Fit Hub Blog Sayfa 135

Testosteron Hormonu ile İlgili Mutlaka Öğrenmeniz Gereken İlginç Bilgiler

0

Testosteron hormonu ile ilgili öğrenmeniz gerekenleri bu içerikte bir araya getirdik!

Kendinizi güçsüz, daha ağrılı ve hem spor salonu hem mutfakta harikalar yaratmanıza rağmen sönük hissediyorsanız, bir doktorla görüşüp testosteron seviyelerinizi kontrol etmesini isteyin. Testosteron ve büyüme hormonu gibi anabolik hormonların üretimi yaş ilerledikçe doğal olarak azalır ve kimi zaman ereksiyon problemleri ya da tendnopatiye sebep olan andropozla yani “erkek menapozu” ile sonuçlanabilir.

Erbezi yaralanmaları, prostat ya da kimi diğer enfeksiyonlar, sıkı iç çamaşırı giymek, bisiklete binmek, hipofiz bezi bozuklukları, stres ve çok düşük karbonhidrat veya yağ ya da çok fazla şeker tüketilen diyetler gibi pek çok farklı sebep testiküler işlevi etkileyebilir. Desilitrede 300 nanogram kabul edilen normal değerlerin altında sonuç veren testosteron seviyesi, sizi metabolik sendrom, depresyon, bilişsel zayıflama ve kalp hastalıkları gibi rahatsızlıklarda yüksek risk taşımanıza sebep olabilir. Düşük testosteron seviyesinin tedavisi pitüiter ya da erbezi uyarımı ile testosteron üretimini destekleyen koryonik gonadotropin HCG bileşimi ya da antiöstrojen olan klomifen sitrat gibi ilaçlarla gerçekleştirilebilir.

Testosteron içeren jeller, kremler, enjeksiyonlar ya da sürekli salınabilen farmasötikler de diğer tedavi seçenekleri arasındadır. Normal testosteron seviyelerinizi desteklemek için aşırı antrenman yapmaktan kaçının, yeteri kadar dinlendiğinizden emin olun ve temiz beslenin. Squat, deadlift ve bench press gibi büyük kas gruplarına odaklanan egzersizlerle yüksek yoğunluklu antrenmanlar yapmak da testosteron seviyelerinizi artırabilir.

Meselenin İç Yüzü

Oldukça Yaygın Bir Problem

Amerikan Üroloji Derneği verilerine göre, 45 yaş üstü erkeklerin yaklaşık %40’ında düşük testosteron seviyesi görülmekte.

Çoğu Kişi Kendi Teşhisini Koyuyor

JAMA Internal Medicine dergisinin raporuna göre testosteron takviyesi kullanan erkeklerin %25’i, öncesinde testosteron seviyelerini kontrol ettirmemiş.

Alışkanlıklar Suçlanabilir

Sigara ve alkol tüketimi ile bazı reçeteli ilaçların kullanımı potansiyel olarak testosteron üretimini azaltabilir.

 

Reklam

Fitness ve Beslenme İle İlgili Sorularınızı M&F Uzmanları Yanıtlıyor!

0

Çikolata ile Şarj Olun

Soru: Çoğu antrenman öncesi içeceğinin tadından hoşlanmıyorum. Spor rutinim boyunca beni destekleyebilecek başka seçenekler var mı?

Çoğu antrenman öncesi içecek hızlı bir enerji desteği sağlayan belli bir oranda kafein içerir. Bir yandan performansınızı arttırmanızı sağlarken bir yandan da yağ yakmanıza destek olur diyor New York’daki New York Sports Center’ın sahibi Fred Duncan. Çoğu çikolata yağsız kas kütlesini arttırmanıza destek olan aminoasitler içerir. Eğer enerji içeceklerinden hoşlanmıyorsanız egzersizlerinizden önce  kahvenize biraz protein tozu  (soğuk yada sıcak kahve olabilir) ya da  bir parça bitter çikolata katın. Protein tozu yenilenmenize yardım edecek gerekli amino asitleri sağlayacaktır ve kahve size daha canlı tutarak metabolizmanızı desteklemenizi sağlayacaktır. Bitter çikolata birçok doğal enerji veren madde ile birlikte antioksidanlar içermesiyle de ünlüdür.

Ağırlık Antrenmanlarınızı Destekleyin

Soru: Sabahları hızlı tempoda kardiyo yapmakla ile bilgiler duyuyorum. Boş bir mide ile ağırlık antrenmanı yapmanın her hangi bir faydası var mı? -Elif Yıldız

‘’Yağ yakımınızı hızlandırıcı bir yöntem gibi gelebilir ama boş bir mideyle sert bir ağırlık antrenmanı yapmak elde ettiklerinizi riske atabilir. Çünkü vücudunuz enerji için kas yıkımı gerçekleşirtirir’’ diyor IFBB figür profesoneli ve diyetisyen Linda Stephens. Buna ek olarak ağır yük kaldırmaya çalışırken de kendiniizi yaralayabilirsiniz çünkü eforunuzu destekleyecek dayanıklılık ve gücünüz olmayabilir. Sabahları antrenman yapmayı seviyorsanız spor salonuna gitmeden önce bir whey proteini ya da BCAA içeceği alın diyor Stephens. ‘’Yağ yakımınızı sağlayacak bir tempoda kalacaksınız ve aynı zamanda kaslarınıza zarar vermeden antrenmanınız için gerekli enerjiyi sağlamış olacaksınız.’’

Tedavi Süresince Güçlü Kalın

Soru: Kardiyo rutinimi engelleyen bir alt vücut sakatlığı yaşıyorum. Dayanıklılığımı sürdürmeye  nasıl devam edebilirim? -Fatma Çoşkun

‘’Sizi aktif olmaktan alıkoyan bir yaralanmanızın olması zor bir durum ancak tamamen pes etmemeniz de önemli,’’ diyor New York’daki Finish Line Physical Therapy’nin sahibi Michael Conlon. ‘’Fitnes seviyenizi korumanıza yardımcı olacak neredeyse her zaman bir şeyler bulabilirsiniz’’ diye de ekliyor. Havuzda yada denizde yüzme şansınız varsa yada deep-water jogging yapmak eklemlerinizi yormayan kardiyo seçenekleri sunmaktadır. Ancak hafif tempolu antrenmanlara dayanma  gücünüz varsa eliptik ya da kondisyon bisikleti yeterli gelecektir. Günlük rutininize biraz daha fazladan yürüme egzersizleri eklemek bile günlük kalori yakımınızı arttıracaktır. Yürümek isteyip ancak şimdilik bunu yapacak gücünüz yok ise fizik terapi merkezlerinde popülerlik kazanmaya başlayan yer çekimine karşı koşu bandını deneyebilirsiniz. Conlon’un verdiği bilgiye göre bu yüksek teknoloji ürünü makineler kaldırma kuvveti yaratan bir hava haznesi aracılığıyla  %20-80 arasında yer çekiminin etkisini azaltmakta. Bu makineyi kullanmadan önce iyi bir kontrolden geçtiğinize emin olun böylece iyileşme sürecinizi arttırmak adına ihtiyacınız olan bir terapi görmüş ve sevdiğiniz antrenmanlara çabucak geri dönme şansınızı arttırmış olursunuz.

Kaynak: M&F 2016, Ocak-Şubat

Gündemin En Merak Edilen Sorusu: Protein Tozu Trans Yağı İçerir mi?

Reklam

Squat Egzersizinde Muhtemelen Sizin de Yaptığınız 5 Hata

0

Kendinizi squat ustası görüyor olsanız bile, çoğu kişinin düştüğü beş hataya düşmemek için yazımızı okumalısınız.

Image result for squat bodybuilding

Tüm hareketlerin kralı olarak anılan squat kuvvet, güç ve kütle inşası için olmazsa olmazlardandır. Bu tür zorlu bir harekette formunuzu sık sık kontrol etmeniz de gerekir çünkü en ufak bir hata dahi büyük bir sakatlanmaya yol açabilir. Farkında olmadığınız beş hatayı ve bunları nasıl düzelteceğinizi sıraladık.

SQUAT HATALARI

1- SIRTI FAZLA BÜKME

Squat yaparken sırtınız asla normal duruşunda kalamasa da, fazladan bükülmesi veya kamburlaşması bel omurunda dengesizlik yaratarak ağırlığı kaldırma becerinizi zayıflatır. Bunun sebebi çoğu zaman karnın yeterince sert sıkılmamasıdır.

2- YANLIŞ KAVRAMA

Kavrayışınız, kişisel rekorunuz ile boşa gitmiş bir hareket arasındaki ince çizgi olabilir. Ellerinizi omzunuza olabildiğince yakın yerleştirin ancak dirseklerinizi zemine doğru itme kabiliyetiniz kısıtlanmasın. Bu sayede dengeli bir temel kurup gövdenizi dik tutabilirsiniz.

3- KALÇA SEĞİRMESİ

Squat’ın dip noktasında kalçanın aşağı ve içeri doğru düşmesi anlamına gelen kalça seğirmesi, zayıf kalça hareketliliği ve azalan güç üretimi yüzünden kaynaklanıp belinizin sakatlanmasına yol açabilir.  Güvercin esnemesini deneyin: Dört ayak üzerindeyken sol bacağınızı arkanıza alıp sağ bacağınızı öne getirin ve zemine 90 derece açıya gelene kadar döndürün. Esnemeyi arttırmak için öne eğilin. Her taraf için 90 saniye böyle durun.

4- DİZ KEMİĞİ ÇARPIKLIĞI

Yuvasından dışarı doğru çıkardığınızda dizlerin içe doğru gömülmesi anlamına gelen diz kemiği çarpıklığı zayıf kalça ve kalça kasları olan erkeklerde sıkça görülür çünkü zayıf olan bu bölgeler, dizlerin dışarı doğru dönmesini destekleyemezler. Formunuz bozulduğu için fazla ağırlık kaldıramaz ve bağdokularınızı sakatlayabilirsiniz. Dizlerinize mini bant sarıp ayaklarınızı birbirinden ayrı tutarak yana doğru yürüyün. Bunu her squat antrenmanından önce uygulayın.

5- ÇOK YAVAŞSINIZ

Gücünüzü arttırmak için squat antrenmanının ısınma setlerinde tek tekrar maksimumunuzun %60’ından az bir ağırlığı kaldırın.

Bonus Taktik: 

Squat yapmadan önce karnınızdan nefes alıp karın kaslarınızı ve belinizi gerin. Kaburganızı pantolonunuzun içine sokuyormuş gibi kendiniz sıkın.

Reklam

Anoreksiyadan Kurtulmuş 15 Kişinin Gözlerinize İnanamayacağınız Değişimleri

0

Anoreksiya psikolojik kökenli bir yeme bozukluğu hastalığı. Diğer psikolojik hastalıkların çoğundan bağımsız olarak kişide hızla ve aşırı miktarda kilo kaybının başlamasına sebep olduğu için bir noktadan sonra hayati risk taşımaya başlıyor. Anoreksiyanın vücudu kontrol altına almış olması hastalar için olabilecek en tehlikeli durumlardan biri.

Kendilerini büyük bir açlığa sürmeleri sonucu bir deri bir kemik kalan bu 15 anoreksiya hastası ise pes etmeyip iyileşmeyi ve yaşama tekrar kavuşabilmeyi kafalarına koymuşlar. Siz de anoreksiya ile mücadele ediyor olabilirsiniz ya da çevrenizde bu hastalıktan muzdarip birileri olabilir… Bu kişilerin hem fiziksel hem de mental ve duygusal sağlıklarını güçlü tutmalarına yardımcı olmaktan asla çekinmeyin!

#15

#14

#13

#12

#11

#10

#9

#8

#7

#6

#5

#4

#3

#2

#1

Anoreksiyadan Kurtulmakla Kalmayıp Seksi Bir Fiziğe Kavuşan Azimli Kız: Abby Pollock!

Reklam

PMS’in Acımasız Yan Etkilerini Instagram Hesabında Paylaşan Fitness Modeli

0

PMS, adet dönemi, periyod, regl… Her ne derseniz deyin kadınların yüzyıllardır büyük sancılarla çektiği bu dönem çağımızda bile bir tabu olmanın ötesine geçememiş durumda.

Instagram fitness modeli Malin Olofsson bu duruma biraz sıkılmış… Kadınların kendi bedenlerinden memnun olmamaları; bu sancılı dönemlerinde görüntülerinden çevredekilerin rahatsız olmaları, Malin Olofsson’ın PMS dönemi fotoğraflarını paylaşmasını tetikleyen faktör oldu!

 

Her ay düzenli bir şekilde aynı şişkinlikle savaşan Malin Olofsson,

〰 Some of you have seen this before. Some of you haven't. Some of you experience and go through this yourself once a month. Some of you will be disgusted. Some of you will sigh with relief and think -Omg I'm not alone. Some of you will not read this caption and presume that I'm pregnant. 〰 This is the visual signs of PMS for me and many other women. For some it's less extreme, for some it's more. Water retention is a very normal and common symptom of PMS. Some women will hardly notice it and some go through immense discomfort for a couple of days a month. It can start anytime between ovulation and your period. 〰 THIS ?? IS ?? NORMAL. This is nothing to be ashamed of. Yes – it is very uncomfortable, and yes – it is really difficult to not feel like you must hide it and try to suck your stomach in. I've stopped. I've decided that breathing is more important than what other people may or might think. I've decided that my body's reaction to the hormonal change is not going to be an aspect that I let contribute to my already unstable mental state. Because when I have PMS, I already feel like dying. And I've decided to love my body no matter how I feel about life. 〰 Do not blame your body for how you're feeling. It is never your body's fault. It is never anything wrong with how your body looks. Yes – your body might experience discomfort due to hormonal changes – so instead of making it worse through shaming your body, try doing the opposite. Realize that this is when you need extra self-care and self-love. Realize that you don't have to be ashamed and hide. You are perfect and your body is just doing it's job.

A post shared by MALIN ? (@malinxolofsson) on

PMS döneminde kadınların vücutlarının görüntülerinden rahatsızlık duymamalarını, utanılacak bir şeyin olmadığını, bunun oldukça normal hormonal bir bir döngü olduğunu hatırlatmak istiyor.

 

Malin Olofsson’ın PMS sürecinde karın bölgesi inanılmaz bir şekilde ödem topluyor.

Hey guys, let's be real for a moment. No, I'm not pregnant, and no, this is not a food-baby ❌ This is how pms looks like for me, and many other women. And it's nothing to be ashamed of. It is simply water retention and yes, it is really uncomfortable. But you know what makes it even more uncomfortable? -walking around hating your body because of it. There are already a lot of hormones effecting your mental state in quite a difficult matter, and during this period many of us need some extra self-care and gentleness. Trying to fight your physical body and how it appears during this time will not be a good idea since you're already more sensitive to physical neglect and self-loathing. It is really important that you learn to love yourself no matter how your body looks/how you perceive it – 'cause your body's shape/size/form will not be a constant factor. And this is what I look like for at least one week a month. And that is many weeks in a lifetime. So, I wanted to show you this – to show you that it is ok, that no one looks like the pictures they post on instagram at all times. We choose to show others what we are proud of – but I think it is important to be proud of the totality of you – to learn to be proud of you, no matter what your body looks like. Thanks for your support, love you guys ?

A post shared by MALIN ? (@malinxolofsson) on

Fitness modeli tanımayan birinin kendisini rahatlıkla hamile sanabileceğini söylüyor. Bu konu da oldukça haklı çünkü fotoğraflarına baktığımızda biz de şaşıp kalıyoruz.

 

Kadınların çoğunun aynı problemle her ay savaştığını söyleyen Malin Olofsson,

This is my body. Some would call it skinny, some would call it muscular. Others will call it bloated. Some would call it fat. Some people will envy it, do everything in their power to obtain the same shape and form. Go through hell to look anything near this body. Some people will be disgusted – and would rather die than have their body look anything like this. If I'd seen this body three years ago I would have been disgusted. I would have seen a fat body, a body that's huge. A body that's anything but okay. I would rather have died than have my body look like this. This is not an exaggeration. Today I love my body. I am grateful that I still have a body considering what I put it through. I love my body because of everything that it is capable of, of what it enables me to do. I love the fact that I can sit on the floor and on chairs without having my bones hurt my skin. I love the fact that I can lift heavy objects, that I can stand up without fainting, that I can run to the bus when I have to, that I can take a shower without having to sit down half-way through it due to not having the leg-strenght for standing up. I love my body's shape, size and form. Not because of the actual appearance but because I have DECIDED to love it no matter how it looks. I owe my body love, so much love. No matter if you're overweight, underweight, have a physical injury, are disabled, need to lose weight, need to gain weight – no matter if you're trans, bi, gay, queer, black, white you OWE your body love. Your body keeps you alive. If you are breathing – you're okay, your body is okay. Your body is amazing. Thank it for being there with you, for you – because it's the only thing you can be certain of having for the rest of your life. It is you and your body. That's it.

A post shared by MALIN ? (@malinxolofsson) on

Bazı kadınların bu dönemi daha hafif bir şişkinlikle bazısının ise çok daha korkunç bir şişkinlikle geçirdiğini, sancılı ve mental olarak da oldukça yorgun olduklarını dile getiriyor. Mental yorgunluklarına ise aynadaki görüntülerini asla eklememelerini öğütlüyor.

 

Malin 15 yıl anoreksiya ile mücadele etmiş bir fitness modeli,

? @rumpustimeisover ?@riviasports

A post shared by MALIN ? (@malinxolofsson) on

Şu an fit ve sağlıklı bir vücuda sahip olmasına rağmen daha önce yaşadığı sağlık problemleri ile bir kadının kendisini görüntüsü yüzünden nasıl yargılayabileceğini biliyor… Tam da bu sebeple “vücut olumlama” hareketlerine katılıyor ve kadınları kendi vücutları ile barışık olmaya çağırıyor.

 

PMS’in bir kadın için hayatının uzun bir döneminde var olacak normal bir döngü olduğunu dile getiren Malin,

This badass body has given me yet another year. I am so grateful of my body and all of you supporting me. You are amazing and I love u ❤? 〰️ I had the best birthday ever and I realize how lucky I am to have such incredible people around me. I used to hate my birthday, I dread that people would find out, wishing me a happy b-day. I didn't know how to handle the attention. I didn't feel that I deserved it. Everything felt fake. 〰️ I have worked really hard on getting better at receiving and accepting compliments, stopping myself from neglecting the positive words from others and instead just say 'thank you'. This year I decided to say thank you when people wished me a happy birthday rather than saying 'I don't celebrate b-days, it's stupid' 〰️ And I mean seriously. The response! There are such amazing people out there. I am so grateful for the support and friendships that I have. Both here and also in 'the real world'. Thank you for the flowers, the birthday-wishes and the unconditional love and support. You are all amazing and I love u so much. Be kind, be considerate, show others how much you appreciate them. Make an effort. Support one another. Seemingly small things can mean so much to other people.

A post shared by MALIN ? (@malinxolofsson) on

Çevredeki insanların asla bir kadını regl döneminde yargılamaya haklarının olmadığı gibi, aksine çok daha yardımcı olmaları gerektiğini belirtiyor. Malin’in son sözü ise şu: “Siz harika bir kadınsınız ve vücudunuz da yalnızca işini yapıyor!” Bu yüzden efsaneleri yıkın ve vücudunuzdan utanmak yerine gurur duyun!

Reklam

Antrenman Sonrasındaki Acıyı En Aza İndirgemek İçin Bilmeniz Gereken Sır Gibi Bilgiler

0

Antrenmandan sonraki dinlenme sürecini en doğru şekilde geçirmek, fitness hedeflerinize erişmede büyük öneme sahip, biliyorsunuz. Peki, doğru toparlanmanın ne olduğunu gerçekten biliyor musunuz? Biz biliyoruz!

Toparlanma bilimi hakkında hâlâ tam olarak bilinmeyen birçok şey var:

Image result for ice bathing nba

Niye işe yaraması gereken şeyler işe yaramıyor veya bazıları sıkı çalıştığını hissetse de bu çalışmanın sonucunu gösterecek somut kanıtları olmuyor? Günümüzde toparlanma dendi mi sayısız yöntem karşımıza çıkıyor. Instagram’a girip birkaç sayfa karıştırmanız yeterli: Buz banyosundayken başparmağını kaldıran bir NBA oyuncusundan bacakları oksijen kabininde bekleyen futbol yıldızına, dağ aşamalarında makinelere bağlanmış olarak görülen elit bisikletçilere veya antrenman sonrasında koca bir Küçükler Ligi takımına yetecek kadar yemek tıkanıp enerji toplayan Dwayne Johnson. Aslına bakarsanız artık Instagram’ın, iksirlerin, sihirli giysilerin, oksijen çadırlarının, akupunktur iğnelerinin, acayip deri eziklerinin, tozların ve aklınıza gelecek her türlü sihirbazlığın tek bir amaca hizmet ettiği dünyanın en büyük reklam forumu olduğunu söyleyebiliriz. O amaç da tahmin edebileceğiniz gibi toparlanma!

Vücudunuzun kendini yeniden inşa ettiği, kaslarınızın enerji topladığı, hormonlarınızın tekrar dengelendiği ve merkezi sinir sisteminizin onarıldığı bir süreç olan toparlanmayı daha iyi anlayabilmek için bu durumun iki türü arasındaki farkı iyi görmemiz gerekiyor: pasif ve aktif toparlanma.

Pasif toparlanma tabii ki vücudunuz dinleniyorken meydana gelir: uyku, beslenme ve kompresyon sırasında. Aktif toparlanma ise vücudunuz devinim halindeyken meydana gelir: yürürken, hafif kaldırırken, kondisyon bisikletinde temposu düşük pedal çevirirken gibi.

Antrenmanınızdan hacimli geri dönüşler alabilmeniz için iki türü de önemlidir çünkü kas yenilenmesinde farklı görevler görürler. En basit haliyle açıklayalım: Pasif toparlanma onarımı hızlandırırken aktif toparlanma bu onarım için gerekli olan araçları temin eder; veya yazar ve kişisel antrenör Harley Pasternak’ın deyimiyle, aktif toparlanma metabolik yan ürünleri vücuttan atıp, spor salonunda hasar gören kasların iyileşmesini desteklemek için besin dolu kanın gerekli yerlere taşınmasına yardım eder.

Aktif toparlanma genel olarak atlanan ama çok önemli olan bir adımdır. Yüksek ağırlıklar kaldırıp kürek makinesinde forsa gibi çalıştıysanız, ardından duşa girip o günü bitti sayarak vücudunuzun dolu dolu kaslarla geri dönmesini bekleyemezsiniz.

Pasternak, “Yoğun ve direnç antrenmanlarından sonra en etkili olan toparlanma aktif toparlanmadır” diyor. Besinlerin ve oksijenin hasar gören kaslara taşınmasını hızlandırmasının yanında kas ağrılarının dindirilmesine de yardımcı olur ki bu büyük bir artıdır.

Hugh Jackman dâhil X-Men’leri çalıştırmış olan Londralı antrenör David Kingsbury, “Kas ağrısı, etkili bir antrenmandan sonra herkesin gurur duyduğu bir gazilik madalyası olmamalı” diyor. “Gerçi antrenmanın bir “yan etkisi” olarak meydana gelmesi neredeyse kaçınılmazdır ancak insanların bunu hedefliyor olmaları bana mantıklı gelmiyor.”

Kendinizi Baskılayın

Image result for fitness recovery

New Yorklu masaj terapisti ve Body Balance Massage Therapy sahibi Nicole Kennedy’den kendi kendine masaj yapma teknikleri.

1) Orta Sırt

Bu, özellikle omurganın açılması, gövdenin dönmesi ve düzgün soluma için oldukça önemlidir.

TEKNİK:

Yuvarlama köpüğünü kürekkemiklerinizden belinize doğru aşağı yukarı yuvarlayın. Yavaş yavaş yuvarlarken hassas noktalarda duraklayın, nefes alın, o noktayı rahatlatın ve bir sonraki noktaya geçin.

2) Kalça Kasları

Bu, özellikle bel ağrısı içindir. Bu kaslardaki tetikleyici noktalar belinizden ayaklarınıza kadar ağrı yapabilir.

TEKNİK:

Hassas bir noktanıza baskı yapacak şekilde bir lakros (masaj) topunun üzerine oturun. 1 dakika öyle bekleyip bir sonraki hassas noktaya geçin.

3) Göbek Altı /Kasık

Bu bölge, oturmaktan gerilirken koşu sırasında çok fazla çalışır.

TEKNİK:

Yüzüstü yatar veya duvara yaslanır pozisyondayken lakros (masaj) topunu kalça kemiğinizin altına yerleştirin. Hassas noktaları kalçanın dışından uyluklara, oradan da kasığa doğru rahatlatın.

4) Diz

Dizlerin etrafındaki gerginliği gidermek, bütün diz ağrılarına iyi gelebilir.

TEKNİK:

Masaj çubuğuyla quadriceps, hamstrings ve baldırların her birini 30-60 saniye kadar ovun. Gerilmiş hissettiğiniz bütün alanlara doğrudan baskı yapın.

5) Ayak/Ayak Bileği

Ayak ve ayak bileğinin doğru hareket etmesi ayak bileği, diz ve kalça sakatlanmalarını önleyebilir.

TEKNİK:

Kavalkemiklerinizi ve baldırlarınızı yuvarlama köpüğüyle ovun, ayaklarınızın altında masaj topunu yuvarlayın. Ayak bileğiniz çevresinde masaj çubuğuyla sürtünme uygulanması, bu bölgeye tümüyle iyi gelir.

Antrenmanlardan Sonra Toparlanma ve Aktif Toparlanma Nasıl İlerlemeli?

Image result for bodybuilding recovery

Elbette toparlanmanızı planlamadan önce ne sıklıkla çalışacağınıza ve bu seanslar arasında ne sıklıkla mola vereceğinize karar vermeniz lazım.

Kaliforniya Üniversitesinde moleküler egzersiz fizyolojisi profesörü olan Keith Baar, “Kısa süre sonra tekrar antrenman yaptığınızda vücudunuz hâlâ toparlanma sürecinde olacağından antrenmanınızda güçlü bir performans çıkaramazsınız” diyor. Ve çok sık antrenman yaparsanız sonuçlarda bir azalma görmeniz olağan. “Aşırı durumlarda ise hormon dengenizi dahi bozabilirsiniz.”

ABD eski maraton koşucusu Ryan Hall bunun iyi bir örneği. 2,7 kilometrelik bir dağa yokuş yukarı ve aşağı yedi kez koşan Hall, aşırı antrenman yaptığı için testosteron seviyeleri büyük bir düşüş yaşamış ve 33 yaşında emekli olmak zorunda kalmış.

Peki, haftanın üç günü de çok sıkı çalışmanız gerekiyor mu? Ya beş gün? Yedi? Ya ağır kaldırma ve kardiyo?

Genel anlamda kuvvet antrenmanından bahsediyorsak: “Sınırlarını zorlayan kişiler için haftada iki kez tüm-vücut antrenmanı ve aralarda iki gün dinlenme gibi bir sıra yeterli olacaktır” diyor Baar. Eğer vücut splitiyle çalışıyorsanız, her kas grubunu haftada iki kez çalıştırmanız kâfi.

Kardiyo içinse bu tür bir antrenman kesinlikle çok önemli. Bisiklet, kürek, yüzme gibi vücut ağırlığıyla yapılan egzersizler, sadece kas değil mekanik yorgunluğa da yol açan koşu gibi yüksek etkisi olan egzersizlere nispeten daha çok sık uygulanabilir diyor Baar. Bunlar için de toparlanmayı hızlandırmak için daha düşük hacimde antrenmanlar yapmanız ve aralarda daha çok dinlenme günü ayırmanız gerekiyor.

Baar, her gün antrenman yapmak isterseniz de bunda bir problem olmadığını söylüyor. Ne de olsa elit atletler bunu zaten yapıyor. Uygulamanız gereken taktik, aşırı yüksek ağırlık kaldırma günlerinizi hafif kardiyoyla dengelemekten ibaret.

Son olarak, dayanıklılık antrenmanında gözetmeniz gereken birkaç kuraldan bahsedelim: Kendinizi berbat hissediyorsanız (hasta veya kırık) veya dinlenmekte olan kalp atış hızınız sabah kalktığınızda çok yüksekse, tümüyle toparlanmamışsınız demektir. (Bunun için özellikle fitness tracker kullanmanızı tavsiye ederiz.)

Sözün özü şu: Sizde işe yarayan neyse onu bulun. Salonda veya koşularınızda bir gelişme görmüyorsanız, bir gün daha dinlenmeye bakın. Bu durum, adaptasyon bölgenizin zirvesinde olduğunuz anlamına geliyor; yani vücudunuz yenilenmiş ve bedensel gelişmeye hazır hale gelmiş olmak yerine hâlâ toparlanıyor ve bunu tamamlaması için daha çok vakte ihtiyacı var demektir.

Başlamak için sunduğumuz şablona bir göz atın.

Kesinlikle Uygulamanız Gereken Toparlanma Yöntemleri

Aktivite Yaptıktan Sonra Hafif Tempoda Bisiklet Binin

Image result for light intensity cardio bike

Kazandığı parayı hak eden bütün antrenörler, antrenman çeşidi ne olursa olsun hafif kardiyonun en iyi aktif toparlanma yöntemi olduğunu söyleyecektir. Yaptığınız kuvvet antrenmanı, HIIT seansı veya canınıza okuyan bir pedal seansı olsun, hafif bir kardiyo kaslarınızın gevşemesine ve laktik asit birikiminin sınırlanmasına yardımcı olacaktır.

Kingsbury: “Bisiklette 10, 15 dakika pedal çevirmek çok iyi bir yoldur. Özellikle ağır bacak antrenmanından sonra öğrencilerime spor salonunda veya dışarıda gerçek bisiklette pedal çevirtiyorum.” İster kondisyon bisikletinde isterse gerçek bisiklette olsun, taktik direnci düşük tutmanızı gerektiriyor. Bu bir antrenman olmuyor; vücudunuzu harekete geçirmek ve kalp atışınızı hızlandırmak için yapılan bir çalışma oluyor. Bisiklet imkânınız yoksa yürüyüş de eksik bir çalışma sayılmaz. Makul bir süratte yürümeye çalışın, yeter. Yürürken konuşabilmeniz lazım.

Kingsbury ayrıca normal ağırlık günlerinizin aralarında düşük hacimli, yüksek frekanslı antrenmanlar yapmanızı öneriyor. “Kas ağrısı gibi durumlar da azalacaktır çünkü hacmi düşük tutuyorsunuz ancak aynı zamanda sağlam bir uyarıcı etkisi yaratıyorsunuz.”

(Alabiliyorsanız) Bir Masaj Masası Alın

Profesyonel atletlerin en çok kullandığı ve en etkili aktif toparlanma yöntemlerinden biri masajdır. Bunun sebebi tümüyle anlaşılmış olmasa da yeni araştırmalar mevzuyu biraz daha açıklığa kavuşturmuş durumda.

Miami Miller Üniversitesi Tıp Fakültesi ortopedi ve spor tıbbı profesörü ve masaj konusundan en çok tanınan uzmanlardan Doktor Thomas Best: “Masaj konusunda çok şey yazılıyor; iltihaplanmayı ve şişkinliği azalttığı için işe yaradığı söyleniyor. Bizim araştırmalarımızda yaptığımız şey ise bunu veya aksini kanıtlamak.”

Pek, ne buldular?

Best: “Sonuç olarak göze çarpan şey şu: Çalışmalarımız, antrenman sonrası uygulanan masajın iltihaplanmayı azalttığı, kasın kasılıp eklemde hareket etme kabiliyetini geliştirdiği fikrini destekliyor. Masajın ayrıca kas yenilenmesini uyaran uyarıcıları da harekete geçirme etkisi olabileceğini gördük.”

Best’in altını çizdiği başka bir konu ise masajın antrenmandan sonra herhangi bir zamanda yapılmasının etkileri olduğu görülmesine rağmen, en çok faydasının antrenmandan hemen sonra yapıldığında görüldüğü. “Çalışmamız, antrenmandan hemen sonra yapılan masajın daha etkili olduğunu gösterdi.”

Yapılan masajın miktarı da önemli bir etmen. Best’in çalışmasında, 15 dakikalık bir masajın 30 dakikalık masajla aynı oranda etkili olduğu gözlemlendi.

Antrenmandan Tam Bir Saat Sonra Kusursuz Bir Protein-Karbonhidrat Dengesi Kurun

Araba motorunun çalışması için benzine ihtiyacı olduğu gibi, kaslar da büyümek için gıdaya muhtaçtır. Ama hangi gıdaları? Peki, ne zaman?

İlk sorunun ilk akla gelen cevabı şöyle: protein, karbonhidrat ve vitamin zengini lif. Ancak soru bu gıdaların ne zaman yenmesi gerektiğiyse, piyasada yıllardır duyup inandıklarımızdan çok daha farklı görüşler mevcut.

Proteinin uzun süreli toparlanma, karbonhidratın ise çabuk enerji patlaması için iyi olduğu görüşü, Pasternak’ın sözleriyle “aşırı karmaşık bir metabolik sürecin yine aşırı şekilde basitleştirilmiş açıklaması” olarak karşılık buluyor.

2007 tarihli bir çalışma, protein ve amino asit tüketiminin kas anabolizması, kütle ve kuvvet üzerindeki etkilerini test ettikten sonra, yoğun bir direnç antrenmanının ardından yenen 20 gram proteininin, kas sentezini karbonhidrat plasebosu alımına nispeten daha çok arttırdığını buldu. American Journal of Pysiology dergisinde çıkan 2001 tarihli bir çalışma ise direnç antrenmanından hemen önce karbonhidrat ve amino asit almanın, kas kazanımını antrenmandan sonra alınmasına nispeten daha çok arttırdığını buldu.

Kas oluşumu için protein yine de en temel besin olmakla birlikte karbonhidratın da ihmal edilmemesi gerekiyor.

Kingsbury: “Karbonhidrat çok faydalıdır. Antikatabolik olup kortizol (stresle tetiklenen bir hormon) seviyeleri gibi durumları azaltırlar. Toparlanmanızın bir unsuru olarak karbonhidrat almak çok önemlidir.”

Telefonunuzu Kapatın, Temiz Beslenin, Daha Çok Uyuyun

Related image

Ağırlık kaldırma dünyasında hiç eskimeyen bir söz vardır: Kaldır, ye, uyu ve yinele. Bunu kim dediyse doğru demiş!

Avustralya Spor Enstitüsü Toparlanma Bölümü Başkanı Shona Halson: “Uyku bütün biyolojik işlevler için elzemdir; atletlerin artış gösteren fiziksel toparlanma gereksinimlerini düşündüğümüzde onlar için çok daha elzem bir konuma yükseliyor.”

Halson’a göre, uyku yoksunluğu en çok orta-yüksek yoğunluktaki uzun süreli aktivitelerde, özellikle de 150 km/s hızında bir beysbol atışı veya basketboldaki üç sayılık atış gibi üstün bilişsel işlev gerektiren türlerde etkisini gösteriyor. Daha az beyin gücü gerektiren ağırlık kaldırmadaysa bir iki günlük uyku yoksunluğu çok büyük bir etki yaratmayacaktır ancak uzun vadede vücudunuz “bozulmaya” başlayacak ve odak yitimi yaşandıkça sakatlanmaya karşı daha aciz hale gelecektir.

Çalıştırdığı Hollywood yıldızlarının yoğun temposunu doğru hesaplaması gereken Kingsbury, “Yorgunluk sebebiyle spor salonunda çok kez kaza yaşanabiliyor. Çok az uyumuş olabileceklerinden bunu etkin şekilde idare etmem gerek. Bazı günler antrenmanı toptan iptal ediyoruz çünkü yetersiz uykuyla iyi bir iş çıkmıyor” diyor.

Unutmadan söyleyelim: Her gece en az yedi saat, eğer ekstrem şekilde antrenman yapıyorsanız sekiz, hatta dokuz saat uyumanız gerekiyor.

Antrenmanı yeni mi bitirdiniz? Hemen duşa koşmayın. Onun yerine bisiklette 20 dakika pedal çevirin.

(Seviyorsanız) Tercihen Yapabileceğiniz Toparlanma Yöntemleri

Antrenmandan Sonra Sevdiğiniz Yoga Pozunu Yapın

Image result for recovery yoga pose 

Esneme olayı tıpkı aşk gibidir: Baştan sonra karmakarışık bir iş!

Evvela, dinamik ve statik olmak üzere iki tip esneme vardır ve her ikisi de vücutta farklı etkiler yaratır. Dinamik esnemede kol sallama ve gövde döndürme gibi aralıksız hareketler vardır. Statik esneme ise bentover hamstring esnemesi gibi belli bir pozisyon alıp o pozisyonu belli bir süre korumak anlamına gelir. Esneme konusunda süregelen hâkim görüş, kan akışını arttırmak ve kasları harekete hazırlamak amacıyla antrenmandan önce dinamik esneme, kaslarınızdaki laktik asit birikiminden kurtulmak, ağrıları savmak ve esnekliği geliştirmek amacıyla antrenmandan sonra statik esneme yapmak olmuştur. (Çalışmalar ayrıca antrenmandan önce statik esneme yapmamanız gerektiğini, bunun kuvvetinizden çalacağınızı söylüyor.)

Ancak bu görüş çok da doğru değilmiş çünkü kaslarınızın hepsi eşit özelliklere sahip değil! Baldır ve ökçe kirişi gibi iskeletin daha elastik olan kısımları yapıları itibariyle statik esnemeyle daha çabuk sürede toparlanabiliyorlar. Vücudunuzun geri kalanındaki daha büyük kas grupları ise, 2014 tarihli bir çalışmaya göre, esnemeleri için tasarlanmadıklarından daha zayıf kalıyorlar.

Sözün özü şu: Antrenmandan önce, kan ve oksijenin kaslara akışını arttırmak için bir tur jumping jack hareketiyle ısınmayı takiben dinamik esneme yapın. Statik esneme konusunda ise son çıkan bir araştırma, bu esnemenin antrenmandan sonra 24 saate kadar kaslardaki kuvveti azalttığını söylüyor; o yüzden ertesi gün spor salonuna gitmeyeceksiniz statik esneme yapın. Aksi takdirde antrenmandan önce dinamik esneme yapın.

En Yeni Tarz Taytlardan Giyin

Kompresyon (basınçlandırma) fitness dünyasının en yeni akımı; özellikle de kompresyonlu yenler ve taytlar reyonunda. Şaşırtıcı olansa bunların sağladığı düşünülen faydalar konusunda kimsenin tam olarak bir şey bilmediği.

Ancak Journal of Strength and Conditioning Research dergisinde yayımlanan bir çalışma, kompresyonlu giysiler giyen ragbi oyuncularında gecikmeli kas ağrılarının ciddi derecede daha az hissedildiğini söylüyor. Tabii ki ağrının yokluğu toparlanmanın hızlandığını kesin olarak kanıtlamıyor ancak kesinlikle olumlu bir işaret olduğu da yadsınamaz. Fark edilen herhangi bir yan etkisi de olmadığına göre, denemekte fayda var!

Akupunktura Merak Salın veya Michael Phelps’ten Feyz Alıp Bardak Çekme Yaptırın

Her yerde duyup okuduğumuz üzere, atletler ve fitness antrenörleri toparlanmaya yardımcı olması için olmadık yöntemler deniyorlar. Bunların en popülerlerinden ikisi ise bardak çekme ve akupunktur.

Geçen yaz Rio’daki Olimpiyat Oyunlarında herkesin konuştuğu bardak çekme, özel bardakların veya şişelerin deriye yerleştirilerek ısıyla veya hava pompasıyla bir “emiş” gücü yaratmasına deniyor. Ortaya çıkan emiş gücünün kanı ağrıyan kaslara çekerek iyileşmeyi desteklediği düşünülüyor.

Kuru iğneleme de denen akupunktur çok daha eski bir teknik olup vücudun yüzeyindeki çeşitli uyarım noktalarına ufak iğnelerin batırılmasıyla yapılan bir uygulama; teorik olarak batırılan iğneler, engellenen enerji akışını (çi) serbest bırakıyor ve kasların gevşeyip toparlanmasını hızlandırıyor. Ne yazık ki iki tekniğin faydaları da bilimsel olarak müspet değil. Pasternak: “Bu iki tekniğin faydalarını müspet olarak ortaya koyacak pek çalışma yok. Size bir zararı olmadığı sürece ve şahsen size iyi geldiğini düşünüyorsanız, o zaman yapıp yapmamakta özgürsünüz.”

Uygulamasanız Daha İyi Olacak Olan Toparlanma Yöntemleri

 Buz Dolu Küvette Yayılmak

Image result for ice bathing recovery

Buz banyosu antrenman sonrası toparlanma yöntemleri arasında çok da yeni olmayan bir yöntem ancak iki yönden problemli gözüküyor.

İlk olarak, geçen yıl İngiltere Spor Enstitüsü tarafından yürütülen bir çalışmada, soğuk suya batırılma seansından önce ve 72 saat kadar sonra görülen farklı fizyolojik göstergeler ölçümlenmiş, buz banyosu uygulayanlarda uygulamayanlara göre herhangi olumlu bir iyileşme görülmediği bulunmuştu; yani buz banyosu toparlanmayı hiçbir şekilde desteklememişti.

Daha tedirgin edici kısmıysa aynı çalışmada buz banyosunun toparlanmayı tersine yavaşlatabildiğinin gözlemlenmesiydi. Buz iltihaplanmayı keser, doğru ve bu durum sakatlanma önlemi olarak işe yarayabilir. Ancak bazı iltihaplanmaların toparlanmanın başlatılması ve adaptasyon sürecinin sürdürülmesi için önemli olduğu bilgisini hatırlamak lazım. Buz, iltihaplanmayı azaltırken iltihaplanmayı türlerine göre ayırt etmiyor. Masaj doğru iltihaplanma türlerine etki ederken, buz hepsine saldırıyor.

Toparlanmanın, kaslarınızın kendilerini onarma süreci olduğunu unutmayın. Bu sebepten ötürü de çalışmanın yazarı Doktor Jonathan Leader buz banyosunu antrenman faydaları için değil sizi iyi hissettiriyorsa yapmanızı öneriyor. Antrenman sırasında ise buz banyosundan tamamen sakınılmalıdır.

Kendinizi Isıya Boğmak

Pekâlâ, buz işe yaramıyor, tamam… Ya ısı?

Üzülerek söyleyelim ki ısının toparlanmaya iyi geldiğine dair de hiçbir araştırma yok! Isı kasları rahatlatabilse de, rahatlamanın toparlanmaya etki edip etmediğine dair bir kanıt bulunmuyor. Diğer yandan ısının kas toparlanmasını geciktirdiğine dair de bir kanıt yok – en azından şimdilik. Antrenmandan sonra sıcak suya dalmak sizi rahatlatıyorsa yapın gitsin çünkü nasıl olsa bir zararı da yok.

Ancak senaryoda sakatlanma varsa ısı size zarar verebilir; özellikle de sakatlanma henüz akut evresindeyse. Yani sakatlanmanız akut haldeyse ısıdan uzak durun!

En nihayetinde toparlanma Gestalt psikolojisi gibi bir şeydir: yani parçalarına değil bütüne bakmamız gerekiyor. Bazı toparlanma yöntemleri gerçekten işe yarayabilirken bazılarının hafif etkileri olabiliyor. Bazılarıysa sadece psikolojik plasebo tesiri yaratıyor.

Ancak saydığımız bütün yöntemler hedeflerinizi elde etmeye çalışırken size faydalı da olabilir. Yani size uygun bir toparlanma prosedürü oluşturamazsınız bu size bir eksi olarak geri dönebilir.

Kingsbury: “Haftada altı, yedi gün antrenman yapan arkadaşlarım var. Normalde dinlenme günü olan günde ağırlık kaldırdığınızda gelişiminiz için en iyi şeyi yapmış olduğunuzu söyleyemeyeceğim.”

İşin aslıysa şu: İrileşip fitleşmek istiyorsanız, spor salonunun dışında yaptığınız en az içinde yaptığınız kadar önemlidir.

Etkililiğine inananlar, akupunkturun kan akışlarını arttırıp toparlanmalarını hızlandırdığını söylüyor. Ortada bunu kanıtlayan kesin bir çalışma olmasa da, aksini ispat eden de yok.

Reklam

Kate Upton Özgüveninin Sebebini Açıkladı: Ağırlık Antrenmanları!

0

Kate Upton Amerika’nın hem güzel hem seksi hem de genç modellerinden biri. Kadın erkek birçok kişiyi kendine hayran bırakan Kate Upton, moda endüstrisi tarafından zaman zaman topa tutuluyor. Sebebi ise model dünyasının alışılmış beden ölçülerinden biraz daha toplu olması. Oysa Upton halinden oldukça memnun! Kendine olan güvenini ise ağırlık antrenmanları ile kazandığını söylüyor!

Kate Upton Amerika’nın en sevilen yüzlerinden biri. Zaman zaman kilo alıp veriyor olmasına rağmen standart model ölçülerinin dışında bir yapıya sahip. Ağırlık antrenmanlarına başlamasıyla yağ yakma hızını da arttıran Kate Upton, kendisini eleştirenlere karşı çok daha güvenli hissediyor. Ölçülerin konuşulmasını anlamsız buluyor ve güce odaklanılmasını istiyor.

Shape’e verdiği röportaja göre Upton’ın beslenme ve antrenmanlarındaki değişikliğe bakalım:

Gerçekten Ağır Kaldırıyor

Kate Upton, ünlü isimlerin antrenörü Ben Bruno ile ağırlık çalışmaya başlamış. Şu an Hip Thrust, kızak, deadlift gibi tüm vücut hareketlerini kolaylıkla yapabilen Kate başlangıçta oldukça çekingenmiş.

İlk başlardan antrenörü ile yaptığı kızak çalışmalarında ağırlığı arttırmak isteyen Ben Brunoya “ben o kadarını yapamam” diye Kate Upton, şimdilerde bu duruma gülüyor. Çünkü antrenörü o böyle dedikçe kızağın üstüne çıkmış ve Upton’ı, ağırlığı anlayamaz hâle getirmiş. Artık “ben bunu yapamam” dediği bir şey olmadığını ve antrenmanlarında hep daha fazlasını yapabilmeye odaklandığını belirtiyor.

Kate Upton’ın antrenman sürecini Ben Bruno da kendi Instagram hesabında takipçileriyle paylaşıyor.

Kate için antrenman artık spor salonunda elinden gelenin en iyisini yapabilmek, daha iyi hissetmek ve vücuduna güvenmek demek! Eğer doğru şekilde çalışırsanız yağ yakmak için de ağırlık antrenmanı yağmanının harika olduğunu söylüyor.

Doğru şekilde ağırlık çalışabilmek için Kate Upton da oldukça çabalamış.

Antrenmanlar İçin Yemek Yiyor

Kate Upton (@kateupton) crushes some “1.5 rep” hip thrusts where, like the name suggests, you do one full rep followed by a partial rep, pausing at the top each time. Strong! I love hip thrusts, but a lot people (myself included) reach a point where the heavy weight becomes uncomfortable on the hips even with a pad, and they start to feel it in the lower back instead of the glutes, even with perfect form. This point is different for different people, but now that Kate is easily using more than 225 pounds on hip thrusts, we’ve transitioned to “1.5 reps” as a way to get a good training effect with lighter loads so we can keep working the glutes with less stress on the lower back and hips. #Repost @kateupton (@get_repost) ・・・ #SundayFunday #225pounds @benbrunotraining ??

A post shared by Ben Bruno (@benbrunotraining) on

Kahvaltı günün en önemli öğünü; özellikle günün erken saatlerinde antrenman yapan Upton için. Protein ağırlıklı beslenmeyi seven Kate kendine “dişi Temel Reis” diyor, sebebi ise yediği ıspanaklar!

Sabah kahvaltısını mutlaka yaptığını, eğer yapamazsa iyi bir antrenman çıkaramayacağını bildiğini söyleyen Kate; kahvaltıda sıklıkla yumurta ve ıspanak tükettiğini ya da bol sebzeli bir omlet yanında da feta peyniri yediğini söylüyor.

Ölçülerini Yargılamıyor

Ağırlık antrenmanlarına başladıktan sonra modellik için gerektiğini düşündüğü ölçülere ulaşan Kate, kafasında beden ölçüsü problemini bitirdiğini söylüyor. Jeanlerinin içine girmeyi dert etmektense daha güçlü ve dengeli olmayı düşünmek onda bu değişimi yaratmış.

Canının Çektikleri İle İlgili Gerçekçi Davranıyor

Röportajında şaraptan, çikolatadan, cipslerden, patates kızartmalarından da bahseden Upton, arasıra günde 1 tane olarak “kötü” olarak nitelendirilen yiyeceklerden yiyormuş.

Kendinde yoksunluk hissi yaratmayan Upton, bir “kötü” atıştırmalığın motivasyon için iyi olduğunu ve size yaptığınız antrenmanlara değdiği hissini verdiğini söylüyor.

Sizce Victoria’s Secret Melekleri Ağırlık Çalışıyor mu?

Reklam

Triceps ve Biceps Kaslarınızı Üst Seviyeye Taşıyarak Büyük Kollar İnşa Edin!

0

Triceps ve Biceps Kaslarınızı Şişirin!

Image result for arm pump

Kollarınızı azami derecede büyütmek için hareket eşlemelerinizi doğru yapın.

Triceps kaslarınızdaki yanal, orta ve uzun başlar ile biceps kaslarınızdaki kısa ve uzun başlar diğer kas gruplarına nispeten daha küçük olduğundan, bu kasları daha çabuk çalıştırabilirsiniz. Ancak kollarınızı çalıştırırken de büyük düşünün; chin-up ve dar tutuş bench press gibi birleşik hareketlerdeki anlayışı sergileyin. Birden çok kas grubunu uyaracak, daha çok kalori yakacak ve izole hareketlere nazaran daha yüksek ağırlıkla küçük kaslarınıza daha çok yük yüklemenizi sağlayacaklardır. Hammer curl ile French press hareketlerini art arda yaptığınızda daha çok şişme sağlayabilir, büyümeleri ve toparlanmaları için kaslarınızın ihtiyaç duyduğu besinleri daha hızlı aktarabilirsiniz.

Bonus Taktik: Daha İyi Curl Yapmak İçin Uygulayın

Ağırlığı yukarı, omuzlarınıza doğru bükerken dirseklerinizin hafifçe öne doğru gelmesine izin verin.

Performansınızı artıracak takviyeler için tıklayın!

SÜRAT SEANSI KOL ANTRENMANI: 20 DAKİKADA KOLLARINIZI PUMPLAYIN!

Bir sonraki eşlemeye geçmeden önce turlar arasında 60 saniye dinlenerek her süper seti beş tur halinde uygulayın. Toplamda 4 eşleme ile mükemmel sonuçlar elde edebilirsiniz!

EGZERSİZ

TEKRAR

Dar Tutuş Chinup

Maksimum Tekrar

Ez-bar French Press

10

Standing Dumbbell Alternating Hammer Curl

12

Dar Tutuş Bench Press

10

Evde yapabileceğiniz ağırlık egzersizlerini hemen öğrenmek için tıklayın!

Reklam

Goji Berry (Kurt Üzümü) Nedir? Faydaları Nelerdir?

0

Goji Berry (Kurt üzümü), elips şeklinde, parlak kırmızı renkte meyve veren, boyu 1 ile 3 metre arasında değişen yüksek bir çalı türüdür…

Beslenme uzmanları Goji Berry’i yeni gençlik çeşmesi olarak tanıtıyorlar. Bu parlak turuncu renkli meyveler yüzyıllar boyunca Çinliler ve Tibetliler tarafından tüketilmesine rağmen, insan ömrünü uzatma etkisinden dolayı, bütün dünyanın dikkatini yeni çekmiştir.

Türkiye’de de parlak turuncu – kırmızı renkteki Goji Berry meyveleri bütün dünyada olduğu gibi ilgi görerek tüketilmeye başlanan meyveler arasına girdi.

Goji bitkisi – kurt üzümü, yaprak döken patlıcangiller ailesine ait iki meyvedir. Gojinin bu iki türü Lycium barbarum ve Lycium chinense olarak bilinir. Bu bitkiler çoğunlukla ılık ve tropikal iklime yakın yerlerde bulunur ve inanılmaz sağlık faydaları nedeniyle Çin’de geniş ölçüde yetiştirilirler. Çin’in yanı sıra, Tibet ve Moğolistan’ın Himalaya bölgelerinde yetişir.Anavatanı Himalayalar olan bu efsanevi kırmızı meyvenin neredeyse her gün yeni bir faydası keşfediliyor. Çin’de bin 700 yıldır kullanılan goji berry sayısız faydasıyla tüm dünyanın dikkatini çekiyor.

İşte Yaşam Kalitesini Arttıran Goji Berry’nin En Çok Bilinen Faydaları

· Yaşlanmayı yavaşlatır!

Sağlıklı bir yaşamın en önemli göstergelerinden biri de yaşlanmanın geciktirilmesi. Goji berry zamanı bir sayaç gibi sıfırlayamıyor ama hiç değilse etkilerini azaltıyor. Lifli yapısı ve etkili anti oksidan özelliğinden dolayı goji berry anti aging yani yaşlanma karşıtı görevini görür ve cildin yaşlanmasını yavaşlatır. Bunun dışında cilt üzerinde serbest radikallerin olumsuz etkilerini kırarak cilt kanseri gibi, ciddi sağlık sorunlarının oluşma riskini azaltabilir.

· Anksiyete ve depresyonu hafifletir. 

Goji içerisinde barındırdıkları ile depresyon, anksiyete ve diğer psikolojik sorunların giderilmesine yardımcı olur. Bu yönüyle Çin’de yaşam enerjisinin arttırdığına inanılır. Depresyonun etkilerini gidermek için modern tıptan önce başvurulan geleneksel bir reçetedir.

· C vitamini deposu

Bağışıklığı arttırıcı etkisiyle C vitamini soğuk algınlıklarına karşı bulunmaz bir maden gibidir. Goji berry de C vitamini bakımından öyle zengindir ki, portakaldan 3 kat daha fazla C vitamini içerir. Havaların bir sıcak bir soğuk seyrettiği bahar günleri için eşsiz bir önlemdir.

· Yağ yakmak için birebir

Goji berry 19 farklı amino asit içerir. Proteinin yapı taşı olan amino asitler de kasların yenilenmesi ve büyümesini sağladığı gibi, yağ yakımını hızlandırır. Yani yağ biriktirmeden güç ve kilo kazanmak isterseniz amino asit bakımından zengin gıdaları tercih etmelisiniz. Fakat beraberinde bolca su içmeyi unutmayın.

· Sindirimi kolaylaştırır

Uzakdoğu’nun bu gizemli meyvesi, sindirim sorunlarını gidermeyi de sağlıyor. Gastrit gibi mide sorunlarının düzelmesi için oldukça yardımcı oluyor. Bunun için goji berry suyunun daha etkili olduğuna dikkat çekiliyor.

· Doğurganlığı artırır

Goji, gene Asya ve Uzak Doğu ülkelerinde kısırlık tedavisi için kullanılıyor. Erkeklerde ise, goji polisakkaritlerinin sperm hücrelerinin canlılığını sağladığı ve testisteki hücrelerin stres kaynaklı azalmalarını ve ölümlerini engellediği ortaya koyulmuştur.

· Şeker ve insülin seviyesini düzenler

Çin’de oldukça eski zamanlardan beri özellikle Tip 2 diyabette tedavi amaçlı goji berry kullanılmaktadır. Tip 2 diyabet de bilindiği gibi dünyada en sıklıkla görülen diyabet tipidir. Tip 2 diyabetli kişilerde, insülin üretimi azdır veya onu yeterince kullanamazlar. Goji berry de bu noktada devreye girer, şeker ve insülin seviyesini düzenler. Ancak ilaç kullanan diyabet hastaları goji berry yemeden önce mutlaka hekime danışmalıdır.

· Kolesterol seviyesini düzenler

Zayıf olmak kolesterol etkilerinden uzak olmak anlamına gelmez, çok ince insanlarda bile kolesterole rastlanabilir. Kolesterolün en büyük nedeni ise diyet ve yaşam tarzımızdır. Goji de, kötü kolestrole karşı savaş açar.

· Görme bozukluklarına iyi gelir

A vitamini, zeaksantin, beta karoten gibi göz sağlığı açısından hayati önem taşıyan mineral ve vitamin içeren goji berry göz sağlığına da faydalıdır. Goji berry içerdiği bu besin ve minerallerin yardımıyla katarakt oluşmasını önlediği gibi, yaşlanmadan kaynaklanan görme sorunlarına yakalanma riskini azaltabilir.

· Enerji verir

Dinlenmiş bir beden ve berrak bir zihinle güne başlamak gibisi yoktur. Ağrılara ve halsizliğe olan etkisi nedeniyle geleneksel Çin tıbbında baş ağrısı ve sersemlik hissinin giderilmesi için en çok başvurulan doğal kaynak da goji berry’dir. Yalnız goji berry’i uykudan önce almamaya dikkat etmelisiniz.

Goji Berry’nin Yan Etkileri:

Aşırıya kaçmadan tüketilirse, yapılan her araştırma önemli yan etkiye yol açtığını bulamamıştır. Ancak, potansiyel yararlarının yanında, fazla kullanımının yol açtığı bazı yan etkiler bildirilmiştir.

  • Polene karşı alerjisi olanlar bu meyveden uzak durmalı ya da meyveyi ve özünü kullanmadan önce bir doktora danışmalıdır. Yan etkileri zor nefes alma, kurdeşen, bulantı ve baş dönmesini içerir.
  • Bu meyve alkaloid atropin içerir ve fazla doz atropin kusmaya, bulanık görmeye, ağız kuruluğuna ve kafa karışıklığına neden olabilir.
  • Goji suyunun ve Goji parçalarının çoğu önemli yan etkileri, bazı ilaçlarla etkileşimi sonucunda oluşur. Goji kökü familyasının, yüksek tansiyon ilaçlarıyla etkileşime geçtiğinde kan basıncında anormal düşüş ya da düşük tansiyona neden olabilir.
  • Benzer olarak, diyabet ilaçları kullananlarda, goji alımı kan şekerini düşürebilir ve baş dönmesi ve bayılma gibi yan etkiler üretebilir.
  • Yüksek tansiyon ve diyabet ilaçlarının yanı sıra, bu meyve kan damarlarındaki kan pıhtılaşmasını engelleyen pıhtı önleyici bir ilaç olan Varfarin ile de karşılaşır. Bu meyvenin Varfarin ile etkileşimi kanama riskini arttırır. Yani, Varfarin gibi ilaç kullanan insanlar sadece bu meyve için değil diğer otlar ve bitkisel ilaveleri tüketirken de uygun önlemleri almalıdırlar.
  • Gojiler yüksek oranda selenyum içerirler. Vücut için az bulunan bir elementtir, nadir durumlarda, çok yüksek selenyum dozu doğuştan olan kusurlara ve kadınlarda doğurganlığı azaltmaya, sinir bozukluklarına ve mide ve de bağırsak sorunlarına yol açabilir.
Kaynak: İndigo Dergisi
Reklam

Gündemin En Merak Edilen Sorusu: Protein Tozu Trans Yağı İçerir mi?

0

Varsayım: Prof. Dr. Canan Karatay, sporla ilgilenen birçok kişiyi tedirgin eden bir açıklamada bulundu: “Vücut yapanlara ve yaptıranlara söylüyorum. En tehlikelisi protein tozlarıdır. En tehlikelisi sporculara ‘adale yapacağım’ diye verilen protein tozlarıdır. Trans yağ doludur. Bundan tamamen uzaklaşmak lazım. Hatta ithalini bile yasaklamak lazım.”

Bilimsel gerçek: Karatay’ın bu görüşünün doğru ve gerçek olmadığını gösterir pek çok bilimsel bilgi var. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki FDA ve Avrupa Birliği’nden gelen tüm ürünlerde trans yağı miktarı etikette belirtilmek zorundadır.Ayrıca protein ve trans yağı birbirinden bağımsız iki üründür. Dolayısıyla protein tozu içerisinde trans yağı bulunmaz.

Bütçenizi sarsmadan satın alabileceğiniz protein tozu seçenekleri için “En Uygun Fiyatlı 5 Protein Tozu” makalemize mutlaka göz atın!

Gelin, şimdi bu varsayımın gerçeği yansıtmadığını gösteren bilimsel kaynaklı bilgilere tek tek bakalım!

Yağ ve Trans Yağ Nedir?

Yağlar iki gruba ayrılır: doymuş ve doymamış yağ asitleri. Trans yağı doymamış yağ asitlerinin hidrojenle işlemden geçirilmesi sonucu oluşur. Trans yağlar vücudun ihtiyacı olmayan bir üründür. Bunun sebebi ise vücutta bulunmasının kroner kalp hastalıkları ve diyabet ile ilgili önemli rahatsızlıklara yol açabiliyor olmasıdır.

Trans yağların özellikle ülkemizde domuz ürünü olduğuna dair bir algı oluşmuştur ki bunu düzeltmemiz gerekiyor. Trans yağı domuz ürünlerinden üretilebileceği gibi aklınıza gelen bütün bitkisel ve hayvansal yağ kaynaklarından üretilebilmektedir. Yani trans yağ demek üründe kesinlikle domuz ve domuz katkısı bulunuyor demek değildir.

Doymamış yağların hidrojenle işleme tutulması ile oluşan trans yağı, 1950lerde paketlenmiş ürünlerin artması ile birlikte hayatımıza iyice yerleşmiş. Aslında trans yağı çok az miktarda olmak üzere doğada da mevcut. Burada doğada bulunan trans yağı ile endüstriyel üretim sonucu oluşan trans yağı arasındaki farkı belirtelim: doğadaki trans yağının HDL (iyi huylu kolesterol) ve LDL (kötü huylu kolesterol) ’yi aynı anda yükselttiği görülürken endüstriyel trans yağların yalnızca LDL’yi yükselttiği görülmüş.

Bir de yüksek sıcaklıkta sürekli ısıtılan bitkisel yağlar da trans yağına dönüşmektedir ki, burada aklınıza kızartmalar gelecektir…

Trans Yağ Nerelerde Bulunur?

Trans yağının 1900lerin başlarında kimyasal keşfi sürerken 1950lere geldiğimizde margarin vb ürünler olarak hayatımıza katıldığını görüyoruz. Trans yağı, bir anda paketli ürünlerde ve fast foodlarda kullanılmaya başlanması, kızartmalara eklenmesi, patlamış mısırda bulunması derken büyük bir hızla günlük hayatta egemenlik kuruyor. 2000lerin başlarında ise tüm zararlarının kabulü ile ülkeler peş peşe trans yağı kullanımı ile ilgili kanunlar çıkarmaya başlıyor. Türkiye dahil birçok ülkede trans yağı kullanımı belli miktarların dışına çıkamıyor, kullanımı dahilinde ürün paketinde belirtilmesi zorunlu kılınıyor. FDA ve Avrupa Birliği’nden gelen tüm ürünlerde etiket zorunluluğu mevcuttur ve eğer ürün trans yağı içeriyorsa bunun etikette belirtilmesi de zorunludur. Bir ürünün içerisinde trans yağı olup olmadığının kontrolünü üzerinde bulunan etiketlerde görebilirsiniz.

Proteinin İçerisinde Trans Yağı Bulunur mu?

3 temel makro besinden biri olan protein, amino asitlerin bir araya gelmesi ile oluşan organik bileşiklerdir. Protein sentezi vücudunuzda yapıldığı gibi protein içeren bitki ve hayvansal ürünlerden de direkt olarak alınabilir. Vücudumuz için elzem olan diğer iki makro besin ise karbonhidrat ve yağdır. Yapıları gereği bu 3 besin birbirlerinden farklıdır. Proteinin içerisinde yağ bulunmaz. Bir yağ çeşidi olan trans yağı da proteinde bulunmaz.

En iyi protein tozlarının hangileri olduğunu öğrenmek için “Gözü Kapalı Alabileceğiniz Piyasadaki En iyi 6 Protein Tozu” yazımıza kesinlikle göz atın!

Amerika’dan gelen ürünlerde etiket zorunluluğu ve 2017’den beri trans yağı içerik yasağı:
https://www.fda.gov/Food/IngredientsPackagingLabeling/FoodAdditivesIngredients/ucm449162.htm
Avrupa’dan trans yağı kullanımı ile ilgili gereklilikler:
http://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/BRIE/2016/577966/EPRS_BRI(2016)577966_EN.pdf
https://ec.europa.eu/food/sites/food/files/safety/docs/fs_labelling-nutrition_trans-fats-report_en.pdf
Protein Tozları ile ilgili kaynak:
https://examine.com/supplements/protein-supplement/
Reklam