Fit Hub Blog Sayfa 28

Muhteşem Uyum

0

Yazdığı her kitapla gündem olan Dr. Mark Hyman, paleo ve vegan beslenme yöntemlerinden yola çıkarak oluşturduğu beslenme biçimine “pegan” adını veriyor. Kendisinin en sevdiği dört tarifi uygulamaya hazır mısınız?

İster buzdolabının önünde bekliyor, ister market reyonları arasında dolaşıyor ya da öğle yemeğine kadar vakit sayıyor olun. Aklınızda her gün şu soru var: “Bugün ne yesem?”

Vegan ve Paleo diyetleri arasındaki benzerlikleri fark eden Hyman Pegan diyeti ile bu sorumuza yanıt buluyor. Food: What the Heck Should I Cook? adlı kitabı büyük rağbet gören Hyman, “Beslenme konusunda yapılan en büyük yanlış sadece kalorilere odaklanmak” diyor ve ekliyor; “Onun yerine kaliteli yiyeceklere odaklanmalısınız. Bunu yapabilirseniz; yemekleriniz lezzetli, besleyici ve çok sağlıklı olabilir. Böylece sağlıklı ve lezzetli yiyecekler arasında seçim yapmak zorunda kalmazsınız.” Pegan diyetinin inceliklerini öğrenmenin ve sofranıza sağlık ve lezzet katmanın tam sırası!



PEGAN DİYETİNİN PRENSİPLERİ

1. Beslenmenizin temelini bitkiler oluştursun.

2. En önemli nokta gıdanın kalitesidir. 

3. Glüteni ve süt ürünlerini az miktarda tüketin. 

4. Glütensiz tahılları azaltın. 

5. Şekerden uzak durun ve doğru oranda meyve yiyin. 

6. Her zaman temiz et alın ve yumurtayı bütün yiyin. 

7. Cıvası az, sağlıklı ortamda yetiştirilmiş balık türlerini tüketin. 

8. Yemeğinize sağlıklı yağ katın. 

9. Ara ara baklagiller tüketin ama sürekli yemeyin. Bağırsak sağlığını etkileyip besin emilimini engelleyebilirler.

ÇILBIR YUMURTALI GÜÇ TABAĞI

ÇILBIR YUMURTALI GÜÇ TABAĞI

4 KİŞİLİK

SEBZELER:
1 yk avokado yağı
1 adet orta boy tatlı patates, soyulmuş ve rendelenmiş
3 diş ezilmiş sarımsak
1 yk kimyon
½ tk deniz tuzu
200 g kuşkonmaz, doğranmış
400 g dilinmiş körpe Çin lahanası
500 g ıspanak

YUMURTA VE SALSA:
2 yk avokado yağı
1 baş orta boy kırmızı soğan, kıyılmış
1 adet küçük boy kırmızı dolmalık biber, doğranmış
3 adet orta boy jalapeno biberi, ayıklanmış ve kıyılmış
1 tk deniz tuzu
Taze çekilmiş karabiber
300 g kiraz domates, ikiye bölünmüş
½ tk kimyon
8 adet iri boy organik yumurta
100 g taze kişniş yaprağı, kıyılmış
1 adet misket limonu, dörde bölünmüş

YAPILIŞI

1. Sebzeleri hazırlayın: Avokado yağını geniş bir tavada, orta ateşte kızdırın. Tatlı patatesi, sarımsağı, kimyonu ve tuzu 5 dakika boyunca, patatesler yumuşayana kadar pişirin. Kuşkonmazı ilave edin ve 5 dakika soteleyin. Ardından Çin lahanasını da ekleyin ve kuşkonmaz çatala gelene kadar pişirin. Ateşi kısıp ıspanağı ekleyin ve karıştırın. Sebzeleri kısık ateşte pişmeye bırakıp, yumurta ve salsa sosunu hazırlamaya geçin. 

2. Yumurta ve salsa sosu: Avokado yağını geniş bir tavada, orta ateşte kızdırın. Soğanı, dolmalık biberi ve yarım tatlı kaşığı tuzu ekleyip, 8 dakika oyunca sebzeler yumuşayan dek pişirin. Piştikten sonra içine karabiberi ekleyin.

3. Domatesi, kimyonu ve kalan tuzu da ekledikten sonra 12 dakika boyunca, soğan ve domates pişene kadar pişirin. Salsa sosunu tavaya yayın ve tavanın altını kısın. 

4. Yumurtaları salsa sosunun içine kırın ve eşit şekilde dağıtın. Tavanın üstünü kapatıp 5-7 dakika boyunca yumurta kıvama gelene kadar pişirin.

5. Sebzeleri 4 tabağa bölün ve üzerlerine yumurtalı salsa sosunu ekleyin. Kişniş ve limon dilimleriyle süsleyin. 

Makrolar

Kalori 231 Protein 19 g Karbonhidrat 26 g Yağ 11 g

PRATİK ACILI MANTAR TABAĞI

PRATİK, ACILI MANTAR TABAĞI

2 KİŞİLİK

1 yk sıvı yağ ya da Hindistan cevizi yağı
450 g organik dana kıyması (tercihen)
12 adet iri boy mantar (kıyma tercih etmiyorsanız, 24 mantar)
2 baş iri boy kırmızı soğan, doğranmış
2 adet havuç, doğranmış
2 adet kırmızı dolmalık biber, doğranmış
4 adet kereviz sapı, doğranmış
4 diş sarımsak, kıyılmış
2 yk acı biber
1 yk kuru kekik
2 tk sarımsak tozu
½ tk chipotle baharatı
170 g domates püresi
1,5 lt su
½ tk deniz tuzu
50 g taze kişniş yaprağı, doğranmış

YAPILIŞI

1. Güveç tenceresinde yağı eritin. Kıymayı (kullanıyorsanız) ekleyin ve ahşap kaşıkla karıştırarak kavurun. 3 dakika boyunca yağı iyice çekene kadar pişirin. 

2. Mantarı, soğanı, havucu, dolmalık biberi ve kerevizi ekleyin. 4-5 dakika sebzeler yumuşayana dek pişirin. 

3. Sarımsağı, acı biberi, kekiği, sarımsak tozunu ve chipotle tozunu ilave edip karıştırın. Domates püresini ve suyu ekleyip kaynatın. Ateşi biraz kısın ve 45 dakika boyunca yavaşça pişmeye bırakın. Üzerine tuz ekleyin. 

4. Karışımı dörde bölüp, avokado ve kişnişle süsleyin.



MAKROLAR
Kalori 451 Protein 41 g Karbonhidrat 34 g Yağ 18 g

BADEMLİ TAVUK ŞİŞ YANINDA TAZE FASULYE

BADEMLİ TAVUK ŞİŞ & TAZE FASULYE

4 KİŞİLİK

150 ml şekersiz Hindistan cevizi sütü
3 yk limon suyu
1 tk köri
1 tk sarımsak tozu
¼ tk deniz tuzu
600 g organik tavuk göğsü (2,5 cm’lik ebatlarda kesin)
8 adet bambu şiş

TAZE FASULYE:
1 yk avokado yağı
50 g arpacık soğan, ince doğranmış
800 g taze fasulye, ikiye kesilmiş
1 yk su

BADEM SOSU:
100 g badem ezmesi
150 ml şekersiz Hindistan cevizi sütü
2 yk taze kişniş yaprağı, ince kıyılmış
2 yk misket limonu suyu
2 yk glütensiz soya sosu
2 tk ezilmiş sarımsak
1 tk köri
¼ tk Arnavut biberi

GARNİTÜR:
50 g kavrulmuş badem, dilimlenmiş
2 yk doğranmış taze kişniş yaprağı

YAPILIŞI

1. Tavuğu hazırlayın: Hindistan cevizi sütünü, misket limonu suyunu, köriyi, sarımsak tozunu ve deniz tuzunu, sığ bir kapta karıştırın. Tavuğu ilave edip buzdolabında 30 dakika marine edin. Bu sırada 8 şişi suya koyun. 

2. Fasulyeyi hazırlayın: Avokado yağını tavada kızdırın. Soğanı ekleyip 5 dakika soteleyin. Fasulyeyi ilave edip 8 dakika pişirin. Altını kısın, suyu ekleyin ve iyice karıştırın. Fasulye yumuşayan kadar 2 dakika pişirin.

3. Sosu hazırlayın: Malzemelerin tümünü, krema kıvamına gelene kadar mutfak robotundan geçirin.

4. Tavuk marine olunca, ızgarayı ya da fırını ısıtın. Tavuğu şişe geçirin ve 4 dakika kadar ızgara edin. (Ya da fırına atıp 190 derecede 25 dakika pişirin.)

5. Fasulyeyi dört tabağa bölün. Üzerlerine ikişer şiş koyun, kişniş ve bademle süsleyin.

MAKROLAR
Kalori 346    Protein 41 g    Karbonhidrat 18 g    Yağ 13 g

AVOKADOLU DENİZTARAĞI

AVOKADOLU DENİZTARAĞI

 4 KİŞİLİK

AVOKADOLU SOS:
2 adet orta boy avokado
50 ml Hindistan cevizi kreması (krema ve suyun ayrışması için çalkalamayın)
50 ml + 1 yk yuzu meyvesi suyu ya da limon suyu
3 yk sızma zeytinyağı
1 ½ tk kavrulmuş susam yağı
¼ ayıklanmış jalapeno
1 diş sarımsak)
2 tk deniz tuzu
1 tk taze çekilmiş karabiber

DENİZTARAĞI:
12 adet iri boy deniztarağı
1 tutam deniz tuzu
1 tutam taze çekilmiş karabiber
1 yk avokado yağı
10 adet turp, yuvarlak olarak doğranmış
1 bağ yeşil soğan, doğranmış

YAPILIŞI

1. Sosu hazırlayın: Malzemenin tümünü, kremamsı kıvama gelene kadar mutfak robotundan geçirin.

2. Deniztaraklarını kurulayın, üzerlerine tuz ve karabiber serpiştirin. Avokado yağını geniş bir tavada kızdırdıktan sonra deniztaraklarını ekleyin ve altın rengini alana dek 2-3 dakika boyunca pişirin. Kâğıt havluya alın. 

3. Sosu tabağa sürüp üstüne deniztaraklarını koyun. Turp ve yeşil soğanla süsleyin.

MAKROLAR
Kalori 538 Protein 19 g Karbonhidrat 40 g Yağ 36 g

Reklam

Koşu Antrenmanının 4 Püf Noktası

0

Kişisel Antrenör Can Bayık, daha etkili koşabilmek için yapabileceklerinizi sıralıyor.

Son dönemlerde giderek artan koşu gruplarının etkisiyle koşmak, çoğu kişi tarafından yapılan bir spor aktivitesi haline geldi. Artık, 7’den 70’e herkesi sahilde, ormanda ve spor salonlarında koşarken görüyoruz. Etrafımız aslında birçok bireysel sporcu ile çevrili. Koşmak yapabileceğiniz en ucuz, en basit ve en sağlıklı sporlardan biri.

Her gün düzenli olarak yapılan koşunun ilerleyen dönemlerde oluşabilecek rahatsızlıkları önlediği uzmanlar tarafından kanıtlanmış durumda. Koşmak; kanser riskinin, kalp ve damar rahatsızlıklarının önüne geçmek, modern hayatın klasiği olan stresi yenmek ve kolesterol seviyesini düşürmek için doktorlar tarafından tavsiye ediliyor. Uyku problemi yaşayan insanların çoğu da bu sorunu düzenli spor ile yeniyor.

Ayrıca diğer spor dallarında olduğu gibi kilo vermeye yardımcı oluyor. Koşu esnasında vücudun birçok kası çalışıyor ve yüksek oranda kalori harcanıyor. Ancak spor eğitmeni olmadan yapılan bu tarz aktiviteler, sakatlanmalara yol açabiliyor. Basit bir egzersiz olarak gördüğümüz koşmanın bile belli kuralları ve teknikleri var. Haydi gelin ve neler yapabileceğinize bakalım.

1. Ayağınıza Uygun Ayakkabı Seçin

Koşu ayakkabısı, ayağınızın yere basma açısı ile doğru orantılı olmalıdır. İçten ya da dıştan destekli bir ayakkabı kullanmak, tamamen ayağınızın yere basma açısı ile alakalıdır. Bunun için en yakın koşu mağazasından ayak analizi yaptırabilir ve en doğru ayakkabıyı seçebilirsiniz. İsterseniz ıslak test yöntemini evinizde uygulayarak, ayak tipinizi öğrenebilir ve ayakkabı tercihinizi buna göre yapabilirsiniz. Nasıl yapacağınıza gelecek olursak: Ayaklarınızı ıslatın ve izinin çıkabileceği bir kâğıda basın. Çıkan şekil ile ayak tipinizi öğrenebilirsiniz.

2- Doğru Kıyafetleri Tercih Edin

Mutlaka terletmeyecek, nefes alan kumaşların kullanıldığı, pamuklu olmayan kıyafetler tercih edin. Koşarken tayt ya da kısa koşu şortları giyebilirsiniz.

3. Mesafeye Göre Teknik Belirleyin

Uygulanacak koşu teknikleri, koşulacak mesafeye göre farklılık gösterir. Yavaş tempolu ve uzun mesafeli koşularda en doğrusu, önce ayak topuğunun yere bastığı ve ayak tabanının yuvarlandığı, tüm tabanın yavaşça yere değdiği tekniktir.

4. Maksimum Kalp Atış Hızınızı Bulun

Koşu performansınızı artırmak için önemli olan ne kadar uzun mesafede koştuğunuz değil, doğru nabız ile koşmaktır. Bunun için basit bir formül var: 220 sayısından yaşınızı çıkararak maksimum kalp atış hızınızı bulun ve antrenmanınıza göre yüzdesini belirleyin.

Örneğin 20 yaşında bir kişi için maksimum nabız: 220-20=200. Eğer bu kişi yüzde 60 ile antrenman yapmak istiyorsa; 200 x 0,60 = 120. En doğru sonuç için mutlaka nabız ölçen bir saat ile koşmalısınız.

Örnek Başlangıç Antrenmanı

Pazartesi: Esneme, 2K %60 nabızla
Salı: 1K ısınma temposunda %50 nabızla + 1K orta tempoda %60-70 nabızla + 1K soğuma temposunda %50 nabızla
Çarşamba: Dinlenme
Perşembe: 3 dk koşu ve 2 dk yürüme (6 defa)
Cuma: 3K %50 nabızla
Cumartesi: Dinlenme
Pazar: 60 dk düşük tempolu koşu (önemli olan 60 dk’yı tamamlayabilmek)

Can Bayık

Life Fitness Academy’de Global Master Trainer

Reklam

Sağlık Topu Antrenmanı

0

Sağlık topu ile egzersiz yapmanın pek çok yolu var. Antrenör onaylı beş etkili sağlık topu egzersizi ile kondisyonunuzu geliştirin.

Egzersiz barından giryaya, çalışma istasyonundan halata kadar birçok ekipmanı spor salonunda kolayca bulabiliyoruz. Ancak gayet mütevazı görünen bir kahramanımız
var: Sağlık topu.

Sağlık topu, sandığınızdan çok daha fazla kası hedefliyor ve kondisyonu geliştiriyor. Antrenör Michael Piercy, “Sağlık topu çok amaçlı, gücü artıran ve tüm vücudu çalıştıran bir ekipman. Üstelik kullanması ve hareketlere uyarlanması oldukça kolay” diyor.
Piercy, top atarak gücümüzün tamamını kullanabildiğimizi ve bunun her türlü aktivitede işe yaradığını belirtiyor. Egzersiz yaparken sağlık topu kullandığınızda kaslarınızın yanı sıra metabolizmanızı da çalıştırıyorsunuz. Özellikle az zamanınız varsa sizi kısa süre içinde terletebildiğini de ekleyelim. Piercy “Top atarak egzersiz yaptığınızda kalp atış hızınız da artar” diyor. Karşınızda beş farklı top atma egzersizi…


BENTOVER ROW WITH PUSH SLAM

BENTOVER ROW WITH PUSH SLAM

Ayaklarınız omuz genişliğinde açık olacak şekilde, öne doğru eğilerek durun. Dizlerinizi hafifçe bükün. İki elinizle sağlık topunu tutun ve kollarınızı düz bir şekilde uzatın. Topu karnınıza doğru çekip hareketin tepe noktasında sırt kaslarınızı sıkın.
Sonra patlayıcı kuvvetle kollarınızı uzatın ve topu yere vurun.

Set x Tekrar: 3 x 15

KNEELING MED BALL SLAM

KNEELING MED BALL SLAM

Yerde diz üstü durun ve sağlık topunu önünüze koyun. Dik bir şekilde durarak topu tutun. Sırtınızı hafifçe kamburlaştırın, kalçanızı öne doğru alın ve kollarınızı yukarı uzatarak topu başınızın üzerine kaldırın. Ardından kalçanızı geriye doğru alın, öne eğilin ve topu yere vurun. Sekme ihtimali olan bir topsa, dikkatli olun.

Set x Tekrar: 3 x 15

ROTATIONAL MED BALL SLAM

ROTATIONAL MED BALL SLAM
Dik durun ve iki elle tuttuğunuz topu kalçanızın solunda tutun. Topu sağa doğru sallayarak başınızın üzerine doğru yukarı götürün. Sağ ayağınızın ekseninde dönerek topu sol yanınıza atın. Seken topu yakalayın ve hareketi diğer tarafta tekrarlayın.

Set x Tekrar: 3 x 8 (Her iki tarafta)


SQUAT TO SLAM

SQUAT TO SLAM
Sağlık topunu çene altında tutarak squat yapın. Ayak parmaklarınızı ve kalçanızı uzatarak ayağa kalkın ve topu başınızın üzerine kaldırın. Ardından topu direkt önünüze doğru atın.

Set x Tekrar: 3 x 12

RUSSIAN TWIST TO SLAM

RUSSIAN TWIST TO SLAM
Sırtınızı yere değdirmeden poponuzun üstüne oturun ve ayaklarınızı hafifçe havaya kaldırın. Sağlık topunu iki elinizle tutun. Gövdenizi sağa doğru döndürün ve topu bırakmadan sertçe yere vurun. Ardından hız kaybetmeden sola dönün ve topu yine yere vurun. Hareketi bu şekilde tekrarlayın.

Set x Tekrar: 3 x 8

Reklam

Testosteronu Düşüren 6 Neden

0

Testosteron düşüklüğüne neden olabilecek faktörleri ve çözüm yollarını öğrenin.

Son günlerde kendinizi daha yorgun mu hissediyorsunuz? Cinsel isteğiniz, yaşam enerjiniz ve kendinize olan güveniniz eskisi gibi değil mi? Tüm bunlar testosteron oranınızın düşük olduğuna dair işaretler olabilir. Neyse ki bu durumun birden fazla çözümü var. Beslenme düzeninizi, günlük aktivitelerinizi ve zihinsel durumunuzu iyileştirerek, sahalara geri dönebilirsiniz. Hayatınızı geri kazanmak adına, öncelikle bu duruma neden olabilecek şeylere bir göz atın.

Vitamin ve Mineral Eksikliği Yaşıyorsunuz

Bedeninizi karmaşık ama mükemmel çalışan bir makine gibi düşünebilirsiniz. Ancak her makinenin özel bakım gerektirdiğini de unutmamak gerek. Sadece “sağlıklı” yemek seçimleri yapmak bu konuda yeterli olmayabilir. Besin eksikliği nedeniyle testosteron dengenizde oynamalar olabilir. Örneğin çinko eksikliği yaşamak, testosteron seviyenizi aşağı indirebilir. Çünkü çinko, testosteron ve prolaktin hormonlarının üretilmesinde önemli bir rol oynar. Ayrıca prostat sıvısının üretilmesine yardımcı olur ve hipogonadizm gibi cinsiyet hormonlarının yetersizliğine neden olabilecek durumların önüne geçer.

Bazı vitamin ve mineral eksikliği belirtileri, son ana kadar kendini belli etmeyebilir. Bu nedenle durumu net olarak anlayabilmek için kan testi yaptırmak gerekir. Biftek, kuru yemiş, ıspanak, mantar ve istiridye gibi besinler, yüksek oranda çinko içerir. Beslenme düzenizi sadece kalori hesabı yaparak değil, vitamin ve mineral dengenizi de koruyacak şekilde ayarlayın.

Yeterli Miktarda Protein Almıyorsunuz

Yeterince protein almadığınızda güç kazanamaz ve kas hacminizi artıramazsınız. Ayrıca egzersiz sonrası toparlanma sürecinizi de sekteye uğratırsınız. Günde 3-4 öğün yiyen aktif bir erkeği göz önünde bulundursak; alınan her öğündeki protein porsiyonunun iki avuç içi büyüklüğünde ve kalınlığında olması idealdir. Kas kütlenizi artırmak ve güçlenmek için testosteron oranınızın normal seviyelerde olması gerekir.

Karbonhidrat Seçimlerinizi Yanlış Yapıyorsunuz

Aldığınız karbonhidratın topraktan geldiğine emin olun. Daha açıklayıcı olursak: Tükettiğiniz karbonhidratlar, orijinal formunda olmalı. Örneğin patates cipsi yemek yerine gerçek bir patates yiyin.

Yeterince Egzersiz Yapmıyorsunuz

Hareket etmek vücudumuz için en iyi ilaçtır. Egzersiz yapmak testosteron seviyenizi dengelemenize yardımcı olur. Antrenman sırasında ve sonrasında; testosteron, dopamin, endorfin ve serotonin salgılanmasını artıran birçok egzersiz türünü deneyebilirsiniz. Bu şekilde özgüven, memnuniyet ve haz duygularınızı artırabilirsiniz.

Sağlıklı ve güçlü olmak adına egzersiz yaptığınızı bildiğiniz için de yukarıda bahsettiğimiz tüm hisleri ayrıca yaşarsınız. Egzersiz daha rahat odaklanmanıza, daha fazla enerji üretmenize ve kuvvetinizi artırmanıza yardımcı olur. Harika geçen bir egzersiz seansı, damarlarınıza adeta kafein enjekte etmiş gibi zihninizi aktif hale getirir.

Uykusuz Kalıyorsunuz

Kaliteli uyku bu konuda sorgusuz sualsiz etkili olan noktalardan biri. Yeterli miktarda uyuduğunuzda daha çok yağ yakabilir, daha güçlü kaslara sahip olabilir ve yatak performansınızı artırabilirsiniz. Uyku ayrıca işlerinize daha iyi odaklanmanıza, hızlı bir şekilde incelmenize ve egzersiz sonrasında iyi bir şekilde toparlanmanıza yardımcı olur.

Pozitif Düşünmüyorsunuz

Kendiniz hakkındaki düşünceleriniz vücudunuzu da önemli ölçüde etkiler. Pozitif düşünme yöntemini, günlük olarak çalıştırmanız gereken bir kas grubu gibi düşünebilirsiniz. Zihninizi bir bahçe gibi düşünün. Eğer bu bahçedeki bitkileri pozitif düşüncelerle sulamazsanız, verim elde edemezsiniz.

Pozitif düşünceler, stres hormonu olarak da bilinen kortizol hormonunun daha az salgılanmasına neden olur. Ayrıca uyku düzeninizi, sindirim sisteminizi, cinsel isteğinizi ve hafızanızı etkileyen serotonin hormonunun salgılanmasına yardımcı olur. Düzenli olarak size ilham verecek TED videolarını izleyebilir ya da motivasyon sağlamak amacıyla hazırlanan ses kayıtlarını dinleyebilirsiniz.

Reklam

4 Haftalık Antrenman Programı

0

Kişisel Antrenör Can Bayık’ın hazırladığı 4 haftalık antrenman programıyla, tüm vücudunuzu çalıştırın.

Uzun süredir egzersizden uzak kaldınız ve artık bu makus talihinize bir son vermek mi istiyorsunuz? Kişisel Antrenör Can Bayık’ın tüm vücut antrenman programı, aradığınız kıvılcım olabilir.

Adaptasyon sürecini kusursuz geçirmenizi sağlayacak bu programı, bir ay boyunca haftada 3-4 gün yapabilirsiniz. Antrenman yaptıktan sonraki gün, mutlaka egzersize ara verin. Eğer ilk ay hedeflerinizden biri ciddi oranda yağ yakmaksa, aradaki bu günlerde hafif kardiyo antrenmanları da yapabilirsiniz. İlk iki hafta bittikten sonra programa, merkez bölgesi hareketlerini de ekleyebilirsiniz.

1. Bodyweight Squat

İki set halinde 20 tekrar yapın.

2. A) Lat Pull Down

Üç set halinde 10 tekrar yapın.

2. B)Dumbbell Fly

Üç set halinde 2 tekrar yapın.

Öncelikle lat pul down hareketini bir set halinde yapın. Dinlenmeden, dumbbell fly hareketine geçin ve bir seti tamamlayın. Ardından dinlenin ve hareketleri bu sırayla devam ederek toplamda 6 set yapın.

3. Bodyweight Split Squat

İki set halinde her iki bacakta 10’ar tekrar yapın.

4. A) Bent Over Single Arm Dumbbell Row

Üç set halinde 10 tekrar yapın.

4. B) Chest Press Machine

Üç set halinde 12 tekrar yapın.

Öncelikle bent over single arm dumbbell row hareketini bir set halinde yapın. Dinlenmeden, chest press machine hareketine geçin ve bir seti tamamlayın. Ardından dinlenin ve hareketleri bu sırayla devam ederek toplamda 6 set yapın.

5. A) Dumbbell Lateral Raise

Üç set halinde 8 tekrar yapın.

5. B) Dumbbell Front Raise

Üç set halinde 8 tekrar yapın.

Her tekrarda önce dumbbell lateral raise, sonra dumbbell front raise hareketini yapın. Yani bir sette 8’er tekrar yaparak toplamda 6 seti tamamlayın.

6. A) Cable Biceps Curl

Üç set halinde 12 tekrar yapın.

6. B) Cable Rope Triceps Extension

Üç set halinde 12 tekrar yapın.

Öncelikle cable biceps curl hareketini bir set halinde yapın. Dinlenmeden cable rope triceps extension hareketine geçin ve bir seti tamamlayın. Ardından dinlenin ve hareketleri bu sırayla yapmaya devam ederek toplamda 6 seti tamamlayın.

Can Bayık

Life Fitness Academy’de Global Master Trainer

Reklam

Dünya Plank Rekoru Kırıldı

0

Avusturyalı Daniel Scali; 9 saat, 30 dakika ve 1 saniye boyunca plank yaparak dünya rekoru kırdı.

Kendisi gibi kronik ağrı sendromundan muzdarip kişiler için farkındalık yaratmak amacıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na başvuran Scali, amacına ulaştı. Geçtiğimiz yıl George Hood tarafından kırılan 8 saat, 15 dakika ve 15 saniyelik rekoru ekarte eden Scali, 9 saati aşan süre boyunca plank pozisyonunda kaldı ve acıya meydan okudu.

Reklam

Bisiklet mi, Kürek mi?

0

Kişisel Antrenör Can Bayık, kürek ve bisiklet antrenmanlarını değerlendiriyor.

Eğer koşu dışında bir kardiyo alternatifi arayışındaysanız, doğru yerdesiniz. Peki, kürek ya da bisiklet antrenmanlarından hangisinin daha iyi olduğuna nasıl karar vereceksiniz? Aslında bu sorunun tek bir doğru cevabı yok. Cevap fitness hedeflerinize ve atletik özelliklerinize göre değişebiliyor.

Kilo Vermek İstiyorsanız

Kürek makinesinde kürek çekmek, nabzınızı yağ yakabileceğiniz seviyelere yükseltir. Ayrıca iyi bir tüm vücut antrenmanı yapmanızı sağlar. Ancak esas amaç kilo vermekse, kürek makinesi ideal bir seçenek olmayabilir. Çünkü etkili bir şekilde kürek çekmek için tekniğinizin iyi olması gerekir. Eğer bu konuda eğitimli değilseniz, kürek antrenmanında ciddi bir oranda yağ yakmanız zorlaşır.

Öte yandan bisiklet makinelerinde antrenman yapmak, teknik bir bilgi gerektirmez. Yağ yakmak açısından da işiniz daha kolaydır. Ayrıca bisiklette pedal çevirirken hareketlerinize çok konsantre olmanız gerekmez. Böylece müzik dinlemek ya da bir şeyler izlemek gibi farklı aktvitelerle de ilgilenebilirsiniz. Kürek çekmek çok daha teknik bir egzersiz türü olduğu için kürek antrenmanı sırasında bunları yapmanız daha zordur.

Kaslarınızı Güçlendirmeniz ve Tekniğinizi Geliştirmeniz Gerekiyorsa

İki alet de bu konuda etkili bir seçenektir ve özellikle bacak ve kalça kaslarını güçlendirir. Öte yandan kürek çekme aletinde üst vücut kasları, bisikletten farklı olarak daha çok işin içindedir. Bu yüzden amacınız ağırlık antrenmanlarındaki tekniğinizi iyi bir hale getirmekse, kürek sizin için daha iyi bir seçenektir.

Kas Kütlenizi Artırmak İstiyorsanız

Burada hangi kas gruplarınızı güçlendirmek istediğiniz önemli. Bisiklet makinesi özellikle direnci artırdığınız zaman alt vücut kaslarınızı ciddi şekilde geliştirir. Ayrıca kalf, hamstring ve quadriceps kaslarınızla birlikte, merkez bölgenizi de güçlendirir. Kürek makinesi ise tüm bunları yaparken aynı zamanda sırt, omuz ve kol kaslarınızı çok daha etkili bir şekilde çalıştırır. Bu yüzden hedefiniz üst vücut kaslarınızı güçlendirmekse, kürek makinesi sizin için daha iyi bir tercih olacaktır.

Diz ve Sırt Bölgesinde Problem Yaşıyorsanız

Bisiklet makinesi kaslarınıza nispeten daha nazik davranır. Özellikle diz ya da bileğinizde bir sakatlık yaşadıysanız, sakatlığın nüksetmemesi adına düşük dirençte antrenman yapabilirsiniz. Kürek çekmek sırt kaslarınızı güçlendiren bir aktivite olsa da özellikle bu bölgede problem yaşayan ya da postür bozukluğu olan biri için daha risklidir.

Bununla birlikte kürek çekerken dizlerinizi tamamen kırmanız gerektiği için diz bölgesinde problem yaşamış sporcuların da sakatlık dönüşünde kürek çekmesi çok iyi bir seçenek olmayabilir. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda; diz, sırt ya da bel sakatlığı ya da ağrısı olanlar için bisiklet daha iyi bir seçenektir.

SONUÇ

Gördüğünüz gibi bu mücadelenin kesin bir galibi yok. Kararı hedeflerinize ve atletik özelliklerinize göre kendiniz vereceksiniz. Eğer pedal çevirmeyi seviyorsanız, bisiklet makinesi sizin için daha iyi bir alternatif olabilir. Fakat öncelikli amacınız güçlenmekse, kürek bu konuda size daha çok yardımcı olacaktır. Hangisini seçerseniz seçin, haftada iki-üç defa yapılan 30-45 dakikalık bir antrenmanla ciddi kazanımlar elde edebilirsiniz.

Can Bayık

Life Fitness Academy’de Global Master Trainer

Reklam

Ketojenik Diyet Nedir?

0


Ketojenik diyet, vücudu enerji için glikoz yerine yağ yakmaya zorlamak için tasarlanmış, Atkins ve düşük karbonhidrat diyetleriyle birçok benzerlik gösteren, çok düşük karbonhidratlı ve yüksek yağlı bir diyettir. Karbonhidrat alımını büyük ölçüde azaltıp, yağ ile değiştirmeyi içerir. Karbonhidratlardaki bu azalma, vücudu “ketozis” adı verilen metabolik bir duruma sokar. Bu metabolik durumla ketojenik diyetin; yağ yakmak, yağsız bir vücuda ulaşmak veya mevcut kiloyu korumak için en etkili yol olduğu iddia edilir.

Ketojenik diyetin en önemli bileşeni olan ketozis, doğal ve normal bir süreçtir. Bu süreçte vücut, enerji için yağ yakma konusunda inanılmaz derecede verimli hale gelir. Vücudumuz ayrıca karaciğerdeki yağları ketonlara dönüştürür ve beynimize enerji sağlar. Ketojenik diyet kan şekeri ve insülin seviyelerinde önemli düşüşlere neden olabilir. Bu durumun, artan ketonlarla birlikte bazı sağlık yararları yaratabileceğine inanılıyor.

Ketojenik Diyette Karbonhidrat Yerine Yağ Kullanılıyor

Ketojenik diyette, karbonhidrat alımı ciddi şekilde kısıtlanır. Ancak, düşük karbonhidratlı diyetlerin tümü ketojenik değildir. Vücut, karbonhidrat yerine yakıt olarak yağ kullandığı için ketozis durumuna girer ve diyete “keto” adını veren ketonları üretir. Karbonhidrat tüketimini önemli ölçüde azalttığımızda; vücudumuzda hücreler için ana enerji kaynağı olan glikoz (şeker) arzını sınırladığımızda ortaya çıkan bir durumdur.

Artan susuzluk, ağız kuruluğu, sık idrara çıkma ve açlık veya iştah azalması gibi bazı belirtiler, ketozise girdiğinizi gösterebilir. Makro besin alımında büyük değişiklikler içerir: Günlük kalorilerin yaklaşık yüzde 80’inin yağdan, yüzde 5’inden azının karbonhidratlardan, yüzde 15 ila 20’sinin ise proteinlerden alınmasını gerektirir. Bu, genel olarak önerilen yüzde 20 ila 35 protein, yüzde 45 ila 65 karbonhidrat ve yüzde 10 ila 35 yağ içeren makro besin dağılımından oldukça sert bir sapmadır.

Ketojenik Diyet Türleri
Aşağıdakiler de dahil olmak üzere ketojenik diyetin birkaç türü vardır.

MStandart ketojenik diyet (SKD): Çok düşük karbonhidrat, orta düzey protein ve yüksek yağ içeren bir diyettir. Tipik olarak; yüzde 70 yağ, yüzde 20 protein ve sadece yüzde 10 karbonhidrat içerir. 

Döngüsel ketojenik diyet (CKD): Beş ketojenik gün ve ardından gelen iki yüksek karbonhidrat gününden oluşur. Diğer versiyonlara kıyasla daha yüksek karbonhidratlı besleme dönemlerini içerir.

Hedefli ketojenik diyet (TKD): Bu diyet, egzersiz programlarına karbonhidrat eklemenizi sağlar.

Yüksek proteinli ketojenik diyet: Standart bir ketojenik diyete benzer ancak daha fazla protein içerir. Genellikle yüzde 60 yağ, yüzde 35 protein ve yüzde 5 karbonhidrat içerir.

Yalnızca standart ve yüksek proteinli ketojenik diyetler kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Döngüsel veya hedefli ketojenik diyetler daha gelişmiş yöntemlerdir ve öncelikle vücut geliştirenler veya sporcular tarafından kullanılır.

Hangi Yiyecekleri Yiyebilirsiniz?

Ketojenik diyet, büyük ölçüde aşağıdakilerden oluşur:

  • Et
  • Balık
  • Tereyağı
  • Yumurta
  • Peynir
  • Yoğun krema
  • Yağ
  • Kuru yemiş
  • Yağlı tohumlar
  • Avokado
  • Düşük karbonhidratlı yeşil sebzeler

Ketojenik diyete özel yaptığınız öğünleri rutin hayatınızda saklayacak saklama kapları için tıklayın!

Hangi Yağlar Tüketilmeli?

Standart bir ketojenik diyete benzer ancak daha fazla protein içerir. Genellikle %60 yağ, %35 protein ve %5 karbonhidrat içerir. Yağ oranı yüksek bir beslenme şekli olsa da daha az sağlıklı oldukları düşünüldüğünden; soya, mısır, pamuk tohumu ve aspir gibi çoklu doymamış Omega-6 yağ asitleri bakımından zengin olan yağlardan uzak durmak gerekir. Vücut tarafından kolayca ketonlara dönüştürüldüğü için Hindistan cevizi yağı gibi orta zincirli trigliseritlerden (MCT) yüksek yağları tercih edebilirsiniz.

Araştırmalar ketojenik diyetin kilo vermede düşük yağlı diyet kadar etkili olabileceğini gösteriyor. Diyetin doyurucu olması, kalori saymadan veya yediklerinizi takip etmeden kilo vermenize neden oluyor. Yapılan 13 çalışmanın incelenmesi sonucunda; çok düşük karbonhidratlı bir diyetin ardından ketojenik diyet uygulamanın, uzun süreli kilo kaybı için düşük yağlı bir diyete göre daha fazla etkili olduğu belirtilmiş. Ketojenik diyet uygulayan kişilerin, düşük yağlı diyet uygulayan gruba göre ortalama 0,9 kg daha fazla kilo verdiği görülmüş.

Ayrıca 34 yetişkin üzerinde yapılan başka bir araştırmada; sekiz hafta boyunca ketojenik diyet uygulayanlar, düşük yağlı diyet uygulayanlara göre yaklaşık beş kat daha fazla yağ kaybetmiş. Sonuç olarak ketojenik diyet, düşük yağlı bir diyete göre biraz daha fazla kilo vermenize yardımcı olabilir. Üstelik bu süreç, genellikle daha az açlık hissederek ilerler.

Aybüke AYDIN
Diyetisyen

Hemen öğrenin: İşte Alexandra Daddario’nun seksiliğinin sırrı!

Reklam

Kadınlık Hormonu Olarak Bilinen Östrojen Nedir?

0
Kadınlık hormonu östrojen nedir?

Kadınlık hormonu olarak bilinen östrojen, aslında hem kadınlarda hem erkeklerde bulunan bir cinsiyet hormonu. Tabii tahmin edebileceğiniz gibi kadınlarda östrojen hormonu oranı, erkeklerde bulunan östrojen hormonuna oran ile çok çok daha fazla…

Adet döngüsünün başlamasından ikincil cinsiyet gelişimlerine kadar vücutta birçok kadınsal gelişimin yanısıra genel sağlığın da normal şekilde işlemesine yardımcı olan bu hormon kadınlar tarafından çok da fazla tanınmıyor. Vücuttaki dengenin sağlanmasında aktif rol oynayan östrojen hormonu zaman zaman yükselip zaman zaman düşebiliyor. Bu durumlar da vücudun farklı şekillerde tepki göstermesine sebep oluyor.

Kadınların cinsel gelişimi ve vücudun doğum sürecine hazırlanabilmesi için elzem olan östrojen hormonu aslında diğer kadınlık hormonlarından sadece bir tanesi… Yani çok bilinmiyor olsa bile başka kadınlık hormonları da mevcut. En önemli kadınlık hormonu olan östrojen hakkında size daha iyi bilgi verebilmek için östrojen nedir sorusunu yanıtlayan ve östrojen ile ilgili bilinmesi gereken konuları aydınlatan bir yazı hazırladık.

Östrojen Nedir?

Kadınlar için en önemli hormonlardan bir tanesi östrojendir. Cinsiyetin şekillenmesine, vücuttaki farklı dokuların işleyişine ve cinsel organların gelişimine yardımcı olur. Ergenlik döneminde östrojen hormonu yumurtalıklar tarafından pompalanmaya başlar ve regl döngüsü de dediğimiz menstrual döngü başlar. Yumurtanın vücuttan atılmasına dek olan süreçte östrojen hormonu seviyeleri artar. Regl ile vücuttan atılan yumurta ile östrojen seviyeleri düşer. Bu süreç kadınlar menopoza girene dek devam eder.

Regl döneminde spor yapmaktan çekinenler için sporun regl dönemindeki önemine değindik ve sizlere tavsiyelerimizi yazdık.

Kadınlar için önemli bir diğer kanlık hormonu da progesteron hormonudur. Progesteron hormonu kadın vücudunun gebelik için hazırlanmasına, rahmin iç yapısının yumurtayı tutacak biçimde gelişmesine yardımcı olur.

Östrojen hormonu farklı hormonlardan oluşan bir aile olarak düşünülebilir. 3 farklı östrojen vardır bunlar:

1. Östron (E1):

Menopozdan sonra kadınlarda bulunan tek östrojen çeşididir. Zayıf bir yapısı vardır. Çoğunlukla yap ve kaslarda olmak üzere vücudun birçok dokusunda östron bulunur.  Vücut E1 ve E2 tipi östrojenleri birbirine çevirebilir.

2. Östradiol (E2):

Vücutta bulunan en güçlü östrojen hormonudur. Yumurtalıklar tarafından üretilen güçlü bir steroiddir. Bazı jinekolojik kanser türlerinin gelişimine sebep olabildiği düşünülmektedir.

3. Östriol (E3):

Vücut östradiolu kullandıktan sonra ortaya çıkan bir atık bileşendir. En zayıf östrojen hormonudur. Hamilelik dönemi, kadınların östriol miktarlarının fazla olduğu tek dönemdir. E3 hormonu E1 ya da E2 hormonuna dönüştürülemez.

Menopoz döneminde kullanabileceğiniz gıda takviyelerini burada inceleyebilirsiniz.

Östrojen sadece kadınlarda olan bir hormon değildir. Erkekler de östrojene sahiptirler ancak kadınlara göre östrojen miktarları oldukça azdır. Erkeklerde bulunan erkeklik hormonuna testosteron denilmektedir. Kadın vücudu da tıpkı erkeklerin östrojene sahip olması gibi testosterona sahiptir. Ancak erkeklerden daha az miktarda testosteron üretirler.

Östrojenin Faydaları Nelerdir?

Kadınlarda österojen, vücutta aktif olarak çalışan önemli bir hormondur. Aşağıda östrojenin farklı dokular üzerindeki yararlarını sıralıyoruz: (1)

Yumurtalıklar: Östrojen yumurta foliküllerinin büyümesine yardımcı olur.

Vajina: Vajinanın gelişimini, vajina duvarının kalınlaşmasını sağlar; bakteriyal enfeksiyonu engelleyebilmek için vajinadaki asidik dengeyi korur ve vajinanın kayganlaşmasına yardımcı olur.

Fallop Tüpleri: Östrojen, fallop tüplerinin kalın ve kaslı bir yapıya sahip olmasına ve yumurtanın sperme taşınmasına yardımcı olan kasılmaların düzenlenmesine destektir.

Rahim (uterus): Östrojen rahim içini kaplayan mukozayı güçlendirir ve korur. Kan akışı, protein içeriği, enzim aktivitesi ve endometriyumun arttırılmasına yardımcıdır. Östrojen hormonu rahimi oluşturan kasların gelişip büzülmesinde de rol alır. Burada yarattığı kasılmalar doğuma yardımcı olur ve aynı zamanda rahim duvarının adet ile ölü dokuyu atmasına yardımcı olur.

Serviks: Östrojenin, rahim içerisindeki mukus salgılarının düzenlenmesinde rol aldığı düşünülmektedir. Bu durum, sperm hücresi ve yumurtayı harekete geçirerek döllenmenin sağlanmasına yardımcı olur.

Meme Bezleri: Östrojen hormonu memedeki diğer hormonlar ile benzersiz ilişki kurar. Bu sayede ergenlik döneminde meme dokularının büyümesinde, meme ucunun koyulaşmasından, hamilelik döneminde ve emzirmede süt akışından ve sütün durdurulmasından sorumludur.

Ayrıca östrojen hormonu kadın ve erkek bedenindeki temel farklılıkları da yaratır. Kadınlarda pelvis daha geniş ve omuzlar dardır. Kalça ve kalça çevresinde yağ dokusu birikimi daha fazladır. Bu durum kadınların daha yuvarlak hatlara sahip olmasına yardımcı olur. Östrojenin artması ergenlik döneminde kadınların büyümesini yavaşlatır ve insülin duyarlılığını arttırır. Saçları daha kalıcı hale getirirken vücut tüylerini inceltir, ses tonunun incelmesine yardımcı olur ve ses tellerini kısaltır.

Reklam

Yemeklerimizi Hangi Kaplarda Saklamalıyız?

0

Doğal ve hijyenik beslenmenin ön plana çıktığı günümüzde, yanında yemek taşıyanların sayısı da artıyor. Yemek taşımak hem hijyeninden emin olduğunuz hem de içeriğini tam tamına bildiğiniz bir besin tüketmenizi sağlıyor. Yanınızda yemek taşımıyorsanız buz dolabında saklamak için kullandığınız saklama kaplarınız mutlaka vardır. Bu kaplar yemeğinizi bir süreliğine korurken içeriğindeki maddeler ve yemeğiniz arasında maddesel bir alışveriş oluşabiliyor. Bu nedenle yemeğinizin içeriğinin sağlıklı olması kadar, onu taşıyan kapların da sağlıklı malzemelerden oluşması önemli.

Yemek saklama kaplarının 3 ana görevi vardır: Biyolojik, kimyasal ve fiziksel olarak yemeğinizi en iyi şekilde saklayabilmek. Biyolojik koruma, yemeğinize bulaşabilecek mikroorganizmalara karşı bir bariyer oluşturma görevi görür. Böcekler ve her türlü zararlı canlının ulaşabilmesini engeller ve böylelikle hastalıklara karşı da koruma sağlar. Yemeğin bayatlamasını engeller ve iç ortamının korunmasını destekler. Kimyasal koruma; yemeğinizi oksijen, nem ve ışığa karşı koruma anlamına gelir. Bu maddelerden herhangi biri yemeğinizin kompozisyonunu bozabilir. Cam ve metal kaplar kimyasal korumayı oldukça iyi bir şekilde gerçekleştirir. Plastik kaplar da bu konuda iyi bir iş çıkarır; ancak cam ve metale karşı biraz daha geçirgendir. Fiziksel koruma ise; yemeğinizi taşırken oluşabilecek ezilme, aşınma gibi durumlara karşı korur.

1. Plastikler

Dünya üzerinde üretilen plastiklerin %60’ı yemek paketlenmesi için kullanılıyor. Plastikler üretilirken kullanılan birtakım kimyasal maddeler, saklama kaplarından yemeklere geçiyor. Bunun yanı sıra üretimde kullanılan kimyasal maddeler dışında plastik kaplarda farklı toksik maddelere de rastlanabiliyor. Bu durum, insanlarda toksik yükün artmasına ve hormon düzensizlikleri riskinin oluşmasına yol açabiliyor. Plastiklerin yalnızca sağlığımız için olumsuz etkisinin olduğunu söylemek yeterli olmaz. Dünyamız için de plastik kullanımının artışı oldukça tehlikeli. Okyanuslarda ve denizlerde biriken plastik atıklar su kirliliğine ve ekolojik sistemin bozulmasına yol açıyor. Plastik alternatifler yerine ise çevre dostu kaplar mevcut. Bunlar genellikle biyolojik olarak parçalanabilen, yeniden kullanılabilen, tehlikeli kimyasal içermeyen bitkisel bazlı maddelerden oluşuyor.

2. Cam Kaplar

Camdan yapılmış yemek kaplarının uzun bir tarihi geçmişi vardır. Milattan önce 3000 yılına kadar dayanan geçmişi, camların şimdiye dek yaygın olarak tercih edilen malzemelerden olduğunu gösterir. Cam kaplar; ısıya dayanıklı, tekrar tekrar kullanılabilir ve yeniden dönüştürülebilir. Dış faktörlere karşı yüksek koruma sağlayan ve toksik madde geçişinin minimum olması sebebiyle güvenilir bir saklama yoludur. Cam kaplar sızdırma riski yüksek olduğu için çoğunlukla silikon bir klips barındırırlar. Kap tercihi yaparken bu silikon maddenin BPA içermemesine özen gösterilmelidir. Bunun sebebi BPA maddesinin hormonal bozukluklara yol açabilen bir madde olmasıdır.

3. Paslanmaz Çelik

Paslanmaz çelik kaplar ısıya dayanıklıdır ve paslanmaması nedeniyle iyi bir besin saklama seçeneğidir. Ayrıca yeniden kullanabilir oldukları için sürdürülebilirliği de destekler. Cam kaplarda olduğu gibi paslanmaz çelik kaplar da sızdırmaması amacıyla kullanılan silikon kapak maddelerin BPA içermemesine dikkat edilmelidir.

4. Bambu

Bambudan yapılan kaplar gittikçe popüler olmaya devam ediyor. Bitkisel bazlı olan yapısı sayesinde sürdürülebilirliğe katkı sağlayan kaplar aynı zamanda ısıya karşı da dayanıklıdır. Plastik harici malzeme kullanmak isteyenler için iyi bir opsiyon olan bambudan yapılan kapların ömür süresi cam ve paslanmaz çeliğe oranla biraz daha azdır.

5. Pirinç Kabuğu

Pirinç kabuğu ile yapılan kırılmaz yemek kapları pirinç çiftçiliğinden elde edilen ürünlerdir. Pirincin bitkisel bazlı olması, yenilenebilir özelliği bir avantajdır. Aynı zamanda düşük maliyetli oluşu üreticiler için iyi bir alternatif oluşturur. Ülkemizde pirinç kabuğu ile yapılan yemek kaplarına çeşitli dükkanlarda rastlayabilirsiniz. Yapılan bir çalışmada pirinç kabuğu üretiminin çevre kirliliğini azalttığı görülmüştür.

7. Jelatin

Jelatin filmler diğer gösterilen faydalı saklama kapları gibi iyi tercihlerden biridir. FDA’ya göre jelatin bir gıda katkı maddesi olarak zararsız görülüyor. Güvenilir bir koruma sağlaması, toksik olmaması ve düşük maliyetli olması tercih edilme sebeplerinden bazılarını oluşturuyor. Jelatin filmler helikobakter pilori gibi enfeksiyona sebebiyet verici mikroorganizmalara karşı koruma oluşturan antimikrobiyal selüloz içeriyor.

Plastik kaplar yerine tercih edilebilecekler cam kaplar, paslanmaz çelik,
bambu ve pirinç kabuğundan yapılmış yemek kaplarıdır. Ancak plastiklerden her ne kadar kaçınsak da, yüksek düzeyde üretimi olan ve günlük hayatımızda karşımıza çıkan bir malzemedir. Düşük maliyetli oluşu, uzun ömür sağlaması, kırılmaz oluşu bu malzemenin çok sık kullanılmasının birkaç sebebidir. Buna karşın daha az çevre kirliliği ve sürdürülebilir bir yaşam için en fazla kaçınmamız gereken plastik malzemeler; tek kullanımlık plastikler, BPA içerenler, paket serviste kullanılan plastik malzemelerdir. Kendinize en uygun saklama kabını bulamk için fitmoda.com adresinde yer alan ürünleri inceleyebilir, güvenle satın alabilirsiniz. Ayrıca, “Besleyici İçerikleri ile Spor Sonrası Beslenme Menüsü” yazımıza göz atarak, spor sonrası tüketmek üzere hazırlayabileceğiniz fit menüler hakkında da fikir sahibi olabilirsiniz.

Kaynaklar: onlinelibrary.wiley.com, healthline.com

Reklam