Özge Kırdar ile Başarının Psikolojisi serimizin üçüncü konuğu İrem Yaman. 25 yaşında olan İrem genç yaşına rağmen birçok başarıyı çoktan elde etmiş ve yenileri için de hala sıkı çalışmasına devam eden sporculardan… Babasının tekvando hakemi olması dolayısı ile 8 yaşında tanıştığı tekvando sporunda şu an Türkiye’nin en başarılı örneklerinden biri. Aynı zamanda Beden Eğitimi bölümünden mezun ve şu anda yüksek lisans yapıyor. Kendim de aynı yollardan geçtiğim için iyi bilirim; hem üniversite hayatı hem yaptığın sporu aynı seviyede devam ettirmek sadece özel insanların başarabileceği bir iştir. İrem Yaman de onlardan biri. Ama biz onunla sporun psikolojik etkilerini konuştuk. Verdiği içten cevaplarla umarım siz okuyan ve onu örnek alan genç sporculara da ilham olur.
Özge Kırdar Kinasts : Bize en çok stres ve baskı hissettiğin yarışından bahsedebilir misin?
İrem Yaman: 2017 Dünya şampiyonası. Çünkü son dünya şampiyonu olarak katıldığım yarışmada herkes tekrar şampiyon olmamı bekliyordu. Ve müsabakada son gün ben yarışıyordum. O günü beklemek, herkesin sen kesin şampiyonsun demesi; bende aşırı baskı yarattı.
Özge Kırdar Kinasts : Peki neden ilk olarak aklına bu karşılaşma geldi?
İrem Yaman: Çünkü hem ikinci kez dünya şampiyonu olmak için gittiğim bir yarışmaydı hem de son dünya şampiyonu olarak katıldığım bir yarışmaydı. Gerçekten çok stresliydi. Yarışmadan önce rüyalarıma giriyordu yarışma günü ve çok kilo vermiştim stresten.
Özge Kırdar Kinasts : Şimdi düşündüğünde sence bu seni nasıl etkiledi?
İrem Yaman: Yarışma günü kendimi iyi hissediyordum ama ilk müsabakada yenilmeme sebep oldu. Belki şu an 3 dünya şampiyonluğu sahibi olabilirdim, o gün yaptığım stresi yapmasaydım. Ama iyi ki o anı yaşadım diyorum çünkü bu bana çok iyi ders oldu.
Özge Kırdar Kinasts : Karşılaşmaya çıkacaksın, aklında ”ya kaybedersem?” var. Bu düşünceye nasıl reaksiyon gösteriyorsun?
İrem Yaman: Aslında her müsabakada bunu düşünmek gerek. Ben o dünya şampiyonasından aldığım yenilgi ile bunu çok iyi anladım. Kendimi şartlandırırsam ben kesin şampiyon olacağım diye, kaybedince üzüntüsü de bir o kadar ağır oluyor. Daha az üzülmek için hep şunu diyorum: ‘kaybedebilirim ama kazanmak için buradayım. Elimden gelenin en iyisini yapacağım, kaybetsem de içim rahat edecek. Elimden gelenin en iyisini yapmak kontrolde olana odaklanmamı sağlıyor. Çünkü kazanmak aslında bir sonuç ve ne kadar iyi performans gösterirsem göstereyim tam olarak benim kontrolümde olmayan başka faktörler de var. Esas onlar stres yaratıyor.
Özge Kırdar Kinasts : Sence bir sporcunun kendine güven duyması ne kadar dış etkenlere bağlı? Ve sence özgüven sadece kendi içinde oluşturduğun bir şey midir?
İrem Yaman: Başkalarının güvenmesi bazen olumsuz etki edebiliyor bende. Herkes bana güveniyor. ‘Kesin şampiyon olmalıyım’ psikolojisi çok ağır. Ama herkes benim iyi olduğumu biliyor ve ‘ben başarabilirim’ özgüveni bence pozitif bir yaklaşım. Dışarının yaklaşımı sende özgüven sağlayan etmenlerden biri. Etrafın bana yaklaşımından çok benim onu yorumlayışım aslında stres yaratıyor veya özgüvenimi besliyor. Çünkü beklenti hep var…
Özge Kırdar Kinasts : Sence en çok baskıyı bir başkasından mı görüyorsun yoksa kendinden mi?
İrem Yaman: Çevre baskısı her zaman en ağırıdır. Ama bunu aşmak da bizim elimizde. Tamamen kendimi çevreden soyutlayıp bir kabuğa girebiliyorum. Ve kendim olduğumu hissediyorum.
Özge Kırdar Kinasts : Bazı sporcular ne kadar stresli olurlarsa o kadar iyi performans gösterdiklerini söylerler. Bazıları da ne kadar rahat olurlarsa o kadar iyi performans sergilediklerini… Sen hangi kategoridesin?
İrem Yaman: Galiba ikisinin ortası. Stres kaybetme korkusunun sonucu ortaya çıkıyor. Ve evet kaybetmek istemiyorum ama kaybedebilirim de. Daha önce de kaybettim ve daha önce de kazandım. İki duyguyu da çok iyi biliyorum. Ama kazanmak için buradayım. Elimden gelenin en iyisini yaptığım sürece kaybetsem de kesin bir şeyler kazanmışımdır. Bazen kazanmak sadece altın madalya olarak görülür. Ama ilk müsabakada kaybettiğim zaman altın madalyadan daha önemli bir şey kazanmıştım. Ve iyi ya da kötü her deneyim bir kazançtır.
Özge Kırdar Kinasts : Ve son soru; sence yukarıdaki soruya verdiğin cevabı bir sporcu profili olarak nasıl geliştirmiş olabilirsin?
İrem Yaman: Kötü bir deneyim yaşadım, büyük hayal kırıklığıydı benim için. Ama gelişmemde büyük paya sahipti. Ve hem bu deneyimle hem de mental destek alarak geliştirdim kendimi. Alanında uzman, psikolog Beren Çetiner’le çalışıyorum. Ve o beni her geçen gün daha iyi bir sporcu yapıyor.
İrem’in cevaplarını dikkatle okursanız aslında ne kadar kendinin farkında olduğunu, sporda psikolojinin yarattığı negatif etkileri pozitife çevirmeyi zor olsa da öğrenerek başardığını anlayabilirsiniz. Büyük ihtimalle içinde yaşadığı daha çok depremler var. Zamanla yaş aldıkça, sporda ve yarış anında tecrübelendikçe; bugünden daha iyi ve örnek bir sporcu olacağından hiç şüphem yok. Dilerim hayalin olan olimpiyat altınını en kısa zamanda boynunda görürüz.
Serinin bu bölümünü severek okuyacağınıza eminim ve sonraki Başarının Psikolojisi serisinin konuğu Sinan Güler olacak.
Tekrar buluşana kadar sağlıkla kalın.