Problemli gençlik yıllarını aşarak herkesin sevdiği bir süper yıldız haline gelen Dwayne Johnson, spor salonunda aldığı derslerle kendi başarı hikayesini yazdı.
DWAYNE JOHNSON İÇİN HER ŞEYDEN ÖNCE SPOR SALONU VARDI
Onun hayatında her şeyden önce spor salonu vardı. Ve her zaman da olacak. Çünkü spor salonu onun için demir attığı, kendini ait hissedebildiği bir yer. Ayrıca unutmasına yardımcı oluyor. Spor salonu evsiz kaldığı zamanlarda da bugün de evim dediği yer oldu. Başarılarında destek bulduğu ya da başarısız olduğu zaman hüsranını yenmek için gittiği adres burasıydı. Herşeyin ötesinde spor salonu, ona gençlik yıllarında öğrenip şimdi yetişkin hayatında da faydasını gördüğü paha biçilemez hayat dersleri verdi.
Bu yazı Dwayne Johnson’ın hikayesini anlatıyor ama tüm hikaye küresel başarılara imza atarak WWE efsanesi haline geldiğini ya da Hollywood’un karlı yıldızlarından biri olduğunu anlatmayacak. Şık bir restaurantta, garsonla olan iletişiminin abartılarak anlatıldığı ilk ağızdan hayat serüveni röportajı tadında da bir yazı değil bu. Bu hikayeleri başka dergiler anlatsın.
Okuyacaklarınız, Johnson’ın ilk yılları ve bu yıllar içerisinde çoğunlukla ülke çapındaki tozlu spor salonlarında demir aletler, ter ve sıkı çalışmanın karşılığını alarak kendine dersler çıkardığı hikayeler. Dwayne’in de hep söyleyeceği gibi, bugün olduğu yere ulaşmasını sağlayan faktörler, hep o detaylarda gizli olanlar.
DWAYNE JOHNSON’DAN ALTIN DEĞERİNDE 7 ÖĞÜT
Sizinle Dwayne Johnson’ın 7 öğüdünü paylaşıyoruz. Yedi öğüt çünkü Dwayne Kanada Futbol Ligi’nden çıkarıldığı zaman cebinde 7 dolar vardı ve kendine sıfırdan bir hayat kurmak zorundaydı, bu sefer yolunda bir güreşçi olmak vardı. Yedi onun için o kadar önemli bir rakam ki şirketinin adı Seven Bucks (Yedi Dolar) Productions. Yedi aynı zamanda Yüzyılın Adamı seçtiğimiz Dwayne Johnson’ın yedinci kez Muscle & Fitness kapağında yer almasıyla da büyük bir öneme sahip.
1. SIKI ÇALIŞIN. HER ZAMAN.
Dwayne Johnson ilk ağırlık antrenmanını yaptığı zaman 13 yaşındaydı ama güreş efsanesi olan babası Rocky Johnson ile birlikte zaten belki de beş altı yaşlarından beri spor salonuna gidiyordu. Çocukluğuna dair en eski anıları paslı demir ve tebeşir kokusuyla, hatta ağırlık plakalarının aletler kullanılırken çıkarttığı kulak çınlatan sesiyle tekrar aklına geliyor. O zamanlar ağırlıklara dokunması yasak olsa bile, bench üzerinde oturup babasını ağırlıklarla çalışırken izlemek ona yetiyordu.
“O gününü evde ya da yolda geçireceğine bakmaksızın babam her sabah saat 5’de uyanırdı, kahvesini için spor salonunun yolunu tutardı”.
Rocky sıklıkla yollardaydı ve Dwayne çoğunlukla evde annesi Ata ile birlikte kalırdı. Rocky evde olduğu zaman Dwayne babasıyla spor salonunun yolunu tutarak ona eşlik ederdi. Rocky için bu bir bakıma bebek bakıcılığıydı. Dwayne için ise harikalar diyarına yolculuk gibiydi; normalde imkansız görünen ağırlıklarla erkeklerin Herkül gibi egzersiz yaptığını izlemek ona büyüleyici geliyordu.
O zamanlarda spor salonuna gitmek şimdiki gibi bir “olay” değildi. Temiz havlu hizmeti ya da her dolapta aromalı vücut losyonları yoktu, her kardiyo aletinin önüne televizyon olmazdı. Hatta kardiyo aletleri zaten yoktu. Kişisel antrenör istediğinizde, salona gelen en iri adama para ödeyip kendinde işe yarayan yöntemleri size anlatmasını isterdiniz. O zamanlar spor salonunlarında bu hizmetler yerine azim ve hırsın canlı örnekleriyle birlikte Dwayne Johnson’ı da bu günlerine getirmiş olan sıkı çalışma bilinci vardı.
“Diğer babalar çocuklarını oyun parklarına götürürdü. Benim babam beni spor salonuna götürdü ve götürdüğü spor salonlarında sıkının da sıkısı çalışılırdı. Ağırlıkları görmeliydiniz. Spor salonuna birlikte gitmek bizi yakınlaştıran bir deneyimdi ve bu sayede çok erken yaşta sıkı çalışmanın yerini hiç bir şeyin dolduramayacağını anladım.
Tıpkı bugün efsaneleşmiş Arnold Schwarzenegger, Franco Columbu, Frank Zane, Albert Beckles gibi isimlerin yaptığı gibi, babam ve diğer güreşçiler her sabah saatlerce antrenman yapardı. Sıkı çalışmayı iyi biliyorlardı ve benim de öğrendiğim buydu. İşe yaradı.
2. YILMAMAK KARŞILIĞINI VERİR.
8 yaşındayken Dwayne’in ailesini beyzbol, futbol, uzak doğu sporları ve jimnastik gibi spor dallarıyla uğraşmasına izin verdi. Babası bazen onunla güreşirdi, gelecekte karşılaşabileceği zorluklara karşı adeta onu yoğurup hazır ederdi.
Dwayne babası gibi ağırlık kaldırmaya can atarken bir kaç sene daha beklemesi gerekiyordu.
“Eskiden erken yaşta ağırlık kaldırmaya başlamanın boy uzamasını durduracağını söylerlerdi bu yüzden babam ergenliğime kadar bekledi”.
Uzunca bir bekleyişin ardından nihayet spor salonunda yetişkinler eğlenirken bir kenarda oturmak dışında başka bir uğraşla meşgul olacağı zamanlar gelmişti. 13 yaşındaydı, bir cumartesi günüydü ve artık hayranlıkla gözlemlediklerini harekete dökmeye hazırdı. Bench press denemek istediği ilk egzersiz olmuştu elbette.
Rocky, oğlunun egzersizlerini ağırlıksız boş bir barla başlattı. Çocuk egzersizi kolayca tamamlamıştı, yeni başlayan birinden bekleyeceğiniz titremeler hiç olmamıştı, bu yüzden bir çift 25p ağırlık eklediler. Problem değildi. Küçük çocuk yaşlı babasını ve kendini gururlandırdı.
“Sonra babam dedi ki ‘Pekala, 45p ağırlıklara hazır mısın?’ Ben de şöyle cevap vermiştim: ‘Evet! Yapalım haydi!’”
“Sonra barın her iki tarafına da 45p ağırlık taktık ve benche uzandım, babam bana bakıyordu. Geri saymaya başladı, ‘Üç, iki, bir!’ ve barı desteklerden kaldırdı.. Sonra resmen barın altına gömülmüştüm. Yerin dibine girdim. O hissi asla unutmayacağım. Toplamda 135pound ağırlık altında gömülmüştüm!
Dwayne en kısa sürede o ağırlığı kaldırabilmeye takıntılı hale geldi. O başarısızlık şeytanını ne kadar kolay içinden çıkarıp atabilirse o kadar iyiydi. Bu olayın yaşandığı haftanın geri kalanını ya spor salonunda antrenmanda ya da evinin zemininde şınav çekerek geçirdi. Son yedi sekiz senedir babası ve spor salonundaki diğer güreşçilerin çalışma etiğini birebir uyguladı. O ağırlığı kaldırmayı ne olursa olsun başaracaktı!
Sonraki cumartesi günü babasıyla yine spor salonuna gitti. Üzerindeki bu yükü barla birlikte kaldırıp atacaktı. Her zamanki gibi ısınma turlarını yaparak 45p ağırlıkları, Dwayne’i geçen hafta ezip geçmiş aynı bara taktılar. Rocky bar arkasında kendi yerini, Dwayne’de benchde kendi yerini aldıktan sonra babası geri saydı. Dwayne barı destekten aldı, göğsüne kadar indirdi ve sonra zorla da olsa tam yukarı kaldırdı.
“İşte bu yüzden bugün terapiye ihtiyacım yok”.
3. AMACINIZ OLSUN.
Dwayne annesinin ağladığını önce de görmüştü ama bu sefer farklıydı. Bir gün, Honolulu’daki tek odalı evlerine geri döndüklerinde tahliye ihtarı ve kapıda bir asma kilitle karşılaştıkları zaman, kendine kalıcı bir yer edinememiş profesyonel güreşçinin eşi olarak yıllardır verdiği iki yakayı bir arada tutma mücadelesi Ata Johnson için başarısızlıkla sonuçlanıyor gibi görünüyordu. Hiç o kadar çok ağlamamıştı. Bu yaşananlarla birlikte o gün, 14 yaşındaki Dwayne Johnson kendine bir yemin etti.
“Durumu kontrol altına almaya kararlıydım. Bir daha evsiz kalmayacaktım ve bir daha asla ama asla annemi öyle ağlarken görmeyecektim.”.
Elbette 14 yaşında Johnson evin kirasını karşılayabilecek bir iş bulamazdı. Ancak babası Tennessee’de güreşiyorken evin esas adamı oydu ve annesini düştüğü durumdan kurtarmak için bir şeyler yapması gerektiğinin farkındaydı. Sonra aniden aklında bir şimşek çaktı.
“Tanıdığım tüm başarıyı yakalamış adamların hepsi mükemmel fiziğe sahipti. Bunun için de hepsinin alın teriyle elleri nasır tutarak bulundukları yere geldiklerini biliyordum. Dolayısıyla benim için başarının sırrı basitti: Spor salonuna gitmeye devam edecektim ve daha sıkı çalışacaktım, onların başarı yolununu takip edecektim”.
O ana kadar Dwayne öğrenci hayatına haftada iki gün antrenman sığdırıyordu. Ancak artık antrenmanlarını daha ciddiye alması gerekiyordu. Artık vücudunu babasınınki kadar, M&F sayfalarında gördüğü vücut geliştiriciler kadar geliştirmesi gerekiyordu. Eğer annesini ev kaybına karşı korumak istiyorsa, spor salonunda geçirdiği zamanı iki katına çıkartması gerektiği sonucuna vardı.
Öyle de yaptı, antrenmanları daha da zorlaştırarak, yetişkinliğe adımlarını nasır tutmuş eller ve çelik gibi bir fizikle attı. Ağırlık kaldırmak ve kira ödemenin birbiriyle bağlantılı olmadığı biliyor olsa da, yaşadıklarından sonra edindiği kararlılık ve amaç hissi, bu gün bile faydalarını sürdürüyor. Antrenmanları o saatten sonra başka bir boyut kazanmıştı.
“Geriye dönüp baktığımda, o anın hayatım için ne kadar ufuk açıcı bir deneyim olduğunu anlıyorum”.
4. KONTROLSÜZ GÜÇ, GÜÇSÜZLÜĞE DÖNÜŞEBİLİR
14-15 yaşları arasında antrenmanlar Dwayne için iyi gitti. Liseye başladığında yaklaşık 1,95cm boyu ve çoğunluğu gururla geliştirdiği kaslardan oluşan 102 kilo ağırlığı vardı. Vücudunun bu hali ona sağlıklı bir dozda özgüven verdi, hatta biraz da kibir. Spor salonunda gösterdiği tüm kararlılığı ve disiplinine rağmen düzensiz ev hayatı, onu spor salonu dışında kontrolsüz bıraktı.
“Etrafta dolaşıp başımı belaya sokuyordum. Kavga etmekten tutun hırsızlık ve çek dolandırıcılığına kadar pek çok sebepten hapse girdim. Çok aptalca şeyler yaptım ve doğru yolda kalabilmek için çok mücadele ettim.
15 yaşına geldiğinde başarısız olacak bir hayatın eşiğine getirecek 3 felaketini yaşadı.
“Önce tutuklandım. Ailem polis merkezine gelip beni almak durumunda kaldı ve o an, parayı ucu ucuna yetiştirebildiğimiz bir durumda olsak da, endişelerinin başında ben vardım. O an ‘Bir daha asla ailemi hayal kırıklığına uğratmayacağım’ diye düşündüm. ‘Tutuklanmaktan kendimi kurtacağım’ dedim kendime.
Bunu başardı ancak beladan uzak duramadı. Bir sonraki gün, öğrencilerden biriyle kavga ettiği ve onu yere devirdiği için okuldan uzaklaştırıldı.
İki hafta sonra okula döndüğü zaman artık o, okulda “problemli öğrenci” olarak görülüyordu. Okulda öğrenci tuvaletlerinin kendisi için yeteri kadar iyi olmadığını düşündüğü zamanlar işini öğretmenler tuvaletinde hallediyordu.
“Bir keresinde bir öğretmen içeri girdi, bana baktı ve ‘Burada olamazsın. Çıkman lazım’ dedi. Ona tam bir pislik gibi davrandım. Ellerimi yıkıyordum. Omzumun üzerinden ona bakıp ‘Birazdan çıkarım’ dedim ve ellerimi yıkamaya devam ettim. Sonra yumruğuyla kapıya vurup bağırmaya başladı. ‘Buradan hemen defolup gidiyorsun!’. Peki ben ne yaptım? Ellerimi kurulayıp çıkarken tam bir problemli ergen gibi davrandım; yanından geçerken öğretmene hafifçe omuz attım. Sinirden köpürmüştü.”
“Orada olan öğretmen, iri cüsseme bakmaksızın benimle kavga etmeye hazırdı ama bana zarar vermek istediği için değil, disipline verdiği değeri savunmak için”.
5. ETRAFINIZDAKİ İŞARETLERİ İYİ GÖRÜN.
O gece Dwayne eve döndüğünde hissettiği suçluluk duygusu, yanlış yapılan egzersizin yarattığı ağrı gibi omuzlarına çökmüştü. Sekiz, belki dokuz kez tutuklanmış ve çok defa okuldan uzaklaştırılmıştı ama bu sefer artık hareketlerine dikkat edip bir şeyleri değiştirmeye çalışmazsa, bir daha hiç fırsat bulamayacakmış hissini üzerinden atamıyordu.
“Bu yüzden hemen ertesi gün okula onu aramaya gittim. Sınıfını bulup içeriye girdim, ona doğru yürüdüm ve dedim ki ‘Sadece dünkü davranışım yüzünden özür dilemek istedim. Affedin’. El sıkışmak için elimi uzattım. Önce elime sonra bana baktı ve el sıkışırken ‘Takdir ediyorum’ dedi. Sonra ‘Benimle futbol oynamalısın’ dedi. Ben de ‘Tamam’ dedim. Bu benim için bir başlangıçtı”.
Jody Cwik antrenörden çok daha fazlası olduğunu gösterdi. Dwayne’in gelişiminde anahtar rol oynayıp o kendine inanmadığında bile Jody, Dwayne’e inandı. Futbol Dwayne’e kızgınlıklarını içinden atmasına yardımcı oldu ve odak noktasını yeniledi. Neden özür dileme hissine kapıldığını sorunca Dwayne buna felsefik bir cevap verdi.
“Her zaman etrafımız işaretlerle doludur. Bazen bunları görürüz bazen görmeyiz. Görebildiğimiz işaretler edindiğimiz en iyi hayat derslerine dönüşür.
SOSYAL MEDYA
“Sosyal medya kariyerimin önemli bir parçası” diyor Dwayne. “Ben geç katılanlardanım, 2011’de sosyal medyaya giriş yaptım çünkü sosyal medyanın gücünü tam olarak idrak edememiştim. Öncelerinde insanlara ne yediğini gösterip nereye gittiğini söylediğin bir şey gibi gelmişti. Ama bundan çok daha fazlası var. Sosyal medya, başka hiç bir medya aracının sağlayamayacağı iletişimi hayranlarıyla kurabilme yolu. Hayranlarımla olan iletişimim benim için çok önemli ve bu iletişimi kurmamda sosyal medya büyük bir yere sahip”.
“Sosyal medyanın her türlüsünden keyif alıyorum. Bir şeyler anlatmak için Instagram çok ideal çünkü görsel avantajı var. Ayrıca kollarım uzundur, selfie çekmek için ideal”.
6. ŞÜPHEYE DÜŞTÜĞÜNÜZ ZAMAN, TEMEL İLKELERE GERİ DÖNÜN.
Koç Cwik’in dikkatli gözlerinin önünde Dwayne, hem öğrenci hem sporcu olarak kendini geliştirdi. Lise eğitiminin son yılına geldiğinde ulusun en iyi 10 orta çizgi savunmacısından biriydi ve Miami Üniversitesi’nden burs teklifi almıştı. Bu fırsata balıklama atladı.
Miami’de yapısı, gücü, atletizmi ve çalışma etiği Dwayne’i sahaya ayak bastığı anda diğerlerinden ayırıyordu. Nihayetinde 18 yaşındayken bir ömre yetecek kadar hata ve kalp sancısından sonra aşama kaydediyordu.
“Harikaydı. Sahadaki tek birinci sınıf öğrencisi ben olacaktım. Sonra antrenmanların son günü omzum çıktı. Çok kötü bir çıkıktı. Geceyi omzumun rekonstrüksiyon ameliyatında geçirdim. 18 yaşında dünyanın tepesinden sıfır noktasına indim.
Dwayne kısa süre içinde depresyona girdi. Derslerine gitmeyi bıraktı. Sonra hiç bir vizesine girmeden eve döndü.
Bir gün Miami’nin koçu Dennis Erickson’dan bir telefon geldi. “Bana dedi ki ‘Okula erken dönmeni istiyorum’. Ben de ‘Ne kadar erken?’ diye sordum. O da, ‘Bir kaç gün içinde’ dedi.
“Sonra okula geri döndüm ve o bana çok kızgındı. O ve defansif çizgi koçum benimle sert konuştular. Kükremişlerdi. ‘Nasıl bunu yaparsın? Bizi utandırdın!. Takımı utandırdın! Lider pozisyondaydın ve şimdi not ortalaman 0.70 çünkü defolup gittin!’”.
Dwayne, onu antrenmanlarından daha çok zorlayacak bir durumla karşı karşıyaydı.
“Dediler ki, ‘Neler olacağını söyleyelim. Artık akademik gözaltındasın. Bursunu kaybetmek üzeresin. O yüzden her bir derse katılacaksın. Ders bittikten sonra hemen spor salonuna gidip bütün takım toplantılarına katılacaksın ve her takım antrenmanında yedek kulübesinde oturacaksın. Esas mesele gittiğin her dersin her hocasından derse katıldığına dair imzalı yazı getirmek. Ancak böyle spor binasına girebilirsin”.
Dokuz defa tutuklanması ve diğer “akılsızca” hareketleri bir yana, bu Dwayne için çok yıkıcıydı. Utanç ve pişmanlık içindeydi. Bursunu kaybederse okuldan atılırdı. Ailesi okul masraflarını karşılayacak güçte değildi.
Dolayısıyla Dwayne tekrar zor yolu seçti. Bu sefer yönlendirilmeye ihtiyacı yoktu. En zorlu antrenmanlarında bile ona güç veren odaklanma, kararlılık ve sıkı çalışma bilinci yine ona yardım ediyordu.
“Bana söyledikleri herşeyi yaptım ve işler iyiye gitti. Nihayetinde okul kaptanı olmuştum ve üçüncü sınıfta Preseason All America takım listelerindeydim. Olması gerekeni yapmıştım”.
HAYATIN DENGESİ
“Antrenman tüm günümün merkezini oluşturuyor, sette ya da evde olmam fark etmez. Evet yoğunum ama hepimiz yoğunuz. Hepimiz hayatın yollarında koşuyoruz ve bu doğru dengeyi gerektiriyor. Benim için, antrenmanlarım bu dengenin çok önemli bir parçası.
“Genellikle sabah 03:45’de uyanırım, kardiyo antrenmanımı yapıp kahvaltı ederim, sonra ağırlık çalışıp film setinin yolunu tutarım. Eğer tüm bunları halledip sabah saat 7-8 gibi sete varabilirsem, sonraki 12-14 hatta 16 saat boyunca çalışabilirim. Makina gibiyim. Su içsem yeter. Tek başıma kaldığım zaman çoğunlukla kimse uyanık olmuyor. O zaman da odaklanıp, işlerimi halledip e-maillerimi yazıyorum.
7. BAŞARISIZ OLMAK BİR ERDEMDİR.
Dwayne’in yaşadıklarını bir başkası yaşasa, belki geçmişi halının altına süpürüp yaşadıklarından ve tüm olanların nasıl algılanacağından utanırdı, ama Dwayne için öyle değil. Onun için hayat mücadelesinin altında da güzellikler yatıyor. Dağ gibi bicepsleri ve han kapısı kadar geniş omuzları yılların yaşattığı acı ve sıkıntı sayesinde gelişmiş olsa da, geçmişteki başarısızlıklarının başarıyı getirdiğinin farkında.
“İnsanlara her zaman geçmişimi hatırlatmak istiyorum çünkü bugün olduğum kişiye dönüşmemde geçmişimin doğrudan etkisi var. O zor zamanların, en yıkıcı anların birer sonucu olarak burada bulunuyorum. Yaşananları değerli kılan da bu. Sizi şekillendirip eğitiyor, ben bu dersleri çok genç yaşta öğrendim.
“Kulağa ne kadar çılgınca gelirse gelsin, her zaman evsiz kalmaya sadece bir hafta uzakmışım gibi geliyor. Beni hep bu motive ediyor ancak materyalist haliyle değil. Tüm onlardan hemen sıyrılıp uzaklaşabilirsiniz. Hollywood’un tüm görkemi ve ışıltısını üstünüzden söküp atabilirsiniz. Kırmızı halıyı, gala gecelerini evleri arabaları hepsini unutun. Herşeyimi elimden alıp çulsuz halde cebimdeki 7 dolarla beni kapının önüne koysalar ne olurdu biliyor musunuz? Sabah güneş doğduğu zaman yine antrenman yapıyor olurdum. Antrenman yapardım ve kararlılık, ter dökmek ve sıkı çalışmaktan aldığım dersleri sürdürüyor olurdum.
YÜZYILIN ADAMI
Muscle & Fitness tarafından Yüzyılın Adamı seçilmek bir onur. “Özellikle geçmişimi düşününce bu bir ayrıcalık” diyor Dwayne. “75 yıldır M&F vücut geliştirme, fitness, spor ve eğlence sporları alanlarında en iyilerin en iyisine kapak sayfalarında yer vererek milyonlarca insanı kontrolü ele alarak sağlığını geliştirmeye ve güçlenmeye teşvik etti. Bu yüzden çok gururluyum. Bir o kadar da minnettarım. Rolling Stone, GQ, Details, Esquire, Men’s Health gibi dünya çapında bilinen bir çok derginin kapağında yer aldım ve hepsi inanılmazdı. Ancak benim odak merkezim sıkı çalışmak, antrenman yapmak ve ter dökmek üzerine olduğu için Muscle& Fitness tarafından Yüzyılın Adamı seçilmiş olmak aralarında en iyisi.
“Dergiyle ilgili geçmişimi de düşünecek olursak, kapak konuğu olduğum bu sefer aralarında en önemlisi çünkü küçükken Muscle&Fitness kapaklarında yer alan isimler gibi olmak isterdim ama sadece başarılı oldukları için değil, o başarı benim de DNA’ma işlenmiş olan sıkı çalışma bilinciyle elde edildiği için”.
DWAYNE JOHNSON’IN KOL ANTRENMANI
*FST-7 antrenmanında Dwayne Johnson setler arasında sadece 30-45 saniye dinleniyor. Normal antrenmanlarında ortalama 90 saniye dinleniyor.
** Hareketi ellerinizi dışa doğru genişleterek yapın.
† Dirseklerini önde tutmayı tercih ediyor.
†† Kavisli bar kullanarak.