Fit Hub Blog Sayfa 61

Kadınlar İçin Kas Rehberi

Yazan İpek Şen Köktuna

Vücudumuzu şekillendirecek olan şey kastır ve kas çalıştırıldıkça gelişir, şekillenir. Bu da yalnızca bir dirence karşı güç uygulamanız ile mümkündür. Dolayısıyla herhangi bir kas grubunu çalıştırmanızın o bölgenizi zayıflatmayacağını veya inceltmeyeceğini, yalnızca şekillendireceğini bilmelisiniz.

Zayıflama ya da incelme ancak ve ancak yağ kaybederek/kilo vererek mümkündür. Dolayısıyla pişman olmamak için, karın çalışarak karın bölgenizden zayıflayacağınızı, kol çalışarak kollarınızın zayıflayacağını, bacak çalışarak bacaklarınızın inceleceğini düşünmeyin.

Göğüs (Chest / Pecs: Upper, Middle, Lower)

Erkeklerin öncelik verdiği, kadınların antrenmanlarında pek yer vermediği bu kas grubu aslında doğru egzersizler seçildiğinde, aynı anda birçok kası aktive ederek vücudunuza maksimum verim sağlar. Özellikle kadınların en güçsüz, problemli bölgeleri arasında sıraladıkları arka kol kaslarını (triceps) güçlendirir. Üstelik göğüs kaslarınız sırt kaslarınızın karşılığı olduğu için dengeli bir vücut için de bu kaslarınızı güçlendirmeniz şarttır.

Tüm kas grupları gibi göğüsler de çalıştırıldığı takdirde küçülmez, şekillenir. Antrenman yapan bayanların göğüslerinin küçülmesi tamamen düşen yağ oranları ile ilgilidir. Dengeli bir vücut ve şekilli göğüsler için bu kas grubuna da gerekli özeni göstermenizi tavsiye ederim.

Göğüs kasını üst, orta ve alt bölge olarak ayırabiliriz. Kadınlar, hatları belli göğüsler için üst göğüse odaklanabilirler. Bu bölge kadınlarda göğüsün orta ve alt bölgelerinden daha görünürdür.

Sırt (Back: Traps, Lats, Middle-back, Lower-back)

Sırt kasları da göğüs kasları gibi vücudumuzun büyük kas gruplarındandır. Sırt kasları önden de gözüken trapez kası ile başlar, kanat ve orta sırt ile devam eder, beliniz ile de son bulur. Trapez üzerine çok düşülmesi gereken bir bölge değildir. Genel olarak omuz ve sırt hareketleri ile birlikte yeteri kadar çalışmaktadır.

Kanat ise doğru ölçüde geliştirildiğinde vücudunuza kum saati görünümü vererek belinizi olduğundan ince gösterecektir. Yukarıdan çektiğiniz, ya da kendinizi yukarı çektiğiniz hareketler kanatlarınızı çalıştırmak için idealdir.

Orta sırt kaslarınız ise sırtınıza derinlik verir. Row diye geçen kürek çekme benzeri hareketler bu bölge içindir.

Beliniz ise kalçanızın hemen üzerinde yer alan, karın kaslarınızın karşılığı olan, tüm sırtınız gibi bütün omurganızı destekleyen en önemli bölgedir. Eğilip kalktığınız tüm hareketlerde bu bölgeyi kullanırsınız. Dolayısıyla doğru bir duruş için sırt kaslarınızı güçlendirmeniz çok önemlidir.

Omuz (Shoulders / Delts: Front, Middle, Rear)

Omuz kasları, kadınlar için karın ve kalçaları kadar önemlidir. Kimse düşük omuzlardan hoşlanmaz. Dik, yuvarlak hatlı bir omuz, kıyafetlerin bile üzerinizdeki duruşunu değiştirecektir.

Omuz kaslarını da ön, orta ve arka olarak ayırabiliriz ve önden arkaya yuvarlak bir omuz için bu üç bölgeye de gerekli özeni göstermeniz gerekir.

Kollar (Arms: Biceps, Triceps)

Kol kasları, ön ve arka koldan oluşur. Biceps, yani ön kol ya da“kaslarını göster bakayım” dendiğinde sıkılan bölge; Triceps ise yemeğinize tuzluktan tuz dökerken sallanmasından şikayet ettiğiniz bölgedir.

Kol kasları ile ilgili kadınlar üzerinde çalışırken gördüğümüz iki önemli nokta var. Birincisi; ön kolun (biceps) çalışmalara daha çabuk karşılık verdiği, arka kolların ise (triceps) genelde kadınlarda daha güçsüz olduğu için aktive edilmekte zorlanıldığıdır. İkinci nokta ise, kadınların genel olarak kol kaslarının genişlemesinden hoşlanmadıklarıdır. Genelde fazla gelişmiş kol kasları ile kıyafetlerinin üstlerindeki duruşundan hoşlanmazlar. Üstelik bu kas yoğunluğunun üzerine biraz da yağ aldıklarında kollarının kalın görüntüsü onları olduklarından kilolu göstererek mutsuz eder. Dolayısıyla kollar, büyük kas grupları ile birlikte de çalıştığı için, belli bir güç ve kas seviyesine eriştikten sonra, izole kol hareketleri ile bu kas grubunun üzerinde durulması önerilmez.

Karın (ABS: Upper Abs, Lower Abs, Obliques)

Karın kaslarınızın görünür olması tamamen vücudunuzdaki yağ oranına bağlıdır. Bu noktada kadınların hormonları ve doğurganlıkları için erkeklerden daha fazla yağ taşımak zorunda olduklarını unutmamak gerekir. Yarışmalara katılırken kadınların düştükleri %14 ‘ün altı yağ oranı, kadınlar için sağlıklı yüzdeler değildir ve kalıcı hedef olarak görülmemelidir.

Bella Falconi direk olarak çok fazla oblique çalıştığını ve pişman olduğunu defalarca dile getirdi.

Karın kaslarını da üst, alt ve yan (upper, lower, obliques) olarak üç bölgeye ayırabiliriz. Kadınların karın çalışırken yaptıkları en büyük hata çalıştıkları bölgenin inceleceğini düşünerek yan karın kaslarının üzerinde durmaları, oblique egzersizlerine çok yer vermeleridir. Özellikle yana bükülerek yaptıkları hareket ile karınlarının yanlarında yer alan yağlardan kurtularak ince bir bele sahip olacaklarını düşünürler. Fakat gerçek bunun tam tersidir. Gelişen oblique kasları istediklerinin tam aksine beli daha kalın göstererek bel oyukluğunu yok eder. Erkeklerin bile çalışırken dikkat ettikleri bu kası, kadınların doğrudan çalıştırmasını, öncelik haline getirmelerini gerekli görmüyorum.

Ashley Kaltwasser de her fırsatta belinin oyukluğunu kaybetmemek için direk oblique hareketlerinden kaçındığını dile getirenlerden.

Kalça (Glutes)

İşte kadınların korkusuzca çalışabilecekleri, asla çok büyüdü deyip pişmanlık yaşamayacakları kas grubu. Her kadın kasları belirgin bir kol, omuz, bacak hatta karın istemeyebilir ama her kadın yuvarlak, dik ve çıkık bir kalça ister. Üstelik bu kas grubu hoşlanmayacağınız kadar büyüyebilecek bir kas grubu olmadığından gönül rahatlığıyla haftada üç gün programınıza ekleyebilirsiniz.

Bu kas grubunun tek kötü ve zor yanı çok zor aktive olmasıdır. Eğer genetik olarak şanslı değilseniz kalçalarınızı hayatınız boyunca hiç aktive etmemiş olabilirsiniz ve bu yüzden yaptığınız her harekette daha güçlü olan bacak kaslarınız hareketi devralır ve siz kalça hareketleri yapıyor olsanız dahi, yalnızca bacaklarınızı çalıştırmış olarak günü sonlandırırsınız.

Bu kas grubu için beyin-kas bağlantısını kurmanız (muscle-mind connection) hayati önem taşır. Özellikle squat, deadlift, lunge gibi bacak hareketlerinde kalçanızı aktive etmeyi öğrenemezseniz bacaklarınız gelişirken, ona yetişemeyen kalçanız olduğundan da küçük gözükerek sizi mutsuz edecektir.

Kalça kaslarına kadınların programlarında öncelik vermemizin bir diğer ve en önemli sebebi, kadınların istedikleri kiloyu verdiklerinde kollarının, bacaklarının, hatta karınlarının görüntüsünün onları memnun etmesi fakat kalçalarının görünümünden nefret etmeleridir. Hiç aktive olmamış ve hiçbir kas kütlesi taşımayan bir kalça, yağ kaybettiğinizde dümdüz kalacaktır ve bu noktada karın kaslarınızın görünür olmasının da hiçbir önemi kalmayacaktır.

Bacaklar (Quads, Hams)

Bacak kasları vücudumuzun en büyük kas grubudur. En çok kaloriyi bu kas grubu antrenmanlarınızda yakarsınız. Fakat bacak kasları da kolay çalışan ve gelişen kas gruplarından olduğu için hareketleri kalçanıza odaklanarak yapmanızı, izole hareketleri ise istediğiniz kas kütlesine sahip olduktan sonra programınızdan çıkartmanızı öneririm. Özellikle ön bacak (quads) çoğunlukla kadınların fazla büyümesinden hoşlanmayacağı bir kas bölgesidir. Arka bacak (hams) ise kadınların gözünü korkutan bir kas bölgesi değildir.

Baldır (Calves)


Baldırlar seksi kalça ve bacakları tamamlayan önemli bir kas grubudur. Geliştirmekte zorlanıyorsanız haftada iki gün programınıza dahil etmenizde fayda vardır. Bu kasınızda da aşırıya gitmeniz çok kolay değildir. Gönül rahatlığıyla çalışabilirsiniz.

Önemli Not:

 İzlediğiniz hareketi yapmak demek, çalıştırmak istediğiniz kası çalıştırabildiğiniz anlamına gelmez. Sonuç alabilmek için beyin-kas bağlantısına (muscle-mind connection) dikkat etmeniz gerekmektedir. Bir hareketi yaparken, çalıştırmak istediğiniz kasınıza odaklanın ve yaptığınız hareketi o kasınızla yaptığınıza emin olun. Antrenmanlarınızı bir ego savaşı haline getirmeyin. Ağırlıkları düşürün ve çalıştırmak istediğiniz kasınızla hareketi kusursuz yaptığınıza emin olun. (Form>Ego) Kasınız güçlendikçe daha iyisini yapabileceksiniz zaten. Diğer kasların hareketi devralmasına izin vermeyin.

Vücudunuzun her şeye adapte olabildiğini ve aynı antrenmanları daha az efor ile yapmaya başlayacağını unutmayın. Bu yüzden sürekli aynı tempoda, aynı sırada, aynı set ve tekrarla, aynı hareketlerle antrenman yapmayın. 

Reklam

Evde Hazırlayabileceğiniz Zayıflama Çayı Tarifleri

1

Yazan Merve Doyranlı

Çay sadece bizim ülkemizde değil, dünya genelinde de en çok tüketilen içeceklerin başında gelmektedir. Çay içmenin hücreleri hasardan koruma, kalp krizi riskini azaltma gibi birçok faydası vardır. Yapılan bazı çalışmalar çayın kilo kaybı ve bel çevresindeki yağları azaltmada etkili olduğunu göstermektedir. Özellikle bazı tip bitki çaylarında bu etkiler oldukça yüksek orandadır. Şimdi sizinle zayıflamaya yardımcı olan beş adet bitkisel zayıflama çayı tarifi paylaşacağım.  Malzemelerinizi hazırlayın, bu çaylarla diyetinizden en iyi sonucu alacaksınız!

Yeşil Çay ile Metabolizmanızı Harekete Geçirin

Yeşil çay, birçok faydası olan çok kıymetli bir çay türüdür. Çinliler ve Japonlar her yemekten sonra içtikleri yeşil çay sayesinde yüzyıllardır kendileri için sağlıklı bir hayat tarzını desteklerler. Yeşil çay kateşinler dediğimiz güçlü içerikleri sayesinde metabolizmayı hızlandırır, enerji seviyesini yükseltir ve yağ depolarını azaltır.

The Journal of Research in Medical Sciences dergisinde yayımlanan bir makalede, yeşil çayın metabolizma hızını arttığı ve kilo kaybını sağladığına dair bulgular yayımlandı. Çalışmada bir grup yeşil çay içmezken, diğer bir gruba günde iki fincan yeşil çay; üçünü guruba ise günde dört fincan yeşil çay içirilmiş. Sekiz haftalık çalışma sonucunda günde dört fincan yeşil çay içen grubun kilosu, bel çevresi ve vücut kitle indeksi önemli oranlarda azalmalar gözlenmiş. Yeşil çayın gerçek bir metabolizma hızlandırıcısı olduğunu kanıtlayan birçok çalışma mevcut. Bunu kanıtlayan çalışmalardan birinde, yeşil çayın yağ hücrelerini uyardığı ve karaciğerde enerjiye dönüşmesini hızlandırdığı ortaya çıkarılmış. Söz konusu çalışmaya katılan bireyler, günde dört beş fincan yeşil çay içip günlük rutinlerine 25 dakikalık egzersizler eklemişler. Araştırma sonucunda ise, düzenli egzersizle beraber yeşil çay içen grubun içmeyenlere göre 0,5 kg daha fazla yağ kaybettiği gözlemlenmiş. Özetle, yeşil çay zayıflatır mı sorusuna, “evet” şeklinde cevap verilebilir.

Yeşil çay harikalar yaratıyor olsa da etkili yağ yakımı için içeceğiniz yeşil çayın cinsi ve kalitesi de oldukça önemli bir nokta! Japon çaylarından maça çayı veya sencha fuji yeşil çay hem bitkisel hem de tatlı aromalı oluşuyla tercihiniz olabilir. Çin yeşil çaylarından ise formosa gunpowder yeşil çay daha güçlü aroma sevenlerin tercih edebileceği etkili ve sağlıklı bir çaydır.

Ayrıca unutmayın, çayınızı ne kadar demlerseniz o kadar faydası artar!

Buzlu Ferahlatıcı Yeşil Çay Tarifi

  • 1 poşet yeşil çay
  • 1 kupa kaynamış su
  • Limon dilimleri
  • 1 tutam toz zencefil

Yapılışı

Yeşil çayınızı, limon dilimlerini ve toz zencefili büyük bir kupaya alın. Kaynamış su ile 3-4 dakika boyunca demleyin.  Daha sonra bir süzgeç yardımı ile süzün. Oda sıcaklığına geldikten sonra bol buz ve limon dilimleriyle servis edin.

Açlık Krizlerinizi Nane Çayı ile önleyin

Kilo vermenin en önemli kısmı sağlıklı bir diyet rutinini sürdürebilmektir. Kimi zaman sağlıklı alternatifler üretemeyebiliyoruz veya bulamayabiliyoruz. Kimi zamanda sağlığa uygun olmayan ve kötü alışkanlıklara döndürme ihtimali çok yüksek olan şekerli, tuzlu ve yağlı gıdaları aşerebiliyoruz. Nane çayı içmek bu tarz atakların önüne geçiyor ve hızlı kilo verme hedefinize daha sağlam sarılmanıza yardımcı oluyor. Nane çayının bu yardımcı etkisinin bilimsel yönü ise şöyle; The Journal of Neurological and Orthopedic Medicine dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, saatte bir nane yağı koklayan grubun aylık ortalama 2,5 kg kadar daha fazla verdiği görülüyor. Aromaterapistler bu etkiyi şöyle açıklıyorlar; nane kokusu beyinde açlık duygusunu azaltan bir kimyasal reaksiyonu tetikliyor ve bu sayede kişi yemekle olan ilişkisini daha sağlıklı yönetebiliyor. Nane çayı ayrıca yemek sonrası şişliği de aldığı için kişiler diyet süresini daha konforlu geçirebiliyor.

Açlığı Bastıran Nane Çayı Tarifi

  • 10-15 yaprak taze nane
  • 1 kupa kaynamış su
  • Tatlandırmak için; 1 çay kaşığı bal (opsiyonel)

Yapılışı

Büyük bir kupaya kaynamış suyu ve nane yapraklarını koyun. Üzerini kapatarak demlenmesi için 5-10 dakika kadar bekleyin. Nane yapraklarını süzerek servis edin. İsterseniz tatlandırmak için 1 çay kaşığı organik bal ilavesi yapın.

Enerjinizi Oolong Çayı ile Yükseltin!

Kilo verirken en zor şeylerden biri de disiplinli bir diyeti ve düzenli bir egzersiz planını yan yana götürebilmek. Oolong veya siyah ejder çayı, ikisini bir arada götürmenize yardımcı olur. Oolong çayı da yeşil çay gibi kateşin bakımından oldukça zengindir. Kateşinler yağ yakımı sürecini hızlandıran, enerji metabolizmasını arttıran ve yağın metabolize olmasını kolaylaştıran mucize bir bileşiktir. Mükemmel aroması sayesinde içmesi de oldukça keyifli olan bu çayı mutlaka deneyin.  The Chinese Journal of Integrative Medicine dergisinde yayımlanan bir makalede Oolong çayının yağ yakımına etkileri incelenmiş. 102 obez kişiyle yapılan bu çalışmada kişilere altı hafta boyunca Oolong çayı verilmiş. Çalışmanın sonucunda katılımcıların %70’i bir kilo kaybederken Oolong içen %22’s, üç kilo kaybetmiş.

Araştırmacılar Oolong’taki uygun kafein miktarının enerji seviyesinde ve yağ yakımında etkili olduğunu söylemekteler. Oolong çayının tadı yeşil çaydan biraz daha güçlü olabilir. Markasına ve tipine göre farklı aromalar da içerebilir. Hem lezzetli bir ara öğün olması için hem de yağ yakımını hızlandırması için sütlü Oolong çayı tarifimi mutlaka deneyin.

Sütlü Oolong Çayı

  • 1 bardak süt
  • 1 poşet olong çayı
  • Çubuk tarçın
  • Karanfil

Yapılışı

Süt ve poşet çayı bir cezveye alıp kaynama sıcaklığına gelene kadar ısıtın. Daha sonra çubuk tarçın ve karanfil ekleyip demlemesi için kenara alın. 3-4 dakika demlendikten sonra servis yapın.

Yağlanmayı Beyaz Çay ile Durdurun!

Beyaz çay en doğal ve en sağlıklı çaylardan biridir. Bu çay diğer çaylar gibi işlenmez. Toplanır, güneşte kurutulur ve size en yakın markette raftaki yerini alır. Diğer işlenmiş çaylarla kıyaslandığında daha fazla kateşin ve polifenol içerir. Bu içerikler yeni yağ hücrelerinin oluşumunu engellerler.  The Journal of Nutrition and Metabolism dergisinde yayımlanan bir çalışmada beyaz çayın yağ hücreleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Araştırmacılar beyaz çayın içinde bulunan EGCG isimli antioksidanın yağ hücrelerinin formunu korumaya yardımcı olduğu ve yağlanmayı azaltmada etkili olduğunu bulunmuştur. Ayrıca bu antioksidanın yağ hücrelerinin yıkımını hızlandırdığı da görülmüştür.

Yazlık Şeftalili Beyaz Çay Tarifi

  • 1 kupa kaynamış su
  • 1 poşet beyaz çay
  • Şeftali dilimleri

Yapılışı

Kaynamış suyu beyaz çayın içine ekleyerek 6-8 dakika demlenmesini bekleyin. Daha sonra şeftali dilimleri ile servis edin.

Afiyet olsun!

En İyi Sağlıklı ve Hızlı Zayıflama Yöntemleri“ni öğrenmek için tıklayın!

Reklam

Osteoporoz Nedir?

1

Yazan Gözde Özer

Osteoporoz ya da daha bilinen diğer adıyla kemik erimesi düşük kemik kütlesi ve kemik mikromimarisinin bozulması ile karakterize, kırık riskinde artış ile sonuçlanan, artmış kemik kırılganlığına yol açan sistemik bir iskelet hastalığıdır.

Hastalığın yeni tanımlamalarında, kemik yoğunluğu ve kemik kalitesinin birleşmesini yansıtan kemik gücünün azalmasının kırık riskini artırdığı belirtilmektedir. Kemik yoğunluğu hacim başına mineral miktarını ifade eder. Kemik kalitesinde ise, kemiğin mimari özellikleri ve kemik döngüsü, hasar birikimi ve kemik mineralizasyonu rol oynar.

Çeşitli nedenleri ve klinik formları olan osteoporozda, menopoz ve yaşlanma en sık iki neden olmakla birlikte postmenapozal kadınların tümünde neden osteoporoz gelişmediği de anlaşılamamıştır.

Kemik Erimesi Belirtileri

Osteoporozun (kemik erimesi) en önemli klinik sonucu kırıktır. Kemik kırık riskini belirleyen faktörlerden kemiğe ait nedenler; kemik kütlesinde azalma, mikroyapısal değişiklikler ve geometrik özelliklerdir. Düşme sıklığının artması, koruyucu reflekslerin azalması ve yetersiz yumuşak doku kemik dışı nedenlerdir. Bu faktörlerden en önemlisi ise kemik kütlesidir.

Kemik kütlesini belirleyen faktörlerde doruk, kemik kütlesi ve kemik kayıp hızı ve miktarıdır. Bu sebeple osteoporotik kemik kırığı olanlarda kemik kütlesinin düşük olması, doruk kemik kütlesinin düşük veya kemik kaybının fazla olmasına bağlıdır.

Osteoporotik kemiğin özellikleri incelendiğinde; sıklık olarak yük altında kalan kemikte, yorgunluk adı verilen süreçle bir süre sonra yetersizlik geliştiği, bu süreçte mikro çatlaklar biriktiği görülmektedir. Mikro hasar kemik mineral yoğunluğunu etkilemezken, kemiğin sertliğinde ve gücünde azalmaya neden olmaktadır. Osteoporozda oluşan kemik kaybı, mikro çatlakların oluşturduğu kronik yorgunluk hasarını tamir etmek için kemik döngüsündeki değişiklikler ve trabeküler kemiği oluşturan trabeküler elemanlar arasındaki bağlantıların kaybolması ile ilişkilidir.

Kemik Erimesi Nedenleri

Kemik döngü hızının yüksek olması durumunda kemik kütlesinden bağımsız olarak kırık riski artmaktadır. Yüksek döngü hızı aynı zamanda kemik mineral yoğunluğunun azalmasına neden olmaktadır.

Yaşlanan toplumlarda önemli bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkan osteoporozda düşük kemik kitlesi, kırıklara yol açarak çeşitli ülkelerde morbidite ve mortalite üzerinde büyük etki yaratmaktadır. Osteoporozda özellikle kalça, omurga ve ön kol kırık riskinde artış görülür. Kalça kırıklarının maliyeti yüksek olup, morbidite ve mortaliteyi büyük ölçüde artırır.

Morbidite; özel bir grup içinde ve belirlenmiş bir zaman diliminde belli bir hastalığa yakalanan ve tanı konulan hastaların sayısına (veya oranı) denir.

Mortalite ise genel populasyon içinde belli bir hastalığa bağlı ölüm sayısıdır (oranıdır). (Özellikle bu oran sadece olgular içindeki ölüm oranı değildir)

Omur ve önkol kırıkları yüksek maliyetli olmamakla birlikte morbidite üzerinde anlamlı artış yapmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yaşam boyu osteoporotik kırık riski %30-40 olup, sadece kalça kırıkları için bu risk %13-19’dur. Ayrıca toplum yaşlanmasına bağlı olarak osteoporotik kırık insidansı kesin olarak artış göstermektedir. Osteoporoz asemptomatik seyredebildiği gibi, kırık veya kemik ağrısı ile karşımıza çıkabilir.

Osteoporozda akut ve kronik olmak üzere iki tip sırt ağrısı görülür. Kronik sırt ağrısı ve kifotik postür vertebralarda ki mikro kırıklardan kaynaklanmaktadır. Omurgadaki ligamentöz yapıların sürekli gerilmesi ağrıya yol açmaktadır.

Kemik Erimesi Tedavisi

Osteoporozda fizik tedavi ve rehabilitasyonun amaçları,

  • Kırık riskine karşı korunma önlemlerini almak,
  • Kemik kütle kaybını azaltmak, mevcut kemik kütlesini arttırmak,
  • Akut ve kronik ağrıyı kontrol etmek ve
  • Düzgün postürü korumaktır.

Osteoporoz tedavisinde fizik tedavi modaliteleri ve egzersiz gerek kemik kütlesinin korunması, gerekse semptomlara yönelik tedavinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Özellikle ağrı, postür bozukluğu, kas zayıflığı ve fraktürlerin neden olduğu sakatlıklar söz konusu olduğunda ilk akla gelen tedaviler bunlardır. Bu doğrultuda rehabilitasyon stratejileri üç şekilde sıralanabilir:

Fiziksel Restorasyon

Uygun diyet, kalsiyum, kemik kütlesine etkili farmakolojik ajanlardır.

Sakatlığın Önlenmesi

Amaç hastanın bağımsızlığıdır. Bu amaçla hasta ve yakınları hastalık hakkında bilgilendirilmeli, uygun beslenme, çevre güvenliği ve düşmelerin önlenmesi konularında eğitilmelidir. Omurganın yükünü azaltan baston ve yürüteçler kullanılabilir.

Ağrının İyileştirilmesi

Soğuk ve sıcak fizik tedavi ajanlarının, TENS’in kullanılmasını, spinal destekler, cihazlar ve medikal tedaviyi içerir. Osteoporoz kırık ortaya çıkana kadar semptomsuz seyreden bir hastalıktır.

Osteoporoz ve Pilates

Doğru yapılırsa pilates, kemiklerin güçlendirilmesi ve kırıkların önlenmesi için mükemmel bir platform sunar. Pilates;

  • Egzersizleri vücudun osteoporoz tarafından zayıflamış kemiklerin yoğunluğunu kas kültesi ve gücünü arttırır.
  • Düşmeleri önlemeye yardımcı olabilecek koordinasyon ve dengeyi geliştirir.
  • Esnekliği ve doğru duruşu geliştirir.
  • Osteoporoz sonucu postürel değişikliklerin bazılarını tersine çevirmeye yardımcı olur.

Pilates kas kuvvetini sağlamada, kas kuvvetini arttırmada ve dengede fayda sağlarken, ağrı oluşumunu azaltır ve postürün düzelmesine de yardımcı olur. Ancak bazı egzersizler, eğer limitlerinizi zorlamaya çalışırsanız omurganızın aşırı esnemesine sebep olacaktır. Bu özellikle tekrarlayan, kontrolsüz, ani hareketler için geçerlidir ve omurga eğriyken üzerine fazla miktarda yük bindirip gerginliği arttırdığınız da olur.

Genellikle pilates çok güvenlidir ve omurga kırıklarına neden olmaz. Yine de güvenli tarafta olmak için, sırtınızı dik tutmanızı sağlayacak alternatif hareketler yapmak, kontrollü ve rahat bir şekilde omurganızın bükülmesine izin vermek sırt bölgenizdeki sakatlık riskini azaltacaktır.

Osteporoz rahatsızlığı geçirmiş ya da geçmişte artmış bir fraktürünüz söz konusuysa, pilates egzersizlerinin güvenli olduğunu ve spinal kırılmaya sebep olmayacağını bilmelisiniz. Şu an osteoporoz rahatsızlığına sahipseniz, bu sebeple kaçınmanız gereken bazı egzersizleri modifiye ederek yapabilmeniz mümkünüdür.

Kemikler yaşlandıkça kuvvetini kaybeder, bu yüzden bir kırık geçmişiniz olsun ya da olmasın, bu bilgiler 50 yaşın üzerindeki herkes için gelecekteki yaralanma ve ağrı olasılığınızı azaltmaya yardımcı olacaktır.

Kemik Erimesi için Egzersizler

Pilates için egzersizlerinizde, omurganızın fazla bükülmesini önlemek amacıyla talimatları takip edip tekniğinizi düzeltmeye çalışın. Hareketler sırasında ve arasında, düzgün, kontrollü ve konfor aralığınızda hareket edin. Kemik erimesine sahip bireylerin rahatlıkla uygulayabileceği başlıca egzersizler ise aşağıdaki gibidir.

1) Roll Down

Ayakta dik bir şekilde durun ve kontrollü bir şekilde, omurganızı hissederek aşağı doğru eğilin. Yukarı kalkarken, en son boynunuz dikleşecek şekilde omurganızı uzatarak kalkın.

2) Rolling Like a Ball

Kalçanızın üzerine oturun ve omurganızı yuvarlayarak kendinizi yatar pozisyona getirin. Bu şekilde omurganızın üzerinde öne geri yuvarlanın.

3) Roll Up

Yere sırt üstü uzanın. Belinizi rahat ettirmek için sırtınızın altına bir yastık da koyabilirsiniz. Omurganızın düzlüğünü bozmamaya çalışarak bedeninizi yukarı doğru kaldırın.

4) Hip Roll

Sırt üstü yere uzanın, bacaklarınızı kendinize doğru çekin. Ardından üst bedeninizi sabit tutarak ve sadece kalçalarınızı kullanarak bacaklarınızı sağa ve sola doğru döndürün.

5) Roll Over

Sırt üstü yere uzanın ve bacaklarınızı kaldırabildiğiniz kadar yukarı kaldırın. Eğer bu hareketi yapmakta zorlanıyorsanız, bacaklarınızı kendinize doğru çekin ve kalçanızı yerden yukarı kaldırıp aşağı indirerek belinizi çalıştırın.

6) Spine Stretch Forward

Bacaklarınızın arasını kalça genişliğinde açtıktan sonra, omurganızı düz tutarak öne doğru eğilin. Eğer zorlanıyorsanız, dizlerinizi rahat edeceğiniz şekilde bükerek de hareketi yapabilirsiniz.

7) The Cat

Ellerinizin ve dizlerinizin üzerinde yükseldikten sonra, belinizi önce aşağı doğru bükün. Ardından belinizi yükselterek omurganıza hafifçe kavis verin.

8) Curl Up

Bu hareketi belinizi rahatlatmak için ayaklarınız havadayken de ayaklarınız yere basılıyken de yapabilirsiniz. Belinizin rahat ettiği pozisyonu bulduktan sonra üst bedeninizi hafifçe yukarı kaldırıp indirin. Kollarınızdan yardım almayı ihmal etmeyin.

Daha ayrıntılı bilgi için benimle iletişime geçebilirsiniz.

Sevgiler,

Kaynakça: Royal Osteoporosis Society

Reklam

Gerçekçi Diyet Programı Rehberiniz II

Zayıflamak için diyet yapacağınız zaman, yapmanız gereken şeyin şok diyet yapmak değil de kalori açığı yaratmak olduğundan bir önceki yazımızda bahsettik. Artık sağlıklı zayıflama nasıl olur öğrendiniz. Kalori açığı yaratarak diyet programı ayarlamanızı ister daha fazla enerji harcayarak (egzersiz yaparak) ister daha az kalori alarak (diyet yaparak) yapabilirsiniz. Elbette, sağlığınız için doğru olan her iki silahı da doğru oranda kullanmaktır. Fakat burada en önemli nokta işe nasıl başladığınızdır. Çünkü vücudunuz, daha önce de defalarca anlattığımız gibi, koşullara adapte olur ve uyum sağlar. Dolayısıyla minimum çaba ile başlamanız kilo verme sürecinizi devam ettirebilmeniz ve metabolizma hızınızı korumanız açısından çok önemlidir.

Kilo vermeye karar verdiğinizde ilk yapmanız gereken metabolizmanızın ne durumda olduğunu kontrol etmektir. Bunun için bir hafta boyunca günlük tutmanız çok faydalı olur. En geçerli takip için bir mutfak tartısı edinmeniz en iyisi olacaktır. Endişe etmeyin belli bir süre sonra göz kararınız ustalaşacak ve tartıya mahkum olmayacaksınız. (Yediklerinizin takibini ise en kolay  myfitnesspalapplication‘ı ile yapabilirsiniz.)

Zayıflamak İçin Attığınız İlk adım Önemli

Başlarken sabah aç karna tartılıp kilonuzu not edin ve bir hafta boyunca size önerilen TDEE (günlük kalori ihtiyacı) kadar kaloriyi aldığınızdan emin olun. Bir haftanın sonunda tekrar sabah aç karna kilonuzu kontrol edin. Kilo alıp almadığınızı ve arada oluşan farkı not edin. Eğer kilonuz 0,5 ya da daha fazla oranda arttıysa diyete başlamadan önce mutlaka metabolizmanızı olması gereken hızına (kalorinizi önerilen TDEE’ ye) çekin. Önerilen TDEE ile kilonuzu koruyor olmanız gerekir. Kilo kaybettiyseniz ve bu 0,5 kilodan fazla ise kalorinizi arttırın. Maksimum kalori ile başlamanız önemli.

Agresif başlarsanız vücut çok çabuk su ve kas kaybederek hızlı kilo verecek, fakat sonrasında metabolik adaptasyon yüzünden bu duracak ve daha fazla kalori azaltamayacağınız ya da antrenman ekleyemeyeceğiniz için kilo vermeniz sizin için imkansız hale gelecektir. Bu hızlı şokla sağlığınızı etkilediğiniz gibi kaybettiğiniz kas yüzünden vücudunuzdan da memnun olmayacaksınız. Bu nedenle diyete asla agresif başlamayın ve silahlarınızın hepsini baştan harcamayın!

Besin Değeri ile Kalori Hesabı

Kilo vermeniz için gerekli kalori miktarınızı belirledikten sonra vücudunuza ve hedefinize göre makro yüzdelerini belirleyin ya da kullandığınız uygulamanın otomatik atadığı yüzdeleri takip edin. Bu yüzdeler kişiden kişiye göre değişir. Başlangıç için ihtiyacınıza göre almanız gereken protein miktarını gram cinsinden bulun. Fazlasına ihtiyacınız yok. Bu rakamı 4 ile çarptığınızda ne kadar kalorinizi proteine ayırmanız gerektiğini bulacaksınız. Kalan kaloriler için, yağ ve karbonhidrat yüzdeleri tamamen size kalmış. Kimi insan, yağı enerjiye çevirmede daha iyidir. Karbonhidrat ağırlıklı beslendiğinde ağırlık çökerken, yağ yediğinde kendini daha enerjik hisseder. Kimisi ise karbonhidrat yemediğinde doyduğunu dahi hissetmez. Bunun yüzdesine karar verirken tek dikkat etmeniz gereken yağ için toplam kalorinizin %20’sinin altına düşmemeniz ya da %35’in üzerine çıkmamanız. Karbonhidrat için ise almanız gereken günlük lif miktarını atlamamanız. (Kadınlar için minimum 25 gr, erkekler için ise 38 gr)

Sürdürülebilirlik için programınıza minimum düzeyde de olsa egzersiz dahil edin. Kilonuzu sadece haftada bir kez sabah aç karna tartılarak kontrol edin. Adet öncesinin, vücudun su tutmasının, stresin, uykusuzluğun tartı üzerindeki rakamı çok değiştireceğini ve sizi yanıltabileceğini de unutmayın. Bu sebeple tartıdan çok çektiğiniz resimlere, aynadaki görüntünüze ve girdiğiniz kıyafetlere güvenin.

Metabolizma Hızınızı Koruyarak İlerleyin

İlk hafta çok hızlı kilo verirsiniz bunun sebebi düzenli bir beslenme ve yaşam tarzının üzerinizdeki ödemi hızlıca atmasıdır. Sonrasında haftada 0,5 kilo kaybı ideal olandır ve kas kaybını engeller. Amacınız tartı üzerinde kilo vermek değil, yağ kaybetmek olmalıdır ve 0,5 de bunun için güzel bir hedeftir.

İlerlemenize göre hafta hafta minimum eklemeler yapın (100 kalori düşmek ya da antrenman eklemek gibi). Bunu yaparken kalorinizin BMR ‘ınızın üstünde kalması hayati önem taşıyor, bunu sakın unutmayın.

Kaloriniz çok düşükse ve bu sizi zorlamaya başladıysa, vücut yapınıza göre haftada en az 1 gün kilonuzu korumanız için önerilen TDEE miktarı kadar yiyerek metabolizmanızı yüksek tutabilirsiniz. Zig-zag kalori metodu zorlu diyetlerde en iyi silahtır.

Reklam

Gerçekçi Diyet Programı Rehberiniz I

Yazan İpek Şen Köktuna

Diyet ve antrenman konusu sağlığınız için çok kritiktir. Asla bilinçsizce uygulanmamalıdır.

Birçok insan, özel bir gün ya da yaz mevsimi için, herhangi bir diyet programı ve egzersize bel bağlayarak zayıflama yoluna gider. Beklenen o özel gün ya da yaz ayları sona erdiğinde ise verilen kilolar fazlasıyla geri alınır. Crash Dieting denilen bu acil çözüm diyetleri o an için işinizi görmüş gibi gözükse de uzun vadede size vereceği zararın tamiri çok güçtür.

 Kontrollü Kilo Vermek Asıl Mesele…

Bir insanın hayatı boyunca üzerinde taşıdığı yağ oranı, hayatı boyunca yaptığı diyet girişimleriyle doğru orantılıdır!

Daha açık bir şekilde söylemek gerekirse, bir insan ne kadar çok diyet yapıp, tekrar kilo aldıysa, o kadar çok yağ oranına sahiptir. Çünkü her diyet sonrası vücut, geri gelen kalorileri tekrar aç bırakılacağı korkusuyla, yağ olarak depolamaya meyilli hale gelir. Dolayısıyla burada önemli nokta, istenince çok kolay kilo verebilmeniz değil, ideal kilonuza ulaşıp bu kiloyu koruyabilmenizdir.

Diyet yaparken ilk haftalarda çok hızlı kilo verilir. Bu vücudunuzdaki ödemin atılmasından dolayıdır ve kaybettiğiniz tüm kilo da yağ değildir. Bu sebepten bütün yalancı diyet reklamlarının sloganı az haftada çok kilo palavrasıdır. Siz de zayıflamak için bu diyetleri dener ve kaybettiğiniz kilo sonucu bu palavraların işe yaradığını zannedersiniz. Halbuki kilo alıp vermeniz kalori açığı ve kalori fazlasıyla gerçekleşir. Uyguladığınız hiçbir zayıflama diyeti size kilo verdiren sihirli besinlerden oluşmamaktadır ve bu kadar basit bir matematiğin içinde buna inanmanız pek akıllıca olmayacaktır.

 Vücudunuzun İhtiyaçlarını Eksiltmek Bir Hata

Dergilerden, kitaplardan ya da bilgisiz ellerden size gelen diyet listeleri, genel bir varsayımla oluşturulmuş toplamı çok düşük kalorili listelerdir. Hatta birçoğu herkeste işe yarasın diye sağlık sınırlarının altında, dehşete düşürücü kalori miktarlarına sahiptir.

Sağlık sorunları dışında, yalnızca kilo vermek için gittiğiniz bilinçli bir diyetisyende bile size verilen liste gerçek hayat için gerçekçi değildir. Hayatınız boyunca bir listeye uyarak yaşayamazsınız. Dolayısıyla istediğiniz kiloya ulaşınca normal beslenme düzeninize geçer ve verdiğiniz kiloları fazlasıyla geri alırsınız. Aynı şey, sıfır karbonhidrat, sıfır bakliyat, sıfır süt ve süt ürünleri gibi belirli besin gruplarını yeme düzeninizden çıkartan diyetler için de geçerlidir.

Vücudunuz hayatınızdan çıkardığınız her besin grubu için hassasiyet oluşturur ve tekrar beslenmeye dahil edildiğinde sindirmekte zorlanır. Dolayısıyla hem fiziksel hem ruhsal sağlığınız için hiçbir besin grubu diyet adına yeme düzeninizden çıkartılmamalıdır. Bunun uzun vadede size çok büyük zararı olacaktır.

Sağlıklı Zayıflama Bir Süreçtir

Herhangi bir diyete başlayacağınız zaman kendinize şu soruyu sorun; “2 ay sonra da aynı şekilde yiyebilecek miyim? 6 ay sonra? 1 yıl sonra? Peki ya 4 yıl sonra?” Asla ömür boyu sürdüremeyeceğiniz bir yeme düzenine geçmeyin!

Tek yapmanız gereken Flexible Dieting denilen esnek diyeti hayatınıza sokmak. Eskilerden bu yana söylenen “her şeyden yiyeceksin ama kararında” anlayışının ta kendisi yani. TDEE hesaplayıcıları ile günlük kalori ihtiyacı hesaplandıktan sonra, IIFYM hesaplayıcıları ile hedefinize göre hangi besin grubundan ne kadar yemeniz gerektiğini bulabilirsiniz. Gün içerisinde bu makro yüzdelerini ve kalorinizi tutturduğunuz sürece, ne yerseniz yiyin görünüşünüz ve hedefiniz doğrultusundaki ilerleyişiniz asla değişmeyecektir.

Ruhunuzu Beslemeyi İhmal Etmeyin

Sağlıklı beslenmek güzeldir fakat, beslemeniz gereken bir ruhunuz olduğunu da unutmamalısınız. Dolayısıyla bunu bir takıntı haline getirmemeniz gerekir. Katılmanız gereken doğum günlerini, kutlamaları ve canınızın çektiği şeyleri kendinize gereksiz yere stres konusu haline getirmeyin. Çünkü dediğimiz gibi makro yüzdelerinize ve kalorinize uyduğu sürece ne yediğiniz büyük farklar yaratıp sizi etkilemeyecektir. Fakat sağlığınız için gerçek besinlerden alacağınız mikro besinleri görmezden gelip bütün kalori ve makrolarınızı abur cubur ve fast food ürünlerden almamalısınız. Makrolarınızı tuttururken önemli mikro besinleri de atlamadığınızdan emin olmalısınız.

Makrolarınızı, kalorinizi bütçeniz olarak düşünün. Mikro besin ögelerini (vitamin, mineral ve iz elementler) alabileceğiniz gerçek besinleri mecburi/önemli harcamalar olarak, abur cubur ve fast food ürünleri ise keyfi harcamalar olarak hayal edin. Düşük bir bütçeniz varken bunu çocuğunuzun eğitimine mi ayırırsınız yoksa pahalı lüks bir spor araba mı alırsınız? Tam tersi bütçeniz yeterli ise yaptığınız keyfi harcamalar sizi ve mecburi ödemeleri etkilemeyecektir.

Diyet yaparken bile istediği şeyleri yiyen bireylerin diyetlerinde, kendilerine besin
kısıtlamaları getiren bireylerden (%90’ın üzerinde) daha başarılı oldukları gözlemlenmiştir, ki bu gözlemi siz de günlük hayatınızda yapabilirsiniz. Kendilerini kısıtlayan bireyler, yasaklılar listesindeki besinleri aşırı yeme eğilimi gösterirken, diyeti boyunca hiçbir besini kendine yasak etmemiş bireylerin her türlü besini yemesi gerektiği kadar yediği ve aşırıya kaçmadığı görülmüştür.

Sizi sağlıkla, başarılı bir sonuca götürecek, gerçekçi bir diyetin asıl mantığını iyice sindirin. İkinci bölümde, bu mantığın ışında nasıl ilerlemeniz gerektiğine detaylı olarak bakacağız.

Reklam

Kadınlar Ağırlık Antrenmanı Yapmalı mı?

0

Yazan Çiler Baykan

Kadınlar ağırlık antrenmanı yapmaları durumda naif görüntülerinden uzaklaşıp, hayallerindeki zarif ama fit görünümün aksine irileşecekleri yönünde bir düşünceye sahiptir. Bu yanılgı genelde profesyonel anlamda fitness ile uğraşan sporcu kadınların amaçları doğrultusunda sahip oldukları bedenleri görmemiz ve benzer bir görüntüye ulaşmak istememizden kaynaklanır. Fakat pek çoğumuz, fitness modellerinin hedefleri ve meslekleri doğrultusunda beslenme programı ve antrenman programı, belirlendiğini ve hatta gerektiği durumlarda ek takviyeler ile çalışmalarını desteklediklerini unutuyoruz.

Ben de tam anlamı ile benzer bir bakış açısına sahiptim. Vücudumun ağırlık seti kullanarak yaptığım hareketler ile istediğimin aksine fazla gelişerek beni mutlu etmeyen, aşırı kaslı bir sonuca sürükleyeceğini düşünüyordum. Spor geçmişim olmasına rağmen daha önce ağırlığın kullanıldığı antrenmanlar yapmayı düşünmemiştim. Özellikle bölgesel (bel çevresi) kilolarım vardı ve ben bunun çözümünün karın egzersizleri olduğunu düşünüyordum. Kollarım çok güçsüzdü ve kondisyonum sıradan bir antrenmanı tamamlayamayacak kadar düşüktü. Daha sonra hiç bilgi sahibi olmadığım crossfit ile tanıştım.

Crossfit nedir?

Crossfit genel olarak vücut ağırlığı ile yapılan, çok kısa bir zaman içerisinde güç, kondisyon, dayanıklılık, esneklik ve denge konularında gelişiminizi gözlemleyebildiğiniz bir spor dalıdır. Crossfit sporunda kullanılan spor ekipmanları genel olarak halter, kettlebell, kutu, jimnastik halkaları, ip, barfiks çubukları, sağlık topu ve kürektir. Her crossfit antrenmanı ile vücudun farklı bir bölümünü çalıştırmak amaçlandığı için antrenman programı ve süresi değişkenlik göstermektedir. Bir antrenman ortalama 35 – 50 dakika arası sürmektedir.  Antrenman programı içerisinde dinlenme süreleri kısıtlı olduğundan dolayı nabız sürekli yüksek derece kalır. Metabolizmanın hızlanması ve salgılanan hormonların etkisi ile yağ yakımı desteklenir. Fazla kiloların verilmesi ile birlikte hareketlerin yapılabilirliği arttığı gibi, kullanılan ekipmanlardaki ağırlık tercihleri de güçlenme ile birlikte artış gösterir. Ayrıca sadece vücut ağırlığının kullanıldığı hareketler ile birden fazla kas grubunun aynı anda çalışması sağlanarak daha fazla kalori yakmamıza ve vücudun şekillenmesinde ciddi oranda bir değişiklik gözlemlememize yardımcı olur.  

Doğru Beslenme Unutulmamalı

Kas kütlesinde artış gözlemlemek için kesinlikle vücudun zorlanması ve ağırlık kullanmak gerekmektedir. Antrenman programlarını dengeli beslenme ile desteklenerek; yıkıma uğrayan kasların onarılıp, güçlenmesine katkı sağlanmalıdır. Vücudun ihtiyaç duyduğu protein, karbonhidrat ve yağ miktarı yaşa, cinsiyete, kiloya ve günlük aktiviteye göre belirlendiği için kişiye göre değişkenlik göstermektedir. Beslenme ile desteklenmeyen sporun vücut değişimine kalıcı bir yararı olmayacağını söylemeliyim. Yetersiz beslenme de spor yaptığınız halde kas kütlenizde bir değişim gerçekleşmemesine sebep olabilir. Vücudunuza harcadığınız oranda ihtiyaç duyduğu enerjiyi geri yüklemelisiniz.

Crossfit Size Ne Kazandırır?

  • Kondisyon ve güçte artış
  • Günlük hayatta motivasyon artışı
  • Vücut hatlarının belirginleşmesi ve bel bölgesinde incelme
  • Yağ oranında eksilme
  • Kas kütlesinde artış
  • Sıkılaşma

Gözümü korkutan crossfit hareketleri zamanla yapılabilir hale geldiğinde kendime olan inancımın ve güvenimin arttığını da söylemem gerek.

Ve tabi en önemlisi, bitmez diye başladığım her antrenmanın sonunu getirdiğimde, hayatımda geçmez dediğim olumsuzlukların da aynı bu şekilde biteceğini fark etmek… Sporun bana kattığı bu güvenle her türlü zorluğun üstesinden gelebilecek güce sahip olduğumu fark etmek, geleceğe umutla bakabileceğimi kendime göstermek de crossfit’in bana armağanlarından biri. Siz de kendinize bu armağanı vermeyi geciktirmeyin.

Sağlıkla kalın…

Reklam

Dirençli Kiloların Nedenleri

0

Tatiller, bayramlar, deniz, açık büfe derken bir anda kilo kontrolünü kaybettiğimiz günler bitti. Bu sefer kararlıyız. Pazartesi başlayıp salı biten diyetler, haftada dört gün yapacağım deyip iki güne düşen egzersizler olmayacak Hazırlığınızı yaptınız ve motivasyonunuz yüksek. Bir hafta geçti, ikinci hafta da bitti. Son haftadasınız ve diyetinizi hala bozmadınız. Yağ kullanımını yok denecek kadar azalttınız, karbonhidrat alımı yapmıyorsunuz ve haftada beş gün egzersiz yapıyorsunuz ama hala dirençli kilolarınızdan kurtulamadınız. Bunun nedeni sizce ne olabilir? Açıkça cevap vereyim mi? Dirençli kilolardan kurtulmak maalesef ki biraz zor. Zor, ama imkansız değil. Şimdi bu zorlanmaların nedenleri ne olabilir, gelin birlikte bakalım.

Metabolizmanın Yavaşlaması

Metabolizma, vücudun alınan kaloriyi enerjiye dönüştürmesidir. Bu durumun işleyişi kişiden kişiye değişiklik gösterir. Yaşa bağlı olarak metabolizmanın yavaşlaması en büyük sorunlardan biridir. Yaş ilerledikçe eğer daha da hareketsizleşirseniz kas dokusu azalıp, yağ dokusu artar ve metabolik hız da yavaşlar. Erkeklerin metabolizması kadınlardan daha hızlıdır. Özellikle kadında 30, erkekte 40 yaş sonrası metabolizmada yavaşlama etkisini gösterir. Yaş ile beraber kas kaybına paralel olarak vücut su kaybeder, sarkmalar başlar. Fakat endişelenmeyin. Önlem almak için geç değil, hangi yaşta olursa olsun vücudunuz size yardım edecektir. Yine de hızlı sonuç almak yerine sabırlı olmanız gerektiğini her zaman hatırlamanız gerekir.

Yeterli Kasınız Olmaması

Ne kadar kasınız varsa o kadar çok yağ yakarsınız. Erkeklerin kadınlara oranla neden daha fazla kalori yaktığını kas kütlelerinin fazla olmasından anlayabilirsiniz. Öncelikle yağ, kas ve su oranınıza bakılmalı. Hedeflediğiniz kilo mevcut kas ve kemik yapınıza göre gerçekçi olmayabilir. İstediğiniz kiloya inmek için öncelikle kas yapınızı güçlendirmeniz gerekebilir. Bunun için kardiyoyla beraber ağırlık egzersizi de yapmayı ihmal etmeyin. Fazla kalori yakmak için vücut geliştiren kişiler kadar kaslı olmanıza gerek yok. Ancak düzenli kas egzersizleri daha fazla yağ yakmanıza yardımcı olacaktır.

Göbek, Bel ve Kalça Nasıl Erir? Hangi Hareketleri Yapmalıyım?

Hiçbir egzersiz kaslarınızın üzerindeki yağı eritmez. 500 tekrar mekiklere son verin. Yağ yakma başka bir iştir, kas geliştirme başka. Yağ yakma egzersizi diye bir şey yoktur. Vücut genel olarak yağ verir. Bölgesel olarak incelmeniz yağların gitmesiyle, bölgesel olarak şekillenmeniz kas antrenmanlarıyla mümkündür. Nasıl ki kilo almak istediğinizde, sadece belirli bir bölgeye kilo almıyor, aldığınız kiloyu bedeninize yayıyorsanız, kilo verirken de bölgesel olarak değil bir bütün olarak incelirsiniz. Özetle, siz antrenman yapmaya devam edin. Kısa süreli çözümlerden kaçının, düzenli antrenman yapın ve bunu hayatınızın bir parçası haline getirin.

Hormonların Etkisi

Vücudun sağlıklı bir şekilde çalışmasında önemli bir rolü bulunan hormonlar, vücut içindeki organların uyum içinde çalışmalarını ve iletişim kurmalarını sağlayarak pek çok sistemi dengede tutan kimyasallardır. Aldesteron, progesteron, kortizol, östrojen, prolaktin, ACTH ve büyüme hormonları gibi farklı kimyasalların bir ya da birkaçının az veya çok çalışması kilo vermeyi yavaşlatabilir. Tiroit bezi, istirahat durumundaki metabolizmanın harcadığı kaloriyi ayarlar. Tiroit bezinin az çalışması olarak bilinen hipotiroidi, metabolizmanın da yavaş çalışmasına sebep olarak kilo artışına neden olan başlıca sebeplerdendir. Hipotiroidi ile birlikte metabolizma yavaşladığı için karbonhidratların parçalanması ve kandaki şekerin hücrelere girmesi zorlaşır. Bunun sonucu olarak daha fazla salgılanan insülin hormonuna karşı duyarsızlık gelişir ve insülin direnci oluşur. İnsülinin vücutta depolanmasına sebep olan bu durum yalnızca kilo vermeyi zorlaştırmakla kalmaz aynı zamanda kilo almaya da sebep olur. Pankreas bezinin çok çalışmasına sebep olan insülin direnci, bir süre sonra pankreas bezinin yorulmasına neden olur ve açlık ataklarını beraberinde getirir.

Kullandığınız İlaçlar

Kasların şekli değişmez. Doğuştan kasların kemiklere yapışma yerler hareketi yapın, o boşlukları dolduramazsınız. Bazen kabullenmek gerekir. Ah ben de keşke uzun boylu olsam diyorum ama…

Çok Tekrar mı, Az Tekrar mı?

İşte bu biraz daha kompleks bir sorudur ve kolay bir yanıtı da yoktur. Her tekrar aralığında (1 de olsa, 100 de olsa) kaslarınız gelişir. Programınızın genel çerçevesi bu sorudan daha önemlidir. Yavaş kilo vermenizin sebebini öğrenirseniz, kendinize haksızlık etmemiş olursunuz. Böylece uzun vadeli hedeflerle kilo vermeyi deneyebilirsiniz.

Reklam

Nişastanın Bilmediğiniz Yararları

0

Yazan U.D. Elizabeth Ward

Beslenmenizden makarna, patates ve benzer nişastalı gıdaları çıkardığınız için mutlu hissediyorsunuz değil mi? Ancak orada bir durun derim: Araştırmalar inceltici etkileri de dâhil, nişastanın sunduğu birçok sağlıklı detaydan mahrum kaldığınıza işaret ediyor. Bunun sebebi ise, yüksek karbonhidratlı gıdaların hepsinin birbirine eşit olmaması aslında. Bazıları direngen bakımından zengin oluyor ki bu cinsten olanlar kilo verme konusunda yardımcı olabiliyor.
Direngen nişasta bakliyat, mısır ve ekmek gibi bitkisel yiyeceklerde bulunan bir tür liftir. Adından da anlaşılacağı üzere bu nişasta küçük bağırsakta sindirilmeye “direnerek” içindeki kalorilerin vücut tarafından emilmesine engel olur. Direngen nişasta kalınbağırsağa ulaştığında bazı iyi bakteri türleri bu nişastayı tüketerek bütirat dâhil kısa zincirli yağ asitleri üretmeye başlarlar.

Direngen nişastanın sağlık açısından birçok yararı vardır:

Yağ Yakmaya Yardımcı

İnsanlar ve hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, direngen nişastanın vücut yağını yaktığını gösteriyor. Şöyle ki: Direngen nişastadan üretilen bütiratın büyük bir çoğunluğu kalınbağırsakta kalarak bağırsak sağlığını desteklemek için kullanılsa da burada üretilen kısa zincirli yağ asitlerinin bir bölümü karaciğere taşınarak, karaciğerin depolanmış karbonhidratı kan dolaşımına salmasını engelleyerek, vücudun enerji için daha çok yağ yakmasına katkı sağlıyor.

Enerji Seviyelerini Sabit Tutar

Direngen nişastalı yiyecekler yemek yendikten sonra kan şekeri yükselmesini yavaşlatarak daha uzun süreli enerji sağlar. Kraker, cips ve kurabiye gibi karbonhidrat zenginin diğer gıdalar çabuk sindirildikleri için insülinle azaltılması gereken ani kan şekeri yükselmesine neden olurlar. Kan glikozunu normal sınırlar içinde tutmak uzun vadede bilhassa önemlidir çünkü, vücudu yıpranmaktan korur. Pankreas ne kadar çok insülin üretmek zorunda kalırsa tip 2 diyabet riski de zamanla o kadar yükselir.

Kalp Dostu

Düşük kan glikozu seviyeleri arterlerin güçlenmesine de yardımcı olarak kalp ile kol ve bacaklara daha çok kan taşınmasını destekler.

Direngen nişasta arterleri tıkayan kolesterol ile kandaki trigliserit (yağ) seviyelerinin de düşürülmesine yardımcı olarak kalbe, beyne ve çalışan kaslara giden besin dolu kan hacmini de azami seviyeye çıkarır.

Açlığı Bastırır

Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar direngen nişastanın açlığı bastıran belli hormonların üretimini uyardığı için daha az yiyerek daha tok hissetmenizi sağladığını söylüyor. İlaveten, direngen nişastanın hazmı diğer karbonhidrat çeşitlerine nispeten daha uzun sürdüğü için yemek yendikten saatler sonra bile acıkmıyorsunuz. Öğünlerinizi dengede tutmanızda fayda var: Konuyla ilintili bir çalışmada protein ile birlikte direngen nişasta tüketen kadınların, bu besinlerin sadece birini tüketen kadınlara nispeten daha doymuş hissettiği, yediğinden daha çok tat aldığı ve daha çok vücut yağı yaktığı bulundu.

Bağırsaklara Faydalıdır

Direngen nişastadan üretilen bütirat kalınbağırsaktaki hücrelere enerji sağlayarak bağırsakların doğru şekilde dizilmesine yardımcı oluyor, kolon kanseri ve hassas bağırsak sendromu (HBS) gibi hastalıkların riskini azaltıyor. Bütirat ayrıca bağırsaklarda yaşayan trilyonlarca bakterinin de besin kaynağıdır. Yüksek miktarda iyi bağırsak bakteriniz varsa daha güçlü bir bağışıklık sisteminiz ve enfeksiyonlar karşı da direnciniz var demektir.

Ne Yemeli?

Direngen nişasta içeren organik gıdalar arasında en çok tüketilenler bakliyat (kara fasulye, nohut, benekli fasulye), sarı ve tatlı patates, az olgunlaşmış muz, makarna ve her tür pirinçtir. Bazı paket gıdalarda mısır bazlı direngen nişasta içeriği oluyor. Alışveriş yaparken direngen mısır nişastası ihtiva edenleri alabilirsiniz.

Variety of legumes in glasses on cookie sheet

Ancak şöyle bir uyarıda da bulunmak gerek. Aşırı miktarda takviye direngen nişasta diğer besinlerin emilimine müdahale edebildiği için vücutta şişkinlik ve gaz yapabilir. Onun yerine içinde vitamin, mineral ve fito-besin de ihtiva eden organik yiyeceklere yönelin.

Hazırlama Tüyoları

Bu gıdaları nasıl hazırladığınız tükettiğiniz nişastanın miktarını da etkiliyor. Pişirilip soğumuş tahıl çeşitleri ile pişirildikten sonra soğumadan tüketilen bakliyat ve patates gibi yiyeceklerde daha çok direngen nişasta oluyor. Bunun sebebi ise soğumanın sindirilebilir nişastayı direngen nişastaya dönüştürmesidir ve bu işleme “geriye ölçütleme” denir. Vücut direngen nişastanın tümünü hazmedemez ya da enerji olarak kullanamaz, o yüzden kalori miktarı doğal olarak düşer. Sri Lanka Kimyasal Bilim Üniversitesi araştırmacıları ak pirinci az miktarda Hindistancevizi yağıyla pişirip 12 saat soğumaya bıraktıktan sonra içindeki direngen nişastanın 10 kat arttığını ve kalori miktarının da yarı yarıya indiğini buldular. Ama akşam yemeğinizi soğuk yemek zorunda değilsiniz. Pilavı tekrar ısıtmak direngen nişasta konsantresinde bir değişikliğe yol açmıyor.

Denemek İsteyeceğiniz 2 Direngen Nişasta Tarifi

Muzlu Tatlı Patates Smoothie (1 Kişilik)

Malzemeler

1 adet az olgunlaşmış muz

½ iri tatlı patates (soyun, pişirin, soğumaya bırakın)

250ml soya sütü

1 fiske tarçın

1 adet buz

Hazırlanışı

Malzemenin tümünü blendere atıp smoothie yapın.

Kişi Başına

Kalori: 289, Yağ: 5g, Doymuş yağ: 1g, Karbo: 54g, Lif: 6g, Protein: 11g, Sodyum: 147mg

Fasulyeli Makarna Salatası (4 Kişilik)

Malzemeler

300g haşlanmış makarna (soğusun)

1 konserve (400g) nohut (sudan geçirip süzün)

400g erik domates (ikiye bölün)

1 adet sarı ya da turuncu dolma biber (doğrayın)

40g ince doğranmış kırmızı soğan

3 yemek kaşığı zeytinyağı

3 yemek kaşığı limon suyu

Tuz, karabiber

35g lor peyniri

Süslemek için kıyışmış dereotu

Hazırlanışı

Makarnayı, nohudu, domatesi, dolma biberi ve soğanı büyük bir kapta karıştırın. Ufak bir kapta zeytinyağını, limon suyunu, tuzu, karabiberi çırpın. Çırpılmış karışımı makarnaya ilave edin. Üstüne peynir ve dereotu serpiştirin.

Kişi Başına

Kalori: 253, Yağ: 14g, Doymuş yağ: 3g, Karbo: 2g, Lif: 5g, Protein: 8g, Sodyum: 154mg

Reklam

Kuvvet ve Dayanıklılığı Arttırmanın 8 Yolu

0

Kuvvet ve dayanıklılığınızı arttırmak için antrenmanlarınıza doğru yüksek yoğunluklu “cilalarlar” çekebilir ve vites arttırabilirsiniz. Kısa sürede yanma hissi yaşatacak ve gelişimizi fiziksel olarak apaçık şekilde hissettirecek sekiz müthiş formülümüz var.

Antrenmanlarınızda güçlü hissetmek için rutinlerinizin sonunda metabolizmayı hızlandıran ve kalorileri kül eden cila çalışmaları yapın. Kalori yakmak için kardiyo yerine metabolik cila yapan grup fitness eğitmeni Lisa Niren, “Bu antrenmanlar kalan bütün enerjinizi tüketiyor” diyor. “Metabolik cilalar çok eğlenceli sayılmazlar ancak zihninizi güçlendirip antrenmanı daha doyurucu bitirmenizi sağlıyor.”

İşleyişi: “Ben yüksek yoğunlukla yapılan, alt vücuttan başlayıp üst vücuda dönen tüm vücut hareketlerine odaklanıyorum” diyor Lisa. Sonuç? Kan üst ve alt vücut arasında daha çok dolaştığı için daha çok kalori yakıyorsunuz. Etkisi, antrenmanı tamamladıktan sonra 48 saat devam eden HIIT etkisine benziyor.

Yağ Kaybı Cilası No.1

Bar Karması

Barla başlayıp 4-6 hareket seçin. Hareket başına 8-10 tekrar tamamlayın. Aralarda dinlenmeden yapın.

Örnek Rutin:

  • Hang Clean
  • Push Press
  • Front Squat
  • Bentover Row
  • Straight-Leg Deadlift
  • Squat Jump (Hafif ağırlık)

Yağ Kaybı Cilası No.2

Kürek Aralığı

Bu aralıkları mesafeye ya da süreye göre yapabilirsiniz. “Kürek aralıklarını mesafeye göre yapıp ne kadar sürdüğünü görüyorum” diyor Lisa. Set aralarında yarım dakika dinlenerek 250 metrelik 4 set tamamlayın.

Yağ Kaybı Cilası No.3

Piramit Çalışması

Bir hareket seçip tekrarları düşürerek çalışın. Mesela, cila olarak şınav seçtiyseniz, 10 tekrarla başlayın, kısaca dinlenin, sonra 9 tekrar yapın, yine dinlenin, 8 yapın, dinlenin ve bu şekilde tek tekrara düşene kadar sürdürün. Piramit çalışmasını yükseltmek için zor egzersizler seçip eşleştirin, ardından tekrar düşerek çalışın. Mesela, 10 tekrar BB squat yapın, kısaca dinlenin, 10 inverted row yapın, dinlenin, BB squat’a dönüp 9 tekrar yapın ve bu sırayla bire düşene kadar devam edin.

Yağ Kaybı Cilası No.4

Süreli Challenge (Yoğunluk setleri ya da AMRAP)

Dört dakika gibi bir süre seçin, o süre içinde bir hareketi yapabildiğiniz kadar tekrarla yapın. Gerektiğinde dinlenebilirsiniz ama tamamladığınız tekrar sayısını takip edin. Sonuçlarınızı sonraki antrenmandakiyle karşılaştırın.

Yağ Kaybı Cilası No.5

Plaka İtme

Bu çalışmada kütle hareket ettirmek kasları sonuna kadar yakacaktır. Havlunun üstüne 20 kiloluk bir plaka koyun ve sert bir zeminde ileri doğru itin. Belli bir süreye göre ya da tekrar sayısına göre çalışabilirsiniz.

Yağ Kaybı Cilası No.6

Koşu Bandı / Yokuş / Step Sprintleri

Yokuşta, düz zeminde ya da stepte de yapılabilen koşu bandı sprintleri elde yeterince ekipman yoksa müthiş bir antrenman cilası imkânı sunar. Hızlı bir tempoda bir süre koşun, dinlenin, tekrar edin. Bu çalışma kardiyo dayanıklılığındansa patlayıcı gücü daha iyi geliştirir.

Örnek Rutin

  • %10 Eğimde 15 saniye koşun
  • 15 saniye dinlenin
  • 8-10 kez tekrarlıyın
Sportswoman jumping and stretching. Full length of healthy female exercising and jumping outdoors.

Yağ Kaybı Cilası No.7

Tabata Çalışması

Tabata çalışmasında genelde bir egzersii 20 saniye çalış, 10 saniye dinlen şeklinde sekiz kere yapılır. Mesela, squat, lunge, burpee, squat jump, şınav ya da olduğun yerde high knee gibi bir vücut ağırlığı hareketi seçip 20 saniye yapıp 10 saniye dinlenin. 20 saniyelik dilimde farklı hareketler de yapabilirsiniz.

Yağ Kaybı Cilası No.8

Vücut Ağırlığı Challenge

Bu cilada tek lazım olan vücudunuz! Birkaç hareket seçip tekrar tamamlayın. Tekrarları tamamlama sürenizi takip edin.

Örnek Rutin:

Egzersiz Başına 100 Tekrar

  • Mountain Climber
  • Switching Lunge Jump
  • Pushup
  • Squat Jump
Reklam

Koşuya Yeni Başlayanlar İçin Antrenman Önerileri

0

Yazar Nilay Özdemir

Öncelikle şu soruya cevap vermemiz gerekiyor; “Neden koşmalıyız?” Cevap oldukça basit aslında. Koşunun sağlığımıza olumlu etkileri oldukça fazla.  En temel faydalarını; bağışıklığımızı güçlendirmesi, bizi kanserden koruması, zihnimizi sağlamlaştırması, tüm kas ve iskelet sistemimizi koruması, kalp ve solunum sistemimizi güçlendirmesi ve bizi stresten uzaklaştırması olarak sıralayabiliriz.

Diyelim ki koşmaya karar verdiniz ve büyük bir hevesle bu işe giriştiniz. Koşu sonuç verebilmesini birkaç püf noktaya borçludur. Bu detaylardan ilki spor geçmişinizdir. Daha önce hiç spor altyapınız yoksa ya da çok nadir spor yapan bir bireyseniz hızlı ve uzun mesafeler koşamayacağınızı bilmelisiniz. Hızlı yürüyüş tempoları ile başlamalı, jog atma şeklinde kademe kademe mesafenizi arttırmalısınız. Başlangıçta koşularınızı mutlaka hız ve kuvvet antrenmanı ile desteklemelisiniz.

Koşu ve Güç Antrenmanı

Kuvvet antrenmanlarının koşucular için önemi oldukça büyüktür. Çünkü uzun süre koşma sporu ile ilgilenecekseniz güçlü bir bedene, iyi bir kondisyona, dayanıklılığa ve esnekliğe ihtiyacınız olacak demektir. Bu da ancak vücudun oksijen alma, taşıma ve iletme yeteneklerinin gelişmesi ile sağlanabilir. Çünkü dayanıklılık için kasların enerjiye ihtiyacı vardır ve oksijen kullanarak enerji üretir. Yani kısaca, vücuda dayanıklılık inşa etmek şarttır.

Bu yüzden güç, yani ağırlık antrenmanı ile birlikte dayanıklılık egzersizlerini mutlaka programınıza dahil etmelisiniz. Ayrıca bu antrenmanlar sizi kronik ağrılardan ve sakatlıklardan koruyacak, bu sayede daha güçlü kas ve kemik yapısına sahip olacaksınız. Ve şunu unutmayın ki, güçlenen ve kuvvet kazanan vücudun posturel duruşu da gelişim gösterir ve düzelir. Bu da iyi bir koşu formu kazanmanızda önemli bir etkendir.

Koşu 101

Tüm vücudunuzu çalıştıracak, dayanıklılık ve esneklik kazanmanızı sağlayacak, vücut dengenizi geliştirip, merkez (core) bölgenizi güçlendirecek ve size koşarken daha iyi denge sağlayacak etkili kuvvet egzersizlerini aşağıda görselleriyle bulabilirsiniz. Bu egzersizlerin uygulamasında teknik detayları iyi kavrayın ve doğru uygulayın. Haftada en az 1 gün sağlık için, 2 gün amacınıza yönelik, 3 gün ise performans geliştirmek amaçlı yapmanızı öneririm.

Plank

Etkili olduğu bölgeler: Karın, bacak, omuz, göğüs, sırt, bel. Ayrıca duruş bozuklukları için de etkili

  • Şınav pozisyonu alın, dirseklerin omuzlarınızın altında 90 derece olacak şekilde bükün,
  • Yerden destek alın, ağırlığınızı ellerinizden önkolunuza verene kadar kendinizi yere doğru alçaltın,
  • Vücudunuz düz bir çizgi halinde olmalı. Karın kaslarınızı kasın ve 60 saniye bu şekilde kasılı tutun.
  • 60 saniye tutamıyorsanız, 5 saniye dinlenmeli olacak şekilde 5 ile 10 saniye arası kasıp durun, toplamı 1 dakika olsun.

Bird & Dog

Etkili olduğu bölgeler: Karın, bacak, kalça

  • Elleriniz ve ayak parmak uçlarınız yerde olacak şekilde diz üstü pozisyona gelin,
  • Sağ kol sol bacakla birlikte düz bir şekilde koordineli olarak ileriye uzanabildiğiniz kadar uzanın ve 2-3 saniye kadar bekleyin,
  • Sonra elinizi ve bacağınızı göğsünüzde birleştirip eski pozisyonuna getirin.

Flutter Kicks

Etkili olduğu bölgeler: Karın

  • Sırt üstü uzanın,
  • Kollarınız düz ve elleriniz yere temas edecek şekilde kalçanızın altında olmalı,
  • Bacaklarınızı yerden 10 cm yukarı kaldırın ve küçük hareketlerle yukarı aşağı doğru kaldırıp indirerek makas hareketi yapın.

Mountain Climbers

Etkili olduğu bölgeler: Karın, omuz, kol, kalça, bacak

  • Şınav pozisyonuna geçin,
  • Hareket esnasında vücudunuz dümdüz olmal,
  • Önce sağ sonra sol bacaklarınızı sırayla değiştirerek dizden bükerek karnınıza doğru çekin,
  • 3 set maksimum tekrar ile yapabilirsiniz.

Superman

Etkili olduğu bölgeler: Bel, karın, kalça, bacak, omuz

  • Yere yüzüstü uzanın,
  • Kollarınızı başınızın üzerine uzatın, elleriniz yerde ve bacaklarınız düz olmalı,
  • Kollarınız ve bacaklarınızı aynı anda kaldırarak, kalça kaslarınızı ve belinizi sıkılı tutun,
  • Bu pozisyonda 2 saniye bekleyin sonra başlangıç pozisyonuna geri dönün.

Squat

Etkili olduğu bölgeler: Bacak, Kalça, karın

  • Ayaklarınız omuz hizasında açın, kolları ileriye uzatın, başınız ve bakışlarınız ileriyi göstersin,
  • Göğsünüzü yukarıda tutun, belinizi doğal kıvrımında tutarak, kalçanızı geriye iterek dizlerinizi yavaşça bükün,
  • Dizlerin ayak parmak ucunu geçmeyecek şekilde ağırlığınızı topuklarınıza verin ve kalça hizasına kadar aşağıya eğilin ve kalkın,
  • Dizlerinizin ayak parmak uçlarınızı geçmemesine dikkat edin.

Lunge

Etkili olduğu bölgeler: Kalça, bacak, karın

  • Başınız dik karşıya bakın,
  • Elleriniz belinizde, bir adımınızı ileriye atarak arka dizinizi yavaşça aşağı indirin,
  • Arkadaki diziniz yere değmemeli ve öndeki diziniz de ayak parmak ucunu geçmemeli,
  • Ayaklarınız paralel şekilde karşıyı göstersin. Kuvveti öndeki ayağın topuğundan alarak ve kalçayı sıkarak eğilin ve kalkın.

Hip Bridge

Etkili olduğu bölgeler: Kalça, bacak, karın)

  • Baş, sırt ve kalça yerde olacak şekilde sırtüstü yatın,
  • İki yağınızı da dizler bükülü yere koyun,
  • Kollarınız gövdenizin yanında olsun,
  • Ayak tabanlarınızdan destek alarak kalçanızı sıkarak yukarı kaldırın ve kalçanızı yere temas ettirmeden başlangıç pozisyonuna geri dönün.

Step Up

Etkili olduğu bölgeler: Kalça, bacak, karın

  • Bu egzersiz için yüksek bir kutuya ihtiyacınız olacak.
  • Sırtınız dik ve karın kaslarınız aktif olacak şekilde bir bacağınızı kaldırın ve yerdeki ayağınızdan kuvvet alarak bir ayağınızı yükseltiye kaldırın,
  • Ayak tabanını yükseltiye sağlam basın ve vücudunuzu yukarı kaldırın.
  • Diğer bacağınızı bükerek dizinizi karnınıza çekin ve aynı bacakla aşağıya inin. Hareketi diğer bacağınızla tekrarlayın.
Reklam