Fit Hub Blog Sayfa 9

Kilo Vermek için Uygulayabileceğiniz Beslenme Tüyoları

0

Herkes sağlıklı bir şekilde kilo vermek ister. Konu zayıflamak olduğunda birçok farklı yöntemle karşılaşabiliriz. Örneğin; meyve ve sebzeler açısından zengin bir diyetin, çeşitli kronik hastalıklara yakalanma riskini azalttığı ve vücudu dinç tutmak gibi özellikleri olduğunu biliyoruz. Günümüzde sıklıkla tercih edilen pek çok kilo verme yöntemi var ve her geçen gün bu yöntemlere yenisi ekleniyor. Bu değişimlere uyum sağlamak, trendleri takip etmek ve en doğru beslenme yöntemlerini bulmak bazen zor olabiliyor veya araştırmak için yeterli zamana sahip olamıyoruz.

Siz de kilo verme sürecinizi hareketlendirmek ve sürecinizi daha etkili yönetmek istiyorsanız bu tüyolara göz atabilirsiniz.

İşte uygulayabileceğiniz beslenme tüyoları…

Protein Alımınızı Artırın

Protein genellikle besinlerin en önemlisi olarak biliniyor. Açlık ve tokluk hormonlarınızı etkileme kabiliyeti nedeniyle protein, kilo verme süreçlerinizde size yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra protein, kas kütlenizi korumanıza yardımcı olabilir ve eğer egzersiz yapıyorsanız, protein alımınızı artırarak kas kütlenizi artırabilirsiniz. Kilo kaybıyla ve yaşlandıkça meydana gelebilecek kas kütlesi kaybını önlemek adına protein almanın önemli olduğu biliniyor. Kilo vermeye çalışıyorsanız, her ana ve ara öğüne bir protein kaynağı eklemeyi hedefleyebilirsiniz. Bu daha uzun süre tok hissetmenize ve aşırı yeme olasılığınızı azaltmanıza yardımcı olacaktır.

En iyi protein kaynaklarının arasında; süt ürünleri, bazı kuru yemişler, yumurta, fıstık ezmesi, fasulye, mantar veya yağsız et gibi besinler yer alıyor.

Protein barlar da bu konuda size yardım edebilir!

Sağlıklı Yağlar Kullanın

İşlenmiş tohumlar ve bitkisel yağlar, son birkaç yılda evlerin vazgeçilmezi haline geldi. Bunun sebepleri arasında ise besin değeri açısından yüksek olmaları yer alıyor. Bu yağlar aynı zamanda omega-6 yağ asitleri bakımından yüksek olduğu için de tercih ediliyor. Bitkisel yağları öğünlerinize dahil ederek kilo verme sürecinize destek olabilirsiniz. Bu yağların arasında zeytinyağı, avokado yağı, Hindistan cevizi yağı gibi örnekler bulunuyor.

The Lifeco Avokado Yağı ürününe göz atın.

Pişirme Yönteminizi Değiştirin

Yemeğinizi hazırlama şekliniz, sağlığınızın üzerindeki etkileri de büyük ölçüde değiştirebilir. Izgara ve yağda kızartma, et ve balık hazırlamanın popüler yöntemleri olarak biliniyor. Bu yöntemler kalori açısından kilo verme sürecinizi ve sağlığınızı olumsuz etkileyebiliyor. Daha fazla yağ kullanılarak hazırlanan bu yöntemlerin yerine tercih edebileceğiniz daha etkili yöntemler de bulunuyor. Bu yöntemlerin arasında haşlama, fırında ya da buharda pişirme gibi yöntemler yer alıyor. Bunlara ek olarak hala ara sıra ızgara veya derin yağda kızartılmış yemeğin tadını çıkarmak isteyebilirsiniz, ancak bu yöntemleri en aza indirmekte fayda var.

Salata Soslarına Dikkat Edin

Salata, kilo vermek isteyen kişilerin ve diyet yapanların sıklıkla tükettiği bir öğün olarak öne çıkıyor. Ancak bir restoranda yemek yiyecekseniz salata soslarına dikkat etmenizi öneririz. Değişik soslara sahip olabilen bazı salatalar, sandığınızın aksine kalori açısından yüksek olabilir ve bu durum kilo verme sürecinizi olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla evde veya dışarıda salata tercih edecekseniz sossuz olanları tercih edebilir veya yoğurt bazlı sosları tercih edebilirsiniz.

Kahvenizi Sade İçin

Dünyanın en popüler içeceklerinden biri olan kahve önemli bir antioksidan kaynağı olması ve yağ yakımını hızlandırması ile öne çıkıyor. Bununla birlikte kahve; şurup, ağır krema ve tatlandırıcı gibi birçok ek bileşen içeren çeşitleriyle satışa sunuluyor. Bu çeşitleri içmek, çok fazla şeker ve kalori almanıza neden olabilir. Bu sebeple kahvenizi sade içmeyi veya şeker yerine az miktarda süt veya krema eklemeyi denemeyi düşünebilirsiniz.

Nature’s Supreme Kafein takviyesini deneyebilirsiniz.

Daha Küçük Tabaklardan Yiyin

Tabak porsiyonları, kilo verme süreçlerinde önem taşıyor. Büyük bir tabak, yemek porsiyonunuzu daha küçük gösterebilirken; küçük bir tabakta yemek, porsiyonlarınızı daha büyük gösterebilir. Bu durum, daha az yemenize ve porsiyon kontrolü yapmanıza yardımcı olabilir. Dolayısıyla normalde tercih ettiğinizden daha küçük bir tabak tercih edebilir, porsiyonlarınızı daha iyi ayarlayarak kilo verme sürecinize destek olabilirsiniz. Daha küçük yemek takımlarında yiyerek, beyninizi daha fazla yediğinizi düşünmesi için kandırabilir, ihtiyaç duyduğunuzdan fazla yeme olasılığınızı azaltabilirsiniz.

Daha Aktif Olun

İyi beslenme ve egzersiz, birbirinden ayrılmayan yakın arkadaşlar olarak nitelendirilebilir. Eğer kilo vermek istiyorsanız egzersiz yapmayı hayatınıza dahil ederek daha efektif bir yol ile kilo verebilirsiniz. Bunlara ek olarak egzersizin ruh halini iyileştirdiği ve depresyon gibi duyguların azalmasına yardımcı olduğu düşünülüyor. Her gün yaklaşık 30 dakika orta ila yüksek yoğunluklu egzersiz yapmayı hedefleyebilir, günlük aktivitelerinizde de daha aktif kalmaya özen gösterebilirsiniz. Örneğin asansör yerine merdivenleri tercih edebilir, gideceğiniz yere yürüyebilirsiniz.

Bonus: İyi Bir Uyku Çekin

Beslenme kadar uyku düzeninin de kilo verme süresinde önem taşıdığını biliyor muydunuz? Uyku yoksunluğu iştah seviyelerinin bozulmasına neden olabilir. Bu durum, artan kalori alımına ve kilo alımına yol açabilir. Uykusuz kalmak ayrıca konsantrasyonu, üretkenliği, atletik performansı, glikoz metabolizmasını ve bağışıklık fonksiyonunu olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle yeterli miktarda kaliteli uyku almaya çalışmak önemlidir.

One Up Good Night takviyesini inceleyin.

Reklam

Antrenman için En Uygun Saat Nedir?

0

Yoğun programımız içinde egzersiz yapmak için zaman bulmak kolay olmuyor. İş yükü ve sosyal yaşam arasında gidip gelmek, dışarı çıkmak ya da Netflix’te yeni bir diziye başlamak arasında kaldığımız günler elbette var. Sağlığımız için önem taşıdığını bilsek bile antrenman seanslarımızı ayarlarken sıkıntı yaşayabiliyoruz.

Planlarımızın arttığı ve zaman hesabının çok değerli olduğu bir dönemdeyiz. Fitness hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olabilecek zaman aralığını bilmek ise antrenmandan daha fazla verim almanıza yardımcı olabilir.

Aslında “Antrenman için en uygun saat nedir?” sorusuna cevap olarak; “En uygun zaman yaşam tarzınıza en uygun olandır ” diyebiliriz. Ancak araştırmalara göre günün her saat aralığının kendi içinde avantajları var. Haydi gelin, öncelikle bunların ne olduğunu öğrenelim.

Sabah Antrenmanlarının Faydaları

Sabah Antrenman Yapmanın Faydaları

Sabahları antrenman yapmanın birçok artısı var. Güne endorfinle başlamak ve bazı insanların zaman bile ayıramadığı antrenmanı sabah 9.00’dan önce bitirmek, daha iyi hissetmenize neden olur. Ayrıca, öğleden sonra veya akşam saatlerinde egzersiz yapma konusunda endişelenmenize gerek kalmaz. Arkadaşlarla sosyalleşmek ya da akşam yemeği ve dizi keyfi için zaman ayırmak daha kolay olabilir.

Sabahları özellikle aç karnına egzersiz yapmak, depolanmış yağları yakmanın en iyi yoludur. Bu da onu kilo vermek için ideal kılar. Bunun en büyük nedeni sabahları vücudun hormonal bileşiminin bu hedefi destekleyecek şekilde ayarlanmış olmasındandır.

Journal of Physiology’de yayımlanan bir çalışma, sabah 7.00’de egzersiz yapmanın vücut saatini olumlu etkileyebileceğini belirtiyor. Yani bu durum sabahları daha uyanık hissedeceğiniz, akşamları daha erken yorulacağınız ve böylece daha erken uyuyarak yeterince dinlenebileceğiniz anlamına geliyor. Hatta bazı araştırmalar, sabah saatlerinde tamamlanan sağlıklı alışkanlıklara bağlı kalmanın çok daha kolay olduğunu öne sürüyor. Egzersiz stresi azaltmak adına harika bir yol olduğu için sabah saatlerinde antrenman yapmak gün boyunca zihinsel sağlığınızın ve üretkenliğinizin daha iyi olmasına da neden olabilir.

Öğleden Sonra Antrenman Yapmanın Faydaları

Antrenmana öğleden sonra vakit ayırmak özellikle çok uzun veya zorlu bir rutin yapmaya çalışıyorsanız etkili olabilir. Sabah antrenmanları yağ yakmak ve kilo vermek için idealdir ancak öğleden sonra yapılan antrenman, öncesinde bir veya iki öğün yemiş olacağınız için performansınızı artırabilir. Bir çalışma, vücudunuzun öğleden sonra zirve yapabileceğini söylüyor. Çünkü vücut sıcaklığınız gün boyunca artıyor ki bu durum kas işlevinizi ve gücünüzü, enzim aktivitenizi ve dayanıklılığınızı optimize ediyor. 14.00 – 18.00 arası vücut ısınız en yüksek seviyededir. Bu, vücudunuzun en hazır olduğu zaman aralığında egzersiz yapacağınız anlamına gelebilir.

Antrenman performansına yönelik sporcu takviyeleri için tıklayın.

Akşam ve Gece Antrenman Yapmanın Faydaları

Amacınız güçlenmek ve maksimum kas gücünden yararlanmaksa, antrenmanınızı günün ilerleyen saatlerine alabilirsiniz. Journal of Sports Science & Medicine’de yayımlanan bir araştırmaya göre; hormon seviyelerindeki ve çekirdek vücut sıcaklığındaki dalgalanmalar nedeniyle en yüksek kas performansı öğleden sonra ve akşam erken saatlerde ortaya çıkıyor.

Sabah egzersizleri ve kilo verme ile ilgili araştırmalar daha yerleşik olsa da bazı kanıtlar gece egzersizlerinin de kilo vermeyi teşvik edebileceğini gösteriyor. Experimental Psychology dergisinde yayımlanan bir makale, gece antrenmanlarının sanılanın aksine uykuyu etkilemediğini ve zamanla açlığı uyandıran bir hormon olan ghrelin düzeylerini düşürebildiğini belirtiyor. Bu durum ise gece atıştırmalıklarını kesmenize ve böylece kilo kontrolünü sağlamanıza yardımcı olabilir.

Gece yapılan terleme seansının bir diğer faydası ise sizi yarına hazırlamasıdır. Günün stresini boşalttığınız için zihniniz rahatlar. Böylece daha iyi uyuyabilir ve sabah tazelenmiş bir şekilde uyanarak ertesi güne hazır olabilirsiniz.

Peki, En Doğru Zaman Ne Zaman?

Gerçekten önemli olan, programınıza uyan bir saatini bulmanız ve ardından bu saate bağlı kalmanızdır. Antrenman programınızı her gün aynı saatte tutarlı olarak yapmak antrenmandan daha fazla kazanç sağlamanıza neden olur.

Üst vücut kuvvetini ve gücünü geliştirmeye daha fazla odaklanıyorsanız; muhtemelen öğleden sonra veya akşam yapılan antrenmanlardan daha iyi sonuçlar alırsınız. Yağ kaybı için ise sabah antrenmanlarının daha iyi sonuç verebileceğini söyleyebiliriz. Ancak yine de tüm bu faktörler, antrenman rutininizin içeriğine göre de değişiklik gösterecektir. Artık karar sizin…

İlginizi Çekebilir: Her Ruh Haline Uygun Egzersiz Önerileri

Reklam

Beyaz Ekmek Yerine Tüketebileceğiniz Besinler

0

Beyaz ekmek, günümüzde yaygın olarak tüketilen besinlerin arasında yer alıyor. Özellikle ülkemizde manevi değere de sahip olan beyaz ekmek, beyaz un ile üretiliyor ve rafine edilen beyaz un kullanıldığı için bazı değerli özelliklerini kaybetmesiyle biliniyor. Ekmek unu rafine edildiğinde, öğütme işlemi sırasında tahılın özü ve kepeği atılıyor ve böylece lif, vitamin ve mineral kaynakları çıkarılmış oluyor.

Beyaz ekmek, tam tahıllı besinlere oranla besin değerlerini kaybedebiliyor. Dengeli bir beslenme için beyaz un yerine daha besleyici gıdaları beslenme sürecinize dahil edebilirsiniz. Besleyiciliği daha yüksek ve lezzetli olan yeni seçeneklere şans vermek istiyorsanız alternatif olarak tüketebileceğiniz gıdaları beslenmenize ekleyebilir, özelliklerinden faydalanabilirsiniz.

Beyaz ekmek yerine tercih edebileceğiniz alternatiflerin arasında şunlar yer alıyor:

Tam Tahıllı Ekmek

Pek çok insan, tam buğday veya çavdar gibi daha doyurucu ekmekler yerine beyaz ekmeğin yumuşak, yastıksı dokusunu tercih edebiliyor ancak beyaz ekmek yerine tam tahıllı alternatifleri denemek, beyaz ekmekten uzaklaşmanıza yardımcı olabilir. Tam tahıllı ekmeklere tıpkı beyaz ekmekler gibi kolayca ulaşabilir, hayatınıza dahil edebilirsiniz.

Tam tahıllı ekmeklerin bazı özellikleri ise şöyle:

Bağışıklık sistemini güçlendirir: Beyaz ekmekten besin değeri açısından daha zengin olan tam buğday ekmeği; B1, B2, B3 ve B9 (folik asit) vitaminleri, E vitamini, magnezyum, demir, selenyum, potasyum, fitokimyasallar ve antioksidanlar içerir. Sahip olduğu bu bileşenler ise bağışıklık sisteminizi güçlendirmenize yardımcı olabilir.

Besleyiciliği yüksektir: Tam buğday unları da dahil olmak üzere tam tahıllı besinlerin lif bakımından daha yüksek olması besleyiciliğini artıyor. Ayrıca, ruşeymi çıkarmak için işlenmiş rafine edilmiş tahıllar, besin değerlerinin çoğunu kaybedebildiği için tam tahıllı ekmekler besin değeri açısından daha yüksek olarak biliniyor.

Kilo kontrolüne yardımcı olabilir: Tam tahıllı ekmekler, rafine edilerek üretilen beyaz ekmekler gibi şeker veya ek bileşenler içermemesi ile biliniyor. Kalori bakımından daha düşük olabilen tam tahıllı ekmekler, türüne ve yapılış biçimine göre farklılıklar gösterse de kilo kontrolü süreçlerinde size yardımcı olabilir.

Haşlanmış Patates

Salatasıyla gönüllere taht kuran haşlanmış patates, beyaz ekmek yerine tüketebileceğiniz gıdaların arasında yer alıyor. Küçük veya orta boy bir adet patatesin doyuruculuğuna inanmak istiyorsanız yan yemek olarak kullanabilir, özelliklerini keşfedebilirsiniz.

Haşlanmış patatesin en bilinen özelliklerinin arasında bunlar yer alıyor:

Bağırsak problemlerine iyi gelebilir: Hazımsızlık, şişkinlik problemlerinde geleneksel bir yöntem olarak haşlanmış patatesin tüketilmesine aşina olabilirsiniz. Bu durum, patatesin içerisindeki liflerden kaynaklanıyor ve bağırsak sorunlarını regüle etmeye yardımcı olan besin değerleriyle ön plana çıkıyor.

B6 vitamini içerir: Beyaz ekmek yerine tercih edebileceğiniz haşlanmış patates, B6 vitamini açısından yüksek değerlere sahip olmasıyla ön plana çıkıyor. B6 vitamininin ise stresi yönetmeye yardımcı olduğu ve yorgunluğa karşı geldiği biliniyor. Yine de bu konu hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor.

Mide asidine iyi gelebilir: Haşlanmış patates, besin değerleri ve sahip olduğu bileşenler sayesinde midede sindirime iyi gelebilir. Midedeki gaz ve asitleri düzenleyerek mide rahatsızlıklarının giderilmesi için yardımcı olabilmesinin yanı sıra bu sayede mideyi de rahatlatabilir.

Yulaf Ezmesi

Kahvaltı kaselerinden tatlı tariflerine kadar artık neredeyse her yerde karşımıza çıkan yulaf ezmesi, gün geçtikçe daha çok tercih edilmeye devam ediyor. Beyaz ekmeğin yerine tüketebileceğiniz yulaf ezmesinin özellikleri ise bir hayli fazla.

Yulaf ezmesinin öne çıkan özellikleri ise şöyle:

Antioksidan kaynağıdır: Yulaf ezmesi, antioksidanlar ve polifenoller adı verilen faydalı bitki bileşikleri bakımından yüksek olmasıyla biliniyor. Avenantramidler adı verilen benzersiz bir antioksidan grubuna da ev sahipliği yapan yulaf, beyaz ekmek yerine tüketebileceğiniz gıdaların arasında yer alıyor.

Anti-enflamatuar özellikler taşır: Yulaf ezmesinin sahip olduğu antioksidanlardan biri olan avenantramidler, anti-enflamatuar etkileriyle öne çıkıyor. Bu sayede vücuttaki iltihaplanmayı azaltıcı etkisi olduğu düşünülüyor.

Granola gibi lezzetli seçenekleri vardır: Granola barlar, birçok insan için atıştırmalık bir seçimdir. Ancak bazı granola barlar, ilave şeker ve çikolata parçaları veya şeker kaplamaları gibi diğer tatlı bileşenler içerebiliyor. Beyaz ekmek yerine granola tercih etmeyi düşünüyorsanız ev yapımı şekersiz granolaları da tercih edebilirsiniz.

Saf Yaban Mersinli & Bademli Granola ürününe göz atabilirsiniz.

Galeta

Kolay atıştırmalıklar denince akla ilk gelen seçeneklerden biri olan galeta, doyurucu olması sayesinde sıkça tercih ediliyor. Çay veya kahve yanına da yakışan lezzeti ile kahvaltılarda veya ara öğünlerde kullanmaya uygun olmasıyla ön plana çıkıyor. Galetalar farklı çeşitlere sahip olabiliyor ama genel olarak özellikleri benzerlik gösteriyor.

Galetanın başlıca özelliklerinin arasında ise şunlar yer alıyor:

Protein kaynağıdır: Protein ve lif kaynağı olarak bilinen galeta, safra asitlerini önleyerek tokluk hissi verebiliyor. Bu özelliğini almasına yardımcı olan protein içeriği ise kilo kontrolüne önem verenlere yardımcı oluyor.

Uzun ömürlüdür: Galetalar yapısı gereği normal ekmeklere göre daha uzun süre bayatlamadan muhafaza edilebiliyor. Dolayısıyla galeta tüketmek isteyip stokladığınızda ekmekle karşılaştırıldığında daha uzun süreler dolapta saklayabilir, ihtiyacınız olduğunda tüketebilirsiniz. 

Mineral bakımından zengindir: Galeta, potasyum ve kalsiyum gibi besin değerleriyle ön plana çıkıyor. Bu sayede gün içinde ihtiyaç duyulan değerleri karşılamanıza yardımcı olabilir. Her galetanın değerleri farklı olabilir ancak satın aldığınız paketin üzerindeki değerlere göz atabilirsiniz.

Tam Tahıllı Makarna

Bulunduğumuz coğrafya ve sahip olduğumuz kültürün bir getirisi olarak makarna ve makarna çeşitleri, en popüler öğünlerin arasında yer alıyor. Tıpkı ekmekte olduğu gibi makarnanın da tam tahıllı seçenekleri mevcut. Tam tahıllı makarnalar, raflarda satılan normal makarnalardan biraz daha farklı olabiliyor ve rafine un kullanmadan üretiliyor. Dolayısıyla beyaz ekmek yerine tam tahıllı makarna tüketmeyi de tercih edebilirsiniz.

Lif kaynağıdır: Tam tahıllı makarnalar tipik olarak daha fazla lif içermesiyle ön plana çıkıyor. Tıpkı tam tahıllı ekmeklerde olduğu gibi rafine edilmeden üretilen bu makarnalar, lif bakımından oldukça zengin.

Daha uzun süre tok tutabilir: Makarnalar, beslenme listenize tok tutan kepekli tahıllar eklemenin başka bir basit yolu olarak açıklanabilir. Tam tahıllı makarna, diğer makarnalara göre daha uzun süre tok tutmasıyla popüler olmuştur ve sebebi de daha fazla lif içermesi sayesinde sindirim sistemini desteklemesi olarak biliniyor.

Kalori bakımından düşük olabilir: Genel olarak tam tahıllı makarnalar, beyaz un ile üretilen makarnalara oranla daha düşük kalorili olabilir ve bu sayede kilo kontrolüne yardımcı olabilir.

Reklam

Cilt Bakım Rutininize Ekleyebileceğiniz 5 Yağ

0

Cilt bakımı, herkesin zaman ayırdığı keyifli bir süreç olarak biliniyor. Cilt bakımında kullanılan ürünler geniş bir yelpazeye yayılabiliyor ve her bireyin tercihleri elbette ki değişiklik gösterebiliyor. Esansiyel yağlar da cilt bakımında sıklıkla kullanılan ürünlerin arasında yer alıyor. Bu süreçte doğallığı ön planda tutanlardansanız siz de esansiyel yağlar ile ilişkinizi kuvvetlendirebilirsiniz.

Kozmetik amaçlı kullanılan birçok esansiyel yağ bulunuyor ve çoğu cilt bakımında kullanılıyor. Ek olarak bu doğal yağlar, gün geçtikçe daha çok öneriliyor ve tercih ediliyor.

Cilt bakım rutininize ekleyebileceğiniz esansiyel yağlardan bazıları ise şöyle:

limon yağı

Limon Yağı

Buhurdanlık ile ilk tercih edilen yağların arasında yer alan limon yağı, baharı hatırlatan narenciye kokusuyla gönülleri fethediyor. Genellikle taze limonların kabuğundan buhar ekstraksiyonu yoluyla elde edilen limon yağı; hem cilt için uygun hem de solunabilir bir yağ olarak kullanılabiliyor.

Uçucu yağ olarak da kullanabileceğiniz limon yağı için tıklayın.

Limon yağının öne çıkan özellikleri ise şu şekilde:

Akneye iyi gelebilir: Limon yağı, akneli ciltlerde sıkça tercih edilmesiyle biliniyor. Sahip olduğu özellikler sayesinde limon yağı, iltihaplanmayı ve akneye neden olan bakteriler azaltabiliyor. Ek olarak cildin sıkılaşmasına da yardımcı olabiliyor.

Cildi aydınlatmaya yardımcı olabilir: Limon yağı, birçok antioksidana ev sahipliği yapıyor. Bu antioksidanlardan bazıları cilt tonunuzu aydınlatabilecek ve koruyabilecek etkilere sahip olabilir, bu sayede cildin parlak ve aydınlanmış bir görünüm elde etmesine yardımcı olabilir.

Ağrı kesici görevi görebilir: Limon yağının aromaterapide doğal bir analjezik olarak kullanıldığı biliniyor. Uygulandığı bölgedeki acıyı veya ağrıyı azalttığına dair inanışlar bulunsa da bu konu hakkındaki araştırmalar hala devam ediyor.

Avokado Yağı

Avokado, diğer meyvelerin ve sebzelerin arasında gerek dokusuyla gerek besin değerleriyle ön plana çıkan mucize besinlerin arasında yer alıyor. Sahip olduğu birçok vitamin ve mineral, avokadonun diğer meyvelerden farkını ortaya koyan özelliklerinin arasında.

Avokado yağı da hem cildiniz hem de yüzünüz için çeşitli faydalar sağlayabilir. Günlük rutininize avokado yağını ekleyerek bu meyvenin şifasını keşfedebilir, sahip olduğu antioksidanlar ve sağlıklı yağlar sayesinde cildinizi ödüllendirebilirsiniz.

Avokado yağının bazı faydaları ise şöyle:

Oleik asit açısından zengindir: Avokado yağının neredeyse %70’i, tekli doymamış bir omega-9 yağ asidi olan oleik asitten oluşur. Oleik asidin ise özellikle kalp için ideal bir yağ asidi olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla bu yağ cildinizin yanı sıra kalbiniz için de yararlı olabilir.

Cilt hasarlarını önler: Avokadoların cildinizi güneş hasarı ve enflamasyona karşı korumaya yardımcı olabilecek bileşikler içerdiğini biliyor muydunuz? Ultraviyole ışınlarının cildinize verebileceği potansiyel hasarı engellemeye yardımcı olmak için cilt rutininize avokado yağını ekleyebilirsiniz.

Vitamin açısından zengin: Avokado, vitamin ve mineral açısından zengin bir meyve olarak ön plana çıkıyor. Avokadoda bulunan C vitamini ve E vitamini, cildinizi güneş ve diğer çevresel faktörlerin neden olduğu oksidatif hasardan korumaya yardımcı olabiliyor.

Talya Avokado Yağı size yardımcı olabilir!

Üzüm Çekirdeği Yağı

Üzüm çekirdeği yağı, uzun zamandır cilt bakım rutinlerinin başrollerinden biri olmaya ve cinsiyet fark etmeksizin kullanılmaya devam ediyor.

Cilt bakım rutininize ekleyebileceğiniz bu yağın bazı özelliklerine değinecek olursak:

Cilt tonunu eşitleyebilir: Üzüm çekirdeği yağı, birçok antioksidana sahip olmasıyla ön plana çıkıyor. Bunların arasında yer alan proantosiyanidin adlı antioksidan, cilt tonunun eşitlenmesine yardımcı olabilir ve düzenli kullanıldığında en iyi etkiyi gösterebilir.

Cildin elastikiyetini artırabilir: Üzüm çekirdeği yağı, içerdiği vitamin ve mineraller sayesinde cildinizin yumuşak ve elastik kalmasına yardımcı olabilir. Ek olarak, vücudumuzda bulunan E ve C vitaminlerinin daha verimli kullanılmasına yardım edebilir.

Akneyi azaltabilir: Üzüm çekirdeği yağının mikroplarla savaşan özellikleri, ciltte meydana gelen akne sorununun giderilmesine yardımcı olabilir. Ciltteki gözeneklerin derinlerine sızabilen ve sivilceye neden olabilen bazı bakterileri ortadan kaldırmak için üzüm çekirdeği yağını tercih edebilirsiniz.

Üzüm çekirdeği yağlarına ve ekstrelerine göz atın.

Badem Yağı

Bademler atıştırmak için tercih edeceğiniz lezzetli ara öğünler olabilir. Badem yağı ise, her gün etkilerini yeniden keşfedeceğiniz bir cilt bakım yağına dönüşebilir! Badem yağı, rafine edilmeden üretilen yağların arasında yer alıyor ve bu sayede besin değerlerini ve lezzetini koruyor.

Kokusuyla kalbinizi kazanacak badem yağının bazı özelliklerine göz atacak olursak:

Vitamin ve mineral deposudur: Badem yağı, A ve E vitaminleri başta olmak üzere birçok önemli bileşeni bünyesinde barındırıyor. A vitamininde bulunan retinol, cildinizdeki hücrelerin yenilenmesine yardımcı olabilir ve E vitamini hücre hasarını önleyebilir. Ek olarak içerisinde bulunan çinko minerali, sivilce ve yüz yaralarının iyileşmesi için gerek duyulan minerallerin arasında yer alıyor.

Erken yaşlanmayı önleyebilir: Badem yağının içerisinde omega-3 yağ asitleri bulunuyor. Genellikle balıklarda ve balık yağlarında bulunan omega-3, badem yağında da olması sayesinde kolayca ulaşılabilir olmakta. Bu özelliği ise cildin erken yaşlanmasını önlemeye ve güneşin vereceği hasarların önlenmesine yardımcı olabilir.

Yoğun nemlendirme özelliği vardır: Badem yağı hızla emilmesi sayesinde diğer yağların arasında farkını hissettirir. Ayrıca, güçlü bir nemlendiricidir ve cildinizin ihtiyaç duyduğu nemi size sağlayabilir. Badem yağı, cildinizi nemlendirmenin ötesinde harika bir masaj yağı veya cilt bakımı rutini haline de gelebilir.

Badem yağlarını incelemeyi unutmayın.

Biberiye Yağı

Biberiye bitkisini iğneye benzer yaprakları, baş döndüren aromatik kokusu ve odunsu aroması ile tanıyabiliriz. Genellikle yemeklere eklenen biberiye, yağıyla da cilt bakımında ününü koruyor. En aromatik yemek çeşnilerinden biri olarak bilinmesine rağmen, dünya çapında en popüler aromatik bitkilerden biri olan biberiye; cilt bakım rutininize gözü kapalı ekleyebileceğiniz yağlardan biri. Geleneksel anlamda sevilen ve tercih edilen biberiye yağı, birçok özelliği ile dikkat çekiyor.

Biberiye yağının bazı özellikleri ise şöyle:

Ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir: Eski zamanlardan bu yana biberiye yağı, cilt bakımında kullanılmaya devam ediyor ve sahip olduğu bileşenler sayesinde bu yağ, ağrıyı ve acıyı hafifletmeye yardımcı olabiliyor. Özellikle akne veya yara gibi yüzünüzden oluşabilecek sorunlarda biberiye yağını kullanarak özelliklerinden faydalanabilirsiniz.

Hücre yenilenmesini sağlayabilir: Biberiye yağı, antioksidan kaynağı olmasıyla ön plana çıkar. Bu sayede ise hücre yenilenmesini hızlandırabilen özelliklere sahiptir. Hücre yenilenme süreçlerinde büyük rol oynayabilir.

Cilt tonunu eşitleyebilir: Ciltteki renk değişikliklerine iyi geldiği bilinen biberiye yağı, genellikle morlukların giderilmesi için kullanılıyor. Buna ek olarak biberiye yağı antioksidanlar sayesinde ciltteki renk değişimlerinin giderilmesine yardımcı olabilir.

Cildinize herhangi bir yağ uygulamadan önce belirli bir bölgede çok az miktarda denemeniz ve reaksiyon alıp almadığınızı görmek adına beklemeniz önemlidir. Neticede esansiyel yağlar da dikkatli kullanılması gereken ürünlerdir. Kronik rahatsızlık, ilaç kullanımı veya alerji gibi faktörlerden dolayı cildinize herhangi bir yağ kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışın.

Biberiye yağının uçucu formunu da inceleyebilirsiniz.

Reklam

En İyi Gece Atıştırmalıkları

0

İyi bir gece uykusu çekmek için elinizden geleni yapmanıza rağmen kendinizi buzdolabının karşısında mı buluyorsunuz? Yalnız değilsiniz, hangimiz buzdolabının ışığıyla aydınlattığımız mutfağımızda hızlıca bir şeyler atıştırmadık ki.

Gece geç saatlerde yemek yemenin kilo kontrolünü zorlaştırdığı malum. Ancak gerçekten açsanız, geceleri 200 kalorinin altında ve besin değeri açısından zengin olan atıştırmalıkları deneyebilirsiniz.

Gece Acıkınca Yiyebileceğiniz Atıştırmalık Önerileri

Aşağıdaki sağlıklı atıştırmalık önerileri, size bu konuda yardımcı olabilir. Hatta bazıları gece daha rahat uyumanıza yardım edebilir.

Gece Acıkınca Yiyebileceğiniz Atıştırmalıklar

Badem Ezmesi & Muz

Bir çorba kaşığı badem ezmesine batırılmış bir muz, vücudunuzun melatonin seviyelerini artırmaya yardımcı olabilir. Üstelik bu ikili yaklaşık 190 kaloriye karşılık gelir.

Muz, vücudunuzun bir kısmını melatonine dönüştürdüğü serotonin açısından nispeten zengin olan birkaç meyveden biridir (1). Badem ve badem ezmesi de bir miktar melatonin sağlar. Aynı zamanda iyi bir sağlıklı yağ, E vitamini ve magnezyum kaynağıdır (2). Magnezyum ise vücudunuzun melatonin üretimini destekleyebileceğinden iyi uyku ile ilişkilendirilir (3, 4).

Kivi

Bu tatlı-ekşi meyve oldukça besleyicidir ve kalorisi düşüktür. İki kivi yalnızca 84 kaloridir. İçerisinde 4 g lif yer alır ve önerilen günlük C vitamini miktarının %142’sini içerir (5).

Kivi de rahatlatıcı bir etkiye sahiptir ve daha hızlı uykuya dalmanıza yardımcı olabilecek miktarda serotonin içerir. Serotonin ayrıca karbonhidrat isteklerini frenlemeye de yardımcı olur (6).

Ananaslı Smoothie

Ananaslı Smoothie

Yatmadan önce protein açısından zengin bir atıştırmalık yemek, kas onarımını destekleyebilir ve özellikle düzenli olarak egzersiz yapıyorsanız; yaşa bağlı kas kaybını yavaşlatmaya yardımcı olabilir (7).

Süt bazlı bir smoothie, yatmadan önce süt içmenin kolay ve lezzetli bir yoludur. Örneğin yaklaşık 160 kalori içeren tropikal bir smoothie hazırlamak için 240 ml az yağlı süt ile 110 g donmuş ananası blender’dan geçirebilirsiniz.

Süt triptofan açısından da zengindir. Vücudunuz bu amino asidi, uykuya yardımcı olan serotonin ve melatonin hormonlarını üretmek için kullanır (8). Ananas da melatonin seviyesini yükseltmeye katkı sağlar (9).

Yabanmersini & Yoğurt

Yabanmersini & Yoğurt

Yoğurt mükemmel bir kalsiyum kaynağıdır. Uzun zamandır kemiklerinizi güçlü tutmasıyla tanınan bu mineral, son zamanlarda daha iyi uyku ile de ilişkilendirilmiştir (10, 11).

Yoğurt, özellikle kazein açısından da zengindir. Bazı çalışmalar, geceleri kazein proteini tüketmenin ertesi gün yaşanan sabah açlığını azaltmaya yardımcı olabileceğini düşündürür (12,13).

170 g sade yoğurt yaklaşık 104 kaloriye sahiptir. Yoğurdun içerisine 150 g yaban mersini eklerseniz 86 kalori daha eklemiş olursunuz.

Kabak Çekirdeği

Bir porsiyon (28 g) kabak çekirdeği 158 kaloridir ve daha iyi uykuyla ilişkilendirilen günlük magnezyum değerinin %40’ını sağlar (14, 15, 16). Ayrıca triptofan açısından da zengindir (17).

Kabak çekirdeği ile yarım elma veya biraz kuru üzüm gibi karbonhidratlar yemek, kabak çekirdeğindeki triptofanı melatonine çevirmek için vücudunuzu teşvik edebilir.

Tam Tahıllı Kraker & Peynir

Tam Tahıllı Kraker & Peynir

Tam tahıllı kraker ve peynir gibi karbonhidrat ve protein dengesi sunan atıştırmalıklar, kan şekeri seviyesinin daha dengeli olmasını destekler (18). Üstelik 4 kraker ve 28 g light süzme peynir yaklaşık olarak 145 kaloridir.

Uyku perspektifinden bakıldığında, kraker gibi karbonhidrat açısından zengin bir yiyeceği peynir gibi iyi bir triptofan kaynağıyla birleştirmek de etkili olabilir. (19, 20).

Gün içinde tüketebileceğiniz hatta ofise giderken yanınızda götürebileceğiniz tatlı atıştırmalık tarifleri için tıklayın.

Reklam

Yeni Başlayanlar için CLA Rehberi

0

Spor salonu müdavimleri, kas inşa etmelerine ve güçlerini artırmalarına yardımcı olabilecek takviyelere aşinadır. Ancak söz konusu metabolizmayı hızlandırmak ve yağ kaybetmek olduğunda neyin işe yarayıp neyin yaramadığına dair çok fazla kafa karışıklığı mevcut.

Metabolik hızı ve yağ metabolizmasını artırdığına inanılan ve kilo yönetimi konusunda karşımıza çıkan CLA takviyelerini, her yönüyle inceliyoruz.

CLA Nedir?

Konjuge linoleik asit ya da diğer adıyla CLA; bir omega-6 yağ asididir. İnsanlar genelde kilo verme ve vücut geliştirme süreçlerinde CLA takviyeleri kullanır. Peki, CLA gerçekten işe yarıyor mu ve riskleri neler? Merak etmeyin, hepsine değineceğiz…

Kilo verme diyetleri geleneksel olarak çok fazla yağ içeren yiyeceklerden kaçınmayı önerse de iyi ve kötü yağ türleri mevcut. Neredeyse tüm modern diyet rehberleri hem kilo kaybı hem de genel sağlık için makul miktarlarda sağlıklı yağ almayı teşvik eder. Araştırmacılar genellikle CLA’yı sağlıklı bir yağ olarak kabul eder.

CLA, sığır eti ve süt ürünleri gibi gıdalarda doğal olarak bulunur. Takviyelerde bulunan tip ise genellikle aspir yağından elde edilir. En yaygın CLA formları softgel veya kapsül olarak karşımıza çıkar.

CLA’nın Faydaları Nelerdir?

Birçok kişi, kilo verme ve kalp sağlığı için faydaları olduğuna inanarak CLA takviyeleri kullanır. Bununla birlikte, kanıtlar karışıktır ve çalışmaların çoğu insanlar yerine hayvanlar üzerinde yapılmıştır.

Araştırmalara göre CLA’nın potansiyel faydalarına değinecek olursak…

Kilo vermeye ve yağ yakmaya yardımcı olabilir: Obez ve fazla kilolu insanlar üzerinde yapılan bir çalışma; 12 haftalık bir dönemde günde en az 3-4 gram CLA tüketmenin, vücut yağında önemli ölçüde azalma sağlayabileceğini aktarır (1).

Metabolizmayı hızlandırabilir: CLA fitness dünyasındaki çoğu kişi tarafından “yağ yakıcı” olarak da bilinir. Böyle bilinmesinin elbette sebepleri var. CLA’nın bazal metabolizma hızını artırmaya yönelik bir dizi biyokimyasal reaksiyonla, vücuttaki yağ oranını azaltmaya yardımcı olabildiği bazı çalışmalarla gösterilmiştir (2, 3). Bazal metabolizma hızı, vücudun çalışması için gereken minimum enerji miktarı olarak tanımlanır. Bazal metabolizma hızındaki artış ise vücudun çalışması için daha fazla kalori yakıldığı anlamına gelir.

Yağsız kas kütlesini korumaya yardımcı olabilir: CLA, enerji için depolanmış yağı kullanarak iştahınızı bastırmaya ve enerji harcamasını artırmaya yardımcı olabildiği için yağ kaybına da yardımcı olabilir (4,5). Böylece kas kütlesinden ödün vermeden vücut yağını kaybetmeye çalışanlar için de faydalı olabilir.

Kalp sağlığını destekleyebilir: Ateroskleroz veya arterlerin sertleşmesi; kalp hastalığı için bir risk faktörüdür. Obez fareler üzerinde yapılan bir çalışma, CLA takviyeleri almanın ateroskleroza karşı koruma sağlayabileceğini öne sürer (6). Ancak insanlarda görülen ateroskleroz üzerindeki etkilerini anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

CLA Kullanmak Güvenli midir?

CLA genellikle güvenli kabul edilen bir takviyedir. Ancak CLA takviyesinin kalitesinden emin olmak için ürün etiketlerini okumak ve satın alınacak markayı araştırmak gerekir. Makul dozdan fazla kullanıldığında sindirim sorunları, mide bulantısı, kabızlık, mide ağrısı ve hazımsızlığa neden olabilir. Mevcut fiziksel durumunuz üzerinden değerlendirme yapılması için herhangi bir takviye kullanmadan evvel öncelikle doktorunuza danışmanız önerilir.

CLA Ne Zaman Kullanılır?

CLA’yı almak için en iyi zamanı belirlerken yine ürün etiketindeki yönlendirmeleri okumanız önemlidir. Genelde CLA’yı yemekten yaklaşık 30 dakika önce almak ideal kabul edilir.

Günde Ne Kadar CLA Alınabilir?

Çalışmalarda kullanılan dozlar günde 1,4 gram ile 6,8 gram arasında değişir. Çalışmalar arasında doz oranında önemli farklılıklar olsa da en sık önerilen doz günde 3,4 gramdır (7,8). Ancak yine de bir uzmana danışarak mevcut durumunuz üzerinden değerlendirme yapmanız ve satın aldığınız CLA takviyesinin üzerinde yer alan kullanım önerilerini takip etmeniz önerilir.

Yağ Yakımı Konusunda Güvenle Kullanabileceğiniz En İyi 5 CLA için tıklayın.

Reklam

Yeni Başlayanlar için L-Karnitin Rehberi

0

Levokarnitin ya da L-carnitin olarak da bilinen L-karnitin, vücudumuz tarafından üretilen bir amino asit yapısıdır. L-karnitin, yağı enerjiye dönüştürdüğü için enerji üretiminde de kritik bir rol oynar. Bu nedenle kendisi yağ yakıcı olarak da anılır.

L-karnitin, enerji üretimini desteklemenin yanı sıra, genel beyin işlevini sürdürmek ve belirli hastalık riskini azaltmak gibi vücuttaki diğer işlevlere de yardımcı olabilir.

L-karnitin hakkında merak edilen tüm soruları yanıtlıyoruz.

L-Karnitin Nedir?

L-Karnitin Nedir?

L-karnitin, vücudunuzda, yiyeceklerde ve takviyelerin çoğunda bulunan standart, biyolojik olarak aktif karnitin formudur. L-karnitin, amino asitlerin bir türevidir de diyebiliriz. Amino asitler, vücutta birçok temel görevi yerine getiren proteinleri yapmak için birleşirler. Karnitin, vücudun yağ asitlerini parçalamasına ve hücrelere güç sağlamak için enerjiye dönüştürmesine yardımcı olur.

L-karnitin, insan beyninde, karaciğerinde ve böbreklerinde üretilir. Vücutta, karaciğer ve böbrekler; lizin ve metiyonin amino asitlerinden L-karnitin oluşturur. Böbrekler ayrıca L-karnitini daha sonra kullanmak üzere depolayabilir ve fazlalığı idrar yoluyla ortadan kaldırabilir. Vücudunuzun yeterli miktarda üretmesi için bol miktarda C vitaminine de ihtiyaç vardır.

L-Karnitin Hangi Yiyeceklerde Bulunur?

Karnitin hayvansal ürünlerde, özellikle kırmızı ette bulunur. Kümes hayvanları, balık ve süt ürünleri de bir miktar karnitin sağlayabilir. En iyi L-karnitin kaynakları aşağıdaki gibidir (1).

GıdaL-Karnitin Oranı
Sığır eti (85 g)81 mg
Balık (85 g)5 mg
Tavuk (85 g)3 mg
Süt (227 ml)8 mg

L-Karnitin Çeşitleri Nelerdir?

L-karnitin vücudunuzda, yiyeceklerde ve takviyelerin çoğunda bulunan; standart, biyolojik olarak aktif karnitin formudur.

Karnitin çeşitleri ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:

D-karnitin: Bu aktif olmayan form, daha faydalı diğer formların emilimini engelleyerek vücudunuzda karnitin eksikliğine neden olabilir (2, 3).

Asetil-L-karnitin: Genellikle ALCAR olarak adlandırılan bu form muhtemelen beyniniz için en etkili formdur. Çalışmalar, nörodejeneratif hastalıkları olan insanlara fayda sağlayabileceğini düşündürür (4).

Propiyonil-L-karnitin: Bu formun yüksek tansiyon gibi dolaşım sorunları için uygun olduğu düşünülür. Kan akışını iyileştiren nitrik oksit üretimini artırabilir (5, 6).

L-karnitin L-tartrat: Bu form hızlı emilim oranı nedeniyle genellikle spor takviyelerine eklenir. Egzersizde kas ağrısına ve iyileşmeye yardımcı olabilir (7, 8, 9).

Çoğu insan için, asetil-L-karnitin ve L-karnitin, genel kullanım için etkili gibi görünür. Ancak, kişisel ihtiyaçlarınız ve hedefleriniz için her zaman bir uzmana danışmalı ve sizin için en uygun formu seçmelisiniz.

L-Karnitinin Faydaları Nelerdir?

L-karnitin veya genel olarak karnitin, hücreler için enerji yaratma konusunda önemli bir bileşendir. Yağ asitlerinin enerji olarak kullanılması için parçalanmasına yardımcı olan ana işlevi, vücudun hücrelerinin güçlenmesini ve verimli çalışmasını sağlar.

L-karnitin, temel işlevlerine ek olarak aşağıdaki gibi başka alanlarda bazı faydalar da sağlayabilir.

Kalp Sağlığı

Bazı çalışmalar, L-karnitinin kan basıncı ve kalp hastalığıyla ilişkili enflamatuvar süreci azaltma potansiyeli olduğunu gösterir. (10, 11). Bir çalışmada, günde 2 gram asetil-L-karnitin almanın, kan basıncında düşüşle sonuçlanmıştır (10). L-karnitin, koroner kalp hastalığı ve kronik kalp yetmezliği gibi ciddi kalp rahatsızlıkları olan hastalardaki gelişmelerle de bağlantılıdır (12, 13). 12 aylık bir çalışmada, L-karnitin takviyeleri alan katılımcılar arasında kalp yetmezliği ve ölüm oranında azalma gözlemlenmiştir (14).

Kanser Tedavisi

Bazen kemoterapi gibi kanser tedavileri, L-karnitin eksikliğine neden olabilir. Bu durumlarda L-karnitin takviyeleri, yorgunluk ve halsizlik gibi semptomları azaltmaya yardımcı olabilir (15).

Araştırmacılar şu anda bu bileşiği kemoterapiye bağlı doku hasarını önlemenin olası bir yolu olarak inceliyor, ancak henüz erken aşamalarda olduklarını belirtmekte fayda var.

Böbrek ve Karaciğer Sağlığı

Böbrekler ve karaciğer L-karnitinin oluşmasına ve kullanılmasına yardımcı olduğundan, bu organlardaki hastalık veya organ yetmezliği L-karnitin eksikliğine yol açabilir. Doktorlar, böbreklerin ve karaciğerin işlevini desteklemek ve eksikliği önlemek için bu durumlarda L-karnitin takviyesi önerebilir (16,17)

Egzersiz Performansı

L-karnitinin egzersiz üzerindeki etkileri dolaylı olabilir ve ortaya çıkması haftalar alabilir. Bu içerik, spor performansını doğrudan etkileyebilen kafein gibi içeriklerden farklıdır.

L-karnitinin potansiyel faydalarına gelecek olursak;

  • Egzersiz toparlanmasını iyileştirebilir (18, 19).
  • Kaslarınıza giden oksijen miktarını artırabilir (20).
  • Kan akışını ve nitrik oksit üretimini artırarak yorgunluğu azaltabilir (20 ).
  • Egzersiz sonrası kas ağrısını azaltabilir (21).
  • Vücudunuz ve kaslarınız boyunca oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin üretimini artırabilir (22, 23).

Kilo Kaybı

Teoride, L-karnitini kilo kaybına yönelik olarak kullanmak mantıklıdır.

L-karnitin, enerji için yakılmak üzere daha fazla yağ asidinin hücrelere taşınmasına yardımcı olduğundan, bunun yağ yakma ve kilo verme yeteneğini artıracağını düşünebilirsiniz. Bununla birlikte, insan vücudu son derece karmaşıktır ve hem insan hem de hayvan çalışmalarının sonuçları karışıktır.

Çoğunlukla obez bireyler veya yaşlı yetişkinler üzerinde yapılan dokuz çalışmanın analizi, insanların L-karnitin alırken ortalama 1,3 kg daha fazla kilo verdiğini gösterir (24).

Daha genç ve daha aktif bir popülasyonda L-karnitinin faydalarını doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Obez bireyler veya yaşlı yetişkinler için kilo vermeye yardımcı olabilir ancak kilo vermek amaçlandığında öncelikle kapsamlı bir diyet ve egzersiz rejimi uygulanmalıdır.

Kimler L-Karnitin Kullanabilir?

Spor salonu müdavimleri genelde vücutlarındaki karnitin depolarını, özellikle de kaslarındaki karnitin seviyelerini artırmak için L-karnitin takviyesi kullanırlar. Burada genel amaçları daha az kas ağrısı yaşamak, daha iyi toparlanmak ve daha fazla nitrik oksit üretimi gerçekleştirmektir.

Yaşlılar, vegan ve vejetaryen beslenmeyi benimseyenler doğal beslenme yolu ile ihtiyaç duydukları L-karnitini yeterince alamayabilirler. Bu nedenle, bir uzmana danışarak L-karnitin takviyeleri kullanabilirler.

L-Karnitin Kullanırken Nelere Dikkat Edilmeli?

Çoğu insan için günde 2 gram veya daha azı nispeten güvenli sayılır ve herhangi bir ciddi yan etkisi yoktur. Bir çalışmada, 21 gün boyunca her gün 3 gram karnitin takviyesi alan kişilerde herhangi bir olumsuz etki görülmemiştir (25).

L-karnitinin güvenliğine ilişkin bir incelemede, günde yaklaşık 2 gramlık dozların uzun süreli kullanım için güvenli olduğu görülmüştür. Ancak mide bulantısı ve mide rahatsızlığı gibi bazı hafif yan etkilerin de görülebildiğini belirtmemiz gerek (26, 27). Herhangi bir takviye kullanmadan evvel öncelikle doktorunuza danışmanız önemlidir.

L-Karnitin Nasıl Kullanılır?

L-karnitin antrenmandan önce kullanılabileceği gibi antrenmandan sonra da kullanılabilir. Bu konuda satın aldığınız takviye ürünün üzerindeki kullanım talimatları da size yardımcı olacaktır. Fiziksel rahatsızlıklar nedeniyle almayı planlıyorsanız, size özel bir tavsiye almak adına bir uzmana danışmanız önerilir.

L-karnitin takviyelerini incelemek için tıklayın.

Reklam

Magnezyum Sitrat Nedir?

0

Magnezyum, vücudumuzda bulunan en önemli minerallerin arasında yer alıyor.

Vücudunuzdaki magnezyumun yaklaşık %60’ı kemikte bulunurken geri kalanı kaslarda, yumuşak dokularda ve kan dahil sıvılarda bulunuyor (1). Bu mineralin görevleri ise oldukça fazla.

Magnezyum, besinlerden alınabildiği gibi takviye olarak da tercih edilebiliyor. Günümüzde bu takviyelere artık daha hızlı ulaşabilmemizin bir getirisi olarak da farklı türlerde ve formlarda bulunabiliyor. Magnezyumun bilinen yaklaşık 10 şekli bulunuyor. Bunlar ise; magnezyum oxide, magnezyum chloride, magnezyum lactate, magnezyum malate ve magnezyum citrate (sitrat) olarak açıklanıyor. Tabii bu listeye daha birçok çeşit eklenebiliyor.

Magnezyum

Magnezyum Eksikliği Belirtileri

Magnezyum eksikliği, magnezyum mineralinin vücudumuzda normal değerlerinden daha az olması anlamına geliyor. Magnezyum eksikliğinin birçok belirtisi olduğu biliniyor. Aralarında yaygın görülen belirtiler ise şöyle…

Kas Krampları

Magnezyum eksikliğinin en belirgin belirtisi olarak kas krampları örnek gösterilebilir. Seğirmeler, titremeler ve kas krampları; magnezyum eksikliğinin belirtileri olarak açıklanabilir. Günlük aktivitelerin yapılmasını bile engelleyebilecek boyutta olabilen kramplar, magnezyum eksikliğinin habercisi olabilir (2).

Ruh Sağlığı Değişiklikleri

Ruh sağlığında beklenmedik değişimler, magnezyum eksikliğinin bir başka olası etkisi olabilir.  Zihinsel uyuşukluk veya duygu eksikliği gibi değişiklikler, magnezyum seviyeleriyle bağlantılı olabilir (3). Ek olarak, bazı çalışmalar da depresyon riskinin magnezyum eksikliği sebebiyle artabileceğinden bahsediyor (4).

Yorgunluk ve Kas Zayıflığı

Fiziksel veya zihinsel bitkinlik veya zayıflık ile karakterize bir durum olan yorgunluk, magnezyum eksikliğinin başka bir belirtisi olarak karşımıza çıkabilir. Elbette yorgunluk yaratabilen stres, günlük hayat karmaşası, çocuklarınızla ilgilenmek gibi belli durumların da yorgunluk yaratabilir. Tüm bunları göz önünde bulundurarak; alışılmışın dışında yorgunluk hissi ve kas zayıflığı yaşıyorsanız, bu magnezyum eksikliği yaşadığınızın habercisi olabilir (5).

Magnezyum eksikliğinin başka belirtilerini de öğrenmek için: Magnezyum Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Magnezyum

Magnezyum Mineralinin Özellikleri

Magnezyum, tıpkı diğer vitamin ve mineraller gibi önemli olmasıyla biliniyor ve birçok özelliği bulunuyor. Bu özelliklerin arasında ise şunlar bulunuyor:

Yüzlerce Biyokimyasal Reaksiyonda Yer Alıyor

Magnezyum vücudunuzun her yerinde bulunan bir mineral olarak ön plana çıkıyor. Aslında vücudunuzdaki her hücre bu minerali içeriyor ve çalışması için magnezyuma ihtiyaç duyuyor. En bilinen ve önemli olan görevlerinin arasında; enerji üretimi, protein oluşumu, DNA ve RNA onarımı ve kas hareketlerinin düzenlenmesi gibi görevler bulunuyor (6).

Egzersiz Performansını Artırabilir

Egzersiz sırasında, aktiviteye bağlı olarak daha fazla magnezyuma ihtiyaç duyabiliriz.

Magnezyum, kan şekerini kaslarınıza taşımaya ve egzersiz sırasında birikip yorgunluğa neden olabilen laktatı atmaya yardımcı olabilir. Dolayısıyla, eğer sportif bir hayat tarzına sahipseniz magnezyum tüketmek size yardımcı olabilir (7).

Kan Şekeri Seviyelerini Destekleyebilir

Kan şekeri seviyeleri ile magnezyumun ilişkisi günümüzde hala çoğu çalışmaya konu olmaya devam ediyor. Bazı çalışmalar; düşük kan seviyelerinin magnezyum eksikliği ile ilişkisi olabileceğinden bahsediyor. Dolayısıyla magnezyum seviyeleri ile kan şekeri arasında pozitif bir bağ olabileceği düşünülüyor (8).

Anti-inflamatuar Etki Sağlayabilir

Magnezyumun bir diğer önemli özelliği de anti-inflamatuar etkiye sahip olması olarak açıklanabilir. Bu fikre göre bazı araştırmalar düşük magnezyum alımının, yaşlanma ve kronik hastalıkta önemli bir rol oynayan iltihaplanma seviyelerinde artmaya yol açabileceğinden bahsediyor (9).

Kemik Sağlığını Geliştirebilir

Magnezyum, kemik sağlığını korumak ve kemik kaybına karşı korunmak için önemli bir mineral olarak biliniyor. Dahası, magnezyumun %50’sinden fazlası vücudumuzda kemiklerde bulunuyor ve dolayısıyla kemik sağlığı açısından önem taşıdığı biliniyor. Magnezyumun büyük bir bölümünün kemiklerde olması, bilimsel açıdan birçok araştırmanın yürütülmesine ışık tutuyor. Bu araştırmalar, düşük magnezyum seviyelerinin kemiklerin kırılgan ve zayıf olmasına neden olan bir durum olan daha yüksek osteoporoz riskini artırabileceğinden bahsediyor (10).

Magnezyum

Magnezyum Sitratın Özellikleri

Magnezyum, pek çok farklı çeşitte bulunabiliyor. Magnezyum sitrat, magnezyum takviyelerinde en çok tercih edilen çeşitlerin arasına yer alıyor. Magnezyum sitrat; magnezyum minerali ile sitrik asitin birleştirilmesiyle elde edilen bir magnezyum çeşidi olarak açıklanabilir. Magnezyum sitratın başlıca özelliği ise:

Hızlı emilir: Magnezyum sitrat, vücut tarafından nispeten daha iyi emilir ve suda yüksek çözünürlüğe sahiptir, yani sıvı ile iyi karışır. Bazı araştırmalar, bu türün biyolojik olarak en uygun magnezyum formları arasında olduğunu söylüyor. Yani bu durum sindirim sisteminizde diğer formlardan daha kolay emildiği anlamına gelebiliyor (11).

Siz de magnezyum eksikliği yaşadığınızı düşünüyorsanız öncelikle bir doktora danışabilirsiniz. Sonrasında ise size uygun olan magnezyum çeşidini seçebilirsiniz.

Reklam

Dengeli Beslenme Rehberi

0

Dengeli beslenme, kelime olarak sıkça karşımıza çıkıyor ancak uygulama kısmında pek oralı olmayabiliyoruz. Seçtiğimiz yiyeceklerin sağlığımız ve yaşam kalitemiz üzerindeki etkileri ise yadsınamaz bir gerçek. Doğru besin seçimleri yapabilmek ve dengeli beslenmek için yapabileceklerinizi sıralıyoruz.

Dengeli Beslenme Nedir?

Dengeli beslenme, her insan için farklı bir beslenme programını ifade edebildiği gibi farklı bilimsel yaklaşımlarla da şekillenebilen bir beslenme türü olarak açıklanabilir. Aslında bu beslenme seçimleri bünyemize, yaşımıza veya mevcut sağlık koşullarımıza göre değişkenlik gösterebilir. Yaşadığımız bölge, coğrafi koşullar gibi durumlar da beslenme biçimlerini etkileyen faktörlerin arasında yer alır. Dengeli beslenmek ise mevcut coğrafi koşullar da göz önüne alınarak sağlıklı ve bünyeye yararlı etkileriyle ön plana çıkan besin gruplarını tüketmek olarak açıklanabilir. Kısacası dengeli beslenme; vücudun ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayarak hücrelerin fonksiyonlarını yerine getirmesine, yeni dokuların sentezlenmesine, hasar gören dokuların onarılmasına yardımcı olmasıyla bilinir.

Dengeli beslenme

Neden Dengeli Beslenmeliyiz?

Dengeli beslenmek; vücudun enerji mekanizmasından saçımızın sağlıklı uzamasına, çocukların sağlıklı gelişmesinden sporcuların kas gelişimine kadar birçok konuda rol alabiliyor. Dahası, yediğimiz her besin hem fiziksel hem de mental olarak bizi etkileyebildiği gibi hormonlarımızın salgılanma süreçlerini de etkileyebiliyor.

İlginizi çekebilir: Stres ve Beslenme: Stres Beslenmeyi Nasıl Etkiler?

Dengeli Beslenme Adımları

Doğru besin seçimi, dengeli beslenmenin en önemli adımlarının arasında yer alıyor. Dengeli beslenmeye niyetliyseniz bazı beslenme alışkanlıklarını hayatınıza katarak siz de ilk adımı atabilirsiniz.

Dengeli bir beslenmede genellikle aşağıdaki besinlerin tercih edildiğini görebiliriz: Vitaminler, mineraller ve antioksidanlar, nişastalar ve lif dahil olmak üzere karbonhidratlar, protein ve sağlıklı yağlar, dengeli beslenmeyi benimseyenlerin tükettiği besinler olarak açıklanabilir. Buna göre meyveler, sebzeler, tahıllar ve proteinli gıdalar ana basamakları oluşturur.

Dengeli beslenmek için şunları yapabilirsiniz:

Dengeli beslenme

Meyve Tüketin

Meyveler, besleyici ve lezzetli olan, her tatlı tarifine eklenebilen, sağlıklı kaselerin bir numaralı katılımcısı olan besinlerdir. Bunların yanı sıra, aslında tatlı isteğini de tatmin edebilen, doğadan sofralarımıza taşınan nadide lezzetlerin arasında yer alırlar. Bu durumda gün içerisinde meyve tüketme alışkanlığı edinerek sağlıksız şekerleri hayatınızdan çıkarabilirsiniz. Unutmamak gerekir ki mevsiminde yenen yerel meyveler, ithal meyvelerden daha taze ve daha fazla besin değeri sağlayabilir. Aynı zamanda meyveler; vitamin, mineral ve antioksidan açısından da ihtiyaç duyduğunuz değerlerin sağlanmasına yardımcı olabilirler.

Tabağınızı Bilinçli Hazırlayın

Dengeli beslenmenin zemini, tabağınızı nasıl hazırlayacağınıza göre şekillenir. Gün içerisinde almanız gereken kalori miktarı kişiden kişiye değişebilir ve bu yüzden bir uzmana danışarak net sayıya ulaşmanızı öneririz. Yine de genel geçer olarak tabak tasarımınızı doğal, sağlıklı besinler ile yaratarak dengeli beslenmeye giriş yapabilirsiniz.

Günümüzde çoğu uzmana göre gramaj farklılıkları gösterilse de tabağınızda kesinlikle olması gereken besinlerin arasında meyve ve sebzeler, tahıllar, proteinli gıdalar ve sağlıklı karbonhidratlar yer alıyor. Sizin için en uygun besinleri analiz edebilmek adına bir uzmandan destek almanız bu konuda size yardımcı olabilir.

İlginizi çekebilir: Gökkuşağı (Çakra) Diyeti Nedir? Çakralara Göre Beslenme Rehberi

Dengeli beslenme

Protein Seçimlerinizi İyi Yapın

Proteinlerin kas gelişimi, büyüme hormonu gibi bilimsel etkilerinin olduğu biliniyor. Bunların yanı sıra protein, uzun süre tok tutması sayesinde de çoğu zaman tercih ediliyor. Günümüzde artık hayvansal protein kaynakları dışında supplement olarak bitkisel protein kaynakları bulunabildiği gibi fasulye veya diğer bazı bakliyatlar da yüksek protein değerleri ile ön plana çıkıyor.

Hayvansal proteinlere örnek olarak; sığır eti ve koyun eti gibi kırmızı etler, tavuk ve hindi gibi kümes hayvanları, somon, sardalya ve diğer yağlı balıklar verilebilir. Bunlara ek olarak süt ve süt ürünleri de hayvansal proteinlere dahildir. Protein seçimlerinize ekleyebileceğiniz bitkisel protein kaynakları da elbette ki var.

Bitkisel protein kaynakları ise genel olarak; fındık, fasulye ve soya ürünleri, mercimek, bezelye, badem, ay çekirdeği, ceviz gibi kuru yemişler ve bakliyatlar şeklinde listelenebilir. Tofu, tempeh ve diğer soya bazlı ürünler de yüksek protein değerleriyle bilinen protein kaynaklarına örnektir.

Protein tozlarına da göz atabilirsiniz.

Yüksek Lif İçeriğine Sahip Karbonhidrat Seçeneklerini Değerlendirin

Tıpkı proteinler gibi karbonhidratlar da vücudumuz için gereklidir ve enerji mekanizmasına olan etkileriyle bilinmektedir. Karbonhidratlar kendi içerisinde gruplandırılabilir. Bu durumda, sağlık açısından ön plana çıkan karbonhidrat kaynaklarını tercih etmekte fayda var.

Tam tahıllı ekmek, yulaf, esmer pirinç, çavdar gibi tam tahıllı ürünler yüksek lif içeriği sayesinde midede geç sindirilir. Bu sayede beyaz ekmek, beyaz un gibi diğer karbonhidrat kaynaklarına karşın daha uzun süre tokluk hissi yaratabilir. Aynı zamanda kan şekerini yavaş yavaş yükselterek insülin seviyelerinin düzenlenmesine de yardımcı olabilir.

Ara öğün olarak yulaflı atıştırmalıkları da tercih edebilirsiniz.

Dengeli beslenme

Doğru Yağ Seçimi Yapın

Yağ, enerji ve hücre sağlığımız için gerekli ancak çok fazla yağ kilo alımına neden olabilir. Özellikle trans yağlar yerine doğal yağları tercih ederek vücudunuzun ihtiyaç duyduğu yağı daha efektif bir şekilde karşılayabilirsiniz.

Bu konuda yapabilecekleriniz ise şöyle:

Yağlı tohumları tercih edin: Ceviz, fındık, badem, kaju, fıstık, ay çekirdeği, kabak çekirdeği gibi kabuklu kuru yemişler yağlı tohumlar grubunda yer alır. Özellikle B grubu vitaminleri, magnezyum ve çinko bakımından zengin olduğu bilinen bu besinler, yağ açısından önemli besin değerlerine sahip olmasıyla ön plana çıkar.

Kızartmaları kısıtlayın: Derin yağda kızartılmış yiyecekler genellikle kalori bakımından yüksek ancak besin değeri bakımından düşük olabilir. Bu nedenle ne kadar lezzetli olurlarsa olsunlar dikkatli bir şekilde tüketmek, zararlı yağları kısıtlamanız açısından önem taşır.

Nature’s Supreme Organic Coconut Oil ürününü inceleyin.

Dengeli beslenme

Haftada Birkaç Kez Balık Tüketin

Balık, yüksek protein içeriğinin yanı sıra pek çok vitamin ve mineral içermesiyle sıkça önerilen besinlerin arasında yer alır. Ayrıca omega 3 yağ asitleri açısından da zengin olduğu bilinen balık ürünleri, protein ihtiyacınızı da karşılayabilir ve beslenmede çeşitlilik açısından size yardımcı olabilir.

Omega 3 takviyelerine de göz atın.

Reklam

Yeni Başlayanlar için Kazein Rehberi

0

Kazein, yavaş sindirilen bir süt proteini olduğu için özellikle fitness dünyasında oldukça tercih edilen bir takviye çeşididir. Fitness dünyasına yeni adım attıysanız ve kazein takviyesinin tam olarak ne işe yaradığını merak ediyorsanız, yanınızdayız!

Kazein hakkında merak edilen tüm soruları yanıtlıyor ve kazeinin faydalarını inceliyoruz.

Kazein Nedir?

Kazein, yavaş sindirilen bir süt proteinidir İnek sütündeki toplam proteinin yaklaşık %80’ini kazein oluşturur (1).

Kazein proteini, vücudun kas inşa etmesine yardımcı olan tüm amino asitleri içerir. Diğer proteinlerden daha yavaş sindirildiği için iştahı azaltma ve tokluk hissini artırma konusunda da etkilidir.

Kazein de whey protein gibi dokuz esansiyel amino asidin tamamını içerir. Amino asitler, proteinin yapı taşlarıdır ve esansiyel olarak kategorize edilenleri beslenme aracılığıyla almak önemlidir. Ancak benzerliklerine rağmen vücudunuz kazeini whey proteinden çok daha yavaş sindirir. Araştırmalara göre bunun nedeni, midedeki asidik ortamın kazeinin pıhtılaşmasına veya jel halini almasına neden olmasıdır. Bu nedenle, vücudunuzun whey protein ile aynı miktarda olan kazeini sindirmesi, neredeyse iki kat daha uzun sürer (2, 3).

Bu nedenle whey protein genellikle hızlı sindirilen bir protein olarak nitelendirilirken, kazein yavaş sindirilen bir protein olarak tanımlanır. Kazein proteini yukarıda da bahsettiğimiz gibi midenizde bir jel oluşturarak sindirilme ve emilme hızını önemli ölçüde yavaşlatır. Amino asitleri vücuda yavaşça serbest bıraktığı için sporcular genellikle iyileşmeye yardımcı olmak ve uyurken kas yıkımını azaltmak adına yatmadan önce alırlar.

Kazeinin Faydaları

Kazeinin Faydaları Nelerdir?

Kazein ve içerisindeki besin maddelerinin yavaş sindirilen özellikleri çeşitli faydalar sunar.

Kas İnşasını Destekler

Amacınız kas inşa etmekse, kazein proteini ideal bir seçim olabilir. Kazeinin antrenman sırasında tüketildiğinde daha yavaş sindirim ve emilim hızına rağmen, whey proteine benzer kas geliştirici etkiler sunduğu gözlemlenmiştir (4).

Konu uyurken de kasları desteklemek olduğunda kazeini gece kullanmak daha iyi olabilir. Kazeinin midenizde oluşturduğu jel, gece boyunca kaslarınıza sabit bir amino asit akışı sağlar. Böylece kasların iyileşmesi ve büyümesi desteklenir (5).

Açlık Hissini Azaltır

Kazein, tokluk hissini artırır ve açlığı geciktirerek iştahı azaltır. Bunun nedeni, vücudumuz tarafından sindirilmesinin birkaç saat sürmesidir. Eğer kilo verme hedefiniz varsa veya öğünler arasında tok kalma mücadelesi veriyorsanız, diyetinize kazein eklemek size yardımcı olabilir (6,7).

Kazeinin Faydaları Nelerdir?

Yararlı Besinler Açısından Zengindir

Bazı kazein takviyeleri iyi bir kalsiyum kaynağı sunar ve porsiyon başına günlük değerin yaklaşık %50’sini sağlayabilir. Kalsiyum ise kemik, kas ve damar sağlığı ile ilgili birçok vücut fonksiyonunu destekler (8).

Ayrıca kazein, kan basıncını düşürmek için yaygın olarak reçete edilen bazı ilaçlarla aynı şekilde kan basıncını düşürdüğü gösterilen biyoaktif peptitler içerir (9, 10, 11).

Potansiyel Etkileri ile Dikkat Çeker

Bazı ön çalışmalar, kazeinin aşağıdakiler de dahil olmak üzere başka potansiyel faydaları olabileceğini aktarır:

Antibakteriyel etki ve bağışıklık sistemi: Bazı hücre çalışmaları, antibakteriyel etki sunabileceğini ve bağışıklık yararları sağlayabileceğini belirtirken yüksek tansiyonu da azaltabileceğini düşündürür (12, 13).

Trigliserit seviyeleri: Aşırı kilolu 10 kişi üzerinde yapılan bir çalışmaya göre; yemekten sonra trigliserit düzeylerini %22 oranında azaltabilir (14).

Serbest radikaller: Kazeinin içerisindeki bazı peptitlerin antioksidan etkileri olabilir ve zararlı serbest radikallerle savaşabilir (12, 15, 16).

Yağ kaybı: 12 haftalık bir çalışmaya göre kazein takviyesi alan kişilerdeki ortalama yağ kaybı plasebo grubuna göre üç kat daha fazladır (17).

Kazein Nasıl Kullanılır?

Kazein Nasıl Kullanılır?

Kazein, diğer protein tozları gibi genelde bir shaker yardımı ile su ya da süt ile karıştırılarak içilir. Kimyasal özelliklerinden dolayı kazein, sıvı ile karıştırıldığında daha yoğun bir kıvam alır. Kullanım konusunda takviye ürün üzerinde yer alan bilgiler size bu konuda yardımcı olabilir.

Kazein Ne Zaman Kullanılır?

Kazein çok yönlü özellikleri nedeniyle günün herhangi bir zamanında kullanılabilir. Özellikle uzun süre aç kalınabilecek zamanlarda yani gece yatmadan önce kullanılması daha çok yarar sağlayabilir. Böylece gece boyunca vücuda yavaş ve düzenli bir şekilde protein takviyesi yapılmış olur. Ayrıca Ramazan ayı gibi oruç tutulan dönemlerde de uzun sürede sindirilmesi nedeniyle kazein takviyesi kullanılabilir.

Kazein çeşitlerini incelemek için tıklayın.

Kimler Kazein Kullanabilir?

Kazein kullanımı genel olarak güvenli kabul edilebilir. Ancak etkileri; kullanıcının yaşı, fiziksel durumu ve fiziksel aktivite sıklığı gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Örneğin süte ve süt ürünlerine karşı alerjiniz varsa, kazein kullanmanız önerilmez. Herhangi bir gıda takviyesi kullanmadan evvel doktorunuza danışmanız önerilir.

Reklam