Fit Hub Blog Sayfa 76

Büyüme Açısı

0

Kasınızı büyütmek için çoklu açıları deneyin.

Ağırlık kaldırmada daha ileri bir seviyeye yükselirken aynı kas grubunu farklı açılardan hedeflemeye başlamamız gerekiyor. Ağırlık kaldırmaya yeni başlayanlar bench press gibi temel hareketlere öncelik vermek iyi bir fikirdir. Yani başlayan biri olarak göğsünüzü geliştirmek istiyorsanız daha karmaşık açılar kullanmaya başlamadan önce bench press,
chest fly ve şınav gibi hareketler öncelikli olarak eğilmeniz gereken egzersizlerdir. Vücudumu hareketlere ve kullandığımız ağırlıklara adapte olmakta çok ustadır. O yüzden ilerleme kaydettikçe açıları da çeşitlendirmeliyiz. Aşağıda uzun süredir aynı rutinle çalıştıktan sonra göğüs gelişimini arttırmak isteyenler için hazırladığım farklı açı göğüs antrenmanımı veriyorum.

Reklam

20’lik Diş Ağrısı Nasıl Geçer? 20’lik Diş Nasıl Çekilir?

10
20'lik diş ağrısı nasıl geçer? 20'lik diş nasıl çekilir?

20’lik diş ya da 20 yaş dişi tıpkı diş eti iltihapları gibi kişiyi oldukça rahatsız edebilir. Hatta 20’lik diş ağrısı çoğu diş problemine göre daha sancılı geçmektedir. Uzmanların 18 yaş ile birlikte her an nüksedebileceğini belirttikleri 20’lik diş ağrısı, gelip geçici olabilir ve tekrarlaması aylar sonrasını bulabilir.

İnsanlarda bulunan diğer 28 dişten oldukça farklı olan 20 yaş dişleri hakkında size daha çok bilgi verecek bir rehber hazırladık. 20’lik diş ağrısı nasıl geçer ve 20’lik diş nasıl çekilir sorularını sizin için yanıtladık. Çok da keyifli bir durum olmayan 20’lik diş problemleri karşısında neler yapabileceğinizi bugün sizlerle paylaşıyoruz.

20’lik Diş Nedir?

20’lik diş adını yaygın olarak çıktığı 20 yaş döneminden alır. İngilizcede de bu dişin adı “wisdom teeth”tir ve birebir çevrildiğinde bilgelik dişi anlamına gelir. 18 yaş itibari ile çıkmaya başlayan bu dişler alt çene ve üst çenede 2 adet olmak üzere toplam 4 tanedir. Azı dişlerinin en arkasında yer alır. 32 dişin tamamlayıcılarıdır.

20 yaş dişleri en sert, en geniş azı dişleridir ve öğütücü görevleri bulunur. Ancak günümüzde bu dişler ya çok çıkmaktadır ya da bazı kişilerde 20 yaş dişleri hiç çıkmamaktadır. Bilim insanları bu durumu bazı teorilerde yüzyıllar içerisinde değişmiş olan beslenme biçimimiz ile ilişkilendirmektedir.

20’lik diş günümüzde en çok çekilen dişlerden bir tanesidir. Belki de ilk sırada yer alan bu diş çoğunlukla diş eti içerisinde gömülü kalır ve çıkamadığı için diş etinde enfeksiyona, diğer dişlerde baskıya ve bu baskı ile beraber dişlerin çarpıklaşmasına sebep olabilmektedir. Diş çarpıklığı kişilerin ortodonti tedavisine ihtiyaç duymalarına sebep olabilir. 20 yaş dişleri ayrıca çene üzerinde bulundukları konumdan dolayı oldukça zor temizlenir ve bu durum hem 20 yaş dişinde hem de bitişiğindeki azı dişlerinde çürüklere ya da taş birikimine yol açabilir. 20 yaş dişlerinin sorunlu bir biçimde çıkmaya çalışması diş köklerine ve çene kemiğine zarar verebilir, diş etinde iltihaplara ve diş eti dokusunda lezyon oluşumuna sebep olabilir. Tüm bu durumlar da çenede kulağa ve boyuna kadar yayılabilecek ağrılara yol açabilir. Yeme ve içmede zorluk yaşatabilir. Kimi zaman kişi konuşmak bile istemeyebilir.

20’lik Diş Ağrısı Nasıl Geçer ve Nasıl Önlenebilir?

Ne yazık ki 20’lik diş ağrısını önlemeniz mümkün değildir. 20’lik diş kısa bir süre içerisinde kolayca çıkabilen bir diş değildir. Aylar içerisinde birkaç gün süren hafif ağrılar ile yıllara yayılmış bir şekilde çıkabilir. Genellikle 20 yaş civarında çıkan bu diş 30 yaşına geldiğinizde de çıkabilir.

20’lik diş ağrısına ne iyi gelir sorusunun cevabı ise yine sizleri memnun etmeyecektir. Çünkü bu ağrılardan tamamen kurtulmanıza yardımcı olabilecek tek çözüm 20’lik dişinizin problemini çözebilmektir. Ağrı kesiciler, medikal ilaçlar ancak kısa süreli olarak ağrınızı giderebilir. Karanfil yağı, sarımsak, soğuk kompres, tuzlu su ile gargara yapmak ve nane çayı kompresi evde diş ağrısı için deneyebileceğiniz yöntemlerdir. (1) Ancak bu yöntemler uzun süreli bir başarı sağlamayacaktır.

20’lik diş ağrısını geçirmenin yegâne yolu bir diş hekimi ile durumu görüşmek ve uygun tedaviye başlamaktır. 20 yaş dişinizin çıkma şekline bağlı olarak doktorunuz dişi çekip çekmemeye karar verecektir. Eğer diş;

  • Etrafındaki diğer dişlerin köklerine zarar veriyorsa,
  • Diş etinizde lezyon ya da kist oluşumu başlattıysa,
  • Ortodonti problemleri oluşturduysa,
  • Çürüme ve oyuklara neden olduysa,
  • Diş etiniz içerisinde yan bir şekilde gömülü kalmışsa

Hekiminiz 20 yaş dişinizi çekmek isteyebilir ve burada bilmeniz gereken ağrılarınızın tedavi sonrası tamamen dineceğidir. Birçok kişi diş hekimine gitmekten çekiniyor olsa bile diş tedavilerinin evde yapılan uygulamalar ile kalıcı olarak çözülmesi mümkün değildir…

20’lik Diş Nasıl Çekilir?

Öncelikle eğer diş etinizde iltihaplı bir bölge varsa diş hekiminiz bu bölgede iltihabın kurutulması için tedavi uygulayacaktır. Bu gibi durumlarda hekiminiz size antibiyotik verebilir. Daha sonra ana tedaviye geçilecektir.

20’lik dişinizin konumuna, büyüklüğüne ve şekline göre çekimi kolay da olabilir zor da. Sadece birkaç dakika sürecek bir diş çekimi olabileceği gibi özellikle gömülü ve yan kalmış 20’lik dişlerde diş hekiminiz bir operasyon ile dişinizi almak isteyebilir.

Diş çevrenizin etrafında herhangi bir acı hissetmemeniz için cerrahi işlem öncesi bölge anestezi edilir, cerrahi müdahale ile diş alınır bölgede kanama durdurulur. Cerrahi işlemlerden sonra birkaç gün sıvı ile beslenmek gerekebilir ancak eğer 20’lik dişiniz kolayca bir operasyon gerektirmeden alındıysa böyle bir ihtiyacınız olmayabilir.

Doktorunuz dişinizin durumu ile ilgili sizi muayene edecektir ve bir röntgen ile uygulayacağı tedaviye karar verecektir.

20 yaş dişi çekiminden korkulmaması gerekir. Tedavi sonrası doktorunuzun önerdiği süre boyunca diş fırçalamaktan çekinilmeli, bu dişinizin olduğu taraf ile yemek yenilmemelidir. Sigara ya da alkol kullanılmamalıdır. Bazı cerrahi müdahalelerden sonra diş hekiminiz sizden ilaç kullanmanızı da isteyebilir.

“Diş Eti Ağrısına Ne İyi Gelir?” yazımızdan faydalanmak için tıklayın!

Reklam

Probiyotik Zengini Kefir Nasıl Yapılır, Faydaları Nelerdir?

0

Günümüzde kefir, artık çoğu yerde yaygın olarak erişilebilir durumdadır. Hemen hemen her markette, süt veya yoğurt reyonunun yakınında yer almaktadır. Kefir genellikle, sindirimi iyileştirmek için kullanılmaktadır.

Kefir Nedir?

Kefir, ayran gibi yoğun bir tadı olan kültürlü, fermente bir içecektir. Kefir nasıl yapılır? “Maya” tanecikleri kullanılarak yapılmaktadır, tıpkı hamur mayası ekmeğinin bir “mayası” olduğu gibi. Bu maya; süt proteinleri, maya ve bakterilerin bir kombinasyonudur. Kefir mayhoş, kremsi bir tada sahiptir ve yüksek miktarda probiyotik içererek sağlığa olumlu etki yapmasıyla ön plandadır.

Kefir yapımı için kullanılan en yaygın gıda; günlük inek sütüdür ancak, başka süt türleri ve süt ürünü olmayan aşağıdaki gibi alternatiflerle de yapılabilir:

  • Hindistan cevizi sütü
  • Keçi sütü
  • Pirinç sütü
  • Hindistan cevizi suyu

Kefir fermente bir gıda olduğundan, laktoz intoleransı olan kişilerin kefir içebilmesi mümkündür.

Kefir mi, Yoğurt mu?

Kefir ve yoğurt kimi zaman, neredeyse aynı ürün olarak lanse edilmektedir ancak bu, kesinlikle doğru değildir.

Evet, kefir ve yoğurdun ortak bir yanı bulunmaktadır. Her ikisi de benzer kremsi ama mayhoş bir tada sahiptir ve geleneksel olarak süt ürünlerinden (ancak alternatiflerle yapılabilir) yapılmaktadır. Ayrıca her ikisi de bol miktarda protein, kalsiyum, B vitaminleri, potasyum ve probiyotikler içermektedir.

Bununla birlikte bu iki gıdanın, önemli ölçüde farkları da bulunmaktadır. Kefir tipik olarak yoğurttan daha fazla yağa sahiptir fakat aynı zamanda, daha fazla protein ve daha fazla probiyotik içermektedir. Kefirin ayrıca, yoğurda kıyasla yoğunlu daha azdır ve bir içecek olarak en iyisidir.

Kefir ve yoğurt, farklı biçimde yapılmaktadır. Kefir oda sıcaklığında mayalanırken, birçok yoğurt türü ısı altında kültürlenmeye başlamaktadır. Kefir daha fazla sayıda farklı tipte sağlıklı bakteri içermektedir ve bu nedenle kefir sindirim sistemi için daha iyi bir seçenektir. Kefir’in aktif mayasının, yoğurttan daha fazla besinsel faydası bulunmaktadır.

Kefirin Faydaları

1. Kefir Birçok Besinin Olağanüstü Kaynağıdır

Kefir, geleneksel olarak inek sütü veya keçi sütü kullanılarak yapılan fermente bir içecektir.

Süte, kefir mayası taneleri eklenerek yapılmaktadır. Bunlar tahıl taneleri değil, görünüşte karnabahara benzeyen maya ve laktik asit bakterilerinin tahıl benzeri kolonileridir.

Yaklaşık 24 saatte, kefir tanelerindeki mikroorganizmalar çoğalmakta ve sütteki şekeri mayalayarak kefir haline getirmektedir. Ardından bu taneler, sıvıdan çıkarılır ve tekrar kullanılabilir. Başka bir deyişle kefir bir içecektir ancak kefir taneleri, içeceği üretmek için kullandığınız maya kültürleridir.

Kefir, Doğu Avrupa ve Güneybatı Asya’nın bazı bölgelerinde ortaya çıkmış bir içecektir. İçeceğin bu ismi, yemekten sonra “iyi hissetmek” anlamına gelen ve Türkçe “keyif” kelimesinden türetilmiştir.

Laktik asit bakteri taneleri, sütün laktozunu laktik aside dönüştürmektedir. Bu yüzden kefir, yoğurt gibi mayhoş bir tat alır ancak, yoğurda göre daha ince bir kıvamdadır.

175 ml’lik az yağlı bir kefir porsiyonu şunları içermektedir:

Ayrıca kefir, kullanılan süt türüne bağlı olarak yaklaşık 100 kalori, 7-8 gram karbonhidrat ve 3-6 gram arası yağ içermektedir.

Kefir ayrıca, sağlığa katkıda bulunan organik asitler ve peptitler dahil olmak üzere çok çeşitli biyo-aktif bileşikler de içermektedir. (1)

Kefirin süt içermeyen versiyonları Hindistan cevizi suyu, Hindistan cevizi sütü veya diğer tatlı sıvılarla yapılabilir. Ancak bunlar, süt bazlı kefir ile aynı besin profiline sahip olmayacaktır.

2. Kefir Yoğurttan Daha Güçlü Bir Probiyotiktir

Bazı mikroorganizmaların, yenildiğinde sağlık üzerinde olumlu etkileri olabilir. Probiyotikler olarak bilinen bu mikroorganizmalar; sindirime, kilo yönetimine ve zihinsel sağlığa yardımcı olarak sağlığı çeşitli şekillerde etkileyebilir. (2)

Yoğurt, Batı diyetindeki en iyi bilinen probiyotik besindir, ancak kefir aslında çok daha güçlü bir kaynaktır.

Kefir taneleri, onları çok zengin ve çeşitli bir probiyotik kaynağı yapan 61 çeşit bakteri ve maya türü içermektedir. Bu çeşitlilik, kaynaktan kaynağa değişkenlik gösterebilir. (3)

Diğer fermente süt ürünleri daha az sayıda suştan yapılmakta ve maya içermemektedir.

3. Kefirin Anti-bakteriyel Özellikleri Vardır

Kefirdeki belirli probiyotiklerin, enfeksiyonlara karşı koruma sağladığına inanılmaktadır. Bu probiyotik, kefire özgü olan probiyotik Lactobacillus kefiri bakterisidir.

Çalışmalar; bu probiyotiğin Salmonella, Helicobacter pylori ve E. coli dahil olmak üzere çeşitli zararlı bakterilerin büyümesini engellediğini göstermektedir. (4)

Kefir’de bulunan bir çeşit karbonhidrat olan Kefiran da anti-bakteriyel özelliklere sahiptir. (5)

4. Kefir Kemik Sağlığını İyileştirebilir ve Osteoporoz Riskini Düşürebilir

Osteoporoz, kemik dokusunun bozulması ile karakterize bir hastalıktır ve günümüzde Batı ülkelerinde karşılaşılan büyük bir sorundur. Özellikle yaşlı kadınlar arasında yaygındır ve kırıl riskinizi önemli ölçüde yükseltmektedir.

Yeterli miktar kalsiyum alımını sağlamak, kemik sağlığını iyileştirmenin en etkili yollarından biridir ve osteoporozun ilerlemesini yavaşlatacaktır. (6)

Tam yağlı kefir sadece büyük bir kalsiyum değil aynı zamanda kalsiyum metabolizmasında merkezi bir rol oynayan K2 vitamini kaynağıdır. K2 vitamini takviyesi kullanmanın, vücutta kırık oluşma riskini %81’e kadar azalttığı gösterilmiştir. (7)

Hayvanlar üzerinde yapılan son çalışmalar; kefiri, kemik hücrelerinde artan kalsiyum emilimi ile ilişkilendirmiştir. Bu, kırıkların önlenmesinde yardımcı olması gereken kemik yoğunluğunun artmasına öncülük etmektedir. (8)

5. Kefir Kansere Karşı Koruyucu Olabilir

Kanser, dünyanın önde gelen ölüm nedenlerinden biridir. Vücudunuzdaki anormal hücreler, bir tümörde olduğu gibi kontrol edilemez bir şekilde büyüdüğünde meydana gelmektedir.

Fermente süt ürünlerinde bulunan probiyotiklerin, bağışıklık sisteminizi uyararak tümör büyümesini azalttığına inanılmaktadır. Dolayısıyla kefirin kansere karşı savaşması mümkündür. (9)

Bu koruyucu rol birkaç deney tüpü çalışmasında da gösterilmiştir. Bir çalışma; kefir ekstresinin, insandaki meme kanseri hücrelerinin sayısını %56, yoğurt ekstresinin ise yalnız %14 oranında azalttığını tespit etmiştir. (10)

Kesin sonuçlara varılmadan önce insanlar üzerinde yapılan çokça çalışmaya ihtiyaç olduğunu unutmamalısınız.

6. Kefirdeki Probiyotikler Çeşitli Sindirim Sorunlarına Yardımcı Olabilir

Kefir gibi probiyotikler, bağırsaklarınızdaki dost bakterilerin dengesini düzeltmeye yardımcı olabilir. Bu yüzden, birçok ishal formunu tedavi etmede oldukça etkilidirler. (11)

Dahası, yeterli kanıtlar; probiyotiklerin ve probiyotik yiyeceklerin, birçok sindirim sorununu hafifletebildiğini göstermektedir. (12)

Bu sorunlar arasında; irritabl barsak sendromu (IBS), H. pylori enfeksiyonu ve diğer birçok hastalığın neden olduğu ülserler yer almaktadır. Bu sebeple, sindirim ile ilgili sorunlarınız varsa kefir sizin için faydalı bir içecek olabilir.

7. Kefir Laktoz Bakımından Düşüktür

Standart süt ürünleri, içerisinde laktoz adı verilen doğal bir şeker bulundurmaktadır. Pek çok insan (özellikle yetişkinler), laktozu düzgün bir şekilde parçalayamaz ve sindirememektedir. Bu duruma ise “laktoz intoleransı” denir. (13)

Kefir ve yoğurt gibi fermente süt ürünlerinde yer alan laktik asit bakterileri, laktozu laktik aside dönüştürmektedir. Bu yüzden bu gıdalar, süte göre çok daha az laktoz içermektedir. Ayrıca laktozu daha fazla parçalamaya yardımcı olabilecek enzimler de bulundurmaktadır. Bu nedenle kefir, genellikle en azından normal süte kıyasla laktoz intoleransı olan kişilerce iyi şekilde tolere edilebilir. (14)

Hindistan cevizi suyu, meyve suyu veya başka bir süt ürünü olmayan içecek kullanarak, %100 laktoz içermeyen kefir yapmanın mümkün olduğunu da unutmamalısınız.

8. Kefir Alerji ve Astım Belirtilerini İyileştirebilir

Alerjik reaksiyonlar, bazı gıdalara veya maddelere karşı enflamatuar tepkilerden kaynaklanmaktadır. Aşırı duyarlı bir bağışıklık sistemine sahip kişiler, astım gibi durumları tetikleyebilecek alerjilere daha yatkındır.

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda; kefirin, alerjilere ve astıma bağlı enflamatuar tepkileri baskıladığı gösterilmiştir. (15)

Kefirin bu etkilerini, daha iyi araştırmak için insanlar üzerinde de çalışmalar yapılması gereklidir.

9. Kefirin Evde Yapılması Kolaydır

Mağazadan satın alınan kefirin kalitesinden emin değilseniz bu içeceği, evde kolayca yapabilirsiniz. Taze meyvelerle birleştirildiğinde kefir, bizlere sağlıklı ve lezzetli bir tatlı sunmaktadır.

Kefir taneleri, bazı sağlık marketlerinde ve süpermarketlerin yanı sıra internet ortamında da bulunabilmektedir. Ayrıca internet üzerinde, kefir üretimini öğreten birçok blog yazısı ve videosu bulabilirsiniz. Evde kefir yapımı çok basit bir süreçtir:

  • Küçük bir kavanozun içine 1-2 çorba kaşığı (14–28 gram) kefir tanesi koyun. Ne kadar çok tane kullanırsanız, o kadar hızlı kültürlenecektir.
  • Yaklaşık 2 su bardağı (500 ml) süt ekleyin, tercihen organik veya çiğ süt olabilir. Otla beslenen ineklerin sütü en sağlıklı olanıdır. Kavonuzun üst kısmında 2,5 cm’lik bir boşluk bırakın.
  • Daha yoğun kıvamlı bir kefir istiyorsanız, tam yağlı krema ekleyebilirsiniz.
  • Kapağı yerleştirin ve oda sıcaklığında 12–36 saat boyunca mayalanmaya bırakın.

Kabarık bir hal aldığında kefiriniz hazırdır. Sıvıyı yavaşça süzdükten sonra, orijinal kefir taneleri geride kalacaktır. Dilerseniz bu taneleri, biraz sütle yeni bir kavanoza koyabilirsiniz ve kefir yapma işlemini tekrardan başlatabilirsiniz.

Kefirin Yan Etkileri

Kefir faydaları oldukça fazla olmasına rağmen, bazı yan etkileri de bulunmaktadır. Bunlar arasında kabızlık ve karın krampları yer almaktadır. Bu yan etkiler, kefir tüketiminin ilk zamanlarda yaygın olarak görülmektedir.

Kefir’in, 1 ila 5 yaş arasındaki çocuklar için güvenli olduğu düşünülmektedir ancak, eğer endişeleriniz varsa çocuğunuza kullandırmadan önce doktoruna danışmalısınız. 1 yaşın altındaki çocuklar inek sütü ürünlerini tüketmemelidir, halihazırda tükettikleri anne sütü, zaten doğal probiyotikler bakımından zengindir.

Eğer AIDS veya bağışıklık sistemini zayıflatan başka durumlar varsa, kefir içmeden önce doktorunuza danışmalısınız. Oto-immün hastalıkları olan kişiler de kefir kullanmadan önce doktorlarıyla konuşmalıdır. Kefirdeki bakteriler, güçlü bağışıklık sistemi olan insanlar için faydalı olsa da bağışıklık sistemleri dengede olmayan kişilerde enfeksiyon oluşumuna veya durumların şiddetlenmesine neden olabilir.

Kefir, bazı kişilerin beslenme planlarından çıkardığı kazeinlerle yapılmaktadır. Dolayısıyla eğer kazeinleri beslenme düzeninizden çıkardıysanız, kefir tüketmemek ve bunun yerine başka bir probiyotik kaynağını denemek daha iyi bir seçenek olacaktır.

Sindirim Sistemi Rahatsızlıkları İçin Kullanılabilecek En İyi 5 Probiyotik

Reklam

5 Faktörlü Diyet ile Mükemmel Vücut Hatlarına Sahip Katy Perry’nin Beslenme Düzeni

0
Katy Perry'nin uyguladığı 5 faktör diyeti nasıl uygulanır?

Katy Perry’yi tanımayan kalmadı değil mi? One of the Boys albümü ve I Kissed a Girl klibi ile tüm dünyayı sallayan Amerikalı pop yıldızı mükemmel vücut hatları, eğlenceli kostümleri ve renkli kişiliği ile de oldukça seviliyor. 10 yılı aşkın bir süredir ara vermeden kariyerinde basamak atlamaya devam eden Katy Perry, Forbes tarafından 2011-2018 yılları arasında müzik endüstrisinin en çok kazanan kadınları listelerinde yerini aldı.

View this post on Instagram

? KAABOO ? ? @shearerphoto

A post shared by KATY PERRY (@katyperry) on

Katy Perry yoğun tempolu hayatında “zaten oradan oraya koşturuyorum, bu kadar hareket bana yeter” diyen kişilerden biri değil. Ünlülerin antrenörü Harley Pasternak’in 5 Faktör Diyeti kuralını uyguluyor ve spor yaparak formunu koruyor. Peki nedir bu 5 Faktör Diyeti? Katy Perry’nin uygulaması inanılmaz kolay olan diyet ve egzersiz sistemini sizlerle paylaşıyoruz.

5 Öğünden Oluşan Faktörlü Diyet

Çoğu diyetisyen ve araştırma gün içerisinde ne kadar yemek yemeniz gerektiğine değiniyor. Son yıllarda intermittent fasting ön plana çıkıyor olsa da birçok antrenör gün içerisine yayılmış 5 öğünün metabolizmayı daima daha hızlı çalışır halde tuttuğuna ve vücudu egzersiz yapmaya daha elverişli hale getirdiğine inanıyor.

Katy Perry’nin birlikte çalıştığı Harley Pasternak de bu isimlerden biri. Daha önceki yazılarımızda da karşılaşmış olabileceğiniz antrenör Pasternak, Lady GaGa, Megan Fox, Rihanna, Robert Pattinson ve Kanye West gibi isimlerle de çalışıyor.

View this post on Instagram

was feeling insecure about my last two posts so

A post shared by KATY PERRY (@katyperry) on

Harley Katy Perry’e de birçok kişiye uyabilen ve kişinin genel sağlığını desteklerken formunu korumasına ve gün içerisinde daha verimli egzersiz yapmasına yardımcı olabilen 5 Faktörülü Diyet planını tavsiye etmiş.

Matt Murphy ile hazırladıkları bu beslenme programı kolay mı kolay temeller üzerine kurulu. 5 Faktörlü Diyet kuralları:

  • Her gün 5 öğün yemek yemek (3 ana ve 2 ara)
  • Öğünlerin hepsinde protein, lif, kompleks karbonhidrat, sağlıklı yağ ve şekersiz içecek bulundurmak
  • Alkol kullanmamak (cheat day dediğimiz, “ne istersen yiyebilirsin” günleri hariç)
  • Haftada 1 gün cheat day yapmak
  • Haftanın 5 günü 25 dakikalık egzersizler yapmak (5’er dakikalık setlerden oluşan)

Herkes Uygulayabilir

Bu diyet modeli vegan ve vejetaryenler tarafından da kolayca uygulanabiliyor. Sadece protein kaynaklarının türleri değiştirildiğinde, yiyecek sınırlaması olmadığı için diyet oldukça kolay bir hal alıyor.

View this post on Instagram

KATY x MOSCHINO #2

A post shared by KATY PERRY (@katyperry) on

Kullanılan karbonhidratların, sebzeler, tatlı patates, esmer pirinç, fasulye, bezelye (ve türevleri), yulaf ve kinoa gibi seçenekler olması düşük glisemik endeksi sayesinde kan şekerinin artmasını engelliyor. Bu da yemek sonrası uyku halini azaltıyor. Katy Perry ayrıca bu diyetin 5 öğünden oluşmasının kendisini gün içerisinde zinde ve enerjik hissetmesini sağladığını söylüyor. Vücudu uzun süre aç bırakmadan yapılacak kısa ama tempolu antrenmanları kaldırabilecek şekilde beslenmek vücut hatlarına korumasına yardımcı oluyor.

Katy Perry vücut geliştiriciler gibi yoğun ağırlık antrenmanları uygulamadığı için bu beslenme düzeni ince belini ve kalça şeklini korumasına yetiyor. Ayrıca Katy dışarıda yürüyüş yapmayı, koşuya çıkmayı ve bisiklete binmeyi seviyor. Katy Perry gibi her gün 25 dakika antrenman yapmak ve katı kurallara sahip olmayan hafif bir diyet uygulamak çoğu kişi için oldukça uygun bir yöntem diye düşünüyoruz.

Reklam

Tek Taraflı Antrenman Bölüm: 4

0

Tek taraflı antrenman bölümümüzde dengeli alt vücut zamanı.

Sağlam bir binanın güçlü bir temel üstüne kurulduğunu biliriz. Vücut da aynı şekilde alttan yukarı doğru inşa edilir. Güçlü temel derken de daha güçlü genel bir fizik demek istiyorum. Yaza girmeye hazırlandığımız bu dönemde motivasyonumuz süratlenirken, daha dengeli bir alt vücut inşa
etmek için çalışıyor olacağız. Bu ay, zayıf kalan tarafın güçlenmesi için hareketlerin tek taraflı ya da ayrı ayrı yapıldığı antrenman yöntemi olan beş bölümlük “tek taraflı antrenmanın” dördüncü bölümünü işliyoruz. Bu sayıda da quad ve hamstring kaslarına odaklanıp soldan sağa, aşağıdan yukarıya çok daha dengeli bir temel kuruyoruz.

Reklam

Erken Boşalmayı Önlemek İçin Bu Yiyecekleri Beslenme Listenize Ekleyin!

0

Erken Boşalma Nedir?

Boşalma, spermin vücuttan salınmasıdır. Erken boşalma ise, bir erkeğin cinsel ilişki sırasında eşinin istediğinden daha erken boşaldığında meydana gelmiş olur. Erken boşalma yaygın bir cinsel şikayettir. Tahminler değişkenlik göstermekle birlikte her 3 erkekten 1’i, bu problemi bir süre yaşadığını belirtmektedir.

Nadiren olduğu sürece, endişe nedeni değildir. Ancak, aşağıdaki durumlarda erken boşalma teşhisi konulabilir:

  • Daima ilişkinin ilk dakikası içinde boşalmak.
  • Her zaman veya neredeyse hep cinsel ilişki sırasında boşalmayı geciktirememek.
  • Kendinizi yılmış ve sıkıntılı hissetmek ve bunun sonucunda cinsel yakınlıktan uzak durmak.

Bir ilişki güzel bir şey olabilir ama bazen insanın hayatına yıkım ve kalp kırıklığını getirebilir. Bazı ilişkiler basitçe iki tarafın birbirleri için bir anlam ifade etmediği için bazıları ise, belki de bir defa meydana gelen ve önlenebilecek sorunlar nedeniyle sona erebilir.

Cinsel bozukluklar, ilişkide sorunların ortaya çıkmasına neden olan yaygın bir konudur. Bu; erektil disfonksiyon, libido eksikliği ve tabii ki erken boşalma gibi bozuklukları içermektedir.

Hatta, Kuzey Carolina Üniversitesi Üroloji Bölümü tarafından yapılan bir araştırma çalışması, küresel erkek nüfusunun %30’una tıbbi olarak erken boşalma teşhisi konabileceği (veya olabileceği) sonucuna varmıştır. Erken boşalmanın, erkeklerin cinsel ilişkiye girme sayısının %50’sinden fazlasında tarafların tam olarak tatmin olmadan erkeğin boşalmasına neden olan bir koşul olarak sınıflandırıldığını açıklamaya devam etmektedir. (1)

Erken boşalma sorunu, ilk başta küçük bir problem gibi görünse de bu cinsel bozukluğun, semptomlarını sürekli yaşayan erkeklerin hayatında bir endişe haline gelebilir. Yeni İngiltere Araştırma Enstitüleri, 2008 yılında bu durumun erkeklerin yaşamları üzerindeki etkisini belirlemek için gözlemsel bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bu çalışmada; erken boşalma semptomlarını yaşayan erkeklerin, yaşam kalitelerini önemli ölçüde etkileyebilecek belirli olumsuz psikolojik özelliklere sahip olduğu bulunmuştur. Erkeklerin bu semptomları yaşadıklarında gelişme eğilimindeki olumsuz psikolojik özellikleri; depresyon, sıkıntı ve endişe belirtileridir. Bu olumsuz etkilerin eşlik ettiği durumun, erkeğin eşiyle olan ilişkisi üzerinde de olumsuz bir etkisi olduğu bildirilmiştir. (2)

Erken Boşalma Belirtileri

erken-bosalma-onleyici-yiyecekler

Erken boşalmanın ana belirtisi, penetrasyon gerçekleşmesi sonrası ilk bir dakikadan daha fazla boşalmayı geciktirememe olanaksızlığına sahip olmaktadır. Bununla birlikte bu problem, tüm cinsel durumlarda ve hatta mastürbasyon sırasında bile ortaya çıkabilir.

Erken boşalma şu şekilde sınıflandırılabilir:

  • Yaşam boyu (birincil): Yaşam boyu erken boşalma, ilk cinsel karşılaşmanızla başlayan zamanın neredeyse tamamında ya da hepsinde gerçekleşmesi durumudur
  • Sonradan edinilen (ikincil): Sonradan edinilmiş erken boşalma, boşalma problemleri olmadan önceki cinsel deneyimlerinizden sonra gelişen durumdur.

Bu sınıflandırma sonrası birçok erkek erken boşalma belirtileri olduğunu düşünebilir ancak belirtiler, erken boşalma için tanısal kriterleri karşılamaz. Bunun yerine bu erkekler, normal boşalma dönemlerinin yanı sıra hızlı boşalma dönemlerini içeren doğal değişken erken boşalma değerine sahip olabilir.

Erken Boşalma Nedenleri

Erken boşalmanın kesin nedeni bilinmemektedir. Bir zamanlar nedeninin sadece psikolojik olduğu düşünülmüş olsa da günümüzde doktorlar, erken boşalma sebeplerinin psikolojik ve biyolojik faktörlerin karmaşık bir etkileşiminden kaynaklandığını bilmektedir.

Psikolojik Nedenler

Erken boşalmada rol oynayabilecek psikolojik faktörler şunlardır:

  • Erken cinsel deneyimler
  • Cinsel istismar
  • Zayıf vücut görüntüsü
  • Depresyon
  • Erken boşalma hakkında endişelenmek
  • Cinsel ilişkilerde acele etme eğiliminizi artıran suçluluk duygusu

Rol oynayabilen diğer faktörler ise aşağıdaki gibidir:

  • Erektil disfonksiyon: Cinsel ilişki sırasında ereksiyon elde etme veya koruma konusunda endişeli olan erkekler, değiştirmesi zor olabilen boşalmak için acele etme kalıbını oluşmasına neden olabilir.
  • Kaygı/Endişe: Erken boşalma olan birçok erkekte, özellikle cinsel performans ya da diğer konularla ilgili kaygı/endişe sorunları vardır.
  • İlişki Problemleri: Eğer daha önceleri başka partnerler ile erken boşalmanın nadiren gerçekleştiği veya hiç gerçekleşmediği tatmin edici cinsel ilişkide bulunduysanız, mevcut partnerinizle aranızdaki kişiler arası sorunların erken boşalma problemine katkıda bulunması muhtemeldir.

Biyolojik Nedenler

Aşağıdakiler de dahil olmak üzere bir dizi biyolojik faktör erken boşalmaya katkıda bulunabilir:

  • Anormal hormon düzeyleri
  • Nörotransmiterler denilen anormal beyin kimyasalları seviyeleri
  • Prostat veya üretranın, enflamasyonu ve enfeksiyonu
  • Kalıtsal özellikler

Risk Faktörleri

Çeşitli faktörler, erken boşalma riskini artırabilir ve bunlar şu şekildedir:

  • Erektil disfonksiyon: Eğer ara sıra veya sürekli olarak ereksiyon olmada ya da o hali korumada sorun yaşıyorsanız, erken boşalma riski altında olabilirsiniz. Ereksiyonunuzu kaybetme korkusu, cinsel ilişkilerde bilinçli ya da bilinçsiz olarak acele etmenize neden olabilir.
  • Stres: Hayatınızın herhangi bir yerindeki duygusal ya da zihinsel baskı; erken boşalma üzerinde ve cinsel ilişki sırasında rahatlama ile odaklanma yeteneğinizi sınırlayan bir rol oynayabilir.

Komplikasyonlar

Erken boşalma, aşağıda yer alan durumlar gibi kişisel yaşamınızda sorunlara neden olabilir:

  • Stres ve ilişki sorunları: Erken boşalmanın yaygın bir komplikasyonu ilişki stresidir.
  • Doğurganlık sorunları: Erken boşalmak, eğer boşalma intravajinal olarak gerçekleşmezse bebek sahibi olmaya çalışan çiftler için zaman zaman döllenmeyi zorlaştırabilir.

Erken Boşalmayı Önleyen Besinler

Bir erkeğin erken boşalma tedavisi için izleyebileceği birçok yol vardır. Bu durum tıbbi bir durum olarak sınıflandırıldığından dolayı problem ile ilgili ek miktarda ilaç ve tedavi yöntemi de keşfedimiş ve uygulamaya koyulmuştur. Bu yöntemler; özel egzersizler, davranış teknikleri, danışmanlık veya Dapoxetin, Silodosin ve Modafinil gibi belirli ilaçları içerebilir. Ne yazık ki, tıbbi tedavi yöntemlerinden bazıları (ilaçların daha spesifik olması), istenmeyen yan etkilere neden olabilir. (3)

Neyse ki tabiat ana; bir kez daha erkeklere, bu cinsel bozukluğun belirtilerine karşı savaşmalarına yardımcı olacak doğal bir çözüm sağlamıştır.

Ayrıca erken boşalma sorununa yardımcı olabilecek testosteron artırıcı tribulus ürünlerine buradan ulaşabilirsiniz!

Şimdi gelin birlikte; erken boşalma ile mücadele etmeye yardımcı en iyi 5 sebze, meyve ve yiyeceğe bir göz atalım.

1. Ispanak

erken-bosalma-onleyici-yiyecekler

Safat’ta Kuveyt Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma; beklenenden daha erken boşalan erkeklerin yeterli miktarda cinsel uyarılmadan sonra boşalan erkeklerden daha düşük magnezyum seviyelerine sahip oldukları sonucuna varmıştır. (4)

Bu nedenle magnezyum, boşalmalarda önemli bir rol oynar ve bu mineralin eksikliği erkeklerin erken boşalma semptomları yaşamalarına neden olabilir. Bir bardak pişmiş ıspanak, önerilen günlük magnezyum alımının %39’unu içermektedir. Bu, en yüksek magnezyum seviyelerine sahip olan gıdalardan biridir. Magnezyum alımınızı artırmak için ıspanağı, mutlaka beslenme düzeninizin bir parçası haline getirin. Bu, karşılaştığınız bazı belirtilerde bir rahatlama yaşamanıza yardımcı olabilir. Ispanak ayrıca K vitamini, A vitamini, manganez, folat ve insan sağlığına faydalı diğer çeşitli besinleri içermektedir. (5)

Nature’s Suprem Tribulus Terrestris ürünü, 1 kapsülünde bulunan 500 mg tribulus ile içeriği güçlü tribulus takviyelerinden biridir.

2. Hindi

erken-bosalma-onleyici-yiyecekler

Mayo Klinik, erken boşalmaya neden olan en yaygın psikolojik faktörlerden birinin depresyon olduğunu belirtmektedir. (6)

Depresyon milyonlarca erkeği etkiler ve ayrıca diğer cinsel bozuklukların semptomlarının gelişmesine neden olabilir. Depresyon çok sayıda belirtiye neden olur ve beyindeki serotonin seviyeleri azaldıkça kötüleşir.

Bir araştırma, triptofan tükenmesi ve düşük serotonin seviyeleri arasında bir bağlantı olduğunu bildirmiştir. Triptofan, beyinde mevcut olan serotonin miktarını artırmaya yardımcı olan belirli proteinlerin üretimini destekleyen bir amino asit türüdür. Hindi, en iyi triptofan kaynaklarından biridir. Bu nedenle, daha fazla hindi tüketmek serotonin düzeylerini artırmaya ve erken boşalma belirtilerini azaltmaya yardımcı olabilir. (7)

3. İstiridye

erken-bosalma-onleyici-yiyecekler

Depresyon ve kaygılanma sık sık birbiriyle ilişkilendirilirken, her zaman aynı anda oluşmazlar. Bir kişiye depresyon teşhisi koyulmadan da kaygı belirtilerini yaşayabilir. Kaygı, her iki taraf da tatmin olmadan önce boşalmaya neden olabilecek faktörlerden biridir.

2011 yılında, Pfeiffer Tedavi Merkezi; düşük çinko seviyelerini, kaygı probleminin vücutta daha egemen hale gelmesiyle ilişkilendirmiştir. (8)

İstiridyeler çeşitli besin maddeleri bakımından zengindir, ancak çinko içeriği konusunda oldukça popülerdirler. Daha fazla istiridye tüketmek, bir erkeğin yaşadığı semptomların bir kısmını hafifletebilecek çinko seviyelerini artırmaya yardımcı olacaktır. Çinko içeriğine ek olarak istiridye, erkeğin cinsel dürtüsünü oldukça hızlı bir şekilde artırmak için de mükemmel bir kaynaktır.

4. Karpuz

erken-bosalma-onleyici-yiyecekler

Erken boşalma bazen, erektil disfonksiyon olarak bilinen başka bir cinsel bozuklukla birlikte meydana gelir. Hatta erektil disfonksiyon, erken boşalma semptomlarının kötüleşmesine neden olabilir.

Karpuz, damar genişlemesini artıran ve penise daha fazla kan akışı sağlamaya yardımcı ve bir grup antioksidan olan çok fazla bitkisel gıda içerir.

Daha fazla karpuz yiyerek, erektil disfonksiyon problemini doğal bir ilaç ile tedavi edilebilirsiniz. Bu da erkeklere, erken boşalmanın yol açtığı semptomları gidermesinde yardımcı olabilir.

5. Badem

erken-bosalma-onleyici-yiyecekler

Serbest radikaller vücutta sıklıkla oluşur ve pelvik kasların zayıflamasına neden olabilir. Bu durum gerçekleştiğinde, cinsel bozukluğun belirtileri kötüleşebilir ve erkeklerin eskisinden daha erken boşalmasına sebep olabilir.

Serbest radikal hasarına karşı savaşmak için en iyi vitaminlerden biri, güçlü bir antioksidan olan E vitaminidir. Dr. Axe’ye göre; badem, yüksek miktarda E vitamini içerir ve bu besinin tüketilmesi, hormonların dengelenmesine ve görüşün iyileşmesine yardımcı olacaktır. (9)

Ne Zaman Doktora Görünmeli?

Cinsel ilişkilerin çoğunda beklediğinizden daha erken boşalıyorsanız doktorunuzla konuşun. Genellikle erkekler, cinsel sağlık kaygılarını tartışmaktan utanmaktadır ancak bunun, sizi doktorunuzla konuşmaktan alıkoymasına izin vermeyin. Çünkü, erken boşalma yaygın ve tedavi edilebilir bir sorundur.

Hatta bazı erkekler için doktorla konuşmak, erken boşalma endişelerini azaltmaya yardımcı olabilir.

Sonuç

Erkeklerin cinsel aktivite esnasında boşalma süresinde gecikmeye yardımcı olan tıbbi tedaviler mevcut olsa da bu tedavi seçeneklerinin, erkek kullanıcılar için rahatsızlık veren yan etkileri olabilir.

Dolayısıyla erken boşalmaya çözüm için bu tıbbi tedavi yöntemleri yerine, bu cinsel bozukluğa karşı savaşan sağlıklı yiyeceklere ve meyvelere yönelmek genellikle daha iyi bir seçim olmaktadır.

Erken boşalmanın; doğal bileşen kombinasyonu ile tedavi edilmesine yardımcı olan “testosteron artırıcı (tribulus)” bir gıda takviyesi ile paylaştığımız tavsiyelerin birleştirilmesi, erkeklerin cinsel ilişkide geç boşalma ve daha fazla zevk yaşamalarına yardımcı olabilir.

https://muscleandfitness.com.tr/cinsel-gucu-artiran-yiyecekler/

Reklam

Kalça Ağrısı Neden Olur, Hangi Egzersizler İyi Gelir?

0
Kalça ağrısına ne iyi gelir?

Kalça ağrısı özellikle kadınlarda ve yaşlılarda sık görülse de herkesin yaşayabileceği ve günlük hayatı oldukça zorlayan bir rahatsızlıktır. Alt sebeplerinin ne olduğunun tam olarak anlaşılması için mutlaka hekim ile görüşülmesi gerekir. Kalça ağrısı tedavisi farklı şekillerde yapılabiliyor olsa da ağrıların ilerlemesi kişileri yürüyemeyecek hale getirebilir. Bu sebeple mutlaka erken bir şekilde tanı konulmalı ve tedaviye başlanmalıdır.

Kalça ağrısı nedenleri nelerdir hangi egzersizler iyi gelir?

Biraz iç karartıcı bir giriş yapmış olsak bile bu önemli konuyu size özetlemek istedik. Kalça ağrısı, kalça kemikleri ya da kaslarında oluşmuş olan hasarlara bağlı olabileceği gibi duruş bozukluğu ya da hamilelik gibi durumlara bağlı da gelişebilir. Kireçlenme, özellikle yaşlılarda ve kadınlarda kalça ağrısına sebep olabilir. Kalça ağrıları adım atarken zorlanmanıza, oturup kalkarken canınızın yanmasına ve bazen bacaklarınıza doğru da ağrının yayılmasına sebep olabilir…

Bugün sizlerle kalça ağrısı nedenlerini incelemek istiyoruz. Devamında ise fizik tedavide de kullanılan hareketleri ekleyerek kalça ağrılarınızı hafifletecek egzersizleri paylaşacağız.

Kalça Ağrısı Nedenleri Nelerdir?

Kalça ağrısı neden olur sorusunu cevaplandırmak istediğimizde altta yatan birtakım sağlık problemlerini görebiliyor olsak bile bu durum her zaman bu kadar kritik olmak zorunda değildir. Kalça ağrıları bütün gün oturarak çalışıyor olmaktan dolayı veya artrit gibi sebeplerden ötürü de gerçekleşebilir…

Kalça ağrısı nedenleri nelerdir hangi egzersizler iyi gelir?

Aşağıda sık görülen, Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği’nin yayınladığı kalça ağrısı nedenlerini sıralıyoruz:

  • Gelişimsel ve doğuştan gelen kalça bozuklukları
  • İltihaplı eklem romatizmaları
  • Kalça ekleminde kaymalar
  • Osteoporoz
  • Kalça kirençlenmesi (osteoartrit)
  • Geçici eklem zarı iltihabı
  • Mikrobik hastalıklar
  • Kanser
  • Kalça çevresindeki yumuşak dokularda oluşan ağrılar, kas ağrıları ve bursit
  • Travma, kırık ve çıkıklar
  • Alt sırt bölgesi ve belde oluşan fıtık ya da kireçlenme gibi problemler

Hastalıklara bağlı kalça ağrılarına ek olarak ise ısınmadan spor yapmak, spor sırasında oluşan kramplar, bütün gün oturarak çalışmak ya da uzun süre aynı pozisyonda kalmak ve fazla kilo, kalça ağrılarının oluşmasına sebep olabilir.

Kalça Ağrısı Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kalça ağrısının tanısına göre farklı tedavi yöntemleri uygulanabilir. Hekimler genellikle yaptıkları muayene ile tanıyı yüksek oranda belirleyebilirler ancak muayeneye ek olarak kan tahlili ve MR görüntüleri de isteyebilirler. Tanıya göre kalça ağrısı tedavisi için aşağıdaki yöntemler uygulanabilmektedir:

Kalça ağrısı nedenleri nelerdir hangi egzersizler iyi gelir?

  • Kilo verme
  • İlaç tedavisi
  • Lokal enjeksiyonlar
  • Fizik tedavi ve su içi yürüme egzersizleri
  • Baston ve yürüteç gibi destekler
  • İleri durumlarda cerrahi müdahale

Fizik tedavi uzmanı ile birlikte genellikle 10-15 seans kadar uygulanan egzersizler kalça ağrılarının hafiflemesine ve geçmesine yardımcı olabilmektedir.

Kalça Ağrısına Hangi Egzersizler İyi Gelir?

Esneklik, kramp, spor, uzun süreli oturma gibi sebeplere dayalı kalça ağrılarını gidermek ve oluşabilecek ağrıların kuvvetini azaltmak için yapabileceğiniz birtakım egzersizler vardır. Bu egzersizleri aşağıda sıralıyoruz:

1. Leg Swings

Leg swings hareketi nasıl yapılır?

Bu hareket kalçaları esnetmek için çok iyi bir harekettir. Leg swings dinamik bir harekettir. Bir bacağınızı sabit yerde tutarken diğer bacağınızı önce yana açıp daha sonra önünüzden diğer yanınıza doğru yavaş bir şekilde geçirmeniz gerekir. Hareketi uygularken üst vücudunuzu mümkün olduğunca az hareket ettirmeniz ve savrulmamanız gerekir.

2. Side Lying Leg Raise

Side leg raise hareketi nasıl yapılır?

Yere uzanın ve yanınızı dönün. Alttaki kolunuz ile başınızı destekleyebilirsiniz. Side Lying Leg Raise hareketini uygulamak oldukça kolaydır. Üstteki bacağınızı yavaşça yukarı doğru açıp kapatmanız gerekir.

3. Donkey Kick

Donkey kick hareketi nasıl yapılır?

Donkey Kick için el ve dizleriniz üzerinde yerde konumlanın. Ayaklarınızı yere takın. Daha sonra tek bacağınızı vücudunuza paralel olacak şekilde geriye doğru iterek kaldırın.

4. Side Leg Glute Bridge

Single leg glute bridge hareketi nasıl yapılır?

Side Leg Glute Bridge için sırtüstü yere uzanın. Bel boşluğunuzu karın kaslarınızı içeri çekerek doldurun. Tek bacağınızı topuğunuz dışarıyı gösterecek şekilde yukarı doğru uzatın. Diğer bacağınızı ayağınız kalçanıza yakın olacak şekilde yere yerleştirin. Yavaşça kalçanızı yukarı kaldırıp yere geri indirin.

5. Butterfly

Butterfly hareketi nasıl yapılır?

Butterfly için yere oturun ve ayak tabalarınızı birleştirecek şekilde ayaklarınızı kendinize doğru yaklaştırın. Daha sonra yavaş yavaş kalçanızı açacak şekilde dizlerinizin yere doğru indirip geri yukarı kaldırın. Hareket, kanat çırpan bir kelebeği andırır. Dirsekleriniz ile bacaklarınızı yere indirmeye yardımcı olabilirsiniz. Sırtınız hareketi yaparken dik olmalıdır.

Reklam

Avokadonun Faydaları: Zengin Vitamin ve Mineral Kaynağı

0
Avokadonun faydaları nelerdir?

Avokado oldukça eşsiz bir meyve değil mi? Neden böyle diyoruz peki? Sevimli karikatürlerinden mi, güzel yeşil görüntüsünden mi? Avokado bütün meyvelere kıyasla sağlıklı yağ açısından inanılmaz zengin bir meyve. Oysa meyveler genellikle karbonhidrat oranları ile dikkatimizi, zaman zaman da tepkimizi çekiyor…

Son zamanlarda avokadonun faydaları merak konusu oldu. Biz de çeşit çeşit salataya konulan enfes dip soslar yapılan bu yeşil meyvenin faydalarını sizler için yazdık.

Avokadonun Faydaları

Avokadoyu ister salatanıza doğrayın ister kızarttığınız ekmeğinizin üstüne ve omletinizin altına koyun, her yere yakışıyor. Bu sebeple de avokadonun faydalarını da konuşmak gerekiyor.

Avokadonun faydaları nelerdir?

1. Avokado İnanılmaz Derecede Besleyicidir

Bilimsel adı Persea americana olan avokado bir ağaç meyvesidir. Bu meyve, yüksek besin değerleri ile eşsiz bir kaynaktır. Kıvamı ve güzel aroması da guakamole denilen enfes dip sosun ana malzemesi olmasını sağlamıştır.

Avokado nasıl yenir diye soruyorsanız içerisindeki sarımsı etli kısmı yemenizi ama ortasındaki çekirdeğini ve kabuğunu yememenizi söylemeliyiz. Bu besleyici meyvenin 100 gr servisinde tavsiye edilen günlük kullanımın miktarının: (1)

  • %26’sı kadar K vitamini,
  • %20’si kadar folat,
  • %18’si kadar C vitamini,
  • %14’ü kadar potasyum
  • %14’ü kadar B5 vitamini,
  • %10’u kadar E vitamini bulunmaktadır.

Bu mikro besinler dışında avokado içerisinde magnezyum, manganez, bakır, demir, çinko, fosfor, A vitamini, B1, B2 ve B3 vitaminlerini de bulundurmaktadır. 100 gr avokado 160 kalori içerir; 2 gr protein ve 15 gr sağlıklı yağ, 9 gr karbonhidrata sahiptir. Bu 9 gr karbonhidrat içeriğinin 7 gr kadarı liftir ve dolayısı ile sadece 2 gr net karbonhidrat değeri vardır. Düşük karbonhidrat oranı ile tercih edilen bir meyvedir.

Avokado içerisinde bol miktarda bulunan, kanın pıhtılaşmasına yardımcı olabilen K vitamini hakkında daha çok bilgi almak için “K Vitamini Nedir, Eksikliğinde Neler Görülür? Hangi Besinlerde Bulunur?” yazımızı okuyabilirsiniz.

2. Muzdan Daha Çok Potasyum İçerir

Spor sonrası tüketmek için artık bir tane daha meyveniz var: avokado! 100 gr avokado içerisinde tavsiye edilen günlük miktarın %14’ü kadar potasyum bulunur. Bu oran muzda %10 kadardır. Potasyum tüketiminin kalp krizi riski ile ilişkilendirilen kan basıncını düşürebildiği, inme ve böbrek yetmezliği riskini azaltabildiği düşünülmektedir. (2)

3. Kalp Dostu Sağlıklı Yağlar Açısından Oldukça Zengindir

Avokadonun faydaları nelerdir?

Avokado yüksek yağ içeriği ile dikkati toplayan bir meyvedir ancak bu yağlardan korkmanıza gerek yoktur. Avokadonun kalorilerinin %77’si içerdiği yağlardan gelmektedir. Avokado içerisinde bol miktarda oleik asit içerir. Oleik asit zeytin yağında da var olan tekli doymamış yağ asididir ve birçok faydaya sahiptir. Vücutta enflamasyonu azaltması ve bazı genetik kanser türleri üzerindeki olumlu etkisi, çalışmalarda gözlemlenmiştir. (3) Ayrıca avokado yağı ısıya dayanıklıdır ve ısıda oksidasyona uğramaz. Bu da avokadoyu yemek yapımı sırasında güvenilir bir yağ kaynağı haline getirmektedir.

4. Lif Açısından Önemli Bir Kaynaktır

Kilo vermek ve kilo kontrolünü sağlayabilmek için önemli olan lif besini avokado içerisinde önemli miktarda bulunmaktadır. Lif ayrıca kan basıncını düşürmede ve birçok hastalığın riskini azaltmada önemlidir. (4) 100 gr avokado içerisinde 7 gr lif bulunur ve bu miktar günlük tavsiye edilen lif tüketimi miktarının %27’sini karşılar.

5. Kolesterol ve Trigliserid Seviyelerini Düşürebilir

Kalp hastlıkları dünyadaki ölüm nedenlerinin en yaygın olanlarından bir tanesidir. Kolesterol, trigliseridler, enflamasyon, tansiyon ve başka birçok sebep ile kalp hastalıkları oluşabilir. Avokadoların bu risk faktörleri üzerindeki etkileri, 8 farklı kontrol grubu üzerinde incelenmiştir. Bu çalışmalar avokadoların; (5)

  • Kolesterol seviyelerini düşürebildiğini,
  • Kan içerisindeki trigliseridleri %20 oranına kadar azaltabildiği,
  • LDL (kötü) kolesterolü %22 oranına kadar azaltabildiği,
  • HDL (iyi) kolesterolü %11 oranına kadar arttırabildiği gözlemlenmiştir.

6. Sebzelerden Gelen Besinlerin Daha İyi Absorbe Edilmesini Sağlayabilir

Avokadonun faydaları nelerdir?

Sebzelerden aldığınız ve yağda çözünen vitaminlerin vücudunuz tarafından absorbe edilebilmesi için avokado mükemmel bir yiyecektir. A, D, E ve K vitaminleri antioksidan görevi de görev vücut için elzem besinlerdir. Bu vitaminlerin emilimi için vücut, yağ gereksinimi duyar. Avokado içerisinde bulunan yağlar bu ihtiyacın karşılanmasına yardımcı olabilir.

7. Göz Sağlığının Korunmasına Yardımcı Antioksidanlar İçerir

Avokadolar sadece diğer yiyeceklerdeki antioksidan ve besin emilimini arttırmazlar, kendileri de antioksidan açısından oldukça zengindir. Lutein ve zeaksantin adı verilen 2 antioksidan göz sağlığı için çok önemlidir ve avokadolar bu antioksidanlardan içerir. (6) Bu antioksidanlar katarakt riskini düşürebilirler.

8. Artirit Semptomlarının Hafiflemesine Yardımcı Olabilir

Artirit kornikleşebilen ve birçok kişide yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Birçok araştırma avokado ve soya yağı ekstresinin osteoartirit belirtilerini azaltabildiğini göstermektedir. (7)

 9. Kilo Vermeye Yardımcı Olabilir

Avokadonun faydaları nelerdir?

Kilo verme konusunda problem yaşıyorsanız beslenme düzeninize avokado eklemeyi düşünebilirsiniz. Çoğu kişi yağdan kaçmaya çalışsa da avokadonun açlık hissini ve yeme isteğini azalttığını gösteren araştırmalar bulunmaktadır. (8) Ayrıca avokadoların içerisinde bulunan lif sindirimin düzenlenmesine yardımcı olarak kilo vermenize etki edebilir.

Reklam

Yoga Zayıflatır mı?

2
yoga ile zayıflamak çok kolay

Düzenli Yoga Egzersizlerinin Yarattığı Farklar

Minnesota Üniversitesi’nde, Kinesyoloji alanında öğretim görevlisi olan Beth A. Lewis şu şekilde cevap veriyor; “Düzenli yoga pratiği kilo vermenize yardımcı olabilir, ancak bu kilo verme biçimi geleneksel anlamda algılanan kilo verme ile farklılaşır.” Kilo verme denilen süreç, bir insanın aldığı kalori miktarı, harcadığı kalori miktarından az ise başlamaktadır. Kilo vermek istiyorsanız kalori alma şeklinizi ve kalori verme şeklinizi gözden geçirmeniz lazım, gerekli değişikliklerin yapılması gerekiyorsa da aksiyona geçmeniz gerekmektedir. Yoga hareketleri kalori yakar ancak, yürüme ve koşma kadar çok yakmazlar.

Kilo alımının en büyük sebeplerinden olan, duygusal yiyicilik ya da stresliyken yeme durumu şu anda günümüzde birçok kişi için baş etmesi zor bir durumdur. Yoga sizin kendi benliğinizin farkına varmanıza yardımcı olacaktır. Bununla beraber psikolojik ve ruhsal bakımdan daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Ve zamanla size stres veren unsurlarla nasıl baş edeceğinizi öğreneceksiniz.

Dr. Lewis Maharam bu durumu şu şekilde açıklıyor ve “Yoga nedir?” sorusunu da yanıtlamış oluyor; “Yoga aslında daha çok fiziksel rahatlama ve nefes tekniklerini geliştirmek için yapılan sofistik bir inanıştır.”  Eğer kilo vermek istiyorsanız, sizi zorlayacak, terletecek kalbinizi hızlandıracak egzersizler yapmanız gerekiyor. Ancak, yoganın da kendi içinde çeşitlendiğini hatırlarsak, sizi zorlayacak yoga türleri (rahatlama veya sadece esnemek amaçlı yapılanlar değil) kilo vermenize yardımcı olabilir.

Yoga Kilo Vermeye Yardımcı Olur mu?

yoga ile kilo vermek

Fitness ve Sağlık Bilimleri alanında öğretim görevlisi olan Jen Cassetty’e göre; “Teoride yoga kilo vermenize yardımcı olabilir. Yoga yüksek şiddetli internal egzersiz değildir, ama dersler genelde 75-90 dakika sürmektedir. Ve bu süre boyunca kaslarınız sürekli çalışır, güçlenir ve uzar bazı karın egzersizleri ise sizi çok zorlayabilir.” şeklinde yoganın faydalarını açıklamaktadır.

“Haftalık egzersiz rutininize yogayı ekleyebilirsiniz. Kendinizi gözlemleyin. Düzenli yapılan egzersiz sonucu, vücudunuz şekillenmeye, metabolizmanız ise hızlanmaya başlayacaktır.”

Amerikan koleji beden eğitimi bölümünde uzman olan Leigh Crews’a göre; “Bunun için kısa bir cevap yoktur. Uzmanlar fiziksel aktivite seviyesinin artırılmasının kilo vermek için güzel bir adım olduğunu söylemektedir. Bunu düşünürsek, yogaya başlangıç için doğru yoga türünün seçilmesi çok önemli!”.

Zayıflamada Etkili Yoga Türleri Nelerdir?

yoga türleri kundalini yoga

Eğer kilo vermek gibi bir hedefiniz varsa, Ashtanga, Vinyasa ya da Power Yoga, türlerini seçmeniz sizin yararınıza olacaktır. Bu dersler genelde 90 dakika sürüyor ve kardiyovasküler yararları bulunuyor. Ayrıca kalori yakmanıza ve şekillenmenize de yardımcı olmaktadırlar.

Yoganın faydaları arasında psikolojik anlamda sizi daha bilinçli hale getirmesi de büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu bilinçlenme yeme alışkanlığınızın da kötüden iyiye doğru gelişmesine yardımcı olur.

Beslenme uzmanı ve yoga eğitmeni olan Annie B. Kay, bu egzersizlerin önemini şöyle açıklamıştır; “Yoga kilo vermeye yardımcı olur ancak beslenme ile desteklendiğinde daha güzel etkiler oluşabilmektedir.  Yoga nasıl yapılır? sorusunun cevabı beş bin yıllık bir geçmişe dayanmaktadır. Hindistan’da başlayan ve dünyaya yayılan bu inanç sadece fiziksel bir aktivite değildir, aynı zamanda hayat standartlarınızı yükseltmeniz için, ruhsal bütünlük hissi yaratmakta ve kendinizi iyi hissetmeniz için çıkılan bir yolculuğa benzemektedir.”

Yoga, Yeme Bağımlılığından Kurtulmanıza Katkı Sağlar!

zeki ile aklınızı eğiterek kilo verme

“Meditasyon nasıl yapılır?” konusunu merak ediyorsanız bu yolculuğa başlama vaktiniz gelmiş demektir. Annie B. Kay’e göre; “Yoga pratiği duygusal yiyicilik konusunda sizi geliştirebilir. Kendinizi tanıyabilirsiniz. Ve bu durum, kilo vermenize yardımcı olabilir.”

Yazdıklarımızı özetlememiz gerekirse; düzenli yoga egzersizleri; stresi azaltır, kaslarınızı güçlendirir, karın kaslarınızı şekillendirir, aerobik bir egzersizdir, sağlıklı bir ruh haline girmenize yardımcı olur. Diğer bir yandan, yoga ile kilo verenler uzun süre hayatlarını dengede tutabilecek bir yaşam felsefesini de benimsemiş olurlar.

Ek olarak, yoga derslerinize ağırlık ve kardiyo egzersizleri de ekleyebilirsiniz. Ayrıca tek başına egzersiz yapmayı sevmeyenlerdenseniz iki kişilik yoga hareketleri de yapabilirsiniz. Kısacası yoga yapmak istiyorsanız bahaneleri bir kenara bırakın ve hemen başlayın!

Gül Kılıç eğitmeni
Reklam

Jessie J Vücut Ölçülerini ve Fitness ile İlgili Sırlarını Açıklıyor!

0
Jessie J'nin antrenman düzenini ve fitness sırlarını sizlerle paylaştık!

Jessie J son yılların muazzam seslerinden biri. 2010 yılında çıkış yaptığı Do It Like a Dude parçası ile müzik dünyasını sallayan İngiliz sanatçının sesi ne söylese yakışıyor. Caz, R&B, soul, pop… Sesinin yanında feminist görüşü, güçlü duruşu, içten gülümsemesi ve fit hatları ile de takipçilerinin ve hayranlarının sevgisini topluyor.

Jessie J nisan ayında başlayacağı tur hazırlıklarına devam ederken biz de sizinle dinamik ve güçlü sahne şovlarına sahip Jessie J’nin vücut ölçüleri ve fitness sırlarını paylaşıyoruz.

Küçüklüğünde Dans Ediyordu Şimdi Fitness Bağımlısı

Jessie J esnekliğini ve şovlarını küçüklüğünde yaptığı dans çalışmalarına bağlıyor. Onun için sahne şovları son 10 yılda hayatına girmiş bir yenilik değil. Londra’da doğup büyümüş olan Jessie, ilk kez 11 yaşında bir müzikalde rol aldığından beri sahneye çıkıyor. Bu sebepten oldukça hareketli geçen sahne şovlarına alışık büyümüş. Müzik kariyeri için Sony ve Gut Recopds ile anlaşma yapana kadar da BRIT School bünyesinde müzik eğitimi almış olan Jessie hareket ederken muazzam bir şekilde sesini kullanabilmeye epey alışmış ve dans ona muhteşem bir esneklik kazandırmış.

View this post on Instagram

#holidaypics ???

A post shared by J E S S I E . J (@jessiej) on

Daha önceleri fitness ile çok uğraşmayan Jessie J 18, 19 yaşına gelip müzik kariyerinde yürümeye başladığı ilk 2-3 yıl içerisinde çok fazla aktif olmadığını dile getiriyor. Bu dönemi atlattıktan sonra ise 2012’de fitnessa başlayan Jessie bir anda bağışıklığının güçlendiğini, daha iyi hissetmeye başladığını, kıyafetlerini daha iyi taşıdığını ve cildinin güzelleştiğini söylüyor. Kendisindeki manevi ve fiziki gelişim onu spor yapmaya iyice motive etmiş ve bundan sonra, zaten sahne şovları için dans eden Jessie, hayatına düzenli antrenman yapmayı da katmış.

Jessie J’nin Antrenman Düzeni

Jessie çoğu ünlü gibi kalıplara sıkışmış bir antrenman uygulamıyor. Aksine o gün canı ne isterse onu yapmaya çalışıyor. Londra ve Los Angeles arasında sürekli yer değiştiren Jessie J’nin antrenman düzeni esnetmeler, kardiyo ve ağırlık çalışmaları, yoga ve açık havada bisiklet gibi aktiviterler içeriyor. Jessie eğer canı sıkı bir fitness çalışması istiyorsa o günü squat, lunge ve jumping gibi egzersizler yaparak geçiriyor. Eğer ağırlık çalışmak istiyorsa deadlift ve barbell suat hareketlerini uyguluyor. Koşmaktan sıkıldığını dile getiren Jessie J’nin spor yaparken önemsediği tek kural sporu aksatmamak, gerisini ruh hali belirliyor.

Spor Yaparken Müzik Dinlemek Onun Vazgeçilmezi

View this post on Instagram

Waiting for FaceTime to connect like…

A post shared by J E S S I E . J (@jessiej) on

Her müzisyen ve şarkıcı gibi o da dinlediklerinden ilham almayı seviyor. Spor yaparken müzik dinlemek benim odaklanmama yardımcı oluyor diyen Jessie özellikle turnelerdeyken ve o otelden bu otele büyük bir koşuşturma içerisindeyken müzik dinleyerek dilediği yerde antrenman yaptığını söylüyor. Ona göre müzik dinlemeden spor yapmak oldukça sıkıcı ve motivasyon kırıcı.

Her Yerde Spor Yapabilmek İçin Eşyaları Hep Yanında

Jessie J 30 yaşında olmasına rağmen mükemmel vücut ölçüleri ve fit görüntüsü ile herkesin beğenisini topluyor. Onun kadar çok hareket etmeyi seven birinin böyle olması şaşırtıcı olmasa da Jessie’ye hayran kalmamak elde değil… Jessie spor yapmamak için bahane üretmemek adına da ayrıca yanında her zaman birkaç spor ekipmanı bulunduruyor. Foam roller, proteinli su, vegan protein tozu ve direnç bandı Jessie J’nin hiçbir zaman yanından eksik etmediği spor malzemeleri ve gıdaları. Jessie spor salonuna bağımlı kalmadan da spor yapabilmek ve aktif kalabilmek adına kendisini bilinçlendirmiş.

Kalp Problemine Göre Besleniyor

View this post on Instagram

#THINKABOUTTHAT ?: @ashleyosborn

A post shared by J E S S I E . J (@jessiej) on

Jessie J Shape dergisine verdiği bir röportajda ender görülen, kalp ritminin çok hızlı atmasına sebep olan bir sendroma sahip olduğunu ve bu sağlık problemi ile ilgili 10 yaşındayken bir operasyon geçirdiğinden bahsetmiş. Bu sebeple hiç, kahve ve kafein tüketmemiş olan Jessie J alkol alımına çok dikkat ettiğini söylüyor. Bunun yanısıra şeker ve şekerli ürünleri yemeyi bırakan Jessie J beslenmesinin daha sağlıklı kalmasına yardımcı olduğunu dile getiriyor.

Reklam