Fit Hub Blog Sayfa 6

Antioksidan Etkili Soğuk Çay Tarifleri

0

Sıcak havalarda kendimizi serinletecek yollar arıyoruz. Klimalı ortamlarda bulunmak ya da  vantilatör kullanmak gibi yolların yanı sıra soğuk içecekler de bize bu konuda yardımcı olabilir. Siz de soğuk çayları seviyorsanız ve sıcaklığın verdiği harareti üzerinizden atarak ferahlamak istiyorsanız, soğuk çay tariflerimize hemen göz atabilirsiniz. Üstelik antioksidan etkileri de bir hayli yüksek!

İşte antioksidan deposu soğuk çaylar…

Soğuk Yeşil Çay

Yeşil çay antioksidan içeriğiyle en çok bilinen çayların arasında yer alıyor. Yeşil çayın özelliklerinin arasında; bilişsel fonksiyonları geliştirmesi, yağ yakımını hızlandırması ve kronik hastalıklara karşı koruması gibi özellikler bulunuyor. Antioksidan özellikleri oldukça fazla olan yeşil çayı yazın soğuk olarak da tüketebilirsiniz. Serinletici ve lezzetli soğuk yeşil çay tarifini hemen deneyin!

Malzemeler:

  • 2 poşet yeşil çay
  • 1 tatlı kaşığı bal
  • 3 adet çilek
  • Yarım dilim kavun
  • 400 ml su
  • Buz küpleri

Yapılışı:

200 ml suda yeşil çayları demleyin. Demlenmiş yeşil çay, çilek, kavun, bal ve 200 ml suyu blenderdan geçirdikten sonra üzerine buz küplerini ekleyin.

soğuk çay

Şeftalili Soğuk Beyaz Çay

Şeftali, yaz mevsiminin sevilen meyvelerinden… Lezzeti, aroması ve tazeliği ile çoğu zaman tatlıların da misafiri olabiliyor. Şeftali, antioksidan özellikleriyle bilinen beyaz çay ile birleşince de ortaya ferahlatan bir soğuk çay çıkıyor! Beyaz çayın; içerisindeki polifenoller sayesinde kanser ve kardiyovasküler hastalıkların riskini azalttığı biliniyor. Ayrıca kilo kontrolüne yardımcı olmasıyla da revaçta. Siz de şeftalili soğuk beyaz çay tarifini deneyerek sıcak havalara antioksidan etkisi yaratabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 adet orta boy şeftali
  • 2 poşet beyaz çay
  • 400 ml su
  • Buz küpleri

Yapılışı:

Öncelikle beyaz çayları demleyin. Demleyip soğuduktan sonra başka bir sürahide beyaz çayı, soyup küp küp kestiğiniz şeftalileri ekleyerek karıştırın. Sonrasında bir french press yardımı ile veya süzgeçe koyarak süzebilirsiniz. Ardından buz ekleyerek tüketebilirsiniz.

soğuk çay

Kırmızı Meyveli Soğuk Çay

Tadından vazgeçilemeyen kırmızı meyveler, yaz mevsiminizi ferahlatmaya aday. Antioksidan meyvelerin en sevilenleri olan kırmızı meyvelerin en bilinen özelliklerinin arasında; kalp ve beyin sağlığını desteklemesi ve bazı kronik hastalıkları önleyebilmesi gibi özellikler bulunuyor.

Kırmızı Meyveli Sos İçin:

250 g kırmızı meyveler (yaban mersini, böğürtlen, frambuaz)

1 su bardağı su

Diğer Malzemeler:

  • 15-20 adet buz küpü
  • 1 adet limon (dilimlenmiş)
  • 10-12 adet kırmızı meyveler
  • 3 demlik poşet yeşil çay (demlenmiş)

Yapılışı:

Kırmızı meyveli sos için kırmızı meyveleri derin bir sos tenceresine alın, 1 bardak su ile birlikte 2-3 dakika kaynayana kadar pişirin. Kaynayan karışımı el blender’ı yardımıyla püre kıvamına getirin ve soğumaya bırakın. Sonrasında yeşil çayı demleyin ve soğumaya bırakın. Sunum yapacağınız bardak veya sürahiye, buzları doldurun. Kırmızı meyveli sosu, buzu ve tane kırmızı meyveleri bardağının içine doldurun. Yeşil çayı da ilave edin ve iyice karıştırıp tüketin.

soğuk çay

Soğuk Kızılcık Çayı

Kızılcık, vitamin deposu olması sayesinde tüketilen bir meyve olarak biliniyor. Kızılcık şerbetinin öne çıkan özelliklerinin arasında ise idrar yolu enfeksiyonlarının azaltılmasında rol oynaması, kalp sağlığını desteklemesi ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi yer alıyor. Sıcak yaz günlerinizi kızılcık çayıyla serinletebilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ litre su
  • 1 su bardağı kurutulmuş kuşburnu meyvesi
  • 1 su bardağı kurutulmuş kızılcık meyvesi
  • 1 yemek kaşığı bal
  • 1 adet limon suyu
  • 1 adet çubuk tarçın
  • 2 su bardağı buz

Yapılışı:

Suyu derin bir tencerede kaynatın. Bol suda duruladığınız kuşburnu meyvelerini kaynayan suya ekleyin, ocağın altını kapatın. Kuşburnu çayını 15 dakika kadar demlenmesi için bekletin. Sonrasında ılımaya bırakın ve önce balı ekleyin. Sonrasında limon suyunu ve çubuk tarçını da katıp, karıştırın. Daha sonra kızılcık meyvelerini ve buzları ekleyip tüketin.

İsterseniz antioksidan takviyelerine de göz atabilirsiniz.

Reklam

Yaza Özel Sağlıklı Beslenme Tüyoları

0

Sıcakların hüküm sürdüğü yaz günlerinde serinlemenin yollarını klimalarda ve tatil beldelerinde aradığımız gibi yediğimiz yiyeceklerde de ararız. Ağır yemeklerden kaçındığımız, soğuk mezeleri daha çok tercih ettiğimiz yaz mevsimi, bazen sağlıklı beslenme rutinimizi bozabilir. Siz de yazın sağlıklı beslenme sürecinizi devam ettirmek istiyorsanız, birkaç ipucu ile beslenmenizi dengede tutabilirsiniz!

İşte yaza özel beslenme tüyoları…

Daha Çok Sıvı Tüketin

Yaz aylarında beslenme ile ilgili en önemli nokta sıvı tüketimi olarak bilinir. Çünkü yaz mevsimi vücudun kolayca susuz kaldığı ve temel mineralleri kaybettiği bir mevsim olarak açıklanabilir. Vücuttaki su içeriği azaldığında, şiddetli yorgunluğa ve bitkinliğe yol açmasının yanı sıra organların da etkili bir şekilde çalışmasını engelleyebilir. Bu sebeple su tüketimine dikkat etmek özellikle yazın çok önemlidir.

Bunlara ek olarak düzenli su tüketimi ideal vücut sıcaklığının dengede tutulmasına yardımcı olur. Bol miktarda su içmek vücudunuzu iyi nemlendirerek yaz kuruluğunu da ortadan kaldırmanızı sağlayabilir. Ancak buzdolabından çıkmış soğuk su, sindirim ve gaz şikayetlerine neden olabilir. Şayet böyle problemleriniz varsa göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederiz.

Baharat Kullanımını Azaltın

Yaz aylarında baharatlı ve tuzlu yiyecekler kış mevsimine göre daha zor sindirilebilir. Baharatlı besinler, vücudumuzda daha fazla ısı üretimine neden olabilir ve bu yüzden daha çok terleme gerçekleşebilir. Kışın ısınmak için özellikle içeceklerde tükettiğimiz tarçın, zencefil, zerdeçal gibi baharatlar, yaz mevsiminde uzak durmamız gereken baharatların arasında yer alıyor. Yine yemeklere eklediğimiz, pul biber, karabiber, kekik de aynı etkiyi verebiliyor o yüzden daha az kullanılması öneriliyor.

Yağsız Proteinli Yiyecekler Seçin

Yağ, yaz aylarında sindirimi zorlaştırabilen ve vücudumuzun daha fazla su istemesine sebep olabilen bir bileşen olarak biliniyor. Metabolizmanın yaz mevsimine uyum sağlayabilmesi için de sıvı tüketimini artırıp yağlı yemeklerden ve kızartmalardan olabildiğince uzak durmak öneriliyor. Kırmızı et, kümes hayvanları, deniz ürünleri, kuru fasulye veya bezelye, yumurta, kabuklu yemişler ve tohumlar proteinli gıdalar grubunun bir parçası olarak biliniyor. Bu ürünleri yağsız olarak tercih edebilir ya da aşırıya kaçmamaya özen gösterebilirsiniz.

Sodyum ve Tuz Oranlarını Kontrol Edin

Sodyum, sofra tuzunun yapısında yer alıyor ve tuzun neredeyse %40’ını oluşturuyor. Çok az miktarda tuz tüketmenin dengeli beslenme için yeterli olduğu düşünülüyor. Vücut sıvılarının denge ve basıncını sağlayan tuz, potasyum minerali ile birlikte vücutta kendi isimlerini taşıyan sodyum-potasyum sistemi çalıştırmasıyla biliniyor. Bu sistemin ise hücrelerin içinde ve dışında yer alan suyun dengeli bir şekilde dağıtılmasında önemli rol oynadığı düşünülüyor. Bu sebeple sodyum ve tuz tüketimini kontrol altında tutmak, bu sistemin doğru çalışması için iyi bir tercih olabilir. Fazla tuz tüketimi, vüzudumuzun dengesini bozarak daha fazla suya ihtiyaç duymasına neden olabilir.

Çorba, ekmek ve dondurulmuş yemekler gibi seçeneklerin daha düşük sodyumlu versiyonlarını seçmeniz, yazı daha rahat geçirmenize yardımcı olabilir. Bunun için satın alacağınız ürünleri besin değerleri tablolarını kontrol edebilirsiniz. Etiketlerde “düşük sodyum”, “azaltılmış sodyum” veya “tuz eklenmemiş” ibarelerinin olup olmadığına bakabilirsiniz.

Yaz Enerjisi için Lifli Gıdaları Tercih Edin

Yaz sıcaklarına inat her zaman zinde olmak istiyorsanız lifli gıdaların gücüne güvenerek ilk adımı atabilirsiniz! Uzun süreli zindelik hissi için güne tam tahıllı besinler ve meyve gibi yağ oranı düşük, lif oranı yüksek içerikler içeren bir kahvaltı ile başlayabilirsiniz. Tam tahıllı ekmek, yulaf, granola gibi lif oranı yüksek yiyecekler, ihtiyaç duyduğunuz yaz enerjisini size sağlayabilir!

Organik granola ürünlerini inceleyin.

Meyve Seçimlerinizi İyi Yapın

Meyveler, serinletici etkileriyle yaz mevsiminin vazgeçilmezi! Meyve seçimlerimiz de yaz mevsimini nasıl geçireceğimizi etkileyebilir. Örneğin; bazı meyveler ve meyve suları sabah saatlerinde mide asit dengesini değiştirerek yanmalara neden olabilir. Meyve seçimi bu konuda önemlidir; ananas, elma ve üzüm doğru alternatifler arasında yer alabilir. Yaz meyveleri ile hazırlayacağınız smoothie’ler de kilo kontrolü konusunda size yardımcı olabilir ve doğru meyveleri seçmenizi sağlayabilir.

Yazın yapabileceğiniz serinletici smoothie tarifleri için tıklayın.

Güneş Yanığına İyi Gelen Besinler Tüketin

Yazın güneşin dik açılarla gelmesi, tatilde güneşten olabildiğince kaçınsak bile cilt yanıklarına neden olabiliyor. Güneş kremi kullanmanın yanı sıra, beslenmenizi de düzenleyerek güneş yanıklarına karşı önlem almanız mümkün. Havuç, yeşil yapraklı sebzeler, yeşil çay, karnabahar, karpuz ve kuru yemişler güneş yanıklarına iyi gelen besinlerin arasında yer alıyor.

Yaz İçeceklerini Öğrenin

Şekerli ve gazlı içecekler de tıpkı tuzlu yemekler gibi su ihtiyacımızı artırarak yaz aylarında zorlanmamıza neden olabilir. Bu içecekler yerine; sade maden suyu, meyve aromalı su, evde hazırlanan meyve suları gibi doğal içecekler tüketebilirsiniz. Eğer daha çok lif tüketmek istiyorsanız meyveleri sıkmak yerine yemeyi de tercih edebilirsiniz.

Yoğurt Tüketimini Artırın

Yoğurt, bağırsak düzenleyici olması ve yararlı bakteriler içermesiyle beslenme listelerinde sıkça rastlanılan bir içerik olarak biliniyor. Aynı zamanda serinletici olan yoğurt, içerdiği kalsiyumla sadece kemik ve dişler için değil, içeriğindeki magnezyum ve potasyumdan dolayı kas fonksiyonları ve sinir iletimleri için de önemlidir. Potasyumun bir diğer görevi ise vücuttaki su, asit ve baz dengesini sağlamasıdır. Dolayısıyla yoğurt tüketimi, özellikle yaz mevsiminde metabolizmaya ve vücuda iyi gelebilir. Yoğurdu, cacık veya ayran şeklinde tüketmek daha fazla sıvı alımını sağlayabilir. Özellikle terle kaybolan minerallerin yerine konmasında ayran ve cacık en sık tercih edilen besinlerdir.

Öğün Sayısını Azaltın!

Kışın ısı üretmek için enerjiye ihtiyacı olan vücudumuz, yazın daha az enerjiye ihtiyaç duyar. Kış aylarında ısı üretmekle meşgul olan vücudumuz bize daha fazla acıkma hissi yollayabilir. Bu yüzden kışın ana öğün ile ara öğün sayılarımızda artış olabilir. Buna karşı yaz mevsiminde ise bu kadar enerjiye ihtiyacımız olmayacağı için öğün sayıları daha az olabilir. Genel olarak uygulanan beslenme stratejisi ise öğle yemeğini ara öğüne çevirmek olarak bilinir.

Reklam

Yaza Özel: Az Kalorili Soğuk İçecek Tarifleri

0

Yaz mevsiminin gelmesi ile serinletici içecek arayışımız başladı. Ancak ferahlamak adına içtiğimiz çoğu içecek ile istemeden fazladan kalori alabiliyoruz. Fazla kalori almadan mevsiminin tadını çıkarmanız için evde yapabileceğiniz düşük kalorili soğuk içecek tariflerini paylaşıyoruz.

Ahududulu Yaz Esintisi

Ahududulu Yaz Esintisi

Meyve, sirke ve baldan yapılan; tatlı ve keskin notalara sahip bu içeceği arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz.

Malzemeler

  • 300 g ahududu
  • 50 g bal
  • 75 ml elma sirkesi
  • 4-5 adet nane yaprakları
  • 750 ml maden suyu

Yapılışı

Ahududuların yarısını geniş bir kaseye koyun ve hafifçe ezin. Balı ezdiğiniz ahududuların üzerine dökün, iyice karıştırın. Karışımın üzerini kapatın ve bir gece buzdolabında bekletin.

Ertesi gün karşıma sirkeyi ilave edin, ardından karışımı kaşıkla ezerek süzgeçten geçirin ve sürahinin içine koyun. Kalan ahududuları, nane yapraklarını, maden suyunu ve buzu sürahiye ekleyin. Hafifçe karıştırdıktan sonra içeceğiniz servise hazır!

Şeftalili Ice Tea

Şeftalili Ice Tea

Yaz günlerinin sıcağını bir bardak ferahlatıcı buzlu çay ile yenin.

Malzemeler

  • 200 g toz şeker veya 4 tatlı kaşığı stevia
  • 5 adet olgun şeftali
  • 4 adet bardak poşet çay
  • 250 ml su

Yapılışı

Şekeri 250 ml su ile bir tencereye dökün. Şekerin tamamen çözülmesini sağlayarak yavaşça kaynatın. Soyulmuş 4 adet şeftaliyi doğrayın ve içine ekleyin, iyice yumuşayana kadar pişirin. Pişirdikten sonra şeftalileri çatalla ezin ve 1 saat demlenmeye bırakın. Ardından hazırladığınız bu şeftali şurubunu süzgeçten geçirerek sürahiye alın. Bu karışımı buzdolabında bir haftaya kadar saklayabilirsiniz.

Çay poşetlerini ise ısıya dayanıklı büyük bir sürahiye koyun ve üzerine 2 litre kaynar su dökün. Yaklaşık 4 dakika demlenmeye bırakın, ardından çay poşetlerini dikkatlice çıkarın. Çayı oda ısısında soğumaya bırakın, ardından tamamen soğuyuncaya kadar buzdolabında bekletin.

Şeftali şurubunu bardaklara bölüp üzerine soğuk çayı ekleyin ve karıştırın. Kalan bir adet şeftaliyi dilimleyin ve bardakların içerisine koyarak servis edin. Dilerseniz içerisine buz da ekleyebilirsiniz.

Ananas & Misket Limonlu Moctail

Ananas & Misket Limonlu Moctail

Ananas ve misket limonlu moctail, yaz partilerini renklendirmeye aday.

Malzemeler

  • 1 tatlı kaşığı bal
  • 1 küçük demet kişniş yaprağı
  • 1 misket limonu suyu
  • 750 ml ananas suyu
  • Bir avuç buz
  • 400 ml tonik ya da maden suyu

Yapılışı

Bir pasta fırçasını bala batırın ve 4 adet bardağın içine bir çizgi çizerek sürün ve bardakları buzdolabına koyun.

Kişniş yapraklarını doğrayın; limon suyu, 100 ml ananas suyu ve bir avuç buzla birlikte bir shaker’a koyun. Shaker’ı dışı soğuyana kadar çalkalayın. Karışımı bardaklara süzerek ekleyin, ardından 650 ml ananas suyu ile toniği ekleyin ve hafifçe karıştırdıktan sonra servis edin.

Ice Latte

Iced Latte

Serinletici bir buzlu latte ile serinleyin. Bu basit içecek sadece bir avuç malzemeye ihtiyaç duyar ve sıcak havalarda kafein etkisi için mükemmeldir.

Malzemeler

  • 2 bardak espresso (60ml)
  • 2 çay kaşığı şeker veya bal
  • Bir avuç buz
  • 100 ml tam yağlı süt

Yapılışı

Sıcak espressoyu şeker eriyene kadar karıştırın. Bir bardağa buz doldurun ve tatlandırılmış kahveyi ekleyin. Sütü üzerine dökün ve karıştırın. Afiyet olsun!

İlginizi Çekebilir: Yazın Uzak Durmanız Gereken Beslenme Hataları

Reklam

Yazın Bahçenizde Yetiştirebileceğiniz Besinler

0

Havaların ısınmasıyla beraber toprağın verimi her geçen gün artıyor. Ekim yapmak için artık hiçbirimizin tarımla uğraşmasına gerek olmadığı bu günlerde yükselen bir trendi sıkça duyar olduk. Son zamanların yükselen trendi gıda peyzajı, bahçesi olan veya olmayan çoğu insanın denemeye fırsat verdiği bir besin yetiştirme trendi olarak biliniyor.

Yani, bol bol güneş alan bahçeler ve balkonlar, bu yaz dalından koparıp yiyeceğiniz besinler ile değerlendirilebilir! Siz de bahçenizde veya balkonunuzda hangi besinleri yetiştirebileceğinizi merak ediyorsanız işte birkaç öneri!

Bezelye

Bezelye, yazın en çok yetiştirilen sebzelerin arasında yer alıyor. Sebebi ise ekildiği andan itibaren hasat zamanının 6 ile 8 hafta içerisinde gerçekleştirilebiliyor olması. Kısa sürede hasat edilen bezelye tohumlarına çeşitli satış yerlerinden rahatlıkla ulaşabilirsiniz.

Bezelye Bakımı Hakkında Bilgiler

Bezelyeyi doğru toprağa ekmek önemlidir. Bunun için humuslu, kireç oranı ortalama, killi ve ph değeri 5.5 ile 6.7 arasında olan topraklara ekim yapılmalıdır. Bu durumda bahçenizdeki toprağı iyi analiz etmeniz gerekebilir. Bunlara ek olarak fideleme işlemi öncesinde bezelye tohumlarının suda bekletilmesi önerilir. Çimlendikten sonra tohumları torf ve toprak karışımına 4 cm derinliğe gömülü olacak şekilde ekebilirsiniz.

Bezelye Tüketiminin Avantajları

Besin değeri yüksektir: Diyet lifleri, nişasta, protein ve bolca vitamin içeren bezelye, besin değeri yüksek sebzelerin arasında yer alır. Bu sayede yaz boyunca ihtiyaç duyacağınız değerleri vücudunuza sağlayabilir.

Cilde iyi gelebilir: Bezelyenin yapısında alfa karoten bileşeni yer alır. Alfa karoten ise cilt için avantaj sağlayan bileşenlerden biri olarak bilinir ve antioksidan etkisi sayesinde cildin arınmış, parlak gözükmesine de yardımcı olabilir.

Kan şekerini dengeleyebilir: Bezelye, yüksek oranda protein ve lif içerir. Bu sayede kandaki şekerin dengelenmesine yardımcı olabilir. Şeker oranı oldukça az olan bezelye, ani şeker yükselmesinin önüne geçebilir.

Marul

Marul, hem bahçede hem de saksıda yetiştirilebilen sebzelerden biri olarak biliniyor. Eğer bahçenizde yer kalmadıysa saksıya ekerek hasat edebilir, salatalarınıza taze bir dokunuş sağlayabilirsiniz.

Marul Yetiştirilmesi Hakkında Bilgiler

Marul, bakımı kolay bir sebzedir. Tohumunu aldığınız marulu, humus bakımından zengin bir toprakla bir araya getirmeniz önemlidir. Torf ve gübre bakımından zengin bir toprak alarak daha sağlıklı gelişmesine de yardımcı olabilirsiniz. Ek olarak, aşırı güneş alan alanlara ekmemeniz önerilir. Marulun, dikim işleminden sonra 30 ile 60 gün arasında hasat edilebileceği biliniyor.

Marul Tüketiminin Avantajları

Cildi nemlendirir: Marul cildi toksinlerden arındırarak cilt gözeneklerinin açılmasına yardımcı olur. Bununla birlikte ciltte doğal bir nemlenme sağlar. Yazın cildinizin kaybettiği nemi sağlamaya yardımcı olabilir.

Kilo kontrolüne yardımcı olur: Çok az yağ ve kalori içeren marul, diyet programlarının vazgeçilmezidir. Çünkü bol tüketilmesi tokluk hissi verir ve uygulanan diyetlerde kilo verme sırasında kolaylıklar sunar.

Vitamin deposudur: Gün içinde bir miktar marul tüketimi, cilt hücreleriniz için gerekli olan A vitamininin büyük kısmını karşılar. Ayrıca içindeki potasyum minerali ile marul, kan dolaşımını düzenler ve cilt sağlığına katkı sunar. İçindeki E ve C vitaminleri ayrıca cildi zararlı güneş ışınlarına karşı korur.

Bebek Havuç

Bebek havuç, havuçların bebek haliyle hasat edilmesi anlamına gelir. Böylece havuç kadar uzun bir süre hasat zamanını beklemenize gerek kalmadan, bebek havuçlarınızı sofralarınıza hızla taşıyabilirsiniz.

Bebek Havuç Bakımı Hakkında Bilgiler

Havuçlar, bahçe toprağında yetiştirilebileceği gibi aynı zamanda da saksıda da büyüyebilir. Tahmin edebileceğinizden çok daha kolay yetiştirilen bebek havuçlar için öncelikle derince ve geniş saksılar edinmeli, torf bakımından zengin toprağınızı hazırladıktan sonra ekime başlayabilirsiniz. Ekim sonrasında havuç tohumlarının üzerini 1-2 santimetreyi geçmeyecek kadar torfla örtüp sulamanız önerilir. Bebek havuçlar, ortalama 30 gün içinde olgunlaşır, 20.günden itibaren hasadını yapabilirsiniz.

Havucun Bazı Önemli Özellikleri

A vitamini deposudur: Havuç, vücudunuzun A vitaminine dönüştürdüğü beta karoten açısından zengindir. Bu besin, iyi görmeyi destekler. Ayrıca; büyüme, gelişme ve bağışıklık fonksiyonu için de önemli olduğu bilinir.

Kemik sağlığını destekler: Havuç, K vitaminleri açısından da zengin oluşu sayesinde sıkça önerilir. Filokinon olarak da bilinen K1 vitamini, havucun içinde bolca vardır. Bu vitamin ise kan pıhtılaşması için önemlidir ve kemik sağlığını geliştirebilir.

Kilo kontrolünü destekler: Düşük kalorili bir yiyecek olarak havuç, sonraki öğünlerde tokluğu artırabilir ve kalori alımını azaltabilir. Bu nedenle, etkili bir kilo verme diyetine faydalı bir katkı olabilir.

Taze Soğan

Taze soğan, aroması ile katıldığı her tarifi lezzetlendirirken, sahip olduğu bileşenler sayesinde de çoğu diyetin içerisinde bulunuyor. Taze soğan, ekildiğinden itibaren 10-12 hafta içerisinde tüketime hazır olan bir sebze!

Taze Soğan Yetiştirirken Bilmeniz Gerekenler

Taze soğan da bahçede yetişebildiği gibi saksıda da kolaylıkla yetişebilir. Yetiştiriciliğe başlamadan evvel gerekli malzemeleri temin ederek ilk adımı atabilirsiniz. Taze soğan için, büyük boy saksı, torflu toprak, doğal gübre, arpacık soğan ve sulama kabına ihtiyacınız olacak. Ekimden itibaren 60 gün içerisinde hasadını gerçekleştirebilirsiniz.

Taze Soğan Tüketiminin Avantajları

C vitamini içerir: Yeşil soğanın her porsiyonunda konsantre bir doz C vitamini bulunur. C vitamini açısından zengin besinlerin de vücudun savunma mekanizmasını güçlendirdiği bilinir. Bu sayede bağışıklık sistemini destekleyici özelliklere sahiptir.

K vitamini içerir: K vitamini; kemiklerdeki kalsiyumu korumak ve kemik yoğunluğunu artırmak için gerekli olan proteinin üretimini sağlamasıyla bilinir. Kemik yoğunluğu da bu proteinler sayesinde artar.

Anti-enflamatuardır: Doğal bir anti-enflamatuar olan yeşil soğan vücutta iltihap oluşumunu önlemesiyle öne çıkar. Ayrıca ürik asit sebebiyle kemik ve kaslarda biriken iltihaplı ödemin vücutta kolayca atılmasına yardımcı olduğu da bilinmektedir.

Doğal besinlerden alacağınız vitaminlere ek olarak multivitamin takviyelerini de tercih edebilirsiniz.

Reklam

Gün Boyunca Sağlıklı ve Aktif Kalmanın Yolları

0

Aktif bir yaşam, birçok alanda insan hayatına katkıları ile öne çıkıyor. Aktif yaşam prensibini benimsemek için zamanınızın olmadığını düşünüyorsanız, yalnız değilsiniz. Ancak gün içinde yapabileceğiniz ufak değişiklikler ve hayatınıza katabileceğiniz bazı yeni alışkanlıklar ile siz de gün boyunca aktif olabilirsiniz!

İşte aktif bir yaşam için yapabilecekleriniz…

Sevdiğiniz Aktiviteleri Planlayın ve Hayata Geçirin

Gün boyu aktif kalmak, sanılanın aksine sadece egzersiz yapmak anlamına gelmez. Gün içerisinde hareket halinde olacağınız aktiviteler seçmek de bu konuda size yardım edebilir. Günlük rutininize kemiklerinizi güçlendiren aktiviteler eklemek, hareket alanınızı artırabilir. Örneğin, çok sevdiğiniz bir cadde ya da sahil kenarına sadece oturmaya değil, yürüyüş yapmaya da gidebilirsiniz.

Gün İçinde Merdivenleri Kullanın

Gün içinde işe giderken veya dışarıya çıkarken asansör kullanmak daha kolay geliyor olabilir. Asansörler henüz icat edilmemişken merdivenler, insanların sıkça kullandığı bir araçtı. Merdivenleri gün içinde daha sık kullanmak, kaslarınızın daha çok çalışmasına ve gün içinde aktif olarak hareket etmenize yardım edebilir. Gün içinde mümkün olduğunca merdiven inip çıkmaya özen göstererek maksimum verimi alabilirsiniz.

Yeterli Miktarda Uyumaya Dikkat Edin

Uyku; sağlıklı bir beden için yemek yemek kadar önemli bir temel ihtiyaçtır. Uyku vücut sistemini yavaşlatır ve vücudun rahatlamasını sağlar. Uyandığınızda kendinizi fiziki açıdan daha güçlü ve enerjik hissetmeniz için uyku düzeninizi oturtmak önemlidir. Her gün yeteri kadar uyumanız aktif bir gün geçirirken daha rahat olmanıza olanak tanır. Genellikle yetişkinler için önerilen ortalama uyku süresi 7-8 saati kapsar.

Uykuya ek destek melatonin takviyelerine de göz atabilirsiniz.

Erken Kalkın

Dengeli bir uyku düzeni oturttuktan sonra uyanma saatinizi erkene almak, aktif olabilmeniz için size daha fazla zaman sunar. Alarmınızı yarım saat erkene almanız bile günü daha verimli geçirmenize yardımcı olabilir. İşe gidecekseniz; kısa sürede hazırlanıp evden çıkmak yerine size kalan yarım saatlik zamanı daha verimli kullanabilirsiniz. Bu yarım saat içinde 15 dakikalık mini bir yoga seansına zaman ayırabilirsiniz veya kısa bir yürüyüş ile güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve Çeşitli Beslenin

Gün boyu aktif kalabilmek için size güç verecek besinleri tüketmeniz de önemli. Sağlıklı ve düzenli beslenmek, beslenmede çeşitliliği sağlamak, özellikle öğün atlamamak, gün içinde daha aktif olmanız ve kendinizi daha dinç hissetmeniz için dikkat edebileceğiniz adımların arasında yer alıyor. İnsan vücuduna enerji sağlayan proteinleri ve karbonhidratları dengeli tüketmek, aktif olmanızı kolaylaştıracaktır.

Farklı Aktiviteler Planlayın

Zaman zaman günlük hayatın rutin işleyişi sizi mutsuz edebilir ve enerjinizi düşürebilir. Bu yüzden daha önce yapmadığınız aktiviteleri deneyimlemek, yeni bir şeyler öğrenmek ve sizi motive edecek farklı aktivitelere başvurmak keyifli olabilir. Bu aktiviteleri hafta içerisinde düzenli bir şekilde gerçekleştirmeniz, aktif kalmanıza yardımcı olabilir.

Evcil Hayvan Sahiplenin

Hayvan sahiplenmenin kişinin aktivite seviyesini artırdığı biliniyor. Köpek gibi bir evcil hayvan edinmek, size dışarı çıkıp aktif olmanız için başka bir neden verecektir. Minik dostunuz her gün en azından kısa bir yürüyüş yapmak için sizi harekete geçirecektir. Kendi başınıza yürümek gibi bir köpeği gezdirmek de her yarım saatlik egzersiz için yaklaşık 200 kalori yakmanıza yardımcı olabilir.

Reklam Aralarında Egzersiz Yapın

En sevdiğiniz diziyi kanepeden seyrederken de aktif kalabileceğinizi biliyor muydunuz? İzlediğiniz dizi ve programların reklam aralarında kısa egzersizler yaparak aktif kalabilirsiniz. Bu hareketlere örnek olarak şınav, mekik, esneme hareketleri örnek gösterilebilir. Her reklam arasında tekrarlayacağınız bu hareketler bütünüyle hareketsiz kalmayı önleyebilir, bu sayede kalori yakımınızı da artırabilirsiniz.

Dans Etkinliği Düzenleyin

Arkadaşlarınızla bir kafede saatlerce oturmak yerine yürüyüş turları ya da dans etkinlikleri düzenlemek gibi aktif bir buluşma ayarlayabilirsiniz. Arkadaşlarınızla dışarıda yürüyüş yapmayı veya bir yoga dersi ve çay randevusunu birleştirerek birbirinizi motive etmeyi düşünebilirsiniz. Bu sadece daha aktif olabileceğiniz hayatınıza eğlence de ekleyebilirsiniz.

İşe Bisiklet ile Gidin

Ofisiniz evinize çok uzak değilse, arabayla veya toplu taşıma araçlarıyla gitmek yerine bisiklete binerek ulaşım sağlayabilirsiniz. Bu aktivite günlük olarak egzersiz yapmanıza da yardımcı olurken aynı zamanda gün içinde hareket seviyenizi de artırabilir. Özellikle bahar ve yaz aylarında bisiklete binmeyi tercih ederek gün içinde daha az kapalı alanda kalabilir ve daha fazla oksijen alabilirsiniz.

Aktif bir hayata motive edecek spor kıyafetleri için tıklayın.

Reklam

İstediğiniz Kadar Yağ Yakamamanızın 7 Sebebi

0

Kilo kontrolü, öz disiplin gerektiren bir süreç olarak biliniyor. Bu süreçte kilo verme hızı yaş ve metabolizma hızı gibi pek çok faktör nedeniyle kişiden kişiye değişebiliyor. Diyetler, bu süreçte dengeli beslenmenin ve kalori kısıtlamasının önünü açan kapılar olarak sayılıyor ancak bazı insanlar diyet yapsalar bile istedikleri kadar yağ yakamadıkları bir konumda kalabiliyorlar.

Sağlıklı besleniyor ve egzersiz yapıyor ancak kilo veremiyorsanız; bunun birçok nedeni olabilir. Kilo vermeye çalıştığınızda vücudunuz doğası gereği bu duruma karşı koyar ve bu nedenle stratejinizi değiştirmek yardımcı olabilir. İstediğiniz kadar kilo verememenizin yaygın nedenlerini öğrenerek yeni bir strateji oluşturabilirsiniz.

En yaygın nedenlere gelecek olursak…

Farkında Olmadan Fazla Kalori Almak

Kilo vermede sorun yaşayan pek çok kişi istemeden de olsa çok fazla kalori alabiliyor. Bunun sizin için geçerli olmadığını düşünebilirsiniz, ancak günümüzde gerçekleştirilen çalışmalarda, sürekli olarak insanların kalori alımlarını hafife alma eğiliminde olduklarından da bahsediliyor. Kahve gibi masum görünen içecekler de farkına varmadığınız kalori kaynakları olabilir. Krema, tatlandırıcı ya da şurup içeren kahveniz diyetinize gereksiz kalori eklemekle kalmaz bir müddet sonra açlık hissinizi de artırabilir. Eğer kilo veremiyorsanız, bir süre boyunca yiyeceklerinizi tartmayı ve kalorilerinizi takip etmeyi deneyebilirsiniz.

Besin Dağılımını Dengeli Yapmamak

Her gün yediğiniz yemekleri tabağınıza ne oranda koyduğunuz da kilo vermenizi etkiliyor olabilir. Örneğin; tüm ihtiyacınızı karbonhidratlardan karşılamak, kötü bir tercih olabilir. Aynı durum yağ ve protein için de geçerlidir ve sadece bir tür bileşene bel bağlamak kilo verme sürecinizi olumsuz etkileyebilir. Bu durumda kalorileri nasıl bir besin dağılımı ile aldığınız önemlidir. Genellikle kilo vermeye çalışanlar, yağ içeren gıdalar almaktan kaçınır. Ancak vücudumuzun sağlıklı yağa da ihtiyaç duyduğunu unutmamak gerek. Sağlıklı yağ ve protein içeren bir beslenme biçimi de önemli. Protein, kas miktarının en büyük belirleyicisi olmakla birlikte tok tutuculuğu ile de biliniyor. Özet olarak, gün içerisinde tükettiğiniz besinlerin dağılımını iyi yaparsanız kilo verme sürecinize olumlu katkılar sağlayabilirsiniz.

Yeterince Egzersiz Yapmamak

Kilo verirken yapabileceğiniz en önemli şeylerden biri, ağırlık kaldırmak gibi bir çeşit direnç çalışmalarına zaman ayırmaktır. Egzersiz yapmak, vücut yağınızı azaltmanın yanı sıra kas kütlenizi artırmaya da yardımcı olabilir. Ayrıca; bu durum metabolik yavaşlamayı önlemeye yardımcı olabilir ve vücudunuzun fit kalmasına olanak tanıyabilir. Dolayısıyla kilo vermek istiyorsanız egzersizi de ihmal etmemelisiniz. Kilo verme hedefinize göre sürdürülebilir bir egzersiz türü seçerek en etkili şekilde yağ yakabilirsiniz.

Fazla Alkol Tüketmek

Vücudunuzun ihtiyaç duyduğu tek sıvının su olduğunu göz önünde bulundurursak fazla alkol tüketimi vücudunuzu kötü yönde etkileyebilir. Özellikle alkolün sahip olduğu şeker miktarı, kalori açısından kilo kontrolü sürecinizi etkileyebilir. Kahve, çay ve süt gibi içecekleri tercih etmek, kilo vermenizi kolaylaştırabilir. Alkollü içeceklerin kalorisi ise genelde yüksektir ve bu nedenle bedende yağ olarak depolandıkları bilinir. Bu sebeple alkol tüketiminizi azaltmanız önerilir.

Fazla Şekerli İçecek Tüketmek

Alkol gibi şekerli içecekleri de fazla tüketmek, tüm diyet sürecinizi olumsuz etkileyebilir. Şekerli içecekler, önemli ölçüde kilo aldırıcı maddeler olarak biliniyor ve fazla tüketildiğinde sahip olduğu kaloriler telafi edemeyecek bir konuma gelebiliyor. Kola, gazoz veya içerisinde şeker bulunan diğer tüm meşrubatlar, dengeli beslenmeyi olumsuz etkileyerek istediğiniz kilolara ulaşmanızı engelleyebilir. Bu durumda şekerli içecek tüketiminizi kısıtlamanız işinize yarayabilir. Meyve suları bile çok miktarda tüketilmemesi gereken içeceklerin arasında yer alır. Çünkü tek bir bardak, birkaç parça bütün meyve ile aynı miktarda şeker içerebilir.

Yeterli Miktarda Yemek Yememek

Kilo verme hedefinin üzerine çok fazla düşünerek az kalori tüketmek, normal şartlarda kilo vermenize yardımcı olacak gibi gözüküyor olabilir. Ancak, yeterli miktarda beslenememe, metabolizmanızı düşük kalorilere alıştırmanız anlamına gelecektir. Bu nedenle vücut çok az kalori almaya adapte olduktan sonra, daha fazla yağ yakımı için epey düşük kalorilere ihtiyaç duyabilir. Bu durum sizi daha da az yemek yemeğe iterken aynı zamanda da gerekli vitamin ve minerallerden mahrum kalmanıza neden olabilir. Diyetinize mümkün olan en yüksek kalori miktarında başlamanız, en dengeli olan seçenek olarak biliniyor. Enerji ve hormon seviyeleriniz de bu sayede dengede kalırken daha etkili bir şekilde kilo verebilirsiniz.

Uykusuz Kalmak

İyi bir uyku, kilonuz kadar fiziksel ve zihinsel sağlığınız için de en önemli faktörlerden biri olarak açıklanıyor. Araştırmalar, kalitesiz uykunun obezite için en büyük risk faktörlerinden biri olduğundan bahsediyor. Buna ek olarak kas toparlanması için de uykuya ihtiyacımız var. Bu faktörleri göz önünde bulundurursak az uyku, kilo verme sürecinizi olumsuz etkileyebilir. Hem uykusuz kaldığınızda salgılanan bazı hormonların sizi yemek yemeğe yönlendirmesi hem de kas gelişiminin yavaşlaması gibi nedenler ile kilo kontrolü sürecinizi yavaşlatabilirsiniz.

Kilo kontrolü konusunda geliştirilen takviyelere de göz atabilirsiniz.

Reklam

Kuru Ciltler için Bakım Tüyoları

0

Her cilt neme ihtiyaç duyar. Ama kuru cilt, yapısı gereği normale kıyasla daha fazla neme ihtiyaç duyabilir. Siz de kuru bir cilde sahipseniz, normal ciltlere göre daha farklı bir bakım stratejisi geliştirerek cildinize ihtiyaç duyduğu nemi kazandırırken, aynı zamanda cilt bakımınızı da zenginleştirebilirsiniz.

Kuru ciltler için bakım adımları, aslında her kişiye göre değişkenlik gösterebilir. Ancak belli başlı bakım tüyoları her yerde karşımıza çıkıyor ve artık aşinayız. Örneğin; kuru ciltlere sahip insanların nemlendirme etkisi yüksek ürünler kullanarak ciltlerinin nem ve yağ oranını dengede kalmasına yardımcı olması önerilir. Bu ve bunun gibi tüyolar ile cildinizin nem dengesini yeniden sağlamanız mümkün. Daha fazla bilgiye ulaşmak istiyorsanız aşağıda yer alan tüyolara da göz atabilirsiniz!

Temizleme ile Başlayın

Kuru cilde sahip olun ya da olmayın, her cilt tipi için güne temizlik ile başlamak; gün içerisinde cildinizin daha temiz ve sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Günlük bakım için ilk olarak cildinizi temizlemekle işe başlayın. Kuru cildiniz için sabun içermeyen ve ciltte peeling etkisi oluşturmayan ürünleri tercih etmeniz, cildinizin daha iyi nemlenmesini sağlayabilir.

Temizlik aşamasında, doğal ve yapay bileşen içermeyen ürünleri kullanmak da cildinize kimyasal maddelerin temas etmesini engelleyerek daha sağlıklı kalmasına yardımcı olabilir. Günümüzde temizleme ürünleri genellikle kimyasal birçok maddenin karışımından elde ediliyor ve bu durum doğallıktan uzaklaşmamıza, kimyasal ve yapay bileşenlerin de cildimizi tahrip etmesine olanak tanıyor.

Cilt Bakımınızda Bunları İçeren Ürünlerden Uzak Durun

Kuru bir cildin isteyeceği ve istemeyeceği bileşenlere göz atmamız gerekirse istenmeyenlerin arasında kesinlikle şunlar yer alır: parfüm, kaolin, odun kömürü, salisilik asit ve çay ağacı yağı. Bu maddeler; cildin nem dengesinin korunmasını engelleyebilecek özellikleriyle öne çıkıyor. Dolayısıyla kuru bir cilde sahipseniz bu maddeleri içeren ürünleri tercih etmemeniz daha etkili olabilir.

Kuru Ciltler

Antioksidanlar ve Omega-3’ler İçeren Besinlere Yönelin

Cildiniz kuruduğunda, cilt hücrelerine vücudunuzun onarabileceğinden daha hızlı zarar veren elementlere maruz kaldığınız anlamına gelir. Cildinizin daha sağlıklı ve neme doymuş şekilde görünmesine yardımcı olabilecek bazı yiyecekleri tüketmenin yanı sıra antioksidanlara ve omega-3 kaynaklarına sahip kozmetik ürünlerini tercih ederek cildinizin nem dengesinin korunmasına yardım edebilirsiniz.

Antioksidanlar açısından zengin besinler, toksinlerin neden olduğu hasarı en aza indirmeye olanak tanırken hücrelerinizin yenilenmesine de yardım edebilir. Beslenmenize ekleyebileceğiniz besinlerin arasında ise yaban mersini, domates, havuç, fasulye, bezelye, mercimek ve somon balığı gibi besinler yer alıyor.

Kuru Ciltler

Yoğun Nemlendirici Özelliklere Sahip Yağları Kullanın

Kuru ciltlerin günlük bakım rutininin olmazsa olmazı nemlendiricilere ek olarak, diğer bakım ürünlerinizi de yoğun nemlendirici özelliklere sahip olarak seçerek cildinizin en iyi şekilde nemlenmesine yardımcı olabilirsiniz. Buna ek olarak, nemlendirici özelliğe sahip ürünleri seçerken formuna da dikkat etmeniz cildiniz için iyi olabilir. Hassas ve kuru ciltler için krem veya jel formunda tasarlanan ürünler cilt tarafından kolaylıkla emilir ve böylelikle cildin nem dengesi daha kolay sağlanabilir. Kayısı çekirdeği yağı, kuşburnu çekirdeği yağı ve tatlı badem yağı ise yoğun nemlendiren yağların arasında yer alır ve kuru ciltler için önerilir.

Bol Bol Su İçin

Su içmek, hayati faaliyetlerimizi sürdürmemiz için hali hazırda önem taşıyor. Peki, kuru ciltlere fayda sağlıyor mu? Bazı araştırmalara göre evet, sağlıyor. Cildin gerginliği ve sağlığını koruması açısından yeteri kadar su içmek ve dehidre olmayı önlemek cilde iyi bir etki yapabilir. Bunlara ek olarak kahve ve çay gibi cildimizden nemi alan, ödem yapma özelliği bulunan içecekleri de çok tüketmemeye özen gösterebilirsiniz.

Kuru Ciltler

Ellerinize Eldiven Takın

Ellerimiz, çevresel tahriş edici maddelerle doğrudan temas eder. Bu maddelerin arasında bulaşık deterjanı ve çamaşır deterjanı gibi kimyasal oranı yüksek ürünler de bulunur. Bu durum ise özellikle ellerin yıpranmasına ve cilt kuruluğuna yol açabilir. Dolayısıyla, ev işi yaparken veya bu maddelere maruz kalacağınız zaman eldiven kullanmak, zararlı maddeler ile cildinizin temasını önleyebilir.

Reklam

15 Dakikalık Tüm Vücut Antrenmanı

0

Spor salonuna gitmeye üşendiğiniz ya da tatildeyken egzersiz rutininizi aksatmak istemediğiniz anlara özel bir antrenman programımız var. Sadece 15 dakikanızı ayırarak; zamandan tasarruf edip, tüm vücudunuzu çalıştırabilirsiniz.

Sadece 15 dakikanız olduğunda, her hareket ayrı önem taşır. Birinden diğerine hızla geçmenizi sağlayan egzersizler ile aynı anda birkaç kas grubunu çalıştırabilirsiniz

Antrenmana başlamadan önce birkaç dakika ısınmayı ihmal etmeyin. Isınma, hızlı bir antrenman için soğumadan daha önemli olabilir. Antrenman öncesinde, bazı kolay squat’lar, side lunge’lar veya kısa bir plank hareketi yaparak ısınabilirsiniz. Aşağıdaki hareketleri 3 tur halinde yaparak antrenmanınızı tamamlayabilirsiniz.

Bu yıldırım hızında, yüksek yoğunluklu antrenman ile tüm kaslarınızı ekipmansız çalıştırın. Hazırsanız, başlıyoruz!

Plank Toe Touch

Plank Toe Touch

Plank pozisyonu alın, alt karın kaslarınızı sıkın ve kalçanızı yukarı kaldırın. Vücudunuz ters V şeklinde dursun. Topuklarınızı yukarı kaldırın. Bu başlangıç pozisyonunuz. Sağ elinizi sol ayak bileğinize değdirin. Yavaşça başlangıç pozisyonuna geçin ve hareketi diğer tarafta tekrarlayın. Hareketi 45 saniye boyunca taraf değiştirerek tekrarlayın.

Side Lunge

Ayaklarınızı omuz genişliğinde açarak başlayın, ayak parmaklarınız öne doğru baksın. Sağ ayağınızı olabildiğince geniş olacak şekilde yana açın ve dizinizi büküp kalçanızı geriye doğru atın. Sol bacağınızı bu sırada düz tutun. Sağ topuğunuzdan güç alarak başlangıç pozisyonuna geçin ve hareketi diğer tarafta tektarlayın. Hareketi taraf değiştirerek 45 saniye boyunca yapın.

Lateral Hop

Tek ayak üzerinde durun. Ellerinizi belinizde tutarak ya da karşıya uzatarak dengede durun. Dengenizi koruyarak yana doğru zıplayın, ardından tekrar zıplayarak eski pozisyonunuza dönün. Bu şekilde taraf değiştirerek 45 saniye boyunca hareketi tekrarlayın.

Single-Leg Deadlift

Sağ bacağınız üzerinde ayakta durun, sol dizinizi hafifçe bükerek sol ayağınızı havaya kaldırın. Sol ayağınızı geriye doğru uzatın ve gövdenizi düz tutarak öne doğru eğilin. Vücudunuz T şeklinde dursun. Ardından başlangıç pozisyonuna dönün. Hareketi 45 saniye boyunca taraf değiştirerek tekrarlayın. Dilerseniz hareketi dumbbell ile yapabilirsiniz.

Jump Squat

Gövdeniz dik ve elleriniz göğsünüzün önünde kenetlenmiş olarak squat pozisyonuna geçin. Topuklarınızdan güç alarak bacaklarınızı düzleştirin, kollarınızı vücudunuzun arkasına doğru sallayarak zıplayın. Ardından tekrar squat posizyonuna geçerek yere inin.  Hareketi 45 saniye boyunca tekrarlayın.

Forearm Press Up

Ön kollarınızı yere koyarak plank pozisyonuna geçin. Ön kollarınızı kaldırarak; şınav çeker gibi gövdenizi yukarı kaldırın. Ardından dirseklerinizi bükün ve ön kollarınız yere değene kadar gövdenizi yere indirin. Biraz bu pozisyonda durun ve hareketi tekrarlayın. Bu şekilde 45 saniye boyunca devam edin.

Hollow Hold

Kollarınızı ve bacaklarınızı uzatarak yere sırt üstü yatın. Ardından kollarınızı, bacaklarınızı ve üst sırtınızı yukarı kaldırın. 30 saniye boyunca bu pozisyonda durun.

İlginizi Çekebilir: Kettlebell ile Yapabileceğiniz Tüm Vücut Antrenmanı

Reklam

Çörek Otu Yağının Faydaları Nelerdir?

0

Çörek otu yağı “N. Sativa” adı verilen bir bitkinin tohumlarından elde ediliyor. Afrika ve Güneybatı Asya’ya özgü olan bu bitkinin binlerce yıldır geleneksel tıpta da kullanıldığı biliniyor. Çörek otu yağı, bir antioksidan ve anti-enflamatuvar bileşik olan timokinon içeriği ile öne çıkıyor.

Çörek otu yağını kapsül şeklinde gıda takviyesi olarak da piyasada yer alıyor. Çörek otu yağını masaj yağlarına, şampuanlara, ev yapımı cilt bakım ürünlerine eklemek de mümkün. Yüksek kaliteli çörek otu yağı, yemeklerde de kullanılabiliyor.

Çörek otu yağı, genellikle belirli sağlık durumlarını tedavi etmenin bir yolu olarak lanse ediliyor. Bu konuya açıklık getiriyor ve çörek otu yağının bahsedilen potansiyel faydalarını inceliyoruz…

Akneye İyi Gelebiliyor

Bazı araştırmalar, çörek otu yağının akne gibi cilt rahatsızlıkları için faydalı olabileceğini gösteriyor. Bu durumun çörek otu yağının antimikrobiyal ve anti-enflamatuvar özelliklerinden kaynaklandığı düşünülüyor (1).

Örneğin 60 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada katılımcılar; 60 gün boyunca günde iki kez çörek otu yağı ile yapılan jeli ciltlerine uyguluyor. Katılımcıların akne şiddetinde kontrol grubuna kıyasla %78’lik bir azalma meydana geldiği ve akne lezyonlarının sayısında önemli bir iyileşme görüldüğü aktarılıyor (2).

Kilo Kaybını Destekleyebiliyor

Çörek otu yağının kilo kaybını teşvik ettiği ve vücut yağını azalttığı da düşünülüyor. Örneğin 84 obez kadın üzerinde yapılan bir araştırmada; 8 hafta boyunca günde 3 gram çörek otu yağı tüketen ve düşük kalorili bir diyet uygulayanların, yalnızca düşük kalorili bir diyet uygulayanlara göre vücut ağırlığında ve göbek yağında daha fazla azalma yaşadığı belirtiliyor (3). Ayrıca 11 çalışmanın bir incelendiği bir meta analizde; çörek otu takviyelerinin vücut ağırlığını, vücut kitle indeksini ve göbek yağını orta derecede azaltabileceği aktarılıyor (4).

Yaraların İyileşmesini Destekleyebiliyor

Çörek otu yağının yaraları iyileşme sürecini hızlandırabileceğine dair araştırmalar da mevcut. Tam olarak ne şekilde işe yaradığına dair net görüşler olmasa da araştırmacıların teorisi; bunun timokinonun antioksidan ve anti-enflamatuvar özelliklerinden kaynaklı olduğu yönünde (5).

Çörek Otu

Kan Şekerini Seviyesinde Etkili Olabiliyor

Bazı araştırmalar, çörek otu yağının kan şekeri seviyelerini dengelemek için faydalı olabileceğini gösteriyor.

Çörek otu yağının antidiyabetik özelliklere sahip olabildiği ve kan şekeri düzeylerini iyileştirebildiği düşünülüyor. Örneğin yedi çalışmanın bir incelendiği bir araştırmada; çörek otunun, açlık sırasında ve yemekten sonra; insülin seviyesi ve kan şekeri seviyesini iyileştirmeye yardımcı olabileceğini aktarılıyor (6).

Enflamasyonu Azaltabiliyor

Çalışmalar, çörek otu yağının güçlü anti-inflamatuar özelliklere sahip olduğunu gösteriyor. Bazı araştırmalar enflamasyonun tip 2 diyabet, kalp hastalığı ve kanser gibi birçok kronik durumun gelişimine katkıda bulunabileceğini öne sürdüğü için bu durum da önem kazanıyor (7). Örneğin 10 çalışmanın gözden geçirildiği bir araştırma; çörek otu yağı tüketmenin, birden çok iltihaplanma belirtisini azaltırken aynı zamanda kandaki antioksidan düzeylerini de artırabileceğini aktarıyor (8).

Karaciğer ve Böbrek Fonksiyonunu Destekleyebiliyor

Çörek otu yağının antioksidan özelliğinin hem karaciğer hem de böbrekler üzerinde koruyucu bir etkiye sahip olabileceği belirtiliyor. Çörek otu yağı içerisindeki timokinonun; vücuttaki serbest radikallerin ve antioksidanların dengesizliği olan oksidatif stres seviyesini düşürdüğü düşünülüyor (9). Oksidatif stresin ise çeşitli karaciğer problemleriyle ilişkili olduğu biliniyor.  

Başka bir araştırma ise çörek otu yağının böbrek taşlarının boyutunu küçültmede ve böbrek taşlarını vücuttan atmada yardımcı olabileceğini öne sürüyor (10).

Çörek otu yağı çeşitlerini incelemek için tıklayın.

Reklam

K Vitamini İçeren Besinler ve Takviye Önerileri

0

A, B, C veya E vitamininde olduğu gibi K vitamini de insan metabolizmasında büyük bir öneme sahip. Birçok besin yoluyla doğal olarak alabildiğimiz K vitaminin özellikleri arasında; kan pıhtılaşmasına yardımcı olması ve kemik gelişimine katkı sağlaması yer alıyor.

K vitamini

K vitamini Nedir?

K vitamini, yağda çözünen vitamin grubunda yer alıyor. Birkaç farklı K vitamini türü olmasına rağmen, insan beslenmesinde en sık bulunan türleri K1 vitamini ve K2 vitamini olarak biliniyor. K vitamini, çoğunlukla yeşil yapraklı sebzeler gibi bitkisel gıdalarda bulunmasıyla öne çıkıyor. Gerekli durumlarda ise K vitamini takviyeleri vitamin eksikliğinin giderilmesine yardımcı olabiliyor.

K vitamini, günlük hayatımızda tükettiğimiz çoğu besinin içerisinde yer alıyor. O besinlerden en önemlileri ise şöyle listeleniyor:

K Vitamini İçeren Besinler

Ispanak

K vitamini açısından zengin besinler arasında yer alan ıspanak, kolayca ulaşılabilen K vitamini takviyelerinin arasında yer alıyor. Ispanağı, salatalarda ve yemeklerde rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ayrıca ıspanak; bol miktarda C, E ve B vitaminleri, magnezyum, demir ve kalsiyum minerallerini de içermesi sayesinde besleyiciliği yüksek bir sebze.

Brokoli

Brokoli, zengin K vitamini kaynaklarından biri olarak biliniyor. Düzenli olarak brokoli tüketerek K vitamini seviyelerinizi yükseltebilirsiniz. Brokoliyi haşlama olarak daha sağlıklı şekilde tüketebilirsiniz. Salata ve çorbalarda hatta yemeklerde bile ek olarak kullanarak K vitamini alabilirsiniz.

K vitamini

Bamya

Seveninin favorisi, sevmeyeninin hiç de alışamadığı bamya, K vitamini açısından yüksek değerlere sahip oluşuyla ön plana çıkıyor. Mevsiminde toplandığında ve tüketildiğinde ise sağlıklı bir K vitamini kaynağı oluyor. Bamyaya bir şans vermenizi ve beslenme listenize eklemenizi öneririz.

Lahana

Yeşil yapraklı sebzelerin arasında en çok tüketilenlerden biri olan lahana, doğal yollarla K vitamini almanın lezzetli bir yolu olarak biliniyor. Salataların vazgeçilmezi olan lahana, birçok farklı türüyle de masalarımızda yerini alabiliyor. Yemeklerde veya salatalarınızda kullanabileceğiniz lahana, K vitamini açısından oldukça zengin.

Maydanoz

Maydanoz, K vitamini söz konusu olduğunda akla gelen aromatik bitkilerden biridir. Öyle ki lahana kadar K vitamini içeriğine sahip olmasının yanı sıra diğer özellikleriyle de dikkat çekiyor. İçeriğindeki A, C, K vitaminleri bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlarken, A vitamininin de lenfosit ve beyaz kan hücreleri üzerinde doğrudan etkili olduğu biliniyor.

K vitamini

Yeşil Çay

Antioksidan etkileriyle neredeyse hemen her beslenme listesinde karşımıza çıkan yeşil çay, K vitamini açısından da bizi şaşırtmıyor ve zengin K vitamini kaynaklarının arasında yerini alıyor. Yeşil çayın ayrıca; C ve B vitaminleri, magnezyum, potasyum, florür gibi mineralleri de içeren bir yapısı bulunuyor.

Süt & Süt Ürünleri

Süt ve süt ürünleri de K vitamini açısından etkili besinlerin arasında yer alıyor. Süt, yoğurt, peynir veya kefir gibi süt ürünlerini beslenme listenize ekleyerek K vitamini seviyelerinizin artmasına yardımcı olabilirsiniz.

Günlük beslenmenizi aksatıyorsanız, yetersiz besleniyorsanız veya koşuşturmalı bir hayatın içerisinde besin değeri yüksek gıdalara ulaşamıyorsanız, vitamin değerlerinizi öğrenmek adına düzenli olarak kontrole gitmeniz öneriliyor. Böyle bir durumda doktorunuza danışarak vitamin takviyelerine başvurabilirsiniz.

K Vitamini Takviyeleri Neler?

K vitamini takviyeleri, birçok marka tarafından farklı gramajlarda üretiliyor. Sektörde öne çıkan bazı K vitamini takviyelerini sıralıyoruz…

Nature’s Supreme Vitamin K2 100 Mcg 60 Kapsül

K vitamini desteklerinde sıkça karşımıza çıkan K2 türü, Nature’s Supreme markası tarafından kaliteli ham maddelerle üretilmesiyle ön plana çıkıyor. Nature’s Supreme Vitamin K2, %100 natürel yöntemler kullanılarak üretiliyor ve yüksek verimlilikte K2 vitamini desteği sağlıyor. Natürel yöntemlerle üretilen K2 vitamininin aktif izomerleri sayesinde yüksek seviye biyoyararlanım sağlıyor ve çok uzun süre dolaşım sisteminde kalabilen bir ham madde olması sayesinde uzun süre etkisini hissettiriyor.

Nature’s Supreme Vitamin D3 + K2 20 mL Damla

Çifte avantaj olarak geliştirilen Nature’s Supreme Vitamin D3 + K2 20 mL Damla, hem D3 hem de K2 vitamini desteğini bir arada sunmasıyla öne çıkıyor. Bu takviye, vücudun ihtiyaç duyduğu D3 ve K2 vitaminlerini aynı anda sinerjik bir etkiyle vücuda kazandırmayı amaçlayan bir gıda takviyesi olarak geliştirilmesi ile dikkat çekiyor. Servis başına günlük ihtiyacın %500’ünü karşılayan 1000 IU D3 vitamini ve 11,25 mcg K2 vitamini sağlayan ürün, damla formu sayesinde kolayca kullanılabiliyor ve vücutta hızlı emilim özelliği gösteriyor.

K vitamini

Ocean MK-7 100 Mcg K2 Vitamini 30 Kapsül

Daha küçük ve kısa süreli kullanımlarda Ocean markasının K2 takviyesi ideal bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. 30 kapsüllük kullanım sayısı ile daha ekonomik olabilen, aynı zamanda da kaliteli içeriği ile maksimum avantaj sağlaması amaçlanan Ocean MK-7 100 Mcg K2 Vitamini 30 Kapsül, K2 vitaminin efektif formu olan patentli Menakinon-7 (MenaQ7) içeriyor.

Reklam