Hazırlayan: Alparslan Gürbüz
COVID-19 etkisinde yaşadığımız şu dönemde spor yapmanın ve düzenli -dengeli beslenmenin önemi daha da arttı. Salgının, bağışıklığı düşük genç – yaşlı insanlarda daha yaygın ve daha ölümcül olması, spor yapan ve bağışıklığı güçlü insanlarda ve profesyonel sporcularda daha az yaygın seyretmesi bunun bir kanıtıdır. Madem virüs güçsüz bağışıklık seviyor, neden ona bu fırsatı tanıyalım ki?
Bu yazıda tam da bu noktaya odaklanıp, spor yapmanın virüsü yenmede nasıl bir silah olabileceğini ortaya koymaya çalışacağım.
Spor Yaparken Maske Takmak Zararlı mı?
Egzersiz yapmak kardiyovasküler rahatsızlıkları azaltabilir. Bu nedenle özellikle salgın döneminde spor yapmaktan korkmamak hatta daha çok spor yapmak gerekir. Bu dönemde kapalı ortamlardan uzak durma gerekliliği ve spor salonlarının kapatılması; insanların dışarıda, açık havada spora daha çok yönelmelerini sağladı.
Elbette spor, spor salonunda sadece ağırlık kaldırmak değildir. Yürüyüş, koşu, bisiklet, evde uygulanabilecek egzersizlerin hepsi spor terimine dahildir. Açık havada yapacağınız 10 dakikalık yürüyüş bile düzenli yapıldığı taktirde sizi, bağışıklığı güçlü bir birey yapar. Kapalı alanlarda uygulanan spor sırasında verilen nefes bir tehlikeye sebebiyet verebilir. Çünkü sporun genel doğası gereği nefes alıp vermek kalbin zorlanmaması için bilerek daha sık yapılan bir durum olduğundan hasta bir bireyin nefesini soluyabilirsiniz. Kapalı alanlarda maske ile spor yapmak ise kalbi yorar, akciğere hasar verir ve kalp krizi riskini artırır. Genetik rahatsızlığı ya da sonradan edinilen bir rahatsızlığı olan bireyler maske ile spor yapmaktan kaçınmalıdır. Bu durum, açık hava için de geçerlidir. Spor sırasında gerçekleşen ani ölümlerin birçoğu kalp kasının ani bir şekilde kasılıp, sıkışıp, kalbin işlevini yerine getirememesinden kaynaklanır. COVID-19, sporcularda ve bireylerde kalp ve akciğeri hedef aldığından gerekli önlemleri almak gerekir.
COVID-19 Hastaları Spor Yapabilir mi?
Uzmanlar, profesyonellerin ve spor yapan bireylerin salgın döneminde sporlarını kesmemelerini fakat yoğunluklarını hafifletmeleri gerektiğini belirtir. Uzmanlar viral bir enfeksiyon sırasında antrenmanın çok yoğun yapılmaması ve yoğunluğun azaltılması, ileri durumda ara verilmesi gerektiğini söylüyorlar. Sebep olarak ise hastalığın daha ağır seyrinin olabileceğini gösteriyorlar.
Uzmanlar ayrıca belirti göstermeyen ama halsiz olan bireylerin ve sporcuların sporlarına ara vermeleri ve tamamen dinlenmeleri gerektiğini savunuyorlar. Test sonuçları pozitif çıkan ve hasta olan sporcuların ve bireylerin 2 hafta kadar tamamen dinlenmeleri gerektiğini, test sonucu negatif çıkması halinde direnç bandı egzersizleri ve basit izolasyon hareketleri ile yavaş yavaş sporlarına devam edebilecekleri söyleniyor. Bazı spor kulüpleri hastalık sonrası dönüş için izolasyon egzersizleri, vücut ağırlığı egzersizleri ve direnç bandı egzersizleri önermiştir. Uzmanlar tarafından hastalığı ağır seyreden, yoğun bakım ünitesi gerektiren hastalar için spora dönüş evresinden önce birtakım testler uygulanması gerektiği belirtiliyor.
Salgın Sırasında Nasıl Beslenilmeli?
Bilindiği üzere sporcuların uyguladığı belli başlı diyetler vardır. Kimisi yüksek karbonhidrat ve protein diyeti uygular kimisi sadece karbonhidrat odaklı diyet yapar. Bu diyetler bireye özel ve hedefe özeldir. Bir sporcu her şeyi tüketmez.
Koronavirüs döneminde özellikle bir sporcu gibi beslenmek genel sağlığımız açısından vücudu dinç ve dirençli yapar. Spora verilen ara sırasında ya da hastalık sırasında, özellikle kas kaybını en aza indirmek için protein ağırlıklı ve karbonhidrat ve yağ birliktelikli bir beslenme düzeni oluşturmak önemlidir.
Bu dönemde özellikle yüksek protein miktarı ile vitamin ve mineral ihtiyacı da tam olarak karşılanmalı. Günde 2 porsiyon meyve yemek, açık ve koyu yeşil sebzeleri bolca tüketmek; bağışıklık sistemimizin gücü açısından önemlidir. Öğün sıklığı, miktarı ve sayısı kişiye özeldir. Fakat vücudun ihtiyaç duyduğu protein, karbonhidrat ve yağ oranları karşılanmalı. Bireyin bir alerjik durumu var ise vitamin ve mineral eksiğini doktor kontrolünde kullanılacak multivitamin takviyesi ile karşılayabiliriz. Günlük su miktarı ise 3, 3.5 hatta 4 litreye kadar çıkabilir. Vücuttan su ve ödem atmak için su içmek gerekir. Bu yüzden su içmek için susamayı beklemeyin.
Güçlü bir bağışıklığa sahip bireylerin hasta olma durumu zayıf bağışıklığa sahip bireylere kıyasla daha azdır. Şu anki salgın döneminde spor yapıp düzenli beslenmek çok önemlidir. Spor yapmayı bir yaşam tarzı haline getiren bireyler günlük hayatta daha dinç ve daha başarılı ve en önemlisi daha sağlıklı bireylerdir. Bu yüzden sporu yaşam tarzı haline getirmeli, spor yapmayı alışkanlık edinmeliyiz.
Gayet güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Ağzınıza sağlık.
Güzel bir konuya temas etmişsiniz, teşekkürler Alparslan bey