Fit Hub Blog Sayfa 9

Mantarların Gizli Dünyasını Keşfediyoruz

0

Dünyada 14.000’in üzerinde, ülkemizde ise yaklaşık 300’ün üzerinde mantar türü olduğunu ve sandığımızdan daha fazla göreve sahip olduklarını biliyor muydunuz? “Yeryüzünün bekçileri” olarak bilinen bu canlılar, yüzyıllardır bilimsel araştırmaların konusu olmaktan vazgeçmiyor. Mantarların gizli dünyasına bugün biz de ışık tutuyoruz!

Mantar Türleri

Mantarların yer altına uzanan ağları, ekosistemin döngüsü ve bitkilerin gelişimi açısından oldukça önemli bir role sahip. Ancak bu canlılar, yalnızca ekosisteme katkı sağlamakla kalmıyor. Aynı zamanda eski çağlardan beri insanlar tarafından tüketiliyor, farklı yemek kültürlerini zenginleştiriyor ve alternatif tıbba ait reçetelerin de başrolü oluyor.

Dünyadaki varlıkları insanlardan çok daha öncesine dayanan mantarlar, binlerce farklı türe ayrılıyor. Bu türler zehirli ve yenilebilir olarak ayrılıyor.

İşte insanlar tarafından tüketilebilen bazı türler…

Beyaz Mantar

Mantarların gizli dünyasının gizemine pek de uymayan kültür mantarları; neredeyse her ülkenin yemek tariflerine konuk olurken mantar denildiğinde çizilen spesifik şeklin oluşmasına da yardımcı oluyor. Gizemli unvanına sahip değil, çünkü tüm dünya tarafından bilinmesi sayesinde “gizemli” kalamıyor. Yine de üzülmeyelim ve dünyada en çok yetişen bu mantar türünün özelliklerine göz atalım.

Beyaz Mantarın Özellikleri

Kalp sağlığına iyi gelebilir: Beyaz mantarlar, ergotionin ve beta glukan bileşenlerini içermesi sayesinde kalp hastalıkları riskini azaltabiliyor. Günümüzde yapılan araştırmalarda beyaz mantarın kalp sağlığına iyi gelebileceğine dair bulgular bulunuyor ancak daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor.

Vitamin deposudur: Miktarına ve nerede yetiştiğine göre değişse de beyaz mantarda birçok vitamin bulunabilir. A, D, B, E ve K vitaminleri içeren beyaz mantar, bu vitaminler sayesinde vücudun ihtiyacı olan değerlerin karşılanmasına yardımcı olabilir.

Damar sağlığını destekleyebilir: Beyaz mantarda bulunan C vitamini ve antioksidan bileşenler, kalp ve damar sağlığının korunmasına yardımcı olabilir.

Enoki Mantarı

Enoki mantarları, gevrek dokusu ve hafif tadıyla bilinen çok yönlü, lezzetli mantarlar olarak biliniyor. Kış mantarları veya altın iğne mantarları olarak da bilinen enoki mantarları, birçok mutfak kültüründe yer alıyor ve yaygın olarak Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’daki bölgelerde yetiştiriliyor. Ülkemizde de satın alınabilen bu tür, daha niş bir gurme kitleye hizmet ediyor gibi gözükebilir. Özellikle Uzak Doğu’da sıkça tüketilen enoki, çiğ olarak yenebilmesiyle öne çıkıyor.

Enoki Mantarının Özellikleri

Antioksidan açısından zengindir: Araştırmalara göre, enoki mantarlarının antioksidan değerleri mantarların nerede yetiştirildiği gibi farklı faktörlere göre değişebiliyor ancak bu mantarların beş beşten fazla antioksidan türüne ev sahipliği yaptığı biliniyor.

Beyin sağlığına iyi gelebilir: Enoki mantarlarının özü de çeşitli tıp bölümlerinde araştırılıyor ve henüz kanıtlanmamış olsa da enoki mantarı özünün beyindeki bazı antioksidanların ve nörotransmiterlerin seviyelerini artırdığına dair bulgular bulunuyor.

Bağışıklık sistemine iyi gelebilir: Enoki mantarı özü, bağışıklık sistemini destekleme konusunda da kullanılabiliyor. Araştırmalar, enoki özünün sağlıklı bağışıklık fonksiyonunu desteklemeye yardımcı olmak adına bağışıklık hücrelerinin üretimini de artırabileceğinden bahsediyor.

İstiridye Mantarı

Ete benzeyen tadı sayesinde ünlenen istiridye mantarı, vegan veya vejetaryen bireylerin en sık tercih ettiği mantarların arasında yer alıyor. Lezzetinin yanı sıra büyüklüğü de doyuruculuğunu artırırken, kolay ulaşılabilmesi bu mantar türünün gizli dünyasını keşfetmemize ışık tutuyor.

İstiridye Mantarının Özellikleri

Bağışıklığı destekleyebilir: İstiridye mantarlarının antiviral ve antibakteriyel özelliklere sahip olduğu, bu sayede bağışıklık sistemini destekleyebildiği düşünülüyor. Bunlara ek olarak istiridye mantarının enfeksiyona karşı savaşabilen bileşenlere sahip olduğu da düşünülüyor.

Çok yönlü ve lezzetlidir: Potansiyel etkilerinin yanı sıra, bu mantarlar mutfak tüketimi için de değerli sayılıyor. İstiridye mantarının her parçası yenilebiliyor, haliyle bu mantarı sıfır atık anlayışıyla tüketmeniz mümkün. İstiridye mantarları neredeyse her tarife uyum sağlayabiliyor. Onları çorbalarınıza, makarna soslarınıza, omletlerinize katarak veya direkt kızartarak tüketebilirsiniz.

Kan şekerini düzenleyebilir: İstiridye mantarları, kan şekeri düzeylerini düzenlemeye yardımcı olabilir. Bazı araştırmalar, istiridye mantarlarının takviye olarak alındığında veya beslenme yoluyla doğal olarak tüketildiğinde kan şekeri düzeylerini korumaya katkıda bulunabileceğinden bahsediyor.

Trüf Mantarı

Trüf mantarı, az bilinse de bazı menülerde patates kızartmalarına lezzet veriyor, İtalyan mutfağının vazgeçilmezi olan risotto tarihlerinin aroma vericilerinden biri oluyor veya başka yemeklere katılarak lezzetlerini katlıyor. Trüf mantarları, yeni tariflerinizde deneyebileceğiniz lezzetli bir tür.

Trüf Mantarının Özellikleri

Antibakteriyel özelliğe sahip olabilir: Trüf mantarları, bazı bakteri türlerinin büyümesini azaltmaya yardımcı olabilecek antimikrobiyal özelliklere sahip olabilir. Araştırmalar günümüzde hala devam etse de trüf mantarı, antibakteriyel özelliği sayesinde ileride pek çok araştırmaya konu olacağa benziyor.

Enflamasyonu azaltmaya yardımcı olabilir: Kronik hastalıklarda büyük bir role sahip enflamasyon, trüf mantarı sayesinde azaltılabilir. Bazı araştırmalar, trüf mantarlarının iltihaplanmayı hafifletmeye yardımcı olabileceğinden bahsediyor.

Antioksidan kaynağıdır: Kesin miktarlar farklı türler arasında değişebilse de trüf mantarlarının C vitamini, likopen, gallik asit ve homogentisik asit gibi antioksidanlar içerdiği düşünülüyor.

Shiitake Mantarı

İsmiyle dikkat çeken Shiitake mantarı, daha önce duymadığınız veya tatmadığınız bir mantar olabilir. Daha az bilinen ancak tadıyla büyüleyen bu mantar, dünya çapında en popüler mantarlardan biridir. Zengin, lezzetli tatları ve çeşitli özellikleri sayesinde mantar severlerin radarına girmeyi başaran Shiitake mantarı, aslında Asya’ya özgü yenilebilir bir türdür.

Shiitake Mantarının Özellikleri

Kalp sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilir: Shiitake mantarları kalp sağlığına iyi gelebilecek bazı özelliklere sahip olmasıyla öne çıkıyor. İçerisinde bulunan eritadenin, steroller ve beta glukanlar sayesinde shiitake mantarları kalp sağlığının korunmasına yardımcı olabilir.

Bağışıklık sistemini güçlendirebilir: Shiitake mantarının sahip olduğu bileşenler, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yardımcı olabilir. Daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç duyulsa da vitamin ve mineral bakımından yüksek değerlere sahip olması, shiitake mantarlarının bağışıklık sistemine olan katkılarının değerini artırıyor.

Kemiklerin güçlenmesine katkıda bulunabilir: Shiitake mantarları, D vitamini bakımından hatırı sayılır bir değere sahip olmasıyla ünlü. Bu özelliği sayesinde ise kemik sağlığına olumlu katkıları olabilir.

Solgar Reishi Shiitake Maitake Mushroom Extract takviyesi size yardımcı olabilir!

Son olarak: Her ne kadar sadece birkaç türünü incelemiş olsak da gezegenimizin en eski sakinleri olarak mantarlar, yaratılışlarındaki adaptasyon kabiliyeti sebebiyle milyonlarca senedir nesillerini devam ettiriyor. Bu canlıların gizemini biraz olsun çözebilmek bile sofralarımıza taşımamız için yolumuza ışık tutuyor. Mantarların dünyasına olan saygımızı tariflerimize yansıtıyor, bu muhteşem lezzetli sebzelerin özelliklerinden faydalanmaya devam ediyoruz. Tıpkı mantarlara duyduğumuz saygı gibi doğaya ve ekosisteme de aynı saygıyı hissetmeyi sürdüreceğimiz yeşil günlere…

Reklam

Stresi Azaltma Yolları

0

Stres, küçük zorluklardan büyük krizlere kadar hayatımızın bir parçasıdır. Koşulları kontrol etmek her zaman mümkün olmasa da vereceğimiz tepkileri kontrol etmek olasıdır.

Stres bunaltıcı hale geldiğinde veya kronik olduğunda, sağlığımızı olumsuz yönde etkileyebilir. Bu yüzden zihninizi ve vücudunuzu sakinleştirebilecek etkili stres gidericileri bilmek ve gerektiğinde profesyonel yardım almak önemlidir.

Stresi azaltma söz konusu olduğunda, herkese uyan tek bir seçenek yoktur. Bir kişi için işe yarayan şey bir başkası için faydalı olmayabilir. Evde rahatlamanıza yardımcı olan şey ise topluluk içindeyken ideal bir seçenek olmayabilir. Haydi gelin, evde ve dışarıda uygulayabileceğiniz kısa ve uzun vadeli yollara bir bakalım.

Her Yerde Uygulayabileceğiniz Stres Azaltma Yolları

İster bir iş görüşmesi yapmak üzere olun, ister çocuğunuzun oyun alanındaki davranışlarından etkilenmiş olun, şu anda stresinizi azaltabilecek bazı stres azaltma araçlarına sahip olmak önemlidir.

Zihninizde Canlandırın

Güdümlü imgeleme zihninizde kısa bir tatil yapmak gibidir. Kendinizi “mutlu yerinizde” hayal etmeyi içerir. Bu belki kendinizi bir kumsalda otururken, dalgaları dinlerken, okyanusu koklarken ve altınızdaki sıcak kumu hissederken hayal etmek olabilir.

Meditasyon Yapın

Meditasyon, kısa süreli stres azaltmasının yanı sıra kalıcı stres yönetimini de destekler. Deneyebileceğiniz pek çok meditasyon çeşidi bulunuyor. Bunların içinden sizin için uygun olanı seçebilirsiniz.

Yavaş, derin nefesler alırken zihninizde tekrar ettiğiniz bir mantranız olabilir. Anda olmak için yapılan farkındalık çalışmaları için birkaç dakikanızı ayırabilirsiniz. Mesela sadece gördüklerinize, duyduklarınıza, tattıklarınıza, dokunduklarınıza veya kokladıklarınıza odaklandığınız anlar oluşturabilirsiniz.

Ana ve bulunduğunuz yere odaklandığınızda, daha önce olmuş bir şey hakkında tekrarlayan düşüncelere kapılmaz ya da gelecek için endişelenemezsiniz. Meditasyon ve farkındalık pratik gerektirir, ancak sizi şimdiye geri getirdiği için genel stres seviyenizde büyük bir fark yaratabilir.

Kaslarınızı Gevşetin

Aşamalı kas gevşemesi, vücudunuzdaki tüm kasları gruplar halinde gevşetmeyi içerir. Pratik yapmak için birkaç derin nefesle başlayabilirsiniz. Ardından, alnınızdan başlayıp ayak parmaklarınıza kadar inerek her bir kas grubunu sıkma ve gevşetme alıştırması yapın. Uygulama ile kaslarınızdaki gerginliği tanımayı öğrenebilir ve daha kolay gevşeyebilirsiniz.

Nefes Almaya Odaklanın

Sadece nefesinize odaklanmak veya nefes alma şeklinizi değiştirmek, genel stres seviyenizde büyük bir fark yaratabilir. Nefes teknikleri vücudunuzu ve beyninizi sadece birkaç dakika içinde sakinleştirebilir.

İyi haber ise etrafınızdaki hiç kimsenin bunu yaptığınızı fark etmeyecek olması. Bu nedenle ister stresli bir toplantıda ister kalabalık bir salonda oturuyor olun, nefes egzersizlerini stresinizi azaltmak için kullanabilirsiniz. Birçok farklı nefes egzersizi olsa da birkaç basit egzersiz şunları içerir:

  • Burnunuzdan nefes alın ve karnınızın havayla dolduğunu hissedin. Nefes alırken yavaşça üçe kadar sayın. Bir saniye bekleyin ve tekrar üçe kadar sayarken burnunuzdan yavaşça nefes verin.
  • Burnunuzdan nefes alın ve huzurlu, sakin havayı soluduğunuzu hayal edin. Havanın tüm vücudunuza yayıldığını hayal edin. Nefes verirken, stres ve gerginliği nefesle birlikte attığınızı düşünün.

Yürüyüşe Çıkın

Egzersiz, dakikalar içinde çalışabilen harika bir stres gidericidir. Yürüyüş yapmak, sizi farklı bir zihin çerçevesi içine sokabilir. Bu nedenle, ister sinir bozucu bir göreve ara vermek için ofiste bir gezintiye çıkın, ister işten sonra parkta uzun bir yürüyüş yapın, yürümek zihninizi ve bedeninizi canlandırmanın basit ama etkili bir yoludur.

Evde Uygulayabileceğiniz Stres Azaltma Yolları

Evinizin mahremiyetinde hızlı bir şekilde rahatlamanıza yardımcı olabilecek birçok yol mevcut.

Sevdiğiniz Birine Sarılın

Fiziksel dokunuş, stresinizi azaltmak için çok şey yapabilir. Sevilen birine sarılmak özellikle faydalı olabilir.

Birine sarıldığınızda vücut tarafından oksitosin hormonu salınır. Oksitosin, daha yüksek mutluluk seviyesi ve daha düşük stres seviyesi ile ilişkilidir. Oksitosin ayrıca kan basıncının düşmesine de yardımcı olur.  Bu nedenle, ihtiyacınız olduğunda sevdiğiniz birine sarılmaktan çekinmeyin. Bu ikiniz için de iyidir ve mevcut olan en basit stres atma yöntemlerinden biri olabilir.

Aromaterapi Yağlarından Faydalanın

Bazı araştırmalar, belirli kokuların beyin dalgası aktivitesini değiştirebileceğini ve vücuttaki stres hormonlarını azaltabileceğini öne sürüyor. Aroma terapi yağların gücünü keşfedin.

Yaratıcı Yönünüzü Ortaya Çıkarın

Yaratıcı yönünüzle temasa geçmek, çocukluk döneminde sizin için daha kolay olmuş olabilir. Ancak kaybettiğiniz bu bağı tekrar kazanmak için geç değil.

Çizim veya resimle ilgilenmiyorsanız, yetişkinlere özel boyama kitaplarını kullanabilirsiniz. Boyama yapmak stres atmanıza yardımcı olabilir.

Araştırmalar sürekli boyama yapmanın meditatif bir etkiye sahip olabileceğini gösteriyor. Journal of the American Art Therapy Association’da yer alan bir çalışmaya göre karmaşık geometrik desenleri renklendiren insanların kaygı düzeyleri azalabiliyor.

Uzun Vadeli Stres Azaltma Yolları

Bazı alışkanlıklar, genel sağlık durumunu iyileştirmeye katkı sağlamanın yanı sıra strese karşı direnci de artırabilir. Örneğin, düzenli olarak egzersiz yapan veya meditasyon yapanlar, zorlu bir zorluk karşısında daha az stresli olma eğilimindedir. Bu nedenle, stresten korunmanıza ve zorluklarla sağlıklı bir şekilde başa çıkmanıza yardımcı olacak bir yaşam tarzı oluşturmak.

Dengeli Beslenin

Zayıf bir diyet, strese karşı daha fazla tepki göstermenize neden olabilir. Duygusal yeme ve yüksek yağ ve şeker oranına sahip yiyeceklere yönelme, uzun vadeli stresinizi artıran geçici bir rahatlama hissi sağlayabilir. Kurabiye ve patates cipsi gibi rafine karbonhidratlar kan şekerinde artışa neden olabilir. Kan şekeriniz düştüğünde, daha fazla stres ve endişe yaşayabilirsiniz.

Sağlıklı bir beslenme şeklini benimsemek, uzun vadede stresle savaşmanıza yardımcı olabilir. Yumurta, avokado ve ceviz gibi yiyecekler ruh halinizi ve enerji dengenizi destekler.

Eğlenceye Zaman Ayırın

Birçok insan hobiler, oyunlar veya ekstra eğlence için çok meşgul olduğunu düşünüyor. Ancak boş zamanınıza eğlenceli aktiviteleri dahil etmek, kendinizi iyi hissetmenin anahtarı olabilir. Üstelik kendinizi daha iyi hissettiğinizde daha iyi performans gösterirsiniz, bu da boş zamanın çalışma zamanınızı daha verimli hale getirebileceği anlamına gelir. İster çiçeklerinizle ilgilenin ister fotoğraf çekmek için dışarı çıkın, yeter ki kendinize iyi gelecek şeyi bulun.

Kendinizle Olumlu Konuşun

Kendimizle konuşma şeklimiz bizi etkileyen unsurlardan biri. Sert özeleştiri, kendinden şüphe duyma ve yıkıcı tahminler size bu konuda yardımcı olmaz. Sürekli “Bunun için zamanım yok” ve “Buna dayanamıyorum” gibi şeyler düşünürseniz, kendinizi strese sokarsınız.

Kendinizle daha gerçekçi, şefkatli bir şekilde konuşmayı öğrenmeye ne dersiniz? Kendinize yargılayıcı isimler takmak veya yeteneğinizden şüphe etmek yerine, daha nazik bir iç diyalog geliştirin. Kendinizle iyimser ve şefkatli bir sohbet, duygularınızı yönetmenize ve olumlu adımlar atmanıza yardımcı olabilir.

Yoga Yapın

Yoga; fiziksel hareket, meditasyon, hafif egzersiz ve kontrollü nefes almayı birleştirir. Bunların tümü stresti azalmak için birebirdir. Yoga, çeşitli fiziksel, psikolojik ve ruhsal faydalar sunar. Başlamak için bir ders alabilir, online derslere katılabilir veya pratik yapmaya başlamanıza yardımcı olacak bir uygulama kullanabilirsiniz.

Yoga matı seçenekleri için tıklayın.

Egzersizi Öncelik Haline Getirin

Fiziksel aktivite, stresi yönetmenin ve zihinsel sağlığı iyileştirmenin anahtarıdır. Bir spor salonuna kayıt yaptırın, ders alın veya dışarıda egzersiz yapın. Gün içinde daha fazla aktif olmanın, pek çok yolu olduğunu unutmayın.

Problem Odaklı Stres Azaltma Yolları

Çoğu stres azaltma tavsiyesi, duygularınızı değiştirmeye ya da yönlendirmeye odaklanır. Ancak bazen bulunduğunuz ortamı ya da durumu değiştirene kadar rahatlayamayabilirsiniz. Bu stresle duygu odaklı başa çıkmanın aksine “problem odaklı başa çıkma” olarak adlandırılabilir. Problem odaklı başa çıkma ise stres etkenini hayatınızdan çıkarmak için adımlar atmayı içerir.

Yapılacaklar Listenizi Düzenleyin

Eğer 20 saat sürebilecek bir çalışmayı 15 saate sıkıştırmayı düşünüyorsanız elbette stresli hissedeceksiniz. İş yükünüzü azaltmak, size yardımcı olabilir. Bu, katıldığınız bir grup organizasyonundan ayrılmak anlamına mı geliyor, yoksa ev işlerinizi tamamlaması için birini işe almak mı? Zaman yönetimi becerilerinizi geliştirmek, yaşadığınız stresi en aza indirmenize ve yapılması gereken işleri daha iyi yönetmenize olanak tanır. Acele etme veya unutma stresi olmadan “yapılacaklar” listenizdeki her şeyi tamamladığınızda, hayatınız daha kolay gelir.

Stresinizi Artıran Şeyleri Hayatınızdan Çıkarın

Bazen stresinizi azaltmanın en iyi yolu hayatımızdan bir şeyleri çıkarmaktır. Daha fazla huzurlu olmak için stresi artıran şeylerden uzak durmayı tercih edebilirsiniz. Haberleri izlemek, sürekli dijital cihazlarınıza bağlı olmak ve çok fazla kafein tüketmek hayatınıza daha fazla stres katabilecek şeylerden sadece birkaçı. Günlük alışkanlıklarınızda bazı değişiklikler yapmak, kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir.

Reklam

Kilo Vermek için Uygulayabileceğiniz Beslenme Tüyoları

0

Herkes sağlıklı bir şekilde kilo vermek ister. Konu zayıflamak olduğunda birçok farklı yöntemle karşılaşabiliriz. Örneğin; meyve ve sebzeler açısından zengin bir diyetin, çeşitli kronik hastalıklara yakalanma riskini azalttığı ve vücudu dinç tutmak gibi özellikleri olduğunu biliyoruz. Günümüzde sıklıkla tercih edilen pek çok kilo verme yöntemi var ve her geçen gün bu yöntemlere yenisi ekleniyor. Bu değişimlere uyum sağlamak, trendleri takip etmek ve en doğru beslenme yöntemlerini bulmak bazen zor olabiliyor veya araştırmak için yeterli zamana sahip olamıyoruz.

Siz de kilo verme sürecinizi hareketlendirmek ve sürecinizi daha etkili yönetmek istiyorsanız bu tüyolara göz atabilirsiniz.

İşte uygulayabileceğiniz beslenme tüyoları…

Protein Alımınızı Artırın

Protein genellikle besinlerin en önemlisi olarak biliniyor. Açlık ve tokluk hormonlarınızı etkileme kabiliyeti nedeniyle protein, kilo verme süreçlerinizde size yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra protein, kas kütlenizi korumanıza yardımcı olabilir ve eğer egzersiz yapıyorsanız, protein alımınızı artırarak kas kütlenizi artırabilirsiniz. Kilo kaybıyla ve yaşlandıkça meydana gelebilecek kas kütlesi kaybını önlemek adına protein almanın önemli olduğu biliniyor. Kilo vermeye çalışıyorsanız, her ana ve ara öğüne bir protein kaynağı eklemeyi hedefleyebilirsiniz. Bu daha uzun süre tok hissetmenize ve aşırı yeme olasılığınızı azaltmanıza yardımcı olacaktır.

En iyi protein kaynaklarının arasında; süt ürünleri, bazı kuru yemişler, yumurta, fıstık ezmesi, fasulye, mantar veya yağsız et gibi besinler yer alıyor.

Protein barlar da bu konuda size yardım edebilir!

Sağlıklı Yağlar Kullanın

İşlenmiş tohumlar ve bitkisel yağlar, son birkaç yılda evlerin vazgeçilmezi haline geldi. Bunun sebepleri arasında ise besin değeri açısından yüksek olmaları yer alıyor. Bu yağlar aynı zamanda omega-6 yağ asitleri bakımından yüksek olduğu için de tercih ediliyor. Bitkisel yağları öğünlerinize dahil ederek kilo verme sürecinize destek olabilirsiniz. Bu yağların arasında zeytinyağı, avokado yağı, Hindistan cevizi yağı gibi örnekler bulunuyor.

The Lifeco Avokado Yağı ürününe göz atın.

Pişirme Yönteminizi Değiştirin

Yemeğinizi hazırlama şekliniz, sağlığınızın üzerindeki etkileri de büyük ölçüde değiştirebilir. Izgara ve yağda kızartma, et ve balık hazırlamanın popüler yöntemleri olarak biliniyor. Bu yöntemler kalori açısından kilo verme sürecinizi ve sağlığınızı olumsuz etkileyebiliyor. Daha fazla yağ kullanılarak hazırlanan bu yöntemlerin yerine tercih edebileceğiniz daha etkili yöntemler de bulunuyor. Bu yöntemlerin arasında haşlama, fırında ya da buharda pişirme gibi yöntemler yer alıyor. Bunlara ek olarak hala ara sıra ızgara veya derin yağda kızartılmış yemeğin tadını çıkarmak isteyebilirsiniz, ancak bu yöntemleri en aza indirmekte fayda var.

Salata Soslarına Dikkat Edin

Salata, kilo vermek isteyen kişilerin ve diyet yapanların sıklıkla tükettiği bir öğün olarak öne çıkıyor. Ancak bir restoranda yemek yiyecekseniz salata soslarına dikkat etmenizi öneririz. Değişik soslara sahip olabilen bazı salatalar, sandığınızın aksine kalori açısından yüksek olabilir ve bu durum kilo verme sürecinizi olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla evde veya dışarıda salata tercih edecekseniz sossuz olanları tercih edebilir veya yoğurt bazlı sosları tercih edebilirsiniz.

Kahvenizi Sade İçin

Dünyanın en popüler içeceklerinden biri olan kahve önemli bir antioksidan kaynağı olması ve yağ yakımını hızlandırması ile öne çıkıyor. Bununla birlikte kahve; şurup, ağır krema ve tatlandırıcı gibi birçok ek bileşen içeren çeşitleriyle satışa sunuluyor. Bu çeşitleri içmek, çok fazla şeker ve kalori almanıza neden olabilir. Bu sebeple kahvenizi sade içmeyi veya şeker yerine az miktarda süt veya krema eklemeyi denemeyi düşünebilirsiniz.

Nature’s Supreme Kafein takviyesini deneyebilirsiniz.

Daha Küçük Tabaklardan Yiyin

Tabak porsiyonları, kilo verme süreçlerinde önem taşıyor. Büyük bir tabak, yemek porsiyonunuzu daha küçük gösterebilirken; küçük bir tabakta yemek, porsiyonlarınızı daha büyük gösterebilir. Bu durum, daha az yemenize ve porsiyon kontrolü yapmanıza yardımcı olabilir. Dolayısıyla normalde tercih ettiğinizden daha küçük bir tabak tercih edebilir, porsiyonlarınızı daha iyi ayarlayarak kilo verme sürecinize destek olabilirsiniz. Daha küçük yemek takımlarında yiyerek, beyninizi daha fazla yediğinizi düşünmesi için kandırabilir, ihtiyaç duyduğunuzdan fazla yeme olasılığınızı azaltabilirsiniz.

Daha Aktif Olun

İyi beslenme ve egzersiz, birbirinden ayrılmayan yakın arkadaşlar olarak nitelendirilebilir. Eğer kilo vermek istiyorsanız egzersiz yapmayı hayatınıza dahil ederek daha efektif bir yol ile kilo verebilirsiniz. Bunlara ek olarak egzersizin ruh halini iyileştirdiği ve depresyon gibi duyguların azalmasına yardımcı olduğu düşünülüyor. Her gün yaklaşık 30 dakika orta ila yüksek yoğunluklu egzersiz yapmayı hedefleyebilir, günlük aktivitelerinizde de daha aktif kalmaya özen gösterebilirsiniz. Örneğin asansör yerine merdivenleri tercih edebilir, gideceğiniz yere yürüyebilirsiniz.

Bonus: İyi Bir Uyku Çekin

Beslenme kadar uyku düzeninin de kilo verme süresinde önem taşıdığını biliyor muydunuz? Uyku yoksunluğu iştah seviyelerinin bozulmasına neden olabilir. Bu durum, artan kalori alımına ve kilo alımına yol açabilir. Uykusuz kalmak ayrıca konsantrasyonu, üretkenliği, atletik performansı, glikoz metabolizmasını ve bağışıklık fonksiyonunu olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle yeterli miktarda kaliteli uyku almaya çalışmak önemlidir.

One Up Good Night takviyesini inceleyin.

Reklam

Antrenman için En Uygun Saat Nedir?

0

Yoğun programımız içinde egzersiz yapmak için zaman bulmak kolay olmuyor. İş yükü ve sosyal yaşam arasında gidip gelmek, dışarı çıkmak ya da Netflix’te yeni bir diziye başlamak arasında kaldığımız günler elbette var. Sağlığımız için önem taşıdığını bilsek bile antrenman seanslarımızı ayarlarken sıkıntı yaşayabiliyoruz.

Planlarımızın arttığı ve zaman hesabının çok değerli olduğu bir dönemdeyiz. Fitness hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olabilecek zaman aralığını bilmek ise antrenmandan daha fazla verim almanıza yardımcı olabilir.

Aslında “Antrenman için en uygun saat nedir?” sorusuna cevap olarak; “En uygun zaman yaşam tarzınıza en uygun olandır ” diyebiliriz. Ancak araştırmalara göre günün her saat aralığının kendi içinde avantajları var. Haydi gelin, öncelikle bunların ne olduğunu öğrenelim.

Sabah Antrenmanlarının Faydaları

Sabah Antrenman Yapmanın Faydaları

Sabahları antrenman yapmanın birçok artısı var. Güne endorfinle başlamak ve bazı insanların zaman bile ayıramadığı antrenmanı sabah 9.00’dan önce bitirmek, daha iyi hissetmenize neden olur. Ayrıca, öğleden sonra veya akşam saatlerinde egzersiz yapma konusunda endişelenmenize gerek kalmaz. Arkadaşlarla sosyalleşmek ya da akşam yemeği ve dizi keyfi için zaman ayırmak daha kolay olabilir.

Sabahları özellikle aç karnına egzersiz yapmak, depolanmış yağları yakmanın en iyi yoludur. Bu da onu kilo vermek için ideal kılar. Bunun en büyük nedeni sabahları vücudun hormonal bileşiminin bu hedefi destekleyecek şekilde ayarlanmış olmasındandır.

Journal of Physiology’de yayımlanan bir çalışma, sabah 7.00’de egzersiz yapmanın vücut saatini olumlu etkileyebileceğini belirtiyor. Yani bu durum sabahları daha uyanık hissedeceğiniz, akşamları daha erken yorulacağınız ve böylece daha erken uyuyarak yeterince dinlenebileceğiniz anlamına geliyor. Hatta bazı araştırmalar, sabah saatlerinde tamamlanan sağlıklı alışkanlıklara bağlı kalmanın çok daha kolay olduğunu öne sürüyor. Egzersiz stresi azaltmak adına harika bir yol olduğu için sabah saatlerinde antrenman yapmak gün boyunca zihinsel sağlığınızın ve üretkenliğinizin daha iyi olmasına da neden olabilir.

Öğleden Sonra Antrenman Yapmanın Faydaları

Antrenmana öğleden sonra vakit ayırmak özellikle çok uzun veya zorlu bir rutin yapmaya çalışıyorsanız etkili olabilir. Sabah antrenmanları yağ yakmak ve kilo vermek için idealdir ancak öğleden sonra yapılan antrenman, öncesinde bir veya iki öğün yemiş olacağınız için performansınızı artırabilir. Bir çalışma, vücudunuzun öğleden sonra zirve yapabileceğini söylüyor. Çünkü vücut sıcaklığınız gün boyunca artıyor ki bu durum kas işlevinizi ve gücünüzü, enzim aktivitenizi ve dayanıklılığınızı optimize ediyor. 14.00 – 18.00 arası vücut ısınız en yüksek seviyededir. Bu, vücudunuzun en hazır olduğu zaman aralığında egzersiz yapacağınız anlamına gelebilir.

Antrenman performansına yönelik sporcu takviyeleri için tıklayın.

Akşam ve Gece Antrenman Yapmanın Faydaları

Amacınız güçlenmek ve maksimum kas gücünden yararlanmaksa, antrenmanınızı günün ilerleyen saatlerine alabilirsiniz. Journal of Sports Science & Medicine’de yayımlanan bir araştırmaya göre; hormon seviyelerindeki ve çekirdek vücut sıcaklığındaki dalgalanmalar nedeniyle en yüksek kas performansı öğleden sonra ve akşam erken saatlerde ortaya çıkıyor.

Sabah egzersizleri ve kilo verme ile ilgili araştırmalar daha yerleşik olsa da bazı kanıtlar gece egzersizlerinin de kilo vermeyi teşvik edebileceğini gösteriyor. Experimental Psychology dergisinde yayımlanan bir makale, gece antrenmanlarının sanılanın aksine uykuyu etkilemediğini ve zamanla açlığı uyandıran bir hormon olan ghrelin düzeylerini düşürebildiğini belirtiyor. Bu durum ise gece atıştırmalıklarını kesmenize ve böylece kilo kontrolünü sağlamanıza yardımcı olabilir.

Gece yapılan terleme seansının bir diğer faydası ise sizi yarına hazırlamasıdır. Günün stresini boşalttığınız için zihniniz rahatlar. Böylece daha iyi uyuyabilir ve sabah tazelenmiş bir şekilde uyanarak ertesi güne hazır olabilirsiniz.

Peki, En Doğru Zaman Ne Zaman?

Gerçekten önemli olan, programınıza uyan bir saatini bulmanız ve ardından bu saate bağlı kalmanızdır. Antrenman programınızı her gün aynı saatte tutarlı olarak yapmak antrenmandan daha fazla kazanç sağlamanıza neden olur.

Üst vücut kuvvetini ve gücünü geliştirmeye daha fazla odaklanıyorsanız; muhtemelen öğleden sonra veya akşam yapılan antrenmanlardan daha iyi sonuçlar alırsınız. Yağ kaybı için ise sabah antrenmanlarının daha iyi sonuç verebileceğini söyleyebiliriz. Ancak yine de tüm bu faktörler, antrenman rutininizin içeriğine göre de değişiklik gösterecektir. Artık karar sizin…

İlginizi Çekebilir: Her Ruh Haline Uygun Egzersiz Önerileri

Reklam

Beyaz Ekmek Yerine Tüketebileceğiniz Besinler

0

Beyaz ekmek, günümüzde yaygın olarak tüketilen besinlerin arasında yer alıyor. Özellikle ülkemizde manevi değere de sahip olan beyaz ekmek, beyaz un ile üretiliyor ve rafine edilen beyaz un kullanıldığı için bazı değerli özelliklerini kaybetmesiyle biliniyor. Ekmek unu rafine edildiğinde, öğütme işlemi sırasında tahılın özü ve kepeği atılıyor ve böylece lif, vitamin ve mineral kaynakları çıkarılmış oluyor.

Beyaz ekmek, tam tahıllı besinlere oranla besin değerlerini kaybedebiliyor. Dengeli bir beslenme için beyaz un yerine daha besleyici gıdaları beslenme sürecinize dahil edebilirsiniz. Besleyiciliği daha yüksek ve lezzetli olan yeni seçeneklere şans vermek istiyorsanız alternatif olarak tüketebileceğiniz gıdaları beslenmenize ekleyebilir, özelliklerinden faydalanabilirsiniz.

Beyaz ekmek yerine tercih edebileceğiniz alternatiflerin arasında şunlar yer alıyor:

Tam Tahıllı Ekmek

Pek çok insan, tam buğday veya çavdar gibi daha doyurucu ekmekler yerine beyaz ekmeğin yumuşak, yastıksı dokusunu tercih edebiliyor ancak beyaz ekmek yerine tam tahıllı alternatifleri denemek, beyaz ekmekten uzaklaşmanıza yardımcı olabilir. Tam tahıllı ekmeklere tıpkı beyaz ekmekler gibi kolayca ulaşabilir, hayatınıza dahil edebilirsiniz.

Tam tahıllı ekmeklerin bazı özellikleri ise şöyle:

Bağışıklık sistemini güçlendirir: Beyaz ekmekten besin değeri açısından daha zengin olan tam buğday ekmeği; B1, B2, B3 ve B9 (folik asit) vitaminleri, E vitamini, magnezyum, demir, selenyum, potasyum, fitokimyasallar ve antioksidanlar içerir. Sahip olduğu bu bileşenler ise bağışıklık sisteminizi güçlendirmenize yardımcı olabilir.

Besleyiciliği yüksektir: Tam buğday unları da dahil olmak üzere tam tahıllı besinlerin lif bakımından daha yüksek olması besleyiciliğini artıyor. Ayrıca, ruşeymi çıkarmak için işlenmiş rafine edilmiş tahıllar, besin değerlerinin çoğunu kaybedebildiği için tam tahıllı ekmekler besin değeri açısından daha yüksek olarak biliniyor.

Kilo kontrolüne yardımcı olabilir: Tam tahıllı ekmekler, rafine edilerek üretilen beyaz ekmekler gibi şeker veya ek bileşenler içermemesi ile biliniyor. Kalori bakımından daha düşük olabilen tam tahıllı ekmekler, türüne ve yapılış biçimine göre farklılıklar gösterse de kilo kontrolü süreçlerinde size yardımcı olabilir.

Haşlanmış Patates

Salatasıyla gönüllere taht kuran haşlanmış patates, beyaz ekmek yerine tüketebileceğiniz gıdaların arasında yer alıyor. Küçük veya orta boy bir adet patatesin doyuruculuğuna inanmak istiyorsanız yan yemek olarak kullanabilir, özelliklerini keşfedebilirsiniz.

Haşlanmış patatesin en bilinen özelliklerinin arasında bunlar yer alıyor:

Bağırsak problemlerine iyi gelebilir: Hazımsızlık, şişkinlik problemlerinde geleneksel bir yöntem olarak haşlanmış patatesin tüketilmesine aşina olabilirsiniz. Bu durum, patatesin içerisindeki liflerden kaynaklanıyor ve bağırsak sorunlarını regüle etmeye yardımcı olan besin değerleriyle ön plana çıkıyor.

B6 vitamini içerir: Beyaz ekmek yerine tercih edebileceğiniz haşlanmış patates, B6 vitamini açısından yüksek değerlere sahip olmasıyla ön plana çıkıyor. B6 vitamininin ise stresi yönetmeye yardımcı olduğu ve yorgunluğa karşı geldiği biliniyor. Yine de bu konu hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor.

Mide asidine iyi gelebilir: Haşlanmış patates, besin değerleri ve sahip olduğu bileşenler sayesinde midede sindirime iyi gelebilir. Midedeki gaz ve asitleri düzenleyerek mide rahatsızlıklarının giderilmesi için yardımcı olabilmesinin yanı sıra bu sayede mideyi de rahatlatabilir.

Yulaf Ezmesi

Kahvaltı kaselerinden tatlı tariflerine kadar artık neredeyse her yerde karşımıza çıkan yulaf ezmesi, gün geçtikçe daha çok tercih edilmeye devam ediyor. Beyaz ekmeğin yerine tüketebileceğiniz yulaf ezmesinin özellikleri ise bir hayli fazla.

Yulaf ezmesinin öne çıkan özellikleri ise şöyle:

Antioksidan kaynağıdır: Yulaf ezmesi, antioksidanlar ve polifenoller adı verilen faydalı bitki bileşikleri bakımından yüksek olmasıyla biliniyor. Avenantramidler adı verilen benzersiz bir antioksidan grubuna da ev sahipliği yapan yulaf, beyaz ekmek yerine tüketebileceğiniz gıdaların arasında yer alıyor.

Anti-enflamatuar özellikler taşır: Yulaf ezmesinin sahip olduğu antioksidanlardan biri olan avenantramidler, anti-enflamatuar etkileriyle öne çıkıyor. Bu sayede vücuttaki iltihaplanmayı azaltıcı etkisi olduğu düşünülüyor.

Granola gibi lezzetli seçenekleri vardır: Granola barlar, birçok insan için atıştırmalık bir seçimdir. Ancak bazı granola barlar, ilave şeker ve çikolata parçaları veya şeker kaplamaları gibi diğer tatlı bileşenler içerebiliyor. Beyaz ekmek yerine granola tercih etmeyi düşünüyorsanız ev yapımı şekersiz granolaları da tercih edebilirsiniz.

Saf Yaban Mersinli & Bademli Granola ürününe göz atabilirsiniz.

Galeta

Kolay atıştırmalıklar denince akla ilk gelen seçeneklerden biri olan galeta, doyurucu olması sayesinde sıkça tercih ediliyor. Çay veya kahve yanına da yakışan lezzeti ile kahvaltılarda veya ara öğünlerde kullanmaya uygun olmasıyla ön plana çıkıyor. Galetalar farklı çeşitlere sahip olabiliyor ama genel olarak özellikleri benzerlik gösteriyor.

Galetanın başlıca özelliklerinin arasında ise şunlar yer alıyor:

Protein kaynağıdır: Protein ve lif kaynağı olarak bilinen galeta, safra asitlerini önleyerek tokluk hissi verebiliyor. Bu özelliğini almasına yardımcı olan protein içeriği ise kilo kontrolüne önem verenlere yardımcı oluyor.

Uzun ömürlüdür: Galetalar yapısı gereği normal ekmeklere göre daha uzun süre bayatlamadan muhafaza edilebiliyor. Dolayısıyla galeta tüketmek isteyip stokladığınızda ekmekle karşılaştırıldığında daha uzun süreler dolapta saklayabilir, ihtiyacınız olduğunda tüketebilirsiniz. 

Mineral bakımından zengindir: Galeta, potasyum ve kalsiyum gibi besin değerleriyle ön plana çıkıyor. Bu sayede gün içinde ihtiyaç duyulan değerleri karşılamanıza yardımcı olabilir. Her galetanın değerleri farklı olabilir ancak satın aldığınız paketin üzerindeki değerlere göz atabilirsiniz.

Tam Tahıllı Makarna

Bulunduğumuz coğrafya ve sahip olduğumuz kültürün bir getirisi olarak makarna ve makarna çeşitleri, en popüler öğünlerin arasında yer alıyor. Tıpkı ekmekte olduğu gibi makarnanın da tam tahıllı seçenekleri mevcut. Tam tahıllı makarnalar, raflarda satılan normal makarnalardan biraz daha farklı olabiliyor ve rafine un kullanmadan üretiliyor. Dolayısıyla beyaz ekmek yerine tam tahıllı makarna tüketmeyi de tercih edebilirsiniz.

Lif kaynağıdır: Tam tahıllı makarnalar tipik olarak daha fazla lif içermesiyle ön plana çıkıyor. Tıpkı tam tahıllı ekmeklerde olduğu gibi rafine edilmeden üretilen bu makarnalar, lif bakımından oldukça zengin.

Daha uzun süre tok tutabilir: Makarnalar, beslenme listenize tok tutan kepekli tahıllar eklemenin başka bir basit yolu olarak açıklanabilir. Tam tahıllı makarna, diğer makarnalara göre daha uzun süre tok tutmasıyla popüler olmuştur ve sebebi de daha fazla lif içermesi sayesinde sindirim sistemini desteklemesi olarak biliniyor.

Kalori bakımından düşük olabilir: Genel olarak tam tahıllı makarnalar, beyaz un ile üretilen makarnalara oranla daha düşük kalorili olabilir ve bu sayede kilo kontrolüne yardımcı olabilir.

Reklam

Cilt Bakım Rutininize Ekleyebileceğiniz 5 Yağ

0

Cilt bakımı, herkesin zaman ayırdığı keyifli bir süreç olarak biliniyor. Cilt bakımında kullanılan ürünler geniş bir yelpazeye yayılabiliyor ve her bireyin tercihleri elbette ki değişiklik gösterebiliyor. Esansiyel yağlar da cilt bakımında sıklıkla kullanılan ürünlerin arasında yer alıyor. Bu süreçte doğallığı ön planda tutanlardansanız siz de esansiyel yağlar ile ilişkinizi kuvvetlendirebilirsiniz.

Kozmetik amaçlı kullanılan birçok esansiyel yağ bulunuyor ve çoğu cilt bakımında kullanılıyor. Ek olarak bu doğal yağlar, gün geçtikçe daha çok öneriliyor ve tercih ediliyor.

Cilt bakım rutininize ekleyebileceğiniz esansiyel yağlardan bazıları ise şöyle:

limon yağı

Limon Yağı

Buhurdanlık ile ilk tercih edilen yağların arasında yer alan limon yağı, baharı hatırlatan narenciye kokusuyla gönülleri fethediyor. Genellikle taze limonların kabuğundan buhar ekstraksiyonu yoluyla elde edilen limon yağı; hem cilt için uygun hem de solunabilir bir yağ olarak kullanılabiliyor.

Uçucu yağ olarak da kullanabileceğiniz limon yağı için tıklayın.

Limon yağının öne çıkan özellikleri ise şu şekilde:

Akneye iyi gelebilir: Limon yağı, akneli ciltlerde sıkça tercih edilmesiyle biliniyor. Sahip olduğu özellikler sayesinde limon yağı, iltihaplanmayı ve akneye neden olan bakteriler azaltabiliyor. Ek olarak cildin sıkılaşmasına da yardımcı olabiliyor.

Cildi aydınlatmaya yardımcı olabilir: Limon yağı, birçok antioksidana ev sahipliği yapıyor. Bu antioksidanlardan bazıları cilt tonunuzu aydınlatabilecek ve koruyabilecek etkilere sahip olabilir, bu sayede cildin parlak ve aydınlanmış bir görünüm elde etmesine yardımcı olabilir.

Ağrı kesici görevi görebilir: Limon yağının aromaterapide doğal bir analjezik olarak kullanıldığı biliniyor. Uygulandığı bölgedeki acıyı veya ağrıyı azalttığına dair inanışlar bulunsa da bu konu hakkındaki araştırmalar hala devam ediyor.

Avokado Yağı

Avokado, diğer meyvelerin ve sebzelerin arasında gerek dokusuyla gerek besin değerleriyle ön plana çıkan mucize besinlerin arasında yer alıyor. Sahip olduğu birçok vitamin ve mineral, avokadonun diğer meyvelerden farkını ortaya koyan özelliklerinin arasında.

Avokado yağı da hem cildiniz hem de yüzünüz için çeşitli faydalar sağlayabilir. Günlük rutininize avokado yağını ekleyerek bu meyvenin şifasını keşfedebilir, sahip olduğu antioksidanlar ve sağlıklı yağlar sayesinde cildinizi ödüllendirebilirsiniz.

Avokado yağının bazı faydaları ise şöyle:

Oleik asit açısından zengindir: Avokado yağının neredeyse %70’i, tekli doymamış bir omega-9 yağ asidi olan oleik asitten oluşur. Oleik asidin ise özellikle kalp için ideal bir yağ asidi olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla bu yağ cildinizin yanı sıra kalbiniz için de yararlı olabilir.

Cilt hasarlarını önler: Avokadoların cildinizi güneş hasarı ve enflamasyona karşı korumaya yardımcı olabilecek bileşikler içerdiğini biliyor muydunuz? Ultraviyole ışınlarının cildinize verebileceği potansiyel hasarı engellemeye yardımcı olmak için cilt rutininize avokado yağını ekleyebilirsiniz.

Vitamin açısından zengin: Avokado, vitamin ve mineral açısından zengin bir meyve olarak ön plana çıkıyor. Avokadoda bulunan C vitamini ve E vitamini, cildinizi güneş ve diğer çevresel faktörlerin neden olduğu oksidatif hasardan korumaya yardımcı olabiliyor.

Talya Avokado Yağı size yardımcı olabilir!

Üzüm Çekirdeği Yağı

Üzüm çekirdeği yağı, uzun zamandır cilt bakım rutinlerinin başrollerinden biri olmaya ve cinsiyet fark etmeksizin kullanılmaya devam ediyor.

Cilt bakım rutininize ekleyebileceğiniz bu yağın bazı özelliklerine değinecek olursak:

Cilt tonunu eşitleyebilir: Üzüm çekirdeği yağı, birçok antioksidana sahip olmasıyla ön plana çıkıyor. Bunların arasında yer alan proantosiyanidin adlı antioksidan, cilt tonunun eşitlenmesine yardımcı olabilir ve düzenli kullanıldığında en iyi etkiyi gösterebilir.

Cildin elastikiyetini artırabilir: Üzüm çekirdeği yağı, içerdiği vitamin ve mineraller sayesinde cildinizin yumuşak ve elastik kalmasına yardımcı olabilir. Ek olarak, vücudumuzda bulunan E ve C vitaminlerinin daha verimli kullanılmasına yardım edebilir.

Akneyi azaltabilir: Üzüm çekirdeği yağının mikroplarla savaşan özellikleri, ciltte meydana gelen akne sorununun giderilmesine yardımcı olabilir. Ciltteki gözeneklerin derinlerine sızabilen ve sivilceye neden olabilen bazı bakterileri ortadan kaldırmak için üzüm çekirdeği yağını tercih edebilirsiniz.

Üzüm çekirdeği yağlarına ve ekstrelerine göz atın.

Badem Yağı

Bademler atıştırmak için tercih edeceğiniz lezzetli ara öğünler olabilir. Badem yağı ise, her gün etkilerini yeniden keşfedeceğiniz bir cilt bakım yağına dönüşebilir! Badem yağı, rafine edilmeden üretilen yağların arasında yer alıyor ve bu sayede besin değerlerini ve lezzetini koruyor.

Kokusuyla kalbinizi kazanacak badem yağının bazı özelliklerine göz atacak olursak:

Vitamin ve mineral deposudur: Badem yağı, A ve E vitaminleri başta olmak üzere birçok önemli bileşeni bünyesinde barındırıyor. A vitamininde bulunan retinol, cildinizdeki hücrelerin yenilenmesine yardımcı olabilir ve E vitamini hücre hasarını önleyebilir. Ek olarak içerisinde bulunan çinko minerali, sivilce ve yüz yaralarının iyileşmesi için gerek duyulan minerallerin arasında yer alıyor.

Erken yaşlanmayı önleyebilir: Badem yağının içerisinde omega-3 yağ asitleri bulunuyor. Genellikle balıklarda ve balık yağlarında bulunan omega-3, badem yağında da olması sayesinde kolayca ulaşılabilir olmakta. Bu özelliği ise cildin erken yaşlanmasını önlemeye ve güneşin vereceği hasarların önlenmesine yardımcı olabilir.

Yoğun nemlendirme özelliği vardır: Badem yağı hızla emilmesi sayesinde diğer yağların arasında farkını hissettirir. Ayrıca, güçlü bir nemlendiricidir ve cildinizin ihtiyaç duyduğu nemi size sağlayabilir. Badem yağı, cildinizi nemlendirmenin ötesinde harika bir masaj yağı veya cilt bakımı rutini haline de gelebilir.

Badem yağlarını incelemeyi unutmayın.

Biberiye Yağı

Biberiye bitkisini iğneye benzer yaprakları, baş döndüren aromatik kokusu ve odunsu aroması ile tanıyabiliriz. Genellikle yemeklere eklenen biberiye, yağıyla da cilt bakımında ününü koruyor. En aromatik yemek çeşnilerinden biri olarak bilinmesine rağmen, dünya çapında en popüler aromatik bitkilerden biri olan biberiye; cilt bakım rutininize gözü kapalı ekleyebileceğiniz yağlardan biri. Geleneksel anlamda sevilen ve tercih edilen biberiye yağı, birçok özelliği ile dikkat çekiyor.

Biberiye yağının bazı özellikleri ise şöyle:

Ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir: Eski zamanlardan bu yana biberiye yağı, cilt bakımında kullanılmaya devam ediyor ve sahip olduğu bileşenler sayesinde bu yağ, ağrıyı ve acıyı hafifletmeye yardımcı olabiliyor. Özellikle akne veya yara gibi yüzünüzden oluşabilecek sorunlarda biberiye yağını kullanarak özelliklerinden faydalanabilirsiniz.

Hücre yenilenmesini sağlayabilir: Biberiye yağı, antioksidan kaynağı olmasıyla ön plana çıkar. Bu sayede ise hücre yenilenmesini hızlandırabilen özelliklere sahiptir. Hücre yenilenme süreçlerinde büyük rol oynayabilir.

Cilt tonunu eşitleyebilir: Ciltteki renk değişikliklerine iyi geldiği bilinen biberiye yağı, genellikle morlukların giderilmesi için kullanılıyor. Buna ek olarak biberiye yağı antioksidanlar sayesinde ciltteki renk değişimlerinin giderilmesine yardımcı olabilir.

Cildinize herhangi bir yağ uygulamadan önce belirli bir bölgede çok az miktarda denemeniz ve reaksiyon alıp almadığınızı görmek adına beklemeniz önemlidir. Neticede esansiyel yağlar da dikkatli kullanılması gereken ürünlerdir. Kronik rahatsızlık, ilaç kullanımı veya alerji gibi faktörlerden dolayı cildinize herhangi bir yağ kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışın.

Biberiye yağının uçucu formunu da inceleyebilirsiniz.

Reklam

En İyi Gece Atıştırmalıkları

0

İyi bir gece uykusu çekmek için elinizden geleni yapmanıza rağmen kendinizi buzdolabının karşısında mı buluyorsunuz? Yalnız değilsiniz, hangimiz buzdolabının ışığıyla aydınlattığımız mutfağımızda hızlıca bir şeyler atıştırmadık ki.

Gece geç saatlerde yemek yemenin kilo kontrolünü zorlaştırdığı malum. Ancak gerçekten açsanız, geceleri 200 kalorinin altında ve besin değeri açısından zengin olan atıştırmalıkları deneyebilirsiniz.

Gece Acıkınca Yiyebileceğiniz Atıştırmalık Önerileri

Aşağıdaki sağlıklı atıştırmalık önerileri, size bu konuda yardımcı olabilir. Hatta bazıları gece daha rahat uyumanıza yardım edebilir.

Gece Acıkınca Yiyebileceğiniz Atıştırmalıklar

Badem Ezmesi & Muz

Bir çorba kaşığı badem ezmesine batırılmış bir muz, vücudunuzun melatonin seviyelerini artırmaya yardımcı olabilir. Üstelik bu ikili yaklaşık 190 kaloriye karşılık gelir.

Muz, vücudunuzun bir kısmını melatonine dönüştürdüğü serotonin açısından nispeten zengin olan birkaç meyveden biridir (1). Badem ve badem ezmesi de bir miktar melatonin sağlar. Aynı zamanda iyi bir sağlıklı yağ, E vitamini ve magnezyum kaynağıdır (2). Magnezyum ise vücudunuzun melatonin üretimini destekleyebileceğinden iyi uyku ile ilişkilendirilir (3, 4).

Kivi

Bu tatlı-ekşi meyve oldukça besleyicidir ve kalorisi düşüktür. İki kivi yalnızca 84 kaloridir. İçerisinde 4 g lif yer alır ve önerilen günlük C vitamini miktarının %142’sini içerir (5).

Kivi de rahatlatıcı bir etkiye sahiptir ve daha hızlı uykuya dalmanıza yardımcı olabilecek miktarda serotonin içerir. Serotonin ayrıca karbonhidrat isteklerini frenlemeye de yardımcı olur (6).

Ananaslı Smoothie

Ananaslı Smoothie

Yatmadan önce protein açısından zengin bir atıştırmalık yemek, kas onarımını destekleyebilir ve özellikle düzenli olarak egzersiz yapıyorsanız; yaşa bağlı kas kaybını yavaşlatmaya yardımcı olabilir (7).

Süt bazlı bir smoothie, yatmadan önce süt içmenin kolay ve lezzetli bir yoludur. Örneğin yaklaşık 160 kalori içeren tropikal bir smoothie hazırlamak için 240 ml az yağlı süt ile 110 g donmuş ananası blender’dan geçirebilirsiniz.

Süt triptofan açısından da zengindir. Vücudunuz bu amino asidi, uykuya yardımcı olan serotonin ve melatonin hormonlarını üretmek için kullanır (8). Ananas da melatonin seviyesini yükseltmeye katkı sağlar (9).

Yabanmersini & Yoğurt

Yabanmersini & Yoğurt

Yoğurt mükemmel bir kalsiyum kaynağıdır. Uzun zamandır kemiklerinizi güçlü tutmasıyla tanınan bu mineral, son zamanlarda daha iyi uyku ile de ilişkilendirilmiştir (10, 11).

Yoğurt, özellikle kazein açısından da zengindir. Bazı çalışmalar, geceleri kazein proteini tüketmenin ertesi gün yaşanan sabah açlığını azaltmaya yardımcı olabileceğini düşündürür (12,13).

170 g sade yoğurt yaklaşık 104 kaloriye sahiptir. Yoğurdun içerisine 150 g yaban mersini eklerseniz 86 kalori daha eklemiş olursunuz.

Kabak Çekirdeği

Bir porsiyon (28 g) kabak çekirdeği 158 kaloridir ve daha iyi uykuyla ilişkilendirilen günlük magnezyum değerinin %40’ını sağlar (14, 15, 16). Ayrıca triptofan açısından da zengindir (17).

Kabak çekirdeği ile yarım elma veya biraz kuru üzüm gibi karbonhidratlar yemek, kabak çekirdeğindeki triptofanı melatonine çevirmek için vücudunuzu teşvik edebilir.

Tam Tahıllı Kraker & Peynir

Tam Tahıllı Kraker & Peynir

Tam tahıllı kraker ve peynir gibi karbonhidrat ve protein dengesi sunan atıştırmalıklar, kan şekeri seviyesinin daha dengeli olmasını destekler (18). Üstelik 4 kraker ve 28 g light süzme peynir yaklaşık olarak 145 kaloridir.

Uyku perspektifinden bakıldığında, kraker gibi karbonhidrat açısından zengin bir yiyeceği peynir gibi iyi bir triptofan kaynağıyla birleştirmek de etkili olabilir. (19, 20).

Gün içinde tüketebileceğiniz hatta ofise giderken yanınızda götürebileceğiniz tatlı atıştırmalık tarifleri için tıklayın.

Reklam

Yeni Başlayanlar için CLA Rehberi

0

Spor salonu müdavimleri, kas inşa etmelerine ve güçlerini artırmalarına yardımcı olabilecek takviyelere aşinadır. Ancak söz konusu metabolizmayı hızlandırmak ve yağ kaybetmek olduğunda neyin işe yarayıp neyin yaramadığına dair çok fazla kafa karışıklığı mevcut.

Metabolik hızı ve yağ metabolizmasını artırdığına inanılan ve kilo yönetimi konusunda karşımıza çıkan CLA takviyelerini, her yönüyle inceliyoruz.

CLA Nedir?

Konjuge linoleik asit ya da diğer adıyla CLA; bir omega-6 yağ asididir. İnsanlar genelde kilo verme ve vücut geliştirme süreçlerinde CLA takviyeleri kullanır. Peki, CLA gerçekten işe yarıyor mu ve riskleri neler? Merak etmeyin, hepsine değineceğiz…

Kilo verme diyetleri geleneksel olarak çok fazla yağ içeren yiyeceklerden kaçınmayı önerse de iyi ve kötü yağ türleri mevcut. Neredeyse tüm modern diyet rehberleri hem kilo kaybı hem de genel sağlık için makul miktarlarda sağlıklı yağ almayı teşvik eder. Araştırmacılar genellikle CLA’yı sağlıklı bir yağ olarak kabul eder.

CLA, sığır eti ve süt ürünleri gibi gıdalarda doğal olarak bulunur. Takviyelerde bulunan tip ise genellikle aspir yağından elde edilir. En yaygın CLA formları softgel veya kapsül olarak karşımıza çıkar.

CLA’nın Faydaları Nelerdir?

Birçok kişi, kilo verme ve kalp sağlığı için faydaları olduğuna inanarak CLA takviyeleri kullanır. Bununla birlikte, kanıtlar karışıktır ve çalışmaların çoğu insanlar yerine hayvanlar üzerinde yapılmıştır.

Araştırmalara göre CLA’nın potansiyel faydalarına değinecek olursak…

Kilo vermeye ve yağ yakmaya yardımcı olabilir: Obez ve fazla kilolu insanlar üzerinde yapılan bir çalışma; 12 haftalık bir dönemde günde en az 3-4 gram CLA tüketmenin, vücut yağında önemli ölçüde azalma sağlayabileceğini aktarır (1).

Metabolizmayı hızlandırabilir: CLA fitness dünyasındaki çoğu kişi tarafından “yağ yakıcı” olarak da bilinir. Böyle bilinmesinin elbette sebepleri var. CLA’nın bazal metabolizma hızını artırmaya yönelik bir dizi biyokimyasal reaksiyonla, vücuttaki yağ oranını azaltmaya yardımcı olabildiği bazı çalışmalarla gösterilmiştir (2, 3). Bazal metabolizma hızı, vücudun çalışması için gereken minimum enerji miktarı olarak tanımlanır. Bazal metabolizma hızındaki artış ise vücudun çalışması için daha fazla kalori yakıldığı anlamına gelir.

Yağsız kas kütlesini korumaya yardımcı olabilir: CLA, enerji için depolanmış yağı kullanarak iştahınızı bastırmaya ve enerji harcamasını artırmaya yardımcı olabildiği için yağ kaybına da yardımcı olabilir (4,5). Böylece kas kütlesinden ödün vermeden vücut yağını kaybetmeye çalışanlar için de faydalı olabilir.

Kalp sağlığını destekleyebilir: Ateroskleroz veya arterlerin sertleşmesi; kalp hastalığı için bir risk faktörüdür. Obez fareler üzerinde yapılan bir çalışma, CLA takviyeleri almanın ateroskleroza karşı koruma sağlayabileceğini öne sürer (6). Ancak insanlarda görülen ateroskleroz üzerindeki etkilerini anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

CLA Kullanmak Güvenli midir?

CLA genellikle güvenli kabul edilen bir takviyedir. Ancak CLA takviyesinin kalitesinden emin olmak için ürün etiketlerini okumak ve satın alınacak markayı araştırmak gerekir. Makul dozdan fazla kullanıldığında sindirim sorunları, mide bulantısı, kabızlık, mide ağrısı ve hazımsızlığa neden olabilir. Mevcut fiziksel durumunuz üzerinden değerlendirme yapılması için herhangi bir takviye kullanmadan evvel öncelikle doktorunuza danışmanız önerilir.

CLA Ne Zaman Kullanılır?

CLA’yı almak için en iyi zamanı belirlerken yine ürün etiketindeki yönlendirmeleri okumanız önemlidir. Genelde CLA’yı yemekten yaklaşık 30 dakika önce almak ideal kabul edilir.

Günde Ne Kadar CLA Alınabilir?

Çalışmalarda kullanılan dozlar günde 1,4 gram ile 6,8 gram arasında değişir. Çalışmalar arasında doz oranında önemli farklılıklar olsa da en sık önerilen doz günde 3,4 gramdır (7,8). Ancak yine de bir uzmana danışarak mevcut durumunuz üzerinden değerlendirme yapmanız ve satın aldığınız CLA takviyesinin üzerinde yer alan kullanım önerilerini takip etmeniz önerilir.

Yağ Yakımı Konusunda Güvenle Kullanabileceğiniz En İyi 5 CLA için tıklayın.

Reklam

Yeni Başlayanlar için L-Karnitin Rehberi

0

Levokarnitin ya da L-carnitin olarak da bilinen L-karnitin, vücudumuz tarafından üretilen bir amino asit yapısıdır. L-karnitin, yağı enerjiye dönüştürdüğü için enerji üretiminde de kritik bir rol oynar. Bu nedenle kendisi yağ yakıcı olarak da anılır.

L-karnitin, enerji üretimini desteklemenin yanı sıra, genel beyin işlevini sürdürmek ve belirli hastalık riskini azaltmak gibi vücuttaki diğer işlevlere de yardımcı olabilir.

L-karnitin hakkında merak edilen tüm soruları yanıtlıyoruz.

L-Karnitin Nedir?

L-Karnitin Nedir?

L-karnitin, vücudunuzda, yiyeceklerde ve takviyelerin çoğunda bulunan standart, biyolojik olarak aktif karnitin formudur. L-karnitin, amino asitlerin bir türevidir de diyebiliriz. Amino asitler, vücutta birçok temel görevi yerine getiren proteinleri yapmak için birleşirler. Karnitin, vücudun yağ asitlerini parçalamasına ve hücrelere güç sağlamak için enerjiye dönüştürmesine yardımcı olur.

L-karnitin, insan beyninde, karaciğerinde ve böbreklerinde üretilir. Vücutta, karaciğer ve böbrekler; lizin ve metiyonin amino asitlerinden L-karnitin oluşturur. Böbrekler ayrıca L-karnitini daha sonra kullanmak üzere depolayabilir ve fazlalığı idrar yoluyla ortadan kaldırabilir. Vücudunuzun yeterli miktarda üretmesi için bol miktarda C vitaminine de ihtiyaç vardır.

L-Karnitin Hangi Yiyeceklerde Bulunur?

Karnitin hayvansal ürünlerde, özellikle kırmızı ette bulunur. Kümes hayvanları, balık ve süt ürünleri de bir miktar karnitin sağlayabilir. En iyi L-karnitin kaynakları aşağıdaki gibidir (1).

GıdaL-Karnitin Oranı
Sığır eti (85 g)81 mg
Balık (85 g)5 mg
Tavuk (85 g)3 mg
Süt (227 ml)8 mg

L-Karnitin Çeşitleri Nelerdir?

L-karnitin vücudunuzda, yiyeceklerde ve takviyelerin çoğunda bulunan; standart, biyolojik olarak aktif karnitin formudur.

Karnitin çeşitleri ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:

D-karnitin: Bu aktif olmayan form, daha faydalı diğer formların emilimini engelleyerek vücudunuzda karnitin eksikliğine neden olabilir (2, 3).

Asetil-L-karnitin: Genellikle ALCAR olarak adlandırılan bu form muhtemelen beyniniz için en etkili formdur. Çalışmalar, nörodejeneratif hastalıkları olan insanlara fayda sağlayabileceğini düşündürür (4).

Propiyonil-L-karnitin: Bu formun yüksek tansiyon gibi dolaşım sorunları için uygun olduğu düşünülür. Kan akışını iyileştiren nitrik oksit üretimini artırabilir (5, 6).

L-karnitin L-tartrat: Bu form hızlı emilim oranı nedeniyle genellikle spor takviyelerine eklenir. Egzersizde kas ağrısına ve iyileşmeye yardımcı olabilir (7, 8, 9).

Çoğu insan için, asetil-L-karnitin ve L-karnitin, genel kullanım için etkili gibi görünür. Ancak, kişisel ihtiyaçlarınız ve hedefleriniz için her zaman bir uzmana danışmalı ve sizin için en uygun formu seçmelisiniz.

L-Karnitinin Faydaları Nelerdir?

L-karnitin veya genel olarak karnitin, hücreler için enerji yaratma konusunda önemli bir bileşendir. Yağ asitlerinin enerji olarak kullanılması için parçalanmasına yardımcı olan ana işlevi, vücudun hücrelerinin güçlenmesini ve verimli çalışmasını sağlar.

L-karnitin, temel işlevlerine ek olarak aşağıdaki gibi başka alanlarda bazı faydalar da sağlayabilir.

Kalp Sağlığı

Bazı çalışmalar, L-karnitinin kan basıncı ve kalp hastalığıyla ilişkili enflamatuvar süreci azaltma potansiyeli olduğunu gösterir. (10, 11). Bir çalışmada, günde 2 gram asetil-L-karnitin almanın, kan basıncında düşüşle sonuçlanmıştır (10). L-karnitin, koroner kalp hastalığı ve kronik kalp yetmezliği gibi ciddi kalp rahatsızlıkları olan hastalardaki gelişmelerle de bağlantılıdır (12, 13). 12 aylık bir çalışmada, L-karnitin takviyeleri alan katılımcılar arasında kalp yetmezliği ve ölüm oranında azalma gözlemlenmiştir (14).

Kanser Tedavisi

Bazen kemoterapi gibi kanser tedavileri, L-karnitin eksikliğine neden olabilir. Bu durumlarda L-karnitin takviyeleri, yorgunluk ve halsizlik gibi semptomları azaltmaya yardımcı olabilir (15).

Araştırmacılar şu anda bu bileşiği kemoterapiye bağlı doku hasarını önlemenin olası bir yolu olarak inceliyor, ancak henüz erken aşamalarda olduklarını belirtmekte fayda var.

Böbrek ve Karaciğer Sağlığı

Böbrekler ve karaciğer L-karnitinin oluşmasına ve kullanılmasına yardımcı olduğundan, bu organlardaki hastalık veya organ yetmezliği L-karnitin eksikliğine yol açabilir. Doktorlar, böbreklerin ve karaciğerin işlevini desteklemek ve eksikliği önlemek için bu durumlarda L-karnitin takviyesi önerebilir (16,17)

Egzersiz Performansı

L-karnitinin egzersiz üzerindeki etkileri dolaylı olabilir ve ortaya çıkması haftalar alabilir. Bu içerik, spor performansını doğrudan etkileyebilen kafein gibi içeriklerden farklıdır.

L-karnitinin potansiyel faydalarına gelecek olursak;

  • Egzersiz toparlanmasını iyileştirebilir (18, 19).
  • Kaslarınıza giden oksijen miktarını artırabilir (20).
  • Kan akışını ve nitrik oksit üretimini artırarak yorgunluğu azaltabilir (20 ).
  • Egzersiz sonrası kas ağrısını azaltabilir (21).
  • Vücudunuz ve kaslarınız boyunca oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin üretimini artırabilir (22, 23).

Kilo Kaybı

Teoride, L-karnitini kilo kaybına yönelik olarak kullanmak mantıklıdır.

L-karnitin, enerji için yakılmak üzere daha fazla yağ asidinin hücrelere taşınmasına yardımcı olduğundan, bunun yağ yakma ve kilo verme yeteneğini artıracağını düşünebilirsiniz. Bununla birlikte, insan vücudu son derece karmaşıktır ve hem insan hem de hayvan çalışmalarının sonuçları karışıktır.

Çoğunlukla obez bireyler veya yaşlı yetişkinler üzerinde yapılan dokuz çalışmanın analizi, insanların L-karnitin alırken ortalama 1,3 kg daha fazla kilo verdiğini gösterir (24).

Daha genç ve daha aktif bir popülasyonda L-karnitinin faydalarını doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Obez bireyler veya yaşlı yetişkinler için kilo vermeye yardımcı olabilir ancak kilo vermek amaçlandığında öncelikle kapsamlı bir diyet ve egzersiz rejimi uygulanmalıdır.

Kimler L-Karnitin Kullanabilir?

Spor salonu müdavimleri genelde vücutlarındaki karnitin depolarını, özellikle de kaslarındaki karnitin seviyelerini artırmak için L-karnitin takviyesi kullanırlar. Burada genel amaçları daha az kas ağrısı yaşamak, daha iyi toparlanmak ve daha fazla nitrik oksit üretimi gerçekleştirmektir.

Yaşlılar, vegan ve vejetaryen beslenmeyi benimseyenler doğal beslenme yolu ile ihtiyaç duydukları L-karnitini yeterince alamayabilirler. Bu nedenle, bir uzmana danışarak L-karnitin takviyeleri kullanabilirler.

L-Karnitin Kullanırken Nelere Dikkat Edilmeli?

Çoğu insan için günde 2 gram veya daha azı nispeten güvenli sayılır ve herhangi bir ciddi yan etkisi yoktur. Bir çalışmada, 21 gün boyunca her gün 3 gram karnitin takviyesi alan kişilerde herhangi bir olumsuz etki görülmemiştir (25).

L-karnitinin güvenliğine ilişkin bir incelemede, günde yaklaşık 2 gramlık dozların uzun süreli kullanım için güvenli olduğu görülmüştür. Ancak mide bulantısı ve mide rahatsızlığı gibi bazı hafif yan etkilerin de görülebildiğini belirtmemiz gerek (26, 27). Herhangi bir takviye kullanmadan evvel öncelikle doktorunuza danışmanız önemlidir.

L-Karnitin Nasıl Kullanılır?

L-karnitin antrenmandan önce kullanılabileceği gibi antrenmandan sonra da kullanılabilir. Bu konuda satın aldığınız takviye ürünün üzerindeki kullanım talimatları da size yardımcı olacaktır. Fiziksel rahatsızlıklar nedeniyle almayı planlıyorsanız, size özel bir tavsiye almak adına bir uzmana danışmanız önerilir.

L-karnitin takviyelerini incelemek için tıklayın.

Reklam

Magnezyum Sitrat Nedir?

0

Magnezyum, vücudumuzda bulunan en önemli minerallerin arasında yer alıyor.

Vücudunuzdaki magnezyumun yaklaşık %60’ı kemikte bulunurken geri kalanı kaslarda, yumuşak dokularda ve kan dahil sıvılarda bulunuyor (1). Bu mineralin görevleri ise oldukça fazla.

Magnezyum, besinlerden alınabildiği gibi takviye olarak da tercih edilebiliyor. Günümüzde bu takviyelere artık daha hızlı ulaşabilmemizin bir getirisi olarak da farklı türlerde ve formlarda bulunabiliyor. Magnezyumun bilinen yaklaşık 10 şekli bulunuyor. Bunlar ise; magnezyum oxide, magnezyum chloride, magnezyum lactate, magnezyum malate ve magnezyum citrate (sitrat) olarak açıklanıyor. Tabii bu listeye daha birçok çeşit eklenebiliyor.

Magnezyum

Magnezyum Eksikliği Belirtileri

Magnezyum eksikliği, magnezyum mineralinin vücudumuzda normal değerlerinden daha az olması anlamına geliyor. Magnezyum eksikliğinin birçok belirtisi olduğu biliniyor. Aralarında yaygın görülen belirtiler ise şöyle…

Kas Krampları

Magnezyum eksikliğinin en belirgin belirtisi olarak kas krampları örnek gösterilebilir. Seğirmeler, titremeler ve kas krampları; magnezyum eksikliğinin belirtileri olarak açıklanabilir. Günlük aktivitelerin yapılmasını bile engelleyebilecek boyutta olabilen kramplar, magnezyum eksikliğinin habercisi olabilir (2).

Ruh Sağlığı Değişiklikleri

Ruh sağlığında beklenmedik değişimler, magnezyum eksikliğinin bir başka olası etkisi olabilir.  Zihinsel uyuşukluk veya duygu eksikliği gibi değişiklikler, magnezyum seviyeleriyle bağlantılı olabilir (3). Ek olarak, bazı çalışmalar da depresyon riskinin magnezyum eksikliği sebebiyle artabileceğinden bahsediyor (4).

Yorgunluk ve Kas Zayıflığı

Fiziksel veya zihinsel bitkinlik veya zayıflık ile karakterize bir durum olan yorgunluk, magnezyum eksikliğinin başka bir belirtisi olarak karşımıza çıkabilir. Elbette yorgunluk yaratabilen stres, günlük hayat karmaşası, çocuklarınızla ilgilenmek gibi belli durumların da yorgunluk yaratabilir. Tüm bunları göz önünde bulundurarak; alışılmışın dışında yorgunluk hissi ve kas zayıflığı yaşıyorsanız, bu magnezyum eksikliği yaşadığınızın habercisi olabilir (5).

Magnezyum eksikliğinin başka belirtilerini de öğrenmek için: Magnezyum Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Magnezyum

Magnezyum Mineralinin Özellikleri

Magnezyum, tıpkı diğer vitamin ve mineraller gibi önemli olmasıyla biliniyor ve birçok özelliği bulunuyor. Bu özelliklerin arasında ise şunlar bulunuyor:

Yüzlerce Biyokimyasal Reaksiyonda Yer Alıyor

Magnezyum vücudunuzun her yerinde bulunan bir mineral olarak ön plana çıkıyor. Aslında vücudunuzdaki her hücre bu minerali içeriyor ve çalışması için magnezyuma ihtiyaç duyuyor. En bilinen ve önemli olan görevlerinin arasında; enerji üretimi, protein oluşumu, DNA ve RNA onarımı ve kas hareketlerinin düzenlenmesi gibi görevler bulunuyor (6).

Egzersiz Performansını Artırabilir

Egzersiz sırasında, aktiviteye bağlı olarak daha fazla magnezyuma ihtiyaç duyabiliriz.

Magnezyum, kan şekerini kaslarınıza taşımaya ve egzersiz sırasında birikip yorgunluğa neden olabilen laktatı atmaya yardımcı olabilir. Dolayısıyla, eğer sportif bir hayat tarzına sahipseniz magnezyum tüketmek size yardımcı olabilir (7).

Kan Şekeri Seviyelerini Destekleyebilir

Kan şekeri seviyeleri ile magnezyumun ilişkisi günümüzde hala çoğu çalışmaya konu olmaya devam ediyor. Bazı çalışmalar; düşük kan seviyelerinin magnezyum eksikliği ile ilişkisi olabileceğinden bahsediyor. Dolayısıyla magnezyum seviyeleri ile kan şekeri arasında pozitif bir bağ olabileceği düşünülüyor (8).

Anti-inflamatuar Etki Sağlayabilir

Magnezyumun bir diğer önemli özelliği de anti-inflamatuar etkiye sahip olması olarak açıklanabilir. Bu fikre göre bazı araştırmalar düşük magnezyum alımının, yaşlanma ve kronik hastalıkta önemli bir rol oynayan iltihaplanma seviyelerinde artmaya yol açabileceğinden bahsediyor (9).

Kemik Sağlığını Geliştirebilir

Magnezyum, kemik sağlığını korumak ve kemik kaybına karşı korunmak için önemli bir mineral olarak biliniyor. Dahası, magnezyumun %50’sinden fazlası vücudumuzda kemiklerde bulunuyor ve dolayısıyla kemik sağlığı açısından önem taşıdığı biliniyor. Magnezyumun büyük bir bölümünün kemiklerde olması, bilimsel açıdan birçok araştırmanın yürütülmesine ışık tutuyor. Bu araştırmalar, düşük magnezyum seviyelerinin kemiklerin kırılgan ve zayıf olmasına neden olan bir durum olan daha yüksek osteoporoz riskini artırabileceğinden bahsediyor (10).

Magnezyum

Magnezyum Sitratın Özellikleri

Magnezyum, pek çok farklı çeşitte bulunabiliyor. Magnezyum sitrat, magnezyum takviyelerinde en çok tercih edilen çeşitlerin arasına yer alıyor. Magnezyum sitrat; magnezyum minerali ile sitrik asitin birleştirilmesiyle elde edilen bir magnezyum çeşidi olarak açıklanabilir. Magnezyum sitratın başlıca özelliği ise:

Hızlı emilir: Magnezyum sitrat, vücut tarafından nispeten daha iyi emilir ve suda yüksek çözünürlüğe sahiptir, yani sıvı ile iyi karışır. Bazı araştırmalar, bu türün biyolojik olarak en uygun magnezyum formları arasında olduğunu söylüyor. Yani bu durum sindirim sisteminizde diğer formlardan daha kolay emildiği anlamına gelebiliyor (11).

Siz de magnezyum eksikliği yaşadığınızı düşünüyorsanız öncelikle bir doktora danışabilirsiniz. Sonrasında ise size uygun olan magnezyum çeşidini seçebilirsiniz.

Reklam