Henry Rollins, ağırlığı eline aldığı andan itibaren başarıya adeta bağımlı hale gelmiş olan tutkulu bir işkolik! Çıkardığı dersleri hayatının her aşamasına uygulayabilmiş ve atıldığı her uğraş doğrultusunda kendini mütemadiyen yeniden tanımlayan istikrarlı bir azim timsali. 80’lerde müzik yapmış olan punk rock grubu Black Flag’in vokalisti olan Rollins aynı zamanda LA Weekly gazetesinde köşe yazıları yazıyor, Henry & Heidi adında bir podcast sunuyor, adının geçtiği elliden fazla film var ve seyahatlerinde yaşadığı hikâyeleri ve de kendine çıkardığı dersleri anlattığı turnelere çıkıyor. Veya kendi deyimiyle: “Asılmak için yeni bir ağaç dalı arayan bir maymundan farksızım.”
M&F: Ağırlık kaldırmaya nasıl başladınız?
ROLLINS: Lise öğretmenim Bay Pepperman bir keresinde bana, “Kemiklerin sayılıyor. Sana ağırlık kaldırmayı öğreteceğim ama bir dediğimi iki etmeyeceksin” demişti. Ben de spor mağazasına gidip içi kumla doldurulmuş bir ağırlık seti aldım. Bana ne dediyse harfiyen yerine getirdim: birleşik, curl gibi hareketler, ne varsa artık. Netice olarak da ağırlıkları elime alıp oradan oraya savurmaya başladım. Benim için oldukça önemli bir gelişmeydi bu çünkü bir şeyi başarmışım hissi vermişti. O zamandan beri de aldığım o dersi karşıma çıkan her şeyde uyguladım.
Kısa zaman önce 56 oldunuz. Bugünlerde spor salonunda ne yapıyorsunuz?
Artık benim için önemli olan uzun ömürlülük! Formda kalmaya çalışıyorum ki bunun da zihnimi çevikleştirmesini umarak “son kullanma tarihim” geçtikten sonra beş, belki de yedi yıl sonra bile yaptıklarımı yapabilmek istiyorum. Olay, ağır kaldırmak değil. Benim genel düsturum, eğer o ağırlığı 10 kez kaldıramayacaksam elimden bırakmaktır.
Performanslarınızdan önce hâlâ 12 km koşuyor musunuz?
Yok. Dizlerim benden geçeli çok oldu! Ama turnedeyken zihnimi faal tutup kalp atış hızımı düşürmemeye çalışıyorum ki bunun için de eliptik ya da kondisyon bisikletinde otuzar dakika antrenman yapıyorum. Saatler sonra gösteri vakti gelmiş oluyor ve bende korkudan eser kalmıyor. O yüzden turnedeyken antrenmana gerekli özeni gösteriyorum ve bu da depresyonla, başarısızlık hissiyle mücadele etmeme yardımcı oluyor.
Powerlifting yaptığınız zamanlarda en iyi performansınız neydi?
Hep yüksek ağırlıkları kaldırabilmişimdir, 220’lere kadar. En iyi performansım herhalde 260 kiloydu ve bunu iki kez yapmıştım. Daha yükseğine de çıkabilirdim. Kaldırması kolay olmuştu.
20 yaşınızdaki halinize vereceğiniz tavsiye ne olurdu?
Daha çok dinle, daha az konuş. Peşin hükümlü olma. Sabırda abartılı ol. Ve köprüleri atmadan önce iyi düşün çünkü bir gün o köprülerden geri dönmek zorunda kalabilirsin.
On parmağınızda on marifet var: Müzik, belagat, radyo. Kendinizi nasıl ifade ederdiniz?
Ben hasılat adamıyım; iş görmeyi seviyorum. Bunları ne para ne şöhret ne de övgü için yapıyorum. İşi tamamlayıp hareket halinde olmayı seviyorum. Yutabileceğimden fazlasını ısırmak hoşuma gidiyor. Bu yüzden de yetişmesi çok zor olan planlar hazırlayıp asla durmuyorum!
Kariyerinizin hangi anında gerçekten başaracağınızı hissettiniz?
Bir yıllık ev kiramı önden ödeyebilecek kadar para kazandığımda. Başımın üzerinde sarkıp duran Demokles’in kılıcından kurtulmak çok büyük bir başarıydı.
Ya pişmanlıklar?
Thin Lizzy’nin 1976’da Queen performansını için aldığım bileti kullanmadığıma hep hayıflanacağım sanırım. Biletim vardı ama evden çıkmadım. O gece yapacak çok ödevim vardı.
Yedi kıtada yüzden fazla ülkeye gittiniz. Yaptığınız seyahatlerden çıkardığınız en büyük ders nedir?
Hindistan’a ilk kez gittiğim geziyi hatırlıyorum. Yaşadığım şeye kesinlikle hazırlıksız yakalanmıştım. Yanan odunların üzerine duran bir adam gördüm. O günün sonunda o kadar büyük bir hayrete düşmüştüm ki günlüğümde anlatamamıştım. Kelimelere dökemiyordum. Zihnen bitkindim ve yapabildiğim tek şey kendimi çuval gibi yatağa atmaktı. Bu ülkenin başkanı olsaydım, gençlere pasaport almaları ve Amerika’nın dışındaki yerlere giderek çalışmalarını kolaylaştıran bir tasarı çıkarırdım. 19 yaşındaki bir gencin, atıyorum, Guatemala’daki bir köprünün inşaatına yardım etmesi şahane olmaz mıydı?
İnsanlar sizin işlerinizden kendilerine ne pay biçmeli?
Kendi hayatınızı sözlere dökerek insanlara güç katıyor ve kendi hayallerini gerçekleştirmeleri için ilham oluyorsunuz. Birinin oturduğu yerden kalkıp korkusunu yenmesine veya yapmak istediği ne varsa yapmasına yardımcı olduğumu duymak çok hoşuma gidiyor. Zaten en büyük mükâfat da bu oluyor.