Nar ekşisi soslarından fıstık ezmesine, bitkisel bazlı sütlerden makarna soslarına kadar en beklenmedik ürünlerde bile artık ilave şekere rastlayabiliyoruz. Şeker, uzun zamanlar kullanıldığında veya beslenme alışkanlıklarına dahil olduğunda olumsuz birçok etkisi olan bir içerik olarak biliniyor. Kalori alımını artırmasından çeşitli hastalıkların oluşumuna, cilt yapısının bozulmasına zemin hazırlamasından hücresel yaşlanmayı hızlandırmasına uzanan etkileri ile şeker, uzmanlar tarafından yenilmemesi veya kontrollü şekilde tüketilmesi gereken içeriklerden biri olarak görülüyor.
Şeker tüketimini bırakmak veya azaltmak istiyorsanız siz de bu sonbaharda ilk adımı atabilirsiniz! İlk adımı atmanızı sağlayacak sebeplere gelecek olursak…
Şeker Kilo Aldırabilir
Obezite oranları dünya çapında artıyor ve araştırmalar, genellikle tatlandırılmış yiyecek ve içeceklerden gelen ilave şekerin obeziteye önemli bir katkıda bulunduğundan bahsediyor. Bu durum, çoğu tüketilen besinin içerisinde şeker ilavesi olduğu için obezite riskini daha da artırma eğilimde. Örneğin; gazlı içecekler, meyve suları ve enerji içecekleri gibi şekerle tatlandırılmış ürünler, bir tür basit şeker olan fruktozla yüklü olmasıyla öne çıkıyor ve araştırmalar, aşırı fruktoz tüketiminin açlığı düzenleyen ve vücudumuza yemeyi bırakmasını söyleyen önemli bir hormon olan leptine karşı dirence neden olabileceğini gösteriyor. Ek olarak şekerli içecekler şekerli yiyeceklerden daha zararlı olabiliyor. Bu içecekler açlığı bastırmamakla beraber yüksek miktarda sıvı kaloriyi hızlı bir şekilde tüketmenizi kolaylaştırıyor. Bu durum ise kilo alımına yol açabiliyor.
Akneye Neden Olabilir
İşlenmiş tatlılar gibi daha yüksek glisemik indeksi olan gıdalar, kan şekerinizi daha düşük glisemik indeksi olan gıdalardan daha hızlı yükseltebilir. Bu durum ise kan şekeri ve insülin seviyelerinde ani yükselişe neden olabilir. Bu süreç, ilginçtir ki akne oluşumunda da rol oynayabiliyor. Araştırmalar; düşük glisemik indeksli diyetlerin akne riskinin azalmasıyla ilişkili olabileceğinden, yüksek glisemik indeksli diyetlerin ise daha yüksek akne riski taşıyabileceğinden bahsediyor. Özet olarak; şekerli yiyecek ve içecekler de dahil olmak üzere rafine karbonhidratlar açısından zengin bir diyetin, daha yüksek sivilce geliştirme riskine sahip olabileceği aktarılıyor.
Depresyon Riskinizi Artırabilir
Sağlıklı bir beslenme rutini; ruh halinizi iyileştirmeye yardımcı olabilirken ilave şeker ve işlenmiş gıdalardan zengin bir beslenme rutini ruh hali ve duygularda değişikliklere katkıda bulunabiliyor. Ayrıca çoğu araştırma, şeker tüketiminin zihinsel sağlığı bozabildiğinden, hafızayı zayıflatabildiğinden ve hatta anksiyeteyi bile tetikleyebildiğinden bahsediyor. Fazla şeker tüketimi depresyon geliştirme ihtimalinizi bile artırabiliyor.
Hücresel Yaşlanmayı Artırabilir
Telomerler, genetik bilgilerinizin bir kısmını veya tamamını tutan moleküller olan kromozomların sonunda bulunan yapılardır. Telomerler, kromozomların bozulmasını veya birbirine kaynaşmasını önler. Bu süreç hayatımızda önem taşır çünkü yaşlandıkça telomerler doğal olarak kısalır; hücrelerin yaşlanmasına ve arızalanmasına neden olur. Telomerlerin kısalması yaşlanmanın doğal bir parçası olsa da bazı yaşam tarzı seçimleri bu süreci hızlandırabilir. Araştırmalar yüksek miktarda şeker tüketmenin telomer kısalmasını hızlandırdığı ve bunun da hücresel yaşlanmayı artırdığından bahsediyor. Bu durumda aslında şeker tüketimini artırmak, yaşlanmayı hızlandırabiliyor ve dokularımızın bozulmasına neden olabiliyor.
Kalp Hastalığı Riskini Artırabilir
Yüksek şekerli diyetler, dünya çapında bir numaralı ölüm nedeni olan kalp hastalığı da dahil olmak üzere birçok hastalık riskinin artmasıyla biliniyor. Araştırmalar bu gibi diyetlerin, obezite ve iltihaplanmanın yanı sıra yüksek trigliserit, kan şekeri ve kan basıncı düzeylerine yol açabileceğinden de bahsediyor. Üstelik bu durumların kalp hastalıkları riskini artıran faktörlerin arasında bulunduğunu da belirtiliyor. Ek olarak, özellikle şekerle tatlandırılmış besinlerden çok fazla tüketmek; arterleri tıkayan birikintilerle oluştuğu bilinen ateroskleroz riskini de artırabiliyor.