Fit Hub Blog Sayfa 119

İsveçli Instagram Modeli 1 Metre Bacak Uzunluğu İle Görenleri Hayrete Düşürüyor

0

Sizi model ve vücut geliştirici bir anne ile tanıştıracağız. Yalnız bu modelin alışılmışın dışında bir yanı var: iç bacak uzunluğu tam 1 metre!

İsveçli vücut geliştirici ve model Ia Ostergren ile tanışın.

Kendisi şimdi sevdiği 1 metrelik bacakları ile eskiden epey dertliymiş…

 

Görenleri hayrete düşüren model,

Şu an sergilemekten çekinmediği bacaklarından çocukluk yıllarında çok çekmiş. Okulda normalden çok uzun olan bacakları yüzünden kendisi ile alay edildiğini ve sırf bu yüzden depresyona girdiğini söylüyor.

 

2 çocuk annesi vücut geliştirici model Ostergren,

Ergenlik yıllarının acı dolu zamanlarını kolay atlatamadığını belirtiyor. Alışılmışın dışındaki bacak uzunluğu kendisini hep “çirkin ördek yavrusu” gibi hissetmesine sebep olmuş.

 

Kendi vücudunu sevmeye başladığı zaman iççin 2013 yılını gösteriyor.

2013’te Ostergren spora başlamış. Spor çalışmalarını instagram takipçileri ile de sıkça paylaşıyor.

 

Vücut geliştirme ile ilgilenen model evli ve 2 kızı var.

Eşi de İsveçli bir vücut geliştirici olan modelin eşi ile boyu aynı uzunlukta -tek farkları Ia’nın bacak uzunluğu eşinin bacaklarından fazla…

 

Instagram’da bacak uzunluğu ile bir anda göze çarpan modelin 150.000 takipçisi var.

Takipçilerine ise şu mesajı veriyor: “size verilmiş tek bir hayat var, siz bunu nasıl geçirmek istiyorsunuz? Pişmanlıkla ve kendinizden özür dileyerek mi? Kendinize inanın ve en iyisi için çabalayın. Hayatınızın keyfini çıkarın!”

Reklam

Yüksek Yoğunluklu Egzersiz Çocuklarda Obeziteyi Azaltabilir mi?

0

Yeni bir araştırma, yüksek yoğunluklu egzersizin, çocuklarda obeziteyi azaltığını ortaya koydu. Çocuklarda insülin direnci problemini ortadan kaldırmak için fiziksel aktivite düzeyinin arttırılması yeterli.

Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, Journal of Sports Medicine’da yayınlanan araştırmanın detayları hakkında şu bilgileri verdi:

Koşu, Yürüyüş, Bisiklet, Kayak

“Yüksek yoğunluklu aralıklı yapılan egzersizler, orta yoğunluklu aralıklı yapılan egzersizlere göre kardiyometabolik değerleri olumlu olarak daha fazla arttırmıştır. Çocuklarda planlanan yüksek yoğunluklu aralıklı egzersizler, rekabetçi egzersizleri ve günlük yaşama uyarlanabilecek yüksek şiddetli spor aktivitelerini içermektedir. Yaşam tarzına uyarlanabilecek aktiviteler koşu, yürüyüş, bisiklet sürme, kayak gibi fiziksel egzersizleri kapsamaktadır.

Kickboks, Basketbol, Futbol

Rekabet içeren egzersizler ise kickboks, basketbol, futbol gibi karşılıklı yapılabilecek yüksek şiddetli egzersizlerden oluşmaktadır. Bu egzersizleri planlarken iyi bir ısınma periyodu da eklenmelidir. Genel olarak bu aktiviteler toplamda 45 dakikayı içermelidir. Egzersizlerin sıklığı beş hafta boyunca haftada iki gündür. Aynı zamanda çocukların sağlıklı gıdaları yeterli ölçüde alacakları bir beslenme programı da oluşturulmalıdır.

Çalışmanın sonucunda, yüksek şiddetli aralıklı fiziksel egzersiz programı uygulanan çocuklarda vücut kitle indeksi, aktiviteye bağlı fiziksel uygunluk, açlık insülin düzeylerindeki değişiklik, kardiyovasküler problemlerdeki değişiklik, kilo kaybı ve vücuttaki yağ oranı gibi yapılan ölçümler daha olumlu sonuçlar vermiştir.

Böylece, çocuklarımızın obez bireyler olmaması ya da obeziteyle savaşta daha başarılı olmaları için fiziksel aktivite düzeylerinin arttırılması gerektiği yapılan çalışmalarda kanıtlanmıştır.

Çocuklarda obeziteyle mücadelede en başarılı programlar bu değişiklikleri aile veya okul ortamında yaşam tarzlarına dahil etmeyi gerektirir.”

4 Yaşında ve İnanılmaz Ağırlıklar Kaldırıyor!

Reklam

Beyin Sağlığınızı Korumak İstiyorsanız Aklınıza Kazımanız Gereken 8 Bilgi

0

Tüm vücudu kumanda eden beynimizin sağlığının anne karnından itibaren yaşam boyu koruyup geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Tüketilen besinlerden, uyku düzenine; gün içindeki etkinliklerden, spora hatta içten bir gülümsemeye kadar birçok nokta beyin sağlığına etki ediyor. Memorial Şişli / Ataşehir Hastaneleri Beyin Sinir ve Omurilik Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlhan Elmacı, beyin dostu uygulamalar hakkında bilgi verdi.

Beyin Sağlığınızı Destekleyecek 8 Önemli Bilgi

1. Beyin gelişimi ve sağlığını destekleyen gıdaları tüketin

Beyin gelişimi anne karnında başladığı için anne adaylarının özellikle folik asit içeriği yüksek olacak şekilde düzenli beslenmesi önem taşımaktadır. Alzheimer ve bunama riskine karşı yetişkinlerde de dikkat edilmesi gereken folik asit desteği için fasulye, bezelye, ıspanak, şalgam, limon ve portakal gibi gıdalar tüketilmelidir.

  • Muz ve kuru baklagiller: B vitamini içeren muz, kuru baklagiller, et, balık, yağsız süt, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzelerin tüketilmesi önemlidir. Hafıza ve zeka gelişimi bakımından B vitamini önemli bir yer tutmaktadır. Aynı zamanda B vitamini yeni hücreler üretilmesine ve var olan hücrelerin yapısının korunmasına yardımcı olmaktadır.
  • Balık: Beyin fonksiyonlarının daha düzgün çalışması, hafızayı güçlendirerek daha hızlı düşünebilmek için balık gibi omega-3 açısından zengin besinler belirli aralıklarla mutlaka tüketilmelidir.
  • Kaju ve yer fıstığı: Beyinde yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan gerilemeyi yavaşlatmak için; E vitamini bakımından zengin ceviz, fındık, kaju, yer fıstığı, ay çekirdeği, susam, keten tohumu tüketilmelidir.
  • Üzüm ve çilek: Dopamin salgılanmasını sağlayan üzüm problem çözme yeteneğini artırırken, yüksek oranda antioksidan içeren çilek, yaban mersini gibi meyveler ile domates, havuç gibi sebzeler belleği geliştirerek beyni korumaktadır.

2. Türk kahvesinden vazgeçmeyin

Kültürümüzde önemli bir yeri olan Türk kahvesi, beynin çalışmasını motive eden uyarıcıların en önemlilerindendir. Kahvenin içinde bulunan ve beyinde uyarıcı görev yapan kafeinin yorgunluğu azaltıcı etkisinin yanında konsantrasyon ve uyanıklığı yükselten özelliği de bulunmaktadır. Ara öğün gibi değerlendirilen Türk kahvesi yapılış, sunuş ve tüketimi bakımından fabrikasyon olarak nitelendirilen diğer kahvelerden farklılıklar içermektedir. Bir ritüel eşliğinde tüketilen Türk kahvesi, yarattığı fiziksel etkilerinin yanı sıra gün içinde hoş bir mola verilmesine olanak sağlayarak beynin dinlenmiş vaziyette tekrar motive olması konusunda da etki göstermektedir.

3. Hayatınızda özel anları artırın

Türk kahvesinin tüketiminde olduğu gibi kişinin hayatında özel anlara zaman ayırması, vücudun birçok hormon salgılamasına zemin hazırlamaktadır. Dinlenen müzik, sevilen bir arkadaşla zaman geçirilmesi, spor hatta zevkle tüketilen bir yemek bile mutluluk sağlayan birçok hormonun salgılanmasını harekete geçiriyor. Beyin sağlığı için oldukça önemli olan bu hormonlar insanın duygu sistemini kontrol eden ve hafıza için hayati öneme sahip olan limbik sistemi uyararak harekete geçirmektedir.

4. Beyninize 4 mevsimi yaşatın

Gelişen teknoloji ile birlikte özellikle büyük şehirlerde büyük bir elektro manyetik çöplük oluşmaktadır. Algılamayı etkileyen elektromanyetik alan uyaran kirliliğine neden olarak beyinde aşırı yüklenmeye yol açmaktadır. Odaklanma problemi, dikkat dağınıklığı, unutkanlık gibi birçok soruna neden olan elektromanyetik alanlar beynin dinlenmesine ve kendini yenilemesine izin vermemektedir. Beynin kendisini en fazla yenilediği zaman dilimi olan uyku anında elektro manyetik etki yapabilecek cep telefonu, televizyon gibi ürünlerin kişinin yakınında olmaması gerekmektedir. Kaliteli bir uyku ile bir ilkbahar havasında güne başlayan beynin mevsimlere benzetilirse gün içinde 4 mevsimi de yaşaması gerekmektedir.

5. Uyku düzeniniz tarlakuşu gibi olsun

Beynin gün içinde 4 mevsimi yaşamasının yanında gece ve gündüzü de biyoritme uygun saatlerde gerçekleştirmesi önemlidir. Tarlakuşu örneğinde olduğu gibi kişi gibi erken yatıp güne erken başlandığı zaman vücudun salgıladığı steroit, melatonin gibi hormonlardan en üst seviyede faydalanmaktadır. Erken kalkıp uygun besinlerle yapılan kahvaltının ardından salgılanan hormonlar sayesinde beyin, enerjik, algısı yüksek ne ekilirse verim alınacak bir toprak gibi güne başlamaktadır. Doldur boşalt ritmiyle hareket eden beynin en iyi temizlendiği ve kendini yenilediği uyku saatlerini kaliteli hale getirmek hayati önem taşımaktadır.

6. Beyninizin yükünü kahkaha ile hafifletin

Dilimize yerleşen “Bir kahkaha bir kalem pirzola” deyimi aslında gerçeği yansıtmaktadır. İçten bir kahkaha beyne oksijen gitmesini kolaylaştırırken tansiyonu dengede tutulmasına ve hormonların düzenlenmesine zemin hazırlamaktadır. Gülme esnasında, beyindeki alt kranial sinirler koordineline olarak çalışarak, endorfin salgısının yükselmesine ve pozitif uyarıcıların devreye girmesine olanak sağlamaktadır. Omurga sağlığında olduğu gibi 45 dakika çalışıp 15 dakika dinlenme esasına beyin sağlığı için de uyulması gerekmektedir. Gün içinde gülmek, bir arkadaşla sohbet etmek veya kahve gibi ritüellerle beyindeki yükü azaltarak es verdirilmesi gerekmektedir.

7. Tek başınıza bulmaca çözdüğünüz kadar sosyal aktivitelere de ağırlık verin

İlgili resim

Bulmaca çözmenin beyin sağlığı ve hafıza için önemli olduğu bilinmektedir. Ancak gün içinde gerçekleştirilen sosyal aktiviteler hafızaya bulmaca çözmekten çok daha iyi gelmektedir. Kişinin tek başına oturup saatlerce bulmaca çözmesi yerine bir bulmaca çözdükten sonra sokağa çıkarak sosyal ortama girmesi, arkadaşlarıyla zaman geçirmesi veya aile ziyaretlerine gitmesi beyin sağlığı bakımından önemlidir.

8. Beyninizi sporla güçlendirin

Kalp damar, diyabet, tansiyon gibi hastalıkların kontrol altında tutulmasında önemli rol oynayan düzenli egzersiz ve spor, beyinde de olumlu etkiler yapmaktadır. Mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin hormonunun salgılanmasını artıran spor, insani ilişkilerde daha yapıcı hareket etmeyi sağlarken mutluluk eşiğinin yükselmesine zemin hazırlamaktadır. Demans, Alzheimer, Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklardan kaçınmak için düzenli egzersizin hayatın bir parçası haline getirilmelidir. Uygun şekilde tamamlanan bir sportif aktivitenin zemininde becerikli şekilde tamamlanmış bir zihinsel aktivitenin bulunduğu unutulmamalıdır.

Reklam

Vücut Yaşınızı Öğrenmek ve Daha Genç Kaslara Sahip Olmak İçin Gereken Egzersiz

0

Sağlığımız bir defa edindiğimiz hayatta en çok özen göstermemiz gereken unsur. Sağlıklı bir vücut ile daha mutlu bir hayat sürebilirsiniz. Peki kendinize yeterince dikkat ettiğinize inanıyor musunuz?

Özellikle şehir hayatının getirdiği, sınırlı spor -hatta yapılmayan spor ve düzensiz beslenme vücudumuzu en çok yıpratan iki sebep. Vücudunuz gün içerisinde hareketsizlikten ya da uzun zaman aynı pozisyonda kalmaktan dolayı bölgesel olarak kuvvet kaybeder. Bazı kaslar tembelleşirken, birçok kas probleminin oluşmasına sebep olabilir. Aniden yaptığınız hareketlerin tutulmalara ve kas spazmlarına neden olmasına yol açabilir…

Vücut Yaşınızı Ölçmek İçin Tek Bir Hareketi Uygulayın

Şu an yapabileceğiniz tek bir egzersiz ile vücut yaşınızı ölçelim. Hazırsanız görseldeki parmak uçlarınıza esneme hareketini yapabilirsiniz. Bacaklarınız mümkün olduğunca gergin sırtınız da dik olmalıdır.

Test Sonuçları

20-25 Yaş

Eğer hareketi sorunsuz ve rahatlıkla tamamladıysanız kaslarınızın esnekliği çok iyi durumda ve vücut yaşınız da gayet genç!

25-38

Eğer parmak uçlarınız ile yere değebiliyor ve bacaklarınız hafif zorlanıyor ise orta seviyedesiniz demektir.

38-50

Parmaklarınız ayaklarınızın üzerine uzanabiliyor bacak kaslarınız ise çok zorlanıyor ve bir an önce ayağa kalkmak istiyorsanız yaşınız biraz daha ilerlemiş demektir.

50 ve Üzeri

Ayaklarınıza dokunamıyor, dizleriniz kırılıyor ve kendinizi oldukça rahatsız hissediyorsanız vücut yaşınız çok ileride demektir.

Esnekliğinizi Nasıl Geliştirebilirsiniz?

Eğer sonucunuzdan memnun değilseniz paniklemenize gerek yok ? Her gün bu egzersizi 30 defa tekrarlayın. 1 ay içerisinde sonucunu göreceksiniz!

Vücut esnekliğiniz ve daha hareketli bir yaşam organlarınızın, mental sağlığınızın ve kaslarınızın kısacası tüm vücudunuzun yararınadır.

Bağ dokularınızı ve kaslarınızı güçlendirmek için günde 30 kere bu egzersizi tekrarlayabilirsiniz. Kendinizi ilk seferde çok fazla zorlamayın. Gidebildiğiniz yere kadar yavaş yavaş hareketi tekrar edin ve hazır hissettiğinizde daha fazla esnemeye çalışın. Bacaklarınız birbirine kenetli ve dik ayaklarınız yere tam basmalı. En güzel haberi de sona saklıyoruz: yaşınız kaç olursa olsun esnekliğinizi geliştirebilirsiniz.

BONUS: Kas Kramplarını Statik Egzersizler İle Rahatlatabilirsiniz

Statik jimnastik egzersizleri kas kramplarını rahatlatmaya yardımcı olur. Bu basit egzersiz ile vücudunuzun oksijene ulaşımını arttırır ve kaslarınızdaki gerginliğin azalmasına yardımcı olursunuz. Ayrıca bu egzersiz birçok kasınızın bir arada çalışmasını da sağlar. Bu egzersizin vücudunuzun iç kısmına masaj yaptığını düşünebilirsiniz. Ayrıca sindirim sistemiz için de iyidir. Herhangi bir alete ihtiyaç duymadığınız egzersiz için aşağıdaki talimatları izleyebilirsiniz:

-Nefesinizi tutun.

-Alabildiğiniz kadar derin bir nefesi karnınızda yuvarlayavarak doldurun.

-Nefesinizi tekrar tutun.

-Son olarak karnınızı olabildiğince içeri çekerken tüm nefesinizi bırakın.

Kaynak: Brightside

99 Yaşındaki Dünya’nın En Yaşlı Yogisi ile Tanışın!

Reklam

Saçlarınızın Daha Hızlı Uzamasını İstiyorsanız Yıpranmayı Önleyecek 6 Yol

0

Son zamanlarda kısa saç daha moda olsa da hala Rapunzel saçlarına sahip olmak isteyenler de yok değil. Biz de uzun saçlara sahip olmak isteyenler için işe yarar bilgiler topladık.

At Kuyruğu Modelinden Uzak Durun

Özellikle sıcak yaz günlerinde kadınların vazgeçemediği modellerin başında sımsıkı bir at kuyruğu modeli gelir. Ama bundan vazgeçmenizi öneririz çünkü bu masum gibi görünen davranış sizin için kötü sonuçlanabilir. At kuyruğu yaparken gerilen saç, saç köklerine zarar verir. Bu nedenle saçınıza zarar vermemek için bu modeli yaparken gevşek şekilde toplayın ve yumuşak tokalar tercih edin.

Saç Düzleştirici ve Maşadan Uzak Durun

Bakımlı kadınların vazgeçemediği şeylerin başında gelen maşa ve saç düzleştirici hepimizin bildiği gibi saçların yıpranmasında başrolde. Ama bunu bilmemize rağmen onlardan vazgeçemiyoruz. Son zamanlarda buna da bir çözüm üretildi. Saç düzleştirici ve maşadan vazgeçemem diyorsanız yıpranmalara karşı üretilen saç spreylerini kullanın. Bu ürünler yıpranma payını en aza indirgiyor.

Saç Diplerinize İyi Bakın

Saç diplerinin ve saç derisinin kendi doğal yağıyla beslenmesi çok önemli. Bu nedenle evde kaldığınız zamanlar sık sık duş almayın, saçınızın yağlanmasını bekleyin bu sayede çok fazla çabalamadan doğal şekilde saçınıza bakım yapmış olursunuz. Bunun yanında saç diplerinin de temizlenmesi için banyodan çıkmadan önce bir miktar suya çok az sirke koyarak bu karışımı saçınıza dökün, durulamadan çıkın.

Duştan Çıkar Çıkmaz Saçınızı Taramayın

Duştan çıkar çıkmaz saçınızı tarama alışkanlığınız varsa bu alışkanlığı bir an önce bırakın. Islak saçı taramak saçınızın daha kolay kırılmasına neden olur. Karışan, düğümlenen saçlarınız varsa elinizle açmayı deneyin veya kalın dişli tarakları tercih edin.

Vücudunuz Sağlıklıysa Saçınız da Sağlıklı Görünür

Sağlıklı bireyin sağlıklı saçları olur. Çok klasik olan bu cümleyi hepimiz duymuşuzdur. Peki buna dikkat eden kaç kişi var? Eğer sizde sağlıklı saçlara sahip olmak istiyorsanız beslenmenize dikkat etmeniz gerekiyor. Bunun için de zeytinyağı, omega-3 gibi faydaları yağlar içeren besinleri bol bol tüketin. Bunların yanında protein, C vitamini içeren ürünleri de tüketmeyi unutmayın.

Saçınızı Kısa Zaman Aralıklarıyla Kestirmeyin

Kuaförlerin dediğinin aksine sık sık saç kestirmek saç uzatmak için doğru bir yöntem değil. Saçlarınız kırılmaya başlayınca hemen kuaföre koşanlardansanız biraz daha düşünmenizi tavsiye ederiz. Çünkü sık sık saç kestirerek saçlarınıza uzaması için fırsat tanımamış olacaksınız ve saçlarınız kısa kalmaya devam edecektir. Bunun için kırılmaları önlemek adına doğal yağlar (Hindistan cevizi) ve serumlar kullanın.

İdeal Kadın Ölçülerinin Devirden Devire Değiştiğinin Biliyor muydunuz?

Reklam

Çalışanlar İçin Hızla Hazırlayabilecekleri Şişmanlatmayan 1 Haftalık Kahvaltı Planı

0

Uzman Diyetisyen Çağatay Köşkeroğlu, “Uyandıktan sonra 1 saat içinde mutlaka kahvaltı yapılmalı” şeklinde yaptığı uyarının, geniş yankı bulmasının ardından gelen sorulara cevap verdi ve çalışanlara özel bir hafta boyunca uygulanabilecek, şişmanlatmayan sağlıklı kahvaltı menüsünün ayrıntılarını paylaştı.

Köşkeroğlu, “uyku sırasında kan şeker seviyesi gittikçe düştüğünden, sabah kalktıktan sonra fazla zaman geçirip kan şeker seviyemiz daha da düşmeden, uyandıktan itibaren 1 saat içerisinde mutlaka kahvaltı yapmalıyız” uyarısını yineleyerek, sağlıklı beslenebilmek adına daha kolay ve lezzetli hazırlayabileceğiniz 1 haftalık kahvaltı listesini paylaştı.

İşte o liste:

Pazartesi: Peynirli Sandviç (60g lor peyniri, 50g tam tahıl ekmeği, 4 adet zeytin, domates, salatalık, yeşillik), çay (şekersiz)

Salı: 1 adet haşlanmış yumurta, 1 dilim peynir (30g), domates, salatalık, yeşillik, 2 adet ceviz, 1 dilim ekmek, 1 dilim ananas

Çarşamba: Müsli (1 çorba kaşığı yulaf, 1/2 adet muz, 2 adet badem, 1 su bardağı light süt)

Perşembe: Peynirli Omlet (1 adet yumurta, 30g peynir), domates, salatalık, yeşillik, 2 dilim tam tahıl ekmeği (50g), beyaz çay (şekersiz)

Cuma: 2 adet kepekli galeta, peynir(60g), domates, salatalık, yeşillik, 4 adet zeytin, kayısı çayı (şekersiz)

Cumartesi: Peynirli Salata(2 yemek kaşığı lor peyniri, 4 adet zeytin, kırmızı biber, roka, domates, salatalık), 2 dilim ekmek (50g, tam tahıl), rezene çayı (şekersiz)

Pazar: Sebzeli Yulaflı Omlet (2 adet yumurta, 1 çorba kaşığı yulaf, mantar, biber, domates)

Uyandıktan Sonra Kaç Saat İçinde Kahvaltı Yapmalı Sorununu Çözüyoruz!

Reklam

Öncesi Sonrası Fotoğrafları İle Motivasyonunuzu Yükseltecek 17 Kişi

0

Bazen spora başlamak için aradığınız motivasyonu bir türlü bulamayabilirsiniz.

Fitness modellerinin instagramdaki mükemmel görüntüleri sizi büyüleyebilir ama hevesinizi de kırabilir. Burada sizin motivasyonunuzu yüksek tutacak örneklere ihtiyacınız var demektir. Özellikle kilo probleminiz sağlığınız ile oynar hale geldiyse bir önce spor ve sağlıklı beslenme ikilisini hayatınıza dahil etmelisiniz.

Motivasyonunuzu yükseltecek, başaramam dediğiniz hedefleri başarılabilir kılacak, fit bir vücuda sahip olmanızı sağlayacak ve en önemlisi sağlığınızı kazanmanıza yarayacak örnekleri bulduk!

Aşağıda sizin için derlediğimiz, obeziteyi geride bırakıp sağlıklı bir vücuda kavuşan 17 kişi var:

#17

I am a very happily married wife and mommy of 2 beautiful girls, but that's not where I was in 2009. My journey to getting myself back started after I had my daughter. Before I had her I was in good shape most of my adult life. At the time I decided something had to give, I was very depressed and in a horrible place in my life… I had no hope left to be healthy and in shape again, one flight of stairs and I would be panting, everything was hard… Not just physically but especially emotionally until I decided that it was no way to live in my mid twenties. I had very high blood pressure and I was prediabetic at 274 lbs on my 5'7" frame. I tried weight watchers and it was not for me, it left me hungry all the time. Then someone I worked with gave me an Atkins book, and I was hooked, I started with Atkins and transitioned into keto and intermittent fasting here and there. With that and some exercise I dropped 134 lbs in about a year! I thank God I was able to do this because He gave me the strength to get through that! Keto/low carb works! #ketoworks #lchf #beforeandafter #transformation #extremeweightloss #lowcarb #deutschland #russiangirl #ifit #inspirations #fitgirl #healthylifestyle #fattofit #fattofab #keto #ketogenicdiet

A post shared by Alvina Rayne Keto Lifestyle (@alvinarayne) on

#16

 

#15

#TransformationThursday I'M BACK!!!! I can't front I've been struggling with getting my fitness mojo back, What?! —-} I'm HUMAN! After bouncing back from losing 70lbs in like 4 months, sooooooooo many people reached out to me for answers, the God within me immediately went to work by helping others and I kinda forgot all about myself …. "I FELL" and lost a sense of who I was before I gained the weight but I have great news family —} I've picked myself up and regained my focus and I'm here to say it is ok to fall because ….. __________________________________________ WE ALL FALL Resisting, complaining about, or even feeling sorry for ourselves about the “bad” things that happen is totally normal, and it’s what we’re often encouraged to do by people around us and our culture in general — whether we do it out loud with others or just in our heads. However, these things, while understandable, don’t address the real issues, the emotions we’re experiencing, or make things better for us. Facing difficulties in our life can actually be an incredibly rewarding and positive experience for us — if we choose to allow our challenges to be opportunities for growth. ____________ Despite what you see on social media we ALL “fall down” in life We must learn to see our challenges as opportunities, by doing so we take our power back from the situations, circumstances and outcomes of our lives. Our ability to appreciate difficulties, learn from them and use them to our advantage, gives us important insight into who we really are and how to create success and fulfillment in a conscious, deliberate and authentic way. _____________ Being bold, going for what we want and living with authenticity doesn’t in any way mean we won’t fail, struggle or fall short. In fact, if we aren’t failing or facing any challenges at all, it’s probably a good indication that we aren’t playing all that big in our lives. It’s important for us to make peace with the fact that we will fall down many times throughout our journey. However, when we make a commitment to ourselves to get back up, dust ourselves off, be real about how we feel – CHANGE WILL HAPPEN ?#WWE

A post shared by Adonis "No Excuses" Hill (@bodybyadonis) on

 

#14

#tbt feeling the motivation … Não tenho um conselho diferente do que já dou todos os dias, mas quero afirmar que já estive onde você está ou talvez até mais no fundo do poço. Fazia mil planos e promessas, e não conseguia cumprir, nem pela metade. Sentia-me fraca e perdedora. Quando cansei de desistir, mudei a minha maneira de pensar. Mudei, completamente, meus pensamentos. Temos que trabalhar a nossa mente para poder seguir o plano e nossas promessas! Colocar na cabeça que temos que comer para viver e não viver para comer. Falar "não" agora para os nossos desejos não vai nos matar. Temos que resistir e sacrificar agora para alcançar nosso objetivo. E depois que alcançar, com cada mudança, temos mais motivação para continuar. Lembre que no início não tem motivação, temos que lutar diariamente até começar a ver as mudanças. Aí sim, você vai começar a ter motivação. Força guerreiros!! Não desista! Lembre que comida não é fonte de alegria ou tristeza. "O tempo vai passar de qualquer maneira, independente de você mudar ou não. A frustração é inútil. Use o tempo a seu favor." Se cair, respire fundo, levante-se, sacuda a poeira e comece tudo de novo. ————————— I do not have a different advice from what I already say every day. But I assure you I've been where you are, or maybe even deeper in the bottom of the pit. I've made thousands of plans and promises and could not keep nor follow through on even half. I felt weak and like a loser. When I got tired of giving up, I changed my way of thinking. Completely changed my mindset. We have to work our minds to be able to follow through on a plan and our promises! Put it in your mind that we have to eat to live and not live to eat. Saying "no" now to our desires will not kill us. We must resist and sacrifice now to achieve our goals. And after achieving that, and with each change, we have more motivation to continue. Remember that in the beginning there is NO motivation. We have to fight every day until we start to see the changes. When we see change, that's when we start to get motivated. Do not give up! Remember that food is not a source of joy nor sadness. Like I always say ??continue below??

A post shared by Nathalia Teixeira|Dr. Teixeira (@simplynathalia) on

 

#13

 

#12

 

#11

 

#10

 

#9

 

#8

 

#7

 

#6

 

#5

 

#4

 

#3

 

#2

 

#1

https://muscleandfitness.com.tr/genc-gorunmenin-yollari-wendy-joseph/

Reklam

Uyandıktan Sonra Kaç Saat İçinde Kahvaltı Yapmalı Sorununu Çözüyoruz!

0

Uzman Diyetisyen Çağatay Köşkeroğlu, özellikle çalışma hayatının içinde zamanla yarışan ve kahvaltı yapmayan ya da yapamayan herkesi, konunun ciddiyetine dikkat çekerek uyardı: “Uyandıktan sonra 1 saat içinde mutlaka kahvaltı yapılmalı”

Uyku sırasında kan şeker seviyesi gittikçe düştüğünden, sabah kalktıktan sonra fazla zaman geçirip kan şeker seviyemiz daha da düşmeden, uyandıktan itibaren 1 saat içerisinde mutlaka kahvaltı yapmalıyız.

Sabah doğru bir şekilde yapılan bir kahvaltı gün içerisinde daha enerjik olmamızı sağlayacaktır. Sağlıklı bir şekilde kahvaltı yapmak için öncelikle tükettiğimiz karbonhidratları, “komplex karbonhidrat” olarak adlandırılan karbonhidratlardan tercih etmeliyiz. Bu tür karbonhidratlar, şeker seviyesini daha yavaş yükselteceğinden, daha yavaş bir şekilde düşmesine yardımcı olacaktır. Böylece vücuda daha uzun süreli enerji sağlanacağını vurgulayan Uzman Diyetisyen Çağatay Köşkeroğlu, kahvaltıların olmazsa olmazı arasında yer alan proteinlerin tüketimine ise dikkat edilmesi gerektiğini, mutlaka her sabah kahvaltısında proteinli (yumurta, peynir, süt) bir besine yer vermemizin, sağlığımız açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.

Karbonhidrat ve protein tüketiminin yanı sıra yağ tüketimin de oldukça önemli olduğunu belirten Köşkeroğlu, sabah kahvaltılarında bitkisel kaynaklı yağlara (zeytin, ceviz) yer verilmesinin, gün içerisinde daha tok kalmamıza ve yağ yakımımıza yardımcı olacağını ifade etti. C vitamini ve lif tüketiminin de önemli faktörler olduğunun altını çizen Köşkeroğlu, hem hastalıklardan korunmak, hem sağlıklı bir bağırsak düzenine sahip olmak hem de daha tok kalabilmek adına, C vitamini ve lif içeriği açısından yüksek olan yeşilliklere mutlaka yer verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Reklam

Tatlı Krizi Tutanlara Çok Kısa Sürede Hazırlanan 3 Şahane Tarif

0

Adet Öncesi Sendrom (PMS), kadınlarda menstruasyondan ortalama bir hafta önce hem ruhsal hem fiziksel belirtilerle kendini göstermeye başlıyor. Bu dönemde karın bölgesinde şişlik, göğüslerde hassasiyet, iştah ve ağırlık artışı, tatlıya düşkünlük, sivilce problemi, depresyon, gerginlik, asabi ruh hali ve öfke sorunu gibi şikayetler yaşanabiliyor. Bu şikayetler menstruasyon bitimiyle sona eriyor. Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Merve Yüksek, regl dönemi şikayetlerinden doğru beslenme ile korunmanın yolları hakkında bilgi verdi.

Kilo değil ödem

Menstruasyon öncesi başlayan ve bitene kadar kendini gösteren ağırlık artışı hormonal değişiklikler sebebiyle oluşan ödemden kaynaklanmaktadır. Aynı süreçte iştah ve yemek tüketimi de arttığı için kişi kendini kilo almış gibi hisseder. Oysaki bu yalancı bir şişkinliktir ve endişeye kapılmaya gerek yoktur.

Ödemi önlemek için bol su ve ananas tüketin

Vücutta ödem birikimini önlemek için öncelikle bol su içilmelidir. Özellikle bu dönemde günde 2,5-3 litre su içmeye özen gösterilmelidir. Ayrıca adet olmadan 1 hafta önce tuz alımı azaltılabilir. Yemekler tuz yerine baharatlarla tatlandırılabilir, salatalara limon ve sirke kullanılabilir. Taze ananas içerdiği “bromelain” maddesi sayesinde ödemlerin çözülmesine yardımcı olur. Hem ödem atmak hem de artan tatlı ihtiyacını karşılamak için ananas tercih edilebilir. Ayrıca maydanoz, lahana gibi sebzeler ve kiraz sapı, mısır püskülü gibi bitki çayları da ödem atmaya yardımcıdır.

Tatlı krizlerini hurma ile önleyin

Bu dönemde östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak çoğu kadında aşırı tatlı tüketme ve karbonhidratlı yiyeceklere düşkünlük hali ortaya çıkar. Tatlı ihtiyacı için kakao oranı yüksek çikolata, bitter çikolata, kuru hurma ve kuru incir gibi kuru meyveler, taze meyveli dondurulmuş yoğurtlar, probiyotik meyveli yoğurtlar, kalori içeriği düşük smoothieler, yulaflı hurmalı şekersiz kurabiyeler ve tatlılar ya da hafif sütlü tatlılar tercih edilebilir. Tarçın tüketimi kan şekerini dengeleyerek tatlı ihtiyacının giderilmesine yardımcı olur. Tarçınlı yoğurt ya da süte karıştırabilecek meyve çeşitleri, yulaf ezmesi veya müsli bu krizlerle baş edebilmeyi kolaylaştırır.

Magnezyum kaybı için 1 avuç çiğ badem

Bu dönemde demir ve magnezyum kaybı görülebilir. Bu yüzden magnezyum içeriği zengin badem gibi kuruyemişler, tam tahıllı kahvaltılık gevrekler, yulaf ezmesi içeren kahvaltılar ve muz tüketilmelidir. Demir eksikliği üşüme, daha sık hastalığa yakalanma, halsizlik, yorgunluk, saç dökülmeleri, cilt kuruluğu gibi şikayetlere sebep olabilir. Bu sorun erkeklerden çok kadınları ilgilendirir çünkü her ay menstruasyon döneminde önemli oranda demir kaybı yaşanır. Kaybedilen bu demirin mutlaka telafi edilmesi gereklidir. Eğer bir demir eksikliği söz konusu ise doktor önerisi ile ilaç tedavisinin yanı sıra demirin en zengin kaynakları olan hayvansal gıdalar beslenme planında bulundurulmalıdır. Yumurta, kırmızı et, tavuk, balık, yoğurt ve peynir mutlaka düzenli tüketilmelidir. Ayrıca ciğer gibi sakatatlar da önemli demir kaynaklarındandır. Kolesterol problemi yoksa, hijyen konusunda dikkatli olmak koşuluyla ayda iki defa ızgara veya yağsız tavada pişirilerek ciğer tüketilebilir.

Kahve yerine melisa çayı

Kafeinin bu dönemde azaltılması yerine melisa, papatya gibi sakinleştirici özellikli çayların tercih edilmesi gerginliği azaltır. Omega-3 tüketimi de stres üzerinde olumlu etkidedir. Balık tüketimi ihmal edilmemeli; yumurta, avokado, muz, kuru baklagiller ve tam tahıllı besinler de bu dönemin olumsuz etkilerini azaltmak için tüketilmelidir.

Tatlı ihtiyacını gidermek için alternatifler:

Hurma tatlısı:

1 adet olgunlaşmış orta boy Trabzon hurmasını ister tek başına ister 1 tatlı kaşığı bal/tahin kullanarak blenderdan geçirin. Üzerine biraz dövülmüş ceviz ekleyerek tüketin.

Hurma topları:

Önceden suda bekletip yumuşattığınız 4-5 adet kuru hurma, 2-3 bütün ceviz ve 1 yemek kaşığı kakaoyu blenderdan geçirin. Elinizle minik toplar halinde şekillendirin. Dışını kakao, Hindistan cevizi veya toz Antep fıstığı ezmesine bulayarak tüketin.

Izgara ananas:

2 yuvarlak dilim ananası önceden kızdırdığınız tavada 4-5 dakika arkalı önlü pişirin. Üzerine tarçın dökerek sıcak olarak tüketin.Tatlı ihtiyacınız çok fazla ise, ananasları pişirmeden önce 1 yemek kaşığı bal, birkaç damla limon suyu ve biraz tarçını karıştırın. Ananasları bu karışıma bulayıp, öyle pişirin.

Reklam

Squat’ın Pabucunu Dama Atmaya Hazırlanan Egzersiz: Hip Thrust

0

“Nasılsa kış mevsimindeyiz, spora gerek yok” diyorsanız, baharda geç kalmaktan yakınabilirsiniz. O yüzden spora ara vermemek lazım. İşte son dönemin popüler ama riskli ve zahmetli egzersizi squat’ın şöhretini alt üst eden hip thrust.

Son dönemin en popüler egzersizi squat’ı duymayan kalmamıştır.
Temelde çömelme hareketi olan squat, popo kaslarını güçlendirmek için ideal bir egzersiz. 
Her ne kadar sonuçları açısından mükemmel bir egzersiz olsa da, uygulaması oldukça zor ve riskli.
Yanlış uygulamaların çok sık rastlandığı bu egzersiz, dizlere  ciddi zararlar verebiliyor. Uzun süreli yapıldığında kronikleşen diz ağrıları yaşanabiliyor.

Hip thrust, squat’ın zahmeti olmadan poposunu şekillendirmek isteyenler için yeni egzersiz trendi.

Squat’a oranla daha kolay görünmesi sayesinde hızla popüler oldu.

Sırtüstü yatarken popoyu yukarı kaldırmaya dayanan bu egzersizin Türkçesi kalça itme demek.

Bir desteğe uzanıp masa pozisyonu alarak da yapılabiliyor.

Elbette bu da squat gibi ağırlıkla etkili olan bir egzersiz.

Ancak kendi vücut ağırlığınızla başlamanız en doğrusu tabii ki.

Bu egzersiz pelvik kasları da güçlendiriyor.

Özellikle kadınlarda cinsel hazzın artması, mesaneyi saran kasları güçlendirme gibi yararları var.

Gelelim hip thrust’ın yapılma kurallarına;

  • Sırtüstü yatarken nefes alıp, kalçanızı kaldırırken yavaşça verin.
  • Kaldırma sırasında kalça ve bacak kaslarınızı sıkın.
  • Kalçanızı indirirken yavaş olun, gevşeyin.
  • Yukarı çıkarken biraz daha hızlı olmalısınız.
  • Aşağı indirdiğiniz kalçanız yere değmemeli.

Günde sadece 5 dakikanızı ayırarak yapacağınız bu egzersizin sonuçlarını yaklaşık 1 ay içinde almaya başlayacaksınız.

Reklam