Fit Hub Blog Sayfa 13

Kış Mevsimini Lezzetlendirecek 5 Meyve

0

Her mevsimin kendine has lezzetleri var. Yaz mevsiminde bizi serinleten karpuzun varlığı gibi kış mevsiminde bizi besleyen meyveler de raflarda yerini almaya başladı. Meyveler sadece damak tadımıza hitap etmek kalmıyor aynı zamanda vitamin ve mineral açısından yüksek değerleriyle bizlere destek oluyor.

Özellikle havaların soğuk olduğu ve hastalıkların ortaya çıktığı bu dönemlerde doğal bir kalkan oluşturmak istiyorsanız, kış meyvelerini buzdolabınıza yerleştirerek kış mevsimini daha dinç geçirebilirsiniz. Elbette ki meyvelerin kendi mevsiminde tüketilmesinin de önemini vurgulamakta fayda var.

Meyveleri Mevsiminde Tüketmenin Önemi

Mevsiminde yenen meyveler; güneşten ve topraktan alması gereken vitamin ve mineralleri çok daha rahat bir biçimde alırlar. Sebze ve meyvelerin hangi mevsimde tüketilmesi gerektiğini bilmek, tüketilen besinlerden maksimum fayda sağlanmasına yardımcı olacaktır. Bu sayede siz de mevsiminde tüketeceğiniz meyveler ile maksimum verim elde edebilir, kış mevsiminin olası olumsuz etkilerinin ortadan kalkmasına yardımcı olabilirsiniz.

Bunların yanı sıra; kış mevsiminde yetişen meyvelerin hem vitamin açısından zengin olması hem de bağışıklık sistemini güçlendirici niteliklere sahip olması vücut direncinin artırılmasına katkı sağlar. Kış mevsiminde yetişen meyveleri çok küçük parçalara ayırmadan ve sıkça tüketmek, kış mevsiminde bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilir. Kış mevsimine ve sofralarınıza lezzet katacak meyveler ise şöyle:

Nar

Nar, kalori ve yağ bakımından düşük, ancak lif, vitamin ve mineral bakımından yüksek olmasıyla tercih edilen kış meyvelerinin arasında yer alıyor. Antioksidan içeren nar; kalp sağlığı, idrar sağlığı ve egzersiz dayanıklılığına olan etkileri ile öne çıkıyor. Havalar soğuduğunda çoğunlukla meyve sularına eklenen ve rengiyle büyüleyen nar, bağışıklığınızı yükseltmenize yardımcı olabilir.

Narın Özellikleri

Cilde iyi gelebilir: Nar, içerisinde bulunan antioksidanlar sayesinde cildin yenilenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca yaraların daha hızlı iyileşmesi için süreci hızlandırabilir.

Demir eksikliğine karşı kullanılabilir: Narın içindeki demir mineralinin oranı yüksektir ve böylelikle anemi hastalığının tedavisinde yardımcı besin olarak bazen kullanılabilir.

Sindirim sisteminin çalışmasını destekleyebilir: Nar, sindirim sisteminin daha iyi çalışmasına destek olur. Yemeklerin yanında nar suyu tercih etmek kendinizi daha iyi hissetmenize yardım edebilir.

Portakal

Portakal besin değeri yüksek bir meyve olarak kış mevsimini vazgeçilmez lezzetlerinin arasında yer alıyor. Çoğu zaman suyunu tükettiğimiz bu meyve, gerçek bir vitamin deposu. Bağışıklık sistemini güçlendirici etkileri, hastalıklara karşı koruyabilmesi ve mevsim geçişlerinin etkilerini hafifletmesi gibi özellikleri ile portakal, sofraların vazgeçilmezi olmaya ve tariflerin içerisine eklenmeye devam ediyor.

Portakalın Özellikleri

Ödem atılmasına yardımcı olabilir: Böbreklerin daha aktif çalışmasını destekleyici içeriği sayesinde portakal, bu sayede ödem atılmasına yardımcı olabilir. Özellikle mevsim geçişlerinde meydana gelebilen ödem problemlerine karşı portakal tüketebilirsiniz.

Göz sağlığını destekleyebilir: Portakal A vitamini içermesiyle ön plana çıkar. A vitamini ise göz sağlığına olan etkileriyle bilinir. Portakal tüketerek göz sağlığınızı desteklemenize yardımcı olan A vitaminini vücudunuza alabilirsiniz.

Enerji verir: Portakal, kan dolaşımını hızlandıran etkilere sahiptir. Bu özellikleri sayesinde her gün tüketeceğiniz bir adet portakal, size enerji verebilir ve kış mevsiminin getirdiği hareketsizliğin önüne geçmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, kış günlerinde üşümeyi önleyici etkilere de sahip olduğu bilinmektedir.

Kivi

Kivi; oldukça lezzetli, tüylü ve minik yapısıyla reyonların en dikkat çeken meyvelerinin arasında yer alıyor. Bol miktarda vitamin, mineral ve güçlü bitki bileşikleri içeren bu meyve, kış mevsimini lezzetli kılan besinlerden biri. Sabah kahvaltı kaselerine, smoothie’lere ve tatlı tariflerinize ekleyebileceğiniz kivinin özellikleri ise oldukça değerli.

Kivinin Özellikleri

İçeriği zengindir: Kivi, antioksidan bileşenler olarak bilinen C vitamini ve E vitamini içermesinin yanı sıra vücutta anti-inflamatuar etkileri olan bitki bileşikleri kaynağı olmasıyla ön plana çıkar.

Kalbe iyi gelebilir: Sebze ve meyveler açısından zengin bir diyet tüketirken kiviyi de beslenme düzeninize eklemek kalp sağlığını desteklemenin lezzetli bir yolu olabilir.

Sindirim sistemini destekleyebilir: Kivi hem çözünmez hem de çözünür lif içerir. Bu sayede lifli içeriği sindirim sisteminin iyi çalışmasına destek olabilir. Kivide bulunan çözünür lif; kan şekeri düzenlemesine de yardımcı olabilir.

Kestane

Soğuk havalarda sokak lezzetlerinin vazgeçilmezi kestane, besleyicilik özelliği ile kış meyvelerinin en sevilenleri arasında yer alıyor. Dolmalar, salatalar, çorbalar gibi çeşitli yemeklere dahil edebileceğiniz kestane; mevsimi geçmeden tüketmeniz gereken meyvelerden biri.

Kestanenin Özellikleri 

Antioksidan kaynağıdır: Kestane, sağlığınız için önemli olan çok çeşitli antioksidanlar içerir. Bu antioksidanlar; C vitamini, gallik asit, ellagik asit, tanenler, alkoloidler, çeşitli polifenoller lutein ve zeaksantin olarak örneklendirilebilir.

Lif kaynağıdır: Kestane, sağlık açısından pek çok etkisi olan iyi bir lif kaynağıdır. Bu lifler, büyük ölçüde sindirilmeden kolonunuza ulaşır ve burada bir prebiyotik görevi görür.

Kilo kontrolüne yardımcı olabilir: Kestane kilo vermeye yardımcı olabilecek çeşitli özelliklere sahip olmasıyla ön plana çıkan bir besindir. İçerdiği yüksek lif oranı, daha uzun süre tok kalmanıza yardımcı olabilir. Bunun nedeni, lifin yiyeceklerin mideden bağırsaklara boşalması için geçen süreyi yavaşlatmaya yardımcı olabilmesidir.

Elma

Dünya çapında 7.000’den fazla farklı çeşitle, elmanın dünya çapında en çok tüketilen meyve olduğunu biliyor muydunuz? Elma, en kolay ulaşılan ve besin değerleriyle ön plana çıkan lezzetli bir meyve olarak öne çıkıyor. Sahip olduğu özellikler ise günümüzde daha çok tüketilmesine olanak tanıyor.

Elmanın Özellikleri

Kilo kontrolünü destekleyebilir: Elmalar, tok tutan iki özellik olan lif ve su bakımından yüksektir. Böylelikle daha uzun süre tok hissedebilir ve diyet yapıyorsanız daha rahat bir süreç geçirebilirsiniz.

Bağırsak sağlığını geliştirebilir: Elmalar, prebiyotik görevi gören bir tür lif olan pektin içerir. Bu özelliği; bağırsak mikrobiyotasını beslediği anlamına gelir. Bu sayede sindirim sisteminiz daha iyi çalışabilir.

Beyin sağlığını koruyabilir: Elmadaki kuersetin, beyninizi oksidatif stresin neden olduğu hasarlardan koruyabilir. Sahip olduğu bir diğer bileşen olan quercetin ise oksidatif ve inflamatuar stres belirteçlerini düzenleyerek stresle ilişkili sinir hasarını önleyebilir. Bu özellikleri sayesinde elma, beyin sağlığını destekleyecek etkiler sunabilir.

Kış mevsimine uygun multivitaminlere de göz atabilirsiniz.

Reklam

Melatonin Üretimini Artırmanın Yolları

0

Hepimizin biyoloji derslerinden aşina olduğu melatonin hormonu, günümüzde çoğu araştırmanın konusu olmaya devam ediyor. Melatoninin popülaritesinin artmasını sağlayan birçok etken bulunuyor. Melatonin, vücudumuzun doğal olarak ürettiği bir hormon olmakla beraber genellikle uyku ile ilişkili olduğu biliniyor. Vücudumuzun uyku durumuna geçmesinde büyük rol oynayan bu hormon, bazı insanlarda normalden daha az salgılanabiliyor ve çeşitli problemleri de beraberinde getirebiliyor.

Melatonin; epifiz bezimiz tarafından üretilen, uykuya dalmamıza yardımcı olduğu bilinen ve genellikle uyku hormonu olarak adlandırılan bir hormon olarak açıklanabilir. Vücudumuzun gece olduğunu bilmesini sağlayan süreçlerin içerisinde melatonin hormonu bulunuyor. Uykuya olan etkilerinin yanı sıra daha birçok farklı etkisi olsa da genellikle uyku problemleri çekenlerin başvurduğu ilk çözümlerin arasında şüphesiz melatonin yer alıyor.

Melatonin

Melatonin Nasıl Salgılanır?

Melatoninin nasıl salgılandığını bilmek, melatonin hakkında daha fazla bilgi edinmenize yardımcı olabilir. Aslında melatonin, epifiz bezinde yer alan pineolasit hücreler tarafından salgılanıyor. Işığa duyarlı olan pineolasit hücreleri havanın kararması ile hormon salınımını artırıyor. Gün ışığının ortadan kalkması ile birlikte bu hücreler ışık miktarında azalma olduğu bilgisini beyinde yer alan epifiz bezine iletiyor. Böylece melatonin salgılanmaya başlıyor ve uyuyabiliyoruz. Kısacası melatonin vücudunuzun sirkadiyen ritmiyle birlikte çalışıyor. Vardiyalı çalışma, akıllı telefonlarla fazla zaman geçirme ve beslenme yetersizlikleri gibi durumlar, melatonin hormonunun az salgılanmasına neden olarak uyku problemlerini yaratabiliyor.

Bu durumda melatonin hormonunu artırmanın çeşitli yöntemleri bulunuyor. Bu yöntemlerden bazıları ise şöyle:

Melatonin Düzeyini Artıran Yöntemler

Melatonin düzeyinin normal değerlerin altında olması durumunun, başta insomnia olmak üzere pek çok uyku bozukluklarına yol açabildiği biliniyor. Bu sorunlarla karşılaşmamak adına melatonin seviyesini artırmak için bazı bilgileri dikkate almakta fayda var.

Melatonin

Uyku Saatlerinizi Düzenleyin

Düzenli uyku saatleri melatonin salgılanmasına yardımcı olabilir. Melatonin hormonunun etkisinden maksimum düzeyde yararlanmak için 23:00-05:00 saatleri arasında uykuda olmak çoğu uzmanlar tarafından önerilen çözümlerin arasında. Bunların dışında ise sabah uyanır uyanmaz güneşe maruz kalmak ve gün ışığı depolamak melatonin hormonunuzun dengelenmesine yardımcı olabilir.

Melatonin

Gün Işığında Vakit Geçirin

Vücudumuzun zaman mekanizması olan sirkadiyen ritmimiz için gün ışığının önemi büyük. Beyninizi, vücudunuzu ve hormonlarınızı etkileyerek uyanık kalmanıza ve vücudunuza uyku zamanının geldiğini söylemeye yardımcı olan gün ışığı, melatonin salgılanma süreçlerinde de önemli bir role sahip. Gün boyunca doğal güneş ışığı, sirkadiyen ritminizi sağlıklı tutmanıza yardımcı olabilir. Gece ve gündüz ayrımının en iyi şekilde yapılabilmesi için gün ışığı aldığınız süreyi uzatabilir, epifiz bezinizin iyi çalışmasına yardımcı olabilirsiniz. Bu şekilde melatonin hormonunuz da dengeli bir şekilde salgılanabilir.

Kafein Alımınızı Sınırlandırın

Kafeinin sayısız faydası var ve dünya genelinde sıkça tüketiliyor. Gün içinde tüketeceğiniz bir bardak kahve; odaklanmanızı, enerjinizi ve spor performansınızı iyileştirebilir. Ancak unutulmamalı ki kafein günün geç saatlerinde tüketildiğinde sinir sisteminizi uyarır ve vücudunuzun geceleri zinde ve enerjik kalmasına sebep olabilir. Günümüzde çoğu bilimsel çalışma; akşam saatlerinde kafein tüketmenin uyku kalitesini önemli ölçüde etkilediğinden bahsediyor. Kafeinin kanda kalma süresi yaklaşık 6 saat olduğu için akşam saatlerinde kahve içmemeye özen gösterebilirsiniz.

Melatonin

Düzensiz veya Uzun Gündüz Uykularınızı Azaltın

Kısa süreli şekerlemeler faydalı olsa da gün içinde uzun veya düzensiz şekerlemeler uykunuzu olumsuz etkileyebilir. Düzensiz uyku saatleri melatonin üretiminin seviyelerinde değişkenlik meydana getirebilir. Vücudunuza doğru sinyali verebilmek için ve geceleri daha rahat uyuyabilmek için gündüz uyuma molalarınızı düzenleyebilir veya azaltabilirsiniz. Bu sayede melatonin seviyelerinizin dengede kalmasına yardımcı olabilirsiniz.

Beslenmenizi Düzenleyin

Bazı besinler melatonin hormonunun salgılanması için gerekli olan triptofan, magnezyum veya kalsiyum gibi elementlere sahip olması sayesinde melatonin salgılanmasına yardımcı olabiliyor. Siz de beslenmenize bu besinleri ekleyerek melatonin seviyenizin artmasına yardımcı olabilirsiniz. Melatonin hormonunu artırdığı bilinen kiraz, muz, pirinç, yulaf gevreği, süt, zencefil ve domates gibi besinleri günlük tercihlerinizin arasına ekleyerek melatonin seviyenizin artmasını sağlayabilirsiniz.

Melatonin

Gece Mavi Işıkları Kaldırın

Gün boyunca ışığa maruz kalmak bazı durumlarda faydalı olduğu gibi gece ışığa maruz kalmak tam tersi bir etki yaratabilir. Bunun nedeni sirkadiyen ritminiz üzerindeki etkisidir ve beyninizi hala gündüz olduğunu düşünmesi için kandırır. Bu durum rahatlamanıza ve derin uyku çekmenize engel olabilir. Akıllı telefonlar ve bilgisayarlar gibi elektronik cihazlar, büyük miktarlarda yaydığı mavi ışık yüzünden bu konuda en zararlı olduğu bilinen cihazların arasında yer alıyor. Dolayısıyla uyuma sürenize yaklaşmadan 2 saat evvel bu cihazlardan uzak durarak melatonin seviyenizin artmasına yardımcı olabilirsiniz. Aynı şekilde televizyon izleme sürenizi de bu duruma göre ayarlayarak mavi ışığa maruz kalma sürenizi azaltabilirsiniz.

Melatonin Takviyelerine Şans Verin

Melatonin seviyenizi artırmak için yapabileceğiniz bir diğer adım ise doktorunuza danışarak melatonin takviyesi almak olabilir. Melatonin, vücudunuzun sirkadiyen ritminin normale dönmesine yardımcı olduğu için takviye olarak alındığında düzeninizi iyileştirebilir. Ülkemizde yerli veya yabancı birçok başarılı marka kendi melatonin takviyelerini üretmeye devam ediyor. Bu takviyeleri kullanmadan önce doktora giderek sizin için en etkili takviyeyi seçmeniz melatonin seviyelerinizi artırmanıza yardımcı olabilir. Birçok melatonin takviyesi supplementler.com ile vitaminler.com adreslerinde bulunuyor. Dilediğiniz ürünü bu adreslerde inceleyebilir, satın alabilirsiniz.

Melatonin takviyelerine hemen göz atın!

Reklam

 Hayatınıza Eklemeniz Gereken 8 Beslenme Alışkanlığı

0

Sağlıklı ve iyi beslenme, dinç ve kaliteli bir hayatın anahtarı olarak görülüyor. Gün içinde neler yediğimiz kadar, ne miktarda ve ne şekilde tükettiğimiz de önem taşıyor. Alışkanlıklarımız, beslenmemizi etkiliyor, böylelikle kendi doğrularımızın çerçevesinde beslenmeye ve besinlerin arasından tercih yapmaya devam ediyoruz. Peki, hayatınıza eklemeniz gereken beslenme alışkanlıklarından haberdar mısınız?

Alışkanlık kazanmak gözünüze zor gelebilir ama sizin için faydalı olabilir. Eğer beslenmenizde değişiklik yapmak istiyorsanız, yenilikleri hayatınıza çekmeyi seviyorsanız bu alışkanlıklar size yardımcı olabilir.

beslenme

Alışkanlığı Kırdığınızı Hayal Edin

Yeni bir alışkanlık edinmeden evvel değiştirmek istediğiniz alışkanlıklarınıza da göz atmak faydalı olabilir. Bir alışkanlığı kırmak istiyorsanız, yapabileceğiniz faydalı birkaç adım elbette var. Bunlardan ilki; alışkanlığı kırma inancınızın olması olabilir. Bunun için bazı pratik alıştırmalar ile ne istediğinize karar verebilirsiniz. Alışkanlıklarınız için koşullandığınızda bu alışkanlığınızı bırakmaya yardımcı olmak adına ne tepki verdiğinizi düşünebilirsiniz. Örneğin evden çalışırken stresli olduğunuz anlarda yemek yemeye başlıyorsanız bu alışkanlığınızın bittiğini hayal edebilirsiniz. Ellerinizi meşgul eden ve sizi sakinleştirmeye yardımcı olan bu tarz her alışkanlığın yerine derin nefes alıştırması yaptığınızı, su içmek için yürüdüğünüzü gözünüzde canlandırın. Size yardımcı olacaktır.

beslenme

Sigarayı Bırakın

Hepimiz sigara içmenin sağlığımız için kötü olduğunu biliyoruz. Sigarayı bugün bırakmak, uzun vadeli sağlığınız için harika gelişmeler anlamına gelebilir. İştahı ve beslenmeyi de etkileyen bu zararlı alışkanlık, uzun vadede ciddi sağlık sorunları getirebileceği gibi beslenme alışkanlıklarınızın seyrini de değiştirebilir. Daha iyi ve dinç bir hayatı benimsiyorsanız sigara alışkanlığınızdan vazgeçmenizi öneririz.

beslenme

Alışkanlığı Farklı Bir Alışkanlıkla Değiştirin

İstenmeyen davranışı durdurmaya çalışmak yerine, bu davranışı yeni bir davranışla değiştirirseniz, bir alışkanlığı bırakmanız daha kolay olabilir. Örneğin; iş yerinde aç olduğunuzda şekere uzanmayı bırakmak istediğinizi söyleyerek işe başlayabilirsiniz. Bu durumda sadece şekerlemeden kaçınmaya çalışırsanız, açlığa karşı koyamadığınızda alışkanlığa geri dönme ihtimaliniz yüksek olacaktır. Masanızda kuru meyve ve kuru yemişlerden oluşan bir atıştırmalık kutusu bulundurmak size başka bir atıştırmalık seçeneği sunar ve böylece rafine şeker içeren atıştırmalıkları tüketmekten kaçınabilirsiniz. Yeni bir davranışı tekrarlarken, beynimizde bu yeni rutini takip etme dürtüsü gelişir. Sonunda ise daha fazla enerji ve daha az şeker krizi ile yeni bir alışkanlık edinebilirsiniz. Bu davranışı yapmaya devam etme dürtünüz, eski alışkanlığı sürdürme arzunuzdan daha ağır basabilir ve böylelikle istemediğiniz alışkanlığınızı bırakabilirsiniz.

beslenme

Kahvaltı Edin

Sağlıklı beslenmenin ilk adımı, güne kahvaltı ile başlamaktır. Kahvaltı uzun süren açlık sonrasında düşen kan şekeri seviyesini yükselterek, güne zinde ve enerjik başlamanıza yardımcı olabilir. Ayrıca kahvaltı etmek gün içerisinde iştah kontrolünün sağlanması açısından da büyük önem taşır. Öğle ve akşam öğünlerinizde doğru miktarlarda ve besin seçeneklerinde tercih yapabilmek adına kahvaltı etmeniz işe yarayabilir. Bunların yanı sıra kahvaltı etmenin konsantrasyon sağlama, dikkatin dağılmasını önleme ve hafızayı güçlendirme gibi etkilerinin olması da öneminin artmasına katkı sağlar.

beslenme

Aşırı Yemekten Kaçının

Kalori alımı ve uzun ömür arasındaki bağlantı günümüzde çok fazla ilgi uyandırıyor. Birçok çalışma; düşük kalori alımı, daha uzun yaşam süresi ve daha düşük hastalık olasılığı arasındaki bağlantıları hala araştırıyor. Fazla kalori alımının yaratabileceği obezite gibi problemler yüzünden yaşam kalitemizin düşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu gibi problemlerle karşılaşmamak adına uzman doktorların da yardımıyla sizin için uygun kalori miktarını öğrenebilir ve buna göre beslenmenizi düzenleyebilirsiniz. Yani, kalori kısıtlamasının yaşlanmayı yavaşlatıp yavaşlatmadığı veya ömrünüzü uzatıp uzatmadığı henüz tam olarak anlaşılmış değilse bile fazla kalori alımını durdurmak sağlığınız açısından iyi olabilir.

beslenme

Pişirme Yönteminizi Değiştirin

Doğru ve sağlıklı pişirme yöntemlerini hayatınıza ne kadar entegre ediyorsunuz? Her besini kızartmak yerine farklı pişirme yöntemlerini deneyerek de lezzetli besinler hazırlayabilirsiniz. Kızartma yerine ızgara, fırında veya buharda pişirme yöntemlerini tercih etmek sağlıklı beslenmeniz için güzel bir adım olacaktır. En sevdiğiniz ve kızartmaya alıştığınız yemekleri alternatif pişirme yöntemleriyle hazırlayarak daha sağlıklı öğünler yaratabilirsiniz ve böylelikle bu pişirme yöntemlerini alışkanlık haline getirebilirsiniz.

beslenme

Kahve veya Çay İçin

Hem kahve hem de çay, kronik hastalık riskinin azalmasına yardımcı olabiliyor. Örneğin yeşil çayda bulunan polifenoller ve kateşinler; kanser, diyabet ve kalp hastalığı riskini azaltma etkisi ile biliniyor. Bazı araştırmalar benzer şekilde kahvenin de daha düşük tip 2 diyabet, kalp hastalığı, Alzheimer ve Parkinson gibi bazı kanserler ve beyin rahatsızlıkları riskiyle bağlantılı olduğundan bahsediyor. Kesin bir kanı olmamakla beraber araştırmalar göz önünde bulundurulduğunda kahve ve çay içmek size uzun vadede iyi gelebilir. Her şeyin fazlasının zarar olduğunu da unutmayarak kararında tüketmekte fayda var. Kısacası, çok fazla kafeinin endişe ve uykusuzluğa yol açabileceğini için bunu göz önünde bulundurarak tüketmenizi tavsiye ederiz.

beslenme

Kuru Yemiş Tüketin

Günümüzde çoğu kuru yemiş ve tohum; protein, lif, antioksidanlar ve faydalı bitki bileşikleri açısından zengindirler. Ayrıca kuru yemişler; bakır, magnezyum, potasyum, folat, niasin, B6 ve E vitaminleri gibi çeşitli vitamin ve minerallerin kaynağı olarak önerilir. Beslenmenize kuru yemişleri ekleyerek vitamin ve mineral alımınıza katkı sağlayabilir, enerji düzeyinizi yükseltebilirsiniz. Bunların yanı sıra, fazla kalori alımı ve iştah konusunda da kuru yemişler size olumlu bir etki sağlayabilir. Tok tutma özellikleri sayesinde daha az kalori alabilir, sağlıklı ve dinç kalabilirsiniz.

Beslenmenize ek multivitamin desteklerini hemen inceleyin!

Reklam

Düzenli Antrenman Yapanlar için Vitamin Tavsiyeleri

0

Düzenli spor yapmak, hem mental hem fiziksel olarak bütünsel sağlığa olumlu etkileriyle biliniyor. Daha iyi bir zihin, vücut ve hayat için düzenli spor bazılarımızın olmazsa olması. Spor performansınızı desteklemek içinse gerekli ve yeterli vitamin alımının etkisi büyük.

Her vitamin kendine has özellikleri ile öne çıkarken spor performansını da farklı şekilde etkileyebiliyor. Dolayısıyla vitamin takviyelerini tercih etmeden evvel hangi vitaminin ne işe yaradığını öğrenmek seçim yapmanızı kolaylaştırabilir. Düzenli antrenman yapanlar için genellikle tavsiye edilen vitaminlere bakacak olursak:

A Vitamini

A vitamini sporla çok bağdaştırılmayan vitaminlerin arasında yer alıyor. Genellikle göz sağlığı üzerindeki olumlu etkileri ile biliniyor ancak diğer faydalarının çoğu genellikle arka plana atılıyor. Oysa A vitamini, düzenli spor yapan insanlara önerilen vitaminlerin arasında yer alıyor. Bunun sebebi ise kas gelişiminde önemli bir rol oynayan proteinlerin sentezlenmesi sırasında A vitamini değerlerinde farklılık yaşanması olarak açıklanabilir. Protein sentezi arttıkça A vitamini seviyeleri vücudumuzda düşebilir ve kas gelişimi yavaşlayabilir. Kas onarım işlemi sırasında proteinin parçalanması için A vitamininin gerekli olduğunu unutmayın. Son olarak A vitamini, kemik gelişimini ve genç hücrelerin daha hızlı olgunlaşmasını teşvik ederek kaslara daha fazla yapısal güç sağlayabilir. Bu yüzden A vitamini içeren besinler tüketmek veya A vitamini takviyelerini tercih etmek kaslarınız için iyi olabilir.

A Vitamini İçeren Besinler

Domates, havuç, yeşil ve kırmızı biber gibi renkli sebzeler

Ispanak, brokoli ve yeşil yapraklı sebzeler

Kavun, mango gibi meyveler

Balık yağları

Karaciğer

Süt ve peynir

Yumurta

A vitamini takviyelerine de göz atabilirsiniz.

C Vitamini

Çoğu insan C vitaminini sportif hayatın içerisindeki öneminin farkında olmayabilir ama C vitamini, sahip olduğu bazı önemli özellikleri sayesinde alınması gereken sporcu takviyelerinin arasında yer alıyor. Bu vitamin, önemli bir antioksidan deposu ve bu özelliği ise kas hücrelerini fiziksel ve kimyasal yıkımlardan korumaya yardım edebiliyor.

Özellikle ağırlık antrenmanları sırasında kas ve kemiklerinizde gerçekleşecek olan zorlanmaların hasarını en aza indirebilecek C vitamini, bu sürecin daha etkili geçmesine yardımcı olabiliyor. Bunların yanı sıra kas gelişim süreçlerinde önemli olan demir mineralinin de emilimini artırabiliyor. Kas hücrelerini fiziksel ve kimyasal hasarlardan da koruyan bu vitamin, kas iyileşmesini ve büyümesini de hızlandırıyor. C vitamini eksikliği yaşayan kişiler spor yaparken daha çabuk yorulabilir. Ayrıca böyle bir durumda kas ağrıları ve kandaki laktik asit düzeyi artabilir.

C Vitamini İçeren Besinler

Portakal ve doğal portakal suyu

Greyfurt ve greyfurt suyu

Kırmızı ve yeşil biber

Kivi

Brokoli

Mandalina

Limon

Karnabahar

Çilek

Brüksel lahanası

C vitamini takviyelerine bakmak için tıklayın.

B1 Vitamini

Kas inşasına gönül verenlerin en çok tercih ettiği vitaminlerin arasında yer alan B1 vitamini yani tiamin, kas büyümesinde rol alabiliyor. Antrenman yaparken kaslarınıza giden oksijen miktarının önemi, B1 vitamini ile doğrudan ilişkili. Bu vitamin, kas gelişimini olumlu yönde etkilemesiyle ön plana çıkıyor. Sebebi ise oksijen taşıyan kan hücrelerinin daha iyi çalışmasına yardımcı olması olarak açıklanabilir.

B1 vitamini ayrıca enerji vermesiyle de sıkça sporcular tarafından tercih ediliyor. Özellikle antrenman esnasında gücün yitirilmemesi, performansın artırılması gibi durumlarda B1 vitamini takviyesi almak önem arz ediyor.

B1 Vitamini Hangi Besinlerde Bulunur?

Buğday

Baklagiller

Ispanak

Brüksel lahanası

Pancar

Badem

Ceviz

Fındık

Yulaf

Mısır

Karaciğer

Böbrek

B1 vitaminlerini için tıklayın.

D Vitamini

Sporda fosforun ve kalsiyumun önemli bir yeri olması, D vitamininin değerini artıran etkenlerden biri. Fosfor, kaslar arasındaki bağlantıyı sağlamlaştırmasıyla; kalsiyum ise yüksek ağırlıkları kaldırabilmeniz için gerekli olmasıyla popülerdir. İşte bu önemli iki mineralin emilimi için D vitamini yardımınıza koşabilir. Bu sayede kas kütlenizi artırmaya yönelik planlarınızı gerçekleştirebilirsiniz.

D vitamininin pek az bilinen bir diğer özelliği ise kilo verme üzerindeki etkileri olarak açıklanabilir. Bazı araştırmalar yağ kütlesi fazla olan kişilerde D vitamini düzeylerinin düşük olduğunu gösteriyor. Bu durumun kanıtlanması için daha fazla çalışmaya gerek duyulduğu da belirtiliyor. Bunların dışında D vitamininin, kemik sağlığını geliştirmek ve kemik kaybını önlemek için diğer mikro besinlerle birlikte çalıştığını eklemekte fayda var.

D Vitamini Hangi Besinlerde Bulunur?

Balık yağı

Süt ve süt ürünleri

Morina balığı yağı

Sardalya

Uskumru

Somon

Ton balığı

Yumurta sarısı

Tereyağı

Yulaf ezmesi

D vitamini takviyelerine göz atmak için tıklayın.

Omega-3 Yağlı Asitleri

Spor yaparken gerçekleşebilecek bir yaralanmadan sonra, yara iyileşmesinin ilk aşaması her zaman bir miktar iltihaplanmaya sahip olabiliyor. Bu inflamatuar yanıt vücudumuzun verdiği doğal bir tepki olarak biliniyor ve iyileşmesi için yeterli miktarda omega-3 tüketmek gerekebiliyor. Bunlara ek olarak çok fazla omega-6 yağı tüketmek, özellikle omega-3 yağ alımınız düşükse iltihaplanmayı teşvik edebiliyor. Dolayısıyla omega-3 alımınızın dengede tutulması büyük önem taşıyor.

Bunların yanı sıra azı araştırmalar omega-3 takviyelerinin kas proteini oluşumunu artırmaya, hareketsizlik sırasında kas kaybını azaltmaya yardımcı olabileceğinden de bahsediyor ancak yine daha kapsamlı araştırmalara gerek duyulduğu gerçeğini göz önünde bulundurmak faydalı olabilir.

Omega-3 İçeren Besinler

Balıklar ve deniz ürünleri

Ispanak

Ceviz

Kırmızı mercimek

Keten Tohumu ve keten tohumu yağı

Chia tohumu

Soya ve tofu

Barbunya

Omega-3 takviyelerini satın almak için tıklayın.

K1 ve K2 Vitaminleri

Kas gelişiminde önemli görevlere sahip olan kalsiyum, K vitaminleri ile doğrudan ilişkili olmasıyla ön plana çıkıyor. Bu vitaminler kalsiyumu kemiklere yönlendirerek kas büyümesine olumlu katkı sağlamasıyla ön plana çıkıyor. Ayrıca kemiklerin gücünü artırmasına da katkı sağlıyor.

Bunların yanı sıra K vitaminleri kanın pıhtılaşmasında önemli bir rol oynamasıyla biliniyor. Bu özelliği ise kalp rahatsızlığı riskini azaltmaya yardımcı olmasıyla ilişkilendiriliyor. Aynı zamanda kemik metabolizmasında da çeşitli görevleri bulunan protrombin adlı proteinin üretimi için de gerekli olması, K vitaminlerinin sporcuların hayatındaki yerinin önemini artıyor.

K Vitamini İçeren Besinler

Ispanak

Pazı

Brokoli

Karnabahar

Pancar yaprağı

Maydanoz

Kuşkonmaz

Kekik

Fesleğen

Taze soğan

Domates

Kereviz

Et ürünleri

Süt ürünleri

K vitaminlerine hemen göz atın.

Reklam

Uzun Bir Aradan Sonra Spora Dönerken Alabileceğiniz Takviyeler

0

Sakatlık, hastalık, motivasyon düşüklüğü ya da hayatın akışında odağınızı başka şeylere çevirmek zorunda kalmak… Herkesin spora ara verdiği dönemler olabilir. Ara vermek birçok insan için ürkütücü olsa da aslında kendinize zihinsel olarak dinlenme fırsatı tanımak da önemlidir.

Spora bırakmanın vücuda etkileri elbette var. Örneğin yoğun egzersiz sırasında kullanabileceğiniz maksimum oksijen miktarını olan VO2max oranı, sporu bıraktıktan yaklaşık iki hafta sonra %10 düşer. Hız ve yüksek yoğunluklu antrenman performansınız ise büyük ölçüde VO2 max oranınıza bağlıdır. Böyle bir düşüşte ise yeterli oksijeni taşıyamamak dayanıklılığınızı etkiler ve toparlanmanızı zorlaştırır. Fakat bu kötü haber değil. Çünkü kas hafızanız sizi yarı yolda bırakmaz. Sıfırdan başlamak zorunda kalmadan zindeliğinizi geri kazanabilirsiniz.

Bu konudaki kilit nokta antrenmana geri dönerken beklentilerinizi yönetmek ve gerçekçi hedefler belirlemektir. Antrenmanlarınızı çeşitlendirmek ve fitness rutininize kuvvet antrenmanı eklemek, dayanıklılığınızı artırmanıza ve yaralanma riskini azaltmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca düzenli beslenerek ve beslenme düzeninizi takviyelerle destekleyerek etkili sonuçlar alabilirsiniz.

Fitness Rutininize Geri Döndüğünüzde Kullanabileceğiniz Takviyeler

Spora Geri Döndüğünüzde Kullanabileceğiniz Takviyeler

Antrenmana aşina olan biri olarak beslenmenin kilit noktası olduğunun da farkındasınız. Doğru bir beslenme düzeni sonuçlarınızı etkiler ve kas hafızanızın kolayca geri gelmesine yardımcı olabilir. Ancak takviye kullanıp kullanmama durumu hedeflerinize bağlı olarak değişebilir. Vücut yağından kurtulmaya mı çalışıyor yoksa sadece eski gücünüzü kazanmaya mı çalışıyorsunuz? Cevabınıza göre ilerlemeniz için tüm seçeneklerle ilerliyor, hedefleriniz için spesifik seçimler yapmanıza yardımcı oluyoruz. Haydi gelin ve spora geri döndüğünüzde kullanabileceğiniz takviyelere bir bakalım.

Protein Tozu

Protein tozu popüler bir besin takviyesidir. Protein, kas oluşturmaya ve dokuyu onarmaya yardımcı olan temel bir makro besindir. Protein tozu kullanmak ayrıca kilo vermeye ve kasları güçlendirmeye yardımcı olabilir.

Protein kas büyümesi için gerekli olan bir makro besindir. Birçok sporcu ve fitness tutkunu, kuvvet antrenmanından sonra toparlanmaya yardımcı olmak adına protein tozu kullanır. Bu konuda yapılan 49 çalışmanın analizini sunan bir araştırma, kas toparlanması için protein takviyesinin kullanımını desteklemektedir (1). Araştırma, protein takviyelerinin, ağırlık kaldırma gibi direnç egzersizleri yapan sağlıklı yetişkinlerde kas boyutunu ve gücünü önemli ölçüde iyileştirdiğini belirtir.

Protein, kas büyümesine katkıda bulunmanın yanı sıra, hasarlı kasları ve dokuları onarmaya yardımcı olabilir. Sonuç olarak, sporcular egzersiz sonrası kas ağrılarının iyileşmesini hızlandırmak için protein tozu kullanabilirler.

Çalışmalar, egzersizden sonra protein takviyesi almanın kas hasarını azaltarak ve kas performansını ve kas protein sentezini iyileştirerek iyileşmeye yardımcı olabileceğini bildirmektedir (2).

Takviye Önerisi: Supplementler.com Whey Protein 500 Gr

Kreatin

Kreatin, egzersiz performansını artırmak için kullanılan popüler bir takviye çeşididir. 200 yıldır araştırılmakta olan bu takviye, bilimsel olarak en çok desteklenen takviyelerden biridir. Kreatin, hücrelerinizin en temel enerji biçimi olan ATP’nin üretilmesine yardımcı olur. Ne kadar çok kreatininiz varsa, yüksek yoğunluklu egzersiz sırasında kas hücreleriniz de bir o kadar fazla enerji üretebilir. Bu durum ise performansın artmasına neden olur (3). Kreatin, yüksek yoğunluklu egzersizlerde performansı yüzde 15’e kadar artırabilir (4).

Takviye Önerisi: Kingsize Nutrition Creatine Powder 1000 Gr

BCAA & Omega 3 Takviyelerinin Etkileri

BCAA

BCAA’lar, vücut tarafından üretilmeyen ve dışarıdan alınması gereken üç temel amino asit içerir: valin, lösin ve izolösin. Özellikle sporcular tarafından tercih edilen BCAA takviyesi, kas büyümesine sağladığı olumlu etki nedeniyle öne çıkar. BCAA’lar kas proteinlerinde bulunan esansiyel amino asitlerin %35’ini oluşturur (5).

Egzersiz sırasında BCAA tüketmek fiziksel ve zihinsel yorgunluğu azaltmaya yardımcı olabilir. Çalışmalar, egzersiz sırasında BCAA verilen kişilerin, plasebo verilenlere göre %15 daha az yorgunluk hissettiği bildirilmektedir (6,7). Ayrıca kas protein yıkımını engellemek için BCAA takviyesi kullanımını desteklemektedir (8,9).

Takviye Önerisi: Supplementler.com BCAA 2:1:1 300 Gr Aromasız

Omega 3

Yağsız kas kazanmak isteyen herkes için dikkate değer olan diğer takviyelerden biri omega 3 takviyesidir. Omega-3 yağ asitleri genel olarak vücudun yağ metabolizmasının daha iyi çalışmasını sağlar (10). Ayrıca kas sentezi oranını artırmaya yardımcı olur. Omega 3 sadece kas büyümesini ve yağ yakımını optimize etmekle kalmaz, aynı zamanda vücudunuzun sağlıklı kalmasına da katkı sağlar (11, 12).

Takviye Önerisi: Nature’s Supreme Omega 3 1000 Mg 100 Kapsül

Multivitaminler

Antrenman yaptığınızda vücudunuz ortalama bir insandan daha fazla mikro element ve vitamin kullanacaktır. Bu nedene eksikliklerin yerine konması gerekir. Dengeli bir şekilde meyve, sebze ve balık tüketiyorsanız bu konuda endişelenmenize gerek olmayabilir. Ancak beslenme düzenini bu şekilde yönetmek herkes için kolay değildir. Böyle durumlarda multivitamin takviyeleri ile beslenme desteklenebilir.

Takviye Önerisi: One Up Multivitamin 60 Kapsül

Reklam

Antrenman Sonrasına Özel Smoothie Tarifleri

0

Beslenme ve spor arasındaki ilişkinin önemi, birçok açıdan insan sağlığına fayda sağlamasıyla ön plana çıkıyor. Antrenman öncesi ve sonrası beslenmenize dikkat etmek; kaslarınızın daha iyi gelişmesine, kas yıkımının minimuma indirilmesine ve kendinizi daha enerjik hissetmenize yardımcı oluyor.

Egzersiz yaparken kaslarınız, özellikle yüksek yoğunluklu egzersizler sırasında vücudun tercih ettiği yakıt kaynağı olan glikojen depolarını kullanıyor. Antrenmandan sonra vücudunuz glikojen depolarını yeniden oluşturmaya ve kas proteinlerini onarmaya çalışıyor, böylelikle kas kütleniz de büyüyebiliyor. Egzersiz yaptıktan sonra doğru besinleri tüketmek ise vücudunuzun daha hızlı toparlanmasına yardımcı oluyor.

Ne Yenmeli?

Antrenman sonrası tüketeceğiniz her besinin farklı bir görevi bulunuyor. Dolayısıyla da ne tüketeceğiniz konusunda karar vermeden önce besin grupları hakkında bilgi edinmeniz de önemli.

Proteine ​​Öncelik Verin

Kasları onarmak ve yeniden inşa etmek için tam protein kaynaklarını seçmeye özen göstermenizi öneririz. Beslenmenize protein ağırlıklı yemekler ekleyerek katkıda bulunabilirsiniz. Proteinlere örnek olarak; süt, yoğurt, yumurta, peynir, yağsız et, balık, peynir altı suyu proteini, fındık ve tohumlar, soya gıdaları veya düşük şekerli protein barları verilebilir.

Kaliteli Karbonhidrat Tüketin

Proteinler kas büyümesini desteklerken karbonhidratlar da kaslarınızın iyileşmesine yardımcı olmasıyla ön plana çıkar. Antrenmandan sonra sağlıklı karbonhidratlar tüketerek kas iyileşme sürecinize katkı sağlayabilirsiniz. Çikolatalı süt, yulaf ezmesi, tam tahıllı makarna, tam buğday ekmeği, kinoa veya baklagiller; popülaritesini koruyan sağlıklı karbonhidratların arasında yer alıyor.

Ne Zaman Yenmeli?

Antrenman sonrası yemeğinizin zamanlaması da diğer etmenler kadar önemli.

Egzersiz yaptıktan sonra vücudunuzun glikojen ve proteini yeniden oluşturma yeteneğini artırmak için mümkün olan en kısa sürede karbonhidrat ve protein kombinasyonunu tüketmeniz önerilir. Antrenman sonrasında hafif ve sağlıklı besinler tüketmeyi seviyorsanız; smoothie’leri deneyebilir, birçok vitamin ve minerali de kısa sürede sindirim sisteminize dahil edebilirsiniz.

Antrenman Sonrası için 3 Smoothie Tarifi

Buğdaylı Smoothie

Buğday kepeği, B grubu vitaminleri bakımından zengindir. Yüksek lif ve düşük kalori içeriğiyle tok kalmaya ve kilo kontrolünü sağlamaya da yardımcı olur. Aşağıdak tarif, egzersiz sonrasında ihtiyacınız olan besin desteğini size sağlayabilir.

Malzemeler

1,5 orta boy donmuş muz

1 tatlı kaşığı şekersiz fıstık ezmesi

1 tatlı kaşığı şekersiz ham kakao

1 yemek kaşığı buğday kepeği

1 çay kaşığı kahve

100 ml protein süt

Süslemek için

10 adet çiğ fındık

1 çay kaşığı chia tohumu

Yarım orta boy donmuş muz

Yapılışı

Smoothie yapımı için tüm malzemeleri blender’a veya mutfak robotuna aktarın. Kıvamlı hâle gelene dek karıştırın ve üzerini süsleyin.

Vanilya ve Balkabaklı Smoothie

Değişik tat arayanların ve spor sonrası kendini dinç hissetmek isteyenlerin tercihleri arasında bulunan bu smoothie, özellikle bal kabağı mevsimi olan sonbaharda sıkça tercih ediliyor. Siz de tatlı zevkinizden vazgeçmeden yediklerinize dikkat etmek ediyorsanız, bu tarifi denemenizi öneririz.

Malzemeler

1 adet muz

1 avuç çilek

1 avuç ıspanak

5 adet ceviz

1 ölçek protein tozu

1 su bardağı su veya süt

Yapılışı

Tüm malzemeleri blender’a aktarın ve bir dakika boyunca kıvam alana kadar karıştırın.  Smoothie’nizde taze meyveler kullandıysanız isteğe göre buz da ekleyerek lezzetini artırabilirsiniz.

Kahve ve Fıstıklı Smoothie

Kahveden vazgeçemiyorsanız ve fıstık ile uyumunu merak ediyorsanız bu tarif tam size göre. Fıstık ezmesi, yüksek protein oranı sayesinde antrenman sonrası ihtiyaç duyduğunuz proteini size sağlayabilir.

Malzemeler

250 ml süt

100 ml soğutulmuş espresso

1 ölçek çikolata aromalı protein tozu

1 avuç ıspanak

2 yemek kaşığı fıstık ezmesi

Yapılışı

Tüm malzemeleri birleştirin ve bir dakika boyunca blender’da karıştırın. İçerisine ekstra tat katmak istiyorsanız, üzerine öğütülmüş fıstık ve rendelenmiş çikolata koyabilirsiniz.

Reklam

Whey Protei̇n vs. İzole Protein: Hangisi Size Uygun?

0

Sağlıklı beslenmeyi benimseyen, sporla ilgilenen veya sporu hayatının içerisinde bolca tutan fitness tutkunlarının protein içeren ürünler tükettiğine sıkça şahit oluyoruz. Fitness hedeflerine ulaşmak isteyen çoğu insan vücudunun ihtiyaçları doğrultusunda gerek protein, gerekse başka takviyeler kullanmayı tercih ediyor. Vücudun kas inşasına ve kilo kaybına yardımcı olan birçok yapı taşı var. Protein de önemli bir yapı taşı olarak biliniyor. Söz konusu protein olduğunda ise protein takviyelerinin farklı türleriyle karşılaşabiliyoruz. Whey protein ve izole protein de bu türlerin arasında yer alıyor.

Eğer siz de protein takviyelerini kullanmak istiyorsanız ancak hangi protein türünü kullanmanız gerektiği hakkında kararsızsanız detaylı bilgi edinerek seçiminizi kolaylaştırabilirsiniz.

Protein Nedir?

Proteinler vücudumuzun ana yapı taşları olarak açıklanabilir. Kasları, tendonları, organları, cildi, enzimleri, hormonları, nörotransmitterleri ve birçok önemli işleve hizmet eden çeşitli molekülleri üretmek için kullanılırlar. Ayrıca proteinler, bir ip üzerindeki boncuklar gibi birbirine bağlanan amino asitler adı verilen daha küçük moleküllerden oluşması ile bilinir.

Her gün et, balık, yumurta veya süt ürünleri gibi hayvansal ürünler yiyorsanız, muhtemelen yeterince protein alabilirsiniz ancak günümüz şartlarında yetersiz ve kötü beslenme gibi durumlar yüzünden yeterli miktarda protein alamıyor olabilirsiniz. Bunların yanı sıra spor yapıyorsanız ve fitness hedefleriniz varsa, almanız gereken protein miktarını artırmanız gerekebilir. Bu gibi durumlarda protein takviyeleri size yardımcı olabilir. Protein tozu takviyeleri de sıkça tercih edilen takviyelerden biridir. Önemli olan ise hangi protein türünü almak istediğinize karar vermenizdir.

Protein Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

Protein eksikliği, günlük protein alımınızın vücudunuzun gereksinimlerini karşılayamadığı zamanlar olarak açıklanabilir. Belirtileri takip ederek protein eksikliğiniz olup olmadığını kavrayabilirsiniz ancak en doğru sonuç için bir doktora danışmanız sizin için doğru olacaktır. Yine de yaygın olarak görülen protein eksikliği belirtilerinin arasında; saç, cilt ve tırnak deformasyonları, kas ve güç kaybı, karaciğer yağlanması, vücutta daha fazla ve sık enfeksiyon görülmesi, fazla iştah ile hızlı kilo alımı ve kemik sağlığının zayıfladığını simgeleyen kolayca kırılan kemikler gibi belirtiler bulunuyor.

Protein eksikliği veya fitness hedeflerine ulaşmak gibi etkenlerle karşılaşıldığında proteinin dışarıdan takviye olarak alınması da yaygın bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Protein, vücudumuzun birçok sürecinde önemli bir rol oynuyor.

protein

Kilo Kontrolünde Protein

Kilo vermek söz konusu olduğunda protein önemlidir. Bildiğiniz gibi kilo vermek için yaktığınızdan daha az kalori tüketmeniz gerekir. Protein tüketmek ise metabolizma hızınızı artırarak ve iştahınızı azaltarak yaktığınız kalori sayısını artırabilir. Yine de proteinin kilo kaybına en önemli katkısı, muhtemelen kalori alımında azalmaya yol açan iştahı azaltma yeteneğidir. Protein tokluk hissi vermede yağ veya karbonhidrattan daha iyi bir seçenek olabilir. Dolayısıyla protein barlar bu durumda popülaritesini korumaya devam ediyor.

Konu hakkında daha çok bilgi için “Protein Alımını Artırma Yolları” adlı yazımıza göz atın.

protein

Kas İnşasında Protein

Protein, kas ve güç kazanmanıza yardımcı olabilmesiyle ön plana çıkıyor çünkü kaslarımız büyük ölçüde proteinden yapılıyor. Aslında çoğu vücut dokusunda olduğu gibi, kaslar da dinamiktir ve sürekli olarak parçalanıp yeniden inşa edilmesiyle bilinir. Tıpkı kilo verme sürecinde harcadığınızdan daha az kalori almanız gerektiği gibi, kas kazanmak için de vücudunuzun parçaladığı protein miktarından daha fazla kas proteini almanız gerekir. Bu nedenle, kas yapmak isteyen insanlar egzersiz yapmanın yanı sıra genellikle daha fazla protein tüketirler.

Whey Protein Nedir?

Peynir altı suyu olarak da karşınıza çıkabilir ve peynir üretimi sırasında sütten ayrılan bir sıvı olarak bilinmektedir. Peynir altı suyunun protein kısmına peynir altı suyu proteini denir.

Sıvı toplandıktan sonra karbonhidratlar, yağ, su ve diğer bileşenler çıkarılır. Kalan protein daha sonra spreyle kurutularak toz haline getirilir.

protein

Whey Protein Faydaları

Kan Basıncını Düşürebilir

Anormal derecede yüksek tansiyon (hipertansiyon), kalp hastalığı için önde gelen risk faktörlerinden biridir. Günümüze kadar süt ürünleri tüketimini düşük kan basıncıyla ilişkilendiriliyor. Araştırmaların sonucunda kesin bir kanıt olmasa da kan basıncı ile whey protein arasındaki olumlu ilişki hala araştırılmaya ve test edilmeye devam ediyor.

Vücudun İhtiyaçlarını Karşılar

Peynir altı suyu protein tozu, proteinin yapı taşları olan dokuz temel amino asidin tümünü genellikle içerdiğinden tam bir protein olarak kabul ediliyor. Ayrıca kas gelişimi için önemli olan zincirli amino asitler (BCAA’lar) olan lösin, izolösin ve valin de içermesiyle ön plana çıkıyor.

Kas Gelişimini Hızlandırır

Whey proteini kandaki insülin seviyesini diğer proteinlerden daha fazla yükseltebildiği için hücrelere daha hızlı glikoz ve amino asit nüfuz etmesini sağlayarak kasların büyümesini hızlandırabilir.

protein

İzole Protein Nedir?

İzole kelimesinin sözlük anlamı “yalıtılmış” olarak açıklanabilir. İzole protein ise; protein oranı daha yüksek, karbonhidrat, yağ ve laktoz içeriği bakımından yalıtma işlemine tabi tutulmuş ürünlere verilen isim olarak biliniyor. Geçtiği ek üretim süreci nedeniyle genellikle daha maliyetli olmasıyla da ön plana çıkıyor.  Bu işlem sonucunda içerikteki karbonhidrat, laktoz ve yağ oranları düşerken protein oranı yükselir.

İzole Proteinin Faydaları

Hızlı Etki Yaratabilir

İzole proteinler, kolay sindirim özelliği sayesinde hızlı kana karışmasıyla ön plana çıkıyor. Bu özelliği sayesinde ise kas yıkımını engelleyebiliyor. Bunların yanı sıra izole proteinler, düşük yağ ve karbonhidrat oranı sayesinde kilo kontrolü yapmak isteyenlerin yağlanmadan kas kütlesi kazanmalarına da yardımcı olabiliyor.

Laktoz İntoleransına İyi Gelebilir

İzole protein daha düşük karbonhidrat içeriğine sahip olmasının yanı sıra, whey proteinden daha düşük laktoz içeriğine de sahiptir. Bu durum, laktoz intoleransı olanlar için daha iyi bir seçenek olabilir. Sindirim açısından da olumlu etkileri olduğunu söyleyebiliriz.

Kas Kütlesinin Korunmasına Yardımcı Olabilir

Spor yapan bireylerde kas kütlesinin korunması büyük önem taşıyor. İzole protein ise whey protein ile karşılaştırıldığında kas kütlesinin korunmasına daha fazla yardımcı olabilir. Kolay sindirim özelliği ile hızla kana karışma ayrıcalığı bulunan izole protein, bu sebeple kas yıkımını azaltabilir ve kas kütlelerinde artışa olanak sağlayabilir.

En iyi protein tozu ürünleri için tıklayın!

Reklam

Gözü Kapalı Alabileceğiniz Piyasadaki En İyi 5 Protein Tozu

10

Protein Tozu Nedir?

Protein tozu, halihazırda en çok tercih edilen supplementtir. Çünkü vücut için gerekli günlük protein ihtiyacı, yalnızca besinlerden karşılanamayabilir. Sporla ilgileniyorsanız kas gelişiminde önemli bir role sahip olan proteinleri vücuda yeterli miktarlarda alabilmek için, protein tozu takviyelerine ihtiyaç duyulabilir.

Neden Protein Tozu Kullanmalıyız?

Protein tozları, özellikle spor yapan ya da sağlıklı beslenme konusuna ilgi duyan insanlar arasında çok popüler bir takviye olarak bilinir. Farklı çeşitli kaynaklardan yapılan çok sayıda protein tozu türü vardır. Çok fazla seçenek olduğundan, hangisinin en iyi sonucu vereceğini belirlemek zor olabilir. En iyi tercihi yapabilmek adına bazı bilgileri öğrenmekte fayda var.

Hızlı Emilim Sağlar

Günlük protein ihtiyacını karşılamaya yardımcı olarak kaslardaki protein sentezi hızını artırmasının yanı sıra protein tozu, hızlı emilime sahip olması sebebiyle de tercih edilmektedir. Özellikle antrenman sonrası protein ihtiyacını karşılarken, hızlı emilime sahip protein kaynaklarına yönelmek kas gelişimi açısından daha etkili olabilir. Protein tozları da hızlı emilime sahip protein kaynakları arasında nadir bulunan alternatiflerden biridir (1).

Kas Gelişimini Etkiler

Protein tozlarının içerisinde bulunan amino asitler, hızlıca kaslara ulaşıp kaslardaki protein sentezini artırarak toparlanma ve büyüme sürecine yardımcı olabilir. Bu nedenle kas gelişimi amaçlayan kişiler genelde sık sık protein tozu tüketmektedir.

Kullanımı Pratiktir

Tüketimi kolay, hızlı ve pratik olan protein tozları öğün hazırlamaya saatler harcamak istemediğiniz zamanlara iyi bir alternatif olabilir. Antrenmanda geçirilen süreden daha fazla süreyi yemek hazırlamaya harcamak istemeyen pek çok sporcu, protein ihtiyacının bir kısmını daha pratik olduğu için protein tozlarından karşılıyor.

Diyet Dostudur

Protein tozunun kas yapması veya kasları şişirdiği algısı günümüzde çok duyulsa da aslında doğru bir bilgi değildir. Şişmeyi veya zayıflamayı belirleyen etkenin kaloriler olduğu bilinmektedir. Proteinler ise diyet yaparken avantaj sağlamasıyla ön plana çıkmaktadır. Düşük kalorili diyetler bilindiği gibi protein kaynaklı beslenmeye önem vermektedir. Bu gibi sebeplerden ötürü protein tozu diyet dostu diyebiliriz. Bu sayede shake olarak veya yiyeceklere ekleyerek, protein tozu ile protein oranı yüksek ara öğünler oluşturabilirsiniz. Yiyeceklerin protein oranı düşükse, lezzeti bozmadan diyete uygun tarifler hazırlayabilirsiniz.

Yüksek Kalitede Proteindir

Kas kütlesi artışına katkı sağlamaya yardımcı besinlere beslenmenizde yer vermek istiyorsanız, hızlı ve pratik şekilde protein tüketebilmek istiyorsanız, lezzetli ve diyete ara öğün alternatifi arayışındaysanız, protein tozu takviyesi kullanmayı düşünebilirsiniz.

Buradaki en kritik konu ise “En iyi protein tozu markası hangisidir?” sorusunun en doğru cevabını bulabilmektir. “En pahalı protein tozu en iyisi midir?” sorusu daima akıllara takılsa da tahmin edeceğiniz üzere piyasadaki en iyi protein tozu sorusuna cevap olma niteliği taşımaz. Journal of Food Science’ta yayımlanan bir araştırmaya göre whey proteini, amino asit içeriği ve hızlı sindirilebilirliği nedeniyle en yüksek kalitede proteinlerden biri olarak sayılmaktadır. İyileşmesi, yeniden yapılandırılması ve büyümesi için kaslarınıza yardımcı olmak için hızlı bir şekilde çalışır (2).

En kaliteli protein tozu seçimini kolaylıkla yapabilmeniz adına bu listeyi sizler için hazırladık.

En İyi Protein Tozları

 1. Weider Premium Whey

Oldukça popüler protein tozlarından olan Weider Premium Whey, benzersiz lezzetteki aroma seçenekleri ve kaliteli ham maddesi ile sektörde ön plana çıkıyor.

Ayrıca Weider, kolaylıkla çözünebilen bir protein tozu olması sebebiyle de sık sık tercih ediliyor. BCAA ve izole protein oranının fazla olması ise diğer sevilen özelliklerinin arasında yer alıyor.

Tek servisinde 23 gram protein bulunan Weider Whey Protein, toplamda 77 servis bulunduruyor.

Sektörde en çok tercih edilen Weider Premium Whey ürününü inceleyin!

 2. Muscletech Nitro-Tech %100 Whey Gold Protein

Sporcular için ürettiği kaliteli ürünleri ile sektörde adından söz ettiren Muscletech, protein tozu ürünlerini geliştirmeye devam ediyor. Muscletech Nitro-Tech %100 Whey Gold Protein ürünü, peptit ve izole whey ağırlıklı ham madde içermesi ile ön plana çıkıyor.

Ayrıca, 5.5 gram BCAA içermesi ile sporcuların ihtiyaç duyduğu bileşenleri bünyesinde barındırıyor ve ilave aktif bileşen içermemesi ile de sıkça tercih ediliyor.

Tek servisinde 24 gram protein bulunan Muscletech Nitro-Tech %100 Whey Gold Protein, 71 servisten oluşuyor.

Muscletech Nitro-Tech %100 Whey Gold Protein ürünü için hemen tıklayın!

3. Scitec Whey Professional Whey Protein

Farklı damak tatlarını hedef alarak aroma alanında geniş bir yelpazeye sahip Scitec Whey Professional Whey Protein ürünü, çoğu tüketicinin aradığı lezzet skalasını yakalamasıyla ön plana çıkıyor.

Amino asit desteği sağlayan bu ürün, sektörde bulunan çoğu protein tozuna karşın zengin formülü sayesinde tercih ediliyor. Glutamin, lösin ve taurin amino asitlerini içeren Scitec Whey Professional Whey Protein, Avrupa’nın en çok satan protein tozu olarak biliniyor.

Scitec Whey Professional Whey Protein, 78 servisten oluşması ile uzun bir kullanım ömrüne sahip ve her servisinde 22 gram protein içeriyor.

Scitec Whey Professional Whey Protein ürününü hemen inceleyin.

4. Supplementler.com Whey Protein

Avrupa standartlarında üretim faaliyetlerini gerçekleştiren supplementler.com, kendi bünyesinde ürettiği whey protein ürünü ile sporcuların yanında olmayı amaçlıyor.

Ham madde kalitesiyle dikkat çeken, besinlere kolay karışması sayesinde ön plana çıkan ve bütçe dostu oluşu ile sıkça tercih edilen bu ürün, farklı aromalara da sahip.

Supplementler.com Whey Protein, 66 servisten oluşan içeriğinde 23 gram protein içeriyor. Bunların yanı sıra %23 BCAA oranına da sahip.

Supplementler.com Whey Protein ürününü hemen incelemek için tıklayın!

5. Hardline Whey 3 Matrix

Türkiye’nin en çok tercih edilen protein tozlarının arasında yer alan Hardline Whey 3 Matrix, Türk bir firma olan Hardline’ın en çok satan protein tozlarından biri olarak biliniyor.

Hem izole hem hidrolize hem de konsantre whey protein içermesi sebebiyle “3 Matrix” ismini alan bu formül oldukça zengin. Özel olarak geliştirilen zengin içeriği, bulk dönemine daha çok hitap ediyor olmasıyla ön plana çıkıyor.

Kreatin, glutamin ve BCAA bakımından da güçlü bir içeriğe sahip olan 3Matrix, ihtiyacınız olan her desteğin tek formülde toplanmış hali olarak nitelendirilebilir.

52 servisten oluşan bu ürün, her servisinde 37 gram protein, 3 gram kreatin, 5.4 gram glutamin ve 8.4 gram BCAA sunuyor.

Hardline Whey 3 Matrix ürününü incelemek için tıklayın.

Reklam

İyi Bir Sindirim için İpuçları

0

Sindirim, günlük hayatımızı etkileyebildiği gibi her alanda insan sağlığının önemli adımlarından biri olarak sayılıyor. Vücudun en karmaşık ve kapsamlı parçalarının arasında yer alan sindirim sistemi, bazı durumlarda olumsuz etkiler yaratarak günlük aktivitelerin gerçekleştirilmesini engelleyebiliyor. Dahası, ileri boyutlarda hastalıkların da davetçisi olabiliyor.

Ne yediğimiz kadar, nasıl yediğimiz de sindirim sistemini etkileyen en önemli faktörlerden biri. Bu sistem vücudumuzun temel besinleri emmesine yardımcı olurken, boşaltım sistemiyle de doğrudan iletişim içinde bulunuyor. Dolayısıyla; yemek düzeninizi ayarlamanın yanı sıra yemek yeme alışkanlıklarınızı da gözden geçirerek sindirim sisteminizin iyi çalışmasına yardımcı olabilirsiniz.

Aşağıdaki yöntemleri göz önünde bulundurarak sindirim sisteminize iyilik yapabilir, daha iyi çalışması için ilk adımı atabilirsiniz.

sindirime iyi gelen ipuçları

Yemek Yerken Oturun

Sindirimi etkileyen etkenlerin başında yemek yerken hangi pozisyonda olduğunuz geliyor. Siz yemek yerken hangi pozisyonda oluyorsunuz? Hepimizin ilkokul veya lise yıllarında ayakta yemek yediği dönemleri elbette ki olmuştur. Günlük hayatın karmaşasında hızlıca yiyebilmek ve daha az zaman harcamak amacıyla ayakta yemek yemek normalleştirilse de aslında yapılmaması gereken bir aktivite.

Araştırmalar, ayakta yemek yemenin sorunlara yol açabileceğinden bahsediyor. Ayaktayken daha çok acele etmemiz ve hızlı yememiz sindirim problemlerine yol açabilir. Hazımsızlık gibi problemlerin ana kaynağı genel olarak hızlı yemek yemenin bir getirisi olarak açıklanıyor. Yine araştırmalarda, yemekten hemen sonra oturma veya uzanmanın oturmayanlara göre daha hızlı sindirim gerçekleştirdiği bahsedilmekte.

Yemek Yerken Oturmanın Faydaları

Daha doğru bir sindirim sağlar: Ayakta yemek yerken acele edeceğiniz için daha hızlı yemek yemek zorunda kalabilirsiniz. Oturarak yemek yerseniz daha yavaş ve daha odaklı bir şekilde yemeğinizi yiyebilir, böylelikle sindirim sisteminize iyilik yapabilirsiniz.

Duruşunuzu düzeltir: Yemek yerken gerçek duruşunuzu korumak postür bozukluklarının önüne geçebilmek için önemli bir adımdır. Yemek yerken doğru bir duruş, kaslarınızda, eklemlerinizde, dizinizde, sırtınızda, boynunuzda ve ellerinizde daha iyi hareket kabiliyeti sağlayacaktır.

sindirime iyi gelen ipuçları

Yemekleri Çok Çiğneyin

Sindirim süreçleri ağzımızın içinde başlıyor ve dolayısıyla yiyeceklerin çiğnenmesi sindirim süreçlerinde önem taşıyor. Dişlerimiz yiyecekleri daha küçük parçalara ayırıyor, böylece sindirim sistemimizdeki enzimler yediklerimizi daha iyi parçalayabiliyor. Çiğneme yöntemi ise bu enzimlerin az veya çok olmasıyla bağlantılı olabiliyor.

Bunların yanı sıra yemeğinizi iyice çiğnediğinizde, katı yiyecekleri ince bağırsağınıza giren sıvı karışıma dönüştürmek için mideniz daha az çalışıyor. Böylelikle sindirimin kolaylaşmasının önü açılabiliyor.

Yemeğinizi İyi Çiğnemenin Faydaları

Yeterli enzim üretimine destek olabilir: Yemeğinizi iyice çiğnemek, sindirim için bol miktarda tükürüğünüz olmasını sağlar. Bu, hazımsızlık ve mide ekşimesi gibi semptomların önlenmesine yardımcı olabilir.

Stresten arındırabilir: Çoğu araştırma çiğneme eylemi ile stres arasındaki bağlantıyı araştırmaya devam ediyor ve bu araştırmaların sonucunda çiğnemenin stresi azalttığından bahsediliyor. Bu durum hem sizin için hem de mideniz için önem taşıyor, sindirimi kolaylaştırabiliyor.

Bağırsak emilimine destek olabilir: Yemeğinizi iyi çiğnemek tükürük üretiminizi artıracağı için midenizdeki tükürük miktarını da doğal olarak artırabilir. Böylelikle bu sıvı katı yiyeceklerle iyice karışarak bağırsaklarınızdan sorunsuz bir şekilde geçmesine olanak tanıyabilir.

Çiğnemenin önemini anlatan yazımıza göz atın!

sindirime iyi gelen ipuçları

Yemek Yerken Yanında İçecek İçmeyin

Modern beslenme süreçleri ilerledikçe meşrubat çeşitleri de artarak reyonlarda yerini almaya devam ediyor. Artık çoğu insan yemek yerken yanında sıvı tüketmeyi daha çok tercih ediyor ancak uzmanlar tam tersini söylüyor. Yemeklerle birlikte içilen sıvıların yemeğin, mide asidi ve sindirim enzimleriyle temas süresini azalttığı ve daha az sindirim sağladığı düşünülüyor

Bunların yanı sıra sıvı tüketimi mideye hacim katmasıyla biliniyor ve bu durum yemekle beraber tüketildiğinde mide basıncında değişikliklere yol açabiliyor. Bu değişim hazımsızlık, bulantı, gaz gibi problemleri de beraberinde getirebiliyor. Dolayısıyla iyi bir sindirim için yemekler ile sıvı tüketimi önerilmiyor.

Yemek Yerken Sıvı Tüketmemenin Faydaları

Midenizin asit dengesini koruyabilir: Yemekle beraber su veya meşrubat tüketmek midenizdeki asit seviyesinin azalmasına neden olabilir. İçecek tercih etmeden yemek yemeniz ise mide asidinizin dengede kalmasına yardımcı olabilir.

Kilo kontrolüne yardımcı olabilir: Vücudunuz yiyecekleri yeterince sindiremediğinde onu yağa dönüştürerek daha fazla kilo almanıza yol açabilir. Bu durumda yemekle beraber su veya içecek tüketmek vücudun insülin salgılamasına neden olarak daha fazla kilo almanıza neden olabilir. Dolayısıyla içecek tüketmeden yemek yemek, kilo kontrolünün sağlanmasına destek olabilir.

Mide rahatsızlıklarının önüne geçebilir: Yemekle beraber sıvı tüketmek mide ekşimesi gibi problemlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Bu durumda sıvı tüketmeden yemek yemek midenizin daha rahat sindirmesine olanak tanıyabilir.

sindirime iyi gelen ipuçları

Su Tüketiminizi Düzenleyin

Yemekle beraber su veya içecek tüketiminin etkileri bazı problemlere yol açabiliyor ancak bu dehidre olmanız anlamına gelmemeli. Su tüketimi; sindirimden ziyade normal kişisel sağlığı da büyük oranda etkileyen faktörlerden biri. Kilo kontrolü, cilt sağlığı gibi konularda su tüketiminin önemini uzmanlardan duyuyoruzdur. Sindirimin iyi gerçekleşebilmesi ve bunun uzun süreli bir faydaya dönüşebilmesi için su tüketiminizi düzenlemenizi ve yeterli miktarda su tüketmenizi tavsiye ederiz.

Düşük su tüketimi kabızlık gibi sindirim problemlerinin oluşmasına zemin hazırlayabiliyor. Çoğu uzman yaklaşık 1,5- 2 litre su tüketimenin öneminden bahsetmeye devam ediyor. Suya ek olarak bitki çaylarını da beslenme düzeninize ekleyebilir, dehidrasyon riskini ortadan kaldırabilirsiniz.

Yeterli Su Tüketmenin Faydaları

Sindirimi düzenleyebilir: Su, yediğiniz besinlerin parçalanmasına yardımcı olarak sindirim sisteminin daha iyi çalışmasını sağlayabilir. Bu durum ise sindirim sisteminizi düzenleyebilir.

Bağırsak sağlığına iyi gelebilir: Kabızlık, bağırsak tembelliği gibi sindirim sorunlarının ana nedenlerinden biri su tüketiminin azlığı olarak söylenebilir.

Tükürük üretimine katkı sağlayabilir: Ağzınıza bir yiyecek alıp çiğnemeye başladığınızda tükürük bezleri, daha fazla tükürük üretip besinleri parçalamanıza yardım eder. Ağız kuruluğu ise dehidrasyonun belirtilerinden biri olarak biliniyor. Bu durum sindirimin zorlaşmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla gün içinde yeterli su tüketimi sindirme süreçlerinizi iyileştirebilir.

sindirime iyi gelen ipuçları

Gece Geç Saatte Yemek Yemeyin

Gece bir film izlerken atıştırmanın keyfi başka. Geç saatlerde midenizin dinlenmesine izin vermemek ise bazı sorunları beraberinde getirebilir. Gece geç saatlerde yemek yemek ve sonra uyumak için uzanmak mide ekşimesine ve hazımsızlığa neden olabilir. Uzmanlar vücudumuzun yediklerini sindirmesi için belirli bir zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Bunlara ek olarak, yattığınızda midenizin içeriği yükselebilir ve bu durum mide ekşimesine neden olabilir. Yemek yedikten sonra uzanmak, reflü semptomlarındaki artışla ilişkili olabilmektedir. Dolayısıyla geç saatlerde yemek yemek sağlığınız açısından farklı etkilere sebep olabilir.

Gece Yemek Tüketmemenin Faydaları

Uyku kalitesini artırabilir: Gece yemek reflü şikayeti olmaksızın stres hormonlarının ve sindirimin aktif olması nedeni ile uyku kalitesinde azalmaya neden olabilir. Bu durumu engellemek için gece yemek yememek uzmanlar tarafından önerilen yolların başında yer alıyor.

Vücudun doğal akışını dengeleyebilir: Araştırmacılar, gece geç saatte yenen bir yemeğin, vücudun yavaşlaması gereken zamanda ‘yüksek alarm’ durumuna geçmesine neden olabileceğini söylüyor. Eğer vücudun doğal akışını korumak istiyorsanız yemek saatlerinizi yatmadan 2 saat evvele göre ayarlayabilirsiniz.

Kalp sağlığına iyi gelebilir: Araştırmalar, insanların tansiyonlarının uyku sırasında yaklaşık %10 oranında düştüğünü gösteriyor ve akşam 7’den sonra yemek yiyerek kalp krizi ve felç geçirme olasılığını artırdığına dair bilgiler çoğu araştırmalarda yer almaya devam ediyor. Kalp sağlığınızı korumak için ise yemek saatlerinizi düzenleyebilir, tansiyonunuzu artıracak gıdalardan uzak durabilirsiniz.

sindirime iyi gelen ipuçları

Bonus: Probiyotik Kullanın

Prebiyotik ve probiyotikler sindirim sistemini etkileyen takviyelerin arasında yer alıyor. Eğer sindirim problemi çektiğinizi düşünüyorsanız veya sindirim sisteminizin daha iyi çalışmasını istiyorsanız doktorunuza danışarak prebiyotik veya probiyotik takviyesi almayı düşünebilirsiniz.

Sektörde öncü markaların sindirim ve probiyotik takviyesi ürünlerine göz atmak için tıklayın!

Reklam

Sebze Olarak Bilinen 6 Meyve

0

Sebzelerin Türk mutfağındaki yeri yadsınamaz. Neredeyse her yemeğin içerisine eklenen sebzeler, kaliteli tarım uygulamalarının da gelişmesi ile daha da fazlalaştı. Yemeklere lezzet katan bu sebzeler, artık neredeyse her diyetin içerisinde bulunuyor. Sebzeler ve meyveler hakkındaki bilgilerimiz ise miras yoluyla büyüklerimizden bize kalsa da araştırıp öğrenmenin ve yediğimiz besinlerin kökenine inmenin elbette ki faydası var.

Bazı sebzelerin aslında meyve olduğunu biliyor muydunuz? Eskilerden günümüze sebze olarak aktarılan bu besinler, biyolojik olarak meyve olması ile dikkat çekiyor.

İşte sebze olarak bilinen o meyveler…

Sebze

Bezelye

Yeşil bezelye; pisum sativum bitkisi tarafından üretilen baklalardan gelen küçük, yuvarlak tohumlar olarak açıklanabilir. Bezelye aslında sebze olarak bilinse de meyve olan mucizevi besinlerin arasında yer alıyor. Öyle ki bu meyve yüzyıllardır insan beslenmesinin önemli bir parçası ve tüm dünyada tüketiliyor.

Bununla birlikte, bezelyenin genellikle sebze olarak pişirildiğini ve satıldığını görmekteyiz. Birçok salataya ve yemeğe de yardımcı besin olarak eklenebilen bezelye, nişasta açısından da zengin olması sebebiyle nişastalı besinler familyasında yer alıyor. Ülkemizde ise farklı yörelerde yetişen farklı adlarda bezelyeler bulunuyor. Sebze olarak bilinen bir meyve olan bezelyenin faydalarına ve özelliklerine gelecek olursak…

Bezelyenin Faydaları

Mide hastalıklarını önleyebilir: Bezelye, sahip olduğu polifenoller sayesinde mideye zarar verebilecek bakterilerin oluşmasını engelleyebilir.

Cildin yenilenmesine yardımcı olabilir: Alfa karoten bakımından zengin olan bezelye, zengin içeriği sayesinde ciltteki yağlanmayı azaltarak cildin yenilenmesine yardımcı olabilir.

Kan şekerini dengeleyebilir: Bezelye, lif ve protein içermesi sayesinde karbonhidrat içeren besinlerin karşısında ani kan şekeri yükselmesini engelleyerek, kan şekerine daha iyi gelebilir.

Beyin hücrelerini koruyabilir: Bezelye, beyin hücrelerinin korunmasında önemli olan A ve K vitaminlerini içerir ve böylece beyin hücrelerinin korunmasına yardımcı olabilir.

Metabolizmayı hızlandırır: Bezelye, yapısındaki lifler sayesinde zayıflamak isteyenler için oldukça etkili bir besin olarak bilinir. Ayrıca, metabolizmayı canlandırıcı bir etkiye de sahiptir.

Karides ve bezelyeli, besleyici salata tarifi için hemen tıklayın!

Sebze

Bal Kabağı

Tatlısından yemeğine, salatasından tohumuna kadar her yerde kullanılan bal kabağı, günümüzün en değerli yiyeceklerinin arasında yer alıyor. Bal kabağı, salatalık ve kavun ile aynı bitki ailesinde bulunan bir besin olmasıyla biliniyor. Tıpkı bezelye gibi bal kabağı da aslında sebze olarak bilinen bir meyve.

Bal kabakları genellikle yuvarlak ve turuncu formda bulunuyor. Bunların yanı sıra büyüklük, şekil ve renk çeşidine bağlı olarak türü değişebiliyor. Ayrıca bu meyve pürüzsüz ve kalın bir dış kabuğa ve yapraklı bitkisine bağlanan bir sapa sahip. Bununla birlikte, Antarktika hariç tüm kıtalarda dünya çapında da yetiştiriliyor. Bal kabağının faydaları ise insan sağlığında önemli bir yere sahip.

Bal Kabağının Faydaları

A vitamini içerir: Bal kabağı size kısmen A vitaminine dönüştürülen yüksek dozda beta karoten verir. A vitamini vücudunuzun enfeksiyonlarla savaşmasına yardımcı olabilir.

Kalbe iyi gelebilir: İçerdiği potasyum sayesinde bal kabağı, yüksek tansiyon ve kan kolesterol düzeylerini düşürmeye yardımcı olabilir.

Sindirim sistemini düzenleyebilir: İyi bir lif kaynağı olan bal kabağı hem kalp hem de bağırsak sağlığı açısından büyük önem taşır. Lifler sayesinde sindirim ve boşaltım sisteminin gelişmesine yardımcı olabilir.

Hücre yenilenmesini artırabilir: Düzenli bal kabağı tüketimi hücre yenilenmesi sağlarken kansızlığa da iyi gelebilir.

Cilde iyi gelebilir: İçerisinde yüksek miktarda bulunan karotenoidler sayesinde bal kabağı, diyet yağı ile tüketildiğinde ciltte pigmentasyon gelişimine katkı sağlayabilir ve cildin parlak görünmesine yardımcı olabilir.

Tarif önerisi: Sağlıklı Beslenenler İçin Tatlı Atıştırmalık Tarifi: Balkabaklı ve Yoğurtlu Müsli

Sebze

Yeşil Biber

Anavatanı Güney Amerika olan biber, 16. yüzyıldan beri sofraları süslemeye, kahvaltılara ve yemeklere konuk olmaya devam ediyor. Her mevsim tezgahlarda bulabileceğimiz renk renk, çeşit çeşit, acı-tatlı biberler de sebze olarak bilinen meyvelerin arasında yer alıyor. Özellikle yeşil tatlı biberler veya dolmalık biberler en sık tüketilen biberlerin arasında bulunuyor ve onlarca biber türü de bu biberleri takiben tüketilmeye devam ediyor. Dolmalık biberler kalın duvarlara sahip yapısıyla çan şeklinde bulunuyor ve kırmızı, sarı ve mor dahil olmak üzere çeşitli renklerden oluşabiliyor.

Yemeklerin başkahramanlarından biri olan biberin insan sağlığına faydaları ise oldukça önemli.

Biberin Faydaları

Beyne iyi gelebilir: İçerisinde bulunan karnosik asit sayesinde hafızayı güçlendir. Beynin işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesine katkıda bulunabilir.

Hastalıklardan koruyabilir: Antioksidan özelliği sayesinde biber, özellikle kış aylarında görülen nezle ve grip gibi hastalıkların hem önlenmesine hem de tedavisine yardımcı olabilir.

Bağırsaklar için yararlı olabilir: Biber, bağırsak sağlığı için gerekli olan iyi bir lif kaynağı olarak tanımlanabilir. Günlük beslenmenize ekleyeceğiniz biber ile günlük lif ihtiyacınızın bir kısmını karşılamanız mümkün.

Kalp ve göz sağlığını geliştirebilir: Diyetinize yeşil tatlı biber gibi daha fazla meyve ve sebze eklemek, kalp ve göz sağlığınızı geliştirmeniz açısından size yardımcı olabilir. Özellikle yeşil dolmalık biber, göz sağlığı için gerekli olan lutein açısından zengin olmasıyla biliniyor.

Kilo kontrolüne yardımcı olabilir: Zayıflamaya yardımcı olma özellikleri taşıyan biber, uygun miktarda tüketildiği takdirde daha uzun süre boyunca tok kalınmasına yardımcı olabilir.

Sebze

Mısır

Pizzalara yakışan, başlıca salatası olan, patlatılıp yenebilen ve daha birçok yemeğin yardımcı besini olan mısır; dünyada yetiştirilen en popüler mahsullerin arasında yer alıyor. Mısır da tıpkı bezelye ve biber gibi aslında meyve olan ve sebze olarak bilinen bir besin. Hatta günümüzde koçanı üzerinde yediğiniz gibi bütün mısır bir sebze olarak kabul ediliyor. Mısır çekirdeğinin kendisi ise bir tahıl olarak kabul ediliyor ve tam bir tahıl olduğundan bahsediliyor. Ancak; patlamış mısır dahil birçok tahıl aslında bilimsel çalışmalarda meyve olarak kabul ediliyor.

Mısır farklı türlerden oluşuyor ve en popüler mısır türleri tatlı mısır, Hint mısırı ve tarla mısırı olarak sıralanıyor. Mısırın özellikleri ve faydaları ise oldukça çeşitli.

Mısırın Faydaları

Göz sağlığının korunmasını destekleyebilir: Antioksidanların, özellikle de zeaksantin ve lutein gibi karotenoidlerin beslenme yoluyla alınması göz sağlığının korunmasına yardımcı olabilir. Mısır; lutein ve zeaksantin maddeleri bakımından zengin bir besin olarak tanımlanabilir.

Bağışıklık sistemini koruyabilir: Antioksidan bakımından zengin bir besin kaynağı olan mısır, bu özelliği sayesinde bağışıklık dostu besinlerin arasında yer alıyor.

Kan şekerini dengeleyebilir: Glisemik indeksi düşük olması sebebi ile mısır, kan şekeri seviyesini korumaya yardımcı olabilir, ani kan şekeri dalgalanmalarının önüne geçebilir.

Mineral bakımından zengindir: Mısır; fosfor, magnezyum, demir ve bakır gibi minerallere sahiptir. Bu mineraller kemiklerinizin gelişimine de yardımcı olabilir.

Kalp sağlığına iyi gelebilir: İçerisinde optimal yağ asidi bulunan mısır, kötü kolesterol seviyesini düşürmeye yardımcı olabilir. Bu sayede de damar tıkanıklıklarını önleyebilir veya kan basıncını doğru bir seviyede tutmaya yardımcı olabilir.

Mısır içeren fit salata tariflerini hemen deneyin!

Sebze

Avokado

Besleyici ve lezzetli avokado, dünyadaki birçok evin mutfağına renk katmasıyla ön plana çıkıyor. Meksika ve Orta Amerika’ya özgü olduğu bilinen avokado, modern beslenme yöntemlerinin genellikle başrolü olmaya devam ediyor. Dünyanın her yerinde yetiştirilen bu besin, sebze olarak bilinen meyvelerin de arasında yer alıyor.

Avokadolar, son derece besleyici oldukları ve çeşitli faydaları olduğu için sağlık ve zindelik dünyasında son derece popüler olan besinlerin başında geliyor. Besin değerleri açısından da zengin olan bu meyvenin faydaları diyetleri destekler seviyede önemli.

Avokadonun Faydaları

Saç sağlığını iyileştirir: İçerisinde bulunan vitamin ve yağlar sayesinde avokado, saçların ihtiyaç duyduğu takviyeyi sağlayabilir ve sağ sağlığını iyileştirebilir.

Bağışıklık sistemine iyi gelebilir: A, B, C ve E vitaminlerini barındıran avokado, bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve mevsim geçişlerinde hastalıklardan koruyabilir.

Ağız sağlığını koruyabilir: Avokado antibakteriyel maddeler içermesi ile ön plana çıkar ve bu özelliği ile ağız içinde oluşan bakterilerin temizlenmesini sağlayabilir. Çürük ve ağız kokusuna karşı da avokadonun uzmanlar tarafından önerildiği de biliniyor.

Cilt hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olabilir: E vitamininin lezzetli bir kaynağı olan avokado, hücre yenilenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, hasar görmüş dokuların ve hücrelerin daha hızlı yenilenmesini sağlayabilir.

Kalbe iyi gelebilir: Kötü kolesterolü düşürme etkisine sahip avokado kalp sağlığının korunmasına yardımcı olabilir.

Avokado yağı ile tanışmak için tıklayın!

Sebze

Bamya

Bamya, yenilebilir tohum kabuklarıyla tanınan çiçekli bir bitki olarak ön plana çıkıyor. Afrika ve Güney Asya gibi sıcak ve tropikal iklimlerde yetişmesiyle biliniyor. Bamya, kırmızı ve yeşil olmak üzere iki renkte üretilebiliyor. Her iki çeşidin de tadı aynı olmakla birlikte kırmızı olan bamya pişirildiğinde yeşile dönüyor. Bamya da yemeklerde çoğunlukla sebze olarak kullanılıyor, ancak kendisi aslında biyolojik olarak meyve sınıfına giriyor.

Güney Amerika mutfağında sıklıkla kullanılan; yine de bazı insanların çekici bulmadığı bir dokuya sahip olan bamya, doğru yöntemle hazırlandığında lezzeti ile büyüleyebiliyor. Çocukların genelde yemek istemeyip kaçtığı bu besin, aslında oldukça yararlı.

Bamyanın Faydaları

Antioksidan ve vitamin bakımından zengindir: Bamyadaki ana antioksidanlar, flavonoidler ve izokersetin gibi polifenollerin yanı sıra A ve C vitaminleri de bu besinin değerini artırmasıyla bilinir.

Kilo kontrolünün sağlanmasında rol oynayabilir: Bamya, lif zengini olmasıyla bilinmektedir. Liflerin ise sindirim sistemine etkisi ve bağırsakların üzerindeki rolü, kilo kontrolünün önemini artırıyor.

Protein deposudur: Bİtkisel kaynaklı proteinler başında gelen bamya, özellikle vejetaryen ve vegan beslenmeyi tercih edenlerin gözdesi. Yüksek kalitedeki bitkisel protein içeriği ile protein ihtiyacınızı bamyadan karşılayabilirsiniz.

Mide rahatsızlıklarının giderilmesine yardımcı olabilir: Bamya, içerisinde bulundurduğu bileşenler sayesinde mide asidini nötralize edebilir ve böylelikle ülser gibi mide rahatsızlıklarının gelişmesini sağlayan ortamın oluşmasını engelleyebilir.

Kemik gelişimini destekleyebilir: Bamya, K vitamini içermesiyle bilinir. K vitamini güçlü kemikler inşa etmek ve kemik yapısını korumak için gerekli vitaminlerden biridir.

Reklam