel beyin işlevini sürdürmek ve belirli hastalık riskini azaltmak gibi vücuttaki diğer işlevlere de yardımcı olabilir.

L-karnitin hakkında merak edilen tüm soruları yanıtlıyoruz.

L-Karnitin Nedir?

L-Karnitin Nedir?

L-karnitin, vücudunuzda, yiyeceklerde ve takviyelerin çoğunda bulunan standart, biyolojik olarak aktif karnitin formudur. L-karnitin, amino asitlerin bir türevidir de diyebiliriz. Amino asitler, vücutta birçok temel görevi yerine getiren proteinleri yapmak için birleşirler. Karnitin, vücudun yağ asitlerini parçalamasına ve hücrelere güç sağlamak için enerjiye dönüştürmesine yardımcı olur.

L-karnitin, insan beyninde, karaciğerinde ve böbreklerinde üretilir. Vücutta, karaciğer ve böbrekler; lizin ve metiyonin amino asitlerinden L-karnitin oluşturur. Böbrekler ayrıca L-karnitini daha sonra kullanmak üzere depolayabilir ve fazlalığı idrar yoluyla ortadan kaldırabilir. Vücudunuzun yeterli miktarda üretmesi için bol miktarda C vitaminine de ihtiyaç vardır.

L-Karnitin Hangi Yiyeceklerde Bulunur?

Karnitin hayvansal ürünlerde, özellikle kırmızı ette bulunur. Kümes hayvanları, balık ve süt ürünleri de bir miktar karnitin sağlayabilir. En iyi L-karnitin kaynakları aşağıdaki gibidir (1).

GıdaL-Karnitin Oranı
Sığır eti (85 g)81 mg
Balık (85 g)5 mg
Tavuk (85 g)3 mg
Süt (227 ml)8 mg

L-Karnitin Çeşitleri Nelerdir?

L-karnitin vücudunuzda, yiyeceklerde ve takviyelerin çoğunda bulunan; standart, biyolojik olarak aktif karnitin formudur.

Karnitin çeşitleri ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:

D-karnitin: Bu aktif olmayan form, daha faydalı diğer formların emilimini engelleyerek vücudunuzda karnitin eksikliğine neden olabilir (2, 3).

Asetil-L-karnitin: Genellikle ALCAR olarak adlandırılan bu form muhtemelen beyniniz için en etkili formdur. Çalışmalar, nörodejeneratif hastalıkları olan insanlara fayda sağlayabileceğini düşündürür (4).

Propiyonil-L-karnitin: Bu formun yüksek tansiyon gibi dolaşım sorunları için uygun olduğu düşünülür. Kan akışını iyileştiren nitrik oksit üretimini artırabilir (5, 6).

L-karnitin L-tartrat: Bu form hızlı emilim oranı nedeniyle genellikle spor takviyelerine eklenir. Egzersizde kas ağrısına ve iyileşmeye yardımcı olabilir (7, 8, 9).

Çoğu insan için, asetil-L-karnitin ve L-karnitin, genel kullanım için etkili gibi görünür. Ancak, kişisel ihtiyaçlarınız ve hedefleriniz için her zaman bir uzmana danışmalı ve sizin için en uygun formu seçmelisiniz.

L-Karnitinin Faydaları Nelerdir?

L-karnitin veya genel olarak karnitin, hücreler için enerji yaratma konusunda önemli bir bileşendir. Yağ asitlerinin enerji olarak kullanılması için parçalanmasına yardımcı olan ana işlevi, vücudun hücrelerinin güçlenmesini ve verimli çalışmasını sağlar.

L-karnitin, temel işlevlerine ek olarak aşağıdaki gibi başka alanlarda bazı faydalar da sağlayabilir.

Kalp Sağlığı

Bazı çalışmalar, L-karnitinin kan basıncı ve kalp hastalığıyla ilişkili enflamatuvar süreci azaltma potansiyeli olduğunu gösterir. (10, 11). Bir çalışmada, günde 2 gram asetil-L-karnitin almanın, kan basıncında düşüşle sonuçlanmıştır (10). L-karnitin, koroner kalp hastalığı ve kronik kalp yetmezliği gibi ciddi kalp rahatsızlıkları olan hastalardaki gelişmelerle de bağlantılıdır (12, 13). 12 aylık bir çalışmada, L-karnitin takviyeleri alan katılımcılar arasında kalp yetmezliği ve ölüm oranında azalma gözlemlenmiştir (14).

Kanser Tedavisi

Bazen kemoterapi gibi kanser tedavileri, L-karnitin eksikliğine neden olabilir. Bu durumlarda L-karnitin takviyeleri, yorgunluk ve halsizlik gibi semptomları azaltmaya yardımcı olabilir (15).

Araştırmacılar şu anda bu bileşiği kemoterapiye bağlı doku hasarını önlemenin olası bir yolu olarak inceliyor, ancak henüz erken aşamalarda olduklarını belirtmekte fayda var.

Böbrek ve Karaciğer Sağlığı

Böbrekler ve karaciğer L-karnitinin oluşmasına ve kullanılmasına yardımcı olduğundan, bu organlardaki hastalık veya organ yetmezliği L-karnitin eksikliğine yol açabilir. Doktorlar, böbreklerin ve karaciğerin işlevini desteklemek ve eksikliği önlemek için bu durumlarda L-karnitin takviyesi önerebilir (16,17)

Egzersiz Performansı

L-karnitinin egzersiz üzerindeki etkileri dolaylı olabilir ve ortaya çıkması haftalar alabilir. Bu içerik, spor performansını doğrudan etkileyebilen kafein gibi içeriklerden farklıdır.

L-karnitinin potansiyel faydalarına gelecek olursak;

  • Egzersiz toparlanmasını iyileştirebilir (18, 19).
  • Kaslarınıza giden oksijen miktarını artırabilir (20).
  • Kan akışını ve nitrik oksit üretimini artırarak yorgunluğu azaltabilir (20 ).
  • Egzersiz sonrası kas ağrısını azaltabilir (21).
  • Vücudunuz ve kaslarınız boyunca oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin üretimini artırabilir (22, 23).

Kilo Kaybı

Teoride, L-karnitini kilo kaybına yönelik olarak kullanmak mantıklıdır.

L-karnitin, enerji için yakılmak üzere daha fazla yağ asidinin hücrelere taşınmasına yardımcı olduğundan, bunun yağ yakma ve kilo verme yeteneğini artıracağını düşünebilirsiniz. Bununla birlikte, insan vücudu son derece karmaşıktır ve hem insan hem de hayvan çalışmalarının sonuçları karışıktır.

Çoğunlukla obez bireyler veya yaşlı yetişkinler üzerinde yapılan dokuz çalışmanın analizi, insanların L-karnitin alırken ortalama 1,3 kg daha fazla kilo verdiğini gösterir (24).

Daha genç ve daha aktif bir popülasyonda L-karnitinin faydalarını doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Obez bireyler veya yaşlı yetişkinler için kilo vermeye yardımcı olabilir ancak kilo vermek amaçlandığında öncelikle kapsamlı bir diyet ve egzersiz rejimi uygulanmalıdır.

Kimler L-Karnitin Kullanabilir?

Spor salonu müdavimleri genelde vücutlarındaki karnitin depolarını, özellikle de kaslarındaki karnitin seviyelerini artırmak için L-karnitin takviyesi kullanırlar. Burada genel amaçları daha az kas ağrısı yaşamak, daha iyi toparlanmak ve daha fazla nitrik oksit üretimi gerçekleştirmektir.

Yaşlılar, vegan ve vejetaryen beslenmeyi benimseyenler doğal beslenme yolu ile ihtiyaç duydukları L-karnitini yeterince alamayabilirler. Bu nedenle, bir uzmana danışarak L-karnitin takviyeleri kullanabilirler.

L-Karnitin Kullanırken Nelere Dikkat Edilmeli?

Çoğu insan için günde 2 gram veya daha azı nispeten güvenli sayılır ve herhangi bir ciddi yan etkisi yoktur. Bir çalışmada, 21 gün boyunca her gün 3 gram karnitin takviyesi alan kişilerde herhangi bir olumsuz etki görülmemiştir (25).

L-karnitinin güvenliğine ilişkin bir incelemede, günde yaklaşık 2 gramlık dozların uzun süreli kullanım için güvenli olduğu görülmüştür. Ancak mide bulantısı ve mide rahatsızlığı gibi bazı hafif yan etkilerin de görülebildiğini belirtmemiz gerek (26, 27). Herhangi bir takviye kullanmadan evvel öncelikle doktorunuza danışmanız önemlidir.

L-Karnitin Nasıl Kullanılır?

L-karnitin antrenmandan önce kullanılabileceği gibi antrenmandan sonra da kullanılabilir. Bu konuda satın aldığınız takviye ürünün üzerindeki kullanım talimatları da size yardımcı olacaktır. Fiziksel rahatsızlıklar nedeniyle almayı planlıyorsanız, size özel bir tavsiye almak adına bir uzmana danışmanız önerilir.

L-karnitin takviyelerini incelemek için tıklayın.

Reklam

Magnezyum Sitrat Nedir?

0

Magnezyum, vücudumuzda bulunan en önemli minerallerin arasında yer alıyor.

Vücudunuzdaki magnezyumun yaklaşık %60’ı kemikte bulunurken geri kalanı kaslarda, yumuşak dokularda ve kan dahil sıvılarda bulunuyor (1). Bu mineralin görevleri ise oldukça fazla.

Magnezyum, besinlerden alınabildiği gibi takviye olarak da tercih edilebiliyor. Günümüzde bu takviyelere artık daha hızlı ulaşabilmemizin bir getirisi olarak da farklı türlerde ve formlarda bulunabiliyor. Magnezyumun bilinen yaklaşık 10 şekli bulunuyor. Bunlar ise; magnezyum oxide, magnezyum chloride, magnezyum lactate, magnezyum malate ve magnezyum citrate (sitrat) olarak açıklanıyor. Tabii bu listeye daha birçok çeşit eklenebiliyor.

Magnezyum

Magnezyum Eksikliği Belirtileri

Magnezyum eksikliği, magnezyum mineralinin vücudumuzda normal değerlerinden daha az olması anlamına geliyor. Magnezyum eksikliğinin birçok belirtisi olduğu biliniyor. Aralarında yaygın görülen belirtiler ise şöyle…

Kas Krampları

Magnezyum eksikliğinin en belirgin belirtisi olarak kas krampları örnek gösterilebilir. Seğirmeler, titremeler ve kas krampları; magnezyum eksikliğinin belirtileri olarak açıklanabilir. Günlük aktivitelerin yapılmasını bile engelleyebilecek boyutta olabilen kramplar, magnezyum eksikliğinin habercisi olabilir (2).

Ruh Sağlığı Değişiklikleri

Ruh sağlığında beklenmedik değişimler, magnezyum eksikliğinin bir başka olası etkisi olabilir.  Zihinsel uyuşukluk veya duygu eksikliği gibi değişiklikler, magnezyum seviyeleriyle bağlantılı olabilir (3). Ek olarak, bazı çalışmalar da depresyon riskinin magnezyum eksikliği sebebiyle artabileceğinden bahsediyor (4).

Yorgunluk ve Kas Zayıflığı

Fiziksel veya zihinsel bitkinlik veya zayıflık ile karakterize bir durum olan yorgunluk, magnezyum eksikliğinin başka bir belirtisi olarak karşımıza çıkabilir. Elbette yorgunluk yaratabilen stres, günlük hayat karmaşası, çocuklarınızla ilgilenmek gibi belli durumların da yorgunluk yaratabilir. Tüm bunları göz önünde bulundurarak; alışılmışın dışında yorgunluk hissi ve kas zayıflığı yaşıyorsanız, bu magnezyum eksikliği yaşadığınızın habercisi olabilir (5).

Magnezyum eksikliğinin başka belirtilerini de öğrenmek için: Magnezyum Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Magnezyum

Magnezyum Mineralinin Özellikleri

Magnezyum, tıpkı diğer vitamin ve mineraller gibi önemli olmasıyla biliniyor ve birçok özelliği bulunuyor. Bu özelliklerin arasında ise şunlar bulunuyor:

Yüzlerce Biyokimyasal Reaksiyonda Yer Alıyor

Magnezyum vücudunuzun her yerinde bulunan bir mineral olarak ön plana çıkıyor. Aslında vücudunuzdaki her hücre bu minerali içeriyor ve çalışması için magnezyuma ihtiyaç duyuyor. En bilinen ve önemli olan görevlerinin arasında; enerji üretimi, protein oluşumu, DNA ve RNA onarımı ve kas hareketlerinin düzenlenmesi gibi görevler bulunuyor (6).

Egzersiz Performansını Artırabilir

Egzersiz sırasında, aktiviteye bağlı olarak daha fazla magnezyuma ihtiyaç duyabiliriz.

Magnezyum, kan şekerini kaslarınıza taşımaya ve egzersiz sırasında birikip yorgunluğa neden olabilen laktatı atmaya yardımcı olabilir. Dolayısıyla, eğer sportif bir hayat tarzına sahipseniz magnezyum tüketmek size yardımcı olabilir (7).

Kan Şekeri Seviyelerini Destekleyebilir

Kan şekeri seviyeleri ile magnezyumun ilişkisi günümüzde hala çoğu çalışmaya konu olmaya devam ediyor. Bazı çalışmalar; düşük kan seviyelerinin magnezyum eksikliği ile ilişkisi olabileceğinden bahsediyor. Dolayısıyla magnezyum seviyeleri ile kan şekeri arasında pozitif bir bağ olabileceği düşünülüyor (8).

Anti-inflamatuar Etki Sağlayabilir

Magnezyumun bir diğer önemli özelliği de anti-inflamatuar etkiye sahip olması olarak açıklanabilir. Bu fikre göre bazı araştırmalar düşük magnezyum alımının, yaşlanma ve kronik hastalıkta önemli bir rol oynayan iltihaplanma seviyelerinde artmaya yol açabileceğinden bahsediyor (9).

Kemik Sağlığını Geliştirebilir

Magnezyum, kemik sağlığını korumak ve kemik kaybına karşı korunmak için önemli bir mineral olarak biliniyor. Dahası, magnezyumun %50’sinden fazlası vücudumuzda kemiklerde bulunuyor ve dolayısıyla kemik sağlığı açısından önem taşıdığı biliniyor. Magnezyumun büyük bir bölümünün kemiklerde olması, bilimsel açıdan birçok araştırmanın yürütülmesine ışık tutuyor. Bu araştırmalar, düşük magnezyum seviyelerinin kemiklerin kırılgan ve zayıf olmasına neden olan bir durum olan daha yüksek osteoporoz riskini artırabileceğinden bahsediyor (10).

Magnezyum

Magnezyum Sitratın Özellikleri

Magnezyum, pek çok farklı çeşitte bulunabiliyor. Magnezyum sitrat, magnezyum takviyelerinde en çok tercih edilen çeşitlerin arasına yer alıyor. Magnezyum sitrat; magnezyum minerali ile sitrik asitin birleştirilmesiyle elde edilen bir magnezyum çeşidi olarak açıklanabilir. Magnezyum sitratın başlıca özelliği ise:

Hızlı emilir: Magnezyum sitrat, vücut tarafından nispeten daha iyi emilir ve suda yüksek çözünürlüğe sahiptir, yani sıvı ile iyi karışır. Bazı araştırmalar, bu türün biyolojik olarak en uygun magnezyum formları arasında olduğunu söylüyor. Yani bu durum sindirim sisteminizde diğer formlardan daha kolay emildiği anlamına gelebiliyor (11).

Siz de magnezyum eksikliği yaşadığınızı düşünüyorsanız öncelikle bir doktora danışabilirsiniz. Sonrasında ise size uygun olan magnezyum çeşidini seçebilirsiniz.

Reklam

Dengeli Beslenme Rehberi

0

Dengeli beslenme, kelime olarak sıkça karşımıza çıkıyor ancak uygulama kısmında pek oralı olmayabiliyoruz. Seçtiğimiz yiyeceklerin sağlığımız ve yaşam kalitemiz üzerindeki etkileri ise yadsınamaz bir gerçek. Doğru besin seçimleri yapabilmek ve dengeli beslenmek için yapabileceklerinizi sıralıyoruz.

Dengeli Beslenme Nedir?

Dengeli beslenme, her insan için farklı bir beslenme programını ifade edebildiği gibi farklı bilimsel yaklaşımlarla da şekillenebilen bir beslenme türü olarak açıklanabilir. Aslında bu beslenme seçimleri bünyemize, yaşımıza veya mevcut sağlık koşullarımıza göre değişkenlik gösterebilir. Yaşadığımız bölge, coğrafi koşullar gibi durumlar da beslenme biçimlerini etkileyen faktörlerin arasında yer alır. Dengeli beslenmek ise mevcut coğrafi koşullar da göz önüne alınarak sağlıklı ve bünyeye yararlı etkileriyle ön plana çıkan besin gruplarını tüketmek olarak açıklanabilir. Kısacası dengeli beslenme; vücudun ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayarak hücrelerin fonksiyonlarını yerine getirmesine, yeni dokuların sentezlenmesine, hasar gören dokuların onarılmasına yardımcı olmasıyla bilinir.

Dengeli beslenme

Neden Dengeli Beslenmeliyiz?

Dengeli beslenmek; vücudun enerji mekanizmasından saçımızın sağlıklı uzamasına, çocukların sağlıklı gelişmesinden sporcuların kas gelişimine kadar birçok konuda rol alabiliyor. Dahası, yediğimiz her besin hem fiziksel hem de mental olarak bizi etkileyebildiği gibi hormonlarımızın salgılanma süreçlerini de etkileyebiliyor.

İlginizi çekebilir: Stres ve Beslenme: Stres Beslenmeyi Nasıl Etkiler?

Dengeli Beslenme Adımları

Doğru besin seçimi, dengeli beslenmenin en önemli adımlarının arasında yer alıyor. Dengeli beslenmeye niyetliyseniz bazı beslenme alışkanlıklarını hayatınıza katarak siz de ilk adımı atabilirsiniz.

Dengeli bir beslenmede genellikle aşağıdaki besinlerin tercih edildiğini görebiliriz: Vitaminler, mineraller ve antioksidanlar, nişastalar ve lif dahil olmak üzere karbonhidratlar, protein ve sağlıklı yağlar, dengeli beslenmeyi benimseyenlerin tükettiği besinler olarak açıklanabilir. Buna göre meyveler, sebzeler, tahıllar ve proteinli gıdalar ana basamakları oluşturur.

Dengeli beslenmek için şunları yapabilirsiniz:

Dengeli beslenme

Meyve Tüketin

Meyveler, besleyici ve lezzetli olan, her tatlı tarifine eklenebilen, sağlıklı kaselerin bir numaralı katılımcısı olan besinlerdir. Bunların yanı sıra, aslında tatlı isteğini de tatmin edebilen, doğadan sofralarımıza taşınan nadide lezzetlerin arasında yer alırlar. Bu durumda gün içerisinde meyve tüketme alışkanlığı edinerek sağlıksız şekerleri hayatınızdan çıkarabilirsiniz. Unutmamak gerekir ki mevsiminde yenen yerel meyveler, ithal meyvelerden daha taze ve daha fazla besin değeri sağlayabilir. Aynı zamanda meyveler; vitamin, mineral ve antioksidan açısından da ihtiyaç duyduğunuz değerlerin sağlanmasına yardımcı olabilirler.

Tabağınızı Bilinçli Hazırlayın

Dengeli beslenmenin zemini, tabağınızı nasıl hazırlayacağınıza göre şekillenir. Gün içerisinde almanız gereken kalori miktarı kişiden kişiye değişebilir ve bu yüzden bir uzmana danışarak net sayıya ulaşmanızı öneririz. Yine de genel geçer olarak tabak tasarımınızı doğal, sağlıklı besinler ile yaratarak dengeli beslenmeye giriş yapabilirsiniz.

Günümüzde çoğu uzmana göre gramaj farklılıkları gösterilse de tabağınızda kesinlikle olması gereken besinlerin arasında meyve ve sebzeler, tahıllar, proteinli gıdalar ve sağlıklı karbonhidratlar yer alıyor. Sizin için en uygun besinleri analiz edebilmek adına bir uzmandan destek almanız bu konuda size yardımcı olabilir.

İlginizi çekebilir: Gökkuşağı (Çakra) Diyeti Nedir? Çakralara Göre Beslenme Rehberi

Dengeli beslenme

Protein Seçimlerinizi İyi Yapın

Proteinlerin kas gelişimi, büyüme hormonu gibi bilimsel etkilerinin olduğu biliniyor. Bunların yanı sıra protein, uzun süre tok tutması sayesinde de çoğu zaman tercih ediliyor. Günümüzde artık hayvansal protein kaynakları dışında supplement olarak bitkisel protein kaynakları bulunabildiği gibi fasulye veya diğer bazı bakliyatlar da yüksek protein değerleri ile ön plana çıkıyor.

Hayvansal proteinlere örnek olarak; sığır eti ve koyun eti gibi kırmızı etler, tavuk ve hindi gibi kümes hayvanları, somon, sardalya ve diğer yağlı balıklar verilebilir. Bunlara ek olarak süt ve süt ürünleri de hayvansal proteinlere dahildir. Protein seçimlerinize ekleyebileceğiniz bitkisel protein kaynakları da elbette ki var.

Bitkisel protein kaynakları ise genel olarak; fındık, fasulye ve soya ürünleri, mercimek, bezelye, badem, ay çekirdeği, ceviz gibi kuru yemişler ve bakliyatlar şeklinde listelenebilir. Tofu, tempeh ve diğer soya bazlı ürünler de yüksek protein değerleriyle bilinen protein kaynaklarına örnektir.

Protein tozlarına da göz atabilirsiniz.

Yüksek Lif İçeriğine Sahip Karbonhidrat Seçeneklerini Değerlendirin

Tıpkı proteinler gibi karbonhidratlar da vücudumuz için gereklidir ve enerji mekanizmasına olan etkileriyle bilinmektedir. Karbonhidratlar kendi içerisinde gruplandırılabilir. Bu durumda, sağlık açısından ön plana çıkan karbonhidrat kaynaklarını tercih etmekte fayda var.

Tam tahıllı ekmek, yulaf, esmer pirinç, çavdar gibi tam tahıllı ürünler yüksek lif içeriği sayesinde midede geç sindirilir. Bu sayede beyaz ekmek, beyaz un gibi diğer karbonhidrat kaynaklarına karşın daha uzun süre tokluk hissi yaratabilir. Aynı zamanda kan şekerini yavaş yavaş yükselterek insülin seviyelerinin düzenlenmesine de yardımcı olabilir.

Ara öğün olarak yulaflı atıştırmalıkları da tercih edebilirsiniz.

Dengeli beslenme

Doğru Yağ Seçimi Yapın

Yağ, enerji ve hücre sağlığımız için gerekli ancak çok fazla yağ kilo alımına neden olabilir. Özellikle trans yağlar yerine doğal yağları tercih ederek vücudunuzun ihtiyaç duyduğu yağı daha efektif bir şekilde karşılayabilirsiniz.

Bu konuda yapabilecekleriniz ise şöyle:

Yağlı tohumları tercih edin: Ceviz, fındık, badem, kaju, fıstık, ay çekirdeği, kabak çekirdeği gibi kabuklu kuru yemişler yağlı tohumlar grubunda yer alır. Özellikle B grubu vitaminleri, magnezyum ve çinko bakımından zengin olduğu bilinen bu besinler, yağ açısından önemli besin değerlerine sahip olmasıyla ön plana çıkar.

Kızartmaları kısıtlayın: Derin yağda kızartılmış yiyecekler genellikle kalori bakımından yüksek ancak besin değeri bakımından düşük olabilir. Bu nedenle ne kadar lezzetli olurlarsa olsunlar dikkatli bir şekilde tüketmek, zararlı yağları kısıtlamanız açısından önem taşır.

Nature’s Supreme Organic Coconut Oil ürününü inceleyin.

Dengeli beslenme

Haftada Birkaç Kez Balık Tüketin

Balık, yüksek protein içeriğinin yanı sıra pek çok vitamin ve mineral içermesiyle sıkça önerilen besinlerin arasında yer alır. Ayrıca omega 3 yağ asitleri açısından da zengin olduğu bilinen balık ürünleri, protein ihtiyacınızı da karşılayabilir ve beslenmede çeşitlilik açısından size yardımcı olabilir.

Omega 3 takviyelerine de göz atın.

Reklam

Yeni Başlayanlar için Kazein Rehberi

0

Kazein, yavaş sindirilen bir süt proteini olduğu için özellikle fitness dünyasında oldukça tercih edilen bir takviye çeşididir. Fitness dünyasına yeni adım attıysanız ve kazein takviyesinin tam olarak ne işe yaradığını merak ediyorsanız, yanınızdayız!

Kazein hakkında merak edilen tüm soruları yanıtlıyor ve kazeinin faydalarını inceliyoruz.

Kazein Nedir?

Kazein, yavaş sindirilen bir süt proteinidir İnek sütündeki toplam proteinin yaklaşık %80’ini kazein oluşturur (1).

Kazein proteini, vücudun kas inşa etmesine yardımcı olan tüm amino asitleri içerir. Diğer proteinlerden daha yavaş sindirildiği için iştahı azaltma ve tokluk hissini artırma konusunda da etkilidir.

Kazein de whey protein gibi dokuz esansiyel amino asidin tamamını içerir. Amino asitler, proteinin yapı taşlarıdır ve esansiyel olarak kategorize edilenleri beslenme aracılığıyla almak önemlidir. Ancak benzerliklerine rağmen vücudunuz kazeini whey proteinden çok daha yavaş sindirir. Araştırmalara göre bunun nedeni, midedeki asidik ortamın kazeinin pıhtılaşmasına veya jel halini almasına neden olmasıdır. Bu nedenle, vücudunuzun whey protein ile aynı miktarda olan kazeini sindirmesi, neredeyse iki kat daha uzun sürer (2, 3).

Bu nedenle whey protein genellikle hızlı sindirilen bir protein olarak nitelendirilirken, kazein yavaş sindirilen bir protein olarak tanımlanır. Kazein proteini yukarıda da bahsettiğimiz gibi midenizde bir jel oluşturarak sindirilme ve emilme hızını önemli ölçüde yavaşlatır. Amino asitleri vücuda yavaşça serbest bıraktığı için sporcular genellikle iyileşmeye yardımcı olmak ve uyurken kas yıkımını azaltmak adına yatmadan önce alırlar.

Kazeinin Faydaları

Kazeinin Faydaları Nelerdir?

Kazein ve içerisindeki besin maddelerinin yavaş sindirilen özellikleri çeşitli faydalar sunar.

Kas İnşasını Destekler

Amacınız kas inşa etmekse, kazein proteini ideal bir seçim olabilir. Kazeinin antrenman sırasında tüketildiğinde daha yavaş sindirim ve emilim hızına rağmen, whey proteine benzer kas geliştirici etkiler sunduğu gözlemlenmiştir (4).

Konu uyurken de kasları desteklemek olduğunda kazeini gece kullanmak daha iyi olabilir. Kazeinin midenizde oluşturduğu jel, gece boyunca kaslarınıza sabit bir amino asit akışı sağlar. Böylece kasların iyileşmesi ve büyümesi desteklenir (5).

Açlık Hissini Azaltır

Kazein, tokluk hissini artırır ve açlığı geciktirerek iştahı azaltır. Bunun nedeni, vücudumuz tarafından sindirilmesinin birkaç saat sürmesidir. Eğer kilo verme hedefiniz varsa veya öğünler arasında tok kalma mücadelesi veriyorsanız, diyetinize kazein eklemek size yardımcı olabilir (6,7).

Kazeinin Faydaları Nelerdir?

Yararlı Besinler Açısından Zengindir

Bazı kazein takviyeleri iyi bir kalsiyum kaynağı sunar ve porsiyon başına günlük değerin yaklaşık %50’sini sağlayabilir. Kalsiyum ise kemik, kas ve damar sağlığı ile ilgili birçok vücut fonksiyonunu destekler (8).

Ayrıca kazein, kan basıncını düşürmek için yaygın olarak reçete edilen bazı ilaçlarla aynı şekilde kan basıncını düşürdüğü gösterilen biyoaktif peptitler içerir (9, 10, 11).

Potansiyel Etkileri ile Dikkat Çeker

Bazı ön çalışmalar, kazeinin aşağıdakiler de dahil olmak üzere başka potansiyel faydaları olabileceğini aktarır:

Antibakteriyel etki ve bağışıklık sistemi: Bazı hücre çalışmaları, antibakteriyel etki sunabileceğini ve bağışıklık yararları sağlayabileceğini belirtirken yüksek tansiyonu da azaltabileceğini düşündürür (12, 13).

Trigliserit seviyeleri: Aşırı kilolu 10 kişi üzerinde yapılan bir çalışmaya göre; yemekten sonra trigliserit düzeylerini %22 oranında azaltabilir (14).

Serbest radikaller: Kazeinin içerisindeki bazı peptitlerin antioksidan etkileri olabilir ve zararlı serbest radikallerle savaşabilir (12, 15, 16).

Yağ kaybı: 12 haftalık bir çalışmaya göre kazein takviyesi alan kişilerdeki ortalama yağ kaybı plasebo grubuna göre üç kat daha fazladır (17).

Kazein Nasıl Kullanılır?

Kazein Nasıl Kullanılır?

Kazein, diğer protein tozları gibi genelde bir shaker yardımı ile su ya da süt ile karıştırılarak içilir. Kimyasal özelliklerinden dolayı kazein, sıvı ile karıştırıldığında daha yoğun bir kıvam alır. Kullanım konusunda takviye ürün üzerinde yer alan bilgiler size bu konuda yardımcı olabilir.

Kazein Ne Zaman Kullanılır?

Kazein çok yönlü özellikleri nedeniyle günün herhangi bir zamanında kullanılabilir. Özellikle uzun süre aç kalınabilecek zamanlarda yani gece yatmadan önce kullanılması daha çok yarar sağlayabilir. Böylece gece boyunca vücuda yavaş ve düzenli bir şekilde protein takviyesi yapılmış olur. Ayrıca Ramazan ayı gibi oruç tutulan dönemlerde de uzun sürede sindirilmesi nedeniyle kazein takviyesi kullanılabilir.

Kazein çeşitlerini incelemek için tıklayın.

Kimler Kazein Kullanabilir?

Kazein kullanımı genel olarak güvenli kabul edilebilir. Ancak etkileri; kullanıcının yaşı, fiziksel durumu ve fiziksel aktivite sıklığı gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Örneğin süte ve süt ürünlerine karşı alerjiniz varsa, kazein kullanmanız önerilmez. Herhangi bir gıda takviyesi kullanmadan evvel doktorunuza danışmanız önerilir.

Reklam

Yeni Başlayanlar için Gainer Rehberi

0

Kilo almak için aslında matematik çok basit: Günlük olarak yakılandan daha fazla kalori harcamak gerek. Ancak bazen işler dört işlem kadar kolay olmayabiliyor. İnsanlar spor salonunda saatler geçirmelerine rağmen hacim kazanıp görünür bir sonuç alamayabiliyor. Çoğu kişiye göre hızlı metabolizmaya sahip genlerle kutsanmış gibi görünen insanlar için de kilo alamamak can sıkıcı olabiliyor. İşte bu noktada kilo ve hacim kazanmak adına gainer takviyeleri devreye giriyor.

Sizin için gainer ürünlerini her yönüyle inceliyor, merak edilen soruları yanıtlıyoruz.

Gainer Nedir?

Gainer ya da karbonhidrat tozu olarak adlandırılan sporcu besinleri, yüksek oranda protein ve karbonhidrat içeriyor. Böylece günlük kalori hedefine ulaşmayı destekliyor. Aynı zamanda vitamin ve mineral yönünden de zengin gıda takviyeleri olarak öne çıkıyor.

Gün boyunca yeterince yemek yeme konusunda sorun yaşayanlar için kilo aldırıcı takviyeler, kalori alımını artırmanın uygun ve etkili bir yolunu sunuyor. Ayrıca yoğun antrenmanlardan sonra maksimum toparlanma ve kas kazanımı için yeterli kalori almaya yardımcı olan, vücut geliştirme ile uğraşan sporcular arasında oldukça popüler olan bir gıda takviyesi olarak karşımıza çıkıyor.

İdeal kilonuza erişmek ya da güçlü ve hacimli kaslara sahip olmak için gainer ürünlerini merak ediyor olabilirsiniz. Öncelikle gainer kullanmanın asıl amacının, vücudunuzun doğru şekilde fazladan kalori almasına yardımcı olmak diyebiliriz.

Gainer Çeşitleri Nelerdir?

Piyasada farklı isimlerle anılan gainer çeşitlerine denk gelmişsinizdir. Sadece kilo aldırmaya odaklanan gainer ürünler; basit karbonhidratlar, orta düzeyde yağ ve çok az veya sıfır protein ile bazı mineraller ve vitaminlerden oluşur. Kilo aldırıcıların bir porsiyonu, markasına göre değişmekle birlikte yaklaşık 650-1000 kalori sağlar. Bu takviyeler metabolizma hızı yüksek olan, sağlıklı ve besleyici beslenmesine rağmen kilo alamayan kişilerde kilo almaya yardımcı olabilir.

Mass gainer ya da pro gainer gibi isimlerle de karşımıza çıkabilen ve hedef kitlesi sporcular ya da yoğun fitness rutini uygulayanlar olan gainer ürünler; kas kazandırmaya odaklanır. Yüksek miktarda protein, orta düzeyde karbonhidrat ve düşük yağ içeriğine sahiptirler. Protein açısından zengin oldukları için kas kazanmaya yardımcı olurlar. Bir porsiyonu markaya göre değişmekle birlikte yaklaşık 400-1000 kalori sağlar. Bu tarz gainer ürünler kaslı bir vücut oluşturmak için mücadele eden herkes için uygundur. Fitness hedeflerine ulaşmak isteyen çok zayıf kişiler için etkili olabilir.

Gainer Ürünlerin Etkileri Nelerdir?

Gainer Ürünlerin Etkileri Nelerdir?

Vücutta doğrudan enerjiye dönüştürülen karbonhidrat, yoğun antrenman dönemlerinde yakıt sağlayan başlıca kaynaktır. Gainer ürünler normal beslenmenin yanında sağlıklı ve zengin içeriklerle karbonhidrat tüketmek isteyenler için ideal olabilir. Gainer ürünleri ayrıca vücudun sağlıklı ve formda kalması için önemli besin kaynakları olan mineral ve vitaminleri de içerir.

Gainer’lar egzersiz öncesinde yakıt olarak kullanılabileceği gibi kas toparlanmasına destek olması sebebiyle egzersiz sonrasında da tercih edilebilir (1).

Yüksek kaliteli proteinler ve karbonhidratlardan oluşan mass gainer’lar, düzenli bir direnç antrenmanı ile yağsız vücut kütlesi kazanmaya yardımcı olabilir (2).

Kimler Gainer Kullanabilir?

Kas gelişimini hızlandırmak isteyen sporcular ve yüksek kaliteli karbonhidrat tüketmek isteyenler gainer ürünlerini kullanabilir. Ayrıca sağlıklı karbonhidratlar yardımıyla kilo almak isteyenlerin tercih edilebileceği gıda destekleridir. Fakat mevcut durumunuz üzerinden değerlendirme yapılması adına herhangi bir gıda takviyesi kullanmadan evvel doktorunuza danışmanız önerilir.

Gainer Nasıl ve Ne Zaman Kullanılır?

Gainer Nasıl ve Ne Zaman Kullanılır?

Gainer, gece boyunca aç kalan vücuda gün içerisinde gerekli olacak yakıtı sağlamak adına sabahları kullanılabilir. Ayrıca, yakıt sağlamak ve kasları toparlamak adına antrenmandan önce ve sonra da tüketilebilir. Ancak bu ürünlerin uygun bir beslenme programı dahilinde, ürünlerin üzerinde yazan kullanım talimatlarına uyularak kullanılması tavsiye edilir.

Kilo Almak İsteyenlerin Gözü Kapalı Kullanabileceği Piyasadaki En İyi 5 Gainer için tıklayın.

Gainer Kullanmak Zararlı mı?

Gainer ürünleri tavsiye edilen miktarda kullanıldığında genelde güvenli kabul edilir. Ancak fazla tüketildiğinde; gıda takviyesinden alınan kaloriler, egzersizle yakılmazsa yağ dokusuna dönüşebilir ki bu durum da bölgesel kilo artışına sebep olabilir.

Gainer ürünler, içeriğinde birçok bileşen bulunduran oldukça kompleks yapılara sahip gıda takviyeleridir. Farklı içeriklerin veya vitaminlerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan bu ürünler, formüllerinde yer alan bileşenler sebebiyle fazla miktarda alındığında bazı yan etkilere sebep olabilir. Herhangi bir gıda takviyesi kullanmadan evvel öncelikle doktorunuza danışmanız önerilir.

Reklam

Lezzetli ve Bağışıklık Dostu Kış Çayları

0

Her mevsimin sebze ve meyvelerinin yeri farklı ve her mevsim doğa bize tüm zenginliğini sunmaya devam ediyor. Yazın bize yılın en sulu lezzetleri sunuyor; karpuz, böğürtlen, salatalık en sevilen yaz besinlerinin arasında yer alıyor. Buna karşın havaların soğuduğu ve bağışıklığımızın dış etkenlere karşı daha korunmasız olduğu kış mevsiminde ise tahıl, kuru yemiş ve avokado gibi zengin besin değerleri olan seçenekler sunuyor. Kış mevsimi aynı zamanda bize ısınmak için tükettiğimiz daha hacimli yiyecekleri sindirmemize yardımcı olan lif ve pektinle dolu elma hasadını da getiriyor. Kısaca, doğanın kış mevsimine özel olarak bize sunduğu pek çok lezzet var.

Ara öğünlerimize eklediğimiz elma gibi kış mevsimine ait meyvelere ek olarak, kış çaylarını tüketmek de bu soğuk havalarda bağışıklığınıza iyi gelebilir.

İşte farklı ve lezzetli kış çayları…

Papatyalı Ahududu Çayı

Papatya, baharı bize hatırlatan bir bitki olsa bile soğuk havalardan bizi korumayı ilke edinmiş bitkilerin arasında yer alıyor. Papatya çayı, uzun yıllardır geceleri sakinleşmek isteyenlerin tercihlerinin başında geliyor ve kış aylarında da bağışıklığa olan etkileriyle ön plana çıkıyor. Bunlara ek olarak ahududu; antioksidan içerikleri sayesinde papatyayı destekleyerek hastalıklara karşı bariyer oluşturmanıza yardımcı olabilir.

Malzemeler

1 tatlı kaşığı kurutulmuş papatya

1 tatlı kaşığı kurutulmuş ahududu

2 bardak su

Yapılışı

Suyu kaynama seviyesine getirdikten sonra papatya ve ahududuyu kaynar suya katarak birkaç dakika demlenmesini bekleyin. Demlendikten sonra tüketebilirsiniz.

Ara öğünlerinizde tüketebileceğiniz Muscle Cheff Frambuaz Ezmesi‘ne göz atın.

Zencefilli Kış Çayı

Geleneksel yöntemlerin başını çeken zencefil hem yemeklerde hem de tatlılarda kullanılan bir besin olarak açıklanabilir. Öyle ki Hindistan’da zencefil çayının ilaç niteliği taşıdığı düşünülüyor. Büyüklerimizin de kışın evinden eksik etmediği zencefil; bronşit, öksürük, astım, hazımsızlık ve ses kısıklığı gibi semptomlarda sıkça tüketiliyor. Zencefilli kış çayında ise hem zencefilin acılığını kıracak hem de lezzetlendirecek yardımcı bileşenler bulunuyor.

Malzemeler

2-3 adet madeni para büyüklüğünde taze zencefil

3 yemek kaşığı bal

1 tane limonun kabuğu

1 çay kaşığı tarçın

Yarım litre kaynar su

Hazırlanışı

Suyu kaynatın ve malzemeleri kaynar suyun içine atın. 20 dakika üstü kapalı bir şekilde demleyin. Süzdükten sonra tüketebilirsiniz.

Organik zencefil tozu da işinize yarayabilir.

Ada Çayı

Kışın bolca tüketilen bitki çaylarının arasında yer alan ada çayı, tıpkı zencefil gibi köklü bir tarihe sahip. Bağışıklığı güçlendirme üzerindeki etkisi bilinen ada çayı, kokusuyla da tatmin eden çayların arasında yer alıyor. Ada çayı da antioksidan bakımından zengin bitkilerden biri.

Malzemeler

5 gram ada çayı

400 ml kaynar su

Yapılışı

Adaçayı yapraklarını bir demliğe koyun, üzerine kaynar suyu ekleyin ve demlenmesi için bırakın. Demlendikten sonra süzerek içebilirsiniz.

Tarçın Çayı

Kokusuyla büyüleyen tarçın; mutfağımızın çoğu alanında karşımıza çıkıyor. Kahveye tat veren, tatlı tariflerinin vazgeçilmezi olan bu baharat; antioksidanlar açısından da zengin. Bağışıklığı destekleyen içeriğinin yanı sıra kendine has aroması da tarçının kış mevsiminde popülaritesini artıran etkenlerin başında geliyor. Öyle ki kahveye koyduğumuz tarçının çayı bile var!

Malzemeler

1 çay kaşığı toz tarçın veya 2 adet çubuk tarçın

2 su bardağı kaynar su

1 adet dilimlenmiş kırmızı elma

1-2 adet yıldız anason

Yapılışı

Bir demlikte 2 su bardağı suyu kaynatın. Kaynama suyunun içerisine 2-3 dilim elma ve yıldız anasonu ekleyin. Bir fincanın içerisine 1 çay kaşığı toz tarçın ya da 2 adet kabuk tarçın ekleyin. Kaynamış suyu tarçının üzerine ekleyin. 10 dakika demlenmeye bırakın. Demlenen tarçın çayını soğumadan tüketin.

Organik toz tarçın ile çayınıza doğallık katabilirsiniz.

Kara Mürver Çayı

Mürver doğanın mucizevi bitkilerinden biri olarak açıklanabilir. Sadece meyvesinin değil, çiçeğinin de içerdiği antioksidanlar sayesinden bağışıklık dostu olduğu düşünülüyor. Halihazırda takviye ürünlerinin de içerisinde bulunabilen kara mürver, çay olarak da tüketilebilen bitkilerden biri. Kara mürver, sahip olduğu C vitamini değerleriyle de kış mevsimini tatlandırmaya devam ediyor.

Malzemeler

5 g kara mürver bitkisi

400 ml kaynar su

Yapılışı

Kara mürver bitkisini bir demliğe koyun, üzerine kaynar suyu ekleyin ve demlenmesi için bırakın. Demlendikten sonra süzerek içebilirsiniz.

Kara mürver takviyelerini de kullanabilirsiniz!

Baharatlı Yeşil Çay

Yeşil çay, birçok türüyle çay dünyasının sevilenlerinin arasında yer alıyor. Yaseminlisinden limonlusuna birçok çeşidini raflarda bulabildiğimiz bu çay, diyet yapanların vazgeçilmezleri arasında. Kışın ise yavaşlayan metabolizmanızı canlandırmaya aday.

Malzemeler

6 tane karanfil

1 tane çubuk tarçın

1 tatlı kaşığı yeşil çay

1 adet taze zencefil

3 dilim limon

4 bardak su

Hazırlanışı

Zencefilin kabuğunu soyun ve dilimleyin. Limonu sonra kullanmak için bir kenara ayırın. Zencefili diğer malzemeler ile kaynamış suyun içine atın. 5 dakika demlenmesi için bekleyin. Demlendikten sonra süzün ve dilerseniz bardağınıza limon ekleyin.

Gün içinde yeşil çay ekstresi de kullanabilirsiniz.

Ballı Kış Çayı

Karışık bitki çayları kış mevsiminin kurtarıcılarından olabilir mi? Birçok içeriğe sahip olan bu çay, kışın ihtiyaç duyduğunuz gücü size verebilir. Bunların yanı sıra tek bir lezzete odaklanmak istemeyenler için kompleks lezzetiyle farklılık yaratabilir.

Malzemeler

1 çay kaşığı çörek otu

1 tutam hatmi çiçeği

6 adet kakule

1 çorba kaşığı kuşburnu

1 çorba kaşığı papatya

1 adet çubuk tarçın

1 çorba kaşığı bal

1 litre su

Hazırlanışı

Kaynamış suyun içerisine tüm malzemeleri koyun ve demlenmeye bırakın. 3-4 dakika bekledikten sonra süzerek için.

Hatmi çiçeği ürünlerine buradan hızlıca ulaşabilirsiniz.

Bonus: Altın Süt Tarifi

Golden milk olarak da bilinen altın süt, kış aylarının koruma kalkanı olarak vazgeçilmez tariflerin arasında yer alıyor. Çay familyasına ait olmasa da kışın tüketebileceğiniz sıcak içeceklerin arasında bulunan altın süt; zerdeçalın tüm etkilerini size hissettirmeye hazır.

İlginizi çekebilir: Altın Süt Nedir? Faydaları ve Yapımı

Malzemeler

1 su bardağı süt

1 çay kaşığı toz zerdeçal

Bir tutam karabiber

1 çay kaşığı toz tarçın veya 1 adet çubuk tarçın

İstenilen miktarda bal

Yapılışı

Karabiber, zerdeçal ve sütü bir tencereye alın. Kısık ateşte kıvam alana kadar pişirin. Karışım kaynamaya başladığında ocaktan alın ve dilediğiniz kadar bal ekleyin. Ardından üzerine tarçın serpin.

Organik zerdeçal karışımı size yardımcı olabilir!

Reklam

Yeni Başlayanlar için Whey Protein Rehberi

0

Günümüzde en çok satın alınan takviyelerden biri, peynir altı suyu olarak da bilinen whey proteindir. Whey protein özellikle fitness tutkunları tarafından; yoğun antrenman seanslarından sonra toparlanmaya yardımcı olmak ve kas dokusunun büyümesini desteklemek adına kullanılır. Ayrıca kilo kontrolü ve günlük protein alımını dengeleme amacıyla da whey proteinden yararlanılır.

Fitness endüstrisinde namını hak eden bir takviye olan whey proteini her yönüyle inceliyor, merak edilen tüm soruları yanıtlıyoruz.

Whey Protein Nedir?

Whey protein aslında peynir üretilirken ortaya çıkan bir yan üründür. Peynir üretilirken peynir altı suyu adı verilen sıvı bir kısım oluşur. Mesela yoğurt kabını açtığınızda, yoğurdun üstünde yüzen sıvı da peynir altı suyudur.

Peynir altı suyu proteininin yararlı olduğunun bilinmediği zamanlarda peynir üreticileri, peynir altı suyunu çöpe atardı. Bugün ise piyasadaki en çok satan takviyelerden biri olarak öne çıkıyor. Günümüzde ise peynir altı suyu bazı işlemlerden geçirilerek bildiğimiz toz haline getiriliyor.

Peynir altı suyu ayrıca yağ ve laktoz bakımından düşüktür, bu da onu yağ alımı konusunda kontrollü olanlar veya süt ürünlerine karşı duyarlı olanlar için avantajlı kılar. Peynir altı suyu, 20 amino asit içerir ve bunların 9’u esansiyel amino asittir. Esansiyel amino asitler vücut tarafından üretilemez ve besinlerle alınması gerekir.

Eğer bir gıda 9 esansiyel aminoasidin hepsini içeriyorsa bu gıda “tam protein” olarak adlandırılır. Peynir altı suyu da vücudun ihtiyaç duyduğu ancak kendi başına üretemediği dokuz esansiyel amino asidin tümünü içerir. Bu esansiyel amino asitler ise histidin, izolösin, lösin, lizin, metionin, fenilalanin, treonin, triptofan ve valindir.

Whey Protein Çeşitleri Nelerdir?

Whey proteinin en bilinen çeşitleri arasında konsantre, izole ve hirolize yer alır. Bu çeşitler; protein içeriği, sindirilebilirliği ve fiyatı bakımından değişiklik gösterir.

Konsantre Whey Protein

Piyasadaki protein takviyelerinin çoğunluğunda kullanılan protein tozudur. Ultra-filtreleme tekniği ile elde edilen konsantre whey proteini, %20-%90 oranında protein içerir. Konsantre protein birçok protein içeceği, bar ve beslenme ürününde bulunur. Ayrıca bebek mamasında da kullanılır.

İzole Whey Protein

İzole whey protein; yağdan, karbonhidrattan ve laktozdan mümkün olduğunca izole edilir. Konsantre whey proteine göre ekstra bir filtrasyondan işleminden geçirilir. Yaklaşık %90-95 oranında protein içerir ve neredeyse laktozun tamamı, iyonize filtreleme işlemi sırasında kaybolur. Bu yüzden laktoz hassasiyeti olanlar rahatlıkla kullanabilir. Daha saf olması ve daha yüksek protein içermesi nedeniyle genelde konsantre whey ürünlerinden daha pahalıdır.

Hidrolize Whey Protein

Hidrolize whey protein; enzimatik hidroliz tekniği ile konsantre veya izole whey proteinlerinden üretilir. Peptitler olarak adlandırılan uzun protein zincirleri önceden daha kısa olanlara bölündüğü için sindirime karşı hassastır. Sindirimi en kolay olandır ve çok daha hızlı emilim gösterir. Yaklaşık %80-90 oranında protein içerir. Özel bebek formüllerinde ve bazı medikal gıdalarda da genellikle hidrolize whey protein kullanılır.

Whey Proteinin Faydaları Nelerdir?

Whey protein yukarıda da bahsettiğimiz gibi esansiyel amino asitler ve diğer sağlıklı besinler açısından yüksektir. Bu nedenle çok sayıda faydayı da beraberinde getirir.,

Protein ve BCAA Alımını Destekler

Proteinler insan vücudunun ana yapı taşlarıdır. Tendonlar, organlar ve deri gibi çeşitli yapıların yanı sıra hormonlar, enzimler, nörotransmitterler ve çeşitli moleküller için kullanılır. Bir ipteki boncuklar gibi birbirine bağlanan daha küçük moleküller olan amino asitlerin birleşimi ile oluşur.

Whey protein özellikle lösin gibi önemli dallı zincirli amino asitler (BCAA‘lar) bakımından yüksek içeriğe sahiptir. Ayrıca yüksek miktarda sistein içerir (1). Çalışmalar, lösinin en anabolik; yani büyümeyi teşvik eden amino asit olduğunu gösterir (2, 3). Whey protein insanlarda büyümeyi uyarmada özellikle etkili görünür. Aslında anne sütünün de %60’ı peynir altı suyudur diyebiliriz (4).

Kas ve Kuvvet Kazanımını Destekler

Whey proteinin en yaygın kullanım sebebi, kas kütlesini ve gücünü artırmaktır. Vücüt geliştirme sporcuları ve antrenman performanslarını artırmak isteyen kişiler arasında popülerdir.

Whey proteinin kas/kuvvet kazanımını destekleme adımları aşağıdaki şekilde ilerler.

  • Artan kas büyümesi için yapı taşı görevi gören protein ve amino asit desteğini sağlar.
  • İnsülin gibi kas büyümesini uyarabilen anabolik hormonların salınımını artırır (5).
  • Kas protein sentezini moleküler ve genetik düzeyde uyardığı bilinen lösin amino asidi yönünden yüksektir (6, 7).
  • Peynir altı suyu proteini, diğer protein türlerine kıyasla çok hızlı emilir (8).

Whey proteinin, antrenmandan hemen önce, sonra veya antrenman sırasında tüketildiğinde; kas büyümesini artırmada özellikle etkili olduğu belirtilir. Kas proteini sentezi genellikle antrenmandan sonraki zaman diliminde maksimize edilir (9, 10, 11).

Soya proteini gibi diğer protein türleri ile karşılaştırıldığında whey protein genellikle biraz daha iyi performans gösterir (12, 13).

Whey Proteini Faydaları

Tokluk Hissini Artırarak Kilo Kaybını Teşvik Edebilir

Proteinin metabolizmayı hızlandırarak ve iştahı azaltarak kilo vermeye yardımcı olduğu çeşitli araştırmalarla kanıtlanmıştır. Whey protein, yağsız kas kütlesini korurken yağ kaybını artırmaya da yardımcı olabilir.

Açık ara en doyurucu makro besin olduğu için proteinin kilo vermeye yardımcı olabileceği aslında çoğu kişinin bildiği bir durumdur (14).

Protein, enerji harcamasını günde 80-100 kalori kadar artırabilir ve insanların otomatik olarak günde 441’e kadar daha az kalori tüketmesini sağlayabilir (15, 16, 17, 18).

Bir çalışmada, günlük kalorinin %25’ini proteinden alanların yeme isteklerinin %60 oranında azaldığı ve geç saatte atıştırma isteklerinin de yarı yarıya azaldığı gözlemlenmiştir (19).

Whey protein, kilo kaybı için önemli faydaları olan protein alımını artırmanın harika bir yoludur. Çalışmalar, ağırlık antrenmanıyla birlikte diğer kalori kaynaklarının whey protein ile değiştirilmesinin; yağsız kas kütlesini artırırken yaklaşık 3,5 kg kilo kaybına neden olabileceğini göstermiştir (20).

Kısaca kilo vermeye çalışıyorsanız; whey protein takviyesi hem kilo vermenize hem de kilo verirken mevcut kaslarınızı tutmanıza yardımcı olabilir (21, 22).

Vücuttaki İltihabı Azaltmaya Yardımcı Olabilir

Enflamasyon ya diğer adıyla iltihaplanma; vücudun hasara verdiği tepkinin bir parçasıdır. Kısa süreli iltihaplanma yararlı olabilir, ancak belirli koşullar altında kronikleşebilir. Kronik enflamasyon ise zararlı olabilir ve birçok hastalık için risk faktörüdür.

Büyük çaplı bir araştırma, yüksek dozlarda (günlük 20 gram ya da daha fazla miktarda) whey protein almanın; vücuttaki enflamasyonun önemli bir belirteci olan C-reaktif proteinini (CRP) azalttığını belirtir (23).

Antioksidan Savunma Sistemini Güçlendirebilir

Whey protein, vücudun ana antioksidanlarından biri olan glutatyonun oluşumunu teşvik ederek antioksidan savunmasını güçlendirebilir.

Antioksidanlar, vücuttaki oksidasyona karşı hareket eden maddelerdir. Bu da oksidatif stresi ve çeşitli kronik hastalık riskini azalttıkları anlamına gelir. İnsan vücudundaki en önemli antioksidanlardan biri glutatyondur. Beslenme yoluyla aldığınız çoğu antioksidanın aksine glutatyon vücudunuz tarafından üretilir.

Vücutta glutatyon üretimi, bazen sınırlı miktarda bulunan sistein gibi çeşitli amino asitlerin mevcudiyetine bağlıdır. Bu nedenle whey protein gibi yüksek sistein içeren gıdalar vücudun doğal antioksidan savunmasını artırabilir (24, 25).

Hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde yapılan bir dizi araştırma, whey proteininin oksidatif stresi azaltabileceğini ve glutatyon seviyelerini artırabileceğini aktarır (26, 27, 28, 29).

Whey Proteini Nasıl Kullanılır?

Whey protein hızlı sindirilen bir protein olduğu için genelde antrenman sonrası kullanılır. Ancak kişinin fitness seviyesine ve günlük alması gereken kilogram başı protein ihtiyacına göre gün içinde ya da spor öncesi de tüketilebilir.

Whey proteini su ile karıştırarak beslenmenize pratik şekilde dahil edebilirsiniz. Ayrıca süt gibi diğer gıdalarla tüketerek sindirimini yavaşlatabilirsiniz.   

Yaygın olarak önerilen doz günde 25-50 gramdır (1-2 ölçek), ancak bazı ürünlerde içeriğe göre başka öneriler de yer alabilir. Bu nedenle satın aldığınız whey proteinin üzerinde yer alan kullanım talimatlarını takip etmeniz önerilir.

Farklı markaların whey protein çeşitlerine buradan ulaşabilir ve inceleyebilirsiniz.

Whey Proteinin Yan Etkileri Var mı?

Her konuda olduğu gibi whey protein tüketiminde de aşırıya kaçmanın faydalı olmadığını unutmayın. Aşırı tüketim; mide bulantısı, ağrı, şişkinlik, kramp ve ishal gibi bazı sindirim sorunlarına neden olabilir.

Bununla birlikte ideal oranda whey proteini, birkaç istisna dışında çoğu insan tarafından iyi tolere edilir.

Laktoza karşı duyarlıysanız; hidrolize ve izole whey protein, konsantre whey proteinden daha uygun olabilir. Daha önce karaciğer veya böbrek problemleriniz olduysa, protein takviyesi almadan önce bir doktora danışmanız önerilir.

Reklam