Fit Hub Blog Sayfa 166

DR. HAKAN TÜFEKÇİ İLE FITNESS VE SAĞLIKLI YAŞAM ÜZERİNE KONUŞTUK

0

Söz konusu fitness olduğunda Muscle & Fitness Türkiye olarak her zaman size ilham vermeye ve bu konuda kendinizi geliştirmenize yardımcı olmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bilimsel ve uygulanabilir antrenman, beslenme ve motivasyon önerilerimizle her zaman yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyoruz.

İşte aşağıda hikâyesini paylaştığımız Dr. Hakan Tüfekçi’de bu motivasyonlardan birisi.

Dr.Hakan Tüfekçi, acil servis sorumlusu ve acil hekimi. Doktorluk mesleğinin en zor branşlarından birinde görev yapıyor. Her ay ortalama 10 gün x 24 saat nöbet tutuyor. Fakat her şeye rağmen antrenmanından ve beslenme programından taviz vermiyor. Motivasyonunu ise asla kaybetmiyor.

Dr Hakan Tüfekçi’ye antrenman programından beslenme programına ve gıda takviyelerine kadar her konuda sorular sorduk ve O da Muscle & Fitness takipçileri için hem Doktor hem de sporcu kimliği ile sorularımıza yanıt verdi.

Lafı çok uzatmadan kendisiyle yaptığımız röportaja geçmek istiyoruz. Resminden de anlaşılacağı gibi size anlatacak çok şey var.

Merhaba Hakan. Ben takipçilerimizin seni daha yakından tanımaları için bize kendinden bahsetmeni isteyeceğim. Hakan Tüfekçi kimdir? Nerede yaşar? Hangi hastanede çalışır? Neden spor yapar?

Selam. Ben Hakan Tüfekçi. Bursa’da yaşıyorum, Bursa’da bir devlet hastanesinde acil sorumlusu ve acil hekimi olarak çalışıyorum. 2006 yılında tıp fakültesindeki eğitimime başladım. 2013 yılında da mezun olup göreve başladım. Herkes gibi üniversite yıllarında ara ara fitness ile uğraştım. Hastanemde 24 saatlik nöbet şeklinde ve ayda ortalama 10 nöbet olarak çalışıyorum. 2 yıl öncesinde net bir kararla her daim istediğim bir şey olan fitness’ı ve sağlıklı yaşamı hayatıma entegre etmeye başladım. Spor geçmişim öncesinde de mevcuttu; lise yıllarımda basketbol lisanslı oyuncuydum, masa tenisi ve voleybolda amatör de olsa oldukça uğraşmıştım.

Fakat fitness bambaşka bir şey. Bu ruhu yaşamak ve hayata nakletmek için ciddi karar ve hırs gerekli. İlk zamanlar haftada 3 gün antrenmana devam ediyordum. Bu artan bir ivmeyle haftada 5 güne kadar çıktı. Nöbet usulü çalışmanın hem pozitif hem de negatif etkileri mevcut. 24 saat hastanede olmak, salona gidememek, besinini hazırlamak için ortamın müsait olmaması negatif yönleri. Beslenmek için kendini çok iyi programlamak lazım diye düşünüyorum. Ertesi günün öğünlerini, kalorisini ve içeriğini hesaplayıp besini bir gün öncesinden ayarlayıp o şekilde nöbet için yola çıkmalı. Ayrıca acil hekimi olduğum için duracak ve dinlenecek vaktim yok. Aktif olarak gün boyunca hasta muayeneleri ve acil müdahaleler 24 saat devam eder. Bu yoğunlukta hazırlamış olduğum besinleri tüketip vücudumu besliyorum. Ayrıca nöbet çıkışları yorgun da olsam, uykusuz da olsam antrenmanımı ihmal etmemeye çalışıyorum. Bu öyle bir şey ki yaptıkça devamı gelecek ve kolaylaşacak. Yapmadıkça senden uzaklaşan ve zorlaşan bir şey.

Spor ya da sağlıklı yaşam için “bahanelerimiz” ya da “vazgeçilmezlerimiz” hiç bitmiyor. Çünkü yeterince istemiyoruz. Ancak isteklerimizi ve hayallerimizi netleştirip üzerine gittiğimizde ise gerçekleşmeleri kolaylaşıyor, bunun bilincinde olmamız lazım.

Doktorluk kesinlikle temposu yüksek bir meslek, özellikle de büyük şehirde yaşayan birisi için bu tempo kat be kat artmakta ancak yine de bu yoğunlukta insan kendine zaman ayırabiliyor, sen bunun canlı bir örneğisin. Spor ve sağlıklı beslenme alışkanlığını küçüklükten beri aksatmadan takip ettiğin anlaşılıyor. Seni bu konuda harekete geçiren güç neydi? Ailenden ya da yakın çevrenden ilham aldığın birileri olmuş muydu?

Size katılıyorum. Aile, iş yeri, sosyal çevre, sosyal yaşantı kişinin temposunu arttırıyor. Herkese ve her şeye zaman ayırmaya çalışırken, kendimiz için, hem şu anımız, hem de ilerisi için, hoş bir görünüm, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için neden zaman ayrılmasın? Herkesin yaşam döngüsünde yer alması gereken, ki istemsiz olarak da belli durumlarda yer alan bir şey hareket etmek.

“Spor yapınca salgılanan heyecan ve mutluluk hormonunun pozitif etkilerini, sosyal statüdeki  yükselişi ve programlı yaşamanın hayat kalitesi üzerindeki pozitif etkilerini görebiliyoruz.”

İlham kaynağım nedir sorusuna gelince; bence yeni nesil için sosyal çevre en güzel ilham kaynağı. Sosyal portallar olsun, çeşitli sosyal medya programları olsun örnekleri çok. Çevremize baktığımızda insanların spor için sevdiği alışkanlıklarını değiştirdiklerini, zamanı daha verimli kullandıklarını, spor yapınca salgılanan heyecan ve mutluluk hormonunun pozitif etkilerini, sosyal statülerindeki yükselişi, programlı yaşamanın hayat kalitesi üzerindeki pozitif etkilerini görüyoruz. Bunları görerek kendime şunu sordum; “spor yapanlar nasıl sürekli bir şekilde, sanki hayatlarının bir parçasıymış gibi bunu devam ettirebiliyorlar da ben neden bunu yapmıyorum ya da yapamıyorum?”

Bence her şey kendinde olan bir şeyi açığa çıkarmaktan geçiyor. Herkesin içinde heyecan vardır, ama bazılarında bu zaman alan bir süreç. Zamanın akışında kişi bunu düşünmeden, önüne gelen, karşısına çıkan durumlarla vakti geçirip zaman döngüsünü tamamlıyor. Biraz farkındalık oluşturursak insanlar daha da aktif bir hayat yaşamaya başlar diye düşünüyorum. Ki zamanla çevremizdeki olumsuz yargılar, pozitif uyarıcı bile olsanız negatif eleştiriler her daim gelecek. Ama kararlı oldukça o kişilerin bile yavaş yavaş harekete başladıklarını görebiliriz.

Sizin de belirttiğiniz gibi spor yapmak heyecan ve mutluluk hormonlarının salınmasını tetikliyor ve hayatı daha programlı yaşamak da kesinlikle yasam kalitesini arttıran unsurların başında geliyor.

Bize biraz da antrenman programından ve beslenme düzeninden bahsetmeni istesek? Tipik bir antrenman günün nasıl geçiyor?

Antrenman programını düzenlerken dikkat edilmesi gereken nokta estetik görüntüye önem vermek. Vücudun orantısını düzenlemek antrenman programı ve planlı bir beslenme düzeniyle elde edilebilir. Kendi programım başlangıç olarak tüm bölgeleri düşük ağırlıklarla çalıştırmak üzerine kuruluydu, ilerleyen dönemlerde ise antrenmanlarımı vücut bölgelerime göre ayırmak gerekti. Şu an 3 günlük antrenman programım mevcut; ilk gün göğüs kasları için 4, biceps kasları için 4 ayrı hareket, ikinci gün omuz ve bacak kasları için 4’er ayrı hareket, üçüncü gün ise sırt kasları ve triceps kasları için 4’er ayrı hareketle antrenmanımı bitiriyorum. Ayrıca haftada 2 defa karın antrenmanımı da bu çalışmaları takiben ve enerji düzeyimi de hesaba katarak ekliyorum. Hekim olarak nöbetçi olduğum günler haricinde hemen hemen her gün antrenmana gidiyorum. Böylelikle ortalama haftada 4 ya da 5 antrenman yapabiliyorum.

“Hızlı değişimi görmek hem de en kısa zamanda sonuç alabilmek için beslenmeye çok önem vermek gerekiyor.”

Beslenme en önemlisi. Hem hızlı değişimi görmek hem de en kısa zamanda sonuç alabilmek için beslenmeye çok önem vermek gerekiyor. Günlük alınan kalori, protein, karbonhidrat, yağ miktarlarına dikkat edilmesi lazım. Ama normal bir beslenme planımdan örnek verecek olursam, günü 5’e ayırıyorum. Sabahları 5 yumurta beyazı, yulaf ve yağsız lor peyniri. Öğlen tavuk ızgara, pilav ve salata, öğleden sonra ara öğün olarak enerji için meyve ya da kuruyemiş, akşam saatlerinde mümkün olursa et ızgara, yoğurt ve pilav ya da bulgur, uykudan bir saat öncesinde de 5 yumurta beyazı ve az miktarda fıstık ezmesi. Beslenme konusunda önemli olan gerekli olan proteini ve karbonhidratı alabilmek. Vücudu bunlardan yoksun bırakmamak gerekiyor. Tabi içinde bulunulan dönem ve zamana göre de beslenmek ve antrenman yapmak önemli. Örneğin zayıflamakla birlikte kas yapmayı tercih etmek isterseniz, karbonhidratı düşürmek, ya da vücudu hacimlendirmek istediğinizde sağlıklı karbonhidratı arttırmak gerekiyor.

Kişisel olarak tavsiyem beslenme olsun antrenman olsun çekinmeden yardım isteyin çünkü herkesin ihtiyacı olan kalori ve beslenme değerleri eşit değil. Ayrıca vücut anatomisine uygun ve vücudun estetikliğini arttıracak programı ayarlamakta çok önemli.

“Protein (whey), arjinin, glutamin, bcaa gibi takviye gıdalar, normal beslenmenin yetersiz kaldığı durumlarda ya da antrenman şiddetine göre değerlendirilip kullanıldığında vücut gelişimi için pozitif etki yapacaktır.”

Whey protein, bcaa ve diğer gıda takviyeleri konusunda uyduğun belli bir programın var mı?

Takviye gıda anlamında beslenmeye uygun olarak amino asit ve protein takviyeleri olabilir, fakat kilo, boy ve metabolizmaya uygun olarak değerlendirilip yeteri miktarda alınması koşulu var çünkü fazlası, her şey de olduğu gibi bunda da vücuda pozitif yerine, negatif etki verebilir. Protein (whey), arjinin, glutamin, bcaa gibi takviye gıdalar, normal beslenmenin yetersiz kaldığı durumlarda ya da antrenman şiddetine göre değerlendirilip kullanıldığında vücut gelişimi için pozitif etki yapacaktır. Bunlar içinde öncelikle kişinin sağlık durumu ve metabolizması değerlendirilmeli ve gereken miktarda tüketilmelidir.

Kendim whey protein desteği ve glutamin kullanıyorum. Ek beslenme olarak antrenman sonrası whey, 4-5 saat sonrasında ise glutamin tüketiyorum.

Takviye bizce de vücut hedeflerinin tutturulması konusunda önemli ve bir program dâhilinde bilinçli bir şekilde tüketilmesi gerekiyor. Sizden son olarak takipçilerimize yönelik bir öneri ya da motivasyonlarını arttıracak birkaç söz istesek?

“Kararlı şekilde istemek ve vazgeçmemek şart.”

Fitness, sağlıklı beslenme, antrenmanlarına devam edip bunları hayatın bir parçası haline getirmek isteyen okuyuculara şunu söylemek isterim; gerçekten kararlı bir şekilde istemek ve vazgeçmemek şart. Çünkü fitness ve diyete başlayan birçok kişi hızlı sonuç alamayınca hemen vazgeçiyorlar. Kararlı olun, vazgeçmeyin, zayıf yanlarınızın üstüne gidin, er ya da geç değişim kendini gösterecek ve bir fitness bağımlısı olacaksınız. Fitness ve sağlıklı beslenme hayat felsefeniz ve yaşayış biçiminiz haline gelecek. Sizi olduğunuzdan genç ve diri gösterecek, yaşlanmayı geciktirecek, hastalıklardan uzak tutacak, immuniteyi arttıracak, mutluluk, heyecan verecek ve hayata karşı daha kararlı ve dirençli bir kişi haline getirecektir.

 

 

Reklam

Güçlü Sırt Kaslarına Sahip Olmak İçin Uymanız Gereken 5 Kural

0

Güçlü sırt kaslarına sahip olmak, sırt kaslarını geliştirmek için doğru antrenman programı ve doğru beslenme programı ile mümkün.

Fakat bunun yanında sırt sakatlanmalarına da dikkat etmek gerekir. Sırtınızı sakatlamak antrenman düzeninize zarar verebilir. Sakatlıklara karşı önlem olarak yapmanız gerekenleri sıraladık.

1. Formunuzu Koruyun

Kötü form sakatlığa yol açabilir. Örneğin deadlift hareketi saatli bir bomba gibidir. Bel omurları ve alt sırt kasları bu harekette baskı altında kalır. Bu yüzden deadlift yaparken nasıl iyi bir form tutturmanız gerektiğini öğrenmelisiniz. Alt sırt bölgeniz tüm birleşik egzersizlerde devreye girmektedir. Bu yüzden sağlıklı ve fit bir vücut için ilk yapmanız gereken hareketleri doğru bir formda uygulamaktır.

2. Kalça Esnekliğinizi Sağlayın

Kalça kasları ve alt sırt kasları arasındaki ilişki oldukça güçlüdür. Bu yüzden squat ve lunge egzersizinde tam hareket aralığını uygulayın. Böylelikle kalça ekleminizde tam hareket aralığında hareket etmiş olursunuz.

3. Omurga Esnekliğinize Dikkat Edin

Omurganızın farklı bölümlerine bağlı olarak hepsi belli bir miktardaki dönme hareketinden sorumludur. Bel omurları ise en az dönme yeteneğini olan bölgedir. Örneğin golftaki gibi topu savurma hareketi torakal omurganızın tamamen dönme yeteneğine bağlıdır. Eğer tam olarak dönemiyorsa farklı bölgeler taviz vermek zorunda kalıyordur ve bu genelde bel omurudur. Çıkarmanız gereken ders; torakal omurganızın sağlıklı bir şekilde işlediğinden emin olun. Golf oynamasanız bile bel omurlarınız bazı durumlarda aşırı dönebilir. Bu özellikle gergin kalçalar söz konusu olduğunda ikiye katlanmaktadır.

4. Omurganızdaki Baskıyı Azaltın

Deadlift, bentover row, Standing press, back squat ve hang clean iyi birer tam vücut egzersizi olabilirler ancak sırt sağlığınıza da zarar verebilirler. Bu egzersizler iyi hissettirse de sırtınıza uyguladığı baskıyı hafife almamalısınız. Yukarıda bahsettiğimiz egzersizler alt omurganız üzerinde baskı oluşturur ki bu durum gergin hissetmenize neden olabilir. Omurganızdaki baskıyı azaltmak için barfiks, paralel bar dip, hanging leg raise ya da lat pull down egzersizlerini uygulayabilirsiniz.

5. Kalçanıza Dikkat Edin

Kalça, hamstring ve alt sırt kaslarınız uyum içinde hareket etmelidir.  Koşu, atlama ya da sprint gibi atletik hareketler sırasında bu uyum daha da önemli bir hal almaktadır. Kalçanız yapması gereken görevleri yerine getirmiyorsa alt sırt ve hamstring kaslarına yük bindirirler. Bu iyi bir şey değildir ve gereksiz baskıya neden olur. Bu yüzden kalça kaslarınızı güçlendirin.  Barbell hip thrust, walking lunge ve box squat yapabileceğiniz egzersizler. Antrenmanlardan önce “tennis ball glute bridge” hareketini de yapabilirsiniz. Topu kalça ekleminizde sıkıştırmayı unutmayın.

Deadlift Yaparken Sırtınızı Dik Tutmanızı Sağlayacak Püf Nokta

Reklam

Hacim Kazanmak için 10 Gıda Tavsiyesi

0

Kış ayları hacim kazanmak için en uygun dönemdir. Doğru beslenerek ve ağırlık antrenmanlarınızı aksatmayarak bu amacınıza ulaşabilirsiniz. Ancak unutmamalısınız ki iyi bir gıda takviyesi programına da ihtiyacınız vardır. Bu yazımızda sizin için 10 gıda takviyesini önceliklerine göre sıraladık. Böylelikle paranızı doğru takviyelere yatırarak yatırımlarınızın tam karşılığını (yani gelişmiş bir kas kütlesi) alacaksınız.

10 Önemli Gıda Takviyesi

1. Whey Protein Tozu

hacim-kazanmak-icin-10-gida-takviyesi

Whey, protein sentezini başlatan en önemli besin maddesidir. Whey protein tozu yüksek oranda BCAA içerir. Hızla sindirilen bir besin olan whey protein kas dokularınıza hızla ulaşarak kas inşasının hemen başlamasına yardımcı olur. İçerdiği peptitlerle (küçük proteinler) kaslara giden kan akışını hızlandırır. Bu yüzden antrenman sonrası kullanım için uygun bir gıda takviyesidir.

Kendi damak tadınızı uygun whey proteini içeceği hazırlayarak antrenmandan 30 dakika önce 20 gram whey protein alabilirsiniz. Antrenman bitirildiğinde ise 60 dakika içinde 40 gram whey almanız tavsiye edilir. Uyanır uyanmaz ise 20-40 gram arası whey alarak kas protein sentezini hemen başlatabilirsiniz.

Whey protein tozu seçeneklerini linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

[ls_content_block id=”13465″]

2. Kazein Protein Tozu

Kazein protein tozu nedir? Kazein, yavaş sindirilen bir protein olduğu için yatmadan önce ve uzun bir zaman aralığında beslenme olanağının bulunamadığı durumlarda tüketime uygun bir protein çeşididir. Kazein aynı zamanda sizi daha az tok hissettirir ki bu da onu kas kütlesini arttırmak isteyenler için harika bir ara öğün yapmaktadır. Yapılan son bir araştırmaya göre de kazein, whey proteinin yaptığı gibi kas protein sentezini desteklemektedir. Kazein ve whey proteinin antrenman sonrası birlikte almanın ayrı olarak whey ya da kazein kullanmaya kıyasla daha etkili olduğu da belirtilmektedir.

Yatmadan önce 20-40 gram kazein protein alın. Antrenman sonrası whey protein içeceğinize 10-20 gram kazein protein ekleyin. Öğünler arasında da 20-40 gram kazein protein içeceği alabilirsiniz.

Kazein protein tozu seçeneklerini linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

3. Kreatin

hacim-kazanmak-icin-10-gida-takviyesi

Burada kreatin nedir ve kreatin ne işe yarar sorularınızı yanıtlayacağız. Kreatin arjinin, glisin ve metiyonin amino asitlerinden oluşmaktadır. Bilimsel çalışmalar kreatin kullanan erkeklerin vücut ağırlıklarını 5 kg (daha fazlası da olabilir) arttırabildiklerini ve kuvvetlerini önemli ölçüde geliştirdiklerini göstermiştir. Kreatin birçok farklı şekilde çalışmaktadır. Bunlardan ilki kaslardaki hızlı enerji artışını sağlamasıdır. Bu hızlı enerji ne kadar çok olursa o kadar çok tekrar sayısı çıkarabilirsiniz ki bu da uzun dönemde hacim kazanmanıza ve kuvvet artışına yardımcı olabilir. Kreatin ayrıca kaslarınıza daha çok su çekerek uzun dönemde hacim kazanmaları için onları esnetir. Kreatin aynı zamanda insülin benzeri büyüme faktörü-1’in (IGF-1) seviyelerinin artmasına yardımcı olur. IGF-1 hacim kazanımı için önemlidir.

Antrenmandan hemen önce protein içeceğinizle birlikte 2-5 gram kreatin takviyesi alın. Antrenman sonrasında da 2-5 gram tüketin (yanında 40-100 hızla sindirilen bir karbonhidrat tüketin). Bu zaman aralığında kreatin kas hücreleriniz tarafından hızlıca emilir ve IGF-1 seviyelerindeki artış daha çok kas gelişiminin tetiklenmesine yardımcı olur. Antrenman yapmadığınız günlerde de karbonhidrat içeren bir kahvaltının yanında 2-5 gram kreatin takviyesi alabilirsiniz.

Kreatin seçeneklerini linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

4. BCAA

hacim-kazanmak-icin-10-gida-takviyesi

BCAA nedir? BCAA kas tamiri ve inşası için en önemli amino asitleri bir arada barındırmaktadır; lösin, izolösin ve valin. Bunlardan en önemlisi lösindir. Araştırmalar lösinin tek başına kas protein sentezini uyarabileceğini göstermektedir. Lösin, izolösin ve valin birlikte alındığında kas büyümesine, antrenman sırasında enerji artışına, kortizolün (testosteronu engelleyen ve kas yıkımını arttıran katabolik bir hormon) etkilerinin baskılanmasına ve gecikmiş kas ağrısının azaltılmasına yardımcı olur.

BCAA nasıl kullanılır? Kahvaltıda, antrenman öncesi ve sonrası içeceğinizde 5-10 gram BCAA alın. Lösin oranı 2:1:1 olan ürünleri tercih edin yani 5 gram BCAA aldığınızda bunun 2.5 gramı lösin, 1.25 gramı izolösin ve diğer 1.25 gramı da valin olmalıdır.

BCAA seçeneklerini linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

5. Beta Alanin

Beta alanin vücutta başka bir amino asit olan histidin ile birlikte karnosini oluşturur. Araştırmalar kaslardaki yüksek karnosin seviyelerinin kasların kuvvet ve dayanıklılığının artmasına yardımcı olduğunu göstermiştir. Birçok araştırma beta alanin alan atletlerin kas kuvvet ve güçlerinde artışlar olduğunu belirtmiştir. Kreatinle beraber beta alanin kullanan katılımcıların, sırf kreatin kullananlara kıyasla daha çok kas kütlesi geliştirdikleri ve daha fazla vücut yağı kaybettikleri son yapılan bir araştırmanın bulduğu bir sonuçtur.

Protein içeceğiniz ve kreatinle birlikte antrenman öncesi ve sonrasında 1-2 gram beta alanin alın. Dinlenme günlerinizde ise kahvaltıda (kreatinle birlikte) 2 gram beta alanin alın.

Beta alanin seçeneklerini linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

6. Nitrik Oksit Destekleyicileri

hacim-kazanmak-icin-10-gida-takviyesi

Nitrik Oksit birçok süreçte yer alan alan bir moleküldür. Ağırlık antrenmanları yapan sporcular tarafından damar genişletici özelliği yüzünden kullanılmaktadır ki bu durum kaslara daha çok kan gitmesini sağlayarak daha gelişmiş bir oksijen, besin,  kas yapıcı hormon ve su temini sağlar. Böylelikle antrenman sırasında daha enerjik hissedip kanın kaslarınıza daha iyi taşınmasını sağlarsınız. Antrenman sonrasında ise daha iyi bir toparlanma ve gelişim göstermenize yardımcı olur. Nitrik Oksit destekleyici ürünler Nitrik Oksit içermezler, ancak içeriklerindeki arjinin amino asidi vücut içerisinde Nitrik Oksit’e dönüştürülür. Araştırmalar arjinin kullanan katılımcıların kas kuvvetlerini ve gelişimlerini arttırdıklarını ve yağ kaybettiklerini göstermektedir.

L-arjinin, arjinin alfa-ketoglutarat, arjinin etil ester ya da arjinin malat formunda 3-5 gram arjinin içeren bir Nitrik Oksit destekleyici gıda takviyesi kullanın. Sabahları kahvaltıdan önce, antrenmandan 30-60 dakika önce, antrenmandan 30-60 dakika sonra ve uyumadan 30-60 dakika önce bir doz arjinin alın. Mümkünse her bir dozu boş bir mideyle alın ve arjinin takviyesini 500-1000 mg C vitaminiyle birlikte kullanın. C vitamini Nitrik Oksit seviyelerini uzun süre korunmasına yardımcı olabilir.

7. Glutamin

İnsan vücudunda en çok bulunan amino asit glutamindir. Kas liflerindeki lösin seviyelerini arttırarak kas gelişimini destekler, kas yıkımını engeller ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Antrenman öncesi glutamin almak kas yorgunluğunun azaltılmasına ve büyüme hormonu seviyelerinin desteklenmesine yardımcı olur. İlaveten son yapılan araştırma glutaminin dinlenme ve egzersiz sırasında yakılan kalori ve yağ miktarını arttırarak yağ kaybı konusunda önemli bir görev üstlenebileceğini göstermiştir.

Glutamin nasıl kullanılır? Sabahları kahvaltıda, antrenman öncesi ve sonrası içeceğinizde ve gece atıştırmalığınızla birlikte 5-10 gram glutamin alın.

Glutamin seçeneklerini linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

8. ZMA

hacim-kazanmak-icin-10-gida-takviyesi

ZMA çinko, magnezyum aspartat ve B6 vitamini içerir. Sert bir şekilde antrenman yapan atletler (vücut geliştirme örneğinde olduğu gibi) bu önemli mineraller konusunda eksiklikler yaşarlar. Bu mineraller hormon seviyelerinin korunmasında ve uykunun düzenlenmesinde önemlidir. Yoğun antrenman IGF-1 ve testosteron seviyelerini azaltabilir. Yapılan bir araştırma da ise ZMA alan atletlerin testosteron ve IGF-1 seviyelerini 8 haftalık antrenman süresi boyunca arttırdıklarını, buna karşılık plasebo kullananların testosteron ve IGF-1 seviyelerinde düşüşler gözlemlediklerini bulmuştur.

Yatmadan 30-60 dakika önce boş mideye ve kalsiyum da almaksızın ZMA kullanın. Boş mideyle ZMA almak vücut tarafından emilimini arttırıp uyku kalitenizi yükseltecektir.

ZMA seçeneklerini linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

9. Karnitin

Yağ yakmak amacıyla kullanılan bir gıda takviyesidir. Aynı zamanda kas büyümesinin de gelişmesine yardımcı olur. Karnitin kaslara giden kan akımını arttırır. Antrenman sonrası testosteron seviyelerini ve kas hücrelerindeki T reseptörlerini yükseltir. İlaveten karnitin takviyesinin IGF-1’in de artışını desteklediği bulunmuştur.

L-karnitin, asetil-L-karnitin ya da L-karnitin-L-tartarat formunda 1-3 gram karnitin alın (Kahvaltı, antrenman öncesi ve sonrasında ve akşam yemeklerinde).

Karnitin seçeneklerini linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

10. Yüksek Moleküler Ağırlıklı Karbonhidratlar (Vitargo)

hacim-kazanmak-icin-10-gida-takviyesi

Moleküler ağırlık bir molekülün hacmine atıf yapan bir terimdir yani yüksek moleküler ağırlıklı karbonhidratlar (high molecular-weight carbs yani HMC’ler) temelde çok büyük ve ağır moleküllerden oluşmaktadırlar. Patentli Vitargo markası gibi HMC’ler mısır nişastasından üretilmektedirler. Bu karbonhidratlar midenizden hızla geçerek bağırsaklara geçer ve sonra kana karışır. Araştırmalar HMC’lerin spor içeceklerine kıyasla mideden %100 daha hızlı geçtiklerini göstermiştir. Egzersiz sonrası karbonhidrat tüketmek kortizol seviyelerini baskılar, kas yıkımını engeller ve kas gelişiminin desteklenip kas glikojen seviyelerinin yenilenmesine yardımcı olmak için insülin seviyelerini arttırır.

Antrenman sonrası içeceğinizde 60-100 gram HMC alabilirsiniz; ve insülin artışı daha çok amino asit, kreatin ve karnitini kas hücrelerinize çekecektir. HMC sadece kas gelişiminizi desteklemekle kalmaz aynı zamanda diğer gıda takviyelerinizin de daha iyi çalışmasını sağlar.

Karbonhidrat seçeneklerini linke tıklayarak inceleyebilirsiniz.

Reklam

Vücut Geliştirme Ve Fitness ile İlgili Sık Sorulan Sorular

0

Muscle & Fitness dergisinin en beğenilen bölümlerinin başında, okurlardan gelen soruların profesyonelleri tarafından yanıtlandığı ve daha iyisi için önerilerin yer aldığı “M&F’e Sorun” bölümü geliyor.

Antrenman programlarından, sakatlıklara, hedefe ulaşmakta yaşanan zorluklardan beslenme programlarına kadar her tür konuda soru yanıtlamaya çalışıyoruz ve aralarından; hem soru hem de yanıt bakımından birçok sporcu için yol gösterici olacağını tahmin ettiklerimize M&F’de yer veriyoruz.

Bu yazımız ile birlikte artık bu sorulara ve yanıtlarına M&F.com.tr’de de yer vermeye başlayacağız.

İşte bu yazımız için seçtiğimiz iki soru. Yanıtların sizin için de tatmin edici ve yol gösterici olmasını diliyoruz.

Soru: Sırtımın orta kısmı zayıf kalıyor. Bu bölgeyi nasıl hedef alabilirim?

New York şehrinde Crunch Tribeca’yla birlikte kişisel antrenörlük yapan Chantha Thach, “Basit birkaç şınav çek,” diyor. “Burada kilit nokta, tepe noktasındayken omzunuzu iyi şekilde sıkıştırmak.”

Buna ek olarak, sırt rutinize dar tutuş pulldown, cable row ve tek-kol dumbbell row gibi egzersizler ilave etmeyi düşünün. Son olarak, zihninizi de yaptığınız işe dahil etmeyi unutmayın. “Antreman yaparken, zihin-beden ilişkisini kurmak önemlidir,” diyor Thach. “Kaslarınızı doğru şekilde çalıştırmaya konsantre olun ve her tekrarda tamamen kasın.” Arnold Encyclopedia of Modern Bodybuilding kitabında, okuyucularına kollarını neredeyse vinç kablosu, lat ve rhomboid kaslarını ise araba motoru gibi görmeleri gerektiğini söyleyerek durumu çok iyi özetlemiş.

Soru: Canımı Dişime takarak idman yapıyorum, temiz besleniyorum ve yeteri kadar dinleniyorum. Peki niye kronik bir şekilde yorgun hissediyorum?

Beslenme ve egzersiz fizyoloğu ve lisanslı diyetisyen yazar Feliciz Stoler, “Güzel bir soru bu çünkü her insanın bireysel ihtiyaçları cinsiyet, kilo ve fiziksel aktivitesine bağlı olarak kendine özgüdür. Fakat içgüdülerim bana yeterince kalori almadığınızı ya da gün içerisinde yeterince sıvı tüketmediğinizi söylüyor” diyor. “Size tavsiyem, her gün ihtiyacınız olan kaloriye yakın beslenerek kalorilerinizi dengelemeniz—yani bazı günler az kalori alıp haftada bir gün tıka basa yemek değil. Yeterince kalori almayıp başka bir gün arayı kapatmanızdansa her gün daha fazla kalori aldığınızı görmeyi tercih ederim.” Bu tabii haftalık serbest öğünlerinizin artması için yeşil ışık değil — nicelikle birlikte niteliği de koruyun. “Yeterince meyve, sebze ve tam tahıllı besinler almaya özen gösterin,” diye ekliyor Stoler. “Besin ihtiyaçlarınızı belirlemenize yardımcı olabilecek bir lisanslı diyetisyenle görüşmeniz size yarar sağlayabilir.” Bu tüyolar hiç biri işe yaramazsa, doktorunuzdan uyku düzeninizi kontrol amaçlı randevu almaya bakın. Gerektiği kadar derin uyumuyor veya uykunuzda yeterince oksijen almıyor olabilirsiniz.

Reklam

Profesyonellerden 4 Farklı Spor için 12 Antrenman Önerisi

0

YAZAN: SEAN HYSON

En iyi egzersizin düzenli bir şekilde uygulanan olduğu söylenir. Demek istediğimiz; her ne yaparsanız yapın, size durun demeyiz. Bu yazımızda ise yapabileceklerinizin en iyisini yaparak gelişiminize yardımcı olmaya çalışacağız. Erkeklerin kullanıldığı en yaygın yöntemleri inceledik (ağırlık antrenmanlarından tutun, basketbol oynamaya kadar) ve bu konularda kendinizi geliştireceğiniz bir plan hazırladık.

AĞIRLIK ANTRENMANLARI İÇİN ÖNERİLER

1. FORMUNUZU KORUYUN

Ağırlık antrenmanları zayıf form yüzünden sakatlanmalara yol açabilir diye bilgi veriyor Massachusetts’de antrenörlük yapan Ben Bruno. Bir antrenörle antrenman yapmıyorsanız doğru form yapıp yapmadığınızı öğrenmek için en iyi yöntem kendinizi filme almaktır.

Cep telefonunuzu kullanabilirsiniz mesela. Ağırlıkları kaldırırken bir sehpa üzerine ya da bir arkadaşınızdan sizi filme almasını isteyebilirsiniz. “Egzersizi doğru yaptığınızı düşünürken kamera size doğru sonucu verecektir. Bu yöntemi ben de kullandım,” diyor Bruno. Tam olarak emin olmak için ise çektiğiniz videoyu bir antrenöre gösterin.

2. DİNLENMEYE ZAMAN AYIRIN

Yüksek yoğunluklu aralıklı antrenmanlar (CrossFit ve P90X gibi) yaygınlaştıkça bazıları dinlenme sürelerini tembellik olarak görmeye başladı. Ancak dinlenme vücudun ATP depolarını toparlaması için gereklidir. ATP, kasların enerji deposudur. Dinlenme bir sonraki seti uygulamak için kas liflerini çalıştıracak olan sinir sistemi için de gereklidir. Yeterli bir dinlenme süresi almazsanız kazanımlarınız yavaşlar ve performansınız zarar görür.

National Strength and Conditioning Association’a göre 2-5 dakikalık dinlenme aralıkları kuvvet kazanımları için gereklidir. Kas hacmini arttırmak istiyorsanız 30-90 saniyelik dinlenme süreleri daha iyidir. Squat ve bench press gibi egzersizler de daha uzun aralıklı dinlenme süreleri kullanılmalı. Lateral raise, curl ve diğer izole egzersizler de ise daha kısa dinlenme aralıkları kullanın.

3. KİREÇ KULLANIN

Bazı spor salonlarındaki ağırlık barlarında tutuşu kolaylaştıran tırtıllı bölgeler bulunmaz ve bu yüzden bunları kavramak yüksek ağırlıklar söz konusu olduğunda güçleşmektedir. Tebeşir tozu ise elinize daha çok kurutup tutuşu daha da zorlaştırır. “Tebeşir kalıpları ise (kese şeklinde de satılmaktadır) ortalığı kirletmeden daha iyi bir tutuş elde etmenizi sağlayabilir,” diye bilgi veriyor Bruno.

Bu tür tebeşir keseleri geçirgendir ve bu keseyi sıkarak magnezyum karbonatı daha iyi bir tutuş elde etmek için elinize serpiştirirsiniz.

CROSSFIT İÇİN ÖNERİLER

1. SQUAT EGZERSİZİNDE USTALAŞIN

CrossFit’in tüm temel egzersizleri “air squat” da denilen vücut ağırlığıyla yapılan bir hareket üzerine kurulmuştur. “İnsanlar genelde CrossFit’e ani bir başlangıç yapar ama işe air squat egzersizini iyileştirerek başlasalar bu tüm diğer CrossFit egzersizlerine de yansır,” diyor New Jersey’de bir CrossFit salonunu işleten Jason Schroeder.

Ayaklarınız omuz genişliğinde açık ve ayak parmaklarınız hafifçe dışa dönük olsun. Kalçanız dizinizin altında kalana dek çömelin. Alt sırtınız ise doğal kıvrımını korumalı. Schroeder hareketi duvara karşı yapmanızı öneriyor. Böylelikle doğru bir şekilde çömelmeyi öğrenmiş olursunuz (Çömelmeden önce duvar dizlerinize çarparak hareketi doğru yapıp yapmadığınızı gösterecektir). 10 setten 5 tekrar yapın.

2. OLİMPİK KALDIRIŞLAR YAPIN

Schroeder koordinasyon, çeviklik ve güç için üyelerine Olimpik kaldırışlar yaptırıyor. “Koparma ve silkme de boş bar kullanmak ayaklarınızı nasıl yönlendireceğinizi öğretecektir,” diye ekleme de bulunuyor.

İyi form ilerlemenizi hızlandırır. WOD’larınızda bunları uygulamıyorsanız bu alıştırmayı boş bir plastik boruyla evde de uygulayabilirsiniz.

3. KONDİSYONUNUZU GELİŞTRİN

Uzun dönemler aerobik egzersiz uygulayanlar CrossFit antrenmanlarına uyum sağlamakta zorlanabilirler. Bundan dolayı CrossFit daha çok anaerobik bir egzersiz olarak değerlendirilmektedir.

KOŞU İÇİN ÖNERİLER

1. SAKATLANMALARA KARŞI DİKKATLİ OLUN

İnsanlar sakatlandıklarından ötürü koşuya ara verirler. Eklemlerinizde ve ayaklarınızda meydana gelen baskı her zaman sakatlık için bir risk oluşturur. Ancak koşu stilinize dikkat ederek sakatlıklardan korunmanız mümkün. “Ayaklarınızda topuklular varmış gibi düşünün. Koşarken zemin üzerinde ayaklarınızı sürtmeyin. Adımlarınız yüksek olsun ve dizlerinizin sizi yönlendirmesine izin verin,” diyor Toronto’da antrenörlük yapan Lee Boyce.

Koşu sırasında gövdenizi döndürmemelisiniz. Böylelikle merkez bölgeniz koşu esnasında ritme dâhil olur. Kalçalarınızdan ve alt sırtınızdan sakatlanma riskinizi de azaltmış olursunuz. “Ayak vuruşlarınıza dikkat edin. Ayak tabanınızın ortasıyla yere inmelisiniz. Fazla sürtünme olmaması gerekmektedir,” diyor Boyce. Son olarak rahatlamaya çalışın. “Yüz, kol ve ense bölgesindeki gerginlik sizin düşmanınızdır. Kramp girmesini engellemek için derin bir şekilde nefes alın.”

2. ZAYIF BÖLGELERİNİZİ GÜÇLENDİRİN

Koşu alt vücut bölgesinde kas gerginliğine neden olur. Bu yüzden köpük rulo ile bu gerginliği atmalısınız. Rahatlatmanız gereken başlıca bölgeler arasında quadriceps, kalça fleksörleri (leğen kemiğinizin üst tarafındaki kaslar) ve IT şeritleri denilen uyluklarınızın çevresinde bulunan bölgelerdir. Buraları köpük rulo ile rahatlatın ve gergin olan bölgelerde bir rahatlama hissedene kadar köpük ruloyu kullanmaya devam edin. Bu çalışmayı koşu öncesi ve sonrasında da yapın.

Dizlerinizi de korumaya almalısınız. Quadriceps kaslarının iç bölgesinde bulunan Vastus medialis kası diz eklemini sabit tutmakla görevli ana kastır. Bu kası Peterson stepup denen egzersizle güçlendirebilirsiniz. Yaklaşık 20 cm yüksekliğinde bir kutunun sol tarafında durun. Sağ dizinizi bükün ve sağ ayak parmaklarınızın başlangıç kısmını kutu üzerine yerleştirin (topuklarınız yukarı kalkmış olmalı). Dizinizin, ayak parmaklarınızın önünde olmasında bir sorun yok. Topuklarınızı yüzeye doğru alçaltırken bir yandan da kutu üzerine çıkmak için dizlerinizi uzatın. Bu esnada sol ayağınız hava da asılı dursun. Her bir bacak için 8-10 tekrar yapın ve zamanla yükseltiyi arttırın.

Son olarak ise koşu bandı yerine dışarıda koşmanızı tavsiye ediyoruz. Hareket eden bir bant üzerinde koşmak ayaklarınızı arkanıza doğru çekmektedir ve arka vücut kaslarının yapması gereken işi yüklenmektedir ki bu da kas dengesizliklerine yol açar diye bilgi veriyor Boyce. “Kalça ve hamstring kaslarının (arka vücut bölgesi kasları) görevlerini yapmasına izin verin,” diye ekleme de bulunuyor.

3. TEMPONUZU DEĞİŞTİRİN

Koşu, haftalık toplam bir mesafe hedefine ulaşılarak ilerletilir. Bu hedef farklı tempolarda yapılan koşuları da içermelidir. 1. gün yavaş tempoda bir koşu yapılabilir (yaklaşık 8 kilometre). Bir sonraki gün daha kısa bir zaman içerisinde daha hızlı bir koşu yapabilirsiniz (4 km). Son önerimiz ise dizlerinizi koşarken yüksekte ve vücudunuzu gevşek tutmanız. Koşarken her zaman ileriye bakmayı da unutmayın.

BASKETBOL İÇİN ÖNERİLER

1. ZIPLAYIN

Bu soğuk havalarda takım oyunu dendiğinde en uygun olan basketboldur diyebiliriz. Zıplamayla ilgili aşağıda paylaşacağımız öneriler basketbol sahasında performansınızı arttıracak ve aynı zamanda hızınızı geliştirip patlayıcı kuvvetinizi de üst seviyelere taşıyacaktır. İşe dikey zıplamayla başlayın.

Hafta da bir kez box jump egzersizini yapın” diyor Kaliforniya’da çalışan antrenör Jason Ferruggia. Üzerine atlanılması güç olan bir kutu ya da bir yer bulun ve 1-3 tekrarlık 3-5 set yapın. Setler arası iki dakika dinlenin. Her bir tekrara başlamak içi kollarınızı geriye sallayın, kalçalarınızı indirin ve hareketi geri sararak kutunun üzerine çıkmak için oluşan ivmeyi kullanın. Yere yumuşak bir iniş yapın. Ağırlık antrenmanları yapan biriyseniz box jump egzersizini alt vücut antrenmanınızın başlangıcında yapın. “Haftada dört gün ya da daha fazla basketbol oynayan biriyseniz box jump egzersizine çok da gerek duymayabilirsiniz,” diyor Ferruggia. Basketbol oynarken zaten yeterince zıplama çalışması yaparsınız ve daha fazla zıplama çalışması sakatlanmanıza sebebiyet verebilir.

2. TÜKENENE KADAR ÇALIŞIN

Sahada hızınızı geliştirmek için saha çizgisinden sahanın ortasına kadar koşun ve sonra iki dakika dinlenin. 10-12 kez bu şekilde çalışmaya devam edin. Hafta da 30 dakika kendi spor branşınızı 2-3 kez uygulamak dayanıklılığınızı geliştirmek için yeterli olacaktır.

3. YAVAŞLAYIN

Ayak bileğine kadar çıkan spor ayakkabıları 80’li ve 90’lı yıllarda çok yaygındı ama şimdilerde yerini başka modeller aldı. “Ayak bileğinizin çevresine bir kalıp geçirdiğinizde koşma ve dönmeden kaynaklanan baskı başka yerlere (diz, kalça ve alt sırtınıza) yönlendirilir,” diyor Ferruggia. Daha az destekleyici spor ayakkabıları ise ayak bileklerinizin denge sağlamasına izin verir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Reklam

Kramp ve Kas Çekilmesinin Nedenleri ve Çözümleri

0

Spor yapanların sık yaşadığı sorunların başında kramplar ve kas çekilmeleri gelir. Elbette kramplar sporun bir parçasıdır. Peki kramp neden olur, kramp ve kas çekilmesi önlenebilir mi?

Kramp neden olur?

Kas çekilmesi ve krampın çok farklı sebepleri olsa da en sık karşılaşılan sebep, sodyum, potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi elektrolitlerin dengesizleşmesidir. Sinirlerin etkileşimi ve kas kasılmalarını tetikleyen elektrolit bileşenler, bir arabanın aküsü gibi görev yapar. Bahsettiğimiz elektro litlerin dengesi bozulduğunda, sinir ve kas kontrolü senkronizasyon kaybı yaşar. Dolayısıyla kas ve sinir, beyine doğru mesajları iletemeden çalışır.

Sizi çok terleten yoğun antrenmanlar, elektrolit dengesini bozabilir. Sıcak ortamda çalışmak sıvı ve elektrolit kaybına sebep olur. Bunun sonucu olarak da kas çekilmesi, kramp ya da tıpta “Charlie atı” olarak bilinen kalf krampı (gece bu ağrıyla uyanmışsanız nasıl bir his olduğunu biliyorsunuzdur) gibi problemler oluşabilir.

Çok yoğun antrenmanlar ya da kaslara dinlenmesi için yeterli zamanı tanımamak, kasların fazla uyarılmasına ve sinir-kas bitkinliği yaratıp sonucunda kasılma ve kramplara sebebiyet verebiliyor

Kramp önlenebilir mi? Nasıl geçer?

Kaybedilen elektrolit ve sıvıyı takviye etmek için sporcu içecekleri, muz ya da gıda takviyesi alabilirsiniz. Eğer sıklıkla kramp ağrısı çekiyorsanız, potasyum ve magnezyum içeren takviyeler faydalı olabilir. Buna ek olarak, C ve D vitaminleri ile tuzu, günlük ihtiyacınız kadar tükettiğinizden emin olun.

Kimi durumlarda elektrolit eksikliği, tansiyon için kullanılan diüretik ya da astım tedavisinde kullanılan beta-bloker gibi ilaçlardan da kaynaklanabilir. Statin gibi kimi kolesterol ilaçları, gece uykunuzu bölen bacak kramplarına sebep olabilir. Eğer ilaç kullanıyor ve kramp problemleri yaşıyorsanız, doktorunuzu bilgilendirin. Bazen alternatif bir ilaçla değişiklik yapmak ya da potasyum ve koenzim Q10 gibi takviyeler kullanmak gibi kolay çözümler bulunabiliyor.

Fazla antrenman yapmanın da bu problemde suçu oluyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi yoğun antrenman yapmak kasların aşırı uyarılmasına ve bunun sonucunda kasılma ve kramplara sebebiyet verebiliyor.

Antrenmanınızı değiştirip çalıştırdığınız kas gruplarının dinlenmesine izin verecek bir düzene getirin. Buna ek olarak düzgün beslenmeye ve yeteri miktarda uyumaya özen gösterin. Antioksidan ve fitobesin açısından zengin olan ıspanak ve kıvırcık lahana gibi yeşil yapraklı sebzelerden daha çok tüketin.

Reklam

Calum von Moger: Evren’in Üstadı

0

Yükselen yıldız Calum von Moger, ilk bakışta geleceğin Arnold’ı gibi görünüyor ama o, hem vücut geliştirmede hem Hollywood’da kendi yerini oluşturuyor.

BİR LAKAP NE İFADE EDER?

25 yaşındaki vücut geliştirici Calum von Moger için, çok şey. Hali hazırda Arnold’a benzetiliyor, zaten hem görüntüsü hem de geçmişi Arnold’ı andırıyor. Boyu 1.88 ve 112 kilo olan von Moger’in boyutları ve üç kez Mr. Universe şampiyonu olmasıyla benzerlik listesi uzayıp gidiyor.

Hatta Calum von Moger’ın Avusturalya, Arnold’ın Avusturya doğumlu olmasıyla bile doğum yerleri iki üç harf dışında yine birbirini andırıyor. Koyu renkli saçları ve iyi görüntüsü de tüm söylenenleri destekliyor. Kendisi de açıkça Oak, Dave Draper ve Steve Reeves gibi eski efsanelerden ilham aldığını kabul ediyor. Ancak bahsettiğimiz tüm benzerliklere rağmen von Moger, Arnold olmaya çalışmıyor. Kendisiyle yaptığımız röportajda antrenmanlar, eski vücut geliştirme efsaneleri ve fitness aşkını dünya çapına yayma hayallerinden bahsetti.

ARNOLD 2.0

Calum von Moger’in alışılmamış boyu ve görüntüsü onu benzeri olmayan bir kategoriye koyuyor.

M&F: Arnold 2.0 olarak hitap edilmek, genç bir adam için muazzam bir lakap olsa gerek. Benzerlik o kadar çarpıcı ki, gerçekten tüm eşleşmelere uyuyor. Siz de filmler konusunda Arnold gibi bir yol mu çizmeye çalışıyorsunuz?

CALUM VON MOGER: Arnold’ın kendine yarattığı dev isimden sonra, bana söylenenler kesinlikle iltifat niteliğinde. Arnold ve başarılarına hayran olsam da ben kendi yolunu çizen bir adamım ve kendi planlarımı yapıyorum. Filmlere gelecek olursa, eğer karşıma iyi bir fırsat çıkarsa, kesinlikle şans veririm. Kaybedecek bir şey yok!

M&F: Size ilham verenler, Arnold Schwarzenegger, Steve Reeves ve Dave Draper gibi klasik vücut geliştiriciler. Neden eski efsaneler yeni modern örneklerden daha çok dikkatinizi çekti?

CVM: Diğerleriyle karşılaştırıldığında, eski efsanelerin daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Onların görünüşleri doğal bir çekiciliğe sahip; hepsi mükemmel simetri ve kas yapısına sahip. İlk tanıştığım vücut geliştirici Steve Reeves’di. Küçük bir çocuk olarak ona çok imrenmiştim. Herkül gibiydi!

Benim süper kahramanım oydu. Tıpkı onun gibi olmak istedim. Sonra biraz daha büyüyünce Arnold bende bir etki yarattı. Benim için onların vücutları tipik “koca adam” tanımından çok farklıydı. Onlarda daha fazlası, başkalarında olmayan bir şeyler vardı.

M&F: Yüksek yoğunluklu, sonu gelmeyecek gibi görünen antrenmanlarınızın 1960-70’ler ruhunu yansıttığını düşünüyor musunuz? Ya da daha modern ve daha kısa süren antrenmanlar mı yapıyorsunuz? Yani bir başka deyişle klasik fizik görünümüyle birlikte eski antrenman tekniklerini kullanıyor musunuz?

CVM: Farklı antrenman dönemlerim oluyor. Uzun soluklu döngülere takılı kalmamaya çalışıyorum. Sürekli olarak aynı metotlarla çalışmıyorum. Bu da vücudumu şaşırtmama yarıyor. Ama yine de her antrenmanıma çok dikkat ederim. 2 saat ya da 45 dakikalık antrenmanda yoğunluğu hep sabit tutarım. Her şey, o an ne için antrenman yaptığıma göre şekillenir.

M&F: Bize haftalık antrenmanlarınızı anlatabilir misiniz?

CVM: Tabi, genelde pazartesi günü sırt ve kalf çalışırım, salı günü bacak, çarşamba günü göğüs, perşembe günü omuz ve hamstring, cuma günü kol çalışırım. Cumartesi dinlenirim ve sonra tekrar 1. güne dönüp pazar günü sırt ve kalf çalışırım.

M&F: Kaç yıldır antrenman yapıyorsunuz?

CVM: Bebek beziyle gezdiğim zamanlardan beri antrenman yapıyormuş gibi hissediyorum ama sanırım yaklaşık 10 sene oldu.

M&F: Fizik açısından bakacak olursak 5 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz? Kariyer hedefleriniz nelerdir?

CVM: 5 sene içinde mevcut kilomu aşağı yukarı koruyup vücudumu daha iyi şekillendirmiş olmayı umuyorum. Kariyer açısından, kendi vücut geliştirme yarışmamı yapmayı çok isterim. Elbette daha genel isteklerim de var; dünyayı gezmek ve sağlık&fitness konularında seminerler vermek. İş olarak, kendi spor kıyafetleri markam ve mağazam olmasını isterdim.

CALUM VON MOGER BESLENME PROGRAMI

Von Moger’in günlük beslenme düzeni

ÖĞÜN ADEDİ       BESLENME

1.Öğün                 Yulaf, 1 ölçek protein tozu, orman meyveleri ve yoğurt

2.Öğün                 6 yumurta beyazı, 1 tüm yumurta ve 170 gram sığır eti

3.Öğün                 250 gram tavuk, 200gram pirinç, salata ve 200-250 gram sebze

4.Öğün                 250 gram kırmızı et, 200 gram patates

5.Öğün                 250 gram tavuk, 200 gram pirinç, salata ve 200-250 gram sebze

6.Öğün                 12 yumurta beyazı ve 100gram pirinç lapası

Bazen günde 3 defa protein shake tüketiyor.

CALUM VON MOGER’IN GIDA TAKVİYELERİ

Hangi gıda takviyelerini kullandığını sorduğumuz zaman,Calum von Moger bize uzun bir liste sıraladı:

GIDA TAKVİYELERİ

Antrenman öncesi: Cellucor C4

Cellucor Alpha Amino

Cellucor COR-Performance Whey

Cellucor COR-Performance Creatine

Cellucor COR-Performance ZMA

Vitamin C, B, E, D

Multivitamin

Taurine

Sindirime yardımcı enzimler

CALUM VON MOGER ANTRENMAN PROGRAMI

Von Moger’in tipik bir göğüs antrenmanı:

EGZERSİZ / SET / TEKRAR

Incline Bench Press  / 6  / 5-20

Cable Flye  / 3 /8-15

Decline Machine Press  / 3  / 8-15

Dumbbel Flye / 3 / 10-15

Dip / 3 / 20

 

Reklam

Unilateral Antrenman Programı: Dengeli ve Simetrik Kaslar

0

Vücudun bir tarafının, diğer tarafa göre daha fazla gelişmesi ve kuvvetlenmesi normal bir durum mudur? Muscle & Fitness yazarı Melih F.Cologlu bu yazısında bu konuyu ele alıyor.

Yazan: Melih F.Cologlu

Hepimiz ‘’mükemmel vücut’’ diye bir şey olmadığının farkındayız. Birilerinin zihninde mükemmel vücuda sahip bir idol vardır ama gerçekte mükemmel vücut diye bir şey yoktur.

İşte tam da bu yüzden fitness ve vücut geliştirme çok keyifli. Her zaman vücudunuzda geliştirmeniz gereken bölümler ve daha iyisini yapmak için uygulayacağınız teknikler olacaktır. Hedeflerinize ulaşmak için ise ihtiyacınız olan şey sabır, sıkı çalışmak ve doğru antrenman tekniklerini uygulamaktır.

Unutmayalım ki düzgün bir beslenme programına sahip olmakta çok önemlidir.

Geçmiş yıllarda vücudun bir bölümünün diğerine kıyasla daha güçlü olduğu konusunda birçok mesaj ve e-postalar almıştım. Bu mesajların içerisinde bana daha güçlü sağ kollara, daha güçlü sol omuzlara ve hatta daha güçlü sağ obliklere sahip olduklarını söyleyen insanlarda vardı.

Bu mesajları aldıktan sonra aklıma gelen ilk şey NEDEN? sorusuydu.

Neden sağ ve sol anlamında mükemmel dengeli değiliz?

Bilim bize, insanların sağ ve sol anlamında eşit derece de mükemmel dengede yaratılmadığını göstermektedir. Çoğu insan için bir kolun diğerinden az da olsa daha küçük ve/veya daha zayıf olması bir problem değil. Küçük dengesizliklere rağmen hiç bir sorun yaşamadan harika bir yaşam sürdürebilirler.

Ama konu fitness ve vücut geliştirmeye gelince denge ve simetri her şeydir. Dengeli bir vücuda sahip olmak çokgüzeldir ve bunun “genetik’’ olduğunu söylemek ise basite kaçmaktır. Genetik bir yere kadar doğru ancak vücudunuzu dengeli bir hale getirebilirsiniz.

Dengeli bir fiziğe sahip olmak için uygulanan metotlardan birisi de ’’Unilateral Training” sistemidir. Bu sistem bir seferde vücudun bir tarafını çalıştıran egzersizlerden oluşur, tıpkı ‘’Single Arm Dumbell Curls’’ gibi.

Unilateral Training plato dönemlerini aşmak konusunda harika bir yöntemdir ve size iki haftalık geleneksel bir antrenmanın da olduğu dört haftalık bir Unilateral Training döngüsü yapmanızı tavsiye ederim. Altı haftalık döngüyü bitirdiğinizde ilerlemenizi değerlendirin ve ihtiyaç olması halinde yeni bir döngüye başlayın.

Örneğin biceps kasını ele alalım. Zayıf olan biceps kaslarını çalıştırdığımda straight bar curls ve standing cable curls gibi 2 geleneksel egzersiz ile antrenmanıma başlarım. Sonra single arm dumbbell preacher curl ile antrenmanımı bitiririm.

Bunun gibi bir döngüyü bitirmek zayıf tarafınızı daha çok çalıştırarak dengeye ulaşmanızı sağlayacaktır.

Ama çoğu durumda zayıf tarafınız, güçlü olan tarafınızla yaptığınız aynı dirençteki tekrar sayılarına ulaşamayacaktır. İşte tam da bu noktada favori antrenman sistemim devreye giriyor.

Bu sisteme ‘’Rest/Pause (dinlen/dur) antrenman sistemi’’ diyorum. Bu sistemin birçok çeşidi var ama biz sadece burada bir tanesine  odaklanacağız. Farz edelim ki straight bar curls ve standing cable curls egzersizlerini bitirdiniz. Sonrasında da single arm dumbbell preacher curls egzersizi yaptınız. Güçlü olan kolunuzla (sağ tarafınız mesela) 8 tekrar yaptınız ve sonrasında da zayıf olan tarafınızla bu egzersizi bitirmeye çalıştınız ama sadece 6 tekrar yapabildiniz.

Bu aşama da 10 saniye dinleneceksiniz. Bu sizin kaslarınızda yeniden enerji birikmesini sağlayacak ve sonra kalan 2 tekrarı da yapmaya çalışacaksınız. Zamanla 7 tekrar yapmaya  başlayacak ve sonrasında ise 8’e tamamlamak için 10 saniye daha dinleneceksiniz. En sonunda tıpkı güçlü olan tarafınız gibi 8 tekrar yapabileceksiniz ki bu da ilerleme kaydetmiş olduğunuzun en büyük göstergesi. Bu egzersiz çeşidinde bu yöntemi kullanarak sağ ve sol taraflarınızda dengeye ulaşacaksınız.

Sizinle burada zayıf vücut bölümlerinizi besleyerek daha dengeli bir vücuda ulaşmanıza yardımcı olacak dört haftalık Unilateral Training System’ı paylaşmak İstiyorum.

Unilateral Training Antrenman Programı

Çoğu insan spor salonuna hızlı bir değişim görmek için gidiyor. Şunu unutmayın ki büyük değişimler zaman alır. Bazen haftalar, aylar ve hatta yıllar sürebilir. Size verebileceğim en önemli öğüt fitness’ı vücudunuz ve ruhunuz için bir terapi olarak görmenizin gerektiğidir.

Kişisel ve profesyonel hayatınızdaki stresi spor salonuna nasıl taşımanız gerektiğini bilmelisiniz ve bu stresi pozitif bir sonuça çevirmelisiniz. Bu şekilde fitness bir hayat tarzı haline gelir ve zamanla istediğiniz sonuçları elde edeceğinizi göreceksiniz. Konsantrasyonunuzu bozmadan sabır ve sıkı çalışarak programınıza bağlı kalırsanız sonuçlar düşündüğünüzden de yakın olacaktır.

6 MOTİVASYON ÖNERİSİ

  • Nereden başladığınız önemli değildir, ama bir yerden başlamalısınız. Bir program hazırlayın, küçük vadede elde edeceğiniz hedefler koyun, nedenlerinizi hatırlayın ve tüm bu enerjiyi spor salonuna taşıyın.
  • Spor salonuna harcadığınız zamanın bir gereklilik olduğu bilincine varın ve bunu sadece boş zaman aktivitesi olarak değerlendirmeyin. Spora, ailenize ve işinize zaman ayırdığınız bir program hazırlayın.
  • Bu programı hazırladıktan sonra aile, iş ve spor yaşamınız arasında güzel bir denge yakalamış olacaksınız. Bu, sizi daha istekli hale getirecek olan dengeli bir yaşam stiline dönüşecektir. Bu yaşam stili ise sizi daha ileriye götürecek ve motivasyon kaynağınız olacaktır.
  • Aile ve okulunuzun spor hayatınıza zarar vermesine izin vermeyin. Daha önce de söylediğim gibi okul ve diğer engellerle beraber aile her zaman var olacaktır. Ama kendiniz için zaman ayırmalısınız. Bu sadece iş ve okul yaşamınızı olumlu anlamda etkilemeyecek aynı zamanda daha mutlu ve başarılı bir insan olacaksınız.
  • Sakın vazgeçmeyin: Çoğu insan forma girmek için değişik yollar denerler ve her şeyin çok hızlı olmasını isterler. Azimli olun, amaçlarınıza bağlı kalın ve başladığınız programı bitirin. Böylece ilerleyecek ve hedeflerinizi gözden geçirip yeni hedefler koyabileceksiniz.
  • Dengeli bir 2016 yılı geçirmenize yardımcı olacak en önemli konu ‘’dengeli beslenme’’dir. Gün boyunca küçük 5-7 adet öğün tüketmek kan şekeri seviyenizi dengede tutmak için en iyi yöntemdir.

Bunu sağlamak için en iyi yol yediklerinizin farkında olmanız ve öğünlerinizi iş yerinde ve okul da tüketilebilmesi için önceden hazırlamanız. Meşgul olabilir ve yemeklerimizi önceden hazırlamak için zamanımız olmayabilir. Hazırlıklı olmadığınızdan ötürü restorandan ya da ayak üstü bir şeyler atıştırmanız çok yaygın bir durumdur.

Ancak önceden yiyeceklerinizi hazırlamak oldukça basit bir konudur. Pazar ve Çarşamba gibi 2 gün yemeklerinizi hazırlamak için zaman ayırabilirseniz bunun ne kadar uygulanabilir olduğunun farkına varacaksınız.

Bazı günler yemeklerinizi hazırlayamayacağınız ve özleyeceğiniz tatların olacağı kesin. İşte burada kasein proteini devreye giriyor.

Kasein proteini kas yıkımını önleyen ve hatta whey proteini ile birlikte kullanıldığında daha iyi sonuçlar veren yavaş salınımlı bir protein çeşididir. Bilim, kasein ve whey proteinlerini birlikte kullanmanın antrenman öncesi ya da uzun süre besin alımı olmaksızın tüketildiklerinde bile daha iyi sonuçlar verdiğini söylemektedir.

 

Reklam

Squat Hareketi Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken 8 Kural

0

Antrenman performansınızı ve alacağınız sonuçları arttırmak için vereceğimiz tavsiyelere kulak verin.

YAZAN: JIM SMITH

1. TEKNİĞİNİZİ GELİŞTİRİN

Squat yaparken tekniğinize önem vermelisiniz yoksa ağırlık miktarını arttırıp kendinizi sakatlamanız olasıdır. Bunun için üç şeye dikkat etmeniz gerekir; göğüsler her zaman ileride, kalçalarınızı geride  ve dizleriniz dışarıya doğru açık olmalı.  Çoğu kişi kalçalarını geriye götürmeksizin düz bir şekilde squat yapar. Bu daha çok quadriceps kaslarını çalıştırmaktadır. Bu şekilde squat yapmak üst sırt bölgenizin, kalçalarınızın ve ayak bileklerinizin daha hareketli olmasını ve güçlü bir merkez ve üst sırt bölgesi gerektirir. Tüm bu özellikler siz de yoksa ve hareket aralığınız sınırlanmışsa yüksek ağırlıklar kaldırırken öne doğru düşmeniz büyük bir olasılıktır.

Göğsünüzü dik, kalçanızı geride ve dizlerinizi dışarıda tutmanızı sağlamak istiyorsanız Wall squat hareketini deneyebilirsiniz. Wall squat egzersizi için bir duvar karşısında 15 cm uzakta durun ve duvara değmeden squat hareketini yapın. Mümkün olduğunca aşağı inmelisiniz. Bunu yerine goblet squat hareketini de yapabilirsiniz (dik bir şekilde elinizde bir dambıl tutun, göğsünüz dik ve dizleriniz dışa doğru olacak şekilde aşağı inin). Bu şekilde çalışarak geleneksel squat egzersizinde doğru pozisyonu öğrenebilirsiniz.

2. FARKLI BAR POZİSYONLARI DENEYİN

Yüksek bir bar pozisyonunuz varsa (ensenizin tam markası) gövdenizi dik tutmak için üst sırt bölgesi, kalça ve ayak bileklerinizin hareketli olması gerekir. Bu türden bir hareketliliğiniz yoksa ve zayıfsanız aşağı doğru inerken öne doğru eğilmeniz olasıdır. Mesafe kalçanızdan bara ne kadar uzun olursa kalçanızdaki tork o kadar büyük olur. Kısa bir bar pozisyonuna sahipseniz (bar orta trapezius kaslarınızın çevresinde) ve omuz genişliğinden daha geniş bir tutuşunuz varsa bar ve kalçanız arasındaki mesafeyi kısaltıp daha iyi bir kaldırma gücü elde edersiniz. Bu, iyi bir merkez bölgesi dengesine ve yeterli derece de kalça hareketliliğine sahipseniz squat yaptığınızda daha dik durmanızı sağlayabilir. Farklı bar pozisyonları deneyerek sizin için en iyi olanı bulmaya çalışın.

3. MERKEZ BÖLGENİZİ GÜÇLENDİRİN

Zayıf bir merkez bölgesine sahipseniz squat esnasında öne doğru eğilmeniz büyük bir olasılıktır. Squat için sağlam bir merkez bölgesine sahip olmalı ve gövdenizi olabildiğince dik tutmalısınız. Gövdenizdeki baskıyı iyi ayarlamak için nefesinize önem vermelisiniz. Squat hareketine geçmeden önce derin bir nefes alın ve karın içi basıncınızı ayarlamak ve kalçanızı etkisiz duruma getirmek için nefesinizi tutun. İyi bir kalça pozisyonu ve iyi bir karın basıncı daha dik bir gövde açısıyla daha büyük bir hareket aralığında egzersizi yapmanızı sağlar. Bir squat yaptıktan sonra bu derin nefesi tekrar edin ve bir sonraki tekrara başlayana dek tutun. Her tekrarı tek setmiş gibi düşünün. Yani 10 tekrar değil de 10 set yapıyormuş gibi düşünebilirsiniz.

4. ÜST SIRT KUVVETİNİZİ GELİŞTİRİN

Squat egzersizinde iyi bir performans göstermek ve ağırlığınızı arttırmak için üst sırt kuvvetinizi geliştirmelisiniz. Kuvvet antrenmanlarınıza barfiks, bent over row, seated row, chin-up, band pull-apart ve face pull hareketlerini ekleyin. Squat hareketini yaparken dirseklerinizi aşağı doğru yönlendirecek kadar güçlü olmak, özellikle hareketin alt kısmında göğsünüzü dik tutmaya yarayacaktır ve öne doğru eğilmenizi engelleyecektir.

5. TUTUŞUNUZU GÜÇLENDİRİN

Tüm vücudunuzda baskı oluşturmak için sağlam bit tutuşunuzun olması gerekir. Barı ne kadar sıkı tutarsanız ellerinizde, önkollarınızda, biceps kaslarınızda, omuz kaslarınızda ve üst sırt kaslarınızda o kadar baskı oluşur. İç karnınızda basınç oluşturmak için derin bir nefes ve bu tutuş şekliyle merkez bölgesi dengenizi sağlayacaksınız ve aşağı inerken ihtiyacınız olan dik ve güvenli bir duruşu elde etmiş olacaksınız.

6. KALÇA GÜCÜNÜZÜ GELİŞTİRİN

Kalça kaslarınızı Romanian deadlift, rack pull, good morning ve kettlebell (dambıl da kullanabilirsiniz) swing hareketleriyle güçlendirin. Güçlü bir kalça genişlemesi spor salonundaki çoğu birleşik egzersizde görülen temel bir hareket özelliğidir.

7. AĞIRLIK BARINI DEĞİŞTİRİN

Herkes düz barla squat yapmak konusunda başarılı olamaz. Sizde böyleyseniz wall squat ve goblet squat hareketlerine dönüş yaparak squat tekniğinizi geliştirebilirsiniz.

8. AYAKKABILARINIZI DEĞİŞTİRİN

Bazılarını 5 kiloluk plakalar üzerinde squat yaparken görmüşsünüzdür. Bunu daha derine inmek ve daha dik durmak için yaparlar. Çoğu insanın derine squat yapamamasının ana nedeni ayak bileklerinin yeterince hareketli olmaması ve dar oluşlarıdır. 5 kiloluk plakalar üzerinde squat yaparak ayak bileklerindeki hareket engelini aşabilirsiniz. Ayrıca daha dik bir gövdeyle squat yapmanıza yardımcı olurlar.

Halter ayakkabıları (tabanı sert ve topukları yüksek olanlar) squat egzersizindeki performansınızı değiştirebilir. Tıpkı 5 kiloluk ağırlık plakaları gibi halter ayakkabıları da daha iyi squat yapmanızı ve daha dik durmanızı sağlar, ayak bileği hareketliliğiniz o kadar iyi olmasa bile.

Reklam

KARAR VERİN! BU YIL GEÇEN YIL GİBİ Mİ OLACAK, YOKSA DAHA MI İYİ?

0

2017 kararlarınız ne kadar iddialı olursa olsun, hedefinizden şaşmamanız için uzmanlardan tavsiye aldık.

Yapılan araştırmalarda en sık karşılaşılan yeni yıl planları fit ve sağlıklı hale gelmek ve kilo vermek.

Konsept olarak mükemmel, hedef olarak belirsiz ve ölçülemez. 5 kilo vermek, Ironman’e katılmak ya da deadlift ağırlığınızı %25 oranında artırmak gibi gelecek haftalar ve aylar için somut hedefler koymak daha iyi bir yaklaşım olacaktır.

Bu şekilde, belirlediğiniz tarih geldiği zaman başarılı olup olmadığınızı daha kolay değerlendirebilirsiniz. Belirgin hedefler koymak iyi bir başlangıç olsa da, başarmak için yine de değişimi benimsemeli ve harekete geçmelisiniz.

Spor doktoru ve Clinical & Sports Consulting Services’ın kurucusu Dr. John Sullivan, beyinlerimizin durum kontrolünde oldukça becerikli olduğunu söylüyor. Değişime de bir o kadar iyi adapte olabiliyoruz. Alışkanlıklar geliştirip ani değişiklikliklerde plan yapabilmek daha tutarlı bir gelişme sağlayacaktır.

SABAHLARI DAHA AKTİF OLUN

FAYDA: İşe gitmeden önce antrenman yapmak planlarınızdaki sıkışıklığı rahatlatarak akşamları sosyal hayatınızda bir engel oluşturmaz.

PROBLEM: Genelde geç yatan birisiniz ve sıklıkla alarm ertelersiniz.

ÇÖZÜM: Güvenilir ve en az sizin kadar kararlı bir spor partneri bulabilir ya da kişisel antrenörlerle çalışarak bir miktar finansal anlamda da teşvik yaratabilirsiniz. Kendinize bahane yaratmak kolaydır ama sizi spor salonunda bekleyen biri varken gitmemek daha zor olacaktır.

ANTENMAN PROGRAMINI HARFİYEN UYGULAYIN

FAYDA: Setleri ve tekrarları atlamamak, programınızın ne kadar etkili olduğunu gösterecektir.

PROBLEM: Spor salonlarının en kalabalık olduğu günler planınızda sapmalara sebep olabilir.

ÇÖZÜM: Her zaman elinizde alternatifler olsun, özellikle de spor salonlarının yoğun olduğu zamanlar için. Telefonunuzda, ihtiyaç anında size alternatif sunacak en az 15-20 dakikalık vücut ağırlığı egzersizleri ve yüksek yoğunluklu antrenmanlar bulundurun. Ayrıca spor salonunda trafik yoğun ve kullanacağınız aletler dolu iken, yerine yapabileceğiniz egzersizleri öğrenin. Mesela squat rack dolu iken yerine goblet ya da kettlebell jump squat yapabilirsiniz.

ASLA ANTRENMAN ATLAMAYIN

FAYDA: Elbette vücut geliştirip parçalanmak!

PROBLEM:İş sorumlulukları, aile içinde yaşanan acil durumlar ya da beklenmedik bütün gelişmeler.

ÇÖZÜM: Hedefinizi yeniden ifade edin. Örneğin, kendinize haftada en az dört ya da beş kez spor salonunuza gideceğinizi söyleyin. Bu sözünüze sadık kalmanız çok önemli.

Eski bir vücut geliştirici ve Elite Lifestyle Cuisine CEO’su Carlo Filippone bu durumu şöyle yorumluyor: “İnsanlar tutarlılığın, hedefe ulaşmak için ne kadar önemli olduğunu kavrayamıyor. Bir antrenmanı atlamak ya da bir kaç öğünde kötü beslenmek kararınızdan caydığınız anlamına gelmez. Yalnızca bir antrenmana gitmemiş ya da olması gerektiği gibi beslenmemiş olursunuz.”

7/24 SAĞLIKLI BESLENİN

FAYDA: Enflamasyon azalır, daha besleyici yiyecekler tüketirsiniz ve daha çok fayda sağlarsınız.

PROBLEM: Monoton bir beslenme düzeni hızla sıkıcı hale gelir ve canınız, yememeniz gereken yiyecekleri daha çok çekmeye başlar.

ÇÖZÜM: Yiyeceklerinizi çeşitlendirin; zencefil, zerdeçal, acı biber, ve diğer düşük karbonhidratlı baharat seçenekleriyle lezzeti artırın. Yediklerinizi beğenmez ve tekrar yemeyi istemezseniz, hızlıca sağlıksız seçenekleri istemeye başlarsınız. Yemek, nasıl olsa sevmediğiniz için bir an önce bitirip kurtulacağınız değil keyif almanız gereken bir süreç. Hayatınızda ve beslenmenizde lezzeti kaybederseniz, başarılı olamazsınız.

KARIN KASLARINI GERİ KAZANIN

FAYDA: Beslenmenizi gözden geçirip sağlıksız her şeye elveda diyeceksiniz.

PROBLEM:  İki hafta yediklerinize dikkat edip yoğun antrenmanlar yaptıktan sonra hiç değişiklik görmüyorsunuz ve kaçınılmaz olarak hile yapmaya başlıyorsunuz.

ÇÖZÜM: Sabırlı olun. 10 ayda alınan kilo bir haftada uçup gidemez. Başarıyı da zihninizde keskin hatlarla belirlemeyin.

ABUR CUBUR ALMAKTAN VAZGEÇİN

FAYDA: Evde olmayan abur cuburu yiyemezsiniz.

PROBLEM: Bu kararı verdikten sonra mutfağınızı bu tür yiyeceklerden temizlemezseniz farkında olmadan eski alışkanlıklarınıza geri dönebilirsiniz.

ÇÖZÜM: “Ortalığı toparlayın. Eğer mutfak dolaplarınız ve buzdolabınız yememeniz gereken yiyeceklerle doluysa, kendinize bir daha yemeyeceğinizin sözünü vermek ve bu söze sadık kalmak zor olacaktır. Buzlukta pişirmeye hazır pizza ya da börekler varsa, hemen yemeye hazır olmasalar bile sizin esas hedefiniz boş ve besleyicilikten uzak kalorilerden kaçınmak. Hedefiniz buysa neden hala dolabınızdalar?

Reklam