Fit Hub Blog Sayfa 59

Olympia 2019 Yeni Figürlerini Seçti

0

12-15 Eylül 2019 tarihleri arasında vücut geliştirme dünyasının en büyük organizasyonu olan 2019 Olympia Weekend kapsamında, dört gün boyunca dünyanın en dişli vücut geliştiricilerini, erkekler fizik, klasik fizik, kadınlar fizik, fitness, figür ve bikini yarışmacılarını izledik.

Etkinlikte ayrıca bu spora hayran olanların yarışmacılar ve önemli isimlerle bir araya geldiği, alanda en yeni çıkan donanımların sergilendiği iki günlük bir fuar da vardı. Yine de Olympia’nın yarattığı heyecan Mr. Olympia müsabakalarının etrafında döndü.

Bu sene Shawn Rhoden, Phil Heath ve Big Ram gibi devlerin yarışmamasının dengeleri bozduğu söylenebilir. Ancak bu durumun, yepyeni isimlerin şans bulmasını sağlayarak yarışmaya farklı bir heyecan kattığı da bir gerçek.

Meydanın yeni isimlere kalmasıyla dengeler yerinden oynasa da yarışmanın birincisi çok da yabancı değil. Geçen seneyi 5.’likle tamamlatan Brandon Curry, bu sene şampiyon olarak 400.000$ ödülün sahibi oldu. Olympia 2019’un en iyi çıkışı ise şüphesiz 3.’lük koltuğunu kapan İran’lı Hadi Coopan’dan geldi. 

Mr. Olympia İlk Beş:

1. Brandon Curry

2. William Bonac

3. Hadi Choopan

4. Dexter Jackson

5. Roelly Winklaar

Reklam

Mısır: Ne Kadar Sağlıklı?

Yazan Cansu Beril Kızılırmak

Mısıra bugüne kadar el sürülmemiş olsaydı basit bir sebze ve tahıl tanesi olarak anılacaktı. Hatta koçan mısır sebze, patlamış mısır ise tam tahıl diyecektik. Ancak artık mısır dediğimizde aklımıza ilk olarak genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) geliyor.

GDO Nedir?

GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) gıdalar uzun süredir büyük bir tartışma konusu; insanlar bu tür gıdaların güvenli ve sağlıklı olup olmadığı konusunda pek emin değiller. Ancak bilim topluluklarının dediğine göre tüketilmelerinde bir zarar yok.

GDO nedir kısaca açıklamak gerekirse, böceğe, böcek ilacına ya da her ikisine birden direnç göstermesi için DNA’sı değiştirilen bitki ve hayvanlardır diyebiliriz. GDO gıdalarının ticari amaçla üretilmesinden önce yetkili kurumlarca onaylanması şarttır. GDO olarak en yaygın satılan gıdalar arasında aslın konumuz olan mısır dışında soya fasulyesi ve pamuk da bulunur. Bu ürünlerin çok uzun yıllardır büyük ölçeklerde üretildiğini hepimiz biliyoruz. Bu gıdalarda bulunan GDO’lar aslında işlenmiş gıdaların birçoğunda da bulunuyor. Örneğin, ABD’de yetiştirilen mısırın %90’ından fazlası genetiği değiştirilmiş ve böcek ilacına dirençli tohumlardan üretiliyor. Bu mısırlar mısır nişastası, mısır şurubu, mısır yağı ve benzer mısır bazlı ürünlerde de kullanılıyor.

Mısır GDO’lu mudur? GDO kanser mi yapar? GDO üreme sağlığını etkiler mi? gibi birçok soru sorabilirsiniz. Ancak dediğim gibi, dünya genelinde ve özellikle Amerika’da mısırın %92’si GDO’ludur. Ancak GDO korkulduğu kadar ciddi bir dönüştürme hareketi değil. Üstelik mısırı şu an rahatça bulabiliyor ve tüketebiliyor oluşumuzu GDO’ya borçluyuz. Bu konudaki kafa karışıklıkları hala devam ettiği için GDO’lu mısırın iyi veya kötü olarak net bir tanımlaması hala yok. Ancak bilinen bir gerçek var ki mısır, GDO çuvalı değil ama pestisit zengini bir besin.

Mısırın Tarihi

Mısır ilk olarak Meksika’da ortaya çıkmıştır ve Amerikalılar tarafından ana besin olarak tüketilmiştir. Hatta beyaz, sarı, mor, mavi, kırmızı renkli türleri de bulunur. Karbonhidrat, lif, vitamin mineral içeriği yüksek olan mısır; protein ve yağ bakımındansa düşük değerlere sahiptir.

150 gram mısır; 117 kcal enerji, 41 gr karbonhidrat, 5,4 gr protein, 2,1 gr yağ, 4,6 gr lif içerir.

Özellikle çölyak hastaları ve gluten intoleransı olan kişilerin mısırı çokça tercih etmelerinin sebebi glütensiz olmasıdır. Mısırı hangi yolla tüketirseniz tüketin, gluten tüketmemiş olursunuz!

Lutein ve zeaksantin içeriği yüksek olan mısır, ayrıca göz sağlığı konusunda hatırı sayılır bir yere sahip. Katarak ve maküler dejenerasyonu olan kişilerde bu iki karotenoide sahip olması sebebiyle çokça önerilmektedir. Özellikle sporcularda sık rastladığımız sindirim sorunları için de yüksek lif içeriği nedeniyle mısır, tercih edilebilecek bir besin olabilir. Diyabeti olanlara tekrar hatırlatmakta fayda var! Sindirim sorunlarınız olsa bile mısır gibi yüksek karbonhidrat kaynaklarını tüketirken dikkat etmelisiniz. Zira mısır, kan şekerini hızlı yükseltme özelliğine sahip.

Nasıl Tüketmeliyiz?

Mısırı taze koçan olarak tüketecekseniz ızgara veya haşlama şeklinde hazırlayabilirsiniz. Salata, çorba, pilav ve haşlanmış sebzeler ile birlikte ise yalnızca tanelerini tüketebilirsiniz.

Patlamış mısır, korkulacak bir besin olmamakla birlikte dışarıdan satın aldıklarınızdan ziyade evde yağsız ve tuzsuz olarak patlatılmış olanları tercih etmekte fayda var. Mısırı ocakta patlatmak veya bu yöntem için mısır patlatma makinesi almak, mikrodalga fırından daha sağlıklı bir tercih olur. Çevre Koruma Kurumu (EPA)’nın yaptığı çalışma mısırı eski yöntemlerle patlatmanın çok daha sağlıklı olduğunu; çünkü patlamış mısır torbalarının yüzeyinin bir kimyasalla kaplı olduğunu ve mikrodalga fırına girdiğinde perflorooktanoik asit (PFOA) denilen kanserojen bir ajana dönüştüğünü söylüyor. Teflon tavaların çizildikten sonra kullanılmaması gerektiği bilgisi de PFOA oluşumu nedeniyle söylenen bir durum zaten. Dolayısıyla en geleneksel yöntemler ile hazırlanmış mısırın sağlığa zararlı bir etkisi olmamakla birlikte, ölçülü tüketildiğinde nimetlerinden faydalanabileceğinizi söyleyebilirim.

Reklam

Biceps Farkı

0

Hedeflediğiniz kası tam ve dengeli şekilde geliştirmek için tekrar sayısı, set sayısı, dinlenme süreleri ve özellikle de tutuş pozisyonunu değiştirmeniz gerekir. Bu yazıda biceps kas grubunun spesifik bölgelerini izole etmek için farklı tutuşları olan farklı hareketleri tanıtıyorum. Biceps kas grubunu farklı açılardan izole etmek tam dengeli ve gelişkin bir kas büyümesi sağlayacaktır.

Reklam

Bardak Çekme

0

Yazan Shawn Donnelly

Birinci sınıf atletler kas toparlanmasında terapi olarak bardak çekme uyguluyorlar (vücutlarındaki yuvarlak izler bunun bir kanıtı). Peki, siz de denemeli misiniz?

Son bir haftadır sanki birisi sol kalça kasımı Rambo’nun bıçağıyla bıçaklamış, sonra tırtıllı tarafıyla boylamasına, bacağıma kadar çizmiş gibi hissediyorum. Diğer bir deyişle, milyonlarca insan gibi ben de siyatik sinir ağrısı çekiyorum. Sebebi ise bir sinir kökümü sıkıştıran bel fıtığım ve canım çok yanıyor.

İşte, bu yüzden şu anda New York’ta Çin Tıbbı üzerine yoğunlaşan Worksong kliniğinde, bir masaj yatağının üstünde yüzüstü yatıyorum. Çevreci şıklığında bir havası var. “Gönlünden ne koparsa” tarzında bir yere benziyor. Buram buram yeşil çay kokuyor, bekleme odasında Deepak Chopra kitapları istiflenmiş. Açık fikirli olmak lazım, diyorum. Üstüm çıplak ve belimin arkasında altı tane bardak var. Hafif hafif derimi çektiklerini hissediyorum. Buna bardak veya şişe çekme deniyor ve umuyorum kalça tarafımdaki ağrıları biraz da olsa dindirecek. Eğer siz de çarenin bardak çekmede olup olmadığını merak ediyorsanız, okumaya devam edin…

Bardak Çekme Nedir?

Çin ve dünyanın başka ülkelerinde asırlardır uygulanan bardak çekme, ufak cam veya plastik bardakların vakumlama tekniğiyle vücuda yapıştırılmasıyla yapılıyor. Vakum ya bardakların üstüne takılan el pompasıyla (ki daha pratik olduğundan günümüzde en çok bu şekilde yapılıyor) ya da bardağın altına çabucak yerleştirilen alevle meydana getiriliyor; alev, hapsedilen hava soğumaya başladığında vakum yaratıyor. İkincisine “ateş çekme” de deniyor. Aklınıza Michael Phelps geldi mi?

Nasıl İşe Yarar?

Bana bardak çekme uygulayan lisanslı akupunkturcu Max Annis, “Bardak çekme masaj gibi işliyor” diyor. “Ancak kasları bastırıp itmek yerine, bardaklar kasları içlerine çekiyor.” Çoğu zaman bardakların yerleştirildiği yerlere masaj yağı sürülüyor. Sürülen yağ “kaygan bardak çekme” denen ve bardakların ağrı veya kulunç olan yerlere kaydırılmasıyla yapılan tekniği de olanaklı kılıyor.

“Bardak çekme kan akışını çoğaltıp kasları gevşetiyor ve sinir sistemini yatıştırıyor” diyor Annis. “Toksinleri salarak cilt yüzeyinin birkaç santim altında tıkanma meydana gelen bölgelere enerji akışı sağlıyor. Hastalar çoğunlukla rahatlama hissediyorlar.”

Ne Zaman Yaptırılır?

Bardak çekme daha çok boyun ağrısı ve sırt ağrısı için, özellikle de atletik burkulma ve incinmelerin neden olduğu ağrılar için kullanılıyor. “Vücutta tutulan veya kasılan kaslar, bardak çekme ile rahatlatılabilir” diyor Annis. “Özellikle akupunkturla beraber daha etkili oluyor; çünkü bardak çekme vücudun akupunktur kanallarını açıp hastayı rahatlatıyor.” Bardak çekme akciğerlere de iyi gelebiliyor; tıkanıklıkları açıp astımı kontrol altına alıyor ve vücudun griple savaşmasını destekliyor. Bu tür terapilerde (Avrupa’da çok sık uygulanıyor) bardaklar üst sırta ve göğse yerleştirilerek toksinlerin atılarak tıkanıklıkların açılması hedefleniyor.

Nerede Yaptırılır?

Bardak çekme için en yetkin kişiler muhtemelen lisanslı akupunkturculardır; çünkü bu teknik akupunktur eğitiminde öğretiliyor. Evde yapılabilmesi için uzatma tüpleriyle birlikte satılan bardak çekme kitleri de var ancak pek ideal gözükmüyorlar. “Masaj yatağında rahatlamış bir halde uzanarak terapinin eğitimli bir terapist tarafından yapılması daha iyidir.”

Ne Sıklıkta Yaptırılır?

“Genelde haftada bir kez bardak çektirmek makuldür. İzleri geçmeyen bölgelere bardak yerleştirilmemeli ve önceki seanstan kalma izler geçmeden aynı bölgeye bardak çekilmemeli” diyor Annis. Bardağın bıraktığı iz ne kadar koyuysa o bölgede o kadar sıkışma var demek.

“Tekrarlanan seanslardan sonra izlerin koyuluğu açılmaya, hasta daha az ağrı hissetmeye ve daha çabuk toparlanmaya başlayacaktır” diyor Annis ve birden çok seansın gerektiğini söylüyor. “Vücudun doğal şekilde iyileşmesi zaman alır ancak sorunun kaynağına müdahale etmek uzun vadede daha iyidir; çünkü bu tür sorunlar ağrıkesici gibi ilaçlarla maskelendiğinde sadece geçici bir rahatlama yaşanır ve çoğu zaman da nükseder.”

Sonuç

Şimdiye kadar altı kez bardak çektirdim ki kendimi kuşkucu biri olarak görürüm. Worksong salonundan hep mutlu ayrılıyorum (daha akışkan hareket ediyorum, ağrılarım azalmış oluyor) ve siyatik durumum son birkaç ayda çok daha iyi oldu. (Tabii başka etmenlerden de olabilir, işyerinde ayakta durarak çalışıyorum artık mesela.)

Ancak bardak çekme özellikle tıp diploması olan birçok kişiden eleştiri alıyor. Tedavi hakkında çok az bilimsel araştırma olduğunu ve hissedilen artıların plasebo etkisi olduğunu iddia ediyorlar. Meydana gelen izler, tedavinin devam ettiğini hatırlattığından plasebo etkisinin güçlendirdiğini söylüyorlar. İşe yarıyorsa neden yaptırmayalım?

Reklam

Çift Etkili Antrenman

0

Yazan Greg Merritt

Aynı kas grubunu bir günde iki kez çalıştırırsanız ne olur?

Şu kuralı artık bir bozalım: aynı kas grubunu tekrar çalıştırmadan önce en az iki gün dinlendirmeniz şarttır. Çoğu vücut geliştirici bu kuralı fazla ciddiye alarak arayı uzatıyor ve bir kas grubunu haftada sadece bir kez çalıştırmakla yetiniyor. Bu aralıkta bir mola kasın toparlanması ve büyümesi için bayağı zaman demek. Peki ya aynı kas grubunu bir günde iki kez çalıştırdıktan sonra büyümeye bırakma fikrine ne dersiniz? Kısa süreli bir strateji olarak, böylesi bir kural ihlali büyümeyi destekleyip antrenmanlarınızı canlandırabilir.

Koşullu Kuralsız

Antrenman sıklığı ve stil söz konusu olduğunda, arada sırada da olsa ihlal edilemez diye bir kural tanımıyoruz. Bunu yaparken de sadece tekrar sayısıyla sınırlı kalmamalı, ileri seviyede de uygulamalısınız. Mesela, son bir yıldır set başına 8-12 tekrar aralığına takılıp kaldıysanız, 50 veya 100 tekrarlı bir antrenman miskinleşen kaslarınızı yerinden kaldıracaktır. Ancak bunu her gün yaparsanız, gelişiminiz duracaktır. Yani kuralları ihlal edin ama sadece arada sırada.

Aynı şey, bir kas grubunu aynı gün içerisinde iki kez çalıştırma için de geçerlidir. Düzenli ve yoğun şekilde tekrar etmek ise o korkulan sürantrenman, duraklama veya gerileme ile sonuçlanır. Quadriceps ve hamstrings gibi birbiriyle bağlantılı iki kas grubunu ya da sırt eni ile sırt genişliğini aynı günde iki farklı antrenmanla çalıştırmaktan bahsetmiyoruz. Bu tür split çalışmaları, ileri seviye sporcular tarafından uzun süreli bir strateji olarak zaten kullanılıyor. Bu çifte splitlerin aksine, günlük çifte antrenman demek, aynı gün içerisinde daha önce yaptığınız bir antrenmanın aynısını birkaç saat sonra tekrar uygulamak demektir (ve sadece arada sırada). Mesela, dört hafta boyunca her hafta omuzları iki kez çalıştırın ama yılın geri kalanında normale dönün.

Uyulacak Kurallar

Şimdi de günlük çifte antrenman kuralının asla bozulmaması gereken kuralları:

Şişir

Tekrarları 12-20 arasında tutun, set aralarında en fazla 1 dakika dinlenin ve failure olmadan bırakın. Araştırmalar, bir kas grubunu aynı gün iki kez çalıştırmanın kas hücrelerini esneten, kas kabiliyetini arttıran, besinleri özümleyen ve dinlenme metabolizmanızı hızlandıran kas içi glikojenleri arttırdığını gösteriyor. Bunu yaparken de kuvvet (düşük tekrar) veya yoğunluk (failure ve ötesi) yerine kan hacmi artışına (yüksek tekrar, az dinlenme, failure yok) odaklanarak yapın. Şöyle düşünün: Uyluğunuzu çizip kanattıktan altı saat sonra tekrar çizerseniz, yaranın iyileşmesini engelleyip geciktirerek durumu daha da kötüleştirirsiniz – net bir negatif yani. Ama uyluklarınıza masaj yapar, altı saat sonra da yinelerseniz, ikinci seans ilk masajın iyileştirici etkilerini perçinler – net bir pozitif yani. Günlük çifte antrenman da yorulma değil, şişirme odaklı olmalıdır.

Tekrar et

İki antrenmanda da aynı hareketleri kullanın. Her hareket farklı bir kas lifi dizisini vurgular. Buradaki hedefiniz de zaten ikinci antrenmanda aynı lifleri çalıştırmaktır. Bu nokta, antrenmanın en önemli unsurlarından biridir. (Ve çifte antrenman stilini, benzer kas gruplarını günde iki kez çalıştırmadan ayıran nokta budur.) Ancak hareketlerin sırasını değiştirebilirsiniz. İkinci antrenmanı daha taze tutmak için değiştirmeniz özellikle tavsiye edilir.

Tekrar yükle

Hormonal seviyelerinizin normale dönmesi için antrenmanları 3-8 saat arayla yapın; bu ara, ikinci antrenman birincisinin glikojen artışını destekleyecek bir nicelikte olmalıdır. Çifte antrenmanı aynı günde yapabilmeniz için yeterli boş vaktinizin olması gerekiyor. Eğer spor salonuna aynı gün birkaç saat arayla gitmek istemiyorsanız, evde de yapabileceğiniz bir antrenman planlayın. Sadece dambıl ve barla yapılabildiklerinden, en uygunu kol antrenmanıdır. Aynı bölgeyi tekrar çalıştırmadan önce 3-7 gün ara verin.

Çifte Antrenman Prensipleri

  • Aynı kas grubunu aynı günde iki kez çalıştırın.
  • İki antrenman arası en az 3, en fazla 8 saat olsun.
  • Aynı kas liflerine basmak için, iki antrenmanda da aynı hareketleri uygulayın.
  • Maksimum glikojen pompalanması için tekrarları 12-20 aralığında tutun.

Çifte Antrenman Tüyoları

  • Hareket sırasını değiştirebilirsiniz. Değiştirmelisiniz de.
  • Eğer aynı gün salona iki kez gidemeyecekseniz, evde yapabileceğiniz hareketler seçin.
  • İki antrenmanla da yetinmek zorunda değilsiniz. Arada sırada yapıldıkları sürece, aynı kas günde 3, hatta 5 kez bile çalıştırılabilir. Toparlanmak için kendinize en az 1 hafta verin.
Reklam

Kilo Almaktan Korkmadan Yiyebileceğiniz 5 Besin

Yazan Cansu Beril Kızılırmak

Sağlıklı beslenme kararı aldıysanız veya diyet yapmaya başladıysanız, mutfağa girdiğinizde size kendinizi diyetin katı yollarında özgür hissettirecek birçok besin grubu bulabilirsiniz. Elbette kalorisi olmayan yiyecek diye bir şey yoktur. Neredeyse tamamı sudan oluşacak kadar hafif sebze ve meyveler bile vücudumuz tarafından sindirildiğinde az miktarlarda olsa da kaloriye dönüşür.

Biz diyetisyenler, danışanlarımız için diyet listesi oluştururken önce kişiyi dinler ve rutin beslenme düzenini öğreniriz. Daha sonra ilk adımımız kişinin beslenme saatlerini düzenleyip sağlıklı tercihler yapmak ve porsiyon eğitimi vermek olur. Bunu yapabilmek için tüketimi keyifli, tok tutan besinler, aynı zamanda kalorisi düşük besinler seçmeyi severiz. Danışanlar diyete başladıklarında yeteri kadar doyamamaktan ve aç kalmaktan korkarlar. Bu yüzden diyete başlama kararı sürekli ertelenir. Diyete başladığında aç kalmaktan çekinen danışanların bu korkusunu yenmek için uzun süre tok tutan, lif içeriği yüksek, su oranı dengeli besinleri diyet listesinde kullanmayı tercih ederiz.

Dolayısıyla başlık sizi yanıltmasın. Ne kadar hafif olursa olsun her şeyin fazlası zaradır ve kilo aldırabilir. Kalorisi az diye bir besini korkmadan yeme hatasına düşmemek gerekir. Sağlam bir şekilde yediğinizde sizi uzun süre tok tutacak ve az yemenize yardımcı olacak besinlere yönelmek kilo verme sürecinde yönelmeniz gereken asıl taktiktir. “Kilo aldırmayan besinler nelerdir?” diyorsanız cevabı aşağıda…

Çiğ Sebzelerle Yapılmış Renkli Salatalar

Çiğ sebzelerin içerisinde saklı duran ve tüketilmeyi bekleyen birçok besin ögesi var. Bu ögeleri vücudunuzda kullanılabilir hale getirmek için salatanıza 1 tatlı kaşığı zeytinyağı eklemeyi atlamamanız gerekiyor. Özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler ağırlıklı bir salata hazırlayıp yemek tabağınızın yarısını doldurun. Yapılan çalışmalar, salatanın ana yemekten önce tüketilmesinin faydalarını kanıtlamış durumda. Sağladığı faydalar ise %12 daha az kalori alımı ve sebze tüketiminin %23 artışı!

Salatanıza ekleyebileceğiniz alternatifler; Roka (2 sap, 10 kcal), Marul (10-20 kcal), Salatalık (16 kcal), Domates (25 kcal), Brokoli (31 kcal), Pancar (40 kcal)

Sebze Çorbası

Sağlıklı beslenmeye geçişte olmazsa olmazlar arasında sayılabilecek sebze çorbaları açlık-tokluk metabolizmasını ayarlamada kurtarıcı oluyor. Hem düşük kalorili hem de tok tutan bu çorbalar ana yemekten önce tüketilince, alınan kaloriyi %20 azaltıyor. Fakat sebze çorbalarının içine un, yağ veya krema girerse işler tersine dönebilir. İdeal bir sebze çorbasından alınabilecek enerji ise yaklaşık 50-100 kcal değerinde oluyor.

Patlamış Mısır

Şaşırdınız değil mi? Filmlerin vazgeçilmezi patlamış mısır aslında masum bir atıştırmalık. Bir su bardağı mısırı patlatıp keyifle yemek size zarar vermez. Kilit bilgi ise mısırı patlatırken içine yağ ve tuz eklememek. Bir bardak mısır yaklaşık 30 kcal enerji veriyor ve içerisinde hatırı sayılır oranda lif bulunuyor. Antioksidan içeriğinin yüksek ve B5, B1, C vitaminlerinden zengin oluşu hafıza güçlendirici ve kalp sağlığını koruyucu olmasını sağlıyor.

Havuç

Mükemmel bir beta-karoten kaynağını görmezden gelmeyin! Cilt bakımı ve göz sağlığı denildiğinde aklınıza direk havucu getirin. Bol lifli ve düşük kalorili olan bu beta-karoten bombası, yaklaşık 30 kcal enerji içeriğiyle şahane bir ara ürün alternatifi.

Haşlanmış ve Soğutulmuş Patates

Patates esasında yüksek karbonhidratlı bir besindir. Ancak patatesi doğru pişirirseniz içerisinde bulunan dirençli nişastadan faydalanabilirsiniz. Dirençli nişastanın normal nişastadan farkı az kalorili olması ve çözünebilir lif gibi hareket etmesidir. Normal nişastanın 1 gramı 4 kcal iken dirençli nişastanın 1 gramı 2 kcal’dir. Bu nişasta türünün çözünebilir lif gibi metabolize olması ise tokluk hissini arttırır.

Dolayısıyla öğünlerde dirençli nişasta tüketiminin artması tokluk hissini arttırırken kalori alımını azaltır. Peki, patatesin içindeki dirençli nişastayı nasıl ortaya çıkaracaksınız? Patatesi önce haşlayacak, sonra soğutacaksınız… Tabi sonrasında yine patatesi soğuk tüketeceksiniz. Mesela lezzetli patates salataları!

Reklam

Mr. Olympia 2019’a Doğru

0

Yazan Shawn Ray

Vücut geliştirme dünyasının efsanevi isimlerinin yıl boyunca verdikleri emeklerin karşılığını almak için jüri önünde tüm kozlarını paylaşacağı Mr. Olympia yarışmasına doğru geri saymaya başladık.

Shawn Roden galibiyetini tekrarlamak, Brandon Curry ise tarihe geçecek bir tahttan etme olayına imza atmaya çalışadursun, bu yılki Mr. O’da hiç beklenmedik etkilere yaratabilecek altı yarışmacı daha var. Olası şampiyonlara dikkat kesilmeniz için kendilerini önden tanıtalım istedik.

Steve Kuclo

Olympia devresinin genç prolarından Kuclo 2019 Arnold Klasikte umulanı beceremedi ve altıncı geldi ama yine de gelişmiş görünüyordu. İlk 10’dan düşeceğini sanmıyorum ancak eğer doğru gelişme gösterir – yani göğsü biraz büyütür, sırtı da biraz parçalarsa – ve beslenmesini de doğru ayara alabilir ise ilk altıya girip birçok insanları şaşırtabilecek çapta bir atlet.

Nathan De Asha

Nathan De Asha bir süredir zaten gözde bir atlet. Lou Ferrigno Legacy Pro 2016’yı alan De Asha buradaki tüm adamlardan daha çok potansiyele sahip; ama o sırtı biraz kalınlaştırması şart! Kolları, göğsü, bacakları ve omuzları Olympia seviyesinde. Eğer beslenmesini de eksiksiz takip edebilirse ilk altıya kesin girecektir. De Asha göz ardı edemeyeceğiniz bir adam. Sırada kendini belli etmeyi biliyor.

Juan Morel

Daha önceleri Mr. O konuşmalarında geçen ve Arnold Klasik Brezilya’nın en yeni şampiyonu Juan Morel hakkında konuşalım biraz. 1,80 m boyuyla vücut geliştirme dünyasının en uzun atletlerinden Juan aslında hep göz önünde oldu. Artık yok dediğiniz anda birden peyda oldu. Bir yıl önce bacaklarını geliştiremedi diye Juan’ı gözden çıkarmıştım. Sırtı da yeterince kalın ve parçalı değildi ama âlemin en iri kollarının çifti onda diyebiliriz. Bacaklarındaki zayıflığı saklamayı biliyor aslında, özellikle de yan göğüs pozunda. Brezilya’dan alnının akıyla çıktı ve Olympia mevzuunda adı geçmezse olmazdı. Eğer o kondisyonda karşımıza çıkarsa ilk altıya girer. Juan’ın meselesi kondisyon tabii çünkü boyu ve ağırlığı taşıması zor çapta. Eğer kondisyonunu geliştiremezse bir tehdit sayılmaz. Ama sahneye fiziği iyi şekilde çıkarsa diğer adamlarla aynı ayarda diyebiliriz. Ancak soru şu: Nisandan Eylüle zirve fizikte kalabilecek mi? Zor ve uzun bir yol bu. Ama daha önce bunu başarmıştı. Yine yapabilir.

Luke Sandoe

Sandoe bu yıl Arnold Klasikte üçüncü oldu. Potansiyeli bol ve Josh Lenartowicz gibi birkaç ismi Mart ayında alaşağı etmişliği var. Gelişmeyi sürdürürse o orta karın bölgesine biraz dikkat etmesi gerekiyor. Jüri orta karın bölgesindeki kontrolsüzlükten rahatsız olurlar. Sandoe pozlar arasında gevşiyor bir de. Eğer şu andaki yolda ilerlerse kolları, bacakları, quadları ve kondisyonu onu ilk altıya sokabilir. Üstelik İngiliz, o yüzden Las Vegas’a erken gelip burada da biraz çalışabilir.

Akim Williams

Williams yıllardır profesyonel ama genç yarışmacıların hepsinden daha çok kası var. Ama ayrıntı eksik, hatta hiç olmadı ama bu durum yarışmada çok büyük bir eksi demek. Olympia sahnesine çıkmak için 4-6 kilo vermesi lazım. Hiçbir yarışmaya çıkmayan ama Williams kadar kası olan Victor Richards’ı anımsatıyor. Williams’ın potansiyeli var ve bence Eylül ayında sahneden iyi bir sıralamayla inebilir.  

Reklam

Int’l Sports & Wellness Show ile Dünyanın Sporu İstanbul’da

0

İstanbul’u spor turizminin başkenti yapmaya hazırlanan Int’l Sports & Wellness Show, uluslararası yüzü ve son tüketiciye hitap eden sosyal bir kaynaşma alanı sunmasıyla Türkiye’de gerçekleştirilecek ilk geniş kapsamlı spor şovu olma özelliğine sahip. Sportif öğelerin tamamını, aklınıza gelebilecek en keyifli versiyonu ile katılımcılarına sunacak olan Int’l Sports & Wellness Show, uluslararası grup fitness markalarının sertifikalı eğitimleri ve sahne performansları ile alanında dünya yıldızı isimleri, birbirinden başarılı birçok yerli ve yabancı eğitmeni biraz eğlence biraz da müzikle harmanlayarak İstanbullulara spor ve eğlence dolu bir üç gün yaşatacak.

Zumba, Les Milss, Kangoo Jump, Cross Fit, Spinning, Hip Hop Dance, Capoeire, Pole Dance, Tırmanış, Bisiklet, Aqua Fitness, Pilates, Yoga, Meditasyon ve daha pek çok sayısız sağlık-spor temasını bulabileceğiniz Int’l Sports & Wellness Show, 15.000 üzerinde ziyaretçi hedefiyle, 27-29 Eylül 2019 tarihlerinde FB Ülker Spor ve Etkinlik Salonunda katılımcılarını bekliyor olacak.

Int’l Sports & Wellness Show’un sponsorları arasında yer alan Supplementler.com ve Muscle & Fitness olarak, etkinliğin detaylarını Bee2Bee Kurucusu ve Int’l Sports & Wellness Show Organizasyon Genel Koordinatörü Ayçe Karadağ’a sorduk.

Int’l Sports & Wellness Show nedir?

Spor ve fitness markalarının sahne ve performans etkinliklerini, biraz eğlence biraz da müzikle harmanlayarak “show” tadında hayata geçiren bir etkinlik diyebiliriz. Int’l Sports & Wellness Show’un farkı, sadece sporun farklı branşlarını değil eğitim ve eğlence taraflarını da kapsıyor oluşu. Uluslararası şekilde son tüketiciye hitap ediyor olmasıyla ise benzersiz. Tüm bunlar da onu Türkiye’nin ilk spor şovu yapıyor. Sportif ögelerin tümünde dinlenmek, eğlenmek olduğu kadar sosyal bir kaynaşma da vardır. Int’l Sports & Wellness Show da din, dil, ırk, yaş, cinsiyet ya da fiziksel duruma bakılmaksızın her kesimden insanı spor, sağlıklı yaşam ve eğlenceyle buluşturmayı hedefliyor.

Sporun aktif yaşam ve dünya barışına katkı sağlayıcı özelliklerini vurgulamak isteyen Int’l Sports & Wellness Show, bu nedenle 23-30 Eylül Avrupa Spor Haftası kapsamında, Avrupa Komisyonu’nun desteği ile gerçekleşecek. Her kesimden insanı spor, sağlıklı yaşam ve eğlenceyle buluşturmak istiyoruz. Müziğin ritmiyle sporun farklı renklerini deneyimleyeceğiniz kaçırılmayacak bir fırsat bu.

Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyacak bu organizasyon nasıl ortaya çıktı? Biraz bahseder misiniz?

Türkiye’de spor ve fitness sektörü, geçmişten bugüne daha çok ticari ilişkilerin ön planda olduğu fuarcılık çatısı altında buluşmaya çalıştı, fakat sürdürülebilirliğini sağlanamadı. Biz de Türkiye gibi dinamik ve enerjisini açığa çıkarmayı bekleyen bir ülkede, son tüketiciye hitap eden etkinliklerin büyük bir ihtiyaç olduğunu düşünerek bu yola çıkmaya karar verdik. İlhamımızı verense sektörün öncülerinden biri olan ve yıllardır Türkiye danışmanlığını yaptığımız Riminiwellness.

Zumba®’nın yaratıcısı Beto Perez davetliler arasında

Bu spor turizmi etkinliğinde İstanbulluları neler bekliyor? Organizasyonda yer alacaklar arasında kimler var?

Bu dev organizasyonla İstanbul’u spor turizminin başkenti yapmaya hazırlanıyoruz. Dolayısıyla uluslararası düzeyde dev markalarla ve isimleri ağırlayacağız. Latin Amerika kökenli ve dünyanın en popüler grup fitness egzersizi Zumba®’nın yaratıcısı Beto Perez, grup fitness egzersizlerini 103 ülkede 30.000’den fazla lokasyonda uygulayan Yeni Zelanda markası Les Mills akla gelen ilk isimler. Bunun yanında, dünyada spor ve fitness adına en yeni, en ilgi çekici etkinlikleri ve workshop’ları Int’l Sports & Wellness Show kapsamında bir araya getireceğiz. Uluslararası grup fitness markalarının sertifikalı eğitimleri, çoğu yabancı eğitmenlerden oluşan sahne performansları olacak.

Ziyaretçiler, farklı sahnelerde tüm gün sürecek Zumba, Les Mills, Strong By Zumba, Aqua Fitness, Kangoo Jumps ve daha birçok grup fitness performansına eşlik edebilecekler. Aqua Time sponsorluğunda etkinliğe özel olarak kurulacak havuzda yeni grup fitness derslerini keşfedip serinleyebilirler. Türkiye Basketbol Federasyonu tarafından düzenlenecek basketbol turnuvasına katılabilirler.

Katılımcılar ücretli eğitimlerde, ulusal ve uluslararası sertifikalar; ücretli workshoplarda ise katılım belgeleri alabilecekler. Yani, profesyonel bir spor hayatı düşünüyorlarsa bu etkinliği geleceklerine yatırım olarak da görebilirler. Üstelik eğitimlerimize katılanlardan biz de desteğimizi esirgemeyeceğiz. Sertifika alan katılımcılarımızı kendi oluşturacağımız CV havuzuna alarak kariyer ve iş anlamında destek olup anlaşmalı olduğumuz büyük fitness kulüplerine referansımızla yönlendireceğiz.

Int’l Sports & Wellness Show’un gerçekten de sporun tüm çeşitliliğine sahip bir organizasyon olacağı ortada. Sağlık temalı eğitimlere yer veriyor oluşuyla ayrıca dikkat çekici. Peki, ders verecek eğitmenleri seçerken bu dengeyi nasıl korudunuz? Özellikle yurtdışından gelen eğitimcileri seçerken nelere dikkat ettiniz?

Ülkemizde spor ve sağlık birimleri arasında ciddi bir uçurum söz konusu. Buradan yola çıkarak, 7IMEA ve Palmer & Still paydaşlığında, spor ve sağlığı birlikte ele alabileceğimiz bir eğitim organizasyonu için kolları sıvadık. Araştırmalara göre egzersiz ile bilinen 35 farklı kronik rahatsızlık arasında ciddi bağlantılar var. Geçmişte ya da şimdi spor salonlarında on kişinin beşinde bir sağlık problemi ya da riski mevcut. Peki, sağlık uzmanları egzersiz için kime yönlendirme yapacak? Ya da tedavi sonrasında spor eğitmenleri sağlık uzmanlarıyla nasıl iletişim kuracak, danışanlarını nasıl zarar vermeden ve tedaviye destek olacak şekilde çalıştıracak? Tüm bu soruların cevabı bulmak için farklı alanlarda en iyi spor ve sağlık uzmanlarını bir araya getiren bir platform oluşturmak istedik. Yurt dışı eğitimlerini seçerken ise, spor profesyonellerinin sahada risksiz bir şekilde kullanabileceği, egzersizle bütünleştirebileceği enstrüman ve ekipman yardımlı eğitimleri seçtik. Ayrıca eğitimlerimizin standardizasyonu için TVGFBGF’den akreditasyon aldık.

Eğitim kadromuz, yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere, alanında uzman 32 eğitimciden oluşuyor. Bu 32 eğitimci arasında hekim, fizyoterapist, kayropraktik, osteopat, diyetisyen ve spor akademisyeni var. Amacımız Türkiye’nin en büyük spor ve sağlık entegrasyonunu hayata geçirmek. Bu amaç doğrultusunda da en iyi kadroyu topladığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.

Sporseverler organizasyona nasıl katılım sağlayabilir, herhangi bir kriteriniz var mı?

Burası herkesi kucaklayan bir yer. Sporun birleştirici, iyileştirici gücüne inanarak çıktık yola. 7’den 70’e, spor geçmişi gözetmeden, yeni başlayandan onu bir kariyer olarak düşünene, herkesi en rahat edebilecekleri kıyafetleriyle bekliyoruz. Int’l Sports & Wellness Show, çocuklar için yaratacağımız oyun ve etkinlik alanları sayesinde ailelerin de keyifle katılacağı harika bir hafta sonu aktivitesi olacak. Üç gün sürecek tüm sahne ve performans aktivitelerine katılım biletinize dahil, ilave ücret ödenmiyor.

Son yıllarda spor ve fitness merkezlerine ve etkinliklerine olan ilgi arttı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Spor, aktif ve sağlıklı yaşam, Türkiye de dahil olmak üzere, şu an tüm dünyanın gündeminde. Günümüzün en büyük sıkıntısı, durağan bir hayat ve sağlıksız beslenme. Bilinçli herkes de bu durumun farkında. Bence bizleri bir araya getiren organizasyonlar, etkinlikler mevcut farkındalıklarımızı ortaya çıkarmak için ideal tetikleyiciler. Sporu yaşam tarzı olarak benimsemek ve aktif yaşamak; sürekli masa başında çalışmaktan, her yere arabayla gitmekten çok daha fazlasını kazandırıyor.

Her kesimden insanı tek bir yerde buluşturmak istememizin, önyargıları ortadan kaldırmayı kolaylaştıran bir etkinlik tasarlamamızın temelinde aktif yaşamdan aldığım ilhamız yatıyor. Aktif yaşamın aktif bir katılımcısı olmak, hepimizin doğrudan bağ kurması için bir fırsat aslında. Bir grup zaten spor yapıyor, diğer bir grup da zaman ve motivasyon yetersizliğinden teşvik edilmeyi bekliyor. Her geçen yıl yeni ve daha farklı fitness antrenmanları ortaya çıkıyor. Her yıl, beraberinde farklı kitlelerin de ilgisini çekebilecek yeni trendler getiriyor. Bu da daha geniş kitlelere yayılmasını sağlıyor.

Son olarak organizasyon ne zaman ve nerede, onu da hatırlatalım.

27, 28 ve 29 Eylül tarihlerinde İstanbul’da Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda.

Gelmek isteyenler biletleri nereden alabilirler?

İlgilenenler, www.intsportswellness.com internet adresimizden gerekli bilgilere ulaşabilirler.

Reklam

Uzmanından Sağlıklı Tatlı Tarifleri

0

Çoğumuzun önünde sonunda tatlı kurabiyelere, ıslak pastalar ve şerbetli tatlılara dayanamadığımız anlara düşeriz. Ancak birçok beslenme uzmanı, diyetisyen ve doktor rafine şekerin ne kadar tehlikeli olduğundan ısrarla bahsediyor.

Şeker pancarından elde edilen ‘beyaz şeker’, früktoz ile glikozun yarı yarıya birleşiminden oluşuyor. Dolayısıyla şeker, protein, vitamin ve mineral gibi hiçbir besin öğesini de içermiyor. Bir başka deyişle, rafine şekerin vücuda hiçbir faydası yok. Üstelik, günlük kalori ihtiyacımızın %10’undan fazlasını şeker oluşturduğunda vücut şekeri tolere edemiyor ve şeker zamanla birikerek ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Hafızayı zayıflatması, diş çürümesi, obeziteye yol açması, karaciğeri yağlandırması, kalbe zarar vermesi, vücudun savunma sistemini zayıflatması, insülin direncine sebep olması ve kanser riskini arttırması şekerin uzun vadeli olası tehlikelerinden sadece birkaçı. Yine de vücudumuzun şekere, ruhumuzun ise bizi mutlu edecek lezzetli tatlılara ihtiyacı yok değil.

Doğru Şeker Tercihi

Yalnızca ağız sulandıran tatlılarda değil pek çok gıdanın içinde bulunan rafine şeker ve yüksek oranda fruktoz içeren mısır şuruplarını metabolize etme görevi karaciğerimize ait. Bu nedenle, fazla şeker tükettiğimizde karaciğerimize aşırı yüklenmiş ve onu çok çalıştırmış oluyoruz. Bunun yerine kaliteli karbonhidrat kaynaklarından olan tahıllara, baklagillere yönelebilir; şekeri ve unu azaltarak bağırsak sağlığına da iyi gelen kuruyemiş çeşitlerine yönelebilirsiniz. Böylesi kaliteli kaynaklardan alınan şeker sadece glikoza dönüştürülür ve vücudun her hücresinde kullanılır.

Tatlı iştahınızı köreltirken illa kalori bombardımanına uğrayıp sağlıksız besinlere boğulmak zorunda değilsiniz yani. Peki o sağlıklı şeker kaynakları neler ve o kaynaklarla neler yapabilirsiniz? Bırakalım cevabı uzman şefler versin.

Çetin Ceviz

Sağlıklı İrlandalı lakabıyla anılan şef Gavan Murphy tatlı ve hamur işlerinde kuruyemiş ezmeleri kullanmanın her halükarda daha sağlıklı olduğunu çünkü karbonhidrat oranlarının az olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Herkesin, hele de fitness meraklıların büyük bir tatlı iştahı vardır. Arada sırada yoldan sapmaya meyillidirler. Böyle durumlarda ceviz ezmesi yesinler.”

İçinde sadece 4 gram şekerle kuruyemiş ezmeleri mükemmel bir tatlı alternatifi. Yoğurda katıp yiyebilir veya smoothie’nizle karıştırabilirsiniz. Ya da burada verilen tarif gibi lokmalık kurabiyeler halinde pişirilebilirsiniz.

Pratik Ceviz Topları (12 adet)

Malzemeler

  • 125g ceviz ezmesi
  • 125g tarçına bulanmış ceviz ezmesi
  • 2 yemek kaşığı Hindistancevizi yağı
  • 90g yulaf ezmesi
  • 50g şeker ilavesiz Hindistancevizi
  • 2 yemek kaşığı akçaağaç şurubu

Yapılışı

1. Ceviz ezmesini ve Hindistancevizi yağını mikrodalgada 20 saniye kadar ısıtıp yumuşatın.

2. Ceviz ezmelerini, Hindistancevizini ve akçaağaç şurubunu büyük bir kapta karıştırın. Hamurdan küçük toplar yapıp buzdolabında 1 saat bekletin. Sonra servis edin.

Hurma Gücü

Pratik ve sağlıklı tariflerin gurusu Revna Çakır, tatlıdan kopamayanların da kurtarıcısı. Şekerin en sağlıklı halini her daim en lezzetli şekliyle sunan Çakır’ın özel formüllerinden biri ise kendi deyimi ile hurmatella. Tatlı krizlerinizi dindirmede en büyük yardımcılarınızdan biri olmaya aday bu kolay ama etkili karışım, şekere alternatif olarak tüm tatlı ya da kurabiye tariflerinde de kullanılabilecek sağlıklı bir şeker kaynağı.

Önce Revna Çakır sizi kuruyemiş içermeyen, vegan ve glütensiz bir tarif olan hurmatella ile tanıştıracak. Ardından, bu sağlıklı şeker kaynağı ile diyetinizi bozmadan şeker tüketebilmenizi sağlayacak iki tarifi ile tatlı krizlerinize çare olacak.

Kakaolu Ezme (Hurmatella)

Malzemeler:

  • 6 adet hurma
  • 1 yemek kaşığı kakao
  • 1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı
  • Vanilya (opsiyonel)

Yapılışı:

1. Hurmaları rondodan geçirin

2. Kakao ve hindistan cevizi yağını ekleyin ve tekrar rondo ile karıştırın

Brownie Kurabiye (3 Porsiyon)

Unsuz şekersiz içi yumuşacık ıslak kek/brownie kıvamında kurabiye

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı hurmatelle ya da 4-5 adet hurma
  • 1 su bardağı ceviz
  • 2 çorba kaşığı karbonat+1 çorba kaşığı sirke
  • 1 tatlı kaşığı kakao
  • 4-5 parça bitter çikolata (opsiyonel)

Yapılışı:

1. Bütün malzemeleri rondo veya mutfak robotunda bir araya gelene kadar karıştırın.
2. Kurabiye harcını pişirme kağıdı serili fırın tepsisine 3 parçaya ayırıp yerleştirin (daha küçük yapabilirsiniz ama büyük olduğunda içi ıslak kek/brownie gibi oluyor).
3. Önceden ısıtılmış 170c’lik fırında 18-20 dakika pişirin. Fırından çıkardığınızda yumuşak ve pişmemiş gibi olabilir ama 10-15 dakika dinlendirdiğinizde kendi sıcaklığıyla pişecektir. Amaç içini yumuşak bırakmak olduğu için çok pişirmemeye özen gösterin.

Yalancı Çikolata

Şekersiz, vegan, glutensiz sağlıklı çikolata

Malzemeler:

  • 1 adet muz
  • Fıstık ezmesi
  • Hurma püresi (Hurmatella)
  • Ham kakao veya fıstık parçacıkları
  • Bitter Çikolata (ben rafine şekersiz kullandım dilerseniz %70-80 oranlı bitter kullanın)

Yapılışı:

Videodaki adımları izleyin ve sonrasında çikolata donana kadar hazırladığınız muzları buzlukta bekletin. Sonrasında hazır olan çikolatalarınızın keyfini çıkarın.

Afiyet olsun!

Reklam

Hile ile Büyüme

0

Yazan Greg Merritt

Kimse, kolay kolay “Ben hile yaparım” demez. Mevzu ne olursa olsun hile, insanların sadece yüzleşmek zorunda kaldıklarında itiraf ettikleri bir şeydir. Vücut geliştirmede de düzgün form mevzuu o kadar vurgulanır ki yüksek ağırlık kaldırırken ivmeden yararlandığını kabul eden sporcu sayısı azdır. Ama giryaları savururken neden suçlu hissedesiniz? Üstelik böyle yaparak setlerinizi uzatabilir ve kuvvet platolarını aşabilirsiniz. Yani eğer hile yapmıyorsanız irileşmek için yapmaya başlasanız iyi olur!

Hileciler Önden Gider

Harekette hile yapmak demek formu gevşetmek demektir. İvmeden ve yardımcı kaslardan daha çok destek alarak hedeflenen kas üstündeki baskıyı gevşetiyorsunuz demektir yani. Genel anlamda hareket formunuzu gevşetmeniz için iki sebep vardır: seti kolaylaştırmak (yanlış) ya da seti zorlaştırmak (doğru). Maalesef en yaygın olanı birincisi oluyor. Vücut geliştirici atletler set sırasında formlarını ya çok erken gevşetiyorlar ya da bozuk form içinde ağırlıkları fazla savurarak sakatlanmaya davetiye çıkarıyorlar. Çoğu durumda hileye katı bir formda failure noktasına ulaşıldıktan ya da yaklaştıktan sonra başvurulmalıdır. Bunun ardından gevşeyerek birkaç tekrar daha tamamlayabilirsiniz. Bu biçimde yapıldığında hileli tekrar zorlamalı tekrara dönüşür; aralarındaki tek fark seti başkasının yardımı olmadan uzatabilmenizdir.

Hile Programı

Hile yapmanın en emniyetli yolu bacaklardan ve belden destek alarak harekete biraz sallantı katmaktır. Bu sebepten ötürü hile, en iyi ayakta yapılan omuz, biceps ve triceps hareketlerinde uygulanır. Bunlardan başka row ve pulldown hareketlerinin set sonlarında da belden biraz destek alabilirsiniz. Göğüste ise hareketler katı bir formda yapılmak zorundadır. Bu kas grubunda emniyetli hile diye bir şey söz konusu değildir. Bench press sırasında barı göğüsten sektirmek ya da hack squat’ın alt noktasında hamstring kaslarınızı baldırlardan yaylamak çoğu zaman yırtılma ve burkulma ile sonuçlanan oldukça tehlikeli hatalardır. Tabii bazı hareketleri ufak numaralarla daha emniyetli bir hale sokabilirsiniz. Örneğin, flye hareketlerinde failure olduktan sonra DB flye’ı press’e dönüştürebilirsiniz. Gerçi bu tam bir hile sayılmaz çünkü iki flye ve press hareketi de katı formda yapılır.

Büyüme Atağı

Buraya kadar sizlere hileli kas yapma ve büyüme kurallarını verdik. Şimdi ise hakiki hile stilinin bir parçası olarak setinizi uzatmak için formunuzu nasıl gevşeteceğinizi anlatıyoruz. İlk tekrardan sonuncusuna kadar çok daha yüksek ağırlıkla normalden daha gevşek bir formda çalışarak da büyümeyi tetikleyebilirsiniz. Arnold Schwarzenegger o hayranlık duyulan kollarını kısmen hileye borçludur. Barın iki ucuna birer 45 kiloluk plaka taktıktan sonra ki bu katı formda çalıştığından daha yüksektir, birkaç seti savurarak tamamlardı.

Bu da aslında iki şeyi gerçekleştiriyor. Birincisi, bir izolasyon hareketini birleşiğe dönüştürerek kas üstünde aşırı yükleme yapıyor. Bench press’te omu ve triceps de devreye girse de ana hedef göğüstür. Benzer şekilde, bacaklarınızı ve sırtınızı savurma devinimiyle hareket ettirerek biceps kaslarınızı daha sert kasabiliyorsunuz. İkincincisi kas ve sinir sistemini bu şekilde daha yüksek ağırlıklar kullanmaya koşullarken sizi de zihnen daha ağır kaldırmaya alıştırıyor. 45 kiloyla 10 katı tekrara takıldıysanız ve birden gevşek 8 tekrara 66 kiloyla girdiyseniz, sonrasında 50 kiloyla 10 tekrar basabilirsiniz.

Tüm hileli tekrar setlerini kullanmanın en iyi yolu önce hedeflenen kası önden yormaktır. Bu teknik, katı tekrar yaptıktan sonra gevşek form tutma mantığıyla aynı işler. Mesela, üç ağır set katı formda side lateral, ardından da üç ağır et gevşek form side lateral yapabilirsiniz.

Verdiğimiz örnek biceps rutininde katı formda yapılan DB curl setlerinin ardından hile tekrarlar bulunuyor. Bunun ardından da katı preacher curl var ancak bu harekette hile yapmak zordur çünkü kollarınız kilitli bir konumda kalır. Sonra ise katı tekrarlarla çalışmış olan biceps’ler üç set hileli barbell curl ile tamamlanıyor. “İvmeli tekrarlardan” gelen stresin çoğu biceps’e de aktarılacaktır çünkü kaslarınızı preacher curl ile önden yormuş oluyorsunuz. Ağırlığı yükseltmek için bu rutini arada sırada tersine uygulayabilirsiniz.

Hile Prensipleri

  • Hileye başvurmanın ilk sebebi seti katı tekrarlı failure noktasının ötesine taşımaktır.
  • İkinci sebep ise hedeflenen kası normalde kullanılan dirençten daha yüksek bir baskıya maruz bırakmaktır.
  • Çoğu harekette hile yapmak mümkün değildir.
  • Formu gevşetmek, en iyi küçük kasların izolasyon hareketlerinde işe yarar: biceps, triceps, omuz.

Hile Tüyoları

  • Karın, bacak ve göğüste hile yapmayın.
  • Sırt hareketlerine biraz bel desteği verebilirsiniz ancak abartmayın.
  • DB shrug hareketinde kollarınızı bükerek formunuzu gevşetebilirsiniz.
  • Önce katı formda bir set, ardından gevşek formda bir set yaparak kası önden yorun.
Reklam