Fit Hub Blog Sayfa 193

Her Türlü Kansere Karşı Çay

0

Çayın enerji tüketimini artırarak vücut ağırlığını azalttığını anlatan Rize Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz, içerdiği antioksidan nedeniyle damar sertliği ve koroner kalp hastalıkları ile yüksek tansiyonu engelleyici etkisi olduğuna dikkat çekiyor.

Çayın, barındırdığı antioksidanlardan dolayı kalp krizi, damar sertliği, koroner kalp hastalıkları riskini azalttığı, yüksek tansiyonu engellediği, kansere karşı vücut direncini artırdığı bildirildi. Rize Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz yaptığı açıklamada, çayın, sudan sonra en fazla tüketilen, insan vücuduna en uygun, sağlıkla en uyumlu, zararlı maddelerden arınmış içeceklerden biri olduğunu belirterek, dünya nüfusunun 3’te 2’sinin çay tükettiğini vurguladı.

Antioksidan içeriyor; Günde 350 mililitre çay içenlerin kalp krizi geçirme riskinin, çay tüketmeyenlere göre 3’te 2 oranında daha az olduğunu gösteren çalışmalar olduğunu ifade eden Yılmaz, “Çay enerji tüketimini artırarak vücut ağırlığını azaltıyor. Ayrıca damar sertliği ve koroner kalp hastalıklarına, yüksek tansiyona karşı barındırdığı antioksidan maddelerden dolayı engelleyici etkisi var.

Her türlü kansere karşı vücut direncini artırıyor. Yeşil çayda flavonoid grubundan polifenoller oldukça fazla. Yapılan çalışmalar, çayda bulunan polifenollerin kronik hastalıklara karşı koruyucu etkisinin göz ardı edilmeyecek kadar önemli olduğunu göstermiştir” diye konuştu.

Sıvı ihtiyacını karşılıyor; Yılmaz, ayrıca çayla birlikte bol miktarda sıvı alındığını, bunun da vücut için çok önemli olduğunu vurguladı. Günde 5-6 fincana kadar çay içilmesinin normal olduğunu belirten Yılmaz, “Böylece yetişkin bir insan için gerekli olan günde 2.5 litre sıvı ihtiyacının önemli bir kısmı karşılanmış olur.

Çok alınırsa belki ihtiva ettiği kafeinden dolayı zararlı etkileri görülebilir ama bu etkinin görülmesi için orta demli olarak 1 litreden fazla çay içilmesi lazım” dedi.

Reklam

Yüksek Tansiyona Karşı Süt

0

Yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen, kalp ve damar sağlığını tehdit eden yüksek tansiyon riskine karşı uzmanlar süt içilmesini öneriyor. Yapılan araştırmalar, çocukluktan itibaren düzenli süt içen bireylerde yüksek tansiyon görülme olasılığının daha düşük olduğunu gösteriyor…

Hipertansiyon hastaları az yağlı ya da yağsız süt tüketerek kan basıncını kontrol altına alabiliyor. Yapılan bilimsel çalışmalar; kalsiyum, magnezyum ve fosforun az tüketiminin bireysel veya toplumsal olarak hipertansiyon sıklığı ile ilişkili olduğunu gösteriyor.

Sütün yüksek kalsiyum ve potasyum içeriği ile kan basıncı ve hipertansiyonun dengelenmesinde önemli bir besin kaynağı olduğu bildiriliyor.

Azalan kalsiyum alımının arteriyel kan basıncını arttırdığına dikkat çeken Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, şunları söyledi:

“Kalsiyum, magnezyum ve fosfor minerallerinin alımı arttırılarak kan basıcında azalma sağlanabilmektedir.

Kalsiyum denince aklımıza gelen ilk besin öğesi süttür. Optimal kan basıncının sağlanmasında ve sağlığın devam ettirilmesinde günde 3-4 porsiyon süt ve ürünlerinin tüketimini öneriyoruz.”

Prof. Dr. İnanç ayrıca, sekiz hafta süren ve belirli bir beslenmenin uygulandığı “Hipertansiyonu Durdurmak Üzere Besinsel Yaklaşımlar” (DASH) çalışmasında, yağsız ve az yağlı süt ürünleri içeren, meyve ve sebzeden zengin, yağdan ve kolesterolden yoksun proteini hafif arttırılmış bir diyetle, erişkinlerde kan basıncının 5.5/3.0 mmHg düşürüldüğünün görüldüğünü kaydediyor.

Reklam

Uyku Apnesi (OSAS) Hakkında Her Şey

0

İstanbul Medipol Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Kunter, uyku apne sendromu hastalığının; unutkanlık, dikkat eksikliği, yüksek tansiyon, kalp krizi, kalp ritim bozukluğu ve beyin damarında tıkanıklık sonucu felce yol açabileceğini belirtti.

İstanbul Medipol Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Erdoğan Kunter, konsantrasyon güçlüğü çekenlerin tıkayıcı uyku apne sendromu (OSAS) hastası olabileceğini söyledi.

kafa

apn2İstanbul Medipol Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr. Erdoğan Kunter, konsantrasyon güçlüğü çekenlerin tıkayıcı uyku apne sendromu (OSAS) hastası olabileceğini söyledi.

Uyku apne sendromunun uykuda aşırı horlama, yeterli ve rahat soluyamama, hatta zaman zaman nefes durması sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu belirten Kunter, “Yaklaşık her 100 kişiden 5-9’unda uykuda nefes durması görülür” dedi.

Uyku apne sendromunun ciddi sağlık problemlerine yol açabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kunter, hastalığın yaratacağı sonuçları şöyle açıkladı:

“Unutkanlık, dikkat eksikliği, yüksek tansiyon, kalp krizi, kalp ritim bozukluğu, beyin damarında tıkanıklık sonucu felç, şeker hastalığı kontrolünün zorlaşması, cinsel performansta azalma, araba kullanırken veya dikkat gerektiren iş yaparken uyuklama sonucunda trafik ve iş kazaları.”

Prof. Dr. Erdoğan Kunter, hastalığın erkeklerde (menopoz sonrası eşitlenir), ileri yaşlarda (40-60), kilo fazlalığı olanlarda, boyun çevresi kalın olanlarda, sigara içenlerde, alkol kullananlarda, sakinleştirici, antidepresan, uyku ilacı vb. kullananlarda, burun veya boğazında nefes almayı zorlaştırıcı bir durum bulunanlarda (burun kemiği eğriliği, iri bademcik ve adenoid vb.) daha çok görüldüğünü ifade etti.

Nasıl tedavi edilir?

Prof. Kunter, hastalığın tedavisi ile ilgili yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

  • Kilo vermek yarar sağlayabilir.
  • Uyku ilacı kullanılıyorsa uykuda solunumu etkilemeyenler kullanılmalıdır.
  • Cerrahi olarak düzeltilebilecek bozukluklar tedavi edilir.
  • Uyurken horlamayı azaltıcı pozisyon alınır.
  • Ağız içi cihazlar denenebilir.
  • Uykuda havayolunu açık tutan hava basıncı uygulaması (CPAP) yapılabilir.
Reklam

Sağlığınızı Test Edin

0

Sağlıklı olup olmadığınızı anlamak için kolaylıkla uygulayabileceğiniz hızlı ve pratik üç sağlık testini sizler için özetledik…

-Vücut Kitle Endeksi (BMI)

Neden bilmem gerek: Vücut kitle endeksi (BMI), bir bireyin kilosunun sağlıklı olup olmadığını anlamanın en yaygın yoludur.

Testi yapın: Kilonuzu boyunuzun karesine bölün. Eğer boyunuz 1.74 m ve kilonuz da 75 kg ise BMI’nız 24.77 olacaktır.

Ne anlama gelir?: BMI’nız 18.5-25 arasında ise bu doğru kiloda olduğunuzu gösterir. 25-30 arası aşırı kilolu demektir. 30’dan yukarısı ise obez olarak tanımlanmaktadır.

-Kalp Oranı

Neden bilmem gerek: Dinlenirken dakikada 60-80 olan bir kalp atış oranı sağlıklı olduğunuzun göstergesidir.

Testi yapın: İki parmağınızı boynunuza ya da bileğinizin iç tarafına koyup 15 saniyedeki nabız atışını sayın. Bunu dörtle çarparak dakikadaki kalp oranınızı bulun.

Ne anlama gelir?:Düşük kalp atış oranı yükseğe oranla daha iyi bir göstergedir, çünkü kalbiniz nabız başına daha çok kan pompalıyor demektir. Yüksek kalp oranı ise sonuçta kalp hastalığı ve felce neden olabilir, eğer 100’ün üzerindeyse bir doktora görünün.

-Bel-Kalça Oranı

Neden bilmem gerek: Bu bir genel sağlık ve uzun vadeli tıbbi risk göstergesidir.

Testi yapın: Belinizin çevresini tam göbek hizasından ölçün ve bu sayıyı kalçanızın en geniş bölümünün çevresine bölün.

Ne anlama gelir?: Erkekler için 0.9 oranı sağlığın iyi olduğunun göstergesi kabul edilir. Oranın yükselmesi beliniz çevresinde daha fazla yağ biriktiğini gösterir. Bu da uzun vadede diyabet ve kalp hastalıklarına neden olabilir.

Reklam

Yaşlandıkça Beynimizin Boyutu Değişir mi?

0

Amsterdam’da yapılan bir araştırma, sağlıklı yaşlanma ile beraber beyninizin boyut olarak küçüldüğü yönündeki yaygın görüşün tersini ispatlıyor. Aslında, yaşlanmayla ilişkili herhangi bir bilinçsel zayıflama yoksa, beyin dokusunun hacmi değişmiyor.

Reklam

Organik Gıdaların Faydaları

0

Organik ürünlerin, konvansiyonel yollarla yetiştirilen ürünlere göre gerçekten daha faydalı olup olmadığı üzerine pek çok tartışma yapılıyor…

Organik ürünlerin, konvansiyonel yollarla yetiştirilen ürünlere göre gerçekten daha faydalı olup olmadığı üzerine pek çok tartışma yapılıyor. Ancak Fransa’da Aix-Marseille Üniversitesi’ndeki araştırmacıların yaptığı yeni bir değerlendirmeye göre, organik meyve ve sebzeler çok belirgin avantajlar sunuyor: Daha fazla demir, magnezyum ve antioksidan polifenol içeriyorlar.

Bilim adamları, ürünleri aynı zamanda güvenlik açısından da değerlendirdi ve organik besinlerin % 94-%100’ünde gübre kalıntısı bulunmadığı sonucuna vardı. Bu nedenle organik besinlere ekstra para harcamayı düşünmek iyi fikir olabilir: Organik ürünler sayesinde sağlığınızı koruyacak ve iyileşmeyi hızlandıracak daha fazla antioksidan alırken, bir yandan da sağlığınızı olumsuz etkileyebilecek kimyasal kalıntıları da en aza indireceksiniz.

Reklam

Gürültüden Sakınmaya Çalışın

0

Araştırmacılar gürültünün strese ve muhtemel uyku bozukluğuna neden olduğunu, bunların her ikisinin de yüksek tansiyon sorunlarına yol açtığını bildirdi…

Aşağıdaki grafik, günlük olarak maruz kalınan gürültünün (desibel olarak) yüksek tansiyon riskini % 25 ve % 90 oranında arttırdığını gösteriyor. Bu durum, gün içindeki trafik gürültüsünün 80 desibele kadar çıktığı tahmin edilen şehirlerde yaşayanlar için sorun olabilir. Araştırmacılar gürültünün strese ve muhtemel uyku bozukluğuna neden olduğunu, bunların her ikisinin de yüksek tansiyon sorunlarına yol açtığını bildirdi.

grl1

Reklam

Duş Alırken Mikroplara Dikkat Edin

0

Fazla spor yaptığınız için muhtemelen duşta, ortalama bir insandan daha fazla vakit geçiriyorsunuz. Duş yapma sebebiniz hijyen ve sağlıkla alakalı…

Ama Boulder’deki Colorado Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre durum hiç de sandığınız gibi olmayabilir.

Araştırmacılar, yedi eyaletteki dokuz şehirden 50 duş başlığını inceledi. Ulusal Bilimler Akademisi Raporları (Proceedings of the National Academy of Sciences) dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, duş başlıklarının % 30’unun iç tarafında bakteri bulunuyor. Suyu açtığınızda havaya dağılan bu bakteriler, ciğerlerinize girip enfeksiyona neden olabiliyor. Bu durum, sağlıklı bir yetişkin için genellikle problem olmamakta, ancak bağışıklık sisteminiz güçsüzleştiyse (örneğin; yoğun bir antrenmandan sonra) sizin için sorun yaratabilir. Bundan kaçınmanın bir yolu, daha az bakteri tutan metal duş başlıkları kullanmak.

Reklam

Depresyon ve Güç İlişkisi

0

Depresyondan şikâyetçiyseniz, kas gücünüze ve kas kütlenize değer veriyorsanız, yardım alın. Sadece zihinsel sağlığınız için değil, vücut geliştirme konusundaki hedeflerinize ulaşmak için de bu önemli…

Amerika’da her yıl 17 milyon yetişkin depresyonun pençesine düşüyor. Yine de depresyondaki pek çok kişi, önemsemediğinden veya utanç verici bulduğundan tedavi arayışına girmiyor. Eğer siz de bu sınıfa dahilseniz, size yardım almanız için cesaret vermek amacıyla kısaca gerçekten söz edelim: Pennsylvania Devlet Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, depresyon belirtileri gösteren deneklerin, benzer kas faaliyetlerine sahip olmalarına rağmen, depresyon belirtileri göstermeyenlere oranla daha düşük güç sergiledikleri gözlemlendi.

Özetle, depresyondan şikâyetçiyseniz, kas gücünüze ve kas kütlenize değer veriyorsanız, yardım alın. Sadece zihinsel sağlığınız için değil, vücut geliştirme konusundaki hedeflerinize ulaşmak için de bu önemli…

Reklam

Obeziteye Dikkat

0

Tartıyı mı patlattınız? Sırada hayati organlarınız olabilir!…

Obezite ile şeker hastalığı, kalp hastalığı, uykuda solunumun durması arasında güçlü bir ilişki vardır, ama akciğeri de doğrudan etkilediği bu zamana kadar bilinmiyordu.

23.245 yetişkin üzerinde yapılan 11 yıllık bir çalışmada araştırmacılar, merkez bölgeleri çok geniş olan kişilerin (bel çevreleri 100 cm ve daha geniş olan kişilerin) astım olma ihtimalinin 1.44 kat daha fazla olduğunu tespit ettiler. Hem merkez bölgesi hem de genel olarak kilolu olan kişilerde bu oran 1.81’e kadar çıkmaktadır.

Reklam