Fit Hub Blog Sayfa 117

Günlük Yaşamdan Maksimum Verim Almak İsteyenlerin Vazgeçilmezi Olacak Pre-Workout: Kafein

0

Kafein Nedir?

Kafein, kahvede, çayda, çikolatada ve kola cevizinde bulunan, uyarıcı niteliği olan, hekimlikte de sıklıkla yararlanılan; metilksantin adı verilen bir grup bileşiğin doğal bir parçasıdır. Kafein,  tüm bunların yanında ağrı kesici ilaçlarda, kardiyovasküler hastalıklar ve sinir sistemi hastalıklarında etkin bir biçimde kullanılan bir besindir.

Kafeinin Faydaları Nelerdir?

Yoğun geçen gündelik yaşamdaki en önemli dostunuz nedir diye sorsak, muhtemelen pek çoğunuz kahve cevabını verecektir.

Peki, bu içeceğin ne özelliği var da bizleri gün boyunca daha aktif ve zinde tutabiliyor?

Aslında bunu yapan kahvenin öz maddesi olan kafein. Bildiğiniz gibi kafein, bilinen en eski uyarıcı maddelerden biri.

Kafeinin, sinir sistemi ve beyin üzerindeki etkisi kişileri bir anda daha uyanık ve daha odak bir hâle geçirebiliyor. Ayrıca zaman zaman kişiler üzerinde rahatlatıcı, vücudu harekete geçiren ve odaklayıcı etkileri de görülüyor.

Kafein hapı, fazla kalorilere, mide yanması, gastrit, ülser, selülit oluşumu gibi olumsuz etkilere maruz bırakmadan ve şeker, yağ gibi ekstradan alınacak besinlere yer vermeden direkt kafeinin etkilerini elde etmek amacı ile oluşturulmuş bir üründür. Nature’s Supreme Caffeine, Türkiye’nin ilk kafein hapı olarak, maksimum verimi sağlamayı hedeflemektedir.

Kafein Zindelik ve Odaklanma Etkisini Nasıl Sağlar?

Beyninizde adenosin reseptörleri bulunmaktadır. Bunlardan iki tanesi üzerinde kafeinin etkisi bulunur. İlki uyku halinin gelmesine yardımcı olan adenosin reseptörlerinin etkisiz hâle getirilmesidir. Böylece çoğu bilimsel araştırmaya da konu olan saat 3 duvarını rahatlıkla aşabilmenize yardımcı olabilir. İkinci etki ise kafein dopamin seviyelerinin arttırılmasını sağlayacak adenosin reseptörlerini uyarır.

Kafeinin yaptığı bu iki etki; gün içerisinde veya odaklanmanız gereken zamanlardaki uykulu halinizin son bulmasına ve performansınızın artmasına yardımcı olur. Bunlara ek olarak kafein, vücutta termojenik etki yaratır. Bu sayede vücudunuzun kalori yakarken yağ depolarını kullanmasına teşvik eder ve yağ yakımının daha fazla yapılmasına yardımcı olur.

Neden Kafein İçeren İçecekler Yerine Kafein Hapı Tercih Edilmelidir?

Aslında ortada kahve için kafein hapı kullanmayın diye bir durum söz konusu değildir. Tabii ki kahve içerek de kafein almayı tercih edebilirsiniz.

Kafein hapının buradaki farkı; kafein tüketmek isterken içecek içerisinde bulunan diğer gerek olmayan besinler (şeker, yağ vb.) ile ekstra kalorinin azaltılmasını sağlamaktır. Buna ek olarak, kafein için tüketilen bazı besinlerin bazı rahatsızlıklara neden olabilmesi de sadece kafein hapı kullanımının yaygınlaşmasına sebep olmuştur.

Genellikle kafein; kola ve enerji içeceği gibi asitli ve yoğun şekerli içeceklerde, şeker oranı yüksek popüler kahve ürünlerinde ve çaylarda bulunur. Ancak bu ürünlerin çok tüketilmesi mide rahatsızlıkları, reflü, selülit, diş sararması, şişkinlik gibi rahatsızlıklar yapabiliyor.

Nature’s Supreme Caffein Yeterli midir?

Nature’s Supreme Caffein, tek kapsül ile günlük kafein alımınızı karşılamanıza yardımcı olur. Zinde ve odak hissetmeniz için oldukça yeterli olan Nature’s Supreme kafein hapı, 3 espresso shot’taki kafein miktarına eş değer bir kafein etkisini görmenizi sağlar. Aşağıda madde madde sıraladığımız gündelik aktivitelere sahipseniz eğer, sizin de kafein içeren bir pre-workout almanızda fayda var diyebiliriz:

  • Uzun süre odak isteyen işler ile uğraşıyorsanız, gece-gündüz vardiyası gerektiren bir işte çalışıyorsanız,
  • Kilometreler boyunca araç kullanıyorsanız,
  • Ağır antrenmanlar yapan sporcuysanız,
  • Kurumsal hayatta yüksek odak gerektiren bir işte çalışıyorsanız,
  • Yoğun tez araştırmaları yapan bir akademisyen veya üniversitede sınav döneminde öğrenciyseniz,
  • Hem çalışan hem de okul çağındaki çocukları için yeterli enerjiyi ve zindeliği bulmak isteyen biriyseniz,
  • Dikkatinizi yaptığınız işe vermekte zorlanıyorsanız Nature’s Supreme kafein hapı ile güçlü bir destek sağlayabilirsiniz.
  • Tüm bu faydaların yanında ayrıca, kalorisiz olan ürün sayesinde hazır kahve ile birlikte alacağınız tatlandırıcılardan, şuruplardan ve kremalardan kaçmış olursunuz.

Nature’s Supreme Caffeine ürünü, DRCaps kapsüllerine sahiptir ve bağırsakta çözünür. Dolayısı ile mideden gelen bir ağız kokusu yaratmaz. Ayrıca yüksek biyoyararlanıma sahip anhidroz kafeinden elde edilmektedir. Anhidroz kafeinin normal kafeinden farkı sudan arındırılmış olmasıdır ki bu da üründe standardize etkiyi yaratmaktadır. Her kapsülde aynı standartta kafein aldığınızdan emin olursunuz.

Odağı güçlü ve zinde bir gün geçirmek istiyor, elinizdeki işleri dikkatli ve hızlıca çıkarmak için çalışıyorsanız, Nature’s Supreme Caffeine’i mutlaka denemelisiniz!

Uyarı: Yüksek miktarda kafein içeren takviye edici gıdaları; 18 yaş altı ve çocuklar, hamileler ve emziren annelerin kullanmaları tavsiye edilmemektedir. Günlük üst limit olan 210 mg’ın aşılmaması gerekmektedir. Kalp hastalığı, karaciğer hastalığı ve diyabet gibi problemleri olan kişilerin kafein tüketmesi tavsiye edilmemektedir.

Reklam

Mutluluk ve Enerji Veren 5 Besine Sofralarınızda Yer Açın

0

Yoğun iş temposu, hızlı şehir yaşamı, trafik, gürültü ve daha pek çok stres kaynağı gün içinde enerjinizi düşürüp sizi mutsuz edebilir. Ancak bazı yaşam tarzı değişiklikleri ve size mutluluk verecek besinlerden oluşan doğru bir beslenme programı keyfinizi yerine getirebilir. “20 Mart Dünya Mutluluk Günü” öncesinde Memorial Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Aslıhan Altuntaş, besinlerin mutluluk verici etkisi hakkında bilgi verdi.

Mutluluk Hissi Besini Gördüğümüz Anda Başlıyor

Sağlıklı beslenmenin özellikle de bazı besinlerin mutlulukla yakından ilgisi bulunmaktadır. Bazı insanlar yaşamak için yediğini bazılarıysa yemek için yaşadığını ifade etmektedir. Kişinin yemek yediği zaman mutlu hissetmesi ya da sevdiği bir besini yediğinde mutlu olması bir tesadüf değildir. Bu besinler daha görüldüğü anda kişinin vücudunda birtakım kimyasal değişimler olmasını sağlar, fiziksel olarak bedeni ve beyni uyararak bireyi mutlu eder. Bunu da vücutta mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin ve dopaminin salgılanmasını sağlayarak yapmaktadır. Hemen herkesin yediğinde mutlu olduğunu ifade ettiği çikolata da bunlardan biridir.

Mutluluk Veren Besinlerden Doğru Yararlanmak için Miktara Dikkat Edin

Dengeli ve yeterli bir beslenme programı ile birlikte bu besinleri tüketmek depresyona bile iyi gelmektedir. İşte mutluluk veren 5 önemli besin…

1. Yumurta

En değerli protein kaynaklarından biri olan yumurta aynı zamanda mutluluğunda kaynağı olarak da bilinmektedir. Kişide herhangi bir sağılık problemi yoksa her gün 1 yumurta ile kahvaltı yapabilir ve güne mutlu başlayabilir. Ancak mutluluk etkisini daha da artırmak için yanında 3 yemek kaşığı lor peyniri ve 1 dilim yulaf veya çavdar ekmeği de tüketilebilir. Yumurta gün içinde seçilebilecek herhangi bir öğünde rahatlıkla kullanılabilecek çok değerli bir besindir.

2. Kinoa

Son dönemlerde adını sıkça duyuran bir tahıl olan kinoa serotoninin öncü maddesi olan triptofan aminoasidi yönünden zengin bir besindir. Akşam yemeklerinde salata ya da sebze yemekleri içerisinde tüketilen 3 yemek kaşığı kinoa günün stresinin atılmasına ve yemekten keyif almaya yardımcı olmaktadır. Kinoa beyaz, kırmızı, siyah renkteki seçenekleriyle kısır, salata, köfte, tahıllı kurabiye ve hafif tatlıların içinde değerlendirilebilir.

3. Kabak Çekirdeği

20 gr kabak çekirdeğinde 120 mg triptofan bulunmaktadır. İçerdiği bu mutluluk öncüsü aminoasit sayesinde serotonin salgılanmasına yardımcı olur. Kabak çekirdeği stresi ve endişeleri önlerken kişinin rahatlayıp sakinleşmenize de yardımcı olur.

4. Amaranth

Halk arasında “horozibiği” tohumu olarak da bilinen amaranth, protein değeri yüksek olması nedeni ile beslenme programlarında yer almaya başlayan bir besindir. Kinoa gibi triptofan içeriği yüksektir. İçerdiği protein sayesinde emilimi de arttığından mutluluk veren besinler arasındadır. akşam yemeklerinde 3 yemek kaşığı amaranth tüketilebilir.

5. Hindi Eti

Hindi eti yine triptofan açısından zengin bir besindir. Hem yüksek miktarda protein içermesi hem de selenyum ve B12 vitaminleri açısından zengin bir besin olması nedeni ile tüketimi önerilmektedir. Öğle yemeklerinde tüketilecek bir hindi eti ile özellikle soğuk havaların neden olduğu enerji düşüklüğünden kurtulmak mümkündür. Hindinin mutluluk veren etkisinden en iyi şekilde yararlanabilmek için yanında mutlaka bir kompleks karbonhidrat tüketilmelidir. Örneğin yulaf veya çavdar unundan yapılmış bir ekmek veya yulaflı, kinoalı salata, kinoa pilavı gibi yiyecekler iyi birer seçenek olacaktır.

Reklam

72 Yaşında ve 2.000 Maraton Koşan Larry Macon’ı Duymuş muydunuz?

0

Maratonlarda sayısal veriler önemlidir. Süreyle, rakiplerle ve kendi rekorumuzla yarışırız. Bununla beraber biyolojik saatimizle de yarışırız. Çoğu koşucuya sorarsanız onlar size koşunun can yakıcı birşey olabileceğini söyler. Larry Macon hariç.

72 yaşındaki koşucu yakın zamanda 2 bininci maratonunu bitirdi. Bu durumu daha da inanılmaz kılan ise ilk maratonunu 20 sene önce yani 52 yaşında koşmuş olması. Kendisi Amerika’nın 23 farklı eyaletinde en az bir kez maraton bitirdi. Rekoru ise 4 saat 15 dakika. Ama sayısal veriler onun için çok önemli değil.

Zamanın kendisini çok etkilemediğini dile getiriyor. Sonuncu olduğu bir yarışta, birinci olduğu bir yarıştan daha az keyif almadığını dile getiriyor. Avukat olmasından ötürü bazı davaları bitirmenin 10 seneyi bulabileceğinden bahsederek, bir işi 5-6 saatte bitirmenin güzel bir duygu olduğunu söylüyor.

Koşu Alışkanlığını Başlatan Yalan

Duruşma avukatlığı yaptığı dönemde Macon, her Pazartesi diğer avukatlarla dışarıda buluşup muhabbet ederdi. Bir gün, arkadaşları sportif faaliyetlerini anlatıp övünürken, kendisine spor yapıp yapmadığı sorulduğunda maraton koşmaya hazırlanıyorum yalanını söyledi. Arkadaşları da maratonun 3 hafta sonra olduğunu söyledi ve kendisi için parti düzenlemeyi teklif etti.

Macon zorunlu olarak koşu antrenmanlarına başladı. İlk yarışı doğduğu yer olan San Antonio’daydı. Hiç koşmadığı kadar koşmasına neden olan bu yarıştan sonra bir daha koşu yarışına katılmayı düşünmediği fikrini dile getirdi.

Ama tekrar ve tekrar katıldı. 6 sene içinde 12 maraton koşmuştu. Ardından yılda 59 maraton sayısına ulaştı. Ardından yılda 80. Sonra bir arkadaşı kendisine, yılda en fazla maraton koşma ile ilgili Guinnes Rekoru’nu bilip bilmediğini sordu. Araştırınca bu sayının 100 olduğunu öğrendi ve çalışmalarına başladı.

2008 yılı içinde 105 tane maraton koştu. Bu sayede bu alanda Guinness Rekoru sahibi oldu. 2010 yılında, rekoru 106’ya çıkardı. 2011 yılında 113, 2012 yılında 157. Son noktayı koyduğu sene 2013 senesiydi. Akıllara durgunluk veren sayı 255’ti. Bunlardan 239 tanesi Guinness tarafından kabul edildi.

Macon’ın Dünya Kadar Koşması

Macon işinden dolayı düzenli olarak seyahat etmekte. Seyahat günlerine ve toplantı günlerine göre de antrenman programını ayarlamakta ve koşulara başka şehirlerde de çıkmakta. Maraton programı iş ile birlikte bazen acımasız olabiliyor. Bir şehirde cumartesi günü maraton koşup, ertesi gün iş için uçakla başka şehire gidip orda da maraton koşmuşluğu var.

Macon’ın Dayanıklılığı

Her hafta en az iki maraton koşan Macon, pek fazla eklem ve kas ağrısı yaşamadığını dile getiriyor. Bir çok açıdan bir koşucunun biyomekaniksel anlamda gelebileceği en iyi durumda. Özellikle de yaşına göre çok yüksek bir seviyede. Hiçbir zaman antrenör veya masörle çalışmadı. Fazla uyuma alışkanlığına da sahip değil. Psikolojik olarak kendini çok iyi hazırladığını söyleyebiliriz. Yarışı bitirdiğinde, başladığındaki gibi dinç hissetiğini söyleyen Macon, bir çoğumuz için önemli bir rol model olabilecek biri.

Reklam

Mr. Six-pack’in Kıvrımlı Eşi: Instagram Özgüveninizi Sarsmasın!

0

Instagram birçok kişinin motivasyonunu ve özgüvenini kırabilecek yorumlar yapan kişilerle dolu… Kendisine “Mr. Six-Pack’in eşi” diyen Jenna Kutcher, yorumlar ne olursa olsun özgüveninizi sağlam tutmanızı istiyor.

Jenna Kutcher bir fitness antrenörünün biraz kilolu ve kıvrımlı eşi.

He said, “Today I learned that starting a family isn’t going to be an easy journey for us.” I laid there in silence and closed my eyes. ? Yesterday I cried at the pool. Tears snuck beneath my sunglasses as I realized that sometimes this journey straight up sucks. ??‍♀️ I had this grand plan that once again, Hawaii would be our redemption song and as the reality of that dream slipped through my finger tips, I realized that I had tricked myself into believing that I could write a better story than my creator. ✨ It’s like I took a to-do list, crossed each item off and then handed the final to-do over to God and told him how I wanted this whole thing to go. I was ready to turn the page and write our next chapter! ✋? I was reminded to surrender, to be able to ask for prayers, and to keep the hope that our time is coming soon. I’m believing in our miracle and this feed is my legacy. ? Someday I hope our kids can read these posts and see this chapter in our story, this season of waiting was filled with faith, and that they had been prayed for and hoped for by thousands of strangers on the internet. ✨ We will keep waiting. Will you keep praying? Photo by: @mrslindseyroman

A post shared by JENNA KUTCHER (@jennakutcher) on

10 yıldır birlikte olan çift, daima bu görüntüye sahip olmuşlar.

 

Jenna çocukken jimnastik çalışmalarında bedeni ile ilgili sıkıntıların başladığını dile getiriyor.

Birçok kilolu kişi gibi o da vücudunuz kabullenmekte uzun bir süre zorlanmış.

 

İlerleyen yaşlarında hayatına giren eşi Drew Kutcher ise Jenna’nın tam zıttı bir forma sahip.

Someone once slid into my DMs and told me they couldn’t believe I had managed to land a guy as good looking as @kickingitwithkutch. I’ll be honest that I was taken aback. ✨ Part of my insecurity with my body has stemmed around being married to Mr. 6-Pack himself. Why should I, a curvy girl get him? I feel unworthy and when I write narratives in my head that because I am not thin, I don’t deserve him. ?? This man has embraced every curve, every dimple, pound and pimple for the last ten years and has always me reminded me that I’m beautiful even when my inner dialogue doesn’t match. ?? So yes, my thighs kiss, my arms are big, and my bum is bumpy but there is just more of me for him to love and I chose the man that could handle alllll that (and so much more!) ✨ I am so much more than my body, so is he, and so are you. Double tap if true love doesn’t see size. Photo by: @mrslindseyroman

A post shared by JENNA KUTCHER (@jennakutcher) on

Fitness ile uğraşan Drew için Jenna Mr. Six-Pack diyor.

 

Drew’un, kendi özgüvenini kazanmasına inanılmaz bir desteği olduğunu dile getiren Jenna,

Göbeğini, geniş kalçalarını, kollarındaki fazlalıklarını Drew’un önemsemediğini ve onu tüm gün pijamaları içinde “bakımsız” sayılabilen hallerinde bile güzel bulduğunu dile getiriyor. Bu, Jenna’nın kendine güvenini ve kendi güzelliğini keşfedebilmesi için güçlü bir destek olmuş.

 

Şimdi ise Jenna’nın bakış açısı, bir başka kişinin onayını beklemeden kendinizi sevebiliyor olmanızın güzelliği ile dolu!

Jenna, Drew’un desteği için çok mutlu olsa da önce kendinizi sevip kendi hayatınıza odaklanmanızı ancak bu şekilde başkalarını ve diğer her şeyi hayatınıza katabileceğinizi söylüyor.

 

Geçtiğimiz günlerde ise Jenna instagram hesabında bir mesaj ile karşılaşmış.

Kendisine gelen instagram mesajında biri ona “nasıl olur da bu görüntünle Drew gibi birini elde edebiliyorsun” diye soruyormuş…

 

Başlangıçta epey sarsıcı olan bu mesajın ona ilk düşündürdükleri,

THE STORY OF US: We were driving home last night when midnight struck and we kissed for our 9th year of ringing in a new year together. In fact, we almost forgot that it was our anniversary (hilarious, I know!) ??‍♀️ We actually started dating on a snowy, frigid New Years years ago after I road tripped six hours with my best friend to surprise “my friend” Drew and ring in the new year with him. That night we enjoyed (a lot of) champagne and he finally asked me to be his girlfriend! ** Insert: butterflies! ? Truth be told, @kickingitwithkutch didn’t quite remember that conversation the next day… Insert: hanging up the phone on him, but I held him to the deal and we’ve been together ever since. It’s wild that we get to grow old, do life, work side by side, and wake up next to each other every single day. ? Happy dating anniversary, babe! Here’s to more champagne nights and lots of years trying to live up to the promises we’ve made to each other! ?? What’s a funny relationship story of yours? Tell me below! #reallife

A post shared by JENNA KUTCHER (@jennakutcher) on

Böyle bir vücutla nasıl böyle bir adama sahip olabileceği olmuş. Küçükken kendisine dayattığı kötü düşüncelerin bir anda tetiklendiğini hisseden Jenna silkilmesi gerektiğini fark etmiş.

 

Instagram’da ya da başka yerde daima karşınıza böyle yorumların gelebileceğini dile getiren Jenna,

That awkward moment when your dad says, “I saw you on Pinterest in your underpants.” #sorrydad ? I’m just over here dancing into the new year like ??‍♀️ and dropping 3 truths I learned about self love! ✨ 1️⃣ The scale does not define me. No, I didn’t lose those 20 lbs that I wanted to when I wrote my goals down at the start of last year but I did learn to love and respect every inch of this body. 2️⃣ You can’t put a label on a body: plus size, curve, real, thick, fat… you name it, I’ve been called it, but I’m just me and I live in a body that fluctuates, changes, and shouldn’t be given a title. 3️⃣ Self love is a straight up struggle and you don’t just suddenly wake up feeling good in your skin. It’s a choice, it’s acceptance, it’s simply showing up and coming home to yourself daily. ?? This year has been putting myself out there and showing up with my biggest insecurities and struggles. But y’all have stood by me and let me post about my journey in giving myself the love I so freely give others! ?? Double tap if real will always trump retouched and if you’re on a mission to love yourself better in the new year!

A post shared by JENNA KUTCHER (@jennakutcher) on

Bunların hiçbir önemi olmadığını, sizin beden ölçülerinizin değil kendinizi nasıl hissettiğinizin ve gördüğünüzün önemli olduğunu söylüyor. Unutmayın: önce kendinizi sevin daha sonra etrafınızdakiler de sizi sevecek!

Herkesin Takip Ettiği Motivasyon Kaynağı 23 İnstagram Fitness Yıldızı

Reklam

22 Mart Dünya Su Gününde Su İçmeniz için Çok Önemli 9 Neden Sıraladık

0

Yaşamın devamlılığı için en önemli kaynak, metabolizmamızın en fazla ihtiyaç duyduğu madde… Vücudumuzun % 60-70’ini oluşturan su, hayatın temel taşı olarak karşımıza çıkıyor. Vücudun su oranını korumak ve tüm sistemlerinin uygun şekilde çalışmasını sağlamak için yeterli miktarda su tüketmek büyük önem taşıyor. 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla Memorial Ankara Hastanesi’nden Dyt. Emine Yüzbaşıoğlu, suyun hayatımızdaki önemine dikkati çekti ve su içmek için 9 çok önemli nedeni sıraladı.

Bütün besinlerin, vitamin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olur.

  1. Kanı sulandırır ve dolaşım sırasında pıhtılaşmasını önler.
  2. Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.
  3. Kabızlık ve böbrek taşı oluşumunu önler.
  4. Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur.
  5. Metabolizmayı hızlandırarak kilo vermeyi sağlar.
  6. Hücre ve dokuların yapılarının korunmasında görev alır.
  7. Vücut ısısının düzenlenmesine yardımcı olur.
  8. Vücut direnci ve bağışıklığının güçlenmesini sağlar.

Suyu fazla fazla tüketmenin faydası yok zararı var

Vücutta ateş, ishal, kabızlık gibi bir rahatsızlık olmadığı takdirde sağlıklı bir kişinin günlük içmesi gereken su miktarı 1,5-2 litredir. Fiziksel aktivite, hava sıcaklığı günlük alınması gereken su miktarını artıran sebeplerdir. Yapılan çalışmalarda, vücudun ihtiyacından fazla su tüketiminin sağlık açısından herhangi bir faydası olmadığı gözlenmiştir. Çok fazla su tüketmek su zehirlenmesine de yol açabileceği için ölçüyü kaçırmamak önemlidir.

Bugün çok çay kahve içtim, susamadım demeyin

Su dışında kahve, çay, asitli içeceklerle alınan sıvı suyun yerini almamaktadır. Aksine bu tür içeceklerin fazla tüketilmesi susama hissini baskılayarak, suya olan ihtiyacı azaltmaktadır. Susama hissinin olmaması vücudun günlük su ihtiyacının karşılandığı anlamına gelmez.

Koyu renkli idrar sizin için bir alarmdır

Kişinin gün içinde uygun miktarda su içip içmediği idrar rengine bakılarak anlaşılabilir. İdrar rengi koyu sarı ise su tüketimi yetersiz, açık sarı veya berrak ise su tüketimi yeterlidir. Yetersiz su tüketimi beraberinde yorgunluk, halsizlik, tansiyon düşüklüğü, ciltte kuruluk gibi sağlık sorunlarını beraberinde getirir. Vücutta su deposu olmadığı unutulmamalıdır, bu nedenle günlük su tüketimine çok özen gösterilmelidir.

Su içmeyi keyifli hale getirin

Su içmeyi sevmiyorum, tadından hoşlanmıyorum ya da gün içinde aklıma gelmiyor diyen pek çok birey vardır. Bu konuda birkaç pratik öneri kısa sürede su içme alışkanlığının kazanılmasına yardımcı olacaktır.

  • Kişi su içmek için susamayı beklememelidir.
  • Su içmeyi telefon alarmı, bilgisayar ekranındaki hatırlatıcı ya da küçük notlar yoluyla birey kendine hatırlatabilir.
  • Çalışma masasında ya da evdeyken sürekli görülebilecek bir yerde renkli ve şık bir sürahi, bardak veya şişe bulundurulabilir.
  • Suyun içine elma, tarçın, nane yaprağı, zencefil, çilek, üzüm gibi meyveler eklenerek lezzeti artırılabilir.
Reklam

Plate Front Raise Hareketinin Doğru Formda Yapılışını Uzmanına Sorduk

0

Plate Front Raise hareketinin doğru formda yapılışını antrenör Anıl Yarar’a sorduk.

Plate Front Raise Hareketi ile Hangi Kaslar Çalışır?

Bu egzersiz ile omuz bölgesinin anterior(ön) ve middle(orta) kaslarını çalıştırabilirsiniz. Egzersizi yaparken dirseklerinizi hafif bükerek yapmalısınız aksi takdirde dirseklerinizi çok büktüğünüzde biceps kaslarınızı da devreye sokarsınız. Hareketin dinamiğinde Humerus’un fleksiyonu mevcut; bu yüzden pectoralis major de hatrı sayılır bir şekilde çalışmaktadır.

Yavaş ve kontrollü bir şekilde ağırlığı yere paralel olacak şekilde ya da omuz hizasına gelecek şekilde kaldırmalısınız ve kontrollü bir şekilde başlangıç pozisyonuna dönmelisiniz.

Plate Front Raise ? Bu egzersiz ile omuz bölgesinin anterior(ön) ve middle(orta) kaslarını çalıştırabilirsin. Egzersizi yaparken dirseklerini hafif bükerek yapmalısın aksi takdirde çok büktüğünde biceps kaslarını da devreye sokarsın. Egzersiz esnasında üst gövdeni bükmemelisin eğer büküyorsan bil ki o ağırlık senin için fazla ? Sakin ol ve ağırlığı düşür. Unutma yanlış formda yaptığın egzersizden alacağın verimi düşürürsün. ? Omuz bölgesi, sakatlıkların en çok yaşandığı bölgedir. Bu yüzden bu egzersizi yaparken aşırı kilolardan kaçınmalı ve hareket formunu bozmamaya özen göstermelisin. #fitspo #menshealth #mensphysique #fitnessmodel #fitnessaddict #shoulderday #getfit #motivation #muscle #fitnessmotivation #workout #bodybuilding #tattooed #determination #healthychoices #shoulders #shredded #instahealth #eatclean #training #photooftheday #gymshark #cleaneating #vücutgeliştirme #cardio #exercises #kiloverme #beslenme #gununegzersizi #marsathleticclub

A post shared by Train Around The World ? (@anilyarar) on

Ağırlığı kaldırırken sallanmamalısınız; aksi takdirde egzersizin omuz bölgesindeki etkisini azaltırsınız ve egzersizden alacağınız verimi de düşürürsünüz.

Egzersiz esnasında ağırlığı indirirken omuzlarınız öne gelmemeli ve üst gövdeniz bükülmemeli. Eğer bükülüyorsa bilin ki o ağırlık sizin için fazla! Sakin olun ve ağırlığı düşürün.

Maksimal ağırlığını kullanmak yerine maksimalinin %40 şiddetinde daha verimli çalışabilirsiniz.

Omuz bölgesi, sakatlıkların en çok yaşandığı bölgedir. Bu yüzden bu egzersizi yaparken aşırı kilolardan kaçınmalı ve hareket formunuzu bozmamaya özen göstermelisiniz.
Bu egzersizde alternatif olarak; Dummbell, Barbell ve Cable kullanabilirsiniz. Dumbell ile alternative front raise de yapabilirsiniz.

Anıl Yarar Kimdir?

Küçük yaşlarından itibaren birçok spor ile uğraşan Yarar, Kickboks ve Muay Thai branşlarında uzmanlaşmıştır. 2009 yılından beri profesyonel olarak fitness eğitmenliği yapmaktadır.

Sakatlanma Sonrası 3 Önemli Beslenme Stratejisi

Reklam

Kilo Verip Yepyeni Bir Hayata Başlamak İstiyorsanız Size İlham Verecek 21 Fotoğraf

0

Birçok kişi kilo vermenin hayalini kurup durur da hiçbir girişimde bulunmaz…

Bazen bunun sebebi tamamen motivasyon eksikliğinden kaynaklanabilir. Beslenmenin, antrenmanın üzerinden nasıl kalkacağım diye düşünüp bütün bu kilo verme sürecini gözünüzde büyütüyor olabilirsiniz. Gerçek şu ki belirli bir rahatsızlığınız ve hastalığınız yok ise kilo vermek sizin için zor değil. İmkansız hiç değil! Üzerinde bu kadar düşünülüp büyütülmemesi gerekiyor. Motivasyonunuzu kendiniz kırmayın! Hatta aksine sizi motive edecek her türlü etkeni hayatınıza ekleyin.

Aşağıda listelediğimiz 21 kişi, “imkansız” denileni başarıp kilo vererek mükemmel bir hayata adım atmış.

İhyitacınız olan motivasyon tam burada!

#1

 

#2

 

#3

 

#4

 

#5

 

#6

 

#7

 

#8

 

#9

 

#10

 

#11

 

#12

 

#13

 

#14

 

#15

 

#16

 

#17

 

#18

 

#19

 

#20

 

#21

 

Antrenman Öncesi İhtiyacınız Olan Beslenme ve Motivasyon Önerileri

Reklam

Her Dört Kadından Birini Etkileyen Polikistik Over Sendromunda Beslenme Önerileri

0

Polikistik Over Sendorumu, üreme çağında olan yaklaşık her dört kadından birini etkileyen ve çok sık görülen kadın endokrin bozukluklarından biridir. Polikistik Over Sendromu’nun tedavisinde başarılı yönetimi için ise “Beslenme Tedavisi” olmazsa olmaz faktörlerin başında geliyor. PKOS’ta en çok merak edilen konu genellikle karbonhidratlar oluyor.

Okan Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Sinem Usuk, Polikistik Over Sendromu ve karbonhidratlara dair önemli bilgiler verdi.

Polikistik Over Sendromu’nda (PKOS) Beslenme Açısından Temel Noktalar

Diyet ve egzersiz Polikistik Over Sendromu’nu (PKOS) yönetmenin en önemli parçalarıdır. Çünkü Polikistik Over Sendromlu genç kadınların birçoğu kanlarında daha yüksek insülin (bir hormon) seviyesine sahiptir ve sağlıklı kilolarını korumakta daha fazla zorluk çekerler. Doğru besinleri tüketmek ve kaçınılması gereken besinlerden uzak durmak PKOS’un tedavisi için önemlidir. Aynı zamanda bu sayede kişi kilo kaybederek ideal kilosuna da ulaşacaktır. İyi beslenmek, fiziksel olarak aktif olmak, ideal kiloda olmak veya şişman iseniz ideal kilonuza düşmek PKOS semptomlarının düzelmesini sağlayacaktır.

İnsülin ve Karbonhidratlar Hakkında PKOS’lu Kadınların Bilmesi Gerekenler

Yemek yedikten sonra kanınızdaki insülin hormonu düzeyi artar. Yemek sonrası vücudunuz tarafından üretilen insülin miktarını en fazla arttıran besinler ise karbonhidrat içeren besinlerdir. Karbonhidratlar tahıllarda (ekmek, pilav, makarna), baklagillerde, abur cubur olarak tabir ettiğimiz atıştırmalık ürünlerde (çikolata, gofret, cips, kurabiye gibi), şekerli içeceklerde (gazlı içecekler, hazır meyve suları gibi), meyvelerde ve bir miktar da sebzelerde bulunurlar.

Tüm Karbonhidratlar Aynı mıdır?

Tüm karbonhidratlar aynı değildir. Aynı miktarda karbonhidrat içeren iki besini yeseniz dahi, bu besinlerin insülin düzeyiniz üzerindeki etkisi farklı olabilir. Bu etki, besinin sahip olduğu karbonhidrat türüne bağlıdır. Eğer insülin seviyelerinizi dengede tutmak istiyorsanız; tam tahıllar, kuru baklagiller, sebze ve meyveler gibi lif (posa) içeren karbonhidrat kaynaklarını tercih etmelisiniz. Şekerli ya da işlenmiş karbonhidrat kaynakları (gazlı içecekler, hazır meyve suları, beyaz un ile yapılmış ekmek/makarna/pastane ürünleri, pirinç) insülin seviyenizin hızla yükselmesine neden olmaktadır. İşlenmiş karbonhidratları tercih ettiğiniz durumlarda kısa süreli hissedeceğiniz tokluğu takiben kendinizi hiç yemek yememiş gibi aç hissetmenizin nedeni, bu besinlerin ani insülin artışına neden olmasıdır. Aniden yükselen insülin, hızlı bir şekilde kan şekerinizi düşürerek sizde başlangıçtan daha aç olma hissi uyandırır. Bu nedenle; yüksek lifli, düşük şekerli karbonhidrat kaynaklarını tercih etmelisiniz.

Polikistik Over Sendromum var, Kendime Özel Besinler mi Almalıyım?

PKOS ile baş etmek için sağlıklı bir beslenme programına ihtiyacınız var, özel bir besine değil. Yeterli ve dengeli beslenme; tam tahıllar, yeteri kadar sebze ve meyve, bitkisel ve hayvansal kaynaklı proteinler ve sağlıklı yağlardan oluşan bir beslenme düzeniniz olmalı. Paketli gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmak, tüketiyorsanız da etiket bilgisini, içeriğini iyi analiz etmek önemlidir. Bazen faydalı diye düşünüp aldığımız bir kuruyemiş de dahi çok fazla miktarda şekerle karşılaşabiliyoruz. Mümkün olduğunca doğala yönelmeli, gıdaların mümkünse hiç işlenmemiş olanlarını tercih etmeliyiz: hazır kuruyemiş barları satın almak yerine farklı kuruyemiş ve meyveleri kendinizin bir araya getirmesi gibi… Bu sayede paketli gıdalardaki koruyucuları da gereksiz yere vücudunuza almadığınızın altını çizelim.

Dyt. Sinem Usuk, ‘’Yağsız olduğu için light olarak piyasada bulunan paketli ürünlere çok aldanmamakta fayda var. Çünkü bu ürünler yağ içerikleri düşük iken karbonhidrat içerikleri yüksek olan ürünler olabiliyor. Şekersiz, ilave şeker içermez diye pazarlanan ürünler de içerdikleri beyaz un nedeniyle yine insülin seviyelerinize olumsuz etki ediyor. “Şekersiz”, “rafine şeker içermez” diye pazarlanan ürünlerle ilgili bilmeniz gereken bir diğer nokta ise bu ürünlerin bazılarının çok yüksek oranda meyve şekeri içerdikleri. Tatlandırıcılar ile tatlandırılmış olanlarda ise özellikle şeker alkolü (polioller) içeren gruplarda mide ve bağırsak sisteminde birtakım rahatsızlıklarla karşılaşabiliyoruz. Şu anda makul düzeyde yapay tatlandırıcıların sağlığımıza zararlı olduğunu gösteren bilimsel veri mevcut değil. Ancak, bu gıdaların aynı zamanda işlenmiş gıdalar olduğunu düşünecek olursak bunları tercih etmek yerine seçimizi doğaldan yana kullanmak doğru olacaktır. Sağlıklı beslenmek ve kaliteli yaşam için diyet limonata yerine suyunuzu limon dilimleri ile aromalandırmak daha doğru olacaktır’’ dedi.

Bunlar yerine:

  • Meyve suyu
  • Patates, mısır ve bezelye gibi nişastalı sebzeler
  • Beyaz ekmek, makarna, pirinç, beyaz unla yapılmış ürünler (hamur işleri vb.), şekerli tahıl gevrekleri
  • Şekerli içecekler
  • Şeker içeren ürünler: kurabiye, kek, şekerler (marshmallow, jelibon, lokum vs.)
  • Patates cipsi

Bunları tercih edin:

  • Taze meyveler
  • Nişasta içermeyen sebzeler: brokoli, ıspanak, pırasa gibi
  • Tam tahıllar: tam buğday unu ekmek, tam buğday makarna, bulgur, yulaf gibi
  • Su veya taze meyve sebze ile aromalandırılmış su, şekersiz soğuk çay
  • Tam buğday unu le hazırlanmış, şekersiz pastanecilik ürünleri

Karbonhidratlar Sağlıksız Mıdır?

Karbonhidratlar vücudumuza enerji verir. Bazı insanlar karbonhidrat tüketmenin kilo almalarına neden olduğunu düşünürler, fakat karbonhidratlar ancak fazla tüketilmeleri durumunda size kilo aldıracaktır. Karbonhidrat kaynaklarında aynı zamanda vücudumuz için önemli besin öğelerini de (vitaminler ve mineraller) sağlamaktadır. Yüksek lif içeren karbonhidratlar sizi düşük lifli, şeker içeren karbonhidratlara göre daha uzun süre tok tutar ve diyetin sürdürülebilir olmasını sağlarlar.

Polikistik Over Sendromunda karbonhidratlar ile ilgili çıkarmamız gereken sonuç: doğru miktarda ve doğru kaynaktan alınan karbonhidratların PKOS üzerinde kanıtlanmış olumsuz etkileri olmadığıdır.

Reklam

Sindirim Sistemi İçin İlk Lokmanın Ne Kadar Önemli Olduğunu Biliyor musunuz?

0

Ne yediğimiz kadar yemeğe nasıl başladığımız da oldukça önemlidir. İlk lokma sindirimi başlatan ilk uyaran olduğu için sanıldığından çok daha fazla role sahip.

Bu yüzden metabolic balance, sindirim işleminin nasıl başlayacağı ve nasıl devam edeceği konusunda asıl belirleyici olan ilk lokmanın önemini vurguluyor!

Her şeyin başlangıcı çok önemli olduğu gibi yemek yemenin başlangıcı sağlığımız açısından oldukça önem taşır.

Peki Yemeğe Nasıl Başlamalıyız?

Çoğu kişi bunun anlamsız bir soru olduğunu düşünür. Ne yememiz gerektiği konusunda çok fazla öneri var ama nasıl yememiz gerektiği konusunda yeterince fikir yürütülmüyor.

Muhtemelen, “nasıl yersek yiyelim, fark etmez, sonuçta hepsi midede karışmıyor mu?” diye düşünülüyor.

Böyle düşünülmesine neden olan şey ise, midenin, yemeklerin üst üste biriktiği boş bir kova gibi algılanması! Oysa sindirim sistemi sadece mideden oluşmadığı gibi, mideyi sadece bir yemek deposu olarak görmek de oldukça yanlış. Ağzın, ince ve kalın bağırsakların sindirimdeki rolünü ise kimse inkar edemez.

Sindirimin ağızda başladığını herkes biliyor. Karbonhidratların sindirimi ağızda başlar, ince bağırsaklarda biter; ama proteinlerinki ağırlıklı olarak midede, yağlarınki de ince bağırsakta gerçekleşir.

Buna rağmen, sindirimin başlamasını sindirim enzimlerinin salgılandığı an olarak kabul edersek, sindirimin ağızda değil gözde, hatta düşüncede başladığı söylenebilir.

Çataldaki ya da kaşıktaki yiyeceği ağzımıza yaklaştırmaya başladığımızda sindirim işlemi başlamış demektir. Çatalımızda karbonhidrat varsa, karbonhidratı parçalayacak enzimler, protein varsa proteini parçalayacak enzimler harekete geçmiştir.

Sindirim İçin İlk Lokma Neden Önemli?

İlk lokmanın çok büyük bir önemi var: Yediğimiz ilk lokma protein olursa pankreas glukagon hormonu üretir. Bu hormon hem tokluk hissi yaratır hem de insülin üretimini baskılar.

Sonuçta insülin seviyesinin düşmesiyle yağ yakımı başlar ve o çok korkulan acıkma nöbetleri olmaz. Örneğin yemeğe salatayla başladığımızda ya da ağzımıza ilk lokma olarak bir parça ekmek attığımızda pankreastan öncelikli olarak insülin salgılanmasına neden oluruz.

Oysa ilk lokmamız bir parça yumurta, peynir, balık gibi hayvansal veya mercimek, nohut, kuru fasülye gibi bitkisel protein olursa pankreastan öncelikli salgılanan hormon, tokluk hissi yaratan ve yediklerimizi yağa dönüştürmeye çalışan insülinin karşıtı olan, onu baskılayan glukagon olur.

Zaten geleneksel beslenme tarzımızda ana yemek önce yenirdi. Ana yemek de çoğunlukla ya sadece proteinden oluşur ya da sebze protein karışımıdır. Salata yemeğin yanında bir çeşit garnitür olarak yenir, günümüzdeki yeme tarzında başlangıç olarak kabul edebileceğimiz hafif yemekler, zeytinyağlılar eskiden ana yemeğin arkasından yenirdi.

Meyve ise en son gelirdi masaya. Ayrıca yemek masasının en değişmez karakteri de içi suyla dolu sürahiydi. Her tabağın yanına mutlaka bir de su bardağı koyulurdu.

Acaba o dönemlerde obezitenin ve Tip 2 diyabet olarak adlandırılan şeker hastalığı türünün günümüze oranla çok daha az görülmesi tesadüf müdür yoksa geleneksel beslenme tarzından uzaklaşmamızın bunda payı var mıdır?

Elbette sağlıklı beslenmede şekerli yiyeceklerin ya da alkolün yeri olmaması gerekiyor.

Ama Nadiren de Olsa Bunları Tüketirsek Dikkat Etmemiz Gereken Nedir?

Yine sır, ilk lokmada yatıyor. Ne tatlıyı ne de şeker içeriği fazla olan alkolü bir anda tüketmeye başlamamalı, öncesinde ağzımıza bir parça protein atmalıyız.

Bunu gerçekleştirmek çok zor değil, örneğin pasta yerken kremasından başlayabilirsiniz ya da fındık, ceviz, badem gibi protein ağırlığı yüksek olan kuruyemişler yardımımıza koşabilir bu durumda. Böylece, sindirim sistemimiz tatlının ya da alkolün şekerinden önce proteinle karşılaşır ve pankreasımız insülinden önce glukagon üretir.

Görüldüğü gibi bazen küçük bir ayrıntı sağlıklı beslenmeye giden yolu açan altın bir anahtar oluveriyor. Bu anahtar, 25 yıllık akademik araştırma ve geliştirmenin sonucu oluşan ve 30’dan fazla ülkede uygulanan metabolic balance® kişisel beslenme programının 8 ana kuralından biri.

2009’dan itibaren ülkemizde ve Kuzey Kıbrıs’ta, çok sayıda tıp doktoru tarafından uygulanan metabolic balance® sayesinde, şu anda on binlerce kişi ilk lokmanın önemini biliyor ve yemeğe proteinle başlıyor. Çünkü sağlıklı beslenmenin sırrı, ilk lokmada yatıyor!

Kaynak: İndigo Dergisi

https://fithub.com.tr/temiz-beslenme/

Reklam

Instagram Hesabı Kalorileri Ortaya Döküyor Favori Atıştırmalıklar Can Yakıyor

0

Film karşısında enfes bir çikolata bar ve cips mükemmel oluyor değil mi? Yanına da kola… Biz de bu kombinasyona bayılıyoruz ama gerçekler çok acı…

Dayanamadığımız atıştırmalıklar biz fark etmeden 100er 100er kalorileri vücudumuza ekliyor. Küçücük bir paket çikolatanın bunca kaloriye sahip olması epey üzücü… Sağlıklı beslenme için paketli ürünlerin çoğundan uzak durmak gerek. Yüksek kalorili ürünlerin sıklıkla tüketilmesi (itiraf edelim hepimiz yapıyoruz) hele bir de şeker oranı yüksek ürünlerin beslenme düzenimizin çoğunu oluşturması kilo alımı olarak çoğu zaman geri dönüyor.

Aşağıda bir instagram hesabının acımasızca paylaştığı, popüler atıştırmalıklar mevcut. Markaların isimleri yerine kalori değerlerini veren instagram hesabı, yediğiniz ürünlerin kalorilerini okuyup okumadığınızı fark etmenize epey yardımcı olacak!

#1

 

#2

 

#3

 

#4

 

#5

 

#6

 

#7

 

#8

 

#9

 

#10

 

#11

 

#12

 

#13

 

#14

 

#15

Hem Kalori Yakacağınız Hem de Doğayı Koruyacağınız 30 Dakikalık Plogging

Reklam