Yazar: Feyza Birinci
Bebeğiniz dünyaya geldiği ilk andan itibaren, bir süre uykusuz geçecek olan annelik mücadeleniz başlar. Ve bu mücadelenin en az 40 günü, hem geleneksel inanışlara hem de fiziksel şartlarınıza göre evde devam edecektir.
Hareketli, üretken ve öğrenen bir hayat düzeni olan Y kuşağı bireyi olan bir anneden bahsediyorsak, 40 gün evde hareketsiz kalma fikri, üstelik yeni bir duygu ve sorumluluk olan annelikle birleşince hiç de hoş karşılanmayabilir. Çünkü kucağına verilen mucizesiyle birlikte bir anne, yeni hayatının ilk gününe adım atar. Bundan sonra hiç birşey eskisi gibi olmayacaktır. Dolayısıyla bu tatlı ve ‘biraz’ zorlu değişikliklere adapte olmanın yolu ruh-beden-zihin bütünlüğünü sağlayabilmekten geçecektir. Peki bu ruh-beden-zihin bütünlüğünden kastımız nedir? En basit haliyle “iyi hissedecek bir şeyler yapmak!”tır. Gelin bu konuyu biraz daha derinleştirelim.
Lohusa Sendromu Nedir?
Genelde bir kadının, anne olduğu andan itibaren artık en önemli önceliği sadece çocuğu olacaktır. Özellikle de bebeği yenidoğan döneminde olan bir anne için bu tartışılamaz bir gerçektir. Birinci planda çocuğu olan anne, kendini ve ihtiyaçlarını unutmaya başlar. Derken doğum sonrası ağrıları, uykusuz geceleri ve kendini yeterli hissedememe sendromuyla birlikte bu, had safhaya çıkar. Ve sonuç; ‘lohusa sendromu’ dedikleri ama aslında tamamen annenin kendini unutmasından kaynaklanan vücudun alarm verme tepkileri olur.
Yapılan bir çok araştırmadan bilirsiniz; bebeğin huzurlu olabilmesi için annenin de huzurlu olabilmesi gerekmektedir. Vücudunuz ‘beni unuttun’ diye alarm verirken bebeğiniz de bu huzursuzluğu hisseder ve size geri yansıtır. Eğer bunu farketmezseniz bu bir döngü haline gelir ve huzursuzluğu büyüterek bunun içinde kaybolursunuz.
Beden-Ruh-Zihin Bütünlüğü Nasıl Sağlanır?
E peki ne oldu şimdi bizim beden-ruh-zihin bütünlüğümüz? Bu huzursuzluklar girdabında kaybolmamak, en önemlisi de sağlıklı anne-sağlıklı beden ilişkisinde kalmak için ne yapmalıyız?
Bu konuda, hareket etmek – egzersiz yapmak en keyifli ve en etkili seçim olabilir. Peki egzersizin bir anneye ne gibi faydaları vardır?
Her şeyden önce egzersizle birlikte anne, kendine özel zaman yaratma fırsatı bulur. Dolayısıyla “beni ihmal ettin” diye alarm veren bedene hak ettiği ilgiyi vermiş olur.
Emzirme pozisyonları ve zamanla büyüyen bebeğin artan kilosu ile birlikte annenin sırt ve bel ağrıları kaçınılmaz olur. Egzersizle; bu kasılan kaslar esner ve annenin ağrıları azalır. Anne bebeğiyle daha keyifli emzirme zamanları yaşayabilir.
Uykusuz kalan ve bir süre düzeni düzensizlik olan annenin, rahat uyuyabilmesi için yani melatonin hormonunun yeterince salgılanabilmesi için vücudumuz önce seratonin hormonuna ihtiyaç duyar. Egzersizle birlikte vücutta seratonin hormonu salgılanması, melatonin hormonunun da dengeli şekilde salgılanarak anneye daha konforlu bir uyku imkanı sunar. Bu da lohusa sendromunun adeta düşmanıdır.
Kendine zaman yaratan, hem bedensel hem de zihinsel anlamda rahatlama sağlayan anne, daha sakin daha zinde olur. Böylelikle minik kaplanın günün ilk ışıklarıyla başlayacak olan yeni maceralarına uyum sağlayacak enerjiyi kendinde bulur ve güne enerjik bir bedenle merhaba der.
Barış Bıçakcı’nın da dediği gibi “Hareket etmezsen acı üzerinde birikir.”
Hareket et!